tag:blogger.com,1999:blog-51191206703971961782024-03-06T01:23:47.839+03:00gezi dünyası | prof.dr. aysen tokolprof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comBlogger15125tag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-15606830015056806432010-07-26T11:12:00.004+03:002010-07-26T15:31:00.291+03:00DUYURULAR<ul><li><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#00cccc;"> Yazıların güncellenmiş halini ve yeni yazıları aşağıda belirtilen sitede bulabilirsiniz.</span></strong></div></li></ul><p align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#00cccc;"><a href="http://www.gezikosesi.com/"><em><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ffcc00;">http://www.gezikosesi.com/</span></em></a> </span></strong><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#00cccc;"></span></strong></p><p align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#00cccc;">[prof.dr. aysen tokol]</span></strong></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-1131029633320594192010-03-27T17:26:00.027+02:002010-04-03T23:53:28.452+03:00BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’NİN [ßAE] İKİ İNCİSİ: "DUBAI" & "ABU DHABI"<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgADNP1OBUgoyfoWUeEqWtFAnFuRY2T8EImyS30jx6JFC-McnWPV2oXsoxzGvJ6LV3Ls_B6ihIdcaXVSu325aNUhE_4ZofWpyXwu08CvQ91ZRjBPPSGlLmXWizSlsbh4aZhmp1wwBcQ2NOf/s1600/aenewz.gif"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 288px; DISPLAY: block; HEIGHT: 320px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5453337416490568082" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgADNP1OBUgoyfoWUeEqWtFAnFuRY2T8EImyS30jx6JFC-McnWPV2oXsoxzGvJ6LV3Ls_B6ihIdcaXVSu325aNUhE_4ZofWpyXwu08CvQ91ZRjBPPSGlLmXWizSlsbh4aZhmp1wwBcQ2NOf/s320/aenewz.gif" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJ6Yyajb8R1yf-UQl4tW2wqHHOZfULmNnU-XyA9-Zuleb6k4X3zFNxZ64wpstBxRbA0S-p8DexEmHaMlI4w3XNAZxnFV9kq0w5J7tINx8iJFVu7Tw1Ueq4y79VP8fehefjP1e9Lv6pBKpi/s1600/aenewz.gif"></a><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’NİN (ßAE) İKİ İNCİSİ: </strong></span></div><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>"DUBAI" & "ABU DHABI" [*]</strong></span></div><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>Prof.Dr. Aysen TOKOL</strong></span></div><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong></strong></span><br /><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri; Ortadoğu'da, Arap Yarımadası'nın güneydoğusunda, Umman Körfezi ve Basra Körfezi kıyısında yer alır. Umman Sultanlığı ve Suudi Arabistan'la komşudur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">"Abu Dhabi", "Dubai", "Sharjah", "Fujairah", "Ajman", "Ra’s al Khaimah" ve "Umm al Qaiwain" olmak üzere yedi [7] emirlikten oluşur. 83.600 km² yüzölçümüne sahiptir. Abu Dhabi 67.340 km² yüzölçümü ile en büyük emirliktir. Bunu 3.885 km² yüzölçümü ile Dubai ve diğerleri izler.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri topraklarındaki ilk yerleşime M.Ö. 5500 yılında rastlanır. M.Ö. 3000 yılında bölgede yaşayanların, özellikle İran’ın kuzeyindeki medeniyetlerle, bakır ticareti yaptıkları bilinmektedir. Bunu I.yüzyılda Suriye ve Irak şehirleri daha sonra Umman ve Hindistan’la yapılan deniz ticareti izlemiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bölge; Hz. Muhammed’in vefatından sonra İslâm dinini kabul etmiş, XVI. yüzyılın başında 150 yıl boyunca Portekiz’in egemenliği altına girmiştir. Daha sonra İranlılar 1783 yılına kadar bölgeye hakim olmuşlar, bağımsızlık mücadelesi başlatan Araplar bölgeye giren yabancı gemilere saldırmaya başlamışlardır. Bunun üzerine Birleşik Krallık “Kavasim Kabilesi” ile Arabistan içlerinden gelen “Vehhabileri” korsan olarak kabul etmiş, 1819 – 1820 yıllarında bölge kıyısındaki limanlara saldırmıştır. Bunun sonucunda 1820 yılında yerel liderlerle korsanlığı son verdiren “Genel Barış Antlaşması” imzalanmıştır. Ardından 1853 yılında “Denizlerde Kalıcı Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması ile bölgeye “Ateşkes Kıyısı” adı verilmiştir. Birleşik Krallık 1892 yılında da “Özel Ayrıcalık Antlaşması” olarak bilinen bir Pakt’ın oluşmasını sağlayarak, bölgenin dış politikasını denetim altına almıştır. Ateşkes Kıyısı; 1873 – 1947 arasında “Birleşik Krallık Doğu Hindistan Kumpanyası”, daha sonraki yıllarda da Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetilmiştir”.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1960’ların başında Abu Dhabi’de daha sonra Dubai’de petrolün bulunması bölgenin kaderini değiştirmiştir. 1 Aralık 1971 tarihinde Birleşik Krallık’la yapılan anlaşmanın sona ermesinin ardından, Abu Dhabi ve Dubai önderliğinde diğer dört emirliğin katılımı ile 2 Aralık 1971 tarihinde “Birleşik Arap Emirlikleri” kurulmuş, Ra’s al Khaimah Emirliği federasyona 1972 yılında katılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1971 yılında kabul edilen daha sonraki tarihlerde değişikliklere uğrayan “Birleşik Arap Emirlikleri Anayasası’na” göre; ülkedeki en üst siyasi otorite yedi emirden oluşan “Federal Üst Konsey’dir”. Konsey; üyeleri arasından Devlet Başkanı ve Başbakanı seçmekte, Bakanlar Kurulu üyeleri ve Federal Üst Mahkeme Yargıçları’nı belirlemektedir. Sürekli olarak Abu Dhabi Emiri Devlet Başkanı, Dubai Emiri ise Devlet Başkan Yardımcısı ve Başbakan olarak seçilmektedir. Bakanlar kurulu üyeleri Emirlik aileleri üyeleri arasından belirlenmektedir. Konseyin federal yasaları onaylama yetkisi bulunmaktadır. Emirliklerin siyasi gücü ve mali yükümlülükleri federal hükümetteki pozisyonlarına göre saptanmaktadır. 40 üyeden oluşan “Federal Ulusal Konsey” üyelerinin yarısı emirler tarafından atanmakta, diğer yarısı iki yıl için dolaylı olarak seçilmektedir. Konsey üyeliklerinin yarısı için 16 Aralık 2006 tarihinde sınırlı bir seçmen grubuyla yapılan seçimler ülkedeki bir ilki oluşturmuştur. Konsey’de bakanlıkların politikaları tartışılmakta, alınması gereken önlemler hakkında üyeler görüş ve tavsiyelerini dile getirmekte, hükümet tarafından hazırlanan federal yasa tasarıları görüşülmekte ve öneriler bildirilmektedir. Danışma organı statüsünde olan Federal Ulusal Konsey’in veto yetkisi bulunmamaktadır. Diğer Arap Devletleri ile kıyaslandığında daha liberal yargı sistemine sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde yargı “Federal Üst Mahkeme’den” oluşmaktadır. Dubai ve Ras al- Khaimah ulusal yargıya dahil değildir. Ülke bir Medenî Yasa’ya sahiptir. Ancak aile hukuku, miras ve ceza hukuku’nun belirli alanlarında “Şer'i (İslamî Yasa)” uygulanmaktadır. Lâik mahkemelere ek olarak emirliklerin her birinde yerel olarak örgütlenen ve denetlenen “Şer'i Mahkemeler” bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Federasyonu oluşturan yedi emirlik dış ilişkiler, savunma, sosyal hizmetler gibi federal düzeyde ele alınan konular dışında iç işlerinde bağımsızdır. Abu Dhabi, “Al Nahyan”; Dubai, “Al Maktoum”; Sharjah ve Ras Al Khaimah, “Al Qasimi”; Fujairah, “Al Sharqi”; Umm Al Quwain “Al Mualla”; Ajman “Al Nuami” aileleri tarafından yönetilmektedir. Emirlikler; gelirlerinin belli bir yüzdesini Birleşik Arap Emirlik’lerinin merkezi bütçesine ayırmaktadırlar. Ülkenin başkenti ve askeri gücünün merkezi Abu Dhabi’dir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri 2009 verilerine göre yaklaşık 6 milyon nüfusa sahiptir. En fazla nüfusa sahip emirlik Dubai Emirliği’dir. Bunu Abu Dhabi, Sharjah ve diğerleri izlemektedir. Nüfusun %20’den daha az bölümünü emirlik Arapları, kalan bölümünü Asya, Batı ülkeleri ve diğer Arap ülkelerinden çalışmak üzere ülkeye gelen yabancılar oluşturmaktadır. Hindistan’dan gelenlerin sayısı diğer ülkelerden fazladır. Onları Pakistan ve Bengaldeş’ten gelenler izlemektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin resmî dini İslam’dır. Nüfusun %76’sı Müslüman, %9’u Hıristiyan, kalanı diğer dinlere mensuptur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin resmî dili ise; Arapça’dır. Ancak İngilizce, Farsça, Urdu, Hindu, Fransızca başta olmak üzere farklı diller konuşulur. İngilizce ortak dildir. Tüm yönlendirme bilgileri Arapça ve İngilizce’dir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri çeşitli sosyoekonomik göstergeler dikkate alındığında dünyanın en hızlı gelişen, en gelişmiş ülkelerinden biridir. “Körfez İşbirliği Teşkilatı (Gulf Cooperation Council)” içinde de ikinci büyük ekonomiye sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede tarım gelişmemiştir. Ülke topraklarının %90’nından fazlası çöl olduğundan toprakların %1’den daha az bölümünde sulamayla tarım yapılmakta, küçük çapta balıkçılıkla uğraşılmaktadır. Buna karşılık ülke, dünyada en fazla petrol rezervlerine sahip 6.ülkedir. Emirlikler içinde Abu Dhabi Emirliği ülke petrol rezervinin yaklaşık %94’üne, Dubai %4’üne, Sharjah %1’ine, Ra’s al Khaimah %1’ine sahiptir. Diğer emirliklerde petrol bulunmamaktadır. Birleşik Arap Emirlikleri ayrıca dünyanın 5.büyük doğal gaz rezervine sahiptir. Ülke doğal gaz rezervinin %92’si Abu Dhabi Emirliği’nde bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri’nin GSYİH’sının üçte birini petrol ve doğal gaz oluşturmaktadır. Bunu imalat sanayi, inşaat ve ticaret izlemektedir. İşgücünün en büyük bölümü ticarettedir. Ticareti, inşaat, imalat sanayi, devlet ve petrol sektörü takip eder. Üretim miktarına göre emirlikler içinde Abu Dhabi ilk sırada yer alır. Bunu Dubai, Sharjah ve diğerleri takip etmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri içinde refah seviyesi açısından büyük farklılıklar söz konusudur. Abu Dhabi, emirlikler içerisinde refah seviyesinin en yüksek olduğu emirliktir. GSYİH’nın yaklaşık % 60’ını sağlayan emirlik, aynı zamanda kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu emirliktir. “Abu Dhabi gelirlerinin yüzde 90’ınını petrol oluşturur. Son yıllarda Abu Dhabi Emirliği turizme yönelik yatırım projelerini yürürlüğe koymuş, hükümete ait bir kuruluş ile mega projelerin yapımına başlamış, “Etihad Havayolları Şirketi’ni” güçlendirmiş, iki adasını turizm projelerine açmış, belirli yatırım bölgelerinde yabancılara 99 yıllığına kiralama (leasing) yoluyla mülkiyet hakkı tanımıştır. Bir adet borsaya da sahip olan emirliğin gelecek on yıl içinde dünyadaki en önemli cazibe merkezlerinden biri olacağı tahmin edilmektedir.<br />Toplam GSYİH’a katkı ve kişi başına düşen gelir bakımından ikinci büyük emirlik Dubai Emirliği’dir. Dubai’de petrolle başlayan kalkınma; Dubai milli geliri içinde petrolün payının sınırlı olması nedeniyle yerini; ticaret, finans, turizm, pazarlama, profesyonel hizmetler, gayrimenkul/menkul gibi hizmet ve imalat sektörüne bırakmıştır. Dubai Hükümeti kendi kurduğu firmalar aracılığıyla ticaret yapmakta, piyasanın kontrolünü elinde tutmaktadır. Ayrıca emirliğin serbest bölge ve liman işletme gelirleri, yabancılara gayri menkul satışları, bankacılık ve finans gelirleri, uluslararası yatırımlarından elde ettiği gelirler bulunmaktadır. Ülkenin turizm merkezi Dubai’dir. Dubai ve diğer emirlikler ekonomik ve ticari faaliyetlerini re-export ağırlıklı yürütmektedirler. Bu yolla çeşitli ülkelerden gelen mallar Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden farklı pazarlara ulaştırılmaktadır. Geleneksel re-export pazarları ise İran ve Hint Yarımadası ile diğer Körfez Ülkeleri ve Doğu Afrika Bölgesi’dir. Ülkedeki re-export işlemlerinin %80’i Dubai üzerinden gerçekleştirilmektedir. Dubai’de her alanda gerçekleştirilen mega projeler Dubai Hükümeti’ne ait üç şirket tarafından yapılmakta, Abu Dhabi’deki borsanın yanında Dubai’de de bir adet ulusal borsa faaliyet göstermektedir. Bu borsalarda ülkenin önde gelen ulusal bankalarının hisseleri işlem görmektedir. Dubai’de serbest bölge statüsünde bir adet “Uluslararası Finans Merkezi” bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">15 adet serbest bölge bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nde en önemli serbest bölgeler; Dubai ve Sharjah Emirlikleri’nde yer almaktadır. Serbest bölgelerde İthalat, re-export ve ihracatta gümrük vergisi alınmamakta, kar ve sermaye transferine engel bulunmamaktadır. Ucuz enerji ve personel sağlanmakta, çalışan personelin barınma ihtiyaçları karşılanmaktadır. Her türlü prosedür yerinde ve kısa sürede tamamlanmaktadır. Bünyesinde bulundurduğu binlerce firma, liman ve teknik altyapı ile Dubai “Jebel Ali Serbest Bölgesi” Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük serbest bölgesidir. Jebel Ali Serbest Bölgesi’nde yer yokluğundan dolayı, yeni şirket kurmak isteyen şirketlere serbest bölge lisansı ile Dubai içinde ofis açma imkanı tanınmaktadır. Dubai’de aynı zamanda “Havalanı Serbest Bölgesi”, “Internet City”, “Media City”, “Knowledge Village”, “Healthcare City” gibi özel serbest bölgeler faaliyet göstermektedir. Emirlikler içinde; yabancı bir kişi, bir veya birden fazla Birleşik Arap Emirliği vatandaşını/şirketini ortak yapmadan ticari şirket kuramamaktadır. Yabancılar, şirket hisselerinin en fazla %49’una sahip olabilmektedir. Yabancı şirketlere, Birleşik Arap Emirlikleri’nde şube yada temsilcilik ofisi açma imkanı da tanınmıştır. Kuruluş sermayesi ve lokal ortak bulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Serbest Bölgelerde; kurulacak şirketlerde yerel ortağa ihtiyaç bulunmamakta, %100 yabancı sermayeli şirket kurulabilmektedir. Yerel sponsor görevini serbest bölge idaresi tarafından yerine getirilmektedir. Şirket kuruluş işlemleri serbest bölgelerde yapılmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri’nde gelir, kurumlar, katma değer, tüketim vergileri gibi kamu maliyesinin klasik gelir kalemleri bulunmamaktadır. İstisnai olarak; yabancı bankalar ve petrol şirketleri karları üzerinden %20 oranında vergiye tabidirler. Özel denetim şirketleri dışında mali kayıt sistemi ve piyasa fiyat kontrol mekanizması bulunmamaktadır”.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Toplam GSYİH’sine katkı ve kişi başına düşen gelir bakımından üçüncü büyük emirlik Sharjah Emirliği’dir. Ülkenin kültürel başkenti olan emirlik UNESCO tarafından 1998 yılında kültürel mirası koruma konusunda gösterdiği başarı ile “Arap Dünyası’nın Başkenti” olarak ilan etmiştir. Geriye kalan dört Emirlik oldukça küçük olup, toplam GSYİH’ya katkıları sınırlı ve kişi başına düşen gelir düşüktür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri’ne çöl iklimi hâkimdir. Ekim ile nisan ayları arasında gündüz ılık güneşli, geceleri serindir. Ülkenin en güzel dönemi olan bu aylarda ülkeye gidecekseniz yanınıza gündüz için ince giysiler, geceleri serin olduğundan ve her mevsim klimalar sürekli çalıştığından gece için kalın giysiler, plaj ve havuzdan yararlanmak için deniz malzemelerini almanızda yarar vardır. Temmuz ve ağustos ayları çok sıcaktır. Bu aylarda sıcaklık 50 dereceyi geçer. Ayrıca haziran ayından ekim ayına kadar olan dönemde nem oranı çok yüksektir. Bu nedenle mayıs ayından ekim ayına kadar ülkeye gelen turist sayısı azalır. Deniz suyu sıcaklığı yazın 37 derece civarındadır. Aşırı sıcak nedeniyle otellerdeki havuzların suları yazın soğutulmaktadır. Yıllar itibariyle değişmekle birlikte yılda en fazla beş gün, genellikle aralık ve ocak aylarında yağmur yağar. Bu nedenle ülkede yağmur suyu tahliye sistemi oluşturulmamıştır. Yağmur yağan günlerde şehirlerin sokaklarını sular basmakta, trafik karmaşası oluşmaktadır. Kum fırtınası dönemi ise; mart ve nisan aylarıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri’ne; THY, Emirates, Air Dubai veya Etihad Havayolları ile bireysel olarak veya seyahat acentalarının düzenledikleri tur programları ile gidebilirsiniz. Dubai’ye uçuş süreniz hava koşullarına göre değişmekle birlikte dört saattir. Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmeden önce yeşil pasaport dışında vize almanız gerekir. Ancak vize almak diğer ülkelere göre son derece kolaydır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin para birimi “Dirhem’dir”. Yanınızda götüreceğiniz Euro veya Doları havaalanı, otel veya alışveriş merkezlerinde Dirhem’e çevirebilirsiniz. Kredi kartınızı çok küçük dükkanlar dışında her yerde rahatlıkla kullanılabilirsiniz. Ülkede hafta sonu tatil günleri cuma ve cumartesidir. Bankalar cumartesi günü de açıktır. Özel işletmeler cuma günü dışında 08.00-13.00 ve 16.30-19.30 arasında açılmaktadırlar. Ancak kışın bu süreler değişebilmektedir. Büyük alışveriş merkezleri daha uzun süre açık kalmaktadır. Alışveriş yapmak için en iyi zaman akşam saatleridir. Ülkede satılan mallarda vergi söz konusu olmadığı için birçok malın fiyatı Türkiye’ye göre daha ucuzdur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri’nde her bütçeye uygun tüm dünya mutfağının örneklerini tadabileceğiniz restaurantlar ve cafeler bulunur. Lübnan mutfağı diğer mutfaklara göre daha ağırlıklıdır. İklim koşullarına bağlı olarak restaurant ve cafeler genelde kapalı mekanlardadır. Ülkenin yerel lezzetleri arasında; baharat, pirinç, kuzu eti ve bademden yapılan “Kabsa”; “Fattoush Salatası”; tatlı olarak “Umm Ali”ve “Monbahalabia” sayılabilir. Ancak bunları az sayıda yerel yemek yapan restaurantta bulabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede Müslümanlar'ın alkol kullanmaları yasaktır. Alkol, hatta nargile kullanımı ile ilgili yasaklar emirliklere göre farklılık gösterir. Sharjan Emirliği gibi bazı emirliklerde kurallar çok katıdır. Bu konuda daha ılımlı olan Dubai’de sadece havaalanı, oteller, spor kulüpleri içindeki restaurantlarda alkollü içki içilmesine izin verilmiştir. Bu ülkede ikamet eden Hıristiyanların kendi ikametgahlarında tüketmek amacıyla alkollü içecek satın almaları izne bağlanmıştır. Buna karşılık bu kişilerin açık alanlarda satın aldıkları alkollü içecekleri içmeleri yasaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede Ramazan ayında Müslüman olmayanların da Ramazan ayına uygun davranmaları beklenir. Tüm yemek yerleri "iftar zamanı"na kadar kapalıdır. Buna karşılık sahura kadar açık kalır. Bazı otellerde yemek servisi yapılmakla birlikte içki servisi yasaktır. Eğlence yerlerinin çalışmasına da izin verilmemektedir. Namaz saatlerinde açık ve kapalı tüm mekanlarda aynı anda belli bir merkezden okunan ezanın sesi yayınlanmaktadır. Ülkede kamuya açık alanlarda kadın ve erkeklerin samimi şekilde gezmeleri yasaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede turistlerin giyim tarzı konusunda sınırlamalar söz konusu değildir. Çok kültürlü bir ülke olduğu için her ulustan insan kendi kültürlerine uygun kıyafetlerle dolaşmaktadır. Emirlik Arapları erkekler; “Dishdasha” olarak bilinen uzun kollu, uzun, önü açık, beyaz giysi giymekte ve başlarını beyaz bir örtü ile örtmektedirler. Kadınlar; “Abaya” olarak bilinen tüm bedenlerini ve başlarını kapatan çarşafa benzeyen siyah giysi giymekte; bazı yaşlı kadınlar “Burka” adı verilen ağız ve burunlarını kapatan deri maske takarken, bazıları gözleri dışında tüm yüzlerini örtmektedirler. Bazılarının yüzü açık ve aşırı makyajlıdır. Alışveriş merkezlerinde ve otellerde görebileceğiniz emirlik vatandaşı kadınlar ve erkekler son derece bakımlıdır. Otellerde ve eğlence mekanlarında başı açık emirlik vatandaşı genç kızlara ve kadınlara da rastlanmakta, ayrıca otellerde kadınların batılı tarzda şık tuvaletler giydikleri, sadece kadınların ve çocukların katılabildiği, özel kadın partileri de düzenlenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri son derece güvenilir bir ülkedir. Katı kurallar nedeniyle özellikle yabancılara karşı suç işleme oranı düşüktür. Gece ve gündüz istediğiniz saatte tek başına rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bununla birlikte başta pasaport olmak üzere değerli eşyalarınızı yanınızda taşımamanızda her zaman için yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede fotoğraf çekerken dikkatli olmanız gerekir. Emirlik saraylarına belli bir mesafeden fazla yaklaşmamaya, askeri alanların, devlet dairelerinin ve kadınların fotoğraflarını çekmemeye dikkat etmelisiniz.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"><strong>DUBAI</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dubai; Birleşik Arap emirlikleri içinde dünyada en fazla tanınan emirliktir. Aynı zamanda ülkenin turizm merkezi, en fazla nüfusa sahip şehridir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dubai; ilginç mimarisi ile adeta bir uzay üssüne benzeyen, sürekli yeni yatırımlarla büyüyen, büyük bir free shop bölümüne sahip, dev Emirates uçakları ile dolu büyük bir havaalanına sahiptir. Havaalanından şehre taksi veya otobüsle kolaylıkla gidebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin farklı bölgelerinde farklı fiyat kategorilerinde birbirinden şık, bir bölümü temalı ve inanılmaz güzel mimari tasarıma sahip yüzlerce otel bulunur. Taksi fiyatları çok ucuz olduğu için otellerin bulunduğu alan fazla önem taşımamaktadır. Bununla birlikte trafik özellikle belli saatlerde çok yoğun olduğundan; daha kısa sürede bir yerden diğerine gidebilmek amacıyla; Dubai’ye gezmek için gittiyseniz Bur Dubai, Sheikh Zayed Caddesi ile Kanal Bölgesi’nde; deniz için gittiyseniz Jumeirah Bölgesi’nde yer alan otellerde konaklamanızda yarar vardır. Deira Bölgesi daha az gezilecek yere sahip, diğer bölgelere oranla daha az gelişmiş bir bölgedir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Dubai’de hava koşulları uygun olsa bile şehir geniş bir alana yayıldığı için çok yakın mesafeler dışında şehirde yürüyerek dolaşmanız söz konusu değildir. Dubai’de farklı seyahat acentaları şehri, emirlikleri ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne sınır komşusu olan Umman Sultanlığı’nı gezdirmek amacıyla günlük veya birkaç günlük tur programları düzenlemektedirler. Otellerin girişine bankolara konulan broşürlerden, otel görevlilerinden yardım alarak veya Dubai’ye gitmeden önce yerel seyahat şirketlerinin (Hormuz Tourism </span><span style="color:#33ccff;"><a href="http://www.hormuztourism.com%20butterfly/">http://www.hormuztourism.com</span><span style="color:#33ccff;"></a> Butterfly Tourism </span><span style="color:#33ccff;"><a href="http://www.butterflytourism.ae/">http://www.butterflytourism.ae/</a></span><span style="color:#33ccff;"> ve hem karada hem denizde hareket eden otobüslerle şehri gezmek ve ilginç bir deneyim yaşamak için Wonder Bus Tours </span><span style="color:#33ccff;"><a href="http://www.wonderbusdubai.net/">http://www.wonderbusdubai.net/</a></span><span style="color:#33ccff;">) web adreslerindeki tur programlarına bakarak kendinize bir program hazırlayabilirsiniz.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehri tek başına dolaşmak isterseniz çok ucuz olan binlerce taksiden birini kullanabilirsiniz. Ancak taksi şoförleri genelde Hintli oldukları ve bir bölümü şehri iyi tanımadığı, hatta bazıları İngilizce’yi kendilerine özgü bir aksanla konuştuklarından dolayı, anlaşma sorunu olduğundan mutlaka gideceğiniz yeri harita üzerinde taksi şoförüne göstermeniz, gideceğiniz yönü önceden kontrol etmeniz, otel resepsiyonundan adresi tam öğrenmeniz gerekir. Bunun dışında belli hatlar için modern metroyu; liman bölgesinde Abra’yı, bazı otellerde otelin minibüslerini; belirli hatlarda klimalı duraklardan bineceğiniz otobüsleri kullanabilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dubai başlıca dört bölgeden oluşur. Bunlar; "Jumeirah", “Sheikh Zayed Caddesi”, “Bur Dubai” ve “Deira’dır”.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">"Jumeirah Caddesi" üzerinde görülecek yerler arasında şehrin en önemli cami olan “Jumeirah Cami” gelir. Ancak iki şık minareye sahip caminin içine kadınların girmesine izin verilmemekte, sadece ibadet amacıyla Müslüman erkekler içine girebilmektedirler.<br />Caminin civarında ise farklı büyüklükte çok sayıda alışveriş merkezi yer almaktadır. Bunların arasında; Rönesans tarzı “Mercato” lüks malların bulunduğu şık, temalı alışveriş merkezlerinden biridir. Bu alışveriş merkezine oldukça yakın mesafede cafe, duş ve tuvalet gibi olanaklara sahip “Halk Plajı (Jumeirah Beach Park)” yer alır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Jumeirah Caddesi ve çevresi lüks villalar, konut ve işyeri olarak kullanılan gökdelenler ve lüks otellerle doludur. Bu oteller içinde caddenin “Umn Suqeim Bölgesi’nde” deniz dalgası şeklindeki mimari yapısıyla “Jumeriah Beach Otel” hemen dikkatinizi çeker. Ancak bölgedeki en ünlü otel dünyanın ilk yedi yıldızlı oteli olan "<strong>Burj el Arab Oteli"</strong>dir (Arap Kulesi)”. İngiliz bir mimarın rüzgardan kabarmış bir yelkenden esinlenerek tasarladığı otel Dubai’nin simgesidir. Hediyelik eşya satan her yerde bu otelle ilgili çeşitli büyüklükte hediyelik eşya bulabilirsiniz. 1999 yılında hizmete giren otel, karaya bağlanan küçük bir ada üzerine kurulmuştur. Otelin dış yüzeyi ağırlığı azaltmak ve sıcak havanın sirkülasyonunu sağlamak amacıyla büyük bez kumaşlarla kaplanmıştır. Bu nedenle geceleri projektörlerle aydınlatılan dış yüzeyinde değişik renkler görebilirsiniz. Otel 52 katlı son derece lüks döşenmiş 1100 odadan oluşmakta, 52.katında bir helikopter pisti ile denizden üç kat aşağıda bir gazinosu bulunmaktadır. Otelde sarı olan her şey som altından veya varak altın kaplamadan yapılmıştır. Burj el Arab Oteli’ne otelde konaklamayanların girmelerine izin verilmemektedir. Otelin içini ancak seyahat acentalarının düzenledikleri oldukça pahalı olan sabah kahvaltı ve yemek turları ile görebilirsiniz. Otelin ve yakınındaki Jumeriah Beach Oteli’nin en güzel fotoğrafını otelin yanındaki "Halk Plajı"ndan çekebilir. Aynı zamanda bu plajda oteli seyrederek kumlarda güneşlenebilir veya denize girebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Burj el Arab Oteli yakınında “Al Sufouh Caddesi” üzerinde şehrin en güzel ve modern souklarından biri olan “Jumeirah Medinat Souk” yer alır. Souk; Buj el Arab Oteli’ni görebileceğiniz, özellikle gece çok hoş bir görünüme sahip, geleneksel Arap Mimari tarzında lüks villaların, otellerin, restaurantların, bar ve eğlence yerlerinin, teknelerle gezinti yapılan su kanallarının bulunduğu, kaliteli ürünlerin satıldığı küçük dükkanlarla dolu hem keyifli alışveriş yapabileceğiniz, hem güzel bir gece geçirebileceğiniz muhteşem bir yerdir. </span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">"Dubai Media City", “Knowledge Village” ve “Dubai Intercity” gibi dev gökdelenlerin yer aldığı serbest bölgelerden “Dubai Intercity” karşısında ise dünyaca ünlü üç palmiye adasından en küçüğü “ The Palm Jumeriah” yer alır. Kıyıya palmiyenin gövdesi üzerine kurulu bir yolla bağlanan The Palm Jumeriah; 6 kilometre uzunluğunda, 5.5 kilometre genişliğindedir. Adanın yapımında 85 milyon metre küp kaya ve kum kullanılmıştır. 17 palmiye dalı üzerine her biri birbirinden lüks apartmanlar, villalar, temalı oteller, marina, sosyal tesisler yapılmış, palmiye dallarının çevresine hilal şeklinde bir dalgakıran inşa edilmiştir. Adadaki en büyük otel ise “Atlantis Otel’dir”. Bu muhteşem otelin görüntüsü dört cephesinde de birbirinden farklıdır. Otele, otelde kalanlar dışındakilerin girmesine izin verilmemektedir. Bu nedenle otelin içini ancak seyahat acentalarının düzenledikleri kahvaltı veya yemek turu ile gezebilirsiniz. Yapımına devam edilen diğer iki adadan “The Palm Jebel Ali”, The Palm Jumeirah Adası’na 15 kilometre uzaklıkta, Jebel Ali Limanı’nın kuzeybatısında, Abu Dhabi sınırına 10 kilometre uzaklıktadır. “The Palm Deira” ise Deira bölgesi’ndedir. Halen palmiye adaları dışında The Palm Jumeirah Adası ile The Palm Deira arasındaki bölgede 14.000 metre kare ile 42.000 metre kare büyüklüğünde 300 adadan oluşan Dünya haritası şeklindeki “Dünya Takım Adaları” inşa edilmektedir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">The Palm Jumeriah adasına yakın “Dubai Marina’da” ise dünyaca tanınmış “La Royal Meridien Beach Resort & Spa”, “Ritz Calton Dubai”, “Hilton Dubai Jumeirah”, “Sheraton Jumeirah Beach Resort & Tower” gibi lüks oteller, lüks villalar, apartman ve ofis blokları, restaurantlar, cafeler, dükkanlar ve yürüyüş yolu bulunmaktadır. Şehirdeki az sayıdaki kaldırım cafelerinden en güzelleri marinadadır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dubai’deki tüm caddeler bakımlı ve geniştir. Genelde Japon ve ABD otomobil şirketlerinin daha önce hiç görmediğiniz lüks araba ve son model cipleri, hemen her sokakta, her caddede karşınıza çıkmaktadır. Arap ailelerinin kalabalık olması ve arazi koşulları nedeniyle hayatınızda görmediğiniz kadar çok farklı renkte ve modelde cipi burada görebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en uzun ve yedi şeritli en geniş caddesi "Sheikh Zayed Caddesi"dir. Caddenin her iki tarafında birbirinden ilginç dizayna sahip bir bölümü iş merkezi, otel, konut olarak kullanılan, bir bölümü 2008 sonrası yaşanan kriz nedeniyle satılamadığından veya kiralanamadığından dolayı boş duran, ancak buna rağmen hala inşaatı devam yüzlerce gökdelen bulunur. Bu caddede ilerlerken hangi gökdelene bakacağınızı şaşırır. Bir süre sonra fotoğraf çekmekten yorgun düşersiniz. Otellerin içinde şehrin en lüks restaurant ve barları yer alır. “Dubai Dünya Ticaret Merkezi”, “Emirates Towers” gibi birbirinden şık ve ilginç binaların arkasından dünyanın en yüksek binası "Burj el Khalifa"nın sülieti sürekli karşınıza çıkar.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sheikh Zayed Caddesi ve çevresinde sayısız alışveriş merkezi bulunur. Bu bölgede alışveriş yapmasanız bile gezmeniz gereken alışveriş merkezlerinden ilki "The Mall of the Emirates"dir. Caddenin “interchange 4” bölümünde yer alan bu alışveriş merkezinin içinde 400’den fazla dükkan, 14 sinema, 1 tiyatro, çok sayıda restaurant, bir otel ve bir alışveriş merkezi içinde en uzun kayak pisti olan “Ski Dubai” yer alır. Ski Dubai’de yazın 50 derece sıcaklıkta kayak veya kızak kayabilir veya çevresindeki restaurant ve cafelerden kayanları seyredebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">The Mall of the Emirates yakınında Arap tarzında bir iç mimariye sahip altın ve değerli her türlü mücevharatın satıldığı, aynı zamanda bir Serbest Bölge olan “Gold and Diamond Park” bulunur. Şehir merkezinden biraz uzakta caddenin “interchange 6” bölümünde ise; dünyadaki en büyük tek katlı alışveriş merkezi “Ibn Batuta Mall” yer alır. “Ibn Batuta” adlı Arab Gezgin’in seyahatlerini konu alan, “Endülüs”, “Kuzey Afrika”, “Mısır”, “İran”, “Hindistan” ve “Çin” bölümlerinden oluşan alışveriş merkezi; mutlaka görmeniz gereken inanılmaz güzellikte bir yerdir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">"Bur Dubai" şehrin merkez bölgesidir. Bu bölgede de çok sayıda alışveriş merkezi bulunur. Bunlar arasında; “Al Garhoud Köprüsü’ne” yakın, dünyanın tüm ünlü markalarını satan son derece lüks ve şık 200 dükkanın bulunduğu, mimarisi “Mısır Piramiti” şeklinde, vitraylarla, mısır figürleri ile süslü çatısı ile muhteşem bir iç atmosfere sahip, dışı heykellerle süslü, kendinizi Mısır’da hissedeceğiniz, son derece pahalı olduğu için alışveriş yapmasanız bile görmeniz gereken “Wafi City Mall” yer alır. Ayrıca Bur Dubai’nin merkezinde bulunan 100’ den fazla dükkana sahip “Burjuman” çok lüks ürünlerin satıldığı alışveriş merkezi olarak tanınır. Dünyanın en büyük alışveriş merkezi “Dubai Mall” ise 1000 den fazla dükkan ile alışveriş merkezi içinde yer alan 15 alışveriş merkezinden oluşur. Büyük bir kompleksin parçası olan alışveriş merkezi, olimpik ölçülerde “Buz Pateni Pisti”, içinde binlerce deniz canlısının yer aldığı inanılmaz güzellikteki dünyanın en büyük “Akvaryumu” ile mutlaka görmeniz gereken bir alışveriş merkezidir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Dubai Mall ayrıca 828 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek binası olan, Abu Dhabi emirinin adını taşıyan, “Burj Khalifa’yı” yakından görebileceğiniz bir yerdir. Yapımına 2004 yılında başlanan 2010 yılında hizmete giren 160 katlı Burj el Khalifa’nın 150. katından sonrası </span><span style="color:#33ccff;">çelik</span><span style="color:#33ccff;">ten yapılmıştır. Bu nedenle bina dünyada </span><span style="color:#33ccff;">betonarme</span><span style="color:#33ccff;"> kütle üzerine çelik konstrüksiyonla devam edilen ilk bina özelliği taşır. Uzay roketine benzeyen binanın cephelerine gelen rüzgar yüklerini azaltmak amacıyla binanın cepheleri düz olarak tasarlanmamış, köşeleri dairesel birleşimlerle yapılmıştır. Bununla birlikte binada rüzgar nedeniyle hafif bir sallanma olduğu söylenmektedir. Bina halen saatte 64 km hızla hareket eden dünyanın en hızlı asansörüne; 76.katındaki havuzu ile dünyanın en yüksek havuzuna, 124.katındaki seyir terası ile dünyanın en yüksek seyir terasına, 158.katında özel olarak dizayn edilmiş cami ile dünyanın en yüksek noktasında yer alan camine sahiptir. Burj el Khanifa gündüz ve gece çok görkemlidir.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Dubai Mall’a gece giderseniz hem Burj el Khanifi’nin ışıklandırılmış muhteşem görüntüsünü yakından görebilir. Hem alışveriş merkezinin büyük “Suni Gölü’nün” çevresinde, üzerindeki şık köprülerden geçerek yürüyebilir. Hem de bu gölde her gece belirli aralıkla tekrarlanan muhteşem “Su Gösterileri’ni” göl çevresindeki restaurantlardan birinde oturarak, Burj el Khanifa manzarası eşliğinde izleyebilirsiniz. Alışveriş merkezini gezerken 15 alışveriş merkezi içinde özellikle geleneksel dokuma ve el sanatları ürünlerinin satıldığı bin bir gece masallarındaki sarayların içini andıran iç mimarisi ile "Souk al Bahar"a ve Arap mimarisinin özelliklerini taşıyan "Altın Souk"a mutlaka uğramalısınız.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Bur Dubai Bölgesi’nin en güzel yeri Kanal Bölgesi’dir. Bur Dubai ile Deira arasında uzanan “Dubai Kanalı ve Rıhtımı (Dubai Creek and Dhow)” başta geleneksel motorlu bot“abra” olmak üzere her çeşit yolcu ve yük taşıyan, küçük, büyük farklı modelde yüzlerce deniz taşıtını bir arada görebileceğiniz hareketli, çok güzel bir yerdir. Kanalın Deira tarafında; geçmişten bu yana Dubai ticaretinde önemli yer tutan, yakın ülkelere her çeşit mal taşıyan küçük ticari teknelerle dolu işlek “Rıhtım (Dubai Dhow)” bulunur. Kanal’ın üzerinde; liman tarafında iki tarafı birbirine bağlayan bir yeraltı tüneli “Al Shindagha Tunnel” ile kanalın farklı bölümlerinde “Crossing Bridge”, “Garhoud Bridge”, “Floating Bridge” ve Al Maktoum Bridge adlarını taşıyan dört köprü yer alır.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Kanalın Al Maktoum Köprüsü ile liman arasındaki bölümünü; seyahat acentalarının düzenledikleri “Kanal Turu” ile gece, yemekli teknelerle, gezebilirsiniz. Bu geziniz sırasında; kanalın Deira tarafında; başta “Dubai Ticaret ve Sanayi Odası” ve “Dubai Ulusal Bankası” olmak üzere birbirinden ilginç mimariye sahip dev gökdelenleri görebilir. Bur Dubai tarafında; rüzgar kuleli iki katlı binaların, camilerin, ışıklandırılmış muhteşem görüntülerini hayranlıkla seyredebilir. Kanalda gezen birbirinden ilginç, ışıklandırılmış gezi teknelerini seyrederek, yemeğinizi yiyebilirsiniz.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Ancak gece yapacağınız Kanal Turu, sizin kanalın güzelliğini yeterince anlamanızı sağlamayacaktır. Bu nedenle; gündüz kanalın Al Maktoum Köprüsü’nden sonraki bölümünü taksi ile Al Maktoum Köprüsü ile Liman arasındaki her iki bölümünü yürüyerek yeniden gezmeniz gerekir.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Yürüyüşe başlamanız için en iyi yer; kanalın Bur Dubai tarafındaki "Bastakiya Bölgesi"dir. Gece kanal turları düzenleyen teknelerin kalktığı yerden itibaren “Al Fahidi Caddesi” ve kanal boyu civarında; geleneksel binaları izleyerek yürüdüğünüzde; birbirine yakın mesafede Dubai tarihi açısından önemli birçok yere ulaşabilirsiniz.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">"Bastakiya"; dar sokakları, 1900’lü yıllarda inci ve tekstil ticareti yapan İranlı tüccarların kireçtaşından yapılmış, klima görevi gören rüzgar kuleli evleri ile tanınır. Bu bölgedeki evlerin bir bölümü restore edilmiştir. En iyi restore edilen evlerden biri, halen yerel yemekleri ile Al Fahidi Caddesi’nin kanal tarafında yer alan “Bastakia Nights Restaurant’tır”. Bu restaurantın önünden ilerlediğinizde duvarlarla çevrili ara sokaklarda “Eski Şehir Duvarları’nın küçük bir bölümünü”, Dubai pulları veya paraları koleksiyonlarının sergilendiği avlulu eski evleri, restore edilmiş evlerden oluşan “XVA Oteli’ni”, ara sokakta ve cadde üzerinde restore edilmiş birkaç evin avlusunda sanat galerisi olarak da kullanılan küçük cafeleri görebilirsiniz. Dilerseniz bu cafelerden cadde üzerinde yer alan “Basta Art Cafe’de” kısa bir kahve molası verebilirsiniz. Cafenin önünden geçen; genelde Hindistan, Pakistan gibi ülkelerden gelen her türlü malların satıldığı küçük dükkanların yer aldığı, Geleneksel kıyafetleri ile Hintli ve diğer Asya ülkelerinden insanların dolaştığı, şehrin modern bölümünden çok farklı bir görünüme sahip Al Fahidi Caddesi boyunca yürüdüğünüzde; bir süre sonra karşınıza yelkenli bir gemi çıkar. Bu geminin arkasında yer alan “Al Fahidi Kalesi” Dubai Kanalı’nı korumak amacıyla 1787 yılında yapılmıştır. Daha sonra konut ve hükümet binası olarak kullanılan kale halen “Dubai Müzesi’ne” ev sahipliği yapmaktadır. Giriş kapısı ara sokakta olan müzenin avlusunda, Dubai’nin geçmişinde balıkçılıkta kullanılan küçük kayıklar ve geçmişte yerli halkın oturduğu palmiye ağacının liflerinden yapılmış eski bir kulübe ”Barashi” yer alır. Avluya bakan rüzgar kuleli odalarda geleneksel silahlar ve çeşitli objeler sergilenir. Bu odaları gezdikten sonra tavanında şahin marketlerinin asılı olduğu merdivenli odadan yeraltındaki bölüme indiğinizde karşınıza Dubai tarihini resim, yazı ve video görüntüleri ile anlatan ilk bölümle karşılaşırsınız. Bu bölümde Dubai’nin yüzyılın başında balık ve inci ile uğraşan küçük fakir bir köy iken; petrolün çıkarılmasından sonra kısa bir sürede geniş vizyona sahip liderlerle nasıl mega bir kent haline geldiğini net bir biçimde görebilirsiniz. Daha sonra yeraltında birbiri içine geçmiş odalarda geçmişten günümüze Dubai tarihini canlandırmalar ve canlandırmalara eşlik eden sesler eşliğinde adeta yaşarsınız. Mükemmel bir düzenlemeye sahip olan bu küçük müzeden bizim ülkemizde de olması dileğiyle hayranlıkla ayrılırsınız. Müzenin çıkış kapısı caddeye açıldığından buradan kıyıya doğru müzenin arka tarafına yöneldiğinizde; “Büyük Cami’ye”, caminin yakınındaki iki “Hint Tapınağı’na” ve dini objelerin satıldığı sokaklara ulaşabilirsiniz. Bu bölge Hindistan, Pakistan gibi ülkelerden Dubai’ye çalışmak için gelen gelir seviyesi düşük olduğu her hallerinden belli olan yabancılarla doludur. 1830 yılında kurulan “Bur Dubai Souk” başta tekstil başta olmak üzere çeşitli ürünlerin satıldığı, pazarlıkla alışveriş yapılan Al Fahidî ve ara sokaklarda devam eden renkli bir çarşıdır. Bu souktan kanalın kıyısına doğru ilerlediğinizde karşınıza “Abra İstasyonu” çıkar. Bu istasyondan abraya binerek kanalın gece gördüğünüz bölümünden daha az bir bölümünü çok uygun bir fiyata gezebilir veya karşı kıyıya Deira tarafına geçebilirsiniz.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Abra İstasyonu’ndan sonra kanal boyunca ilerlediğinizde; kanal kıyısında, eski Dubai Emiri “Sheikh Saeed Al Maktoum’un”, bir avlu etrafına sıralanmış, odalarında Dubai fotoğraflarının sergilendiği "30 odalı rüzgar kuleli Evi"ni görebilir. Evin balkonundan kanalı seyredebilirsiniz. Ardından “Sheikh Obaid Bin Thani’nin” halen “Turizm ve Pazarlama Bakanlığı Ofisi” olarak kullanılan, odalarında Kuran’ın mucizelerinin video gösterisi, yazı ve resimlerle anlatıldığı “Evi’ni” dolaşabilirsiniz. Daha sonra göreceğiniz yerler ise geleneksel Bedevi ve köy yaşantısının sergilendiği palmiye lifli evler, kayıklar, küçük hediyelik eşyalar satan dükkanlar ve cafelerin yer aldığı “Heritage Village” ve geçmişte Dubai ticaretinde önemli rol oynayan, 1929 bunalımı, Japonya’nın kültür incisi üretimi ve en büyük alıcı Hindistan’ın koyduğu sınırlamalar nedeniyle önemini kaybeden “Dubai İncisi” ile ilgili bilgileri alabileceğiniz “Diving Village” adını taşıyan minyatür köylerdir. Bu minyatür köylerin önündeki kanal kıyısında; nargile veya kahve içebileceğiniz öğlen veya akşam yemeği yiyebileceğiniz, kanalı ve Deira bölgesini seyredebileceğiniz cafeler ve restaurantlar yer alır. Bunlar arasında en tanınmış olanı geleneksel Arap yemekleri yapan “Kanzaman Restaurant’tır”. Karşı kıyıdaki Deira Bölgesi’ne gidebilmek için isterseniz kanalın limana yaklaştığı bu alanda resturantların ve minyatür köylerin arkasındaki yoldan taksiye binebilir veya tekrar geri Abra İstasyonu’na yürüyerek abra’ya binebilirsiniz. Bu yürüyüş turuna gezi teknelerinin kalktığı Bastakiye yerine minyatür köylerin bulunduğu “Al Shindagha’dan” da başlayabilirsiniz. Ancak taksi şoförüne Heritage Village ve Diving Village minyatür köylerinin yerini haritada göstermeniz ve iyice anlatmanız gerekir.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Şehrin diğer bir bölgesi olan “Deira Bölgesi’nin” kanal boyunun bir bölümünde; “Dubai Ulusal Bankası”, “Dubai Ticaret ve Sanayi Odası” binaları gibi dev birbirinden ilginç konut, otel ve ofis olarak kullanılan gökdelenlerle, Dubai Dhow ve diğer küçük binalar yer alır. Deira Abra İstasyonu’nun bulunduğu bölgedeki tüm sokaklar rıhtımdaki malları satan depolarla doludur. Depolardaki mallar çok ucuz ancak büyük bölümü taklittir. “Al Dhagaya” olarak bilinen bu bölgede yer alan turistik çarşılar arasında her çeşit baharatın satıldığı “Baharat Çarşısı(Spice Souk)” ve “Altın Çarşısı (Gold Souk)” yer alır. Gold Souk dar bir sokak ve sokak aralarına dizilmiş büyük, küçük 300’den fazla dükkandan oluşur. Dubai’nin izlediği Serbest Ticaret Politikası’na bağlı olarak 1940’lardan sonra Hint ve İranlı tüccarlar soukta çok sayıda dükkan açmışlardır. Geçmişte çok önemli olan souk, Dubai Mall ve Gold and Diamond Park’ın açılması ile birlikte eski cazibesini bir ölçüde yitirmiştir. Soukta halen kuyumcular yanında elektronik eşya satan dükkanlar da görebilirsiniz. Dubai’nin diğer bölgelerinden daha farklı insan manzaraları ile karşılaşacağınız, oldukça pis; salaş görünümlü başta Hintliler olmak üzere diğer Asyalılar'ın yoğun olduğu bu souklarda gezerken; Dubai çok güvenli bir yer olmasına karşılık yine de dikkatli olmanızda yarar vardır.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Souk'ları gezerken yönlendirmelere dikkat ederseniz “Al Ahmadiya Caddesi’nde” yer alan 1890 yılında İranlı bir tüccar tarafından yaptırılan ve 1994 yılında restore edilen “Geleneksel Evi (Heritage House)” ve ilk bölümü 1912 yılında yapılan, içinde çeşitli canlandırmalar yapılmış, Dubai’deki en eski dini okulu “Al Ahmadiya School” görebilirsiniz. Deira bölgesindeki en ünlü alışveriş merkezi “Deira City Center” olarak bilinir. Deira City Center aradığınız her türlü ürün çeşidini şehirde en uygun fiyata bulabileceğiniz büyük bir alışveriş merkezidir. Özellikle elektronik eşya konusunda alışveriş merkezinin içindeki “Carrefour” mağazasının elektronik reyonu; hem çeşit bakımından çok zengin, kaliteli hem de fiyat bakımından şehirdeki en uygun yer olarak bilinir.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Dubai’de, “Çöl Safarisi” yapmak son derece ilginç ve keyifli bir deneyimdir. Yerel tur acentalarının düzenledikleri “Çöl Safari Turu” için öğleden sonra şirket görevlileri 4X4 ciplerle sizi otelinizden almakta, çöl bölgesine götürmektedirler. Burada şoförler tarafından ciplerin lastiklerindeki havanın bir bölümü alınmakta, safariye katılacak tüm ciplerin alanda toplanmaları ile birlikte cipler harekete geçmektedirler. Daha sonra cipler birbirlerini takip ederek, kızıl kum tepelerinden büyük bir hızla inip çıkmaya başlamaktadırlar. Bu gezi esnasında cipler her an devrilecekmiş gibi olduğundan cip içinde savrulmamak için sıkıca tutunmanız gerekir. Cipler bir süre yol aldıktan sonra, çölün ortasında, cipin ısınan motorunun soğuması için bir süre mola vermekte, bu mola esnasında çöl motoru kullanan bir sürücü kum tepelerinden kumları savurarak akrobatik gösteriler yapmaktadır. Bu esnada giderek kaybolmaya başlayan güneş, uçsuz bucaksız kum tepeleri arasında inanılmaz güzel bir görüntü oluşturmaktadır. İncecik kum tanelerinin parmaklarınız arasından akışı, kum tepeleri arasında çıplak ayakla yürümek size garip bir duygu vermekte, uzaklara doğru baktığınızda çölün sonsuzluğu sizi ürkütmektedir. Kısa molanın ardından safari devam etmekte, daha sonra çölde kurulan farklı kamp bölgelerine ulaşılmaktadır. Burada safariye katılanlara çeşitli yerel yiyecekler pişirilerek ikram edilmektedir. Kamp bölgesinde dilerseniz yerel kıyafet giyerek resim çektirebilir. Deveye binebilir. Çöl motoru kullanabilir. Kına yaptırabilir. Elinize eldiven giyerek şahinlerle resim çektirebilir. Nargile içebilir. Yer minderlerinde yenilen yemeklerin ardından dansör ve dansözün gösterilerini seyredebilirsiniz. Çöl safarisine katılmak isterseniz safari öncesi kesinlikle fazla yemek yememiz, su içmemeniz, ayaklarınıza uygun ayakkabı giymeniz, gece çöl serinliğine karşı yanınıza kalın bir hırka almanız gerekir. Kızıl renkli çöl kumundan hatıra olarak almak veya midenizin bulanmasına karşı tedbirli olmak amacıyla yanınızda birkaç tane poşet bulundurmanızda da yarar vardır. </span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Dubai’de düşünülenin aksine eğlence sonsuzdur. Emirlik, kasım ayından mart ayına kadar dünyaca tanınmış sanatçı ve gösterilere ev sahipliği yapar. Çok sayıda şık gece kulübü ve disko bulunur.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Spor yapmayı sevenler için futbol, golf, tenis, squash, badminton, kriket, motor sporları ve su sporları için kulüpler ve bazı otellerde uygun koşullar söz konusudur. Yaz ve kış aylarında perşembe, cuma sabahları ve resmi tatillerde deve yarışları yapılmaktadır.</span></span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Dubai’de özellikle belli aylarda ardı ardına birçok etkinlik düzenlenmektedir. Bunlar arasında; ocak, şubat aylarında; “Dubai Maratonu”, “Dubai Alışveriş Şenliği”, “Uluslararası Caz Festivali”, “Dubai Moda Haftası”, “Dubai Tenis Şampiyonası”; mart ayında; “Dubai Çöl Klasiği (Golf Yarışması)”, “Dubai World Cup”(at yarışı); nisan ayında “Sharjah Uluslararası Bienniali”, nisan veya mart aylarında; “Kriket Şampiyonası”; mayıs ayında “Dubai Alışveriş Şenliği”, kasım ayında “Dubai Uluslararası Film Festivali” ve “The Dubai Rugby 7 Tournament” sayılabilir.</span></span></span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"><strong>ABU DHABI</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve Abu Dhabi Emirliği’nin başkenti, ülkenin ikinci büyük şehri, siyasi, kültürel ve sanayi merkezidir. Birleşik Arap Emirlikleri’nin orta kuzeyinde yer alır. Bir ada üzerine kuruludur. 200’den fazla adayı içine alır. Ülke topraklarına köprülerle bağlanır. Şehrin birçok semti ülkenin ana toprakları üzerindedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Abu Dhabi Emirliği’ne; THY, “Etihad Havayoları” ile direkt veya Dubai’den otobüsle gidebilirsiniz. Dubai’den 140 kilometre uzaklığındaki Abu Dhabi Emirliği’ne gidebilmek için seyahat acentalarının tur programlarından veya otobüsten yararlanabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Otobüsle giderseniz Dubai - Abu Dhabi yolu keyifli bir yoldur. Yol boyunca sürekli karşınıza bir bölümü bitmiş, bir bölümü devam eden dev projeler çıkar. Petrol kaynaklarının bir süre sonra tükeneceğini düşünen Abu Dhabi Emirliği turizm alanında Dubai gibi dev projelere imza atmaya başlamıştır. Bunlardan; Dubai-Abu Dhabi yolu üzerinde Abu Dhabi şehrinin ana karaya bağlandığı bölgeye yakın plajları ile tanınan “Al Raha Bölgesi’nde yapımı devam eden “Al Raha Beach Projesi” ile bu alanın tam karşısındaki “Yas Adası’nda” devam eden projeler birbirinden ilginç inşaatları ile hemen dikkatinizi çeker. Bu projeler dışında şehrin ana kara bölümü ile köprü ile bağlanan ada bölümünde ve yakınındaki adalarda konut ve turizm alanındaki dev projelerin bitmemiş inşaatları sürekli karşınıza çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Abu Dhabi, Dubai’den farklı olarak çok daha fazla yeşil alana sahiptir. Abu Dhabi topraklarına girdiğinizi ağaçların ve yeşil alanların artması ile hemen fark edebilirsiniz. Deniz suyu arıtılarak elde edilen su ve damlama sulama sistemi ile çöl sürekli yeşillendirilmeye çalışılmaktadır. Şehrin dışından başlayarak şehir içindeki tüm caddeler, sokaklar; çiçekler ve ağaçlarla süslenmiştir. Palmiye, hurma ağacı, petunya ve akasya hemen her yerde karşınıza çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Abu Dhabi Emirliği’ne otobüs ile giderseniz şehri gezmek için en iyi yol; “Dalgakıran’daki (Break Water)”, “Marina Mall” önünden her gün saat 9.00-17.00 arasında her yarım saatte bir kalkan, biletleri 24 saat geçerli olan “The Big Bus Tour of Abu Dhabi (</span><a href="http://www.bigbustours.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.bigbustours.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">) (Hop-on, Hop-off)” otobüslerine binmektir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Abu Dhabi’de görmeniz gereken yerlerin başında; Dalgakıran’daki şehrin en önemli alışveriş merkezlerinden biri olan “Marina Mall” alışveriş merkezinin tam karşısındaki alanda yer alan küçük “Miras Köyü (Heritage Centre)” gelir. Bu köyde Abu Dhabi’nin geçmişini simgeleyen birkaç küçük eski kayık, palmiye ağacı liflerinden yapılmış ev, geleneksel el sanatlarının tanıtımının yapıldığı, çeşitli hediyelik eşyalar satan dükkanlar yer alır. Buradaki dükkanlardan yerel el sanatları ürünlerini uygun fiyatla satın alabilir. Deniz kenarındaki kumların üzerinde veya kıyıdaki cafe- restaurantta oturarak muhteşem bir deniz ve şık gökdelenlerle süslü “Abu Dhabi Corniche” manzarası seyredebilir. Şehrin en güzel fotoğraflarını çekebilirsiniz. Minyatür köyden çıktıktan sonra biraz yürürseniz camiye benzeyen mimarisi ile “Abu Dhabi Tiyatrosu’na”, şehrin en uzun “Bayrak Direği’ne” ulaşabilir. Dilerseniz buradan abra ile Dalgakıran’dan görülen “Lulu Adası’na (Allolo Island)” gidebilirsiniz. Ayrıca Marina Mall alışveriş merkezinde bulunan kuleye “Sky Tower” çıkabilir. Oradan tüm şehri ve denizi seyredebilir. Güzel bir kahve içebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dalgakıran’ı Abu Dhabi Corniche yoluna bağlayan yolun diğer tarafındaki alanda yer alan güzel koyda muhteşem giriş kapısı, binaları ve bahçeleri ile Arap mimarisinin güzel bir örneği olan şehrin en güzel otelini “Emirates Palace Hotel” görebilirsiniz. İçine; belli bir ücret karşılığında girilmesine izin verilen lüks otelin, süslü bahçe demirlerinin arasından resmini çekebilir. Otelin çevresinde inşaatı devam eden bir Türk inşaat şirketinin yaptığı dev gökdelenleri gururla seyredebilir. Emirates Palace Hotel’inin plajının yan tarafındaki alanda yer alan “Halk Plajı’ndan” temiz, muhteşem güzellikteki denize girebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dalgakıran’a bağlanan yolun diğer tarafında yer alan “Abu Dhabi Corniche” şehrin en güzel bölümünü oluşturur. Abu Dhabi Corniche; deniz kenarında kilometrelerce uzunluğunda, körfez ve Lulu Adası manzaralı, palmiyelerle süslü şık bir yürüyüş alanıdır. Konut, otel, işyeri, alışveriş merkezi olarak kullanılan dev gökdelenlerin ve kamu parklarının önünde yer alan bu büyük alan; plajlar, kıyıda ve kıyıya yakın mesafede parklar, heykeller, süs havuzları, restaurantlar, küçük dükkanlar ve çeşitli spor tesisleri ile doludur. Burada havanın uygun olduğu gece ve gündüz saatlerinde Abu Dhabi’de yaşayan her ülkeden farklı giyim tarzındaki insanı; aileleri ile birlikte spor yaparken, bisiklete binerken veya yürürken görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Abu Dhabi Corniche yolundan şehir merkezine yönelirseniz; kendinizi gökdelenlerin arasında bulursunuz. Şehrin merkezi geniş caddeler ve dev gökdelenlerle doludur. Küçük camiler, ilginç heykeller, yeşil alanlar, gökdelenler arasında adeta kaybolmuştur. Konut, otel, işyeri olarak kullanılan gökdelenlerin bir bölümünde ülkede yaşayan gelir düzeyi daha düşük olan yabancılar ikamet etmektedir. Yerli halk ve gelir seviyesi yüksek olanlar ise şehrin dışında büyük arazilere sahip lüks villalarda yaşamaktadırlar. Abu Dhabi Corniche yoluna yakın “Sheikh Rashid Bin Saeed Al Maktoum Caddesi” üzerinde, caddenin ortasında sürahi, çadır gibi dev beyaz ilginç objelerin bulunduğu “Heritage Park” bulunur. Aynı cadde üzerinde dev binaların arasında beyaz renkli “Al Hosn Fort ve Kültür Merkezi’”yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Geleneksel çarşılarda alışveriş yapmak isterseniz; Abu Dhabi Corniche sonundaki liman bölgesinde “Al Meena” yer alan “İran Pazarı’nda (Iranian Market)” alışveriş yapabilir. Daha sonra buraya yakın mesafede bulunan, yerel restaurantların yer aldığı “Halı Çarşısı’nı (Carpet Souk)” ziyaret edebilirsiniz. Halı Çarşısı’na yakın adanın diğer tarafında yer alan “Abu Dhabi Mall” şehrin en tanınmış alışveriş merkezlerinden bir diğeridir. Adanın bu bölümünde de deniz içindeki bitki öbeklerine bakan çok iyi düzenlenmiş uzun bir cadde “Eastern Corniche- Al Quim Corniche)” bulunur. “Sheikh Khalife Parkı” bu bölgede görülmesi gereken güzel parklardan biridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dünyanın en büyük camilerinden biri olan “<strong>Sheikh Zayed Cami</strong>” adayı anakaraya bağlayan “Mussaffah Köprüsü’ne (Mussaffah Bridge) yakındır. Diğer köprü “Al Maqtaa Köprüsü (Al Maqtaa Bridge)” yakınında da “Al Maqtaa Hisarı” yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sheikh Zayed Cami; Abu Dhabi Emiri ve ülkenin ilk başkanı Şeyh Zayed için yapılmıştır. Farklı mimari tarzlardan etkilenerek yapılan caminin dış görünüşü ve avlusu son derece görkemlidir. Caminin içine sadece Müslümanların girmesine izin verilmekte, kadınların caminin kadınlarla ilgili bölüme girmeleri için mutlaka yerel siyah kıyafeti giymeleri istenmektedir. Cuma namazı saatinde camiye giden erkeklerin ibadet sırasında caminin görkemli iç mekanını görme şansı olabilmektedir. Caminin ön tarafında 24 saat boyunca sürekli Kuran okunan “<strong>Sheikh Zayed’in Anıtmezarı</strong>” bulunmakta, ancak anıt mezarın resminin çekilmesine izin verilmemektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yıl içinde çeşitli sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan Abu Dhabi Emirliği’nde, Dubai Emirliği’nde olduğu gibi Çöl Safari Turları da düzenlenmektedir</span><span style="color:#33ccff;">.</span></div></li></ul><p align="center"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">(~) Harita,</span> <a href="http://www.worldatlas.com/webimage/countrys/asia/ae.htm"><em><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><strong>http://www.worldatlas.com/webimage/countrys/asia/ae.htm</strong></span></em></a> <span style="font-family:trebuchet ms;">adlı siteden alınmıştır (27.03.2010).<br />---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------</span></span></p><p align="center"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:Trebuchet MS;"></span><span style="color:#ff0000;"><strong>[*]</strong> <span style="font-family:trebuchet ms;">Bu yazı 2010 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’den Dubai & Abu Dhabi Emirlikleri’ne yaptığım seyahat sırasında gezdiğim yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerden ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır:</span></span></span></p><p align="center"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"></span><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>-Goverment of Dubai Department of Tourism and Commerce Marketing, Sheikh Saeed Al Makttoum House (Broşür).<br />-Goverment of Dubai Department of Tourism and Commerce Marketing, Dubai Museum ai Al Fahidi Fort (Broşür).<br />-Lonely Planet, Best of Dubai,2006, ISBN 1-74059-619-6.<br />-Motivate Publishing, Dubai- Gateway to the Gulf, (ed:Ion Fairservice), Ajman 2007, ISBN 9781 86063 2242.<br /></em></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Burç_Halife"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://tr.wikipedia.org/wiki/Burç_Halife</em></span></a> </span></p><p align="center"><span style="color:#33ccff;"><a href="http://www.dubaitourism.ae/"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.dubaitourism.ae</em></span></a> </span></p><p align="center"><a href="http://www.dubai-city.com/"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.dubai-city.com</em></span></a><span style="color:#ff6600;"> </span></p><p align="center"><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleşik_Arap_Emirlikleri"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleşik_Arap_Emirlikleri</em></span></a><span style="color:#ff6600;"> </span></p><p align="center"><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/United_Arab_Emirates"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://en.wikipedia.org/wiki/United_Arab_Emirates</em></span></a></p><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><a href="http://www.ulkeler.net/bae.htm"><em>www.ulkeler.net/bae.htm</em></a></span></p><p align="center"><a href="http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=7871757"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=7871757</em></span></a></p><p align="center"><a href="http://www.turkishstones.org/docs/rapor_BAE_dogal_tas.doc"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>www.turkishstones.org/docs/rapor_BAE_dogal_tas.doc</em></span></a></p><p align="center"><span style="color:#33ccff;"><a href="http://www.yurtdisigezi.com/AbuDhabi"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.yurtdisigezi.com/AbuDhabi</em></span></a><br /></p></span><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span></div><p></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-83316135215057233832010-03-11T11:32:00.021+02:002010-07-13T15:18:40.166+03:00YAS£MiNL£R ÜLK£Si: TUNUS<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpOdmUM3Qn_gH0EGW79lpI4SPG6rxrKqnP3ScW5NF1mILohTXBaNBgsFJ21Xz7W5Vf5a0vH63UZ3dfQxuyqZvzwkJN0sBTbZEOcMDM1UvIOatztDNpeq_SqzwRzjHHtfwO2AgJBQoGAfQQ/s1600-h/Tunus.bmp"><span style="font-family:trebuchet ms;"><img style="TEXT-ALIGN: center; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; DISPLAY: block; HEIGHT: 230px; CURSOR: hand" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5447306997559387746" border="0" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpOdmUM3Qn_gH0EGW79lpI4SPG6rxrKqnP3ScW5NF1mILohTXBaNBgsFJ21Xz7W5Vf5a0vH63UZ3dfQxuyqZvzwkJN0sBTbZEOcMDM1UvIOatztDNpeq_SqzwRzjHHtfwO2AgJBQoGAfQQ/s320/Tunus.bmp" /></span></a><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">YAS£MiNL£R ÜLK£Si: T U N U S</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">“AKDENİZ SAHİLLERİ & KAIROUAN” [*]</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Prof. Dr. Aysen TOKOL</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"></span></strong></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus Cumhuriyeti; Kuzey Afrika'da, Akdeniz'e kıyısı olan 163.610 kilometre kare yüzölçümüne sahip küçük bir ülkedir. Ülkenin batısında Cezayir, doğusunda Libya ve Akdeniz, güneyinde sahra çölü, kuzeyinde Akdeniz yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’da yaşama dair ilk izlere erken paleolitik dönemde rastlanır. Kebili yakınında bulunan ilkel taş aletler yaklaşık 200.000 yıl öncesine aittir. Bu bulgulardan ilk olarak Tunus topraklarında Aterian uygarlığının yaşadığı, onları yaklaşık 10.000 yıl önce Asya’nın batısından göç eden ve Güney Tunus’a yerleşen Capsian uygarlığının izlediği düşünülmektedir. M.Ö. 4500 yılına kadar var olan bu toplumun Berberilerin ataları olduğu tahmin edilmektedir. Berberiler hakkındaki bilgiler ise Fenikelilerin Tunus’a geldikleri tarihe kadar sınırlıdır. Berberi kelimesi Yunanlıların kendilerinden farklı gördükleri halk için kullandıkları “bizden olmayan” veya barbar anlamına gelen “barbaroi” kelimesinden gelmektedir. Barbaroi daha sonra berberi haline dönüşmüştür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fenikeliler M.Ö. 1000 yılında Tunus topraklarına gelmiş, Sousse ve Bizerte sahilleri arasındaki bölgeye önce ticaret noktaları, M.Ö. 814 yılında da bu ticaret noktaların merkezi olarak Kartaca-Carthage şehrini kurmuşlardır. Hızla gelişen Kartaca, Kartaca-Pön-Punic- Uygarlığı’nın merkezi olmuş, Doğu Akdeniz’den Atlantik Okyanusu’na kadar Kartaca yerleşimleri kurulmuştur. Bu dönemde yeni güçlenmeye başlayan Roma Cumhuriyeti’nin, Akdeniz’de Kartaca’ya rakip olmaya başlaması üzerine Kartacalılar ile Romalılar arasında M.Ö. 264 yılında I. Pön Savaşı başlamış, M.Ö.242 yılında sona eren bu savaşı, M.Ö.218-201 yılları arasında Hannibal’ın fillerle yaptığı yolculukla bilinen II. Pön Savaşı, M.Ö. 149-146 yılları arasında III. Pön Savaşı izlemiştir. Bu savaşın sonunda Kartaca şehri yağmalanmış, Kartaca toprakları Roma’nın Kuzey Afrika eyaletlerine bağlanmıştır. M.Ö. 44 yılında yeniden inşa edilen Kartaca şehri M.S. II. yüzyılda önemli Roma şehirlerinden biri haline gelmiştir. Tunus altı yüzyıl boyunca Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalmış, bu dönemde çok sayıda Roma şehri kurulmuş, Hıristiyanlık yayılmaya başlamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Roma İmparatorluğu’nun zayıflamaya başlaması üzerine 439-534 yılları arasında Kuzey Afrika Vandalların egemenliğine girmiş, ancak 534 yılında Doğu Roma İmparatorluğu onların egemenliğini sona erdirmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İslâm dini altında birleşen Arap kuvvetleri 647-670 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu’nun sahip olduğu bölgelere yönelmiş, 670 yılında Uqba Ibn Nafi güney eyaletlerini ele geçirmiş, Kairouan şehrini kurmuştur. Ancak daha sonra Berberi isyanı ve iç karışıklıklar başlamıştır. 800-909 yılları arasındaki Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı döneminde ise Tunus altın çağını yaşamıştır. Fatimi- Fatimid Hanedanlığı’nın artan baskısı sonucunda 909 yılında Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı dönemi de sona ermiştir. 910-972 yılları arasında Fatimi-Fatimid Hanedanlığı ülkeyi ele geçirmiş, Mahdia şehri başkent olmuştur. 972-1152 yılları arasında Zirid Hanedanlığı tarafından yönetilen ülkenin, Jerba Adası, Gabés, Mahdia gibi bazı yerleşimleri 1148 yılında Normanlar’ın eline geçmiştir. 1159 yılında Fas Marakeş’ten Libya ve İspanya’ya kadar geniş bir alana yayılan Muvahhidler-Almohadlar; Tunus’u ele geçirmiş, ülkeyi 1230 yılına kadar yönetmişlerdir. 1230-1574 yılları arasında Hafsid Hanedanlığı’nın egemenliği altına giren ülkenin yeni başkenti Tunus şehri olmuş, 1534-1581 yılları arasında İspanya’daki Granada şehrinin Arapların elinden çıkması ile birçok Müslüman ve Musevi Tunus’a göç etmiştir. 1535 yılında Tunus ünlü bir korsan olan Barbaros Hayretin’in eline geçmiş, onun Osmanlı himayesine girmesinden sonra 1574 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. 1705 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalan Tunus bu dönemde zenginleşmiş, ancak merkezi denetimin zayıflaması üzerine Tunus’taki eyalet yönetiminde yeniçeri ağalarının etkisi artmış, 1705 yılında Tunus beylerbeyi olan Hüseyin Bey’in kurduğu Hüseyni Hanedanlığı- Husaynid Hanedanlığı 1881 yılına kadar ülkeyi yönetmiştir. 1881 yılında Fransa, göçebe kabilelerin Cezayir sınırını ihlal ettiği gerekçesi ile ülkeye asker göndermiş, daha sonra imzalanan Bardo Anlaşması ile ülkeyi sömürgesi altına almıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1890’lı yıllarda Genç Tunuslular adı ile bir grup aydının başlattığı ılımlı muhalefet hareketi, 1911-1912 yılları arasında Fransız sömürge yönetiminin baskısı ile yeraltına inmiş, I.Dünya Savaşı’ndan sonra milliyetçi akımların yeniden canlanmasıyla hareket 1920 yılında Düstur Partisi’ni kurarak kitle örgütlenmeye yönelmiştir. Ancak kurulan partinin liderinin tutuklanması ve parti üzerinde baskıların yoğunlaşması üzerine 1934 yılında Düstur Partisi’nden kopan üyeler ve Habib Bourguiba tarafından Yeni Düstur Partisi kurulmuştur. Parti Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi başlatmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">II. Dünya Savaşı sırasında stratejik konumu nedeniyle ülke büyük zarar görmüş, 1940 yılında İtalya; Bizerte ve Tunus’taki askeri hedefleri bombalamış, 1942 yılında Alman güçleri ülkeye girmiş, 1943 yılında müteffik güçler tarafından kurtarılan ülke ağır kayıplar vermiştir. Savaş sonrası Fransa denetimi devam etmiş ancak Arap dünyasındaki gelişmeler ve ülkedeki muhalefet nedeniyle Fransa ödün vermek zorunda kalmıştır. 1955 yılında Bourguiba Hareketi ile Fransa arasında Fransız yönetimine son veren bir anlaşma yapılmıştır. 20 Mart 1956 tarihinde de Tunus’un tam bağımsızlığını öngören bir anlaşma imzalanmış, 1957 yılında da beylik kaldırılarak cumhuriyet ilan edilmiştir. Geniş yetkilerle donatılmış Habib Bourguiba ilk devlet başkanı seçilmiş, 1959 yılında ilk anayasa hazırlanmıştır. 7 kasım 1987 tarihinde de General Zeynel Ağabeydin Bin Ali devlet başkanı olmuştur. Anayasa gereği devlet başkanı arka arkaya birden fazla dönem seçilebildiği için General Zeynel Ağabeydin Bin Ali 1987’den bu yana görevini sürdürmektedir. Halen ülkenin hemen her köşesinde General Zeynel Ağabeydin Bin Ali’nin resimleri bulunmaktadır. Ülkenin tüm şehir ve kasabalarında yer alan ana caddelerin adı geçmişte Habib Bourguiba iken günümüzde çoğunun adı 7 Kasım Caddesi olarak değiştirilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus idari bakımdan 23 ile bölünmüştür. Bunlar; Ariana, Beja, Ben Arous, Bizerte, El Kef, Gabés, Gafsa, Jendouba, Kairouan, Kasserine, Kebili, Mahdia, Medenine, Monastir, Nabeul, Sfax, Sidi Bou Said, Siliana, Sousse, Tataouine, Tozeur, Tunus ve Zaghouan olarak sıralanabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">2009 Temmuz verilerine göre Tunus’un toplam nüfusu 10.436.339 kişidir. Nüfusun %98’i Arap ve Müslüman'dır ve Arapça konuşur. Müslüman nüfusun %1'ini oluşturan ülkenin güneyinde yaşayan Berberîler ise Berberîce konuşur. Nüfusun %1’i genellikle Fransız ve İtalyan’lardan oluşan Avrupa’lı ve Hıristiyan’dır. Nüfusun kalan %1’i ise Musevî ve diğerleridir. Nüfusun yaklaşık % 70'i kuzeyde yaşar. Medjerda Vadisi, Tunus bölgesi ve kıyılar ülkenin en kalabalık bölgeleridir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin resmî dili Arapça’dır. Okullardaki yoğun Fransızca eğitimi nedeniyle halkın önemli bir bölümü iyi derecede Fransızca konuşmaktadır. İngilizce bilen kişi sayısı sınırlıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus coğrafî bakımından üç bölgeye ayrılır. Bunlar; Kuzey bölgesi, Sahil bölgesi ve Güney bölgesidir. Kuzey bölgesi, Atlas Dağları’nın Akdeniz kıyısı boyunca uzandığı iki dağ şeridinin bulunduğu bölgedir. Dağların arasında Medjerda Vadisi yer alır. Bölge 1000 metreyi aşan az sayıda yüksekliğe sahip olmasına karşılık dağlık olarak nitelendirilebilir. Sahil bölgesi, ülkenin Tunus şehri güneyindeki kıyı bölgesini içine alır. Bu bölge kuzey bölgesinden bir dağ ile ayrılır. Bölge yumuşak tepeleri, geniş ovaları ve plajları ile ünlüdür. Güney bölgesi Gabés Körfezi’nin çevrelediği geniş Cafara ve Nefta Ova’larından ve Sahra Çölü’ne ulaşan düzlük arazilerden meydana gelir. Buraya step ve çöl bölgesi de denilmektedir. Rakımı 200 metrenin altındadır. Yaklaşık 1200 km uzunluğundaki Tunus kıyıları genelde düzdür. Gabés Körfezi’nde gelgit olayı oldukça önemlidir. İki metreyi bulan deniz yükselmesi ile Akdeniz'deki en yüksek gelgit olayı burada gerçekleşir. Ülkenin önemli nehirleri Mecorda ve Miliare'dir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus bir tarım ülkesidir. Ülke topraklarının %55'i tarıma elverişlidir. Ancak bu alanın % 35'i ekilebilir topraklardan oluşmaktadır. Kuzeyde 900 bin hektar meşe ve çam ormanları bulunur. Toplam nüfusun % 50 - 60'ı tarımda çalışmaktadır. Buğday, arpa, zeytin, narenciye, sebze ve hurma başlıca tarım ürünleridir. Zeytincilikte dünyadaki ilk 10 ülkeden biridir. Güneyde sıcağa dayanıklı bitkiler yetişir. Tunus'un önemli yeraltı zenginlikleri fosfat, demir, petrol, kurşun ve çinkodur. Ülkedeki fosfat yatakları, Afrika'nın en büyük rezervine sahiptir. Petrol rezervleri bakımından kıta ülkeleri arasında beşinci sırada, doğal gaz kaynakları bakımından ise dördüncü sırada yer alır. Son yıllarda balıkçılık önemli bir gelir kaynağı halini gelmiştir. Turizm, madencilik, yiyecek, konserve, tekstil, hafif sanayi malları ve suni gübre ana sanayi kollarıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’ta ülkenin coğrafî yapısına bağlı olarak iklim çeşitlilik gösterir. Ülkenin kuzey ve orta bölgesinde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yaz aylarında sıcaklık 40 dereceye kadar çıkar. Güney bölgesinde ise çöl iklimi hakimdir. Çöl bölgesinde haziran eylül ayları arasında gündüz sıcaklık 50 derece civarındadır. Kış aylarında bu bölgede özellikle geceleri sıcaklık önemli ölçüde düşer. Ülkeyi gezmek, aynı zamanda denizden yararlanmak için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Yaz ayları çok sıcak olmaktadır. Ülkenin güney bölgesi için en uygun zaman eylül ile mayıs ayları arasıdır. Özellikle eylül, ekim veya mart bu bölgeyi gezmek için en uygun aylardır. Türkiye’den yaklaşık iki saat yirmi dakikalık bir uçuş mesafesinde olan Tunus’un özellikle güneyi kış aylarında sıcak yer arayanlar için iyi bir seçenektir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’a <strong>THY</strong> ve <strong>Tunusair</strong> ile bireysel olarak veya seyahat şirketlerinin düzenlediği tur programları ile seyahat edebilirsiniz. Türkiye’deki seyahat şirketleri, ülkenin Akdeniz kıyılarını içeren genelde 4 gün süren kısa tur programları ile Sahra Çölü’nü de kapsayan daha uzun süreli tur programları düzenlemektedirler. Kısa süreli tur programlarında konaklama yeri olarak Hammamet veya Sousse belirlenmektedir. İkisi arasında tercih yapmak zorunda kalırsanız Sousse şehri, Hammamet’e göre daha fazla gezilecek yere sahip olduğu için onu seçmenizde yarar vardır. Seyahat öncesi ülke hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz İstanbul’da Beyoğlu’nda bulunan Tunus Konsolosluğu’ndan harita ve broşür alabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus Türk vatandaşlarından vize istemeyen nadir ülkelerden biridir. Uçakta veya uçaktan inişte dolduracağınız formu pasaportunuzla birlikte görevliye vermeniz ülkeye girmeniz için yeterlidir. Doldurduğunuz bu formu seyahatiniz süresinde kaybetmemeye özen göstermeniz gerekir. Formu kaybettiğiniz taktirde sorun yaşamamak için dönüşte pasaport kontrolü öncesi havaalanında yeni bir form doldurmalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’a bireysel olarak gittiyseniz ülkeyi gezmek için otelinize veya turizm bürosuna başvurarak turistler için hazırlanan günlük veya birkaç günlük tur programlarından yararlanabilir veya kendi tur programınız için yerel seyahat şirketlerinden yardım alabilirsiniz. Bunun dışında tren, otobüs veya köy ve kasabalar arasında çalışan dolmuşları, günlük veya belirli güzergahları görmek için .pazarlık yapmak koşuluyla taksileri kullanabilir. Diğer seçeneklere göre daha pahalı olan araba kiralama yöntemi ile ülkeyi dolaşabilirsiniz. Şehir-içi ulaşımda ise kullanacağınız ulaşım aracı gittiğiniz şehre göre değişir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus güvenli bir ülkedir. Ancak dikkatli olmanızda yarar vardır. Kıyafet konusunda turistik alanlar dışındaki alanlarda özellikle kadınların dikkatli olmaları gerekir. Ülkede camilerin içine Müslüman dahi olsalar kadınların girmesine izin verilmemekte, cami avluları ve diğer dini mekanların ziyareti sırasında kadınların örtünmeleri istenmektedir. Bu nedenle kadınların yanlarında eşarp bulundurmalarında yarar vardır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’ta yemek yiyebileceğiniz farklı yemek yeri seçenekleri söz konusudur. Ancak yemek yeri seçerken mide ve bağırsak sorunu ile karşılaşmamak için dikkatli olmanızda yarar vardır. Daha pahalı olsa da hijyen standartları yüksek turistik otel ve resturantlarda yemek yemeniz uygun olur. Ayrıca turistik bölgelerin dışında aç kalma riski ile karşılaşamamak için akşam yemeğini erken saatlerde yemeniz gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus, tarihî geçmişini yansıtan bir mutfağa sahiptir. Kuzu eti, koyun eti, balık, deniz ürünleri ve sebzeye dayanır. İtalyan etkisi ile farklı makarna çeşitleri tüketilir. Kakule, kişniş, kimyon, karabiber, toz kırmızı biber, tarçın, taze ve kuru nane yemeklerde bol miktarda kullanılır. Acılı, koyu kıvamlı çorbalar Chorba, Lablabi; içine sebze, deniz ürünleri, yumurta gibi farklı malzemeler konularak yağda kızartılan bir çeşit börek brik; kırmızı biber ve soğanla yapılan, ekmekle veya yemeklerin yanında yenilen acı sos Harissa; kuzu etinden yapılan bir çeşit baharatlı sosis olan Merguez; kimyonla tatlandırılmış, ağır ateşte pişirilen tavuk, sığır veya kuzu etinden yapılmış yahni Kamounia, kuzu veya tavuk eti kullanılan, havuç, kabak, nohut gibi sebzelerin yanında ot ve baharatla tatlandırılmış irmikten yapılan Kuskus; hurma tatlısı Makhroud; badem veya fındıktan yapılan Zrir Tunisienne; fındık veya badem ve balla yapılan Oudnin el Kadhi; badem ve hurmadan yapılan değişik tatlı ve kurabiyeler tatmanız gereken Tunus mutfağına özgü lezzetlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İçecek olarak yeşil çay ve taze nane ile yapılan içine şeker konularak ikram edilen kimi zaman içine cam fıstığı da eklenen Nane Çayı; Tunus birası Celtia; birbirinden lezzetli yerel şaraplar; hurma likörü Thibarine; sek incir brendisi Boukha; palmiye ağacının özsuyundan yapılan Laghmi tatmanız gereken içeceklerdir. Ayrıca yerel kahvede bir nargile ve arap kahvesini deneyebilirsiniz. Su içerken mutlaka şişe suyu olmasına dikkat etmelisiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin para birimi Tunus Dinarı’dır. Euro, dolar ve kredi kartı turistik bölgeler, büyük mağazalar, restaurantlar dışında az sayıda yerde kabul edilmektedir. Döviz bozdurma sırasında ödeyeceğiniz komisyon her yerde hemen hemen aynı olduğundan turistik yerlerde döviz büroları ve bankalar dışında büyük otellerden de yararlanabilirsiniz. Döviz bozdururken döviz bürosundan madeni para olarak bol miktarda “bir dinar” talep etmenizde yarar vardır. Zira müzelerde fotoğraf çekebilmek, küçük hediyelik eşyalar alabilmek, bahşiş olarak verebilmek için sürekli “bir dinar”a gereksinim duyulmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’ta alışveriş yapmak için en ilginç yer medina’nın (etrafı surlarla çevrili kent/eski kent) içinde yer alan souk olarak bilinen geleneksel çarşılardır. Bu çarşılarda ülkeye özgü her türlü hediyelik eşyayı rahatlıkla bulabilirsiniz. Ancak alışveriş yaparken mutlaka sıkı pazarlık yapmanız ve size teklif edilen fiyatın çok altında bir fiyatı satıcıya teklif etmeniz, bu fiyata satıcının göstereceği tepkiye göre hareket etmeniz gerekir. Pazarlık yapmak istemezseniz bazı şehirlerde bulunan devletin işlettiği ONAT veya SOCOPA adı verilen mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca belli günlerde kurulan yerel pazarlarda da ilginç objeler bulabilirsiniz. Ülkede alışveriş saatleri yaz ve kış sezonuna, Ramazan ayına ve mağazanın türüne göre değişir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’tan hediyelik eşya olarak; Kairouan ve Jerid şehirlerinden, Zarbia adı verilen kırmızı, yeşil mavi, lacivert veya bordo renkli zemin üzerine çok renkli, desenli halıları veya Alloucha adı verilen krem, bej gibi renklerde doğal deve veya keçi yününden yapılmış kahverengi veya siyah motiflerle süslü halıları; Mergoum adı verilen sarı kahverengi zemin üzerine renkli geometrik desenlerin kullanıldığı, Berberî orijinli halıları ; babuş adı verilen deri terlikleri, Nabeul ve Guellala seramik ve çömleklerini, Balık ve Fatima’nın eli figürlerinin kullanıldığı altın ve gümüş takıları, Sidi Bou Said’den farklı büyükteki süslü kuş kafeslerini, çölde kumların altında yer altı suları ile birleşen kalsiyum fosfatın yarattığı çiçeğe benzeyen çöl gülü’nü, mozaik veya zeytin ağacından yapılmış tahta objeleri, geleneksel Tunus kıyafetlerini, Tunus’un ünlü kapılarının minyatürlerini, her biri birbirinden hoş içime sahip, çok uygun fiyatlı yerel şarapları ve 100’den fazla çeşidi olan hurmayı satın alabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus; scuba, yatçılık, golf, su ve binicilik sporlarından hoşlananlar için uygun bir ülkedir. Scuba için Tabarka, Cap Bon arası ile Port el Kantaoui ve Djerba idealdir. Tabarka, Hammamet, Jerba Adası ve Port el Kantaoui büyük golf sahalarına sahiptir. Büyük otellerde talasoterapi merkezleri bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca Tunus’ta yabancıların kumar oynamalarına izin verildiğinden Hammamet, Sousse, Jerba Adası ve Gammarth’da çok sayıda kumarhane faaliyet gösterir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus gezilecek yerler bakımından altı bölgeye ayrılabilir. Bunlar; Tunus ve çevresi ile Cap Bon Yarımadası; Kuzey Tunus; Sahel; Jerba Adası ve Medenine Bölgesi; Güney Tunus ve Orta Tunus’tur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin başkenti Tunus’tur. Tunus yakınında görülmesi gereken önemli yerler arasında Kartaca-Carthage ve Sidi Bou Said yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cap Bon Yarımadası, Akdeniz kıyısında, kuzeydeki Tunus Körfezi’ni güneydeki Hammamet Körfezi’nden ayıran bir çıkıntı şeklindedir. Kartaca döneminden beri ülkenin tarım bölgesidir. Her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. Kaliteli şarapları ile tanınır. Yarımada limon, portakal ve yasemin ağaçları ile kaplıdır. Ülkenin en güzel plajları bu bölgede yer alır. Hasır örme, nakış ve seramikleri ile tanınan Nabeul Cap Bon Yarımadası’nın yönetim merkezidir. Taş işleme atölyelerinin bulunduğu Dar Chaabane; VI. yüzyıldan kalma kalesi, balıkçı limanı, balıkları ve muscat şarabı ile Kelibia; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Kartaca şehir kalıntıları ile tanınan Kerkouane; eğitilmiş şahinleri, şahin festivali ve taş ocakları ile tanınan El Haouaria; Endülüs dönemi köyleri Menzel Bou Zelfa ve Korba bölgede seyahat şirketlerinin düzenledikleri Cap Bon turu ile veya bireysel olarak gezebileceğiniz önemli yerlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kuzey Tunus son yıllarda değişmekle birlikte ülkenin en az ziyaret edilen bölgesidir. Uzun bir tarihi geçmişe sahip olan bu bölgede plajları, medinası, eski limanı, güneyindeki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Ichkeul Ulusal Parkı ile kuzeyin Venediği olarak tanınan Bizerte; mercan kayalıkları, golf sahaları ve uzun kumsalları ile tanınan Tabarka; mozaiklerle süslü yer altı Roma villaları ve Roma şehir kalıntıları ile tanınan Bulla Regia; Coteaux D’Utique şaraplarının üretildiği bağları ile tanınan Raf Raf ve Béja henüz bu bölgeye tur programları düzenlenmediğinden bireysel olarak gezebileceğiniz başkent Tunus’a çok yakın mesafede bulunan şehir ve kasabalardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus’un orta bölgesindeki kıyı ise Sahel olarak bilinir. Bölge; Hammamet ile Mahdia arasında uzanan plajları; Port el Kantaoui, Hammamet Jasmine gibi yat limanları; Sousse, Monastir, Mahdia, Sfax ve Gabés gibi kasaba ve şehirleri; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan büyüklüğü ile Roma’daki Colosseum’dan sonra en büyük Colosseum’a sahip olan El Jem yerleşimi; Amerikalı yönetmen George Lucas'ın "Yıldız Savaşları" filminin birçok sahnesini çektiği, erozyon sonucu oluşmuş küçük tepelerin alt kısımlarına hava koşulları ve saldırılardan korunmak için kazınmış halen bir bölümü kullanılmayan, bazıları otel haline getirilmiş 3000’e yakın yeraltı mağara evi ve aya benzeyen yüzeyi ile tanınan Matmata berberi köyü ile zeytin ağaçları, on ay boyunca açan mavi ve beyaz yaseminleri ile tanınır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Jerba Adası ise Gabés Körfezi’nin güney ucunda yer alan, 538 kilometre kare büyüklüğünde, anakaradan 5 kilometre uzaklıkta küçük bir adadır. Düz bir alana kurulu, zeytin ve hurma ağaçları ile kaplı, yüzlerce caminin bulunduğu ada; iklimi nedeniyle her mevsim denize rahatlıkla girilebilen plajları ve golf sahaları ile tanınır. 2000 yıl önce adaya gelen az sayıda Musevi’nin yaşadığı adada, başkent Houmt Souk’a yaklaşık sekiz kilometre uzaklıkta, 1920 yılında yapılan El Ghriba Sinagogu bulunur. Sinagog, sinagogun halen bulunduğu alana M.Ö 600 yılında gökyüzünden kutsal bir taş düştüğüne inanıldığı için Museviler tarafından Kuzey Afrika’daki en önemli hac merkezlerinden biri kabul edilir. Sinagog’da ayrıca ceylan derisi üzerine yazılmış dünyanın en eski el yazması Tevratlarından biri bulunur. Ada, adada bulunan uluslararası havaalanı sayesinde, dünyanın çeşitli şehirlerine direkt uçak seferleri ile bağlıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bir Berberî bölgesi olan Medenine Bölgesi ise Jerba Adası’nın 40 kilometre güneybatısında yer alır. Bölge; Medenine Kasabası ve civarındaki Metameur, Toujane gibi ilgi çekici köyleri ile tanınır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Güney Tunus, Tunus’ta mutlaka görülmesi gereken bir bölgedir. Yıldız Savaşları filminde kullanılan Ksar Haddada; bölgedeki en iyi korunmuş ksar kabul edilen Ksar Outled Soltane; bir çöl kalesine sahip, termal sularla beslenen bir vaha olan, İngiliz Hasta filminin birçok sahnesinin çekildiği Ksar Ghilane bölgede yer alan, görülmesi gereken önemli ksour (ksar’ın çoğulu) olarak bilinir. Ksar, 3-4 katlı, üst katlara ortadaki avludan açık bir merdivenle ulaşılan, çatısı kubbe şeklinde, geçmişte Berberilerin tahıl ambarı olarak kullandıkları ghorfa adı verilen odaların yan yan ve alt alta sıralanması ile oluşan, ortasında geniş bir avlunun bulunduğu, içine bir giriş kapısından girilen ve koruma amacıyla dış tarafı yüksek bir duvar görünümünde olan, Berberilerin sosyal yaşamlarında önemli bir yer tutan, bazıları 600 yıllık bir geçmişe sahip, günümüzde bir bölümü hediyelik eşya dükkanları, ev veya otel olarak kullanılan yaşam alanlarıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu bölgede ayrıca ksour’un merkezinde yer alan, 23-25 mart tarihleri arasındaki Ksour Sahra Festivali ile tanınan Tataouine; çölün kapısı olarak bilinen, renkli Perşembe Pazarı ve aralık ayının son haftasında düzenlenen Sahra Festivali ile tanınan Tunus’un en büyük palmiye ormanına sahip, vaha köyü Douz; 11 Afrika ülkesinin paylaştığı deve turu yapabileceğiniz Bedevî çadırlarında konaklayarak, sıcak kumda pişirilmiş ekmek yiyebileceğiniz Tunuslular'a göre yüz kemikleri daha belirgin, daha esmer tenli, erkekleri mavi, kadınları ela gözlü ve daha uzun boylu olan, özgürlüklerine düşkün, geleneklerine bağlı Berberîler'i ve onların yaşamını yakından görebileceğiniz Sahra Çölü’nün bir bölümü; Afrika’nın iki büyük tuz gölü Chott el- Jerid ile Chott El Gharsa; Sahra Çölü’nün en büyük kum denizlerinden biri olan Grand Erg Oriental; ülkenin en güzel vahalarından biri olan, palmiye ve hurma ağaçları ile süslenmiş, cephelerinde çeşitli simetrik şekillerin bulunduğu toprak tuğladan yapılmış evleri, eski kenti, Sahra safarileri, özel Dar Cheraït Müzesi ile tanınan, faytonla keyifli bir gezi yapabileceğiniz Tozeur; Tozeur yakınında yer alan Sufizm’in merkezi vaha yerleşimi Nefta; Tunus’un en güzel dağ vahalarından Chebika, Tamerza ve Tamerza Şelaleleri yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Orta Tunus ise farklı bir coğrafik yapıya sahiptir. Dört ulusal parkın bulunduğu bu bölgede Kairouan; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Roma kalıntılarının bulunduğu Dougga ayrıca Sbeïtla, Thuburbo Majus önemli seyahat noktalarıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda gezme olanağı bulduğum <strong>Tunus, Kartaca, Sidi Bou Said, Hammamet, Sousse, Monastir</strong> ve <strong>Kairouan</strong> hakkında kısa bilgi verilmektedir:</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">~ TUNUS-TUNiS</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus, ülkenin başkenti ve en büyük şehridir. Tunus şehrinin geçmişi Kartaca’nın ilk dönemine kadar uzanır. M.Ö. 146 yılında tahrip edilen şehir Romalılar tarafından yeniden inşa edilmiştir. Şehir; VII. yüzyılda Arap istilasından sonra önem kazanmış, Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı’nın son yıllarında ve XIII. yüzyılda Hafsid Hanedanlığı döneminde başkent olmuş, Osmanlı döneminde de önemini korumuştur. Fransız sömürge döneminde şehir büyümüş, medina sınırları dışında yeni bir yerleşim alanı kurulmuştur. Halen Tunus şehri uzun tarihi geçmişinin etkisi ile; doğu ile batının, eski ile modernin bir arada olduğu bir şehirdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin modern bölümü; Fransız sömürge dönemi ve sonrasında medina bölgesi dışında inşa edilen Ville Nouvelle olarak bilinen bölgedir. Bu bölgenin ve şehrin ana caddesi; geçmişte Habib Bourguiba olarak adlandırılan, daha sonra adı 7 Kasım Caddesi olarak değiştirilen uzun, geniş caddedir. Tunus Gölü ile medina arasında yer alan cadde; palmiyelerle, Fransız sömürge dönemi binaları ve yüksek binalarla süslüdür. Cadde üzerinde 7 Kasım 1987 Meydanı- Place du 7 Novembre 1987 ile Bağımsızlık Meydanı- Place de I’Indépendance- yer alır. Bağımsızlık Meydanı bölümünde caddenin adı Fransa Caddesi- Avenue France- olarak değişir. 7 Kasım Meydanı Saat Kulesi ve Havuzu ile hemen dikkatinizi çeker. Caddenin medina’ya yakın Bağımsızlık Meydanı’nda 1882 yapımı Bizans, Gotik ve Kuzey Afrika mimarisinin karma bir örneği olan ikiz kuleli St. Vincent Paul ve St. Olive Katedrali bulunur. Katedral’in karşı tarafında ise Fransız sömürge döneminde yapılan Art Nouveau tarzının klasik örneği Belediye Tiyatrosu- Théâtre Municipal hemen dikkatinizi çeker. 7 Kasım Caddesi ile bu caddeye bağlanan tüm caddelerde yüzlerce Art Nouveau tarzı bina bulunur. 7 Kasım Caddesi; mağazalar, oteller, restaurantlar, bankalar, kaldırım cafeleri ile dolu, başkanın büyük boy resimlerinin caddenin her köşesinde asılı olduğu son derece kalabalık, canlı bir caddedir. Caddedeki hareketliliğini izleyebilmenin en iyi yolu bir kaldırım cafesinde kısa bir mola vermektir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caddenin kara tarafındaki sonunda Zafer Meydanı’nda- Place de la Victoire- göreceğiniz 1848 yapımı büyük anıtsal kapı- Bab el-Bahr – ise sizi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Tunus Medinası’na götürür. Bu kapıdan geçtikten sonra karşınıza çıkan iki sokaktan sol taraftakine -Jemaa Zitouna Sokağı- Rue Jemaa Zitouna- girdiğinizde bu sokak sizi Zitouna Cami’nin-Büyük Cami merdivenlerine kadar ulaştırır. Medinanın ana sokaklarından biri olan Jemaa Zitouna Sokağı her iki tarafı hediyelik eşya ve Tunus yiyecekleri satan dükkanları, küçük geleneksel erkek kahveleri ile son derece kalabalık, insanların ilerlemekte güçlük çektiği dar bir sokaktır. Medinanın bu ana sokağının üzerinde yer alan kahvelerden birine oturmak, bir taraftan kahve veya nargile içerken diğer taraftan sokağın hareketliliğini seyretmek oldukça keyiflidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Medina’nın merkezinde yer alan şehrin en büyük cami Zitouna Cami; 732 yılında burada bulunan Athena Tapınağı’nın üzerine kurulmuş, zaman içinde genişletilerek restore edilmiş, güzel bir camidir. Ancak bu güzel caminin içine turistlerin girmesine izin verilmemekte, dış duvarlarında Kartaca şehrinden getirilen taşların kullanıldığı caminin sadece avlusu görülebilmektedir. Geniş bir avluya sahip olan caminin XIX. yüzyılda yapılmış biri küçük diğeri büyük dikdörtgen şeklinde iki bölümden oluşan minaresi, kubbesi ile İspanyol motifli ağaç kapısı görülmeye değer güzelliktedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caminin çevresi ise halı, kumaş, parfüm, kuyum, giyim, hediyelik eşya satan küçük dükkanların yer aldığı, bazılarında fes gibi geleneksel malların üretildiği atölyelerin bulunduğu souklarla doludur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Camiyi merkez kabul ettiğinizde; cami’nin minaresinin bulunduğu tarafta yer alan halı ve giyim eşyalarının satıldığı sokaktan-Souk et Trouk- ilerlediğinizde karşınıza çıkan Sidi Youssef Mosque medinada en eski Osmanlı tarzı minareye sahip camisidir. Bu caminin yan tarafında da önce eski bir bey sarayı, daha sonra Fransız sömürge idaresi merkezi olan halen başbakanlık binası olarak kullanılan Dar el Bey yer alır. Şehrin ana meydanı olan ve hükümet binalarının yer aldığı, havuz, palmiye ve çiçeklerle süslü Hükümet Meydanı da -Place du Gouvernement buradadır. Souk et Trouk’ta bulunan halı dükkanı Au Palais d’Orient halıları ve cami manzaralı cafe ve restaurantı ile tanınır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Büyük Cami’nin minaresinin karşısındaki sokağın- Rue Sidi Ben Arous- köşesinde yer alan Hammuda Paşa Cami ve Türbesi-Hammouda Pahsa Mosque Osmanlı tarzı sekizgen minaresi ve pembe mermer ön cephesi ile güzel bir camidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Büyük Cami’nin minaresinin yanından geçen sokaktan- Souk el Attarine, Bab el-Bahr yönüne doğru parfüm kokuları içinde biraz yürüdüğünüzde zengin bir kitap koleksiyonuna sahip olan Ulusal Kütüphane’ye ulaşırsınız. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caminin merdivenlerinin bulunduğu taraftan biraz ilerlediğinizde ise üç medreseden oluşan büyük bir bina kompleksi karşınıza çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cami çevresindeki bu tarihi eserlerin dışında medina bölgesinin dar sokaklarında kaybolduğunuzda karşınıza çok sayıda medrese, cami, türbe, eski beylerin sarayları ve süslü Tunus kapıları çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus şehrinde medina dışında mutlaka görmeniz gereken yer Bardo Müzesi’dir. Bardo Müzesi; Tunus’un batı tarafında, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Tunus beyinin ikametgahı olarak inşa edilen daha sonra müzeye dönüştürülen muhteşem bir sarayının içinde yer alır. Büyük ve küçük saray olarak iki bölümden oluşan sarayda doğu ve batı mimarisinin unsurları bir arada bulunur. Sarayın zarif sütunları, seramik ve çinilerle süslenmiş revaklı avluları, işlemeli tavanları mağribi; yaldızlı kemerleri, mermer merdivenleri Avrupa özellikle İtalyan mimarisinin özelliklerini taşır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İçinde yer aldığı sarayın güzelliği ile bütünleşen Bardo Müzesi halen Kuzey Afrika’nın en büyük arkeoloji, dünyanın en zengin Roma mozaikleri müzesidir. Müze; tarih öncesi, Kartaca, Roma, Hıristiyan, Arap- Müslüman dönemlerine ait eşsiz eserler ve Mahdia sualtı buluntuları ile Tunus tarihi hakkında ziyaretçilere görsel bir şölen sunar. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nisan ayı ile eylül ayının ortasına kadar 9.00-17.00 diğer aylarda 9.30-16.30 arasında açık olan müzede özellikle Roma mozaikleri muhteşemdir. Sarayın tüm katlarında duvar veya zeminde sergilenen Tunus’un farklı yörelerinden getirilen mozaiklerde Roma günlük yaşantısından kesitlerin yanı sıra, mitolojik hikayeler de anlatılmaktadır. 4700 metre kare Roma mozağinin sergilendiği müzede şair Virgilius ve iki esin perisinin yer aldığı mozaik pano; deniz tanrısı Neptün ve dört mevsim mozaiği; Lord Julius mozaiği muhteşem mozaiklerden sadece birkaç tanesidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tunus şehri civarında görmeniz gereken önemli yerler arasında Kartaca ve Sidi Bou Said yer alır. Ayrıca denize girmek isterseniz araba veya 7 Kasım Caddesi- sonunda Deniz İstasyonu’ndan-Marine Station kalkan TGM treni ile gidebileceğiniz çok sayıda küçük köy ve kasaba bulunur. Bunlar arasında şehrin 15 kilometre kuzeydoğusunda yer alan La Goulette ile Salambo; şehrin 22 kilometre kuzeyinde yer alan La Marsa; şehrin 24 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Gammarth sayılabilir. IX. yüzyılda Arapların Tunus şehrini denize bağlamak için açtıkları 10 kilometre uzunluğundaki kanal sonucu oluşan Tunus Gölü ise halen çeşitli kuş türlerinin yuvası olan turistik özellik taşımayan bir göldür.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">~ KARTACA-CARTHAGE</span></strong> </p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kartaca Tunus’a 17 kilometre uzaklıkta, başkanlık konutu başta olmak üzere lüks konutların bulunduğu, tarihi Kartaca şehri kalıntılarını görebileceğiniz bir yerleşimdir. Kartaca’ya seyahat acentalarının düzenlediği günlük turlarla veya 7 Kasım Caddesi sonunda Deniz İstasyonu’ndan-Marine Station- kalkan TGM treni ile gidebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kartaca; M.Ö. 814 yılında Fenikeliler tarafından kurulmuş, M.Ö. IV. Yüzyılda Akdeniz’in en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Son Pön Savaşı’nda yıkılan şehir Roma döneminde yeniden zenginleşmiş, daha sonra Vandallar ve VI. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu tarafından istila edilmiş, 695 yılında Arapların istilasının ardından harabeye dönüşmüştür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Kartaca şehrinin kalıntıları çok geniş bir alana yayılmıştır. Bu nedenle kalıntıların tümünü dolaşmak için trenden yararlanmak, tarihi eserlere yakın farklı istasyonlarda inerek, yürümek veya yazın Kartaca Hannibal İstasyonu’nun yakınından kalkan tarihi eserlere turistleri taşıyan faytonlardan yararlanmak gerekir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kartaca’da görülecek tarihî eserler arasında; Tophet Kutsal Alanı, Pön Limanı; Brysa Tepesi; Antonine Hamamları; Odeon ve Roma Villaları Sit Alanı; Hadrien Tiyatrosu- Roma Tiyatrosu; Gargilius Hamamları sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Türkiye’den bir seyahat acentasının düzenlediği tur programı ile Tunus’a giderseniz bu tarihi yerlerden sadece birkaçını görebilirsiniz. Eserlerin tümünü görmek için kendiniz gezmelisiniz. Turların götürdüğü, sizin zamanınız sınırlı ise mutlaka görmeniz gereken ilk yer Antonine Hamamları’dır-Antonine Baths- Hamamların bulunduğu sit alanının girişinde Kartacalı ailelerin tanrılara kurban ettikleri ilk çocuklarına ait az sayıda küçük taş mezar bulunur. Sit alanının deniz tarafında ise II. yüzyıldan kalma, çok geniş bir alana yayılan, dev hamamların kalıntıları yer alır. Hamamlardan günümüze sadece dev temel taşları kalmış olsa da kalanlar bile muhteşem bir görüntüye sahiptir. Ancak burada fotoğraf çekerken dikkat etmeniz gereken önemli nokta sit alanının yakınında tepede yer alan başkanlık konutu yönünde fotoğraf çekmemenizdir. Tunus ile ilgili resimli turistik kitaplara ilgi duyuyorsanız hamamların bulunduğu sit alanından çıkışta bu tür kitapları bulabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hamamlar dışında Kartaca’da mutlaka görmeniz gereken diğer bir yer; Kartaca döneminde şehrin merkezi olan, tanrılara adanmış bir tapınak bulunan, Roma döneminde tapınağın yerine bir Jüpiter tapınağı ve pazar yeri inşa edilen Brysa Tepesi’dir-Brysa Hill- Tepede halen 1890 yılında yapılan St. Louis Katedrali, Kartaca’nın tüm dönemlerinden eserlerin yer aldığı, Fenike, Roma ve Yunan eserlerin sergilendiği Kartaca Ulusal Müzesi ve Fenike evlerinin bulunduğu kazı alanı bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kartaca’da halen gösterilerde kullanılan Hadrien Tiyatrosu son derece kötü restore edilmiş olsa da ilginizi çekebilir. Tarihi eserler dışında kalan vaktinizi denize girerek değerlendirmek isterseniz Kartaca’da denize girilebilecek güzel plaj alanları bulunur.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">~ SiDi BOU SAiD</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sidi Bou Said Tunus’un 20 kilometre kuzeyinde yer alır. Yüksek kayalıklar üzerine kurulmuş Tunus Körfezi’ne bakan, muhteşem bir manzaraya sahip küçük bir köydür. XIII. yüzyılda halen türbesi ziyaret edilen Sufi şeyhi Sidi Bou Said tarafından kurulmuş, uzun süre sufizmin merkezi olmuştur. Köy yaklaşık bir yüzyıl kadar önce Tunus’a yakınlığı ve güzel doğası nedeniyle bölge sakinlerinin, önce yerel daha sonra dünya çapında sanatçıların dikkatini çekmiş, halen Arap ve Akdeniz Müziği Merkezi olarak kullanılan ünlü bir baronun- Rodolphe d’Erlanger- 1912 yılında yaptığı villa- Dar Ennejma Ezzahra ile tanınmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">“Sanatçı Köyü” olarak bilinen bu küçük sahil köyü; mavi desenli şık kapıları, ferforje mavi pencereleri, mashrabiya adı verilen balkonları, sardunya ve begonvillerle süslü beyaz küp şeklindeki evleri, dar sokakları, marinası ve plajları ile çok sevimlidir (Tunus’ta geçmişten bu yana binalarda beyaz renk güneşten, kireç böcekten, mavi renk nazardan korunmak amacıyla kullanılmıştır).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Köye; Tunus ile La Marsa arasında çalışan TGM treni ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Köyün ana sokağı; köyün girişinde ortada bulunan havuzun önünden tepeye doğru tırmanan uzun dar taş sokaktır. Turistlerle dolu bu sokağın ve ona bağlanan çok sayıda taş sokağın üzerinde yamaçlar üzerine kurulmuş birbirinden şık kuş kafesli büyük beyaz evler, her türlü hediyelik eşyanın satıldığı küçük dükkanlar, sanat galerileri, küçük camiler bulunur. Bu şık evlerin içini merak ederseniz ana sokak üzerinde bulunan Dar an Annabi adı ile bilinen evin içini gezebilirsiniz. 55 odadan oluşan 300 yıllık bu evin bir bölümü sahipleri tarafından özel müze haline getirilerek ziyarete açılmıştır. Evin içi ile köyün bir bölümünü görebileceğiniz terası çok güzeldir. Türkiye’den geldiğinizi belirttirseniz size evi gezerken kullanılmak üzere Türkçe bir broşür verirler. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu kalabalık ana sokağın en üst noktasına ulaştığınızda tam karşınıza çıkan mavi trabzanlı merdivenler sizi köyün en tanınmış cafesine- Cafë des Nattes götürür. Cafe mavi tenteli, sarı kapılı, arkasından cami minaresi görünen beyaz, küçük sevimli bir binadır. Duvarlarında cafeyi ziyaret eden ünlü kişilerin resimlerini görebileceğiniz, geleneksel tarzda döşenmiş bu cafenin içinde ayakkabılarınızı çıkarıp, yüksek bir zemin üzerindeki sedirlere oturarak veya küçük terasında nane çayı veya koyu bir kahve içerek keyifli zaman geçirebilirsiniz. Kahvenin yanından devam eden şık evlerin, cami, türbe ve cafelerin bulunduğu taş sokak boyunca yürüdüğünüzde yol sizi bu defa farklı seviyedeki teraslar üzerine kurulmuş, Yunan Adaları’ndaki cafeleri andıran mavi beyaz renklerin hakim olduğu ikinci ünlü cafeye- Cafë Sidi Chaabaane- götürür. Fıstıklı nane çayı veya doğal meyve suyu eşliğinde bu cafede marinanın ve plajın muhteşem görüntüsünü doyasıya seyreder. Buradan ayrılmak istemezsiniz. Bu şirin köyü tanıyabilmenin en iyi yolu dar taş ara sokaklarına girmek, zamanınız ölçüsünde dolaşmaktır.</span> </div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">~ HAMMAMET</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cap Bon Bölgesi’nde yer alan Hammamet; Tunus’a 65 kilometre uzaklıkta, Tunus’un en iyi plajlarına sahip küçük bir kasabadır. II. yüzyılda Romalılar tarafından kurulmuş, küçük bir balıkçı köyü iken 1920’li yıllarda burada büyük bir villa yaptıran Romalı milyarder George Sebastian sayesinde tanınmıştır. Halen bu villa Hammamet Uluslararası Kültür Merkezi olarak kullanılmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kasaba develeri ile ünlü iki turistik plaj bölgesine sahiptir. İlki kasabanın kuzeyinde sahil boyunca kilometrelerce uzanan, farklı otel seçeneklerine sahip, küçük cafe ve kaldırım lokantalarının bulunduğu merkeze daha yakın eski bölge, diğeri merkezden 8-10 kilometre uzaklıkta, standartları daha yüksek, dört ve beş yıldızlı otellerin, Tunus’un en büyük marinasının bulunduğu, Hammamet Jasmine olarak bilinen yeni bölgedir. Tunus’a bir seyahat şirketinin hazırladığı tur programı ile giderseniz konaklayacağınız otelin bulunacağı bölge genelde Hammamet Jasmine olacaktır. Hammamet Jasmine geniş bir plaj alanına, bir oyun parkı, alışveriş yerleri, cafe, restaurant ve kumarhanelere sahip küçük bir tatil yöresidir. Buradan kasabanın merkezine düzenli çalışan üstü tenteli, tren vagonlarına benzeyen vagonlara sahip, ucuz, küçük turistik araçlarla; pazarlık yapmak koşuluyla taksi veya külkedisinin arabasına benzeyen faytonlarla ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kasabanın merkezi az sayıda görülecek yere sahiptir. Kasabanın ana meydanı; Habib Bourguiba Caddesi- Avenue Habib Bourguiba ile Cumhuriyet Caddesi’nin Avenue de la Republique birleştiği kavşağın bulunduğu alandadır. Bu küçük meydan ile deniz kıyısı arasında yer alan yüksek duvarlarla çevrili, dar sokaklı küçük medina, çeşitli hediyelik eşyalar alabileceğiniz dükkanlarla doludur. Medina’nın deniz tarafındaki, güney ucunda yer alan XV. yüzyıl yapımı kale- Kasbah, üst terasından, size güzel bir körfez, plaj ve kasaba görüntüsü sunar. Medina’nın ara sokaklarında yer alan sadece dışını görebileceğiniz Büyük Cami 1236 yılında inşa edilmiştir. Kasbah’ın altındaki bölümde, deniz kenarında yer alan küçük cafe hoş dekorasyonu ile körfezi seyredebileceğiniz güzel bir yerdir. Kasabanın ana caddesi küçük resturantlar, cafeler ve dükkanlarla dolu Habib Bourguiba Caddesi’dir.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>~ SOUSSE</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sousse Sahel Bölgesinin merkezi ve ülkenin 3. büyük şehridir. M.Ö. IX. yüzyılda Fenikeliler tarafından kurulmuş, Pön Savaşları boyunca Kartacalı’ların önemli şehirlerinden biri olmuştur. Roma, Vandal, Doğu Roma, Arap ve Bedeviler tarafından işgal edilen şehir, Fransız sömürge döneminde yeniden önem kazanmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sousse; önemli yerlerini yürüyerek dolaşabileceğiniz eski ve yeni bölgeleri birbirine yakın mesafede güzel bir şehirdir. Şehrin işlek limanı içini gezebileceğiniz Korsan Gemileri ile ilginç bir görüntüye sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Sousse Medinası şehrin merkezinde geniş bir alana yayılmıştır. Medina duvarlarının limana yakın küçük meydana - Place des Martyrs- bakan bölümü II. Dünya Savaşı sırasında bombalanmıştır. Buna karşılık batı ve güney bölümü iyi korunmuştur. Geçmişte sekiz kapısı olan medinaya halen farklı yönlerde yer alan dört ayrı kapıdan girebilirsiniz. Birbirine bağlanan iç içe geçmiş yüzlerce sokaklardan oluşan binlerce dükkan, lokanta, ev ve küçük otellerin yer aldığı medina; sokak satıcıları, yerli halk ve turistlerle dolu sokakları ile son derece kalabalıktır. Medinayı ve soukları keşfedebilmenin en iyi yolu medina sokakları arasında dilediğiniz gibi dolaşmaktır. Çok sayıda tarihi eseri barındıran medina’ya liman tarafındaki meydandan - Palace des Martyrs girdiğinizde medinanın içine yönelen sokağın sol başında 1943 Bombardımanı anısına yapılan Heykel’i görebilirsiniz. Sokağın sağ başında ise medinaya girmeden önce almayı düşündüğünüz hediyelik eşyaların fiyatları hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz Tunus’a özgü hediyelik eşyaların satıldığı Soula Alışveriş Merkezi -Soula Shopping Center yer alır. Sokak boyunca ilerlediğinizde sol tarafta kale şeklinde, minaresi olmayan büyük bir yapı görürsünüz. Bu yapı cumartesi perşembe günleri arası saat 8.00- 13.00 saatleri arasında turistlerin sadece avlusuna girmesine izin verilen, IX. yüzyıldan kalma Büyük Cami’dir. Biraz ileride sağ tarafta ise Aghlabid döneminden kalma, nisan eylül aylarında 8.00-19.00 diğer aylarda 8.30- 17.30 saatleri arasında açık olan, Tunus’un en iyi korunmuş ribatlarından biri yer alır (askerî ve dinî amaçlı ileri karakol).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sousse Ribat’ının güneybatı köşesinde de 127 metre yüksekliğinde gözlemevi- Nador bulunur. Ribat’ın hemen yakınında batı tarafında ise Osmanlı döneminde inşa edilen Zakkak Zaviyesi’nin–Zaonia Zakkak sekizgen minaresi dikkatinizi çeker. Ribat’ın yanından geçen medina duvarların üzerinde ribat’a oldukça uzak bir mesafede, ara sokaklardan yürüyerek ulaşabileceğiniz XIX. yüzyıl yapımı bir bölümü özel müze haline getirilmiş büyük ev Dar Essid yer alır. Dar Essid Tunus ev yaşamı hakkında bilgi sahibi olmak ve çatısında yer alan cafede güzel bir görüntü eşliğinde kahve içmek için ideal bir yerdir. II. ve III. yüzyıldan kalma Roma mozaiklerinin sergilendiği Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapan Kasbah ise medina duvarlarının kara tarafında, Maraşal Tito Caddesi- Avenue du Marechal Tito üzerindedir. Kasbah’ın çatı terası güzel bir medina görüntüsüne sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Martyrs Meydanı’na- Palace des Martyrs bitişik diğer meydan Place Farhat Hached şehrin önemli caddelerinin kesiştiği, şehrin ana meydanıdır. Bu canlı meydanın bir tarafında tren istasyonu yer alır. Meydana bağlanan kalabalık Bourguiba Caddesi- Avenue Bourguiba alışveriş merkezleri, cafeleri, lüks binaları ile şehrin modern yüzünü yansıtır. Bu hareketli cadde; plajların, otellerin, restaurantların yer aldığı sahil kenarındaki cadde- Avenue Hedi Cheker ve ona paralel uzanan daha iç kısımdaki caddeye -Boulevard de la Corniche kadar uzanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sousse şehrinin kuzeyindeki bölge kilometrelerce devam eden kumsalları, lüks otelleri ve tatil köyleri ile tanınır. Şehrin 10 kilometre kuzeyinde yer alan Port el Kantaoui ise Tunus’un 2.büyük marinasına sahip, gözde tatil yörelerinden biridir.</span> </div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>~ MONASTiR</strong></span><br /></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Monastir, Sahel bölgesinde yer alan, deniz ve su sporlarında hoşlananlar için çok sayıda otele ve kilometrelerce uzunluğunda kum plajlara sahip, Habib Bourguiba Havaalanı yakınındaki Skanés bölgesindeki plajlar ile tanınan, küçük, modern görünümlü bir kasabasıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fenikeliler tarafından liman olarak kurulan kasaba, burada doğan Habib Bourguiba ile özdeşleşmiştir. Kasabanın tüm önemli noktalarında eski devlet başkanının izine rastlarsınız. Hükümet binaları, kongre merkezi ve tiyatronun bulunduğu büyük meydanda -Place du Gouvernorat, elinde kitabı ile eski devlet başkanının öğrencilik halini simgeleyen Altın Habib Bourguiba Heykeli bulunur. Heykelin önünden geçen Rue A. Trimeche Caddesi üzerinde, parkın karşısında, Tunus mimarisinin güzel bir örneği olan sadece avlusuna girebileceğiniz, 1963 yılında inşa edilen, Habib Bourguiba Cami- Bourguiba Mosque yer alır. Caminin hemen yan tarafında, iki adet sekizgen kubbeli, ülkenin savunmasında ölen askerlerin anısına yapılan Meçhul Asker Anıtı’nın- Tomb of the Unknown Soldier arkasında, sufi dervişlerin türbeleri-marabout ve ruhani liderlerin mezarlarının bulunduğu Sidi el Mezeri Mezarlığı’nın ortasındaki geniş yolun sonunda bu defa karşınıza Habib Bourguiba Anıtmezarı- Habib Bourguiba Mausoleum çıkar. Altın yaldızlı ikiz minaresi, biri altın yaldızlı üç kubbesi ile Habib Bourguiba ve ailesinin gömülü olduğu bu büyük anıtmezarı her gün 8-12.30 ila 3-19.00 saatleri arasında ücretsiz gezilebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Habib Bourguiba Cami’nin hemen yan tarafından içine girebileceğiniz Monastir Medinası çeşitli malların satıldığı soukları ve sarı renkli taş Ali el Mezeri Cami ile ilginizi çekebilir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Monastir kasabasında mutlaka görmeniz gereken yer anıtmezarın yan tarafında, sahilde yer alan ribattır-Ribat de Harthama- Ribat pazartesi dışında 9.00- 14.00 ila 14.30- yazın 18.00, kışın 17.30 arasında ziyarete açıktır. Halen biri açık dört kapısı, ortadaki büyük avluya bakan XI. yüzyılda tamamlanan yüksek kuleli savunma duvarları ile ribat, kasabanın en güzel yeridir. Yorucu olmakla birlikte merdivenlerle çıkılan gözlem kulesi kasabayı en güzel fotoğraflayabileceğiniz muhteşem deniz ve kasaba manzarasına sahiptir. Soluklanabileceğiniz küçük bir cafesi bulunan ribat’ın eski mesciti halen İslam Sanatları Müzesi olarak kullanılmaktadır. Ribat’ın yan tarafında da IX. ve XI. yüzyıllarda tamamlanan Büyük Cami-Great Mosque yer alır. Ribat’ın yanındaki caddeden deniz kenarına indiğinizde restaurant ve cafelerin yer aldığı Marina’ya oradan da plajlarla dolu sahil kenarında uzanan cadde boyunca yürüyerek kasabanın güneydoğusunda yer alan küçük, eski balıkçı limanına ulaşabilirsiniz.</span></div></li></ul><p align="justify"></p><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>~ KAiROUAN</strong></span><br /></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kairouan; Orta Tunus’ta, bozkır bir alana kurulmuş, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan küçük bir şehirdir. Şehir 670 yılında Hazreti Muhammed’in sahabelerinden Oqba Ibn Nafi tarafından kurulmuş, 800 yılında Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı’nın başkenti olmuş, XI. Yüzyıla kadar Fatimi-Fatimid Hanedanlığı’nın idari merkezi olarak büyük önem kazanmıştır. Daha sonraki dönemlerde önemini yitiren şehir, İslam dünyası tarafından Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra dördüncü kutsal şehri olarak kabul edilmiştir. Şehre, Fransızların 1812 yılında şehri ele geçirdiği tarihe kadar Müslüman olmayanların girmesi yasaklanmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehirde görülmesi gereken en önemli eser medinanın kuzeyinde yer alan Sidi Oqba veya Büyük Cami’dir. 670 yılında inşa edilen, daha sonra defalarca yenilenen, bugün görülenlerin çoğu IX. yüzyıldan kalan cami, kubbeli iki dış kapısı ve duvarları ile kaleye benzer bir görünüme sahiptir. İnanışa göre Müslümanların camiyi yedi defa ziyaret etmeleri bir defa Mekke’ye gitmelerine eş değerdir. Halen Fas’taki II. Hassan Cami’nden sonra Kuzey Afrika’nın en büyük ikinci cami olan bu eser Cuma günü dışında 8.00-14.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Turistlerin sadece avlusunda dolaşmalarına izin verilen caminin avlusu, ortasına doğru eğimli şeklinde mermer döşelidir. Eğimin nedeni avlunun altında yer alan kuyulardır. Avluda namaz saatlerini belirlemekte kullanılan güneş saati ile suların kuyulara gitmesini sağlayan dekoratif logar kapakları hemen dikkatinizi çeker. Avlunun üç kenarında yer alan kemerlerle, avlunun bir kenarında yer alan 724 -728 yılları arasında inşa edilen üç kademeli dikdörtgen minare, taş işçiliğinin güzel örnekleridir. Caminin ince işlemeli mihrabı, pagan ve Hıristiyan yapılardan getirilen kolon gövdelerinin çoğu ve sütun başları, caminin içine girilemediğinden ancak Babü’l Lalla Rihana adı ile bilinen büyük kapı ve diğerlerinden görülebilir. Caminin ziyarete kapalı olduğu zamanlarda avluyu görebilmenizin en iyi yolu yakınında bulunan halı dükkanlarından birinin terasına çıkmaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cami dışında 7 kilometre uzunluğundaki duvarlarla çevrili Kairouan Medinası şehrin diğer ilgi çekici yerlerinden biridir. Dört giriş kapısı bulunan medinanın ana giriş kapıları Bab Tunis ve Bab ech-Chouhada şehrin en önemli caddesi olan 7 Kasım Caddesi- Avenue 7 Novembre üzerindedir. Medina içinde görülmesi gereken önemli yerler arasında; XIV. yüzyılda inşa edilen Sidi el Ghariani Zaviyesi-Zaouia of Sidi el Ghariani; medinanın merkezinde yer alan IX. yüzyıl yapımı Üç Kapılar Cami- Mosque of Three Doors; Ogba Ibn Nafi tarafından bulunan, suyunu içenin tekrar şehre geleceğine inanılan, bir deve tarafından çalıştırılan bir düzenekle su çıkartılan küçük kuyu Bir Barouta; medinanın kuzeybatı duvarına inşa edilen geçmişte savunma amacıyla, günümüzde lüks bir otel olarak kullanılan Kasbah; çeşitli ürünlerin ve ünlü Kairouan halılarının satıldığı souklar sayılabilir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca Avenue de la République üzerinde yer alan 8.30- 17.30 saatleri arasında açık, Hz. Muhammed’in berberinin türbesinin de bulunduğu Sidi Sahab Zaviyesi- Zaonia of Sidi Sahab ; geçmişi VIII. yüzyıla dayanan ancak Osmanlı döneminde tanınan, Anadolu ve Türk motiflerinin etkilerinin görüldüğü Kairouan halılarının çeşitli örneklerini görülebileceğiniz Avenue Ali Zouaoui üzerindeki ONAT Müzesi- ONAT Museum; 7.30 ile 18 arasında açık olan, inşa edildiği 860 yılından beri işlevini sürdüren, en büyüğü 57 milyon litre su alan, yağmur suyu ile 35 kilometre uzaklıktaki tepelerdeki sukemerlerinden gelen sularla beslenen Aghlabid Havuzları- Aghlabid Basins- şehirde görmeniz gereken diğer önemli yerlerdir.</span></div></li></ul><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">(~) Harita, </span><a href="http://www.loadtr.com/389711-kartaca_tunus_haritası.htm"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em><strong>http://www.loadtr.com/389711-kartaca_tunus_haritası.htm</strong></em></span></a></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> adlı siteden alınmıştır (11.03.2010).</span></p><p align="center"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------</span></p><p align="center"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"><strong>[*] </strong><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;">Bu yazı 2010 Ocak ayında Tunus’a yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerden ve aşağıda belirtilen kaynaklardan elde edilen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:</span></em></span></p><p align="center"><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;">- Dost Kitabevi, Tunus, Berlitz Cep Rehberi, Ankara, 2006, ISBN, 978-975-298-294-9.<br />-Elzbieta and Andrzej Lisowcy, Tunisia, Eyewitness Travel Guides, dk, Dorling Kindersley, 2005, ISBN 978-1-4053-0869-4 (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da Remzi Kitabevinden, bu kitabevinin bulunmadığı yerlerde </span></em><a href="http://www.remzi.com/"><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><span style="color:#ff9900;">http://www.remzi.com</span>/</span></em></a><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"> web adresinden telefon numarasını bularak sipariş verebilirsiniz).</span></em></p><p align="center"><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;">-Nomad Travel Portraits, Tunisia a Travel Portrait, 2002, ISBN 99932-35-00-8.<br />- Reyan Tuvi, “İtibarın Servetten Kıymetli Olduğu Ülke Tunus”, Hürriyet Seyahat,17. 04. 2006. </span></em></p><p align="center"><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;">-RotalSala & Sitcom,The Masterpıeces of the Bardo Museum, Milano, 2009.</span></em></p><p align="center"><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;">-The National Bardo Museum, (Broşür)</span></em></p><p align="center"><em><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;">Online Kaynaklar:</span></em></p><p align="center"><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Tunus"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://tr.wikipedia.org/wiki/Tunus</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em><br /></em></span><a href="http://www.lezzetsirri.com/tunus.php"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.lezzetsirri.com/tunus.php</em></span></a></p><p align="center"><a href="http://www.tatilyolu.net/c/haber.asp?id=1874"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.tatilyolu.net/c/haber.asp?id=1874</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em><br /></em></span><a href="http://www.turkcebilgi.com/tunus/ansiklopedi"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.turkcebilgi.com/tunus/ansiklopedi</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em> </em></span></p><p align="center"><a href="http://www.ulkeler.net/tunus.htm"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.ulkeler.net/tunus.htm</em></span></a></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-10121188788563522702010-02-24T00:48:00.007+02:002010-03-01T00:56:59.252+02:00Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti [K.K.T.C]<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikW4n_QBIkxahirAmgk0Xg6OxywzYwbSL46-Q97relHa3lqmuvnprJJuP2C2IItE4SM7FXj1BVbOYtbZcSXJZncyGnQ0ATI0G3qYtC4tDy5Mgvi4tgfMC_a29k4Xd4tNKQnqxwmw6A5TSR/s1600-h/kibris.jpg"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5441581370863146146" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 217px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikW4n_QBIkxahirAmgk0Xg6OxywzYwbSL46-Q97relHa3lqmuvnprJJuP2C2IItE4SM7FXj1BVbOYtbZcSXJZncyGnQ0ATI0G3qYtC4tDy5Mgvi4tgfMC_a29k4Xd4tNKQnqxwmw6A5TSR/s320/kibris.jpg" border="0" /></span></strong></a><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"> Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (K.K.T.C) [*]</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Prof. Dr. Aysen TOKOL </span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"></span></strong></div><p align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"></span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kıbrıs Adası, Akdeniz'in doğusunda yer alır. Sicilya ve Sardunya adalarından sonra Akdeniz’deki üçüncü büyük adadır. Ada; kuzeyde Türkiye, doğuda Suriye, güneyde Mısır, kuzeybatıda Yunanistan, güneydoğuda Lübnan ve İsrail ile komşudur. Adanın yüzölçümü 9251 kilometre kare olup, bunun 3355 kilometre karesi KKTC’e aittir. Bu alan Kıbrıs Adası'nın yaklaşık olarak %36’sını kapsar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kıbrıs uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Adanın ilk yerleşimcileri hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Son arkeolojik bulgulara göre; adanın ilk yerleşimcileri M.Ö. 7000-6000 yıllarında Anadolu, Suriye veya Filistin kıyılarından gelmişlerdir. Karpaz Yarımadası’nın ucundaki Kastro ve Vrysi bu döneme ait yerleşimlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ada konumu ve zengin bakır yatakları nedeniyle eski çağlarda birçok devletin ilgisini çekmiş, M.Ö. 1500-1450 arasında Hitit, M.Ö.1450-1000 arasında Mısır egemenliğine girmiş, M.Ö.1200- 1000 arasında Salamis, Lapithos, Soli, Pafos, Tamassos, Kourion, Marion, Baf, Kyrenia gibi şehir devletleri kurulmuştur. Kıbrıs M.Ö. 850-750; M.Ö. 750-475 arasında Asur, Mısır ve İran Pers; M.Ö. 333-58 arasında Eski Yunan-Helen; M.Ö. 58 M.S.395 arasında Roma İmparatorluğu; 395-649 yılları arasında Doğu Roma- Bizans İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş, bu dönemde Ortodoks Hıristiyanlığı yaygınlaşmıştır. 649-965 yılları arasında ada Arap korsanların saldırıları ile karşı karşıya kalmış 965-1191 yılları arasında tekrar Bizans egemenliğine girmiştir. III. Haçlı Seferi sırasında; 1191-1192 yılları arasında; İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard adaya yerleşmiş, adayı Tapınak Şövalyeleri’ne Templar Şövalyeleri- onlar da 1192 yılında Kudüs Kralı olamayan Fransız Guy de Lusignan’a satmıştır. Ada 1191-1489 yılları arasında Lusignan; 1489 – 1570 yılları arasında Venedik Cumhuriyeti; 1570-1878 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin egemenliği altında kalmıştır. 1878 yılında Britanya ile yapılan bir savunma anlaşması çerçevesinde ada Osmanlı Devleti tarafından Britanya’ya kiralanmıştır. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda Almanya yanında yer alması üzerine, ada, 1925 yılında Britanya tarafından ilhak edilmiş ve İngiliz kolonisi haline gelmiştir. 1960 yılında Britanya, Türkiye ve Yunanistan’ın garantörlüğünde, Zürih ve Londra Anlaşmaları uyarınca; adada Kıbrıslı Türkler ve Rumlar tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti kurulmuştur. 1963 yılında Rumların anayasayı tek taraflı değiştirme istekleri üzerine iki toplum arasında uzun yıllar devam eden çatışmalar başlamış, anayasal düzen çökmüştür. 1974 yılında adayı Yunanistan’a bağlama amaçlı ve Yunanistan destekli bir darbenin ardından; Türkiye adaya müdahale etmiş, müdahale sonrası ada, Kıbrıslı Türklerin yaşadığı kuzey ve Kıbrıslı Rumların yaşadığı güney olarak ikiye bölünmüştür. 1975 yılında önce Kıbrıs Türk Federe Devleti; 15 Kasım 1983 tarihinde de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur. 2003 yılında kuzey ile güney arasında geçiş noktaları açılmış, 2004 yılında yapılan bir referandum sonucunda Kıbrıslı Türkler adayı birleştirmeye yönelik Annan Planı’nı kabul etmişlerdir. Ancak plan Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedilmiştir. 2004 yılında Rum tarafı Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında tüm adayı temsilen Avrupa Birliği’ne üye olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’nin yönetim şekli cumhuriyettir. 2006 verilerine göre KKTC’nin nüfusu 264.172 kişidir. Lefkoşa en kalabalık nüfusa sahip şehir ve başkenttir. Onu sırasıyla Gazimağusa, Girne, Güzelyurt ve İskele takip eder. Nüfusun %98’i Müslüman, %2’si Ortodoks Rum, Katolik Maronit(Arap asıllı Hıristiyan azınlık) ve Anglikan’dır. Resmi dili Türkçedir. Ancak İngilizce bilen kişi sayısı fazladır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ada'ya Akdeniz iklimi hakimdir. Yazları uzun ve kurak, kışları kısa ve yağışlıdır. En sıcak aylar temmuz ve ağustos, en soğuk aylar ocak ve şubattır. Kışın yağışlar çoğunlukla yağmur şeklindedir. Deniz kıyıları yazın serin olmakla beraber nemli olduğundan iç kesimlere göre daha sıcaktır. Deniz suyu sıcaklığı Ağustos'ta 32, Ocak ayında 16 derece civarındadır. Bu nedenle Kuzey Kıbrıs yılın her mevsim rahatlıkla gidilebilecek bir yerdir.<br />KKTC’nin kuzeyinde Beşparmak Dağları, güneyinde Meserya Ovası yer alır. Doğal bitki örtüsü makidir. İç kesimlerdeki ovalarda turunçgiller, sebze, tütün yetiştirilir. Bakır önemli bir yeraltı kaynağıdır. Sanayi gelişmemiştir. Buna karşılık Turizm önemli bir gelir kaynağıdır. KKTC’de halen 6 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerin öğrencilerinin büyük bölümünün Türk olması ve önemli sayıda Türk Silahlı Kuvvetler personeli ve askerinin adada bulunması ada ekonomisine büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıca Türkiye’nin ada ekonomisine desteği zaman içinde azalmakla birlikte devam etmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’ye hava veya deniz yolu ile seyahat şirketleri aracılığıyla veya bireysel olarak gidebilirsiniz. THY, Pegasus, Atlasjet, Anadolujet ve Kıbrıs Türk Hava Yolları’nın Türkiye’nin farklı şehirlerinden (Antalya, Hatay, Ankara, İstanbul) Lefkoşa Ercan Havaalanı’na düzenli uçak seferleri bulunmaktadır. Yaklaşık 1 saat 20 dakika süren havayolu seyahatini tercih ederseniz dış hatlar terminalini kullanmanız gerekir. Yunanistan’a seyahat etmek isterseniz Yunanistan; pasaportunda KKTC damgası olan pasaport sahiplerine vize vermediğinden; KKTC’ye giriş ve çıkışta pasaport yerine nüfus cüzdanı kullanmanızda yarar vardır. Ancak pasaportunuzu da yanınıza almalısınız. Nüfus cüzdanınızı kullanmanız halinde size verilen “Kimlik Kartı ile Seyahat Edenler İçin Hudut Kapılarından Giriş Çıkış Formu”nu doldurmalısınız. Bu forma Türkiye’den çıkışta ve girişte ayrıca KKTC’den giriş ve çıkışta damga vurulduğundan; KKTC’de sürekli yanınızda bulunmalı ve kesinlikle kaybetmemelisiniz. Pasaport yerine nüfus cüzdanınızı kullanmanız halinde yurt dışı çıkış harcı ödemenize de gerek kalmamaktadır. Turist olarak gittiğiniz zaman KKTC’de kalkış süreniz üç aydır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’ye denizyolu ile gitmek isterseniz; Girne Taşucu arasında her gün, Girne Alanya ve Gazimağusa-Lazkiye arasında yüksek sezonda haftanın belli günlerinde yapılan deniz otobüsü ile Girne Taşucu ve Gazimağusa Lazkiye arasında haftanın belli günlerinde yapılan feribot seferlerinden yararlanabilirsiniz. [Deniz otobüsü ve feribot seferleri tarifeleri için </span><a href="http://www.fergun.net/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><em>http://www.fergun.net</em></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> veya </span><a href="http://www.akgunler.com.tr/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><em>http://www.akgunler.com.tr</em></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web sitelerinden yararlanabilirsiniz].</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC içinde şehirlerarası ulaşımı; otobüs, minibüs, dolmuş; kiralık araba, taksi duraklarından binebileceğiniz, bir bölümü 7 kişilik Mercedes marka taksilerden oluşan, taksi ile gerçekleştirebilirsiniz. Otobüs, minibüs ve dolmuşları tercih ederseniz bu araçların kalkış ve dönüş saatleri hakkında önceden bilgi almanızda ve bazı hatlar için rezervasyon yaptırmanızda yarar vardır. KKTC’de gezilecek yerler birbirine yakın mesafede olduğundan araba kiralamak en ideal olandır. Araba kullanabilmeniz için T.C. ehliyetine sahip olmanız yeterlidir. Ancak araba kiralarken trafiğin İngiltere’de olduğu gibi soldan olduğunu unutmamalısınız. Farklı seçenekli, rehberli tur programlarını ise; otelinizin resepsiyonundan, tur panolarından veya turizm bürosundan öğrenebilirsiniz. Otellerde asılı panolarda farklı şirketlerinin düzenledikleri tur programlarının hareket günleri, içerikleri, bağlantı kurmanız gereken tur rehberlerinin cep telefon numaraları yer alır. Tur programları sizi kısa sürede ve çok uygun fiyata adanın görmeniz gereken tüm yerlerini gezdirir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bütçenize ve tatil seçeneklerinize uygun her türlü konaklama tesisini Girne ve Gazimağusa’da rahatlıkla bulabilirsiniz. Lefkoşa, Karpaz Yarımadası, Lefke ve İskele’de seçenekler daha sınırlıdır. Yüksek sezonda seyahata çıkmadan önce yerinizi ayırtmanızda yarar vardır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’de başta havaalanında olmak üzere büyük şehirlerde etkin biçimde çalışan turizm büroları bulunur. Ercan havaalanına indiğinizde turizm bürosuna uğrarsanız buradan seyahatiniz süresince her türlü gereksiniminizi karşılayacak ücretsiz yayın ve her üç şehrin önemli gezilecek yerlerini gösteren bir harita alabilirsiniz. Bu harita, yayınlar ve büro görevlilerinin yönlendirmeleri sayesinde hiçbir zorluk çekemeden KKTC’yi dolaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’nin resmî para birimi Türk Lirası’dır. Yerel pazarlar ve küçük alışveriş yerleri dışında kredi kartınızı rahatlıkla kullanabilirsiniz. Alışveriş yerleri yazın 8.00-13.00 ve 14.30-18.30 saatleri arasında açıktır. Kışın öğle tatili yapılmamaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’de hediyelik eşya çeşidi oldukça azdır. Bununla birlikte hatıra amacıyla el yapımı küçük seramik objeler, Kıbrıs şarapları, Rum tarafındaki Lefkara Köyü’ne özgü dantel örtüleri satın alabilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kuzey Kıbrıs mutfağı, tarihî geçmişinin etkisi ile farklı kültürlerden etkilenmiş, lezzetli bir mutfaktır. Mezeleri çok çeşitlidir. Yemekte sipariş vermenize gerek kalmadan çok sayıda meze masanıza konur. Bu mezeler arasında; sarımsak, limon veya sarımsak haşhaş tohumu ile tatlandırılmış zeytin, kaz ayağı turşusu, keçi sütünden yapılmış kızartılarak veya hafif eritildikten sonra tereyağının içinde kızartılarak veya kızartılmadan sunulan tam yağlı hellim peyniri, badem içi, limonlu tahin ve ızgara siyah zeytin yer alır. Hamur işleri arasında; laz böreği ve Pirohi adı verilen mantı ünlüdür. Tencere yemekleri arasında; kuzu veya tavuk eti ile sadece Kıbrıs ve Nil nehri kıyısında yetişen bir ot ile yapılan Molehiya, bol limon ve kereviz sapı ile pişirilen sadece Kıbrıs’ta yetişen patates familyasından bir bitki olan kolakas bitkisi ile yapılan Kolokas, kabak çiçeği dolması, tavşan suyunda hazırlanmış mayalı bir hamurun içine konulan tavşan etinden yapılan Lalangi tatmanız gereken yerel lezzetlerdir. Kebaplar arasında; baharatlı ve maydanozlu kıyma harcının böbrek zarına sarılarak ızgarada kızartılması ile yapılan Şeftali Kebabı, bir çeşit güveç Küp Kebabı-Kuyu Kebabı- Hırsız Kebabı-Kleftigo çok tanınmıştır. Her türlü meyveden yapılan, en çok cevizlisi tercih edilen Macun, Fırın Katmeri, Samsı, Paluze, Simit Helvası en fazla tüketilen tatlılardır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kuzey Kıbrıs’ta kebaplar dışında molehiya, kolokas, pirohi, lalangi gibi yerel yemekleri yiyebileceğiniz yerlerin sayısı sınırlıdır. Bu yemekler genelde küçük aile işletmeleri tarafından ve hafta içi yapılmaktadır. Macun ise tatlı veya lokum satan dükkanlarda küçük kavanozlarda satılmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İçecek olarak taze sıkılmış portakal suyu, yerel votka Zivania ve Kıbrıs şaraplarını tadabilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’de görmeniz gereken yerler arasında; Lefkoşa, Girne, Gazimağusa dışında; Arkeoloji ve Doğa Müzesi, halen İkon Müzesi olan Agios Mamas Manastırı ve turunçgil bahçeleri ile ünlü Girne’ye 63 kilometre uzaklıkta Güzelyurt-Morphou; Güzelyurt’a 21 kilometre uzaklıkta, Osman Paşa Cami ve turunçgil bahçeleri ile ünlü Lefke; Güzelyurt’un 20 kilometre batısında yer alan Soli Harabeleri-Solio; Güzelyurt’un 27 kilometre batısında yer alan Vuni Sarayı Harabeleri -Vouni; İkon Müzesi ile tanınan İskele-Trikomo; 630 metre yüksekliğinde Kantara Kalesi; Caretta Caretta deniz kaplumbağlarının yumurtlama merkezi olan kilometrelerce uzunluğundaki ıssız Altın Kumsal’ı, maki ve yabani zeytinlerle kaplı geniş kum tepeleri, Türk ve Rum’ların birlikte yaşadıkları Dikkarpaz Köyü başta olmak üzere küçük köyleri; kilise kalıntıları; yarımadanın ucunda yer alan Hiristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen Apostolos Andreas Manastırı, Kıbrıs’a özgü yabani eşekleri ile Kuzey Kıbrıs’ın en az gelişmiş bölgesi olan Karpaz Yarımadası- Karpas Peninsula ve Beşparmak Dağları sayılabilir. </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda gezme olanağı bulduğum Lefkoşa, Girne ve Gazimağusa hakkında kısa bilgi verilmektedir:</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">LEFKOŞA~NORTH NICOSIA</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Lefkoşa dünyanın tek bölünmüş başkenttir. Şehir; Yeşil Hat olarak bilinen BM Barış gücü tarafından korunan ve denetlenen, doğu batı yönünde uzanan bir sınır ile 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası ikiye bölünmüştür. Lefkoşa’nın kuzeyi KKTC’nin, güneyi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin başkentidir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Lefkoşa’nın güney bölümünü; eski şehirde Atatürk Meydanı’nda yer alan Saray Oteli’nin üst katından, Arabahmet Bölgesi’ndeki Yiğitler Burcu Parkı’ndan (Kaytazağa Burcu – Roccas) ve Lefkoşa Merit Oteli’nin üst katından görebilirsiniz. Bu bölgeye TC vatandaşlarının geçmesi yasaktır. Kuzey Lefkoşa’dan Güney Lefkoşa’ya AB vatandaşları olanlar Ledra Palace geçiş kapısından yayan veya Metehan-Ayios Dhometios geçiş kapısından araba ile geçebilmektedirler. Bu nedenle Lefkoşa’nın özellikle eski şehir bölgesinde Lefkoşa’yı görmek ve alışveriş yapmak için günebirlik gelen çok sayıda İngiliz ve Güney Kıbrıs vatandaşına rastlayabilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Kuzey ve Güney Lefkoşa halen adanın en büyük şehri, kültür, sanat, sanayi ve ticaret merkezidir. Adanın tam ortasında bulunması nedeniyle şehir Templar- Tapınak Şövalyeleri döneminden itibaren kısa bir dönem dışında sürekli adanın başkenti olmuştur. Lefkoşa uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Ancak Bizans döneminin sonlarında şehir olarak önem kazanmaya başlamış, Lusignan döneminde şehrin çevresine Cenevizlilere karşı büyük surlar yapılmıştır. Venedikliler Lefkoşa’yı ele geçirdikten sonra Lusignan surlarını yıkmışlar. Onun yerine; 1567 yılında, şehrin çevresine, St. Sophia Katedrali’ni-Selimiye Cami- merkez alan, bir daire üzerine, 11 yerde birbirine eşit uzaklıkta ok temrenine benzeyen üçgen şeklinde alçak burcu ve 3 anıtsal kapısı bulunan yeni bir sur inşa etmişlerdir. Osmanlı döneminde sur kapılarında, 1931 yılından sonra surlarda önemli değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişiklikler ve surların bir bölümünün Kıbrıs Cumhuriyeti-Güney Kıbrıs- tarafında kalması nedeniyle halen tarihi şehir surlarının daire şeklini algılamanız oldukça güçtür. Ancak eski şehri gezerken eski şehrin birçok yerinde bulunan panoları incelerseniz surların tam şekli hakkında fikir sahibi olabilirsiniz. Surların içine girişi sağlayan 3 anıtsal kapıdan, Kuzey Kıbrıs tarafında halen turizm bürosu olarak kullanılan, Girne Caddesi’nin açılması ile caddenin ortasında kalan Girne Kapısı-Kyrenia Gate-Porte Del Proveditore kalmıştır. Diğer iki kapı - Mağosa Kapısı- Porta Guiliana ile Baf Kapısı- Porta Domenico - Kıbrıs Cumhuriyeti tarafındadır. 11 burcun ise 5’i KKTC tarafındadır. Bunlar; Cephane Burcu-Quirini, Musalla Burcu –Barbaro, Kaytazağa Burcu –Roccas, Zahra Burcu - Mula ve Cevizli Burcu- Loredano- olarak sıralanabilir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">1910’lu yılların başından itibaren surların içinde kalan bölgenin yetersiz kalması üzerine surların dışında yeni mahalleler oluşturulmuştur. Hâlen sur dışındaki bölge tümü ile yeni binalarla doludur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Lefkoşa’da görmeniz gereken yerlerin tümü eski şehir surlarının içindedir. Eski şehri görebilmeniz için en iyi başlangıç noktası Girne ve diğer şehirlerden gelen otobüs ve dolmuş duraklarına yakın Girne Kapısı’dır (Girne Kombos dolmuşlarının merkezi Mevlevî Tekke Müzesi’nden sonraki sokağın içindedir. Diğer şehirlere giden veya oradan gelen küçük otobüslerle, şehir içi otobüslerin durakları Girne Kapısı’nın önünden geçen Cemal Gürsel Caddesi üzerindedir). </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Girne Kapısı’ndaki turizm bürosundan alacağınız bir harita ile veya surların içinde hemen her köşede yer alan yönlendirmelerle eski şehri yürüyerek çok kısa sürede gezebilirsiniz. Girne Kapısı’ndan güneye doğru uzanan Girne Caddesi sizi eski şehrin merkezi Atatürk Meydanı’na ulaştırır. Girne Kapısı’nın 100 metre güneyinde XVI. yüzyılda yapılan ve Mevlevi tekkesi olarak kullanılan daha sonra müzeye çevrilen Mevlevî Tekke Müzesi yer alır. Girne Caddesi’nin her iki tarafındaki ara sokaklarda; bir bölümü restore edilmiş, bir bölümü harap halde yüzlerce eski ev bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Atatürk Meydanı- Saray Meydanı yüzyıllardır Lefkoşa’nın politik merkezidir. Meydanın ortasında Venedikliler tarafından Salamis Antik Şehri’nden getirilen, üzerinde Venedik armaları bulunan, Osmanlı döneminde yıkılan, İngiliz döneminde tepesine aslan yerine bakır küre konan granit Venedik Sütunu bulunur. Meydanın köşesinde de tarihi mahkeme binaları yer alır. Mahkeme binalarının Venedik Sütunu tarafındaki köşesinde üzerinde İngiliz ordularının armaları bulunan ve 1953 yılında buraya yerleştirilen taş kaide hemen gözünüze çarpar. Mahkemelerin karşısındaki sarı renkli eski taş binalar halen kullanılmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Meydandan İrfan Bey Sokağı’na girdiğinizde eski bir kiliseden, XIV. yüzyılda hamama çevrilen, halen restore edilen Büyük Hamam’a ulaşabilirsiniz. Büyük Hamam’a yakın mesafedeki Asma Altı Sokağı’nda ise eski manastır kalıntıları üzerine XVII. yüzyılda yapılmış Kumarcılar Hanı’nın yıkılmış perişan görüntüsü karşınıza çıkar. Eski şehirdeki en güzel yapı, Kumarcılar Hanı ile aynı sokak üzerindeki Büyük Han’dır. 1572 yılında kervansaray olarak inşa edilen bu taş bina Anadolu’daki örnekleri ile benzer mimari özelliklere sahiptir. İngiliz döneminde hapishane olarak kullanılan hanın içinde 68 oda, 10 dükkan, ortasında küçük bir mescit ve mezar bulunur. Hanın oda ve dükkanları küçük el sanatları atölyeleri ve cafe olarak kullanılmaktadır. Buradaki en ilginç dükkan; Kuzey Kıbrıs Gölge Oyunları Tiyatrosu ile ilgili çeşitli objelerin satıldığı küçük dükkandır. Son derece güzel bir atmosfere sahip olan handa; hafta içi kolokas, molohiya gibi Kıbrıs yemeklerini yapan Sedirhan Restaurant’ta yemek yiyebilir. Avlusundaki küçük cafede koyu bir kahve veya el yapımı bir limonata içebilirsiniz. Ayrıca hanın arka tarafındaki alanda ev yemekleri yapan Mr.Sponda Restaurant’ta da bazı Kıbrıs yemeklerini tadabilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Büyük Han’dan çıktıktan sonra Arasta Sokağı’nda ise Kıbrıs’taki Gotik yapıların eski ve en güzel örneklerinden biri olan, Bizans St.Sophia Kilisesi üzerine, 1208-1326 tarihleri arasında Lusignan döneminde inşa edilen, Ceneviz ve Memluklar tarafından yağmalanan, depremlerden zarar gören, 1570 yılında Osmanlılar tarafından katedralden camiye çevrilen muhteşem Selimiye Cami- Saint Sophia Katedrali’ni görebilirsiniz. Katedralin özellikle kapısının üzerinde yer alan taş oyma pencereler Gotik sanatının çok güzel bir örneğini oluşturur. Katedralin; üç koridor ve altı yan bölümden oluşan içi, dinî nedenlerle beyaz renge boyandığından, katedralin dışı kadar görkemli değildir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Selimiye Cami’nin yan tarafında XII. yüzyılda Bizans kilisesi olarak yapılan, XIV. yüzyılda Gotik tarzda yenilenen, XVI. yüzyılda önce depoya daha sonra çarşıya çevrilen Bedesten bulunur. Kuzey kapısı ince bir taş işçiliği örneği olan Bedesten’in içine girdiğinizde eski kiliseden kalma kalıntıları cam bir korumanın altında görebilirsiniz. Bedesten’in arkasında ise XIV. yüzyıl yapımı geçmişte katedralin bir parçası olarak kullanılan iki katlı taş bir bina yer alır. Bu bina halen Müze Dostları Derneği'ne ev sahipliği yapar. Bedesten’in karşısındaki Belediye Pazarı’nın yanında uzanan, tamirhanelerin yer aldığı, bakımsız Kuyumcular Sokağı’nın sonuna ulaştığınızda ise karşınıza iki şehri bölen sınır duvarının bir parçası çıkar. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Selimiye Cami’nin diğer tarafındaki trafiğe kapalı alanda ise hediyelik eşya satan ve cafe olarak kullanılan restore edilmiş evler yer alır. Caminin arka tarafında köşede duran XV. yüzyıl yapımı Venedik evi halen Ortaçağ Taş Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır. Onun karşısındaki bina ise 1829 yılında yaptırılan Osmanlı mimarisinin örneği Sultan II. Mahmut Kütüphanesi’dir. Kütüphanenin yanındaki sokaktan ilerlediğinizde bir ortaçağ evinin restorasyonu sonucunda eski Osmanlı evi haline dönüştürülen Saçaklı Ev’i görebilirsiniz. Kütüphane önündeki yönlendirmeleri takip ederek müzenin biraz ilerisinde Haydarpaşa Sokağı’nda yer alan St. Catherine Kilisesi üzerine XIV. yüzyılda Gotik tarzda inşa edilmiş, Osmanlılar döneminde camiye çevrilmiş, St. Catherine Kilisesi- Haydarpaşa Cami’ne ulaşabilirsiniz. Buradaki yönlendirmeleri takip ederek XV. yüzyıl yapımı, restore edilmiş Lusignan Evi’ne ve Yeni Cami’ye gidebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Büyük Han’ın yanındaki Arasta Sokağı’ndan yönlendirmeleri izleyerek veya Atatürk Meydanı’ndaki mahkeme binalarının önündeki caddeden ilerledikten sonra güneybatıya yönelerek BM’nin "UNOPS Projesi" çerçevesinde bir bölümü restore edilen geleneksel Osmanlı evlerinin yer aldığı Arabahmet Mahallesi’ne oradan da iki Lefkoşa’yı birbirinden ayıran Yeşil Hatta ulaşabilirsiniz. 1963 yılına kadar Ermeni ve Rum ailelerin yaşadığı Arabahmet Mahallesi’nin Salahi Şevket Sokağı’nda yer alan Arabahmet Cami; XVII. yüzyılın başında Lusignan Kilisesi’nin üzerine inşa edilmiş, zaman içinde bazı değişiklikler geçirmiştir. Caminin zemininde çevresindeki Lusignan mezarlıklarından toplanan taşlar kullanılmıştır. Caminin yakınında da XIX. yüzyılda Osmanlı mimarisine uygun olarak alt katı taş, üst katı kerpiçten yapılan Derviş Paşa Konağı yer alır. Konak halen Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır. Konağın yanındaki sokaktan Ermeni Kilisesi’ne doğru devam eden Şehit Salahi Şevket Sokak’ta, XIX. yüzyıl yapımı restore edilmiş bir Ermeni evinde, Kıbrıs’ın en iyi on restaurantı’ndan biri seçilen Boghjalian Konak Restaurant yer alır. Bu güzel restaurantta yemek molası verebilir veya Ermeni Kilisesi’ne yakın sokaktan sağa döndüğünüzde askeri bölge olan Zahar Burcu’na, burçların altında kalan iki tarafı birbirinden ayıran geniş hendeğe ulaşabilirsiniz. Trafiğe kapalı Zahar Sokağı boyunca ilerlediğinizde bir tarafta restore edilmiş, Türk ailelerinin yaşadığı evleri diğer tarafta Güney Lefkoşa’ya ait bazı binaları görebilirsiniz. Güney Lefkoşa’yı en iyi görebileceğiniz yer Kaytazağa Burcu-Roccas Burcu’nun düzenlenmesi ile oluşturulan Yiğitler Burcu Parkı’dır. Parkın yanındaki köprüden geçen cadde ise sizi Ledra Palace sınır kapısına ulaştırır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Lefkoşa surları içindeki dar sokaklarda 1825 tarihli Turunçlu Cami, 1826 tarihli İplik Pazarı Cami gibi camiler ve onarılmayı bekleyen çok sayıda eski ev bulunur. Surların içi son derece bakımsız ve temizlikten uzaktır. Saray Oteli’nin civarında bulunan kalabalık çarşı ise bir başkent eski çarşısı olmaktan öte küçük bir kasaba ve köy çarşısı görünümündedir.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>GİRNE~KYRENIA</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girne; kuzeyi Akdeniz, güneyi Beşparmak Sıradağları ile çevrili, begonvil, zakkum ve palmiyelerle süslü, yeşille mavinin iç içe geçtiği, 50 kilometre kare yüzölçümüne sahip, KKTC’nin en güzel şehri ve gözde tatil merkezidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">KKTC’ye gelen turistlerin çoğu Girne merkezi veya çevresindeki otellerde kalmakta, buradan Lefkoşa, Güzelyurt, Gazimağusa şehirlerini ve Girne çevresini seyahat şirketlerinin düzenlediği turlarla veya bireysel olarak taksi, dolmuş, minibüs ve otobüs ile gezmektedirler. Dolmuş taksi ve otobüslerin tümünün merkezi Ramadan Cemil Meydanı’dır. Buradaki Komtur Dolmuş ile her saat başı Gazimağusa’ya, Kombos Dolmuş ile dolmuş doldukça Lefkoşa’ya; Çimen dolmuşları ile saat başı Güzelyurt oradan da aynı şirketin dolmuşları ile Lefke’ye ulaşabilirsiniz. Meydandaki araba park yerinin köşesinden kalkan otobüslerle bu şehirlerin otobüs terminallerine ve minibüslerle Girne’nin farklı semtlerine gidebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca bir taksi ile şehir çevresindeki tarihi yerlerden oluşan bir güzergah [<em>Hz. Ömer Türbesi, Bellapais Manastırı, St. Hillarion Kalesi, Yavuz Çıkarma Anıtı, Karaoğlanoğlu Şehitliği, Karaman Köyü, Mavi Köşk</em>] için fiyat konusunda anlaşarak şehrin çevresini kısa sürede rahatlıkla gezebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yaklaşık yarım saat süren Lefkoşa Ercan Havaalanı ile Girne arasındaki ulaşımı ise; taksilerle veya isteğiniz üzerine Türkiye’den seyahat acentanızın bağlantı kurduğu KKTC’deki seyahat şirketinin transfer aracı ile gerçekleştirebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girne genelde şehrin her iki tarafında yer alan kilometre uzunluğundaki plajları, temiz mavi denizi, uzun süren plaj sezonu, lüks otel, tatil köyleri ve 24 saat açık kumarhaneleri ile tanınır. Sahillerinde her türlü su sporlarının yapılabildiği, dalmayı sevenler için kuzey ve güneyinde yirmiye yakın dalış yeri olan, ücretli ve ücretsiz plajlara sahip Girne’de; en fazla tercih edilen plajlar arasında Escape Beach Club veya Yavuz Çıkarma Plajı, Mare Monte, At Nalı, Acapulco, Alagadi, Tatlısu Belediye Plajı yer alır. Ancak Girne sadece plaj ve kumarhane şehri değildir. Şehir uzun tarihi geçmişi ile görülmesi gereken önemli bazı tarihi eserlere sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girne’nin tarihi konusunda farklı görüşler bulunur. Bir görüşe göre; şehir M.Ö. X. yüzyılda Peleponez’den gelen Akalar tarafından kurulmuş, adını Akaların anayurdundaki Kyrenia Dağı’ndan almıştır. Diğer bir görüşe göre; Girne’ye ilk yerleşenler M.Ö. IX. yüzyılda adanın kıyılarında ticari koloniler kuran Fenikelilerdir. Roma kaynaklarında şehrin adı Corineum olarak geçmektedir. Şehrin tarihi adanın tarihi ile aynıdır. Şehir Bizans döneminde birkaç defa Arap korsanlar tarafından yağmalanmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin geçmişini yansıtan tarihi eserlerinden çoğu; turizm bürosunun da yer aldığı eski liman ve çevresinde bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girne'nin kalbi; <strong><em>at nalı</em></strong> şeklindeki Eski Liman’dır. Balıkçı kayıkları, yatlarla dolu kaldırım cafelerinin sıralandığı eski liman gündüz, ışıklandırmış hali ile gece, çok güzel bir görünüme sahiptir. Limanda yer alan dalgakıran yürüyüş yapanlarla doludur. Limandaki basık kule dar bir geçitle karaya bağlanmıştır. Limanda geçmişte ambar olarak kullanılan binalar halen cafe, restaurant, bar ve otel olarak faaliyet göstermektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Limanın en ihtişamlı bölümü limanın doğu ucunda yer alan Girne Kalesi’dır. Girne Kalesi’nin tarihi konusunda kesin bilgiler bulunmamaktadır. Bazı araştırmalar kalenin tarihinin Helenistik çağlara kadar uzandığını ileri sürmektedir. Tarihî kaynaklarda Girne Kalesi’nin adına ilk defa 1191 yılında III. Haçlı Seferi sırasında rastlanmaktadır. Kale içi ve çevresinde yapılan incelemeler doğrultusunda, kalenin VII. yüzyılda Bizanslılar tarafından Arap saldırılarına karşı şehri korumak amacıyla yapıldığı tahmin edilmektedir. Kale; Lusignan dönemi ile Venediklilerin kontrolü altına girdiği dönemde köklü yapısal değişiklikler geçirmiş, 1570 yılında savaş yapılmadan Osmanlılar'a teslim edilmiştir. Üç yüzyıl boyunca Osmanlılar'ın elinde kalan kale İngiliz Sömürge döneminde polis okulu ve hapishane, 1960-1963 yılları arasında turistik amaçlı, 1963-1974 yılları arasında Rum Millî Muhafız Ordusu tarafından askeri amaçlı, 1974’den sonra müze olarak kullanılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kaleye giriş; geçmişte içi su ile dolu hendek üzerinde yer alan, dar taş bir köprü ile sağlanmakta, kalenin kuzey ve doğusunda deniz yer almaktadır. Kalenin iç kapısının tonozunda üç aslanlı Lusignan amblemi yer alır. İç kapıdan geçtikten sonra ilerlediğinizde tam karşınıza 1570 yılında şehit düşen Osmanlı Amirali Cezayirli Sâdık Paşa'nın mezarı çıkar. Kalenin avlusuna girmeden önceki bölümde 1100'lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen Bizans St. George Kilisesi’ni ve muhteşem liman manzarasına sahip Kuzeybatı Kulesi’ni görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kalenin avluya açılan bölümünde yer alan Lusignan dönemine ait muhafız odalarından birinde 1976 yılında Batık Gemi Müzesi açılmıştır. Müzede M.Ö. III. yüzyıldan kalma, Girne açıklarında batan, ticari bir gemi ve içinden çıkarılanlar sergilenmektedir. Gemi; bugüne kadar bulunan en eski gemi batığı olarak kabul edilmektedir. Müzede ayrıca geminin çıkarılışı ile ilgili fotoğraflar sergilenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kalenin 1208-1211 yılları arasında yapılan Lusignan Kulesi’nde- The Lusignan Tower- Bizans, İngiliz [Aslan Yürekli Richard], Lusignan, Venedik, Osmanlı, İngiliz asker canlandırmaları ve bayrakları yer almaktadır. XVI. yüzyıl Venedik mimarisi örneği Venedik Kulesi’nde -The Venetian Tower- top atışı hazırlığı yapan Venedikli asker canlandırmaları bulunmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kalede ayrıca Lusignan döneminde yapılan sarnıç ve zindanlar, Erken ve Orta Tunç dönemlerinde Kırnı Köyü’nde bulunan bir mezar ve mezardan çıkan buluntuların sergilendiği Kırnı Mezarları Galerisi; Akdeniz’de (Agia Irini) bulunan bir mezardan çıkarılan buluntuların ve mezar maketinin sergilendiği Akdeniz Mezar Kazısı Galerisi; Girne’nin yaklaşık 10 kilometre doğusunda yer alan Vrysi Neolitik köy yerleşim yerine ait canlandırmalar ve burada ele geçen buluntuların sergilendiği Vrysi Yerleşim Yeri Galerisi bulunmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski Limanda XVIII. yüzyıla ait küçük bir Venedik evi Halk Sanatları Müzesi –Folk Art Museum olarak kullanılmaktadır. Limana bakan tepede yer alan beyaz renkli, gece çok güzel ışıklandırılan 1860 yapımı Orthodos Archangelos Kilisesi ve İkon Müzesi’nde- Archangelos Church & Icon Museum Girne ve çevresindeki kiliselerden getirilen XVIII-XIX. yüzyıllar arasında yapılmış 50’den fazla ikon ile Hıristiyanlık tarihi ile ilgili çeşitli objeler sergilenmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kaleden ve limandan görülen minare Osmanlı döneminden kalma küçük Cafer Paşa Cami’ne -Djafer Pahsa Mosque- aittir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Geçmişte Girne'yi çeviren surlardan günümüze kadar çok azı gelebilmiştir. Bunlardan Bizans Kulesi- Byzantine Tower çarşının içindedir. Diğeri ise eski limandadır. Limandaki kulenin yakınında harabe halinde bir Roma mezarı bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girne’nin batısında 1974 yılında çıkarmanın yapıldığı kıyıda Yavuz Çıkarma Anıtı’nı ve Karaoğlanoğlu Şehitliği’ni görebilirsiniz. Ayrıca şehrin diğer tarafında deniz kenarında yer alan beyaz renkli küçük bir binada bulunan Hz. Ömer Türbesi’ni ziyaret edebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girne’nin çevresinde çok sayıda görülmesi gereken yer bulunur. Bunlar arasında; St.Hilarion Kalesi- St Hilarion Castle; Bellapais- Beylerbeyi Köyü; Karaman Köyü-Karni sayılabilir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">St. Hilarion Kalesi, Girne’ye 10 kilometre uzaklıkta, Girne Lefkoşa yolundan ayrılan bir yol üzerinde, Beşparmak sıradağlarının eteklerinde yer alır. Gidiş- dönüş anlaşacağınız taksi veya seyahat şirketlerinin Beşparmak Dağları turu ile ulaşabileceğiniz kale görülmeye değer güzelliktedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kale; ada halkını Arap saldırılarından korumak ve uyarmak amacıyla dağların en yüksek noktalarına gözetleme kulesi olarak yapılan kaleler zincirinin bir halkasıdır. Diğer kaleler Buffavento ve Kantara Kaleleridir. Kalenin ilk gözetleme kulesinin VII. ve X. Yüzyıl arasında yapıldığı tahmin edilmekte, kalenin adına Aslan Yürekli Richard’ın adayı ele geçirdiği 1191 yılında rastlanmaktadır. Kale Lusignan döneminde geliştirilmiş, yazlık mekan ve korunma alanı olarak kullanılmıştır. Ancak Venedikliler döneminde önemini yitirmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kale; Walt Disney’in Fantasia filmine ilham kaynağı olmuş, adeta kayalarla bütünleşmiş, muhteşem bir yapıdır. Adını Filistin’den kaçan burada yaşayan St. Hilarion'dan almıştır.<br />Kale farklı yükseltilerde kurulu üç ana bölümden oluşmaktadır. Girişinde alacağınız bir broşür ile daha iyi gezebileceğiniz kalenin en etkileyici bölümü ikinci bölümdür. Bu bölümde yer alan kiler, atölye, kale komutanı odası ve mutfakta yapılan canlandırmalar çok güzeldir. Bizans kilisesi, kraliyet sarayı, ortaçağ tuvaletleri, köşk, sarnıç ve salonun yer aldığı ikinci bölümde, cafe haline getirilen salonda oturabilir. Buradan muhteşem bir Girne ve Akdeniz manzarası seyredebilirsiniz. Ancak kalenin en güzel manzaraya sahip olan yeri; iç bahçedeki kalıntılardan sonra ulaşılan Batı Kulesi ile biraz daha yukarıda olan Prens John Kulesi’nin bulunduğu denizden 732 metre yükseklikteki üçüncü bölümdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kalenin tüm bölümlerini gezebilmek için en az 45 dakikalık bir süre ayırmanız gerekir. Kaleyi gezerken yıllar içinde aşınmış, kaygan dar merdivenlerde yürürken dikkat etmeniz, kaleye çıkarken yürüyüş ayakkabısı giymeniz, merdivenler yorucu olduğu için sabah saatlerini tercih etmeniz ve sağlık probleminiz varsa ikinci bölümden sonrasına çıkmamanız veya ikinci bölümde kısa bir mola vermeniz yerinde olur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bellapais-Beylerbeyi, Girne’ye 7 kilometre uzaklıkta, yüksek bir tepede kurulu turist bir dağ köyüdür. “ Acı Limonlar” romanının İngiliz yazarı Lawrence Durrell’in yaşadığı köy olarak da bilinir. Taksi veya Beşparmak Dağları Tur gezisi ile ulaşabileceğiniz limon ve nar ağaçları ile süslü yemyeşil köy; dar sokakları, küçük evleri ile güzel bir yerdir. Köyde görmeniz gereken önemli eser; Gotik mimari tarzının en muhteşem ve Yakın Doğu’daki en güzel örneği olan Bellapais Manastırı Kalıntıları’dır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Beşparmak Dağları’nın eteğinde bir kayalık üzerine kurulmuş olan Manastır, 1158-1205 yılları arasında inşa edilmiştir. Bellapais’in ilk sakinleri, 1187 yılında Kudüs’ten adaya göç eden Augustinian Mezhebi rahipleridir. İlk manastır binası 1198-1205 yılları arasında yapılmış, günümüze kadar ulaşan yapının büyük bir bölümü 1267-1284 yılları, diğer bölümleri de 1324-1359 yılları arasında inşa edilmiştir. Osmanlıların adayı ele geçirmesinden sonra manastır Yunan Ortodoks Kilisesi'ne verilmiştir. Manastır kalıntıları; ön avlu, kilise, revaklı avlu, yemekhane, mahzen, mutfak, mutfak avlusu, atölyeler, meclis odası, kilise eşyalarının korunduğu odadan oluşmaktadır. Muhteşem bir dağ ve kuzey sahilleri manzarasına sahip olan manastır çevresinde çok sayıda restaurant ve cafe bulunmaktadır. Bunlardan birine oturarak yerel yemekler eşliğinde manastırı ve manzarayı seyretmek son derece keyiflidir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Karaman Köyü-Karni ise Girne'nin batısında dağ yamacına kurulmuş, muhteşem bir manzaraya sahip eski bir Rum köyüdür. Köyde; köydeki evleri onarmaları koşulu ile Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında yabancıların oturmalarına izin verilmiştir. Bu nedenle köyde farklı uluslardan insanlar yaşamaktadır. Lüks villaların bulunduğu köy aynı zamanda köy çevresinde yapılan arkeolojik kazılar sırasında bulunan Orta Tunç Çağı’ndan kalma oda şeklinde mezarları ile ünlüdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu güzel yerler dışında Girne’ye yakın mesafede çok sayıda gezilecek yer bulunmaktadır. Bunlar arasında; Girne yakınındaki Alsancak Köyüne 1.5 kilometre uzaklıkta yer alan, dünyanın tanınmış müzelerinde ve Lefkoşa’daki Kıbrıs Müzesi’nde sergilenen altın ve gümüş objelerden oluşan VI.yüzyıl Bizans hazinesinin bulunduğu, sadece bir bölümü ziyarete açık antik Lambusa- Lambousa Şehir Devleti kalıntıları; Girne Gazimağusa yolundan ayrılan bir yol üzerinde, Çatalköy sırtlarında yer alan, iki ayrı bölümden oluşan, denizden 950 metre yükseklikte Kıbrıs'ın en sarp ve rüzgarı bol tepesinde kurulu, açık havalarda Girne, Gazimağusa, Lefkoşa ve Troodos Dağları’nın görülebildiği, özel araçla ve daha sonra yürüyerek çok zor ulaşılabilen Buffavento Kalesi sayılabilir. </span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>GAZİMAĞUSA~FAMAGUSTA</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gazimağusa; KKTC’nin en büyük ve tek Serbest Limanı’na sahip, tarihî bir liman şehridir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin “M.Ö III. yüzyılda Mısır Kralı II. Ptolemy tarafından kurulduğu tahmin edilmektedir. Ancak şehir Lusignan Dönemi’nde önem kazanmış, Famagusta adı ile anılmaya başlanmıştır. Ortadoğu’daki Akra’nın 1187 yılında Eyyubiler tarafından ele geçirilmesinden sonra birçok soylu ve tüccarın şehre gelmesi ile şehir doğu-batı ticaretinde önem kazanmıştır. Bu dönemde tüccarların desteği ile Gazimağusa’da 365 kilise yapılmış, 1291-1300 yılları arasında şehir altın çağını yaşamıştır. Gazimağusa, 1372- 1469 yılları arasında Cenevizlilerin eline geçmiş, bu dönemden itibaren Venedik döneminin sonuna kadar başkent olmuştur. Ceneviz döneminde ise askeri bölge olarak kullanılması, doğu ile batı arasında yeni deniz ticaret yollarının bulunması ile eski önemini yitirmiştir. Şehir; 1489-1571 yılları arasında Venedik egemenliğinde kalmış, bu dönemde korunmalı bir liman şehri olmuş ve askeri bir kimliğe bürünmüştür. Şehir uzun bir kuşatmadan sonra 1571 yılında Osmanlılar tarafından alınmıştır. Osmanlı döneminde şehir surları dışında Müslüman olmayanların yaşadığı Maraş ve Aşağı Maraş bölgeleri kurulmuş, şehir önemli siyasi suçlular için bir sürgün yeri olmuştur. 1878 yılında başlayan İngiliz döneminde, Maraş yönüne doğru gelişme sağlanmış, İngiliz döneminin sonlarına doğru yeni gelişme bölgeleri oluşmaya başlamıştır. 1960 sonrası Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde, Suriçi Türk belediyesi, diğer bölgeler ise Rum belediyesi tarafından idare edilmeye başlanmıştır. Bu dönem içinde şehir yoğun olarak Aşağı Maraş’ın güneydoğusuna doğru bir turizm merkezi olarak gelişmiştir. Özellikle, 1969-1970 yılları arasında savaş nedeniyle Beyrut’un önemini yitirmesiyle Maraş dünyaca tanınmış eğlence ve turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir. 1974-1986 yılları arasında güneyden ve Türkiye’den gelen göçmenlerin şehre yerleştirilmesi, mevcut alanların yeniden düzenlenmesi ve yeni yerleşim alanlarının oluşturulması sonucu yapılaşma süreci yaşanmış, Maraş’ın yerleşime kapanmasıyla şehrin gelişimi önemli ölçüde durmuştur. 1986 yılında Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin kurulması ile şehrin sosyo-ekonomik yapısında büyük değişim olmuş, şehir kuzey-kuzeydoğuya doğru gelişmeye başlamıştır”.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gazimağusa’nın en güzel bölümü eski şehir bölümüdür. Girne’den Gazimağusa’ya Komtur dolmuşları ile geldi iseniz eski şehre en kolay ulaşmanızın yolu dolmuştan Petek Pastanesi’nde önünde sizi indirmesini istemenizdir. Kendi aracınızla veya otobüs ile geldi iseniz eski şehre Kara Kapısı başta olmak üzere diğer iki kapıdan da girebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehir 15 metre yüksekliğinde 8 metre genişliğinde surlarla çevrilmiştir. Şehir surları Lusignan döneminde yapılmış, XVI. yüzyılda Venedik döneminde Osmanlılara karşı güçlendirilmiştir. Surların üzerinde 15 burç, iki anıtsal kapı bulunur. Ancak İngiliz döneminde bunlara iki kapı daha eklenmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İki anıtsal kapıdan Kara Kapısı taş bir köprü ile Fevzi Çakmak Bulvarı’na bağlanır. Kara Kapısı’nı koruyan yarım ay şeklindeki Rivettina-Ravelin Burcu; Venedikliler şehri teslim ederken beyaz bayrak salladıkları için halk arasında Akkule Burcu olarak bilinir. Burçta geçit ve top yuvalarına ek olarak bir şapel ve zindan olarak kullanılan yer altı odaları bulunmaktadır. Kara kapının iç tarafında turizm bürosu yer alır. Turizm bürosunun önündeki küçük meydanın hemen yanında yer alan taş rambadan Akkule Burcu’nun üzerine çıkarsanız buradan tüm şehri eski ve yeni bölümü ile uzaktan Maraş bölgesini görme ve şehri daha iyi tanıma olanağına sahip olursunuz. Buradaki oldukça geniş ancak son derece bakımsız, ot bürümüş surların üzerindeki yoldan yürürseniz eski şehri ve surların altındaki hendekleri daha yakından görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İkinci anıtsal kapı Deniz Kapısı’dır. Bu kapı deniz tarafında Petek Pastanesi’nin tam karşısında yer alır. Halen kapalı olan bu kapının üzerinden de surların üzerine çıkabilir. Limanı ve Maraş bölgesini uzaktan görebilirsiniz. Deniz Kapısı’nın girişinde, duvar kenarında, Lusignan veya Venedik döneminden kalan mermer bir aslan heykeli yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehirdeki en görkemli yapı; eski şehrin her tarafından görülen, Kıbrıs’ın en eski ortaçağ yapılarından biri olan Gotik St. Nicolas Katedrali’dir. Katedral Lusignan döneminde 1298-1312 yılları arasında inşa edilmiştir. Lusignan kralları, Lefkoşa’daki St.Sophia Kilisesi’nde- Selimiye Cami- önce Kıbrıs Kralı ünvanı almış,daha sonra, bu katedralda Kudüs Kralı ünvanı kazanmışlardır. Katedral; üç giriş kapısı ve ortadaki büyük giriş kapısının üzerindeki gül penceresi ile hala muhteşem bir görüntüye sahiptir. Katedral Osmanlı döneminde camiye çevrilmiş, daha sonraki tarihlerde camiye şehri alan Osmanlı ordusunun komutanı <strong>Lala Mustafa Paşa</strong>’nın adı verilmiştir. Namaz saatleri dışında ziyaret edebileceğiniz Lala Mustafa Paşa Cami’nin içi de dışı gibi görkemlidir. Katedralin önündeki dev ağacın –Ficus Sycomorus- katedralle aynı yaşta olduğu tahmin edilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cami'nin karşısında; Lusignan döneminde yapılan bir saray üzerine Venedik döneminde yeniden inşa edilen, depremlerden büyük zarar gören; Venedik Sarayı’nı- Del Preveditore Palace- görebilirsiniz. Sarayın günümüze kadar ayakta kalan cephesinde bulunan dört granit sütun Salamis’den getirilmiştir. Sarayın katedrala bakan köşesinde Namık Kemal’in hapis edildiği iki katlı küçük taş bina bulunur. Taş binanın yan tarafındaki binada Namık Kemal’in sürgün emri başta olmak üzere bu döneme ait bazı belgelerin sergilendiği tek odadan oluşan Namık Kemal Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saray kalıntılarının hemen yanında yer alan kalıntı ise Saint Francis Kilisesi’ne aittir. Sarayın yakınında, 1359 yılında Gotik tarzda kilise –Church of Saints Peter and Paul olarak inşa edilen, 1571 yılında camiye çevrilen, İngiliz döneminde buğday deposu, daha sonra halk evi, kütüphane olarak kullanılan sarı taştan yapılmış Sinan Paşa Cami- Buğday Cami yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedralin civarında yer alan sokaklar, Sinan Paşa Camisi’nden Kara Kapısı’na uzanan uzun sokak ve katedralin önündeki Namık Kemal’in heykelinin bulunduğu küçük Namık Kemal Meydanı eski şehrin en canlı bölümüdür. Katedralin hemen yanındaki Gazimağusa Medrese Binası’nın bulunduğu Liman Yolu Sokağı’nda yer alan eski tahıl depoları; hediyelik eşya satan dükkanlara ve cafelere çevrilmiştir. Yerel yemekler yapan küçük lokantaların bulunduğu Bandabuliya, meydandaki cafeler veya bu sokağın sonunda köşede yer alan Petek Pastanesi tarihî atmosfer içinde kısa bir kahve veya yemek molası vermek için uygun mekanlardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Namık Kemal Meydanı’nda dikkati çeken diğer kalıntı; Kışla Sokağı’nın köşesinde yer alan Cafer Paşa Hamamı’dır. Bu sokakta ayrıca İkiz Kiliseler olarak bilinen bitişik iki ortaçağ kilisesi’nin - Church of the Knights Templar ve Church of the Knights Hospitaller kalıntılarını da görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cengiz Topel Caddesi üzerinde yer alan, Petek Pastanesi civarında iseniz onun köşesinden sola doğru döndüğünüz zaman ulaşabileceğiniz Othello Kulesi olarak bilinen kale XII. yüzyılda Lusignan döneminde limanı savunmak için inşa edilmiştir. Kale 1492 yılında Venedikliler tarafından güçlendirilmiştir. Kalenin girişinin üzerinde yer alan Salamis Kalıntılarından getirildiği tahmin edilen mermerde, Venedik Cumhuriyeti’nin resmi simgesi olan Kanatlı Aslanı ve kalenin mimarinin adını görebilirsiniz. Kulelerden ve topçu bataryalarıyla biten koridorlardan oluşan kale’nin; çevresi ve avlusu son derece bakımsızdır. Otlarla kaplı avlunun bir tarafında bulunan yemekhane ve üzerindeki yatakhane Lusignan dönemine aittir. Avludaki topların bir bölümü Osmanlı, bir bölümü İspanyol yapımıdır. Eski şehri ve limanı seyredebileceğiniz kalenin adı Shekespeare’nin Othella Oyunu’ndan gelmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir surları üzerindeki diğer önemli Burç deniz tarafında, surların güneydoğu köşesinde yer alır. Petek Pastanesi’nın civarında iseniz sağa doğru devam eden halen tamirhane olarak kullanılan eski depolarla kale surları arasında uzanan Canbulat Caddesi boyunca yürüdüğünüz zaman ulaşabileceğiniz burç Canbulat Burcu’dur. Daha önce Arsenal olarak bilinen Burca Osmanlı kuşatması sırasında bu girişteki döner çarka atıyla saldırarak onu işlemez hale getiren ve bu sırada şehit düşen komutanın anısına Canbulat adı verilmiştir. Burç’ta Canbulat Paşa’nın mezarı ile Türk folklor sanatı ile ilgili eserlerin yer aldığı küçük müzeyi görebilirsiniz. Burcun bulunduğu alandaki liman giriş kapısının iki duvarına Osmanlı kuşatması resmedilmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu tarihi eserlerin dışında eski şehrin tüm sokakları çok sayıda kilise, hamam, tarihi ev kalıntıları ile doludur. Greklerin St. George Kilisesi, Ermeni Kilisesi, Carmelite Kilisesi, St Antonio Kilisesi, St. Anne Kilisesi Kalıntıları, Kertikli Hamamı, Kızıl Hamam bunlardan bazılarıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Canbulat Burcu’ndan kale surlarının dışına çıktıktan sonra bir süre yürürseniz Halen şehrin BM kontrolünde olan Maraş- Varoşa sınırına ulaşabilirsiniz. Burada sahilden veya sınır kapısına yakın bir mesafeden 1974 Askeri Harekatı’ndan bu yana boş duran yıpranmış büyük otellerin, kilise ve evlerin bulunduğu Maraş bölgesinin küçük bir bölümünü görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gazimağusa çevresinde mutlaka görmeniz gereken tarihi yerlerin başında şehre 8 kilometre uzaklıktaki Salamis Antik Şehir Kalıntıları gelir. Salamis M.Ö.XI. yüzyılda kurulmuş, Helenistik, Roma ve Bizans döneminin izlerini taşıyan, yüzyıllarca adanın ana limanı ve merkezi olan bir şehirdir. Roma döneminde altın çağını yaşayan şehir 648 yılındaki Arap istilası, depremler ve diğer doğal afetler sonucunda tahrip olmuştur. Halen şehir kalıntılarının bulunduğu alan Kıbrıs’ın en önemli sit alanı olarak kabul edilir. Geniş bir alana yayılan kalıntıları gişeden alacağınız harita doğrultusunda gezmeniz kalıntıları daha iyi anlayabilmenizi sağlar. Sit alanında yer alan sportif faaliyetlerin yapıldığı Gymnasium, Hamam, anfitiyatro, halen yaz festivallerinde kullanılan 15.000 kişilik tiyatro, Roma villası, Agios Epifanio ve Kambanopetra Bazilikaları, Roma Agora, Zeus Tapınağı kalıntıları görülmeye değer güzelliktedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Salamis’in 1 kilometre batısında yer alan Salamis Nekropolü-Necropolis –Kral Mezarları-M.Ö. VII ve VIII. yüzyıllara ait kral mezarlarını içerir. Bugüne kadar açılan mezarlardan döneme ilişkin önemli bulgular elde edilmiştir. Mezar kazılarından kralların değerli eşyaları, atı ve hizmetkarları ile gömüldüğü belirlenmiştir. Burada bulunan küçük müzeyi gezerseniz mezarlarla ilgili bilgi edinebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Salamis Nekropolü’nün yakınında yer alan St. Barnabas Manastırı; Hıristiyanlığı yaymak üzere Kıbrıs Adası’na gelen Aziz Barnabas adına onun ölümünden 400 yıl sonra bir Ortodoks papazının rüyasında gördüğü yeri kazması sonucu bulduğu azizin kemikleri ve eşyalarının bulunduğu yere dönemin Bizans İmparatorunun yaptığı bağışla 477 yılında yapılmıştır. Ancak Arap akınları sırasında manastırın yıkılması üzerine halen burada bulunan kilise, 1756 yılında, eski kilise kalıntıları üzerine yeniden inşa edilmiştir. Manastır bir kilise, avlu ve avlunun üç tarafını saran geçmişte papazların yaşadığı odalardan oluşmuştur. Kilisede halen XVIII. yüzyıldan kalma ikon koleksiyonu sergilenmektedir. Manastırın avlusunda Salamis’ten getirilen tarihi eserler yer almakta, papazların yaşadığı odalar Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gazimağusa aynı zamanda plajları, temiz denizi ile tanınan bir şehirdir. Gazimağusa ile Gazimağusa Boğaz arasındaki kıyı şeridinde güzel plajlar bulunur. Bunlar arasında; Şehir merkezindeki Palm Beach, Gazimağusa’nın 5,5 kilometre kuzeyinde, Gazimağusa-Karpaz anayolu üzerindeki Glapsides, Gazimağusa’nın yaklaşık 25 km. kuzeyindeki Boğaz’da-Bogazi yer alan küçük plaj sayılabilir. Boğaz ayrıca küçük balıkçı lokantaları ile güzel bir balık ziyafeti çekebileceğiniz şirin bir yerdir. </span></div></li></ul><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;">(~) Harita,</span> </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><a href="http://www.cografyaforum.com/forum/empty-t313.0.html"><span style="font-family:times new roman;color:#ff9900;"><em><strong>http://www.cografyaforum.com/forum/empty-t313.0.html</strong></em></span></a> <span style="color:#33ccff;">adlı siteden alınmıştır (28.02.2010).</span></span></div><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"></span></div><div align="center"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------</span></div><div align="center"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"></span></div><div align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>[*]</strong></span><em><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong> </strong></span>Bu yazı iki farklı tarihte KKTC’ye yaptığım gezi sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler ve aşağıda belirtilen kaynaklardan elde edilen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:</em></span></div><div align="center"><em><span style="font-family:Times New Roman;color:#ffff00;"></span></em> </div><div align="center"><em><span style="font-family:Times New Roman;color:#ffff00;"></span></em></div><div align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>- Grzegorz Micula, Magdalena Micula, Cyprus, dk, Eyewitness Travel Guides, Dorling Kindsley Lmd, London, 2006. ISBN -13:978-1-40531-283-7; ISBN-10: 1-4053-1283 1.<br />- Kuzey Kıbrıs Müze Dostları Derneği, Kuzey Kıbrıs Kültürler Mozaiği, A Turizm Yayınları, İstanbul, 2009, ISBN 978-975-7528-90-6.<br />- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü, Bellapais Manastırı (Broşür).<br />- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü,St. Hilarion Kalesi (Broşür).<br />- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Müdürlüğü,Girne Kalesi (Broşür).<br />- North Cyprus Tourist Guide 5. 2009-2010 (Turizm Bürolarından alabilirsiniz).<br />- Reyan Tuvi, “Yazı Afroditin Adasında Yakalayın”, 24 Ağustos 2007, Hürriyet Seyahat Özel Kıbrıs Eki. </em></span></div><div align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em></em></span> </div><div align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>Online Kaynaklar:<br /></div></em></span><div align="center"><a href="http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=167371"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=167371</em></span></a><br /><a href="http://www.cypnet.co.uk/"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.cypnet.co.uk</em></span></a><br /><a href="http://www.girne.com/"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.girne.com</em></span></a><br /><a href="http://www.kibristatatile.com/kibris-tatili/gormeden-donmeyin/girne/"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.kibristatatile.com/kibris-tatili/gormeden-donmeyin/girne/</em></span></a><br /><a href="http://www.kibristatatile.com/kibris-tatili/gormeden-donmeyin/lefkosa/"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.kibristatatile.com/kibris-tatili/gormeden-donmeyin/lefkosa/</em></span></a><br /><a href="http://www.kibristatatile.com/kibris-tatili/gormeden-donmeyin/magosa/"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.kibristatatile.com/kibris-tatili/gormeden-donmeyin/magosa/</em></span></a><br /><a href="http://www.kktcb.eu/index.php?men=251"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://www.kktcb.eu/index.php?men=251</em></span></a><span style="color:#ff6600;"> </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong></div></strong></span>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-62916226935026893512009-10-13T10:09:00.023+03:002010-03-04T11:13:50.893+02:00Yunanistan - I: "Anakara"<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqstTzw_GWWPjzMXSoGtWlubVUxCdHQQfG6R7-qZ-ex85KvL71Kl8TPwL0EtG2mTL-5BBxH50QPwZphJnDDZhTlk4UvCp-1ONwmdEjfkMO6besDGUWsSLvLwG7aF4uW97KdAFxjKv0OM9T/s1600-h/greece-map.gif"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5391979078479945650" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 278px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqstTzw_GWWPjzMXSoGtWlubVUxCdHQQfG6R7-qZ-ex85KvL71Kl8TPwL0EtG2mTL-5BBxH50QPwZphJnDDZhTlk4UvCp-1ONwmdEjfkMO6besDGUWsSLvLwG7aF4uW97KdAFxjKv0OM9T/s320/greece-map.gif" border="0" /></span></strong></a><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> <span style="color:#ff0000;">Yunanistan - I: "Anakara" [*]</span></span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Prof. Dr. Aysen TOKOL</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></strong></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan güneydoğu Avrupa'da, Balkan Yarımadası'nın güney ucunda yer alır. 132.000 kilometre kare yüzölçümü ile küçük ancak stratejik konuma sahip bir ülkedir. Doğuda Türkiye, kuzeyde Bulgaristan ve Makedonya Cumhuriyeti, kuzeybatıda Arnavutluk ile komşudur. Batısında İon Denizi, güneyinde Akdeniz, doğu ve güneydoğusunda Ege Denizi yer alır. İon Denizi ve Ege Denizi’nde 3000’den fazla, kayalıklar da dikkate alınırsa 9500 civarında adaya sahiptir. Halen bu adaların 140’a yakınında sürekli yerleşim bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Yunanistan topraklarına ilk yerleşim M.Ö. 6000 yıllarında olmuş, Bronz Çağı boyunca üç ayrı uygarlık önem kazanmıştır. Bunlar; M.Ö. 3000 yıllarında Kykladlar, Merkezi Girit olan tüm Ege adalarını etkileyen Minos Krallığı ile M.Ö.1450 yılında kurulan merkezi Yunan anakarası olan Girit’e kadar tüm adaları etkileyen Mykenai Krallığı’dır. Ülke M.Ö. 1200 yılında karanlık döneme girmiş, M.Ö. 800 civarında şehir devletlerin ortaya çıkışı ile yeniden kültürel bir canlanma yaşanmış, Karadeniz, Suriye, Kuzey Afrika ve Batı Akdeniz’de Yunan kolonileri kurulmuştur. M.Ö. 490-479 arasındaki Pers Savaş’larının ardından 479-323 yılları arasında Klasik dönem yaşanmış, bu dönem boyunca tiyatro, edebiyat, felsefe ve diğer sanat alanlarında büyük gelişme sağlanmış, Aristotle, Sokrates, Plato gibi büyük filozoflar yetişmiştir. Ancak 432-404 yılları arasında Atina şehir devleti ve müttefikleri ile Sparta şehir devleti ve müttefikleri arasında I. ve II. Peloponnesian Savaşları yapılmış, M.Ö. 404 yılında Perslerin yardımıyla Sparta Atina’yı yenmiş, Sparta’nın Atina üzerindeki egemenliği M.Ö. 371 yılına kadar devam etmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">M.Ö. 338 yılında Atina Makedonya Krallığı’nın egemenliği altına girmiş, Büyük İskender döneminde Yunan dili ve kültürü fethedilen topraklara yayılmıştır. İskender’in ölümünden sonra Atina siyasi mücadelelerin ortasında kalmış, M.Ö. 146 yılında Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine giren Yunanistan Roma İmparatorluğu’nun kültürel merkezi olmuştur. Roma İmparatorluğu'nun IV. yüzyılda bölünmesi ile uzun süre Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis - İstanbul tarafından yönetilmiş, eski önemini kaybetmiş, 1225-1456 yılları arasında bölgenin yönetiminde Kostantinapolis’i ele geçiren haçlı hanedanları rol oynamıştır. 1453 yılında Konstantinopolis’in Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınmasından ardından Yunanistan toprakları 1456 yılına kadar bazı adalar dışında Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiş, 1687-1688 yılları arasında kısa bir süre Atina Venedik Cumhuriyeti’nin kontrolüne girmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1821 yılında Avrupa ülkelerinin etkisiyle Yunan Bağımsızlık Savaşı başlatılmıştır. 1827 yılında Osmanlı Mısır donanmasının Navarin’de İngiliz, Fransız, Rus donanması tarafından yenilmesinden sonra 1830 yılında imzalanan Londra Anlaşması ile Yunanistan bağımsız bir krallık olarak tanınmış, Atina ve Peloponnese-Mora Yarımadası’nı içeren küçük bir alanda Yunanistan Krallığı kurulmuştur. 1877-1878 Rus - Osmanlı Savaşı sonucu Tesalya, Orta Yunanistan; 1912-1913 Balkan Savaşı sonucu Epir, Makedonya (Selanik), Girit, Kuzeybatı Ege (Midilli, Sisam) Adaları; I. Dünya Savaşı sonucu Batı Trakya Yunanistan’ın eline geçmiştir. 1918 yılında İttilaf devletleri Türkiye'nin batısını Yunanistan’a vermek istemiş, bu doğrultuda Yunan ordusu 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i ve Batı Anadolu topraklarını işgal etmiştir. Kurtuluş Savaşı ile 1922 yılında Yunan ordusu Türk topraklarından tümü ile çıkarılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu yenilgi sonrasında ülkede iç karışıklık çıkmış, 1923 yılında yapılan bir halk oylaması ile cumhuriyet ilan edilmiştir. 1936 yılında General Metaxus dikta rejimi kurmuş, 1940 yılında İtalyan istilası Yunan ordusu tarafından durdurulmuştur. 1941-1944 yılları arasında Almanya Yunanistan’ı işgal etmiştir. 1944 yılında işgal kuvvetleri ülkeden çekilmiş, ardından ülkede iç savaş çıkmış, komünist güçler ile yönetimdeki kral taraftarları arasındaki mücadeleden ABD’nin desteği ile kral taraftarları üstün gelmiştir. 1967-1974 yılları arasında askeri rejim dönemi yaşanmış, 1976 yılında Monarşi son erdirilerek cumhuriyet rejimi kabul edilmiştir. Ülke 1981 yılında AET-günümüzde AB- üyesi olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Halen Cumhuriyet’le yönetilen Yunanistan idari bakımdan 13 bölge ve 54 ile ayrılır. Aynoroz bölgesi özerktir. Anakara özelliklerine göre Atina ve Çevresi, Peloponnese- Mora; Merkez ve Batı Yunanistan; Kuzey Yunanistan olarak bölünebilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan'ın 2001 yılı verilerine göre nüfusu yaklaşık 11 milyondur. Halkın %93’ü Yunan, %5.5’i diğer etnik gruplardan oluşur. Türkiye'ye 1923 ve 1955 mübadeleleri sırasında önemli ölçüde Türk nüfus Yunanistan’dan gelmiş, Anadolu'dan giden Rumlar ise daha çok Batı Trakya ve Tesalya'ya yerleşmişlerdir. Ülkedeki etnik gruplar arasında Makedonlar, Tosk Arnavutları, Ulahlar, Pontuslu Rumlar, Arvanitika Arnavutları, Türkler, Pomaklar, Saidî Araplar, Farslar ve Afrikalılar yer alır. Nüfusun %98’i Ortodoks, %1.3’ü Müslüman ve %0.7’si diğerleridir.Yunanistan'da halkın gündelik yaşamında din çok önemli rol oynar. Seyahatiniz sırasında tüm yerleşim yerlerinde çok sayıda küçük şapelle karşılaşabilirsiniz. Ayrıca şehirlerarası yollarda, trafik kazasında ölen kişilerin anısına, yol kenarlarına konulan, içinde Meryem Ana ikonlarının yer aldığı minyatür şapeller görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">“1976'dan beri Yunanistan’ın resmi dili- Demotiki- Halk Yunancası’dır. Yunanca 3000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Hint-Avrupa dil ailesine aittir. Antik Yunanca, Klasik Yunan uygarlığının dili olarak kullanılmıştır. Modern Yunanca Antik Yunanca'dan oldukça farklı olmakla beraber köken olarak ona dayanır. Yunanca dışında sınırlı düzeyde Arnavutça, Rumence, Pomakça, Makedonca, Türkçe ve Ulahça konuşulur”. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülke topraklarının beşte dördü dağlık, diğer bölümleri ovalıktır. Ülke'nin en yüksek noktası 2917 metre ile Olimpos Dağı'dır. Bunu 2,457 metre ile Parnassos Dağı izler. Kıyıları girintili çıkıntılı olup yaklaşık 150-160 kilometre uzunluğundadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan ekonomisi tarıma dayanır. Topraklarının % 29’una yakın bir bölümü tarıma elverişlidir. Balıkçılık gelişmiştir. Ülke yeraltı madenleri bakımından çok zengin olmasına karşılık bunun ekonomiye katkısı sınırlıdır. Turizm, ülkenin en önemli gelir kaynaklarından biridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede iklim kıyı bölgelerde, iç kesimlerde ve adalarda farklılık gösterir. Adalarda ve kıyılarda Akdeniz iklimi görülür. Dağlık bölgelerde ve iç kesimlerde karasal iklim söz konusudur. Ülkenin kuzeyinde kışlar soğuk, yazlar daha sıcak geçer. Yunanistan anakarasına gitmek için en uygun zaman nisan sonu, mayıs ve ekim aylarıdır. Haziran ekim arasındaki dönem kalabalık, pahalı ve en sıcak dönemdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan anakarasına; arabanızla; İstanbul veya son zamanlarda İzmir’den Atina’ya kalkan <em>THY, Olympic Airlines, Pegasus</em> Havayolu şirketleri ile havayolu ile; Kamil Koç otobüs şirketi ile Atina üzerinden; her akşam İstanbul’dan kalkan sabah Selanik şehrine ulaşan yataklı trenle veya Metro Turizm, Varan gibi otobüs şirketleri ile Selanik üzerinden gidebilir. Daha sonra seyahat etmeyi düşündüğünüz şehirleri otobüs, tren, araba veya bazı iç hatlarda Olympic Airlines ile seyahat ederek veya seyahat şirketlerinin düzenlediği tur programları ile gezebilirsiniz. Yunan adalarını ise gideceğiniz ada grubuna göre; Atina veya Selanik’ten uçak, Pire Limanı’ndan katamaran, feribot, özel gezi gemileri veya tur gemileri ile dolaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan’a gitmeden önce vize almanız, pasaportunuzda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti damgası bulunmaması gerekir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan anakarası güvenlidir. Ancak kalabalık bölgelerde dikkatli olmanızda yarar vardır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan anakarasında müze, sit alanları, banka ve mağazaların çalışma saatleri, mevsimlere, günlere ve şehirlere göre değişebilir. Bu konuda turizm bürolarından yardım almak en iyi yöntemdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Anakarada yemek açısından farklı seçenekler söz konusudur. Her bölgenin kendine özgü yemekleri bulunur. Adları Türk mezelerinin adlarına benzeyen, lezzet bakımından Türk mezelerinden farklı olmayan çok sayıda meze, her çeşit deniz ürünü Yunan mutfağının vazgeçilmezleridir. Sade- sketo, orta-metri veya çok şekerli-glykivastro yapılan Yunan Kahvesi (Türk kahvesi ile aynı), uzun bardaklarda getirilen sütlü veya sade buzlu kahve –café frappé, alkollü içeceklerden Çam reçinesi ile aroma eklenen sakız şarabı -Retsina ile sert rakıya benzeyen Uzo Yunanistan anakarasında en çok tüketilen içeceklerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yemek yerleri bakımından da çok sayıda seçenek söz konusudur. Taverna-tabepna, pastane-zakharoplasteío, mezeci-mezedopoleío, mandıra-galaktopoleío, yerel şarapların fıçısından denendiği şarap evi- oinopoleío, geleneksel yunan lokantası- estiatório, cafe -kafeneía ve uzo ile mezelerin satıldığı ouzeri farklı fiyat ve çeşitleri ile yemek yiyebileceğiniz yerlerdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Alışveriş yapmak isterseniz yerel motiflerle süslü kilimleri, Antik Yunan motiflerine sahip gümüş ve altın takıları, dekoratif seramikleri, müzelerde yer alan eserlerin reprodüksiyonlarını, Uzo, Retsina ve Yunanistan’a özgü diğer şarapları satın alabilirsiniz.<br /></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda Yunanistan anakarasında gezme olanağı bulduğum <span style="color:#ff0000;">Atina, Pire, Metéora, Selanik</span> ve <span style="color:#ff0000;">Kavála</span> ile ilgili kısa bilgiler verilmektedir:</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">ATİNA- ATHENS</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atina; Yunanistan’ın güney doğusunda, Attika yarımadasında yer alır. Ülkenin başkenti ve en büyük şehridir. Ülke nüfusunun üçte biri Atina’da yaşar. Atina; denize yakın ancak deniz kıyısında olmayan, üç dağ arasında, yeşillik alanları oldukça sınırlı, estetik kaygısı olmadan eski yeni binaların bir arada bulunduğu, şehrin her köşesinden görülen özellikle gece ışıklar içinde muhteşem bir görüntüye sahip olan Akropolis-Acropolis ve Lykavittós Tepeleri ile gizemli, karmaşık trafiğe sahip, gürültülü, 24 saati dolu dolu yaşayan 4.5 milyon nüfusa sahip güzel bir şehirdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hava yolu ile Atina’ya giderseniz şehir merkezindeki Sýntagma Meydanı’na- Plateia Syntagmatos 3 numaralı hattı kullanarak metro ile; düzenli işleyen E95 numaralı otobüsle; diğerlerine göre pahalı olan taksi ile ulaşabilirsiniz. Ayrıca havaalanından Pire Limanı’na otobüsle gidebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atina kısa sürede dolaşabileceğiniz, keşfedilmesi kolay bir şehirdir. Bunun için en iyi yol Sýntagma Meydanı civarında birbirine yakın mesafedeki tarihi mekanları yürüyerek dolaşmaktır. Ancak yürümekten hoşlanmıyorsanız şehri ve civarını keşfetmek için şehir turlarından; uygun fiyatlı, yolun kenarında gideceğiniz yeri söyleyerek durduracağınız veya içinde yolcu olsa bile aynı yöne gitmesi halinde sizi de alan, taksimetresinin çalıştığına dikkat etmeniz gereken taksilerden; Sýntagma Meydanı ile Plateía Omonoías- Omonoías Meydanı’ndan kalkan, yoğun saatlerde kalabalık olan, duraklara yakın gazete bayilerinden alacağınız biletle binebileceğiniz otobüs ve troleybüslerden yararlanabilirsiniz. Ayrıca şehirdeki geniş metro ağını kullanabilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atina’nın ana meydanını; etrafı otel, büro, elçilik binaları, cafe ve bankalarla çevrili, metro istasyonunun bulunduğu Sýntagma Meydanı- Anayasa Meydanı oluşturur. Meydanda 1834-1838 yılları arasında kraliyet sarayı olarak yapılan sarı renkli Parlamento Binası bulunur. Meydanda bulunan Meçhul Asker Anıtı’nın önünde her gün saat 11.00’de geleneksel kıyafetleri ile nöbet tutan Yunan Ulusal Muhafız Ordusu Askerleri’nin- Évzones- nöbet değişim töreni yapılır.Ayrıca her ayın son pazar günü aynı saatte tören tekrarlanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Parlamento Binası’nın önünden geçen caddeden kuzeye doğru uzanan Eleftherios Venizelou Caddesi- Panepistimíou- boyunca yürüdüğünüzde St. Denis Roma Katolik Katedrali-Church of Ayios Dionysios, Yunan Akademisi, Atina Üniversitesi, Ulusal Kütüphane gibi tarihi binaları ve ünlü Attica Alışveriş Merkezi’ni görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu güzel cadde; şehrin ulaşım hattının merkezi Plateía Omonoías- Omonoías Meydanı’na uzanır. Özellikle geceleri geçmişe göre daha az güvenli olan bu meydanın yakınında Ulusal Tiyatro ve Galeri, meydandan yukarı doğru devam eden 28 Oktovrıou Patissíon Caddesi üzerinde ise Ulusal Arkeoloji Müzesi yer alır. Pazartesi 10.30- 17.00, diğer günler 8.30-15.00 saatleri arasında açık olan bu müze sahip olduğu farklı dönemlere ait tarihi eserlerle Dünyanın en iyi müzelerinden biridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sýntagma Meydanı ile Omonoías Meydanı arasında yer alan Eleftherios Venizelou Caddesi’ne paralel uzanan diğer cadde ise Stadíou Caddesi’dir. Bu cadde üzerinde alışveriş merkezleri, iki küçük meydan ve Ulusal Tarih Müzesi bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Parlamento Binası’nın yan tarafındaki Vasilíssis Sofías Caddesi’nden ilerlediğinizde bu cadde ile Koumpári Caddesi’nin köşesinde, M.Ö. III. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar farklı dönemlere ve uygarlıklara ait çok değerli tarihi eserlerin sergilendiği Benáki Müzesi’ni görebilirsiniz. Yunanlı bir zenginin topladığı ve devlete bağışladığı tarihi eserlerin, onun sahip olduğu XIX. yüzyıl yapımı neoklasik bir malikanede sergilendiği muhteşem müzede Anadolu’dan toplanmış çeşitli tarihi eserleri bulabilirsiniz. Müzenin önündeki caddeden ilerlediğinizde ise Lykavittós Tepesi’nin eteklerinde yer alan şehrin en lüks bölgesi Kolonáki Bölgesi’nin ana meydanına- Plateía Filikís Etairías ulaşırsınız. Bu meydan ve çevresindeki sokaklarda yer alan şık butiklerden alıveriş yapabilir. Şık cafelerin birinde oturarak etrafınızı seyredebilirsiniz. Ayrıca Dhoúka Sokağı’ndaki Kylad Sanatları Müzesi’ni- Museum of Cycladic Art- ziyaret edebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehri ve çevresini tepeden görmek isterseniz, Kolonáki bölgesinde yer alan, şehrin her yerinden görülen, etekleri yeşillik üst tarafı kıraç 277 metre yüksekliğindeki Lykavittós Tepesi’ne çıkabilirsiniz. Tepeye teleferikle veya araba ile ulaşabilirsiniz. Şehrin ve tüm çevresinin muhteşem görüntüsünü seyredebileceğiniz tepede, 1835 yılında yapılan küçük beyaz renkli Ayios Georgios Şapeli’ni, yazın konserler için kullanılan tiyatro’yu görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1840 yılında kurulan Ulusal Bahçeler ise Parlamento Binası’nın arka tarafı ile Parlamento Binası’nın yanından Vasilíssis Olgas Caddesi’ne kadar devam eden 16 hektarlık bir alan içinde yer alır. Ulusal Bahçeler’deki en önemli yapı bahçelerin güneyinde halen konferans merkezi olarak kullanılan Záppeion’dur. Ulusal Bahçelerin arka tarafındaki Iródou Attikoú Caddesi’nde ise Başkanlık Sarayı bulunur. Ancak güvenlik nedeniyle halen turistlerin bu alana girmesine izin verilmemektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Parlamento Binası önünden güneye devam eden Vasilíssis Amalías Caddesi ile Vasilíssis Olgas Caddesi’nin köşesinde 132 yılında inşa edilen Yunan ve Roma şehirlerini birbirlerinden ayıran Hadrian’s Arch- Hadrian Kapısı tüm ihtişamı ile karşınıza çıkar. Ulusal Bahçeler’in karşısındaki park alanı içinde de Zeus için yapılmış en büyük tapınak olan Olympian Zeus Tapınağı’nın kalıntılarını görebilirsiniz. 132 yılında tamamlanan tapınağın 108 sütunundan günümüze 17 metre yüksekliğinde 16 sütun kalmıştır. Tapınağın önünden geçen Vasilíssis Olgas Caddesi boyunca ilerlediğinizde Stadıou Meydanı’nda mermerden yapılan Dünyanın tek stadyumu Atina Stadyumu’nu-Panathinaikos Stadium görebilirsiniz. Arazi yapısı ile uyumlu bir şekilde inşa edilen bu dev stadyum M.Ö. 330 yılında yapılmış, yapıldığı tarihten bu yana defalarca yenilenmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hadrian Kapısı’nın tam karşısındaki Melina Mercury Heykeli’nin arkasındaki sokaktan veya Syntagma Meydanı önündeki Ermou Caddesi’nin ara sokaklarından ulaşabileceğiniz Akropolis’in kuzey eteklerindeki Pláka 24 saat hareketli, her türlü hediyelik eşya alışverişi yapabileceğiniz, hareketli yunanca şarkıların çalındığı, kapılarında buzuki çalan sanatçılar bulunan, tavernalarla ve cafelerle dolu, büyük bölümü trafiğe kapalı, küçük dar sokaklardan, bu sokaklarda yer alan iki katlı, küçük perforje balkonlu neoklasik evlerden oluşan şehrin en eski bölgesidir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gecesi ve gündüzü bir başka güzel olan Pláka’da; ana cadde; bir tarafı Hadrian Kapısı’nı diğer tarafı Lysikrates Anıtı’nı gören sokağın başından, Thesíon Metro İstasyonu’na kadar kıvrılarak uzanan Adrianoú Caddesi’dir. Pláka Bölgesi’nde gezerken; sokağın yakınındaki Lysikrates Anıtı’nı ve XI. yüzyılda yapılmış Agía Aikateríni Kilisesi’ni, sokak aralarına dağılmış farklı yüzyıllarda yapılmış diğer kiliseleri, müzeleri, ana caddenin yakınında yer alan Roma dönemine ait kalıntıların yer aldığı 8.00- 19.00 saatleri arasında açık Roma Agorası’nı, Agora arazisi içinde M.Ö. I. yüzyılın ortalarında yapılan sekiz rüzgarı simgeleyen rölyef figürleri ile süslü sekizgen Rüzgar Kulesi’ni, Hadrian Kütüphanesi Kalıntıları’nı ve diğer tarihi eserleri görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Roma Agorası’na yakın mesafede, ana girişi Adrianoú Caddesi üzerinde yer alan, Akropolis’ten de ulaşabileceğiniz, Antik Agora bulunur. Antik Atina’nın dini, siyasi, ticari ve günlük yaşantısının merkezi olan, 10 hektar alanı kaplayan, Antik Agora’da, halen müze olarak kullanılan iki katlı Attolos Stoası en büyük yapıdır. Farklı dönemlere ait patika yollarla birine bağlanan tarihi kalıntılarla dolu bu geniş alanda, Antik Yunan tapınağı Hephaisteion hala tüm görkemi ile tepede durmaktadır. Antik Agora’yı daha iyi anlayabilmek için girişte Agora planını almanızda veya meydandaki büyük planı dikkatle incelemenizde yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Antik Agora’nın biraz ilerisinden; Ermou Caddesi’nden veya Mıtropelega Caddesi’nden ulaşabileceğiniz Monastiráki Meydanı, Monastiráki bölgesinin merkezidir. Meydan adını XVII. yüzyılda burada bulunan bir kiliseden almıştır. Pire’ye giden Monastiráki Metro İstasyonu’nun yer aldığı, Osmanlı döneminden kalan minaresiz bir cami bulunan bu meydan ve Piraeous Caddesi’ne kadar devam eden çevresindeki dar sokaklar; hediyelik eşya satan dükkanlar, yiyecek pazarı ve bit pazarı ile tanınır. Oldukça salaş bir görünüme sahip olan bu bölgede yankesicilere karşı dikkatli olmanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Syntagma Meydanı’nın tam karşısındaki McDonald köşesinden başlayan Monastiráki bölgesine uzanan, bir bölümü sadece yayalara açık Ermou Caddesi, şehrin en kalabalık alışveriş caddesidir. Dükkanlarla dolu bu caddenin ortasında XVII. yüzyıl yapımı Kapnikarea Kilisesi, Chapel of Ayia Varvara ve ona bağlanan diğer sokakta Atina Katedrali yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Monastiráki Meydanı’nın kuzeybatısında, Ermou Caddesi ve Omónoia Meydanı’na kadar uzanan alışveriş caddesi Athinás ile kuşatılan Psyrrí; tavernalar, barlar, sanat galerileri, şarap evleri ve hediyelik eşya dükkanları ile oldukça salaş, eski, gece fazla güvenli olmayan bir bölgedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Psyrrí Bölgesi’nin yanında Ermou Caddesi’nin sonunda yer alan Kerameikós; M.Ö. XII. yüzyıldan beri var olan geçmişte daha geniş bir alana yayılan antik mezarlık alanıdır. Kent surlarını, Kutsal Kapı ile Dipylon Kapıları’nın kalıntılarını görebileceğiniz bu alanda eski mezarlardan günümüze çok az sayıda kalmıştır. Mezarlıkta göreceğiniz mezar taşları ve heykellerin orijinalleri halen Arkeoloji ve Oberland Müzesi’nde sergilenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atina’nın en görkemli yeri Acropolis- Akropolis’tir. İki farklı yerden girişi bulunan Akropolis’in ana girişine Hadrian Kapısı’ndan biraz yürüdükten sonra Dionysiou Areopagitou Caddesi üzerinden tepeye doğru tırmanan dik ve yorucu bir yolla ulaşabilirsiniz. Akropolis’te göreceğiniz ilk görkemli yapı M.Ö. 437- 432 yılları arasında yapılan Propylaia olarak bilinen anıtsal giriş kapısıdır. Kaygan, kalabalık ve dik merdivenlerle Akropolis’in ilk girişi Beule Kapısı’ndan sonra ulaşılan bu anıtsal kapının yanında; M.Ö.427-424 yıllarında yapılan Zafer Tanrıçası Athena’ya adanan küçük Athena Nike Tapınağı yer alır. Propylaia’dan sonra; restorasyon çalışmaları yıllardır devam eden, Tanrıça Athena’ya adanmış, 447-438 yılları arasında inşa edilen ancak dış süslemeleri ile yapımı M.Ö 431 yılına kadar süren muhteşem Parthenon karşınıza çıkar. Parthenon Arkaik Tapınaklarının kalıntıları üzerine, olduğundan büyük ve ihtişamlı görülmesi için farklı bir mimari teknik kullanılarak Athena Heykeli’ne ev sahipliği yapması için inşa edilmiştir. Ancak tapınak M.Ö. 480 yılında Persler tarafından yıkılmış, daha sonra kaliteli mermerler kullanılarak yeniden inşa edilmiş, VI. yüzyılda kiliseye, 1460 yılından sonra camiye dönüştürülmüş, deprem ve savaşlarla tahrip olmuş, tapınağı süsleyen heykellerin bir bölümü XIX. yüzyılın başında Londra’ya götürülmüştür. Halen bu eserler British Museum galerilerinde sergilenmektedir. Parthenon’un yan tarafında ise M.Ö 421-406 yılları arasında yapılan güney tarafında sütun yerine kadın heykelleri kullanılan Erekhtheion Tapınağı bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Akropolis Tepesi’nin güney tarafındaki yamaçta ise; M.Ö IV. yüzyılda yapılan Dionysus Tiyatrosu ve Atina Festivali sırasında kullanılan M.Ö II. yüzyılda yapılan Herodes Atticus Odeon yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Akropolis geçmiş ile bugünü bir arada görmenizi sağlayan muhteşem bir yerdir. Üç tapınağın bulunduğu tepenin her köşesinden; şehrin yeni bölümleri ile iç içe geçmiş şehirdeki tüm tarihi eserleri görebilir. Fotoğraf çekmekten yorgun düşebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Akropolis kalabalık ve çıkışı yorucu olduğundan seyahatiniz sırasında bu alanı sabah saatlerinde veya akşamüzeri gezmenizde yarar vardır. Oldukça pahallı olan müze giriş biletini ise üzerinde yazılı olan şehrin diğer önemli tarihi alanlarına da giriş olanağı sağladığından kesinlikle atmamanız gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca Akropolis’in içinden Antik Agoraya benzer şekilde buradan ana girişin dışında Akropolis’e ulaşabileceğinizi de unutmamalısınız. Akropolis’e yolu nedeniyle çıkmakta güçlük çekerseniz Akropolis’e gelen gezi otobüslerinin park ettiği alanın arkasında Akropolis’i aşağıdan tam karşıdan gören cafeden Akropolis manzaralı bir resim çekebilir. Tarihi mekana aşağıdan kısmen görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Akropolis’i ziyaretiniz sırasında; Akropolis’e 300 metre uzaklıkta 25.ooo metre kare alana kurulu, 2009 yılında açılan, üç katlı, cephesi cam kaplı Akropolis Müzesi’ne uğramayı unutmamalısınız. Zira Arkaik dönemden Roma dönemine kadar 4000’den fazla eserin muhteşem bir düzenleme ile sergilendiği müzede tarihi heykellerin arasında dolaşmak, Erekhtheion Tapınağı’nın sütunlarını oluşturan kadın heykelleri yakından görmek son derece heyecan vericidir. En üst katındaki camlı bölümden Akropolis’i ve şehri dört farklı yönden görebileceğiniz müze binasının dış cephesinde, zaman zaman ışık gösterileri de düzenlenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atina’nın çevresinde, Attika- Attica Yarımadası’nda; otobüs, taksi, metro, yerel şirketlerin düzenlediği günlük veya yarım günlük tur programları ile ulaşabileceğiniz çok sayıda tarihi mekan ve plaj alanı bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bunlardan; Pire’den Soúnio Burnu’na kadar olan sahil bölgesi Apollo Coast- Apollo Sahili olarak bilinir. Bu bölgede güzel plajlar ve balıkçı tavernaları yer alır. Soúnio ise denizi kucaklayan kayalık bir burunda, eski bir sit alanı üzerine M.Ö. 444 yılında inşa edilmiş, Poseidon Tapınağı’nın kalıntıları ile tanınmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atina’nın 10 kilometre kuzeybatısında ünlü manastır Monastery of Dafní ile Corinth Canal -Korint Kanalı yer alır. Korint Kanalı; Yunanistan’ın kuzeyini Peloponnese- Mora’dan ayırmak amacıyla 1882-1893 yılları arasında inşa edilmiş, 23 metre genişliğinde, 6.5 kilometre uzunluğunda, Corinth Golf- Korint Körfezi ile Saronischer Golf- Saronik Körfezi’ni birbirine bağlayan kanaldır. Ancak günümüzde önemini büyük ölçüde yitirmiştir.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">PİRE- PIREAUS</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Pire; Atina’nın 10 kilometre güneybatısında, Atina ile birleşmiş, 250.000 nüfusa sahip, Yunanistan’ın ana limanı ve sanayi şehridir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir M.Ö 450 yılında kurulmuş, Atina şehir devleti tarafından liman olarak kullanılmış, M.Ö. 86 yılında Roma İmparatorluğu döneminde tamamen yıkılmış, XIX. yüzyılda yeniden Yunanistan’ın egemenliği altına girmiş, 1834 yılında Atina’nın limanı olmuştur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehre; pazarlık yapmak koşuyla taksi; Thiserío, Monastiráki, Omonoia Meydanı’ndaki metro istasyonlarından 1 numaralı kırmızı metro hattı ; Omonoías Meydanı ve Syntagma Meydanı'ndan geçen yeşil renkli altı dakikada bir hareket eden ekspres 040 numaralı otobüsle gidebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir üç limana sahiptir. Bunlardan metro istasyonuna 30 dakika yürüyüş mesafesinde, otobüs durağına daha yakın kuzeybatıda yer alan ana liman- Kentrikó Limáni- gezi gemileri başta olmak üzere büyük gemilerin, Girit ve bazı adalara giden feribotların yanaştığı limandır. Ana limanın bulunduğu bölgede bankalar, bilet satış ofisleri, restaurantlar, ana limana yakın mesafede şehrin alışveriş bölgesi, Şehir Meclisi Binası ve Tiyatro Binası yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin ikinci büyük limanı Pasalimáni- Limáni Zéas-Zéa- adalara giden hydrofoil limanı olarak kullanılır. Mikrolimano’da ise balıkçı kayıkları bulunur. Pasalimáni ile Mikrolimano arasındaki sahil barlar, cafeler, kulüplerle dolu özellikle gece çok keyifli bir alandır. Ana limandan ara sokaklarla ulaşacağınız Pasalimáni yakınında Arkeoloji Müzesi ve müzenin yakınında Zéa Tiyatrosu’nun kalıntıları yer alır. Pire yürüyerek kısa sürede gezebileceğiniz bir şehirdir.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">METÉORA</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Metéora; Kalabaka kasabası yakınında, 300 metre yüksekliğindeki kayaların üzerine birbirinden bağımsız olarak kurulmuş manastırlardan oluşan, Unesco’nun Dünya Kültür Miras Listesinde yer alan muhteşem bir yerdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Manastırlar; inziva ve Ortodoksluk'u Osmanlı egemenliğinden koruma düşüncesi ile keşişler tarafından kurulmuştur. XI. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen keşişler; önce kayaların içindeki mağaralarda yaşamış, XIV. yüzyılın ortalarından itibaren dev kayaların tepesindeki düzlüklere, düzlüklerin boyutu genişliğinde bugün dahi yapılması zor olan, gördüğünüz zaman nasıl yapıldığını anlamakta güçlük çekeceğiniz 23 manastır inşa etmişlerdir. Manastırlara ulaşım yüzyıllarca ipten yapılmış file asansörlerle sağlanmıştır. Bu asansörler günümüzde de manastırlar arası ulaşımda kullanılmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">XIX. yüzyılda bu manastırlardan sadece 6’sı sağlam kalmış, manastırlara ulaşım amacıyla 1920’li yıllarda merdiven ve yol yapılmıştır. Ancak günümüzde de ulaşım oldukça yorucudur. Her biri bir kayanın üzerinde olan manastırlara kıvrımlı dik bir yoldan muhteşem bir manzara eşliğinde gidilebilmekte, belli bir noktadan sonra patika yollardan yürünerek veya dik merdivenler kullanılarak ziyarete açık olan manastıra ulaşılmaktadır. Kadınların verilen uzun etekleri giymeleri koşuluyla manastırları ziyaret etmelerine izin verilmekte, manastırların ziyaret saat ve günleri değişmektedir. Manastırlardan, diğer manastırlar ve dev kayaların altındaki bölge muhteşem görülmektedir.Metéora’nın en büyük manastırı halen müze olarak kullanılan Megálo Meteóro-Metamórphosis Manastırı’dır. Benzer şekilde Aghios Stefános Manastırı da müze olarak kullanılmaktadır. Bu manastırların yanında Varlaám- Barlaam; Roussánou; Aghıos Nikoláos Anapafsás ve Aghia Triás Manastır’ları bulunmaktadır.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">SELANİK- THESSALONÍKI</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Selanik, Thermaikos Körfezi’nde yer alan yaklaşık bir milyon nüfusa sahip Yunanistan’ın ikinci büyük şehri, Makedonya bölgesinin idari merkezidir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Şehir, M.Ö. 315 yılında Makedonya Kralı tarafından bugünkü Thermi’de kurulmuştur. Selanik M.Ö. 168 yılında Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiş, bu dönemde zenginleşmiş, 1205-1222 yılları arasında Şövalyelerin eline geçmiş, 1246-1423 yılları arasında tekrar Doğu Roma İmparatorluğu’nun, ardından 7 yıl boyunca Venedik Cumhuriyeti’nin, 1430 - 1912 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">XV. yüzyılda Anadolu’dan çok sayıda Türk şehre getirilmiş, 1492 yılında İspanya’dan ayrılmak zorunda kalan, Osmanlı topraklarına sığınan Sefarad Yahudileri’nin bir bölümü şehre yerleştirilmiştir. Jöntürk hareketinin geliştiği şehre, 1909 yılında II. Abdülhamit sürgün olarak gönderilmiş, 1912 yılında şehrin Yunanlıların eline geçmesi üzerine geri gönderilmiştir. 1917 yılında çıkan büyük yangında şehrin %80’i yok olmuş, 1923 nüfus mübadelesi sırasında Türkler Selanik’ten ayrılmış, onların yerine Anadolu’dan Rumlar gitmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında Alman güçleri tarafından Sefarad Yahudileri Nazi toplama kamplarına gönderilerek öldürülmüşlerdir. Böylece şehrin nüfus yapısı tümü ile değişmiştir. Osmanlı döneminden kalan evler ve eserler 1917 Yangını’ndan, daha sonra bakımsızlıktan tahrip olduğundan halen şehirde bu döneme ait sınırlı sayıda eser bulunmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Selanik kısa sürede yürüyerek dolaşabileceğiniz özellikle sahili İzmir’in 20- 30 yıl önceki halini hatırlatan güzel bir şehirdir. Şehrin en güzel caddesini limandan Beyaz Kule’ye kadar uzanan, günün her saati dolu cafelerin yer aldığı Leatoros Nikis Caddesi oluşturur. Caddenin doğu sonunda yer alan şehrin simgesi Beyaz Kule 1430 yılında yapılmıştır. Pazartesi dışında 8.30-15.00 saatleri arasında açık olan, sergi alanı olarak kullanılan kulenin üst katından çevreyi seyredebilir. Güzel resimler çekebilirsiniz. Kulenin yanında deniz kenarındaki Büyük İskender’in Heykeli’ni; kulenin kara tarafındaki köşesinde ise Ulusal Tiyatro’yu görebilirsiniz. Ayrıca Ulusal Tiyatro’ya yakın mesafede bulunan Selanik ve Makedonya’daki birçok sit alanından çıkarılan değerli eserlerin sergilendiği Selanik Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Şehrin en güzel meydanını kıyıdaki caddeye açılan Aristotelous Meydanı oluşturur. Her zaman kalabalık olan bu meydan bir cafede oturup şehre özgü tatlı ve tuzlu kurabiyeleri tadabileceğiniz keyifli bir yerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Sahildeki Leatoros Nikis Caddesi ile Egnatia Caddesi arasındaki caddeler şehrin bu bölümünü daha iyi keşfedebilmeniz için gezmeniz gereken caddelerdir. Bu caddelerden meydana bağlanan Mitropoleos Caddesi ile meydana yakın Tsimiski Caddesi alışveriş caddelerdir. Ermou Caddesi üzerinde bulunan VIII. yüzyılın ortalarında yapılan 1585 yılında cami 1912 yılında tekrar kiliseye çevrilen Agia Sophia Kilisesi; Beyaz Kule’ye yakın ara sokaklardaki Navarino Meydanı’nda yer alan Roma Sarayı Kalıntıları bu bölgede görmeniz gereken önemli tarihi eserlerden bazılarıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Aristotelous Meydanı’na bağlanan şehrin ana caddesi Egnatia Caddesi çok sayıda otel, mağaza, Roma, Bizans, Osmanlı dönemine ait eserleri görebileceğiniz, alt ve üst şehri birbirinden ayıran, batıdan doğuya doğru uzanan uzun bir caddedir. Cadde ve civarında görebileceğiniz önemli tarihi eserler arasında; caddenin yakınında alt şehir tarafında bulunan Kapalı Çarşı- Bezesten; Aristotelous Meydanı’ndan karaya doğru uzanan Odos Aristotelous Caddesi’nin cadde ile birleştiği bölgede bulunan Panayia Halkaion Kilisesi; Bay Hamamı; caddenin doğu tarafında yer alan Roma dönemine ait 303 yılında Pers Zaferi anısına yapılan üzerinde savaş sahnelerinin yer aldığı Arch of Galerius- Kamara- Zafer Takı, bunun kuzeyinde 305-311 yılları arasında Doğu Roma İmparatoru Galerius’un mozolesi olarak yapılan geçmişte cami ve kilise olarak kullanılan Rotanda sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Egnatia Caddesi ile Yukarı Selanik’teki Agiou Dimitriou Caddesi arasındaki bölgede ise görebileceğiniz yerler arasında; Bay Hamamı’na yakın Antik Roma Agora Kalıntıları ve buna yakın mesafede Agiou Dimitriou Caddesi üzerinde Yunanistan’ın en büyük kiliselerinden biri, şehrin koruyucu azizi için yapılan orjinali Roma hamamı olan, farklı yüzyıllarda tahrip edilen, en son 1917 yangınından sonra yeniden inşa edilen Agios Dimitrios Kilisesi bulunur. Kilisenin üst tarafında kalan Kassandrou Caddesi ile yan tarafından yukarı doğru devam eden Agiou Nikolaou sokaklarında kültür merkezi olarak kullanılan Alazda Külliyesi bulunur. Agiou Dimitriou Caddesi üzerinde mutlaka görmeniz gereken yer ise; kiliseye yakın mesafede, caddenin doğu tarafında, Türkiye Başkonsolusluğu ile aynı bahçe içinde yer alan Atatürk’ün Evi’dir. Atatürk’ün doğduğu, çocukluğunun bir dönemini geçirdiği, belli dönemlerde kaldığı, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin bazı toplantılarının yapıldığı, bu üç katlı, bahçeli, pembe boyalı ev 10 kasım 1953 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. Evde sergilenen eşyalar İstanbul Dolmabahçe ve Topkapı Saraylarından seçilmiş, I.Balkan Savaşı’ndan sonra bir Yunan ailesinin oturduğu, zamanla tahrip olan evin tüm odaları eski biçimine en yakın şekilde düzenlenmiştir. Selanik’te bu küçük, Türkler açısından manevi değeri büyük evi gezerken duygularınıza hakim olmanız oldukça güçtür. Caddeyi doğusuna doğru devam ettiğinizde ise Selanik Üniversitesi’ne ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Şehrin ve körfezin görüntüsünü seyredebileceğiniz yer ise; eski evler arasından, kıvrımlı dar yollardan gidebileceğiniz, yukarı Selanik bölümünde yer alan, şehri tepeden seyreden Kastra- Kale’dir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Gece Yunan müziği eşliğinde güzel bir yemek yemek isterseniz Tsimiski ile Ermou Caddeleri arasında yer alan Ladadika çevresindeki sokaklarda bulunan tavernalardan birine uğramanız gerekir.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">KAVÁLA</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kavála, Doğu Makedonya ve Trakya bölgesinde aynı adı taşıyan ilin yönetim merkezi, 56.000 nüfuslu küçük bir şehirdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">M.Ö. VI. yüzyılda kurulmuş, 168 yılında Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş, 1371-1912 arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiştir.1923 yılında Lozan Antlaşması uyarınca Yunanistan-Türkiye arasında başlatılan Nüfus Mübadelesi’nde Kapadokya’da yaşayan yaklaşık 25 bin kişi Kavála’ya gitmiş, Osmanlı döneminde Anadolu’dan Kavála’ya getirilen Müslümanlar ise Kapadokya ve Anadolu’nun diğer yerlerine yerleştirilmişlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kavála çok kısa süre içinde gezebileceğiniz küçük bir şehirdir. Şehrin ana meydanını limana yakın mesafede bulunan Plateia Eleftherias oluşturur. Liman bölgesi ve liman kenarındaki cafelerle dolu sahil yolu şehrin en güzel bölümüdür. Bu yolda yürürken dağın eteklerinde kurulmuş olan şehrin yeni bölümü ile eski bölümünü bir arada görebilirsiniz. Şehrin plaj bölgesini görmek için, denize yüzünüzü döndüğünüzde sahil yolu boyunca sağ tarafınızda kalan bölgeye yürümeniz gerekir. Plaj bölgesinde yüzebileceğiniz gibi cafeden birine oturup dinlenebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehir-Panagia bölgesini görmek için ise; denize yüzünüzü döndüğünüzde sahil yolu boyunca sol tarafınızda kalan buruna doğru yürümeniz gerekir. Kıyıdaki balıkçı tavernalarının arasından geçtikten sonra ulaşacağınız bu bölge dar kıvrımlı sokakları, küçük cumbalı evleri ile hala Osmanlı döneminin izlerini taşır. Bu bölgeye giderken ve şehrin farklı bölgelerinde gezerken karşınıza sürekli Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış su kemerleri çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehir bölgesinde görebileceğiniz önemli yapılardan biri 1800-1811 yılları arasında Mısır Valisi Kaválalı Mehmet Ali Paşa’nın yaptırdığı medrese, iki mescid, bir mektep ve bir imarethaneden oluşan Külliye’dir. Külliye Mısır hükümeti tarafından kiraya verilmiş, halen otel ve restaurant olarak kullanılmaktadır. Otelin içine girerek eski külliyeden kalanları görebilir. Limana ve şehre bakan güzel bir manzara eşliğinde bir kahve içebilir veya yemek yiyebilirsiniz. Otelden biraz yürüdükten sonra karşınıza çıkan meydanda Mısır valisi Kaválalı Mehmed Ali Paşa’nın at üzerindeki Heykeli hemen gözünüze çarpar. Burada bulunan Mehmed Ali Paşa’nın doğduğu ev, daha sonra onarılarak müze haline getirilmiştir. 1530 yılında İbrahim Paşa tarafından yaptırılan cami ise minaresi kaldırılarak, 1926 yılında Agios Nikolaos Kilisesi’ne dönüştürülmüştür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Oldukça yorucu dik yokuş sokaklardan, Halil Bey Cami’ni gördükten sonra eski evlerin arasından ulaşabileceğiniz Kavála Kalesi ise şehrin ve limanın manzarasını en güzel görebileceğiniz yerdir. Kavála’da denize girmek için şehrin içindeki plaj bölgesini veya feribot veya hızlı feribotla kısa sürede ulaşabileceğiniz temiz, güzel koylara sahip Taşoz Adası’nı tercih edebilirsiniz.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">(~) Harita, </span><a href="http://www.greek-islands.us/map-greece/greece-map.gif"><span style="font-family:times new roman;color:#ff9900;"><em><strong>http://www.greek-islands.us/map-greece/greece-map.gif</strong></em></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> adlı siteden alınmıştır.</span></p><p align="center"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------</span></p><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>[*] Bu yazı iki defa seyahat etme olanağı bulduğum Yunanistan anakarası ve adalara yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler, rehberlerden edindiğim bilgiler ve aşağıda belirtilen kaynaklardan yararlanılarak üç bölüm halinde yazılmıştır:</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>- Atatürk Evi, Koç Vakfı Yayını.<br />-Athens, The City of Intellect and Democracy, Michael Toubis Publications S.A., 2006, ISBN 960-540-679-9.<br />-Berlitz, Yunanistan, Cep Rehberi, Dost Kitabevi, 2006, ISBN 975-298-235-2.<br />-Deniz İnceoğlu,”Kapadokya’nın Karşı Kıyıdaki Kardeş Şehri Kavala”, Hürriyet- Seyahat, 22.06.2009.<br />-Dk, Eyewitness Travel, Greece: Athens& The Mainland, 2007, Dorling Kindersley Lmt, London, A Penguin Company, 2007, ISBN, 978-1-40531-971-3 (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitabevi’den, bu kitabevinin bulunmadığı yerlerde </em></span><a href="mailto:post@remzi.com.tr"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>post@remzi.com.tr</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em> adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz).<br />-Demetrios Papastamos, The Acropolis, The Archeaeological Site And The Museum, Olympic Color.<br />-Greece, History, Archaeology, Tourism, Rekos lmt, ISBN 960-358-188-7.<br /></em></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yunanistan"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://tr.wikipedia.org/wiki/Yunanistan</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em><br /></em></span><a href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Yunanistan"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Yunanistan</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em><br /></em></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Selanik"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>http://tr.wikipedia.org/wiki/Selanik</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em><br />-Saffet Emre Tonguç, “Şehri Akropolis’ten Kuşbakışı Seyredin, Kahvenizi Kolonaki Meydanı’nda Yudumlayın”, Hürriyet – Seyahat, 29.12.2008.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>-Serhat Öztürk, “Yaz Başında Selanik”, Hürriyet- Seyahat, 08.06. 2009.</em></span></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-19333757762198295872009-09-29T14:21:00.033+03:002010-03-17T10:10:31.179+02:00Yunanistan - II: "Yunan Adaları"<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtEnhvGoc6HEkfyO28HiS1_SQsY6V4b2vLKmFnKNsCqpER8h01tqE-uTjIr-wR9XF0F2cRaHIDtMvEDXWnrDNq2eECFuF41l8T_i7cKjhgtv6FV7U14c5d5bJUjLcMRB1NAO6R8CdRlnHU/s1600-h/greece-map.gif"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5386848196573558450" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 302px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtEnhvGoc6HEkfyO28HiS1_SQsY6V4b2vLKmFnKNsCqpER8h01tqE-uTjIr-wR9XF0F2cRaHIDtMvEDXWnrDNq2eECFuF41l8T_i7cKjhgtv6FV7U14c5d5bJUjLcMRB1NAO6R8CdRlnHU/s320/greece-map.gif" border="0" /></strong></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"> <strong>Yunanistan </strong></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>- II: "Yunan Adaları"</strong></span></div><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>Prof.Dr. Aysen TOKOL</strong></span></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan; Ion Denizi ve Ege Denizi’nde 3000’den fazla, kayalıklar da dikkate alınırsa 9500 civarında adaya sahiptir. Halen bu adaların 140’a yakınında sürekli yerleşim bulunur. Adalar; tarihleri, yüzey şekilleri, iklimleri, mimari özellikleri, yaşam tarzları yönünden birbirinden tamamen farklı özelliklere sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunan adaları bulundukları bölgeye göre yedi grupta toplanır. Bunlar Ion Adaları, Argo- Saron Adaları, Sporadlar ve Èvvoia, Doğu Ege Adaları, Oniki Adalar, Kykladlar ve Girit şeklinde sıralanabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İon Adaları Yunanistan anakarasının batı kıyısında Ion Denizi’nde yer alır. Zeytin ve selvi ağaçları ile kaplı bu adalarda Batı Avrupa etkisi görülür. Korfu, Paksoi, Levkás, İtháki, Kefallinıa, Zákinthos bu grupta yer alan adalardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Argo Saron Adaları Pire ve Atina’ya en yakın mesafede olan adalardır. Bu gruptaki adalar arasında Salamis, Aíyina, Póros, Ídhra, Spétsei, Kíthira sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Muhteşem doğası ile Sporadlar ve Èvvoia Adaları Yunanistan anakarasına yakın adalardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Birbirinden farklı özelliklere sahip Doğu Ege Adaları, Kuzeydoğu Ege’de yer alırlar. Bu adalar arasında Thásos, Samothráki, Limnos, Lésbos- Midilli, Khios- Sakız, İkaría, ve Sámos bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Oniki Adalar Türkiye sahilleri boyunca dizilmişlerdir. Pátmos, Lipsos, Léros, Kálimnos- Kilimli, Kos- İstanköy, Astipálaia, Nisyros, Tílos, Sími- Sömbeki, Rodos, Khálki, Kastellórizon, Kárlar, Pathos bu grupta yer alan adalardır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çoğu kayalık ve çorak olan, geleneksel mimarileri nedeniyle beyaz adalar olarak bilinen Kykladlar, turistlerin en fazla ziyaret ettiği ada grubudur. Bu adalar Àndros, Tinos, Mikonos, Delos, Siros, Kéa, Kíthnos, Sérifos, Sífnos, Páros, Náksos, Amorgós, Íos, Síkinos, Folégandros, Mílos, Santoríni şeklinde sıralanabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adaların bir bölümüne Türkiye’den deniz yolu ile ulaşmak olasıdır. Örneğin Lésbos- Midilli Adası’na Ayvalık’tan; Khios-Sakız Adası’na Çeşme’den; Samos Adası’na Kuşadası’ndan; Kos- İstanköy Adası’na Bodrum ve Didim’den; Rodos’a Marmaris, Fethiye ve Bodrum’dan kalkan feribotlarla veya katamaranla Yunanistan vizesi almak koşuluyla günlük veya birkaç günlük gidebilirsiniz. Ayrıca seyahat şirketlerinin düzenlediği bir hafta veya daha kısa süreli, karada konaklamalı veya konaklamasız gemi turları ile adaları ziyaret edebilirsiniz. Tur programlarında gezilen ada sayısını ve adalarda kalma süresini yeterli görmüyorsanız Atina aktarmalı olarak bazı adalara uçakla gidebilir. Yunanistan seyahatiniz sırasında Atina ve Selanik’ten havayolu ile veya deniz yolu ile Pire Limanı’ndan ulaşabilirsiniz. Ayrıca bazı adalar arasındaki feribot bağlantılardan yararlanarak istediğiniz adaları olaşabilirsiniz. Feribot, katamaran, hydrofoil veya Yunanistan Pire Limanı’ndan kalkan özel şirketlerin düzenlediği tekne turlarına katılarak çok sayıda adayı gezebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalar içindeki ulaşımda ise tarifelerini öğrenerek otobüsleri, taksileri, taksi veya dolmuş tekneleri, taksi kamyonetleri, motorsiklet veya bisikleti, bazı adalarda katırları gemi turları dışında seyahat ediyorsanız seyahatiniz öncesi kiralayacağınız araba veya cipleri kullanabilirsiniz. Ayrıca birçok adada bulunan seyahat şirketlerinin düzenlediği içeriği farklı turlardan da yararlanabilirsiniz. Adaların bir bölümünde taksi ile anlaşarak adayı yarım günlük veya tam günlük bir programla kısa sürede dolaşabilirsiniz. Ancak bazı adalarda taksi sayısı sınırlı olduğundan taksi bulmakta güçlük çekebilirsiniz. Adalar arası ve ada içindeki ulaşımda mayıs ekim ayları arasında seferler genelde düzenlidir. Ancak bu ayların dışında ulaşım olanakları sınırlıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalarda genelde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağmurlu geçer. Ancak her adanın iklimi farklıdır. Örneğin; Oniki ada, Kykladlar ve Girit’te haziran ve eylül ayları arasında meltem adı ile bilinen bir rüzgar eser. Bu nedenle hangi adayı seyahat etmeyi düşünüyorsanız seyahatiniz öncesi bu adanın hava durumunu öğrenmenizde yarar vardır. Ayrıca adaları yaz aylarında seyahat etseniz bile geceleri hava genelde serinlediğinden; feribot, tekne veya gemi seyahatiniz sırasında havalandırmadan kaynaklanan nedenlerle gereksinim duyacağınızdan; yanınızda mutlaka kalın bir kazak veya şal, yağmura karşı şemsiye ve yağmurluk bulundurmanızda yararlı vardır. Adalara seyahat etmek için en uygun aylar mayıs ve ekim aylarıdır. Temmuz, ağustos aylarında özellikle turistik adalar çok kalabalıktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalarda dil olarak Yunanca konuşulur. Turistik adalarda İngilizce bilen kişi sayısı fazla olduğu için dil sorunu yaşamazsınız. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalar farklı bütçe olanaklarına hitap eden çok sayıda konaklama seçeneğine sahiptir. Ancak tüm konaklama tesisleri her mevsim açık değildir. Seçeneklerin bol olduğu yüksek sezonda ise turistik adalarda konaklama yeri bulmakta sıkıntı yaşayabilirsiniz. Bu nedenle seyahate çıkmadan önce bir seyahat şirketi aracılığıyla rezervasyon yaptırmanız yararlı olur. Rezervasyon yaptırırken de C grubu (iki yıldız) üstü, B (üç yıldız) veya A (dört yıldız) grubu olmasına özen göstermelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalarda geçerli para birimi Euro’dur. Kredi kartı genelde geçerlidir. Ancak yaz sezonu banka ve ATM’ler çok kalabalık olduğu ve bazı küçük yerlerde kart kullanma alışkanlığı bulunmadığı için nakit bulundurmanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalarda müze, kilise, banka, dükkan, sit alanlarının açılış ve kapanış saatleri bazen otobüs hareket saatleri adalıların siesta alışkanlıkları nedeniyle gün içinde değişebilmektedir. Genelde tüm adalarda sabah 8.00 veya 9.00 da başlayan çalışma saatleri öğlen saat 14.00 veya 14.30 ‘da sona ermekte, 17.00 veya 17.30’dan sonra yeniden başlamakta, 20.00’e kadar veya daha uzun olabilmektedir. Saatler adalara göre farklılık gösterebilmektedir. Müze ve sit alanları genelde pazartesi günü kapalıdır. Bu nedenle adalardaki turizm bürolarından çalışma saatleri konusunda bilgi almanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalarda yemek tam bir keyiftir. “Her ada grubunda adanın coğrafi özellikleri ve tarihini yansıtan bir yemek kültürü bulunur. İon Adaları’nda yemeklerin çoğu Venedik Döneminin etkisiyle makarna ağırlıklıdır. Kayalık Kykladlar’ın yemekleri ağır, Oniki Ada ve Doğu Ege Adaları’nın yemekleri deniz ürünleri ağırlıklıdır. Girit mutfağında Osmanlı etkisi hissedilir.”</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahat edeceğiniz her adanın sokaklarında çok sayıda farklı menülere sahip, taverna-tabepna, pastane-zakharoplasteío, mezeci-mezedopoleío, mandıra-galaktopoleío, yerel şarapların fıçısından da denendiği şarap evi- oinopoleío, geleneksel yunan lokantası- estiatório, cafe -kafeneía ve uzo ile mezelerin satıldığı ouzeri gibi yemek yiyebileceğiniz yerlerle karşılaşırsınız. Bu yiyecek yerlerinin her birinde birbirinden lezzetli yiyecekler bulabilir. Kimi basit, kimi çok sevimli, kimi daha lüks döşenmiş bu mekanlarda büyük bir keyifle yemek yiyebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalarda; adalıların yaptığı gibi Yunan kahvesi- (Türk Kahvesi ile aynı) eşliğinde peksimet ve kurabiyelerle hızlı bir kahvaltı yaparak güne başlayabilir. Öğlen ve akşam yemeklerini sakin bir şekilde keyifle yapabilirsiniz. Adalılar gibi sebzelerden, çeşitli otlardan veya ahtapot, kalamar gibi deniz ürünlerinden yapılan, zeytinyağın bol kullanıldığı, çoğunlukla içine yoğurt ve sarımsak eklenen her adanın kendine özgü birbirinden nefis Türk mezelerine benzeyen mezeleri ile öğüne başlar. Et, deniz ürünleri veya sebze yemekleri ile yemeğinize devam edebilirsiniz. Meyve tabağının ardından öğlen ve akşam yemeklerinden sonra adalılar gibi bir pastaneye giderek çeşit çeşit tatlılardan birini tadabilir. Daha sonra bir cafeye giderek sade- sketo, orta-metri olarak belirtmezseniz çok şekerli-glykivastro olarak gelen Yunan Kahvesini veya uzun bardaklarda getirilen sütlü veya sade buzlu kahveyi –café frappé içebilirsiniz. Mezenize İon, Girit, Doğu Ege Adaları’nın içimi hoş, bütçenize göre farklı kalitedeki şaraplarının eşlik etmesi bir ada yemek geleneğidir. Çam reçinesi ile aroma eklenen Retsina-sakız şarabı ile sert rakıya benzeyen Uzo Yunanistan anakarası gibi adalarda da en çok tüketilen alkollü içkilerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Alışveriş yapmak isterseniz adaların çoğunda deriden yapılmış çeşitli giyim eşyalarını, Antik Yunan motiflerine sahip gümüş ve altın takıları, dekoratif seramikleri, süslü şık tespihleri, müzelerde yer alan eserlerin reprodüksiyonlarını, Uzo, Retsina ve her adaya özgü şaraplardan satın alabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adalarda tarihi ve turistik yerleri gezebilir. Bazı adalarda dağ sporu, tümünde çeşitli deniz sporları yapabilir. Bazı adalarda çılgın gece eğlencelerine katılabilir. Bazılarında sakin bir tatil geçirebilir. Kimi kumlu, kimi taşlı plajlarda mavi temiz deniz sularında gönlünüzce yüzebilir. Seçenekleriniz doğrultusunda keyifli bir tatil geçirebilirsiniz. Ancak adalar genelde güvenli olmakla birlikte yankesicilere karşı dikkatli olmanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda gezme olanağı bulduğum Rodos, Santoríni, Míkonos ve Girit hakkında kısa bilgiler verilmektedir:</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>RODOS</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rodos Adası, oniki adanın en büyüğü ve en doğuda olanıdır. Marmaris limanına 43, Fethiye limanına 77 kilometre uzaklıktadır. Yüzölçümü 1.398 kilometre kare, 2004 yılı itibariyle nüfusu 130.000 kişidir. Oniki adanın yönetim merkezidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adaya; Marmaris Limanı’ndan sadece yazın her gün kalkan 50 dakika süren Katamaran veya yaz kış kalkan iki saat süren hızlı feribotla, haftanın belli günleri sefer yapan arabalı feribotla (<a href="http://www.fethiyerental.com/?a=1&lang=2&Cat=112">http://www.fethiyerental.com/?a=1&lang=2&Cat=112</a>), Fethiye Limanı’ndan aylara göre değişen günlerde kalkan, 90 dakika süren feribotla (</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><a href="http://www.olymposyachting.com/tr/feribot/fethiye_rodos.asp">http://www.olymposyachting.com/tr/feribot/fethiye_rodos.asp</a></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">), Bodrum Limanı’ndan (</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><a href="http://www.olymposyachting.com/tr/feribot/bodrum_rodos.asp">http://www.olymposyachting.com/tr/feribot/bodrum_rodos.asp</a></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">) Haziran ayından itibaren her gün kalkan, 2 saat 15 dakika süren feribotla, adaları dolaşan gemi turları veya Atina ve Selanik’ten kalkan veya Girit, Santorini ve bazı Yunan adalarından kalkan uçaklarla, Pire Limanı’ndan katamaran, feribot veya hydrofoil ile ulaşılabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rodos; coğrafi açıdan dağlık bir adadır. Adanın güneybatısından başlayan dağlar adanın kuzeydoğusuna kadar uzanır. Atavyros Dağı 1.215 mt.yüksekliği ile adanın en yüksek noktasını oluşturur. Ada; bitki örtüsü bakımından Türkiye'nin batı kıyılarına benzer. Rodos; sürekli esen meltem rüzgarı nedeniyle oldukça ılıman bir iklime sahiptir. Nem oranı düşüktür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adanın tarihi diğer Yunan şehirleri gibi mitolojiye dayandırılır. Geçmişi neolitik döneme kadar uzanan adaya M.Ö. XVI. yüzyılda Minoslar, XI.yüzyılda Dorlar gelmiştir. Dorlar döneminde Lindos, Ialysos ve Kámerios şehirleri kurulmuştur. Roma dönemine kadar refah içinde olan bu üç şehir devlet Pers istilasının ardından, M.Ö. 478 yılında Atina Birliği'ne bağlanmıştır. M.Ö.431 yılında Peloponnesian Savaşları sırasında şehir devletleri tarafsız kalmış, M.Ö.408 yılında da üç şehir devleti yeni bir devlet oluşturmuş, Rodos şehrini başkent olarak kurmuşlardır. M.Ö.357 yılında ada </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Karyalılar'ın</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, M.Ö.340 yılında Persler'in, M.Ö.332 yılında Makedonyalı Alexander III’ ün Persleri yenmesinden sonra Roma İmparatorluğunun bir parçası olmuştur. Alexander III’ün ölümünden sonra ada onun generalleri arasındaki çatışmanın ortasında kalmış,</span><a name="Orta.C3.A7a.C4.9F_d.C3.B6nemi"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> M.Ö. 164 yılında Roma ile anlaşma yaparak bazı imtiyazlar elde etmiş ancak Roma politikaları nedeniyle bu imtiyazlarını kaybetmiştir. I. Yüzyılda adada Hıristiyanlık yayılmış, 297 yılında Doğu Roma dönemi başlamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ada; 1306 yılında </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hospitalier Şövalyeleri</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarafından Cenevizli bir korsandan satın alınmış, Şövalyeler 1309 yılında yönetimi ele geçirmişlerdir. Hospitalier Şövalyelerinin geçmişi XI. yüzyılda Amalfili tüccarların kurduğu St. Jean Şövalyeleri Tarikatı’na dayanmaktadır. Şövalyeler papa tarafından Kudüs’te kutsal mezarı koruma, hasta ve yardıma muhtaç hıristiyan hacıları bakmakla görevlendirildiklerinden Hospitalier -hastabakıcı adı ile de anılmaktadırlar. İlk haçlı seferinden sonra askeri bir örgüt haline gelen şövalyeler 1291 yılında Kudüs’ün alınmasından sonra Kıbrıs’a gelmişler. Daha sonra Rodos’a yerleşmişlerdir. Şövalyelerin egemenliğinde altında Rodos büyük önem kazanmış, Rodos'la birlikte ona komşu diğer adalara da sahip olan Şövalyeler, Anadolu sahillerini 1344-1403 yılları arasında ele geçirmişlerdir. Şövalyeler 1415 yılında Bodrum'a yerleşmişler. Burada dönemin en iyi korunan kalelerinden birini inşa ederek Anadolu kıyılarında önemli bir üsse sahip olmuşlardır. 1522 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun Rodos’u ele geçirmesi üzerine Rodos Şövalyeleri Rodos ve Bodrum’u terk ederek Malta Adası’na gitmişlerdir. Ada yaklaşık 400 yıl Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalmıştır.</span><a name="Modern_Tarih"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1912</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Trablusgarp Savaşı</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> sırasında Rodos </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İtalya</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarafından işgal edilmiş, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1948</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında Yunanistan'a katılmıştır. Adada halen 2500 civarında Türk yaşamaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rodos Adası’ndaki en büyük yerleşim adanın kuzey ucunun sonunda yer alan Rodos Şehridir. Adada Rodos şehri dışında Koskinoú, Faliráki, Arkhángelos, Líndos, Triánda, Paradisi, Afántou gibi küçük köyler ve tatil beldeleri bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rodos Şehri eski ve yeni şehirden oluşur. Şehrin en güzel bölümü Eski Şehir bölümüdür. Eski Şehir; uluslararası veya adalar arası büyük feribotlarla dolu Rodos Ticari Limanı’nın tam karşısındadır. </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nde yer alan Eski Şehrin çevresi hendeklerle ve 4 kilometre uzunluğunda, 12 metre kalınlığında, 11 giriş kapısı bulunan iç içe iki sıra surla çevrilidir. Bu muhteşem surlar salı ve cuma günleri saat 14.45’de Büyük Üstadlar Sarayı’ndan başlayan rehberli turla gezilebilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bulunduğunuz bölgeye göre farklı giriş kapılarından girebileceğiniz eski şehrin ana meydanı; deniz tarafındaki ikiz kuleli Deniz Kapısı’nın arkasında kalan, ortasında ortaçağdan kalma küçük bir çeşme bulunan Plateía İppokrátaous-İppokrátaous Meydanı’dır. XV. yüzyıldan kalan binalar, cafe ve tavernalarla çevrili olan bu canlı meydan farklı yönlerden gelen sokakların kavşak noktasıdır. Meydanın bir tarafı Musevi Mahallesi diğer tarafı Hora’dır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Musevi Mahallesi’nde görmeniz gereken en önemli yapılar; İppokrátaous Meydanı’nın devamında yer alan, ortasında siyah üç bronz deniz atının bulunduğu bir çeşme bulunan Evreon Martyron Meydanı’nın- Yahudi Şehitler Meydanı- yakınındaki XV. yüzyıl St. Panteleimon Kilisesi ile Our Lady of Victory Kilisesi’nin kalıntılarıdır. Musevi bölgesinde oturanların bir bölümü II. Dünya Savaşı sırasında gönderildikleri Auschwitz Kampı’nda öldürüldüklerinden bu kişilerin anısına meydandaki çeşmenin yan tarafına siyah mermerden bir anıt dikilmiştir. (Gemi turu ile geldi iseniz ticari limanın tam karşısında yer alan kapıdan girdiğinizde ulaşacağınız bölge Musevi Mahallesidir).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İppokrátaous Meydanı’nın diğer tarafındaki Hora Mahallesi ise; farklı yapı tarzlarındaki evlerin, dar sokakların, küçük meydanların, İppokrátaous Meydanı’ndan başlayan Sokrátous Caddesi’nin yer aldığı, Osmanlı döneminden kalan bir çok tarihi eserin bulunduğu bölgedir. Bu bölgedeki Osmanlı eserleri arasında meydana yakın İbrahim Paşa Cami, mahallenin ara sokaklarında kalan Recep Paşa Cami, Mustafa Cami, Türk Hamamı, halen bar olarak kullanılan Saat Kulesi, şövalyelere karşı elde edilen zafer onuruna yapılmış pembe kubbeli Süleyman Cami, caminin çaprazında içinde birçok Osmanlı elyazmasının bulunduğu Osmanlı Kütüphanesi sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dükkanların saat 13.00-17.00 arasında kapalı ancak gece geç saatlere kadar açık olduğu eski şehrin ana caddesi Sokrátous Caddesi canlı ve kalabalık bir caddedir. Hediyelik eşya dükkanları, cafelerle dolu bu caddede Rodos’a özgü gümüş takılar ve çeşitli hediyelik eşyalar satın alabilir. Caddedeki cafelerde oturabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehrin en ilginç bölümü Kollakhium- Şövalyeler Bölgesi’dir. Bölge Şövalyeler Sokağı- Odos İppotón ile Büyük Üstadlar Sarayı’ndan oluşur. İppokrátaous Meydanı’na çok yakın mesafede Sokrátous Caddesi’ne paralel uzanan Şövalyeler Sokağı her iki tarafında gotik tarzda yapılmış, kalenin farklı bölgelerini korumakla görevli 7 farklı ulustan şövalyelerin toplandığı, dış cephelerinde armaları bulunan hanlarının sıralandığı, iki yerden kemerli geçit ve köprü ile birbirine bağlanmış muhteşem bir sokaktır. Sokağın meydana yakın güney tarafında yer alan muhteşem Şövalyeler Hastanesi halen değerli eserlerin sergilendiği Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmaktadır. Onun karşı tarafında yer alan Dekoratif Sanatlar Müzesi’nde Lindos Seramikleri ile geleneksel Rodos ev yaşantısı sergilenmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şövalyeler Bölgesi’nin merkezi olan Büyük Üstadlar Sarayı, VII. yüzyılda yapılan Bizans kalesinin XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde düzenlenmesi sonucu oluşturulmuştur. Şövalyelerin yönetim merkezi olan bina 1856 yılında büyük bir patlama sonucu yıkılmış, daha sonra Mussolini ve Kral III. Vittorio Emmanuel’in kullanması için İtalyanlar tarafından 1937 yılında restore edilmiştir. Bu muhteşem sarayın iç kısmında Kos’dan getirilen mozaikler ve Avrupa’nın çeşitli yerlerinden getirilen mobilyalar hemen gözünüze çarpar. İçi gibi görkemli olan sarayın avlusu heykellerle süslüdür. Sarayda Ortaçağ ve Antik Rodos Sergilerini görebilir. Geceleri yapılan ışık ve ses gösterisinde XVI. yüzyıldaki Osmanlı kuşatmasını izleyebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şövalyeler Sokağı yakınındaki Symis Meydanı’nda ise Aphrodite Tapınağı’nın kalıntılarını görebilir. Sanat Galerisi’ni ziyaret edebilirsiniz. Meydan, Nea Agora –Yeni Market tarafındaki Özgürlük Kapısı’na yakın olduğundan buradan yeni şehir bölgesine gidebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin kale duvarları dışında kalan Yeni Şehir bölümünde lüks malların satıldığı çok sayıda alışveriş merkezi bulunur. Yeni Şehirde görülecek yerlerin başında Eski Şehir’le Mandraki Limanı arasında yer alan Néa Agora- Yeni Çarşı kubbeli giriş kapısı ile hemen dikkatinizi çeker. Çarşı; dükkanlar ve cafelerle dolu canlı bir alandır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yeni Şehrin ana meydanı Yeni Çarşı’nın arka tarafında bulunan Plateia Rimini’dir. Turizm ofisleri, otobüs durakları, taksi durağı meydanda veya onun civarındadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yeni Çarşıya yakın, Ticari Liman’dan sahil boyunca yürüdüğünüzde 10 dakikalık mesafede bulunan Mandráki Limanı ise özel yatlar, küçük feribotlar, hydofoil ve gezi teknelerinin bulunduğu hareketli bir limandır. Limanın girişinde biri dişi ve biri erkek iki bronz geyik heykeli hemen dikkatinizi çeker. Bu heykeller Dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rodos Heykeli</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nin yerine inşa edilmiştir. Rodos Heykeli M.Ö. 305 yılında Güneş Tanrısı Helios için yapılmıştır. 32-40 metre yüksekliğinde olduğu tahmin edilen bu dev heykel 12 yılda tamamlanabilmiştir. Efsaneye göre limana giren gemiler bu dev heykelin ayaklarının arasından geçerek limana girmişlerdir. Heykel M.Ö. 227 yılında büyük bir deprem sonunda yıkılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Halen Mandráki Limanı’nın deniz tarafında üç yel değirmeni ve deniz feneri olarak kullanılan XV. yüzyıl yapımı St. Nikolas Kalesi yer alır. Limanın kara tarafında ise İtalyanlar tarafından 1920’li yıllarda yapılan mahkeme, belediye sarayı ve ulusal tiyatro bulunur. Evangelismoú Kilisesi, Çeşme, Hükümet Binası, Murat Reis Cami, Osmanlı Devlet Mezarlığı liman ve civarında görebileceğiniz önemli tarihi eserlerdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Limanın kenarındaki Plateia Eleftherías Caddesi’nden kuzeye doğru yaklaşık 20 dakika yürüdüğünüzde adanın en güzel plajlarından biri olan Elli Plajları’na, ardından Akvaryum’un bulunduğu Hidrobiyoloji Enstitüsüne ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yeni Şehrin batısında yer alan, limandan oldukça uzak bir mesafede olan Smith Tepesi şehir manzarasını en güzel görebileceğiniz yerdir. Tepede İtalyanlar tarafından restore edilmiş M.Ö. II. yüzyıla ait stadyumu, tiyatroyu, Pyhian Apollon Tapınağı’nın dört sütununu ve diğer tapınak kalıntılarını görebilirsiniz. Bu bölgeye Plateia Rimini Meydanı’ndan kalkan 5 numaralı şehir otobüsü ile ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rodos şehrinin dışında kalan adanın diğer bölümlerini Yeni Şehirden araba veya motosiklet kiralayarak gezebilir. Yeni Çarşının arkasındaki Plateia Rimini Meydanı’ndaki Doğu Tarafı Otobüs Durağı’ndan Faliráki ve Líndos’a giden otobüslere, Yeni Çarşının yanındaki Batı Tarafı Otobüs Durağı’ndan Antik Kámerios’a giden otobüslere binebilirsiniz. Plateia Rimini Meydanı’nda ve şehrin diğer yerlerinde bulunan turizm ofislerinden otobüs seferleri ile ilgili bilgi alabilirsiniz. Taksi de zaman kaybını önleyen iyi bir seçenektir. Plateia Rimini Meydanı’nın doğusunda yer alan ana taksi durağındaki taksilerle şehrin içini ve çevresine uygun fiyata gezebilirsiniz. Ancak taksilerin tıpkı dolmuşlar gibi aynı yöne yolcu aldığını, taksilere sadece taksi duraklarından binilebileceğinizi unutmamalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adada görebileceğiniz yerler arasında; Rodos şehrinin on kilometre güneyinde geleneksel Rodos evlerini görebileceğiniz Koskinoú Köyü yer alır. Şehrin 15 kilometre güneyinde, limandan kalkan bir taksi ile 30 dakikada ulaşabileceğiniz uzun kumsalı, çeşitli spor olanakları, eğlenceli hayatı ile adanın en güzel tatil beldesi olan Faliráki bulunur. Buradan teknelerle başta Ladikó Koyu olmak üzere birçok küçük koyu keyifle gezebilirsiniz. Şehrin 15 kilometre güneybatısında Antik İalyssós şehrinden kalan bazı kalıntıları; orman içindeki Moni Filerímou’da İtalyanlar tarafından restore edilmiş eski dini yapıları görebilirsiniz. Şehrin 26 kilometre güney batısında dar ağaçlık bir vadi olan Petaloúdes- Kelebekler Vadisi yaz aylarında uçuşan binlerce kelebeği görmek için gelen turistlerle doludur. Şehrin 33 kilometre güneyinde ise bazı geleneksel el ürünleri ile tanınan adanın en büyük köyü Arkhángelos bulunur. Şehrin 36 kilometre güneybatısında otobüsle 20 dakika ulaşabileceğiniz Antik Kámerios Şehri’nde III. ve VI. yüzyıla ait şehir kalıntılarını görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rodos şehrinin 52 km güneydoğusunda ise M.Ö. 2000 yılında kurulan adanın en güzel antik köyü olan Líndos yer alır. Otobüs veya taksi ile veya Mandraki Limanı’ndan sabah saat 9.00 da kalkan akşamüzeri saat 18.00 de dönen tur tekneleri ile ulaşılabileceğiniz Lindos, Líndos Akropolisi’nin altındaki bir alanda kurulmuş 700 kişinin yaşadığı bir köydür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Köye arabaların girişi yasak olduğu için köyün girişi ile köy meydanı arasındaki ulaşım sürekli çalışan akülü otobüs ile sağlanmaktadır. Küçük bir meydana sahip olan köyde gireceğiniz her sokak meydana ulaştığından kaybolma olasılığınız söz konusu değildir. Lindos; labirent gibi sokaklara sıralanmış, taş, sardunyalarla süslü, siyah beyaz mozaiklerle kaplı avlulara sahip beyaz XVII. yüzyıl zengin denizci evleri; meşhur Líndos Seramikleri başta olmak üzere çeşitli hediyelik eşya satan dükkanlarla dolu çarşısı ile küçük bir yerdir. Yazın çok kalabalık olan köyün merkezinde tarihi Çan Kulesi ile Bizans dönemine ait bir kilise bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Köyün en ihtişamlı bölümü yürüyerek veya katırla gidebileceğiniz 125 metre yükseklikte bir tepede bulunan Líndos Akropolisi’dir. Akropolise çıkan merdivenler dik, ancak fazla yorucu değildir. Dantel satan kadınlarla dolu 300 basamağı tırmandığınızda XIII. yüzyılda Rodos Şövalyeleri tarafından yapılmış kale burçları içinde; M.Ö.IV. yüzyılda yapılan Athena Tapınağı’ndan kalan sütunları, III. yüzyılda yapılan Dorik stoa kalıntılarını, XIII. yüzyılda yapılan kiliseyi, M.Ö. 200 yılından kalan sütunları görebilirsiniz. Líndos Akropolisi ve Akropolis’ten görülen köy ve deniz manzarası çok güzeldir. Köyün ana kumsalı dışında kumsala bir patika ile bağlı Pallás Kumsalı, köye yakın mesafede yer alan Lárdos Koyu yüzmek için ideal alanlardır.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>SANTORÍNİ</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Santoríni, Kyklad Adaları grubunda yer alan 78 kilometrekare yüzölçümüne,13.000 kişilik nüfusa sahip, 13 köyden oluşan küçük bir adadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ada uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Adaya ilk olarak M.Ö. 3000 yılında Girit Adası’ndan gelen Minos’lular yerleşmiş, bu dönemde Akrotíri büyük bir ticaret merkezi olmuştur. Minos’lular, adaya, burada bulunan volkanın şeklinden dolayı yuvarlak anlamına gelen Strogyle adını vermişlerdir. Bu volkan, MÖ 1450 yılında patlamış, adanın ortasında Caldera adı verilen, 83 kilometre kare büyüklüğünde bir alanı kaplayan krater oluşturmuş, adadan geriye sadece hilale benzer şekli ile bugünkü Santorini ile Aspronisi kalmıştır. Adadaki patlama sırasında oluşan dev dalgalar, Girit’e kadar ulaşmış ve bazı bilim adamlarına göre Minos Krallığını ortadan kaldırmış bazılarına göre zarar vermiştir. M.Ö. 236 yılında Thirasia anakaradan ayrılmış, M.Ö. 197 yılında Palaiá Kaméni oluşmuştur. Santorini’nin güney sahili 1570 yılında yeniden yıkılmış, 1707 depremi Néa Kaméni’nin oluşmasına neden olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Minoslular'dan sonra M.Ö. XI. yüzyılda Dorlar adaya yerleşmiş, Dorlar zamanında adanın adı Thíra olmuş, Peloponnesian Savaşı sırasında ada Sparta tarafından işgal edilmiş, daha sonra Atina’nın kontrolüne girmiştir.1207 yılında adaya yerleşen Venedikliler Azize Irene atfen adaya Santoríni adını vermişlerdir. Günümüzde Yunanlılar ada için daha çok Thíra adını kullanmaktadırlar. Venediklilerin ardından Osmanlı İmparatorluğu 1570 yılında adayı işgal etmiş, 1832 yılında diğer Kykladlarla birlikte Yunanistan’a geçmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Halen adanın merkezi Firá şehridir. Diğer önemli yerleşim yerleri arasında Oía, Imerovígli, Perissa ve Kamári sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Türkiye’den Santoríni’ye direkt uçak seferi bulunmamaktadır. Atina aktarmalı olarak uçakla; Atina’dan Olympic Airlines veya aynı havayolları şirketi ile Rodos ve Míkonos’tan; Gemi turları ile veya Míkonos ve Pire Limanı’ndan katamaran; Pire, Selanik, Girit, Míkonos ve bazı adalardan feribotla adaya ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adaya feribot veya katamaranla gitmeniz halinde bu deniz taşıtları Santoríni’nin Athiniós Limanı’na gitmekte, Limandan Firá’ya gece geç saatlere kadar otobüs seferleri bulunmaktadır. Ayrıca Perissa ve Kamári yerleşimleri ile Athiniós Limanı arasında düzenli seferler yapılmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adaya gemi turları ile gitmeniz halinde geminiz adaya yakın bir noktada demir atmakta, botlarla küçük Skala Firón Limanı’na ulaşılmaktadır. Buradan 260 metre yüksekliğindeki Firá’ya; her biri dört kişi alan arka arkaya dizili beş vagonu bulunan, 7.00- 22.00 saatleri arasında çalışan teleferikle; mavi boncuklarla süslü katırların sırtında veya 588 basamaklı zikzak şeklindeki merdivenleri yürüyerek çıkabilirsiniz. Genelde tur gemileri aynı anda adaya geldiğinden teleferikle çıkmak uzun zaman almakta, katır yolculuğu size daha sonraki günlerde oturma sorunu yaşatabilmekte, yürümek katırların pisliklerinden dolayı merdivenlerin kaygan hale gelmesi ve koku nedeniyle zor olmaktadır. Katırlarla merdivenleri çıktığınız zaman yerel bir fotoğrafçı resimlerinizi çekmekte dönüş yolunuzda aynı yerden resimlerinizi alma olanağınız bulunmaktadır. Geminin düzenlediği ada turuna katılmanız halinde botlarla gemiden feribot limanına, buradan otobüsle adanın tümünü görerek Firá’ya gelmeniz, köyü gezdikten sonra teleferikle Skala Firón Limanı’na oradan teknelerle geminize ulaşmanız daha kolay olmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Firá, XVIII. yüzyılda kurulmuş, 1956 yılında 7.8 şiddetindeki depremden büyük zarar görmüş, daha sonra yeniden imar edilmiş küçük bir yerdir. Şehir dik bir uçurumun kenarına kurulduğundan tüm binalar adeta denize uçacakmış izlenimi vermektedir. Köy; beyaz veya pastel renkli küp şeklinde veya bir bölümü varil tipi çatılı mağara evleri; mavi kubbeli sayısız şapelleri, katırların geçebileceği genişlikte dar, kimi merdivenli ve kemerli sokakları ile ilginç bir yerdir. Fiyatları manzarasına göre değişen Restaurant ve hediyelik eşya dükkanlarının yoğun olarak bulunduğu Firá’da özellikle günbatımlarında oluşan Caldera görüntü muhteşemdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Firá; Caldera boyunca kuzey güney doğrultusunda uzun dar bir alanda kurulmuştur. Uçurumun kenarında uzanan hediyelik eşya dükkanları, cafeler, tavernalar ve adaları tanıtan broşürlerde gördüğünüz ünlü Agáou Mína Kilisesi’nin bulunduğu Agiou Mina Sokağı ve onun devamında yer alan M. Nomikou Sokağı köyün en güzel manzaraya sahip iki sokağıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">N. Nomikou Sokağı üzerinde teleferik istasyonu, belediye binası, Akrotíri ve Antik Thíra’dan getirilen eserlerin sergilendiği, pazartesi dışında 8.30-15.00 saatleri arasında açık olan Arkeoloji Müzesi bulunur. İstasyonun arka tarafındaki sokakta da 1956 depremi öncesi Firá resimlerinin sergilendiği Mégaro Ghisi Müzesi, Katolik Kilisesi ve Manastır yer alır. N.Nomikou Sokağı’na bağlanan denize paralel uzanan ancak iç tarafta kalan Erythrou Stavrou ile Ypapantis şık dükkanların yer aldığı sokaklardır. Bu iki sokak ve bunları kesen diğer sokaklar birbirlerine merdivenlerle ve dik yokuşlarla bağlanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fira’nın ana caddesini; kuzeyden güneye uzanan 25 Martiou Caddesi oluşturur. Şehrin ana meydanı Plateia Theotokopoulou, adanın farklı noktalarına ulaşan otobüs durağı, taksi durağı ile pazartesi dışında 8.30- 15.00 saatleri arasında açık olan Akrotíri’den çıkarılan eserlerin sergilendiği Thera Müzesi- Museum Of Prehistoric Thera bu caddenin üzerinde yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Firá’dan kuzeye yürüyerek 1.5 kilometre uzaklıktaki daha sessiz, daha uygun fiyatlı oteller bulabileceğiniz Firostefáni köyüne ve 3 kilometre uzaklıktaki çok güzel günbatımı manzarasına sahip olan adanın en yüksek noktasındaki İmerovígli köyüne ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adanın en güzel yeri ise, bazıları küp şeklinde, bazıları kayadan oyulmuş beyaz ve bej renkli çatısız evleri ve yamaçlarda bulunan mavi kubbeli kiliseleri ile adanın kuzeyinde, Firá’dan 11 kilometre uzaklıkta bulunan Oía köyüdür. Buraya; Firá’dan taksi, motorsiklet, yarım saate bir kalkan otobüsle ulaşabilirsiniz. Geldiğiniz araçtan indikten sonra dar sokaktan tırmanarak ulaşacağınız yer beyaz renkli büyük köy kilisesinin bulunduğu denize bakan muhteşem görüntüye sahip küçük bir meydandır. Meydanın iki tarafından meydana bağlanan uzun denize paralel uzanan sokak, köyün ana sokağıdır. Yüzünüzü denize dönüp sağ tarafınızda bulunan dar sokağa girdiğinizde mavi kubbeli küçük bir şapel başta olmak üzere çok sayıda sanat atölyesi, konsept butik, hediyelik eşya ve şarap satan dükkan ve cafelerin arasından yolun sonunda bulunan muhteşem manzaraya sahip Venedik Kalesi kalıntılarına ulaşırsınız. Bu sokak boyunca ilerlerken sık sık sokak aralarına girerek inanılmaz güzellikte Caldera ve Oía manzarası çekebilir. Kalenin yan tarafında yer alan merdivenlerden plaja ve taze balık yiyebileceğiniz tavernalara inebilirsiniz. Meydandan sol tarafta bulunan sokağa yöneldiğinizde ise benzer özelliklere sahip ancak daha sessiz, dükkanların daha az olduğu bir sokakla karşılaşırsınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Oía’nın Ammoúdi Limanı’ndan sabah ve akşam kalkan botlarla ikinci büyük ada olan Thirasia Adası’na bir gezi yapabilirsiniz. Bu adaya ayrıca haftanın belirli günlerinde Athiniós Limanı’ndan kalkan gemilerle de gidebilirsiniz. Adanın küçük limanından adanın merkezine 145 merdivenle yürüyerek ulaşabilir. Buradan Santorini Adası ve Caldera manzarasını seyredebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Oía özellikle günbatımı manzarası ile tanınmıştır. Akşamüstü adanın farklı köşelerinden gelen yüzlerce turist bu harika günbatımı manzarasını seyretmekte, bu görüntüyü alkışladıktan sonra adanın diğer yerlerine dağılmaktadırlar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adanın güneybatı ucunda yer alan Antik Akrotíri Kalıntıları’na ise Firá merkezinden her saat kalkan otobüslerle ulaşabilirsiniz. Minos yerleşimi olan Akrotíri’de, 3500 yıl boyunca volkanik küller altında kalan tarihi eserlerin çoğu bozulmadan günümüze kadar ulaşmıştır. Buradan çıkarılan tarihi eserlerin çoğu Firá Arkeoloji Müzesi ile Atina’daki Arkeoloji Müzesi’nde koruma altına alınmıştır. Antik yerleşime yakın mesafade yer alan plajlar kırmızı yamaçlarla ve kırmızı kumsallarla kaplıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adanın diğer tarafı olan doğu bölümünde, Firá merkezinden yarım saatte bir kalkan otobüsle rahatlıkla ulaşabileceğiniz Monólithos, Kamári, Perissa gibi çok sayıda küçük yerleşim ve plaj bulunmaktadır. Volkanik bir ada olması nedeniyle adanın doğu tarafı kilometrelerce gri, siyah kum ve çakıllarla kaplı plajlara sahiptir. Bunlar arasından Kamári en çok tercih edilen plajdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kamári ile Perissa arasında 370 mt. yüksekte Mesa Vounó Burnu üzerinde ilk olarak M.Ö. IX. yüzyılda Dorlar tarafından kurulan Antik Thíra Kalıntıları yer alır. 8.30- 14.30 arasında açık olan bu alan Helenist, Roma ve Bizans dönemine ait kalıntıları içermektedir. Kalıntılara Perissa’dan kayalık bir patika yol boyunca 45 dakika süren zor bir yürüyüşle, Kamári’den araba ile ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Teknelerle gidebileceğiniz Palaiá Kaméni Adası’nda sıcak çamur banyosu yapabilir. Néa Kaméni Adası’nda volkan krateri üzerinde yürüyebilirsiniz. Ancak yerlerin ıslak olması nedeniyle uygun bir ayakkabı ve çorap giymenizde yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Santoríni volkanik kayaların bağcılık için uygun koşullara sahip olması nedeniyle şarabı özellikle beyaz şarabı ile ünlüdür. Bu nedenle adadan hediyelik eşya olarak Santoni şarabı alabilir. Şarap satın alırken tadım yapabilir. Ayrıca özel şarap tadım turlarına katılabilir. Adada bulunan iki adet şarap müzesini gezebilirsiniz.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>MÍKONOS</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Míkonos; Kykladlar grubunda yer alan 85 kilometrekare yüzölçümüne, yaklaşık 5,500 kişilik bir nüfusa sahip, yeşillikten yoksun, çorak ancak renkli gece hayatı ve her türlü cinsel tercihe saygılı yaklaşımı, plajları ile ünlü, her yıl milyonlarca turistin seyahat ettiği küçük bir adadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Adanın tarihi geçmişi hakkında bilgiler sınırlıdır. İlk yerleşimcilerinin ardından Mısır, Phoenician, Girit ve M.Ö. 1000 civarında Ion’ların etkisinde kaldığı, Pers Krallığı döneminde adada iki önemli yerleşimin bulunduğu bilinmektedir. Bugün tarih öncesi Kyklad medeniyetinin bazı izlerine rastlanmaktadır. Ada, M.Ö 478 yılında Atina Konfederasyonu’nun bir üyesi olmuştur. Delos Adası’nın ekonomik olarak gerisinde kalan ada 1207 yılında Venediklilerin, 1537 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiş, bu dönemde kaptanlar tarafından yönetilmiştir. 1615 yılında ise adalılar tarafından Míkonos Topluluğu kurulmuştur. XVI. yüzyılın başı ile XVII. yüzyılın sonunda ada korsanların barınağı olmuş onlarla işbirliği yapan adalıların etkisiyle zenginleşmiştir. Daha sonra kısa sürelerle Venediklilerin eline geçen ada 1770-1774 yılları arasında Rusların egemenliğine girmiş, XVIII. yüzyılda stratejik konumu nedeniyle ekonomik açıdan yeniden zenginleşmiş, 1821 Bağımsızlık Savaşı sırasında kadın Amiral Manto Mavroyenous liderliğinde ada halkı büyük mücadele vermiştir. Ada II. Dünya Savaşı yıllarında diğer adaların desteği ile ayakta kalmış, zor günler geçirmiştir. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren adadan göçler başlamış, 1950’lerde Delos Adası’na gelen turistlerin ilgisini çekerek, kısa sürede tüm dünyanın tanıdığı bir yer haline gelmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Türkiye’den Míkonos’a; Atina aktarmalı olarak uçakla veya gemi turlarıyla; Yunanistan’dan Olimpic Airlines ile Atina ve Selanik’ten uçakla; Pire Limanı’ndan kalkan katamaran ve feribotlarla; Selanik, Girit, Santorini ve bazı adalardan feribotla gidebilirsiniz. Benzer şekilde Mikonos’tan Atina, Selanik, Girit, Rodos ve Santorini’ye uçakla, birçok adaya feribotla geçiş yapabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Gemi turu ile gitmeniz halinde hava ve liman koşullarına bağlı olarak gemiden adaya inişiniz farklı şekillerde gerçekleşmekte, karaya iniş şekliniz adaya yaklaştığınız zaman sizlere bildirilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Ada’nın merkezi, Míkonos, daha çok kullanılan adıyla Khóra Kasabasıdır. Kasaba; begonville ve sardunyalarla kaplı, küçük beyaz küp şeklinde, ağırlıklı olarak mavi veya canlı renklerdeki tahta kapı, pencere ve merdivenli evleri; her biri birbirinden şık, sevimli her yerde karşınıza çıkan restaurantları; cafeleri, pahallı tabloların, müzelerdeki antik eserlerin kopyalarının sergilendiği sanat galerileri; her türlü hediyelik eşyanın satıldığı dükkanları, konsept mağazaları, ilginç dükkan tabelaları, dar, temiz, beyaza boyalı, birbirine bağlanan kıvrımlı, her biri birbirinden güzel, her an kaza yapabilecek motorsikletlerle dolu taş sokakları; her ailenin kendine ait beyaz boyalı, çatıları mavi veya kırmızı renkli 350’e yakın şapeli; limanda gezinen pelikanları ile çok hoş görüntüye sahip bir küçük yerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Kasaba’nın ana meydanı; adada sınırlı sayıda bulunan taksilerin durağının bulunduğu Taksi Meydanı- Taxi Square- Plateia Manto Mavrogenous- olarak bilinen meydandır. Bu küçük meydanda kadın Amiral Manto Mavroyenous’un büstü bulunur. Taksi Meydanı’na; geminiz Tourlos Limanı açıklarına demir atmışsa transfer botları ile ulaştığınız feribot limanından sahil boyunca kaldırım olmadığından dikkatle yürüyerek veya transfer arabaları ile geldiğiniz limandaki otobüs durağından sahil boyunca yürüyerek ulaşabilirsiniz. Bu yürüyüşünüz sırasında; meydan ile feribot limanı arasındaki alanda yer alan, Helenist ve Roma dönemine ait Delos Adası’ndan gelen tarihi eserlerin sergilendiği pazartesi dışında 8.30- 15.00 saatleri arasında açık Arkeoloji Müzesi’ni görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Kasabada; başta kasabanın en şık dükkanlarının bulunduğu Matogianni Caddesi olmak üzere Taksi Meydanı’na ve limana açılan labirent gibi birbirine bağlanan dar sokakları dilediğinizce dolaşabilirsiniz. Bu sokaklarda gezerken pazartesi dışında 10.30- 13.00 ve 16.30- 21.00 saatleri arasında açık olan XIX. yüzyıl mimarisi örneği Ege Deniz Müzesi’ni, onun yanındaki aynı döneme ait Lena’s House- Lena’nın Evi’ni ve Sanat Galerisini- Municipal Art Gallery görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Limandan sahil boyunca feribot limanının aksi istikametinde yürüyerek sahildeki tek kırmızı çatılı bina olan XVIII. yüzyılda yapılmış Belediye Binası’na, antik kale surlarının bir bölümüne yapılan Folklor Müzesi’ne ulaşabilirsiniz. Bu müzede XIX. yüzyıla ait çeşitli eşyaların yanı sıra, kasabanın sembolü içi doldurulmuş ilk pelikan Petros’u görebilirsiniz. Ayrıca Kastro bölgesi olarak bilinen bu bölgede ortaçağ kalesinin arka kapısının üzerine farklı tarihlerde yapılmış, beş küçük kilisenin tek bir binada birleştirilmesiyle oluşan Bizans tarzı, asimetrik beyaz boyalı Panagia Paraportiani Kilisesi’ni görebilirsiniz. Kiliseden sahile paralel sokak boyunca yürüdüğünüzde adanın diğer tarafındaki adanın en güzel koylardan biri olan Küçük Venedik- Little Venice bölgesine kısa sürede ulaşabilirsiniz. Eskiden kaptanların oturduğu evlerin bulunduğu, dalgaların evleri dövdüğü denize bakan farklı renkteki balkonlu iki katlı beyaz evleri ile Küçük Venedik; sahildeki cafelerinde keyifli bir kahve veya içki içmek, dünya mutfağının çeşitli örneklerini sunan restaurantlarında güzel bir yemek yemek, gün batımını seyretmek için adadaki en güzel yerdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Aynı koya bakan karşı tepede ise halen kullanılmayan, biri restore edilmiş, içi gezilebilen adanın simgesi, üzeri saman kaplı beyaz yel değirmenlerini görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Plajları ile ünlü Míkonos’ta sahilden yürüyerek 20 dakikada Tourlos Limanı’nın sol tarafındaki Tourlos Agios Stéfanos Plajı’na, otobüsle merkeze iki kilometre uzaklıkta Ornos Plajı’na, otobüsle adanın batı tarafında Delos’a bakan beyaz kumsallı Agios Giannis Plajı’na gidebilirsiniz. Adanın en iyi plajları adanın güneyinde yer alır. Limandan kalkan otobüsle ulaşabileceğiniz kum Platýs Giálos Plajı’na buradan kalkan teknelerle Paradise Plaji’na, eşcinsel ve çıplaklar plajı olarak bilinen Super Paradise Plajı’na, çıplaklar plajı olan Eliá Plajı’na gidebilir. Arzu ederseniz daha sakin koy ve plajlar keşfedebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Ayrıca limanın Panagia Paraportiani Kilisesi’ne yakın bölümünden her gün saat 8.00 ve 10.00’da kalkan teknelerle; adaya 6.5 kilometre uzaklıktaki Antik Yunan’da Tanrı Apollon ile Tanrıça Artemis’in doğum yeri olarak kabul edilen, M.Ö. 1000 yıllarında İonlar tarafından kurulan önce dini merkez daha sonra ticaret merkezi olan Delos Adası’na gidebilirsiniz. Üzerinde yerleşim bulunmayan bu adada antik tiyatro, zengin mozaiklerle süslü evler, Apollon Tapınağı ve Aslanlar Terası gibi birçok tarihi kalıntı bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Mikanos birkaç gün kalınabilecek, kalabalık, hareketli, önceden rezervasyon yaptırmanız gereken küçük sevimli otel ve pansiyonlara sahip güzel bir adadır.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">GİRİT</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girit; Yunanistan'ın en büyük, Akdeniz'in beşinci büyük adasıdır. Ege Denizi'nin güneyinde yer alır. Yüzölçümü 8.336 kilometre kare, 2005 yılı itibariyle nüfusu 650,000'dir. Girit adası; Akdeniz’i, Ege Denizi’nden ayıran merkezi bir konuma sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girit uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Geçmişi neolitik döneme kadar dayanır. Ada; M.Ö. 3000-1400 yılları arasında </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Minos</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Krallığı’nın egemenliği altında kalmış, bu krallık bir görüşe göre Santorini’deki deprem sonrasında, bir görüşe göre bu depremden 130 yıl sonra bilinmeyen bir nedenle ortadan kalkmıştır. Adayı M.Ö 1200-1100 arasında Mykenai, M.Ö.1100 yılında Dorlar, M.Ö. 68 yılında Roma İmparatorluğu daha sonra Doğu Roma İmparatorluğu istila etmiştir. Ada 828-961 yılları arasında </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Abbasiler</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'e bağlı Hafsiler tarafından yönetilmiş, 961 yılında tekrar Doğu Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiş, 1204 yılında </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Venedik Cumhuriyeti tarafından</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ele geçirilmiştir. Girit’in büyük bir bölümü, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1645</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Osmanlı</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiş, ancak Iráklion- </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kandiye</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> 24 yıl süren savaş sonunda ancak </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1669</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında alınabilmiştir. Adanın Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmesinden sonra Girit halkının bir bölümü Avrupa'ya, bir bölümü doğuya göç etmiş, adada kalanların bir bölümü İslâmiyet’i kabul etmiştir. Avrupaya göç edenler arasında ünlü ressam El Greco sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1669-1898 yılları arasındaki Osmanlı yönetimi sırasında adaya Türkler göç etmiş, burada kendilerine özgü bir kültür oluşturmuşlardır. Ancak Osmanlıların yönetimine karşı 1770, 1821, 1866, 1897 yıllarında isyanlar gerçekleştirilmiş, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya’nın müdahalesi ile adaya Yüksek Komiserlik atanmış, 1898 yılında Girit Cumhuriyeti kurulmuştur. Ada 1913 yılında Yunanistan’a bağlanmış, II. Dünya Savaşı sırasında Almanya tarafından işgal edilmiştir. Ada halkının dört yıl süren direnişi 1945 yılında sona ermiş, 1973 yılında Yunanistan’ın 13 idari bölgesinden biri olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ortodoks mezhebi</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> idari yapısı açısından </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girit Başpiskoposluğu</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fener Patrikhanesi</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'ne bağlıdır. Girit Başpiskoposluğu </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Oniki Adalar</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve diğer bazı </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ege adaları</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nın metropolitlerini idaresi altında toplamaktadır. Diğer Yunan adalarında yaşayanlardan farklı olarak Girit'te yaşayanlar kendilerini Yunanlı değil Giritli olarak tanımlamakta, bağımsızlıklarına daha fazla önem vermektedirler.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girit dağlık bir araziye sahiptir. Batıdan doğuya uzanan dağ zincirinin arasında Lasíthi, Omalos ve Nída Platoları, Diktaion ve Idaion mağaraları ve Samariá Geçidi yer alır. Fauna ve flora bakımından zengin olan adada, adaya özgü 2000 bitki çeşidi bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Zeyt</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">inyağı, zeytin, ekmek, sebze, ot ve balığa dayalı Girit mutfağı dünyanın en sağlıklı mutfaklarından biri olarak tanınır.Adanın tarih boyunca çeşitli nedenlerle anakara ile ilişiğinin kesilmesi,adalıların adanın deniz ve toprak ürünlerinden etkin şekilde yararlanmalarına yol açmış, adaya özgü bir mutfak ortaya çıkmıştır. Adadan zorunlu göç nedeniyle Girit mutfağına özgü yemek türleri İzmir mutfağına da girmiştir. Tahinli dolma, Girit usulü çullama (Çulamas), zeytin salatası, pirinçli ve naneli patlıcan, balık pidesi,deniz kestanesi salatası tatmanız gereken lezzetlerden bazılarıdır”. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girit ekonomisi tarıma dayalıdır. Ancak turizm de gelişmiştir. Adanın en fazla ilgi çeken turizm merkezleri arasında İráklion’un 5 kilometre güneyinde yer alan M.Ö. 1900 yılında yapılan 1700 yılında depremle yıkılan birinci sarayın üzerine yeniden yapılan ve 1900-1929 yılları arasında restore edilen Minos </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Knossós</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Sarayı Kalıntıları, İráklion’un 65 kilometre güneybatısında yer alan Minos Phaistos Sarayı Kalıntıları ve Górtys Arkeolojik Sit Alanı; </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Réthimnon</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Şehrindeki Venedik Kalesi, Samariá Geçidi, Amári Vadisi, Váï Sahili, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Siteía</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Agios Nikólaos</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> sayılabilir. Halen adanın kuzey kıyıları güney kıyılarına göre daha fazla turist çekmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Girit'in başlıca şehirleri İráklion-Kandiye, K</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">haniá</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">-Hanya, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Réttimnon</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">-Resmo, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ierápetra</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Agios Nikólaos</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Siteía</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> olarak sayılabilir. </span><a name="Y.C3.B6netim_Birimleri"></a><a name=".C4.B0dari_yap.C4.B1"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Türkiye’den Girit’e Atina aktarmalı olarak uçakla; Olimpic Airlines ile Rodos ve Santorini’den; Gemi turları ile veya Pire Limanı’ndan katamaran; Pire, Selanik, Girit, Míkonos ve bazı adalardan feribotla ulaşabilirsiniz. Adada halen İrákleion, K</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">haniá</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Siteía</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> şehirlerinde birer havaalanı bulunmaktadır.</span><a name="Yerle.C5.9Fim_birimleri"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda adada gezme olanağı bulduğum K</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">haniá</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">-Hanya, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Réthimnon</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">-Resmo, hakkında kısa bilgi verilmektedir.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="color:#ff0000;">KHANİÀ- CHANİA - HANYA</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Khaniá 120.000 nüfusu ile adanın ikinci büyük şehri, dört idari bölümünden Khaniá’nın merkezidir. 1971 yılına kadar adanın başkenti olan şehir Tarihi Kydonia sit alanı üzerinde kurulmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Deniz yolu ile Girit’e gitmeniz halinde; Khaniá şehrine Girit’in en büyük doğal koyu Souda Koyu’ndan kalkan otobüs veya taksilerle kısa sürede ulaşabilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en güzel bölgesi Eski Şehir olarak bilinen bölgedir. Eski şehir; şehir merkezindeki Agora ile liman arasındaki alanda kurulu, kale surları içinde kalan, geniş bir yerdir. Çeşitli sebze meyve ve hediyelik eşyaların satıldığı Agora’nın önündeki küçük meydandan ve meydana yakın turizm bürosundan alacağınız bir harita yardımıyla gezebileceğiniz eski şehrin, en güzel bölümü ise limanı’dır. Agora’nın arkasındaki sokaklardan veya önündeki Hatzimihall Caddesi’nden kısa süren bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz Halidon Sokağı eski şehrin ana sokağıdır. Küçük dükkanlarla dolu bu sokaktan yürüyerek önce sokak üzerindeki Folklor Müzesi’ne, Katolik Kilisesi’ne, Venedik San Francesco Kilisesi içindeki Arkeoloji Müzesi’ne ve onun karşısındaki küçük meydanda yer alan XIX. yüzyıl yapımı Agía Triada Katedrali’ne daha sonra küçük bir meydan olan Veniziélos Meydanı’na ve Liman’a ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanistan ve adaları tanıtan broşürlerde gördüğünüz cafe, tavernaya dönüşmüş tarihi evler ve gezi tekneleri ile dolu, kalabalık liman bölgesi gece ve gündüz son derece etkileyici bir görüntüye sahiptir. Limanda ilk dikkatinizi çeken limanının her köşesinden görülen dalgakıranın ucundaki Deniz Feneri ile halen sergi salonu olarak kullanılan minaresiz Kioutsouk Hasan Cami’dir. Caminin arka tarafında eski evlerin yer aldığı tepelik alan şehrin en eski bölgesi olan Kastelli Bölgesi’ni oluşturur. Bu bölgede halen Minos Kydonia yerleşiminin kazıları yapılmaktadır. Limanın cami tarafındaki bölümünde liman boyunca yürüdüğünüzde bir süre sonra XVI. yüzyıldan kalan halen perişan durumdaki Venedik Depo’larına ulaşabilir. Deniz Feneri’nin bulunduğu dalgakıranı yürüyerek fenerin bulunduğu bölgeden limanın güzel görüntüsünü seyredebilir. Ara sokaklara girerek Kastelli bölgesini keşfedebilir. Limana bakan Katehan Meydanı’ndaki park yerinin hemen arkasındaki Kapnario adını taşıyan küçük tavernada lezzetli Girit yemeklerini ve Girit şarabını tadabilirsiniz.Limanın cami tarafının karşında kalan diğer bölümüne doğru yürüdüğünüzde ise Deniz Müzesi’ni, Venedik Kale Duvarları’nı görebilir. Kale duvarlarından sonra kara tarafında altlarında yüzlerce küçük dükkanın bulunduğu sokağı gezebilir. Bu sokaktan ve buna bağlanan sokaklardan eski şehrin farklı yönlerine yürüyerek eski şehri keşfedebilir. Çok şık ürünlerin satıldığı dükkanlardan alışveriş yapabilir. Çizme ve sandalet başta olmak üzere çeşitli deri eşyaların satıldığı Agora yakınındaki sokaktan Türkiye’ye göre daha pahallı olan çeşitli deri eşyalardan satın alabilir. Limanda bir cafede oturarak limanı seyredebilir. Deniz Müzesi’ne yakın bir ara sokakta yer alan “Tamam” adını taşıyan tavernada çeşitli Girit yemeklerini tadarak eski şehrin keyfini çıkarabilirsiniz. Ayrıca eski şehrin dışında, Agora’nın güneyindeki Tzanakáki Sokağı’nda XIX. yüzyılda bir Osmanlı paşasının yaptırdığı Halk Bahçeleri’ne gidebilir. Bahçelerin içindeki hayvanat bahçesinde ünlü Girit yabankeçisi, "kri-kri"leri görebilirsiniz.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">RÉTHİMNON- RESMO</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Réthimnon 25.000 nüfusu ile adanın üçüncü büyük şehri, dört idari bölümünden Réthimnon’un merkezidir. Son dönem Minos sit alanı üzerinde kurulmuştur. 1924 nüfus mübadelesi öncesi Türklerin yoğun olarak yaşadığı bir şehirdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Şehirdeki en önemli tarihi yapı iç limana bakan deniz saldırılarına karşı şehri korumak amacıyla 1571 yılında yapılan Fortétsa- kaledir. Güzel bir manzaraya sahip olan kalenin içinde henüz restore edilmemiş cami, kilise ve bir konağın kalıntılarını görebilirsiniz. Kalenin ana girişinin karşısında bulunan Arkeoloji Müzesi’nde ise bölgeden çıkarılan eserleri inceleyebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Dar sokakları, Venedik ve Osmanlı tarzı evleri, her çeşit ürünün satıldığı dükkan, taverna ve cafeleri ile Eski Şehir’e kalenin yan tarafından ulaşabilirsiniz. Eski şehirde görebileceğiniz önemli yerler arasında, eski şehrin sokakları arasına dağılmış, Arkeoloji Müzesi’ne yakın bir Venedik evindeki Folklor Müzesi, XVII. yüzyıl yapımı aslan başı musluklu Venedik Rimóndi Çeşmesi, XVI. yüzyıl yapımı Venedik Loggia, halen konser salonu olarak kullanılan kiliseden camiye dönüştürülen eski Nerantzés Cami ve Katedral sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"><span style="color:#33ccff;">Bir bölümü kumsal olan, bir bölümü tavernalarla dolu limanın batı ucundaki iç liman bölgesinde dalgakıranın sonunda yer alan XIII. yüzyıl yapımı Deniz Feneri ise hemen dikkatinizi çeker.</span> </span></div></li></ul><p align="center"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">(*)Harita,</span><strong> </strong></span><a href="http://www.aegeansails.com/images/destinations/greece-map.gif"><em><span style="color:#ff9900;"><strong>http://www.aegeansails.com/images/destinations/greece-map.gif</strong></span></em></a> <span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">adlı siteden alınmıştır.</span></span></span><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><span style="color:#33ccff;"><br /></span><em></p><p align="center"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"><span style="font-family:times new roman;color:#ff6600;"><em>--------------------------------------------------------------------------------</em></span></span></p><p align="center"></em></span></span><span style="font-family:Trebuchet MS;"><span style="font-family:times new roman;"><span style="color:#ffff66;"><em>Bu yazı; Yunan Adalarına gemi ile yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler,edindiğim izlenimler, rehberlerin anlattığı bilgiler ve aşağıda belirtilen kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır:<br /><br />-</em> Bonechi, Art and History of Crete, ISBN 88-8029-424-5.<br />-Dost Yayınevi, Yunan Adaları, Görsel Gezi Rehberleri, Dk, Dorling Kındersley lmt, Ankara, 2006, ISBN 975-8457-42-X<br />-Dost Yayınevi, Yunan Adaları, Cep Rehberi, Berlitz, Ankara 2003, ISBN 975-298-062-7 .<br />-Getting to Know Mykonos& Delos, Haitalis, ISBN 978-960-8284-71-5.<br /></span></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Rodos_Adası"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff66;"><strong>http://tr.wikipedia.org/wiki/Rodos_Adası</strong></span></a><span style="color:#ffff66;"><br /></span><span style="font-family:times new roman;"><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Girit"><strong><span style="color:#ffff66;">http://tr.wikipedia.org/wiki/Girit</span></strong></a><strong><span style="color:#ffff66;"><br /></span></strong><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Hanya"><strong><span style="color:#ffff66;">http://tr.wikipedia.org/wiki/Hanya</span></strong></a><strong><span style="color:#ffff66;"><br /></span></strong><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Retimnon"><strong><span style="color:#ffff66;">http://tr.wikipedia.org/wiki/Retimnon</span></strong></a><strong><span style="color:#ffff66;"> </span></strong><span style="color:#ffff66;"><strong><br /></strong>- Lonely Planet, Greece, David Willett, Carolyn Bain, Michael Clark vd.<br />-Rhodes, The Island of the Sun, Michael Toubis Publications S.A. , ISBN 960-540-148-7.<br />-Santorini, Thirassia, An Island of Lava, Michael Toubis Publications S.A. , ISBN 960-540-258-0.<br />-Yiannis Desypris, 777 Wonderful Greek Island, Michael Toubis Publications S.A, ISBN 960-540-124-X.</span></span></span></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-59543591618374142562009-09-28T09:51:00.012+03:002009-10-13T10:08:41.030+03:00Yunanistan - III: "Gemi Seyahatinizde Dikkat Etmeniz Gereken Önemli Noktalar"<div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5386408598264008722" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 294px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnBAo3b0_eNiNa_StnV14CyyhTbp95Lx8bt6-PCBxHxWMnbkzF-mgacSEIDpY4vjcqBvo5EOh01mJINgGIjsKNN5HKkj2uB9C3aF1bA2_s-ibJCwxl4mOGsJL3Odv4JsT8N97-0Y8l_kxA/s320/greece-map.gif" border="0" /></span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Yunanistan - III: "Gemi Seyahatinizde </span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Dikkat Etmeniz Gereken Önemli Noktalar"</span></strong></div><div align="center"></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Prof.Dr. Aysen TOKOL</span></strong></div><div align="center"><br /></div><div align="center"><strong><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;"></span></strong></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunan Adalarına gemi seyahati yapabilmeniz için, pasaportunuzun türü ne olursa olsun mutlaka Yunanistan vizesi almanız, ayrıca pasaportunuzda Kuzey Kıbrıs damgası bulunmaması gerekir. Ancak son yıllarda seyahat şirketleri belirli dönemlerde vizesiz tur programları da düzenlemeye başlamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunan adalarına seyahatinizin maliyeti; seçeceğiniz geminin özelliklerine, gemiye bindiğiniz limana (İstanbul, Kuşadası, İzmir), seyahat sürenize, katılacağınız ekstra turlara, gemide yapacağınız harcamalara ve seçeceğiniz kabin türüne göre değişir. Kabin seçimi rahat bir seyahat yapabilmeniz açısından son derece önemlidir. Bu nedenle rezervasyon yaptırmadan önce internetten geminin ve kabinlerin özelliklerini araştırmanızda veya seyahat şirketinize danışmanızda yarar vardır. Seçeceğiniz kabin türüne göre; gemide sunulan bazı hizmetler farklılık gösterdiğinden çok düşük fiyatlı kabinleri seçmemeniz uygun olur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahat öncesi bavulunuzu hazırlarken; bavulunuza; havalandırma ve rüzgar nedeniyle yaz aylarında bile geminin içi ve dış mekanları son derece serin olduğundan kalın yün kazak veya şal, akşam yemekleri ve kaptanın yolcularla tanıştığı özel gece için şık bir kıyafet, gideceğiniz mevsime göre yağmur olasılığına karşılık yağmurluk ve şemsiye, kullanmak zorunda olduğunuz ilaçlar ve reçeteleri ile deniz tutmasına karşı bir ilaç koymanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiye binmek için seyahat şirketinizin belirttiği saatte tam zamanında limanda belirtilen yere gitmeniz işlemlerinizin zamanında yapılabilmesi için zorunludur. Yurt dışı çıkış harcını da mutlaka önceden yatırmanız gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemide ve adalarda içme suyu, genelde Türk damak tadına uygun olmadığından gemiye binmeden önce seyahatinizin süresini ve günlük su gereksiniminizi dikkate alarak birkaç şişe su almanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Limanda sizi bekleyen seyahat şirketi yetkilisinin verdiği bagaj etiketlerini eksiksiz doldurmaya ve tüm bavullarınızın üzerine koymaya özen göstermelisiniz. Eşyalarınız bu etiketler doğrultusunda görevliler tarafından alınarak sizin geminize ve kabininize götürüleceğinden etiketin üzerine adınızı soyadınızı, adresinizi, mutlaka gemi adı ve kabin numaranızı yazmanız gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiye binerken size gemi giriş çıkışlarında ve gemi içinde yapacağınız harcamalarda kullanılmak üzere üzerinde gemi adı, kabin numaranız ve adınızın yer aldığı bir tanıtım kart verilmektedir. Gemiye binerken resminiz çekilmekte resminizle birlikte kart bilgileriniz gemi bilgisayarınıza yüklenmektedir. Gemiye giriş çıkışlarınız sırasında kayıt için kartı görevliye verdiğiniz zaman ekranda resminiz ve bilgileriniz yer almakta, bu nedenle kartınızı kaybetmeniz halinde sizden başka bir kişinin kartı kullanma olanağı ortadan kalkmaktadır. Kart sizin için çok önemli olduğundan kartı kaybetmemeye özen göstermeniz, kaybettiğiniz taktirde durumu hemen yetkililere bildirmeniz gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiye binerken size iki farklı akşam yemek saati seçeneği sunulmaktadır. Belirlediğiniz seçeneğe göre akşam yemeğini yemeniz, ardından gemi şovlarını izlemeniz söz konusudur. Genelde yemek yediğiniz saati dikkate alarak size belirtilen saatlerden uygun olanı seçebilirsiniz. Yemek saatleri, günlük tur programları ve geminin uğradığı limanlardan ayrılma saatleri dikkate alınarak düzenlendiğinden erken yemek saatini seçmeniz seyahatiniz sırasında bir sorun yaratmamaktadır. Akşam yemeklerindeki masa numaranız; seçtiğiniz saate ve kabininizin türüne göre belirlenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiye binerken gemi merdivenlerinde, dilerseniz katılacağınız kaptanın gecesinde kaptanla birlikte daha sonra belli bir ücret karşılığı size satılmak üzere gemi fotoğrafçısı tarafından resminiz çekilmektedir. Oldukça yüksek fiyatla satılan bu resimleri almak zorunda olmadığınızı unutmamalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiye binerken pasaportunuz alınmakta karşılığında bir belge verilmektedir. Bu belgeyi kaybetmemeye özen göstermelisiniz. Bu belge karşılığında seyahatinizin sonunda size pasaportunuz geri verilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiye biner binmez sizden bazı işlemleri belli bir saate kadar tamamlamanız istenmektedir. Bunlardan ilki seyahat sırasında yapacağınız tüm harcamaların seyahat sonrasında nakit veya kredi kartı ile ödenmesi konusundaki tercihinizi belirtmenizdir. Kredi kartı ile ödeme yapmak istediğiniz takdirde gemi kartınızı kredi kartınıza bağlatmak için belirtilen saate kadar görevliye başvurmanız gerekir. Bu durumda gemi seyahatinizin son gününde size yaptığınız harcamalarla ilgili bir belge gönderilmekte, harcama miktarınız kredi kartınızdan çekilmektedir. Peşin ödeme yapmak istemeniz halinde ödeme için son gün uzun bir kuyruğa girmeniz gerekmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemideki ilk gününüzde sizden seyahatiniz sırasında katılmak istediğiniz turları belirlemeniz için bir form verilmekte, bu formları belli bir saate kadar görevlilere teslim etmeniz istenmektedir. Ayrıca aynı gün bu konuda bir bilgilendirme toplantısı düzenlenmektedir. Tur seçeneklerini değerlendirirken bu toplantıya katıldıktan sonra karar vermeniz, seyahate çıkmadan önce göreceğiniz yerler hakkında ön araştırma yapmanız ve geminin limanlarda kalma süresini dikkate almanız yararlı olacaktır. Örneğin; seyahatiniz sırasında Rodos Adası’nda kalma süresiniz bir tam gün ise Lindos- Rodos Eski Şehir Turu’na katılmak, tur dönüşü zaman kaybını önlemek için öğlen yemeği için gemiye dönmeden, Rodos Eski Şehir bölgesi ile Antik Limanı- Mandraki- gönlünüzce dolaşmak en iyi seçenektir. Kalış süreniz kısa ise limanın tam karşısında yer alan eski şehri ve antik limanı tur almadan rahatlıkla kendiniz dolaşabilirsiniz. Girit’te kalış süreniz kısa ise tur almak, kalış süreniz uzun ve tarihe meraklı iseniz Knossos Sarayı turuna katılmak, daha sonra geminin yanaştığı limana yakın şehri gezmek iyi bir seçenektir. Santorini’de genelde kalış süresi kısa olduğu için Fila ve Oia Köyü’nü içeren tur almak adayı tanımak açısından önemlidir. Mikonos’ta ise, denizin çok dalgalı olması nedeniyle geminin demir atacağı yer ve ulaşım şekli değişebildiğinden duruma göre hareket etmek, otobüs servis hizmeti gerekiyorsa bu hizmetten yararlanmak gerekir. Pire Limanı’nda kalış süresiniz uzun ise taksiler taksimetre açmadıklarından, metro, otobüs durakları limana uzak olduğundan en iyi yöntem turlardan yararlanmaktır. Acropolis’i daha önce gördü iseniz Plaka turuna katılıp, öğle yemeği için gemiye dönmeden tur bitişinde şehirde kalıp, daha sonra taksi ile şoförün taksimetreyi açmasını sağlayarak ve gideceğiniz limana sizi götürmesi için gemi kartınızı şoföre göstererek gemiye dönmek iyi bir seçenektir. Acropolis’i görmedi iseniz bu programı seçtikten sonra turunuzun sonunda Acropolis’in eteğinde yer alan Plaka bölgesini gezmeniz daha sonra diğeri ile aynı programı uygulayarak aynı şekilde gemiye dönmeniz uygun olur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemideki tur seçeneklerini belirlerken; bu sitede; Yunan adaları gemi turları seyahat programı içinde yer alan Atina, Rodos, Mikonos, Girit ve Santorini hakkındaki ayrıntılı bilgilerden yararlanabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahatiniz boyunca her limanda turlara katılacak yolcular belli bir salonda toplanmakta, önceden seçtikleri tur seçeneğine göre rehberleri ile birlikte gemiden ayrılmaktadırlar. Tur almayanlar ise diledikleri zaman gemiden çıkabilmektedirler. Karaya teknelerle çıkılacaksa öncelik tura katılanlara verilmektedir. İlk gün tur programı seçmeyenler turlarda boş yer kalması halinde turdan bir önceki günün akşamı belli bir saate kadar belirledikleri tur seçeneklerine kayıtlarını yaptırabilmektedirler.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemilerde yemekler belli kurallara bağlıdır. Sabah kahvaltısı ve öğle yemeklerinde kıyafet zorunluluğu bulunmamakta, ancak bikini ve şortla yemeğe girilmesine izin verilmemektedir. Bu öğünlerde yemek salonunda alacart, güvertede self servis sistemi uygulanmaktadır. Gemide olduğunuz sürece ana öğünler dışında belli saatlerde çeşitli ikramlar yapılmaktadır. Yemek saatlerinde verilen yiyecek ve içecekler dışında su dahil içtiğiniz ve yediğiniz tüm içecek ve yiyecekler, yemeklerde su dışında tüm içecekler ücrete tâbidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemide her akşam kapınızın altından bir sonraki günün programının yer aldığı bir gemi gazetesi atılmaktadır. Gemiye bindiğiniz sırada ilki verilen bu gazeteyi düzenli şekilde dikkatlice okumanız gemi seyahatinizin sorunsuz yaşanmasını sağlamaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemilerde çoğunluğu başta Yunan vatandaşı olmak üzere her ülkeden yolcu ve görevli bulunmaktadır. Bu nedenle tüm anonslar farklı dillerde tekrarlanmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemi seyahatiniz sırasında oda ve yemek servisinde size sürekli aynı görevliler hizmet vermektedir. Seyahatiniz sonrasında size belirtilen günlük bahşiş miktarı kadar miktar bu kişilere verilmek üzere peşin veya kredi kartı üzerinden sizden ayrıca tahsil edilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemi görevlileri birden fazla görev üstlenebilmekte, size yemek servisi yapan garson gösteri yapabilmekte, alışveriş merkezindeki kasiyer şovlarda görev alabilmektedir. Gemilerde gece ve gündüz çeşitli aktiviteler gerçekleştirilmekte, dans, peçete katlama dersi gibi dersler verilmekte, yarışmalar düzenlenmektedir. Sağlık hizmetlerinden, bakım hizmetlerine kadar her türlü gereksinimleriniz belli bir bedelle karşılanmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemi seyahati sürekli bavul taşıma ve bavul düzeltme derdini ortadan kaldırmakta ancak belli bir disiplin ve zamanın etkin kullanımını gerektirmektedir. Gemideki düzenin bozulmaması için mutlaka belirtilen kurallara uymanız istenmektedir. Örneğin ilk gün gemi limandan ayrılırken tüm yolcuların katılması zorunlu acil durum tatbikatı yapılmakta, tur programlarına katılacak iseniz erken kalkmanız, gece şovlarını seyredecekseniz geç yatmanız gerekmektedir. Geminin hareket saati belli olduğundan mutlaka bu saatten belli bir süre önce gemide olmanız, gemiden karaya çıkış ve karadan dönüş sırasında belirtilen kuralları eksiksiz yerine getirmeniz istenmektedir. Gittiğiniz şehirlerin gecesini yaşamanız, dilediğiniz şekilde zaman kavramı olmadan dolaşmanız gemi yolculuklarında söz konusu değildir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tüm gemiler genelde geceleri yol almakta, sabah saatlerinde gidilecek limana varmaktadır. Sabah erken kalkarak geminin limana girişini ve güneşin doğuşunu seyrederek kahvaltı yapmak, gemi limandan ayrılırken veya gün batımında bir kahve eşliğinde bu defa güneşin batışını ve muhteşem denizi seyretmek gemi seyahatinin en güzel anlarıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemi seyahatinizin son gecesinde size iletilen etiketleri doldurduktan ve bavullarınızın üzerine taktıktan sonra eşyalarınızı kabininizin kapısı önüne koymanız istenmekte, bu eşyalar daha sonra görevliler tarafından alınarak limana indirilmektedir. Bu nedenle yanınızda son gece kullanacağınız eşyaları koymak için küçük bir çanta bulundurmanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiden bindiğiniz limana inişiniz belli bir düzene göre yapıldığından, acele etmeden sıranızı limanı seyrederek beklemeniz seyahatinizin son dakikasının keyifli geçmesini sağlayacaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gemiye bindiğiniz limana indiğinizde olanağınız varsa bavullarınızın gemiden indirilip indirilmediğini kontrol etmeniz son anda bir sorun yaşamanızı engelleyecektir.<br /><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ff9966;"><strong><span style="color:#33ccff;">(*)<em> </em></span><span style="color:#33ccff;">Harita, [</span></strong></span><a href="http://www.in2greece.com/english/maps/maps.html"><span style="font-family:times new roman;color:#ff9966;"><strong><em>http://www.in2greece.com/english/maps/maps.html</em></strong></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#33ccff;"><strong>] adlı siteden alınmıştır.</strong></span></p></span></div></li></ul>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-60199708028999852242009-07-21T12:21:00.012+03:002010-03-17T17:29:22.554+02:00Çin Halk Cumhuriyeti ~ II<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeHtdvjtfU7lZZTLor9Wcru7Fy5YvldB2Nu7gsOXWvqgQsPvimNsBQkenD7DQ99GKzNOp1BqUdqms-z2LKjfeRcPok5wtJZUicpCy-YS1iCB-vib0W8HiFfGUC6EATLzkLWOqo9QogsA3D/s1600-h/Tipik___in_Evleri.jpg"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5360841873034385234" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 226px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjeHtdvjtfU7lZZTLor9Wcru7Fy5YvldB2Nu7gsOXWvqgQsPvimNsBQkenD7DQ99GKzNOp1BqUdqms-z2LKjfeRcPok5wtJZUicpCy-YS1iCB-vib0W8HiFfGUC6EATLzkLWOqo9QogsA3D/s320/Tipik___in_Evleri.jpg" border="0" /></span></strong></a><strong><span style="font-family:trebuchet ms;"> <span style="color:#ff0000;">MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN BİR ÜLKE:</span></span></strong></div><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>ÇİN HALK CUMHURİYETİ ~ 2 [*]<br />Prof. Dr. Aysen TOKOL</strong></span></div><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong></strong></span></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin çok büyük bir ülke olduğu için, birbirinden farklı bölgesel mutfaklar ortaya çıkmıştır. Ancak bunlardan dördü, büyük bölge mutfağı olarak kabul edilmektedir. Bunlar: Sichuan [Batı Çin]; Cantonese [Güney Çin]; Kuzey Çin ve Huaiyang [Doğu Çin] mutfaklarıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kuzey Çin mutfağı, Beijing civarında yaygındır. Bu mutfak az yağlı, pirinç yerine makarna ağırlıklı, Çin lahanasının çok kullanıldığı, değişik baharatlarla tatlandırılan bir mutfak türüdür. Pekin Ördeği, kuzu etli Moğol güveci önemli yemekleridir. Pekin Ördeği'ni yiyebileceğiniz ünlü restoranlar arasında Zhengyangmen Quanjude Roast Duck Restaurant, Quinmen Quanjude Roast Duck Restaurant, Grant Hyatt Oteli içindeki Made in China ve BoDong Restaurant gelir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Huaiyang Mutfağı, doğu sahillerinde Shanghai civarında yaygındır. Balık ve kabuklu deniz ürünleri ağırlıklıdır. Kuzeye göre daha fazla sebze kullanılır. Kantonez- Cantonese güney mutfağı olup, tüm dünyada bilinen ve bizim damak zevkimize uygun Çin mutfağıdır. Sichuan mutfağı, soğuk kuzey rüzgarlarına karşı vücudun direncini arttırmak amacıyla yoğun baharat kullanılan bir mutfak olduğundan çok acıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyetine bir tur programı ile gittiğiniz taktirde genelde turistlere yönelik restaurant veya büyük otellerde grup halinde yemek yediğiniz için yemek sorun olmamakta, her öğün başta soya sosu olmak üzere çeşitli soslarla lezzeti arttırılmış farklı bir Çin yemeği tatma şansınız bulunmaktadır. Ancak Çin’de yediğiniz yemeklerin görüntü ve lezzetlerini Türkiye’de veya diğer ülkelerde yediğiniz Çin yemekleri ile karşılaştırmamanız gerekir. Sürekli Çin yemeği yemekten sıkılırsanız, büyük kentlerde, kent merkezlerinde, dünya çapında tanınmış büyük fast food zincirleri yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çay, Çin kültürünün önemli bir parçasıdır. Çinliler, her öğünde veya öğün aralarında yeşil çay başta olmak üzere farklı rahatsızlıklara iyi geldiği söylenen değişik tatlara sahip Yasemin Çayı, Ginseng Çayı, Siyah Çay, Krizantem Çayı gibi bitki çayları ile Oolong Çayı içerler. Çay termoslarını sürekli yanlarında taşırlar. Farklı aromalı bitki çayı tohumlarının üzerine sürekli sıcak su ekleyerek 24 saat boyunca bunu içerler veya süzgeçli bardak veya süzgeçli küçük çaydanlıklar kullanarak aynı malzemeyi birkaç defa kullanırlar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin seyahatiniz sırasında tur programınız içinde yoksa mutlaka iyi kaliteli bir çay evine uğramanızda yarar vardır. Bu sayede bir seremoni ile size sunulan farklı çayları tadabilir. İçinden istediğinizi satın alabilir. Keyifli bir zaman geçirebilirsiniz. Ayrıca tadı konyağa benzeyen alkol oranı yüksek pirinç şarabını, cinler arasında maotai’yi deneyebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin'in resmi para birimi Renminbi olarak bilinen Yuan’dır. Kredi kartlarınızı büyük otellerde ve alışveriş merkezlerinde kullanabilirsiniz. Ayrıca büyük alışveriş yerlerinde dolar da kabul edilmektedir. Çin'de her yerde pazarlık yaygındır. Devletin veya özel sektörün işlettiği bazı mağazalar dışında gece pazarlarında, sokaklarda, hatta havaalanındaki mağazalarda kıyasıya pazarlık söz konusudur. Pazarlık sırasında satıcıya size teklif edilen fiyatın onda birini veya daha altında bir fiyatı verseniz bile aldatılma olasılığınız yüksektir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Üstelik ısrarcı satıcılarla uğraşmak tam bir eziyettir. Çin’den ipek yorgan, kaşmir atkı veya şal, yeşim taşından yapılmış çeşitli takılar, objeler ve inci satın alabilirsiniz. Ayrıca antik Çin yazı sanatı olan calligraphy sanatının bir örneğini , kağıt veya ipek üzerine yapılan Çin resimlerini, seramik objeleri, yeşil çay veya değişik aromalı bitki çaylarını, Mao hediyeliklerini, ipek böceği kozasından yapılan ipek kremini veya inciden yapılan inci kremini, üzerine kendi adınızı Çince yazdırdığınız mühürleri beraberinizde getirebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu genel bilgilerden ışığında aşağıda farklı iki dönemde gezme olanağı bulduğum Beijing, Xian, Shanghai, Guilin ve Hong Kong hakkında kısa bilgiler yer almaktadır:</span><span style="color:#33ccff;"><br /></div></li></ul></span><div align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">BEIJING</span></strong></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Beijing </span><a title="Çin Halk Cumhuriyeti hakkında bilgi" href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Çin_Halk_Cumhuriyeti"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyeti</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nin </span><a title="başkent hakkında bilgi" href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/başkent"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">başkent</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">idir. Ülkenin kuzeyinde yer alır. Yüz-ölçümü 16.808 kilometre kare, nüfusu 17 milyondan fazladır. Beijing, Çince’de "kuzeyin başkenti" anlamına gelir. Ming Hanedanlığı döneminde güneydeki başkent Nanjing'e karşılık şehre bu isim verilmiştir. Şehir; 1000 yıldan uzun bir süre </span><a title="Yuan hakkında bilgi" href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Yuan"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yuan</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, </span><a title="Ming hakkında bilgi" href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Ming"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ming</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><a title="Qing hakkında bilgi" href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Qing"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Qing</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> hanedanlıklarının başkentliğini yapmıştır. Daha sonra işgalci güçler tarafından tahrip edilmiş, 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin merkezi olmuştur. Beijing’in güneybatısında Zhoukoudian’da bir mağarada bulunan antik Peking Man iskeleti bölgede gerçekte 500.000 yıl önce yerleşim olduğunu göstermektedir. Bu iskelet ve daha sonra bulunanlarla birlikte Peking Man Sit Alanı, dünyadaki en zengin sit alanı olarak 1987 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine kaydedilmiştir. Buluntulara karşılık neoletik köylerin kurulduğu döneme kadar olan bilgiler sınırlıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Beijing çok sayıda görülmesi gereken yere sahip bir şehirdir. Bir seyahat şirketi ile Beijing’e giderseniz şehri gezebilmek için en az üç tam günlük bir süre olmasına ve bu günlerden bir günün mutlaka serbest gün olmasına dikkat etmenizde yarar vardır. Zira şehir turları sırasında alışveriş ve yemek için ayrılan uzun zamanlar sizin birçok yeri görmenizi engellemektedir. Bireysel seyahat etmeniz halinde de şehri kısa sürede gezebilmek için yerel şirketlerin sunduğu, sizi otelinizden alan farklı günlük turlara katılabilirsiniz. Bu turlar arasında Çin Seddi ve Ming Tapınakları; Yasak Şehir- Cennet Tapınağı- Yazlık Saray; Panda Evi- Hutong- Yonghe Lama Tapınağı turları yer almaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Başkent olduğu XV. yüzyıldan bu yana, Yasak Şehir, merkez alınarak düzenlenen Beijing eski ve yeni Çin’i bir arada görebileceğiniz ilginç bir şehirdir. Beijing; bir taraftan dev büyüklükte 2008 Olimpiyatları için yapılmış ilginç bir mimariye sahip stadyumu, su kübü olarak adlandırılan yüzme havuzu kompleksi, uzay merkezini andıran havaalanı, CCTV Kulesi, Çin Ulusal Kütüphanesi, yapay bir gölün kenarında bulunan yarı elips şeklinde Ulusal Sanat Müzesi, son derece modern yerleşim alanları, gökdelenleri, geniş yolları ile modern bir şehir; diğer taraftan etrafı gri renkli duvarlarla çevrili Yasak Şehrin dört bir tarafında bulunan fakirliğin kol gezdiği hutong bölgeleri, her biri birbirinden güzel, Çin mimarisinin örnekleri ile süslü çok sayıda parkı, bahçeleri, tapınakları, Yasak Şehri, Yazlık Sarayı ve diğerleri ile eski tarihi bir şehirdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en önemli yeri; Çin’in ve Beijing’in güç sembolü, dünyanın en büyük meydanı olan Tiananmen Meydanı’dır. Meydanın adı tian, an ve men olarak üç karakterden oluşmaktadır. "Tian" cennet, "an" huzur, "men" ise kapı anlamına gelmekte, birlikte "huzurlu cennetin kapısı"nı ifade etmektedir. Dikdörtgen şeklinde, 440.000 metrekare bir alana sahip, yaklaşık bir milyon insanı alabilecek genişlikte, tarihe tanıklık etmiş bu meydanın ortasında 1958 yılında yapılan Halk Kahramanları Anıtı, Mao Zedong'un Anıtmezarı- Mao Zhuxi Jiniantang bulunur. Meydanın çevresinde toplantı dönemleri dışında 8.30- 15.00 arasında ücretli gezebileceğiniz Sovyet neoklasik tarzında Halkın Büyük Salonu -Parlamento Binası- Renmin Dahuitang , halen restore edilen, devrim öncesi ve sonrası Çin tarihi ile ilgili objelerin bulunduğu Çin Ulusal Müzesi-Zhongguo Guojişa Bowuguan yer alır. Meydanda her gün bayrak töreni yapılan dev Çin bayrakları, bayrakların arka tarafında Mao Zedong’un 1 ocak 1949 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurduğunu balkonundan açıkladığı 1407 yılında yapılan 33.7 metre yüksekliğinde, beş köprüyle bağlanan, beş giriş kapısı bulunan Tiananmen Gate Tower- Gate of Heavenly Peace ve üzerinde Mao Zedong’nun dev posteri yer alır. Salı-Pazar günleri arasında 8-11.30 /14-16.00 arasında açık olan Mao’nun Anıtmezarına girmek için oldukça uzun bir kuyruk beklemek ve çanta, palto gibi eşyalarla, kameraları mezara yakın olan bir merkezde bırakmak gerekir. Bu dev meydan yerli ve yabancı yüzlerce turistle ve satıcılarla doludur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Anıtmezarın arka tarafında ise iki kule dikkatinizi çeker. Bunlardan ilki Qianmen veya Zhanyang Men 40 metre yükseklikte olup, halen Beijing Tarih Müzesi’ne ev sahipliği yapar. Jian Lou veya Arrow Tower ise 38 metre yükseklikte olup, 1439 yılında yapılmıştır. 94 pencereye sahiptir. Her iki kulede Boxer Devrimi sırasında tahrip olmuştur. Beijing’in çevresinde yer alan farklı dönemlerde yapılan dokuz kapılı iç ve yedi kapılı dış savunma duvarları ve kuleler, 1950 ve 1960’lı yıllarda yol yapımı amacıyla tahrip edilmiş bu duvar ve kapılardan çok azı günümüze kalabilmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanın yakınında yer alan halen kapalı olan Yeraltı Şehri ise savaş olasılığına karşılık Mao tarafından yaptırılmış, binlerce insanının uzun şekilde yaşabileceği şekilde planlanmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydandaki Dev Mao’nun fotoğrafının arkasındaki alanda yin ve yang felsefesi ve beş element dikkate alınarak yapılmış binalardan ve avlulardan oluşan, yazın 8.30- 17.30 kışın 8.30- 16.30 saatleri arasında açık olan Gugong-Kraliyet Sarayı- Yasak Şehir - Saray Müzesi bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">2008 olimpiyatları için birçok bölümü restore edilen Yasak Şehrin yapımına 1406 yılında başlanmış, 15 yılda tamamlanmıştır. Her imparator döneminde saraya yeni bölümler eklenmiştir. Saray toplam 720.000 metre karelik bir alanı kaplar. 9000’den fazla odaya sahiptir. Dört kapısı olan sarayın etrafı 52 m genişliğinde, 6 metre derinliğinde su hendeği, 10 m yüksekliğindeki duvar ve dört kule ile çevrilidir. Ming ve Qing Hanedanlarının yönetim merkezi olan sarayda XIV. yüzyılın ikinci yarısından XX. yüzyılın başına kadar 24 imparator yaşamıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İmparatorluk döneminde halkın girmesi yasak olduğu için saraya Yasak Şehir adı verilmiştir. Dünyadaki en büyük ve en iyi korunmuş antik ahşap saray olan Yasak Şehir bu özelliği nedeniyle 1987 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bertolluci’nin Son İmparator adlı filminin çekildiği Yasak Şehir’de ana binalar kuzey- güney aksı boyunca sıralanmış, diğer binalar bunun batı ve doğusunda yer almıştır. Saray imparatorun devlet hizmetlerini yürüttüğü bölüm ile imparator ve ailesinin yaşadığı bölüm olmak üzere iki bölümden oluşur. Güneyde yer alan giriş kapısı –Wumen Gate-Meridian Gate ile sarayın içindeki Gate of Heavenly Purity arasındaki bölüm, sarayın idari bölümüdür. Kapıdan girişten sonra karşınıza çıkan büyük avluda Konfüçyüs felsefesini yansıtan bir derenin üzerine yapılmış beş köprü, saray görevlilerinin ofisleri, imparatorun ziyaretçi kabulü için kullanıldığı 24 metre yüksekliğinde iki katlı bir kapı- Gate of Supreme Harmony yer alır. Kapının önünde biri dişi biri erkek iki aslan bulunur. Aslanların birinin ayakları altında dünya, diğerinde bebek görülür. Aslanlar Yasak Şehrin gardiyanlarıdır. Bu kapıdan sonra, farklı büyüklükte aynı aks üzerine yerleştirilmiş, üç ana binanın- Hall of Supreme Harmony- Taihe Dian; Hall of Middle Harmony- Zhonghe Dian; Hall of Preserving Harmony- Baohe Dian ardı ardına sıralandığı, 2. ve 3. avluya geçilir. Bu üç ana bina merdivenlerle çıkılan üç katlı beyaz mermer zemin üzerine inşa edilmiştir. Zeminlerin çevresi ejderha motifleri ile süslü korkuluklarla kapatılmıştır. Korkulukların altına yağmur sırasında ağızlarındaki deliklerden yağmur suları akan yüzlerce ejderha başı yerleştirilmiştir. İmparatorun gücünü gösteren üç binadan Hall of Supreme Harmony, seromoniler için kullanılan sarayın en büyük binasıdır. Bu ve diğer binaların içlerini açık kapılardan görebilmek kapılardaki yoğun kalabalık nedeniyle oldukça zordur. Hall of Preserving Harmony arkasındaki üç katlı zeminin üzerindeki büyük mavi taştan yapılmış dağ, deniz ve uçan dokuz ejderhanın yer aldığı taş rampa ise çok güzeldir. Bu rampa imparatorun ülkeyi birleştirmesini sembolize eder. Sarayın çeşitli yerlerinde görülen çeşitli metalden yapılmış dev kazanlar sarayı yangından koruma amacı ile kullanılmıştır. Bu üç ana binanın dışında 2. ve 3. avlunun kenarlarında çeşitli binalar yer alır. 4. avluda ise imparator ve ailesinin yaşadığı bölüme giden kapı-Gate of Heavenly Purity-Qianquinmen bulunur. Sarayın yang bölümü de aynı aks üzerinde yapılmış üç ana binadan – Palace of Heavenly Purity- Hall of Union and Peace- Palace of Earthly Transquillity- oluşur. Bu binaların batı ve doğu tarafında diğer saraylar yer alır. Bu sarayların bir bölümü; halen yeşim, enamel, resim, saat gibi değerli eserlerin sergilendiği müze binaları olarak kullanılmaktadır. Doğu bölgesinde yer alan 1773 yılında yapılmış, üzerinde 9 ejderhanın yer aldığı 29.4 metre uzunluğunda, 3.5 metre yüksekliğindeki seramik Dokuz Ejderha Panosu- Nine Dragon Screen- Jiulongbi -ise görülmeye değer. Ayrıca bu üç binanın kuzeyinde Gate of Earthly Transquillity’nin arkasında çok güzel kamelyalarla, çeşitli heykel, ağaç ve çiçeklerle süslü imparatorluk bahçeleri bulunur. Sarayın kuzeyinde yer alan kapı Gate of Divine Prowess olarak bilinir. Çok kalabalık olan Yasak Şehri en hızlı şekilde gezmek en az üç saatinizi alır. Sarayı daha iyi anlayabilmek için süreyi daha uzun tutmanızda ve tur programı dışında girişte sarayın haritasını satın alarak tek başınıza gezmenizde yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yasak şehir; imparatoru ve aynı zamanda toprağı temsil eden sarı renkli ejderhanın kuyruğu şeklindeki ucu kıvrımlı çatıları ve çatı kenarlarında yer alan ejderha ve çeşitli hayvan figürleri ile çok şıktır. Sarayın her yerinde görülen aslan ve ejderha heykellerinin, her rakamın ve her motifin kendi içinde bir anlamı bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">“Yılanın vücudu, geyiğin boynuzu, boğanın kulakları, balinanın çenesi ve balığın yüzgeçleri olmak üzere beş farklı hayvanın özelliklerini kendinde toplamış olan ejderhanın uçabildiğine, yüzebildiğine, diğer hayvanlara dönüşebildiğine, yağmuru getirebildiğine, kötü ruhları kovduğuna inanılır. İmparatorun gücünün simgesidir. İmparatorun, ejderhanın oğlu olduğu kabul edilir”.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yasak şehrin kuzeydeki kapısı’nın -Gate of Divine Prowess- karşısında yer alan yeşillik alan Jing Shan Parkı’dır. Yuan Hanedanlığı döneminde kurulan, Qing Hanedanlığı’nın sonuna kadar Yasak Şehrin bir parçası olan bu tepelik alanda kurulu parkta çok sayıda pavilion ve saray yer alır. Parkın en yüksek noktasındaki Pavilion of Ten Thousands Springs, Yasak Şehri ve şehri tüm güzelliği ile görebileceğiniz muhteşem bir yerdir. Park 6.00 ile 21.00 saatleri arasında açıktır. En iyi yöntem yasak şehri gezdikten sonra parka girmek ve tepeye çıkmaktır. Parkta son Ming imparatorunun kendini astığı yeri de görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yasak Şehrin kuzey kapısına yakın mesafede Bei Hai Parkı yer alır. 680 metre kare bir alan kurulu bu park 1000 yıl boyunca beş hanedanlık döneminde imparatorluk parkı olarak kullanılmış, 1925 yılında halka açılmıştır. Göl kenarında yer alan park, tepeleri, pavilionları, tapınakları, Yeşim Kubilay Han Askerleri, gölün ortasında yer alan adadaki Beyaz Dagobası- Bai Taı, Dokuz Ejderha Screen ile görülmesi gereken bir yerdir. Park, Dünyada ilk defa inşa edilen ve en iyi şekilde korunan imparatorluk parkı olma özelliği taşır. Parkın güney tarafı yeni yasak şehir olarak adlandırılan politbüro ve devlet binalarının yer aldığı halka kapalı Zhongnanhai bölgesidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yasak Şehrin kuzey kapısından veya Tiananmen Meydanı’ndaki Mao’nun resminin bulunduğu kapının önündeki caddeden, doğuya doğru yaklaşık bir kilometre yürüdüğünüzde, 100 yıllık Wangfujing Dajie Caddesi’ne ulaşırsınız. Bu cadde Beijing’in ana alışveriş caddesidir. Büyük alışveriş merkezlerinin yer aldığı bu kalabalık cadde, ona bağlanan cadde ve sokaklar, şehrin hem modern hem geleneksel yanını bir araya getirir. Çin ile ilgili her türlü objeyi pazarlık sonucu şehrin turistik bölgelerinden çok daha ucuza satın alabileceğiniz sokak çarşısı ile farklı Çin yemeklerini tadabileceğiniz küçük yemek yerleri ara sokaklardan birinde karşınıza çıkar. Ayrıca ana caddeye bağlanan bir başka cadde üzerinde domuz etinden, köpek etine kadar her türlü etin ve sebzenin anında pişirilerek satıldığı, müşterilerin aldıkları ürünleri ayakta yedikleri çok sayıda yemek tezgahının yan yana sıralandığı gece yiyecek pazarı bulunur. Bazılarında canlı böceklerin yer aldığı bu tezgahlarda satılan yemekleri yemek tamamen sizin arzunuza kalmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aynı cadde ve ona bağlanan caddeler üzerinde yiyecek pazarında satılanlardan farklı her türlü damak zevkine hitap eden çeşitli büyüklükte çok sayıda restaurant yer alır. Çin ile ilgili İngilizce kitap satın almak isterseniz Foreign Languages Bookshop tam aradığınız yerdir. Şehrin en önemli kiliselerinden biri olan St Joseph Kilisesi de cadde üzerindedir. Ayrıca cadde üzerinden kalkan, bir tur traktörü ile 45 dakika süre ile caddenin hemen yakınındaki hutong bölgelerini de görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Beijing’de; Qıan Men’in güneyi, Hou Hai ve Qian Hat bölgeleri ünlü Hutong’ları görebileceğiniz alanlardır. “Hutong eski Bejing evlerinin arasındaki sokaklara verilen addır. Halen Beijing’deki hutong’ların çoğu imparatorluğun son iki hanedanlığı döneminden kalan hutonglardır. Çok az sayıda Yuan Hanedanlığı döneminden kalan Hutong bulunmaktadır. Farklı açı ve uzunluklarla birbirine bağlanan Hutong’ların arasında da siheyuan adı verilen bir avlu çevresine sıralanmış geleneksel Beijing evleri yer almaktadır. Siheyuan’larda ana ev kuzeyde, ana kapı güneybatıdadır. Hutong’lar güneşten etkin şekilde yararlanılabilmek amacıyla kuzey güney aksında yer alır. Siheyuan’lara girişte ana kapıdan sonra yabancıların ve kötü ruhların içeriye girmesini engellemek amacıyla bir duvar bulunur. Kızıl kırmızı boyalı üzerinde bakır bir tokmak bulunan kapının hemen ardında kötü ruhlara karşı bir eşik yer alır. Bu eşik Yasak Şehir dahil tüm eski binalarda karşınıza çıkar. Siheyuanlar bir aile oturacak şekilde planlanmıştır. Evin yaşlıları avlunun kuzeyindeki ana evde, diğerleri yan evlerde yaşar, güneydeki ev ise oturma odası olarak kullanılır. !949 Devrimi’nden sonra her siheyuan’da birden fazla aile yaşamak zorunda kalmıştır. Beijing’in modernizasyon sürecinde birçok Siheyuan yıkılmış, bir bölümü onarılmış veya otele çevrilmiştir”. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tiananmen Meydanın güneybatısında yer alan hutong bölgesi canlıdır. Burada bulunan 580 yıllık Dazhalan Caddesi küçük dükkanları, sinema, tiyatro ve restaurant ve çay evleri ile ilginçtir. Caddede Hutong turu yaptıran sürücüler bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Qıan Men Dong Draje Caddesi’nden doğusunda Tren İstasyonunu geçtikten sonra birbirine yakın mesafede 9.00-11.00 ve 13.00-16.00 saatleri arasında açık Antik Gözlemevi-The Ancient Observatory – Gu Guanxiangtai ile şehri tepeden seyredebileceğiniz ve içinde çeşitli galeriler bulunan bir kule- Southeast Corner Watchtower – bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cennet Tapınağı- Temple of Heaven -Tian- Tan ise muhteşemdir. Tapınak, Ming ve Qing Hanedanları döneminde imparatorların iyi bir hasat için dua ederek, cennete kurbanlar sundukları, Konfüçyüs Felsefesi’nin önemli örneği, ülkedeki en büyük tapınak kompleksidir. 270 hektarlık bir parkın ortasında yer alan komplekse bulunduğunuz bölgeye göre dört farklı giriş kapısından ulaşabilirsiniz. Aldığınız üç koçanlı bilet ile 1420 yılında yapılan, kuzey güney aksı üzerine sıralanmış üç bölümden oluşan kompleksi büyük bir hayranlıkla gezebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cennet Tapınağı’nın en görkemli bölümünü; üç kat merdivenle çıkılan, dünyayı simgeleyen yüksek yuvarlak bir zemin üzerine oturtulmuş, cenneti, lacivert renkli yuvarlak üç katlı çatısı cennetin renklerini temsil eden, ahşaptan yapılmış, çatıların arasında imparatoru temsil eden el yazısı, ejderha ve diğer motiflerin yer aldığı imparatorun iyi bir hasat için dua ettiği ana tapınağın –Hall of Player for Good Harvests- Qinian Dian- bulunduğu bölüm oluşturur. Tapınağın içinde; merkezinde, ejderha motifi bulunan tek bir çivi kullanılmadan yapılmış muhteşem bir çatı ile bu çatıyı destekleyen 4 mevsimi temsil eden ana sütunlar ve ayları ve gün içindeki iki saatlik dilimleri temsil eden ejderha motifli 24 küçük sütun bulunmaktadır. Ancak içine girilmesine izin verilmeyen tapınağın açık kapılarından birinden içini görebilmeniz, bu güzelliği hissedebilmeniz oldukça güçtür. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu bölüm ile tapınak kompleksinin ikinci bölümü arasında, her iki tarafı parkın ağaçları ile kaplı, biri Eko Duvar- Eco Wall ile bütünleşmiş iki kapı arasında yer alan uzun bir yol bulunmaktadır. Biletle girebileceğiniz etrafı daire şeklindeki duvarla çevrili, girişinde üç kapı bulunan tapınağın ikinci bölümünde ana bina, lacivert, tek katlı, sivri çatılı Imperial Vault of Heaven’dır. İçini açık kapılardan görebileceğiniz bu tapınakta tanrılar için ruh tabletleri yer alır. İki sıra halindeki üç kapının ardından girilen daire şeklindeki, her tarafında üçer kapı bulunan, tam ortasında merdivenlerle çıkılan 3 katlı bir zeminin üzerine kurulu, Round Altar ise tapınağın adak sunulan bölümüdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Beijing’deki en önemli tapınak olan Cennet Tapınağı’nın çevresindeki park alanının özellikle batı bölümü mutlaka görmeniz gereken bir yerdir. Bu bölümde uzun, yanları açık üzeri kapalı bir koridorda yerel müzik aletleri eşliğinde şarkı söyleyen yaşlı Çinli gruplara, kağıt oynayanlara, belli bölgelerde müzik eşliğinde topluca, özgürce dans eden erkek ve kadınlara, badminton oynayanlara, calligraphy yapanlara rastlar. Onları büyük bir keyifle izleyebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yasak Şehrin kuzey doğusunda yer alan 9.00- 16.30 saatleri arasında açık olan metrodan, Younghegong noktasında inerek kolaylıkla ulaşabileceğiniz Yonghe Gong—Palace of Harmony and Peace- Lama Tapınağı da nefes kesicidir. 1694 yılında Prens Gong’un evi olarak yapılan bina, prensin imparator olması üzerine antik Çin geleneklerine göre tapınağa döndürülmüş, 1744 yılında Tibet’li Budistlere verilmiştir. Tapınak tipik Tibet tapınaklarından oldukça farklıdır. İçinde Buda, ve diğer budist figürler yer alan tapınakta, 18 metre yüksekliğindeki Buda Heykeli görülmeye değer güzelliktedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu tapınağa yakın mesafede bulunan 8.30- 17.00 saatleri arasında açık olan Kong Miao - Konfüçyus Tapınağı, tapınaktan çok, Konfüçyüs’e adanmış bir bina görünümündedir. İmparatorun kendisine yol göstermesi için Konfüçyus’a adak sunduğu Çin mimari tarzındaki yapının bahçesinin giriş kapısının yan taraflarına sıralanmış 190 tane taş tablet ilgi çekicidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bir büyük, 24 küçük davulun saati belirtmek için çaldığı güzel bir şehir manzarasına sahip olan, Yasak Şehrin kuzey güney aksında yer alan Davul Kulesi ile ona yakın mesafedeki Saat Kulesi, Kraliyet ikametgahı Mansion of Prince Gong, Beijing Doğa Tarihi Müzesi, şehir içinde görülmesi gereken diğer önemli yerler arasındadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir dışında ziyaret edilmesi gereken en önemli yerlerin başında Büyük Duvar-Çin Seddi- Wanli Changcheng - gelir. Çin Seddi’ne Bejing’den kalkan, Ming Mezarları’nı da ziyaret eden turlarla veya Qian Men’den kalkan otobüsle ulaşabilirsiniz. Çin Seddi’nin yapımına M.Ö. VII. yüzyılda başlanmış, farklı hanedanlıklar tarafından birbirinden bağımsız savunma amaçlı inşa edilmiştir. M.Ö 221 yılında hanedanlıkları birleştiren ilk Çin imparatoru Qin Shi Huang Ling tarafından daha önce inşa edilen duvarlar birleştirilmiş, yeni duvarlar yapılarak uzunluğu 5000 kilometreye çıkarılmıştır. Daha sonraki dönemde Çin Seddi’ne yeni eklemeler yapılmış, uzunluğu 5660 kilometreye ulaşmıştır. Yerel koşullar ve malzemeler kullanılarak yapılan duvarda, duvarın genişliği, inşaat malzemesi, yapım özellikleri bakımından farklılıklar söz konusudur. Duvarın belli noktalarında garnizonlar, işaret kuleleri ve kuleler bulunur. Duvar 5 eyalet, 2 otonom bölge ve Gobi Çölü’nden geçer. Savunma aynı zamanda, ordunun kısa sürede harekete geçmesini sağlayan bir yol olarak kullanılan Çin Seddi’ni bulunduğunuz yere göre farklı noktalardan görülebilirsiniz. Seddin restore edilmiş kaleleri Juyong guan, Jayu guan, ve Shanhaiguan’dadır. Beijng’den şehre uzaklıkları farklı 4 ziyaret noktası bulunur. Bunlar; Badaling, Mutianyu, Simitai ve Jinshanling olarak sıralanabilir. En fazla tercih edilen, Seddin en etkileyici bölümü olan Badaling’dir. Hangi ziyaret noktasından duvara ulaşırsanız ulaşın, duvarı görmek ve duvara tırmanmak inanılmaz bir deneyimdir. Her iki yöne doğru uçsuz bucaksız uzanan duvarı gördüğünüzde ilk etapta hangi yöne doğru tırmanacağınıza şaşırırsınız. Yönünüzü tayin ettiğinizde büyük bir heyecanla her biri birbirinden farklı büyüklükteki basamakları dikkatle tırmanmaya çalışır. Kulelerde soluklanır. Bir süre sonra tırmanın sonu olmadığını fark eder. Eşsiz güzellikteki manzarayı seyretmek için merdiven basamaklarına oturur. Tıpkı bir ejderha gibi kıvrıla kıvrıla kimi yerde yükselen kimi yerde alçalan duvarı büyük bir hayranlıkla seyretmeye başlarsınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin Seddi ziyaretiniz sırasında, mevsimine göre, yanınızda kalın bir hırka bulundurmanızda sert esen rüzgar nedeniyle yarar vardır. Ayrıca rahat bir yürüyüş ayakkabısı giymeniz, su ve güneş kremi bulundurmanız, yürürken düşmemek için basamakların boyutlarının birbiri ile aynı olmadığını bilmeniz gerekir. Çin Seddi’ne tırmandığınızı arkadaşlarınıza ispat etmek isterseniz çevredeki satıcılardan “duvara tırmandım” yazan bir tişört satın alabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin Seddine giden yol üzerinde yer alan şehrin 45 km kuzeybatısında kalan Ming Hanedan Mezarları ise mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir. Feng Shui ilkelerine göre yapılan,13 Ming imparatorunun mezarının 40 kilometre karelik bir alana yayıldığı bu mezar alanında halen imparator mezarlarının sadece üç tanesi restore edilmiştir. Diğerlerinde arkeolojik çalışmalar devam etmektedir. Açık olanlardan Chang Ling İmparator Yongle’nin mezarıdır. İlk olarak yapılan ve mezarların en büyüğü olan bu mezar, birbirini takip eden bahçeler ve tapınaklardan oluşan bir kompleks olup, bunlardan geçilerek imparatorun gömülü olduğu sanılan bir tepeye ulaşılmaktadır. Ancak tepe henüz kazılmamıştır. Ming mezarlarının bulunduğu kompleks’deki en etkileyici yer, kutsal yol yada ruhlar yolu olarak bilinen toplam 7 km uzunluğunda iki yanında yüksek rütbeli görevlilerin ve deve, aslan, fil, at gibi hayvanların büyük heykellerinin bulunduğu yoldur. Cennetin oğlu olarak bilinen imparatorun ölümden sonra bu yoldan yürüyerek cennete ulaşacağına inanılmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Beijing merkezine yakın, 2.9 kilometre kare alana kurulmuş, yapımına 1750’de başlanmış olan Yazlık Saray ise Çin’de en büyük ve en iyi korunmuş imparatorluk bahçesidir. 1860 yılında İngiliz ve Fransız işgal güçleri tarafından tahrip edilmiş, 1888 yılında donanma için ayrılan mali kaynak kullanılarak Qing Hanedanı’nın efsanevi imparatoriçesi Cixi tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Her köşesi Cixi’nin izlerini taşıyan Yazlık Saray tek kelime ile muhteşem bir yerdir. Saray; Kunming Gölü kıyısında hepsi birbirinden güzel köşklerden, bahçelerden, köprülerden, bir pagoda ve büyük bir tapınaktan, kıyıya köprü ile bağlanan küçük bir adadan, 728 metre uzunluğunda, tavanı resimli, kenarları açık yürüyüş yolu - Uzun Koridor’dan ve İmparatoriçe Cixi tarafından, inşa ettirilen, tekne kısmı mermer, üst kısmı ağaçtan yapılmış büyük Çin Teknesi’nden oluşmaktadır. Gölde ejderha şeklindeki tekne ile yapacağınız kısa yolculuk sırasında kıyıdaki ve tepedeki binaların kıvrımlı çatılarını büyük bir keyifle seyredebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1709 yılında yapımına başlanan 1744 yılında tamamlanan Eski Yazlık Saray ise 1860 yılında İngiliz, Fransız işgal güçleri tarafından tahrip edildiğinden bugün sadece sarayın bazı taş kalıntıları görülebilmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Beijing’de beklentilerinize uygun olsa da olmasa da mutlaka görmeniz gereken, gece etkinliklerden biri Beijing Operası’dır. “Beijing Operası Çin kültürünün temel unsurlarından biridir. Beijing’de oluştuğu için “Beijing Operası” adı verilmiştir. XVIII. yüzyılda Çin’in güneyinde popüler hale gelmiş ve başta Hui Operası olmak üzere birkaç eski yerel operaların temelinde gelişmiştir. 200 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir”. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Operada; mimikler, sesler, şiirler ve sürekli çalan geleneksel Çin müziği eşliğinde, oyuncular renkli giysileri ve maske şeklindeki makyajları ile hem bir balerin hem bir akrobat gibi ilginç birbirinden bağımsız birkaç oyunu bir arada sergilemektedirler. Diğer opera gösterilerinden farklı olarak seyirciler, gösteri öncesi sanatçıları makyaj yaparken izlemekte, soğuk meşrubat veya içki servisi yapılan masalarda veya tiyatro düzeninde oturarak oyunu seyredebilmektedirler.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu gösterinin yanı sıra akrobasi, bale ve dansın harmanlandığı Kung fu gösterisi de Beijing gecelerini süslemektedir.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="color:#ff0000;">XI’AN</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Xi’an 6.5 milyon nüfusu ile tarih, kültür, son yıllarda bilim, teknoloji ve sanayi merkezidir. Shaanxi Eyaleti’nin merkezidir. Çin’deki yedi antik şehirden biridir. M.Ö. XI. yüzyılda kurulmuş, 1000 yıldan uzun bir süre 13 hanedanlığın başkenti olmuştur. Özellikle Tang Hanedanlığı döneminde İpek Yolu’nun doğudaki en son noktası olduğu için büyük önem kazanmış, dünyanın en büyük şehirlerinden biri konumuna gelmiştir. Şehir ve çevresi çeşitli hanedanlıklara ait binlerce tarihi esere sahiptir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Diğer Çin şehirleri gibi hızla gelişen şehirde birçok tarihi bina modern binaların, geniş yolların ve gökdelenlerin arasında kalmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir içindeki tarihi eserlerin çoğu, Xi’an Şehir Duvarları’nın içinde yer alır. Xi’an Şehir Surları III. yüzyıl ile XI. yüzyıl arasında yapılmıştır. 14 km uzunluğundadır. Şehir merkezini dikdörtgen şeklinde çevreler. Dört giriş kapısı olan duvarların üzerine Güney Kapısı veya Kuzey Kapısı’ndaki merdivenlerden belli bir ücret ödeyerek çıkılabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir merkezinde dört ana caddenin kesiştiği yerde, büyük bir pasajın üzerinde, pasajın Davul Kulesi yönündeki batı tarafında, girişi bulunan, Çan Kulesi- Bell Tower- Zhonglou-8.00-19.00 saatleri arasında açıktır. Kulede gün içinde belli saatlerde yerel giysili sanatçılar tarafından Çin müziğinden kesitler sunulmaktadır. 1384 yılında yapılan, 1582 yılında bugünkü yerine taşınan, 38 metre yüksekliğindeki Çin mimari tarzındaki Çan Kulesi çok güzel bir yapıdır. Kulenin dört tarafındaki terastan modern alışveriş merkezleri ve ticaret merkezlerin yer aldığı kale içi muhteşem görülmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saat Kulesi’nin hemen yakınında yer alan Davul Kulesi-Gulou de 8.00- 19.00 saatleri arasında açıktır. XIV. yüzyılda yapılan 1949 yılından sonra yenilenen 33 metre yüksekliğindeki Davul Kulesi’nin ilginç özelliği her iki tarafında yer alan büyük iki davul ile diğer iki tarafına sıralanmış 12 küçük davuldur. Bu davullar saati belirlemek amacıyla kullanılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Davul Kulesi’nin 500 metre kuzeyinde, Hui Müslüman’larının yiyecek pazarı olan uzun bir cadde bulunur. Beiyuanmen Snack Street ve ona bağlı ara sokaklar hediyelik eşya ve yiyecek satan küçük dükkan ve lokantalarla doludur. Caddedeki ara sokaklardan birinde Çin’deki en büyük camilerden biri olan Xian Büyük Cami -Da Qingzhen Si- Great Mosque yer alır. 742 yılında Tang Hanedanlığı döneminde yapılan daha sonra sürekli genişletilen ve yenilenen cami 13.000 metre kare alan içinde kare şeklinde, dört avluya ve çok sayıda çeşitli amaçlarla kullanılan bina, pavilon, ana cami binası ve camiden ayrı bir minareye sahip büyük bir komplekstir. Tümü ile Çin mimari tarzına göre yapılan caminin bildiğimiz camilerle ana cami içindeki düzen dışında benzerliği söz konusu değildir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir Surlarının güney kapısına yakın mesafede daha önce Konfüçyüs tapınağı olan Beilin Bowuguan- Forest of Stelae Museum- bulunur. Üç bölümden oluşan müzede antik Budist imgeler, antik Çin klasik metinlerini içeren 1100’den fazla taş tablet yer alır. Aynı bölgede Ming ve Qing tarzı yapılarla çevrili resim ve caligraphy sanatının örneklerinin ve malzemelerinin satıldığı dükkanların yer aldığı Shuyuanmen Ancient Cultural Street farklı özelliklere sahip bir sokaktır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kale Duvarlarının dışındaki bölgede yer alan Small Goose Pagoda- Küçük Yaban Kazı Pagodası Güney kapısı’nın güneybatısındadır. 43 metre yüksekliğindedir. Dayan Ta- Great Goose Pagoda- Büyük Yaban Kazı Pagodası ise geçmişte 300’den fazla oda ve 13 avludan oluşan günümüze bunların sadece bir bölümünün kaldığı büyük bir tapınak kompleksi olan Ci’en Tapınağı’nın içindedir. 629 yılında Tang Hanedanlığı sırasında dini lider XuanZang’ın İpek yolu üzerinden Hindistan’ı ziyareti sırasında 645 yılında Xi’an’a getirdiği Budist belgeleri saklamak için 652 yılında yapılmıştır. Önce 5 sonra 10 katlı yapılan halen 7 katlı 64 metre yüksekliğinde olan Büyük Yaban Kazı Pagodası Çin mimari tarzında inşa edilmiştir. Dar küçük sahanlıklara açılan dar dik tahta merdivenlerle 7 kat çıkılan ve şehrin 4 tarafının manzarasını görüntüleyebildiğiniz pagoda’nın içi boş olsa da içini görmenizde yarar vardır. Pagoda’nın dışında kalan tapınağın diğer bölümlerini ve bahçelerini gezdikten sonra dilerseniz kırmızı bir mum satın alıp, bunu yaktıktan sonra tapınağın girişinde yer alan büyük kazanın içine koyup, dilek tutabilir. 12 hayvandan oluşan Çin Zodiac’nda hangi burçtan olduğunuzu öğrenebilir. Çin’de çok meşhur olan kişisel mühürlerden kendiniz için bir adet yaptırabilirsiniz. İsterseniz Pagoda yakınında farklı dönemlere ait çok sayıda tarihi eserin yer aldığı, 70.000 metre kare alanı kaplayan, Shaanxi Tarih Müzesi’ni - Shaanxi Lishi Bowuguan ziyaret edebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">“Qin Shi Huang Ling ve onun Terra Cotta Ordusu Çin’in UNESCO Dünya Kültür mirası listesi içinde yer alan 10 önemli eserinden biridir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Qing Hanedanlığı’nın ilk imparatoru olan Qin Shi Huang Ling dünyadaki imparatorluğunu cennette de devam ettirmek amacıyla kendine büyük bir anıtmezar yaptırmıştır. Bu muhteşem anıtmezar 700.000 işçi ile 38 yılda tamamlanmıştır. Mezar; Lishan Dağı’nın kenarında olup, Weishui Nehri’ne bakmaktadır. Mezarın, Xi’an şehrinin iki katından fazla bir alanı kapladığı tahmin edilmektedir. Günümüze kadar mezar alanından yaklaşık 50.000 adet obje çıkarılmıştır. Bunlar Terra Cotta Savaşçıları, atları, bronz savaş arabaları ve diğer nadir eserlerdir”.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Anıtmezarın; imparatorun mozolesinin bulunduğu, piramit şeklinde, tepelik, merdivenlerle çıkılan, üzerinde büyük bir platform bulunan, platformdan mezarlık alanının görüldüğü, mozolenin giriş kısmının mekanik sistemle hırsızlara karşı çok iyi şeklinde korunduğu bilinen bölümü henüz kazılmamıştır. Mozolenin bulunduğu tepenin çevresinde ise kazılarda bulunan çeşitli objelerin sergilendiği bahçeler bulunur. Bahçeler küçük akülü bir araç ile gezilebilmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Anıtmezarın asıl görkemli bölümü imparatorun mozolesinin 1.5 kilometre doğusunda, Terra Cotta Savaşçıları, atları, bronz savaş arabalarının bulunduğu üç yeraltı mezarı ve bir müzenin yer aldığı bölümdür. Bu bölüm 8.00 ile 18.00 saatleri arasında açıktır. Ana giriş kapısından 10 kişilik akülü arabalarla ulaşılan bu bölümdeki ilk yeraltı mezarından kimi parçalar 1974 yılında su kuyusu açmak isteyen bir çiftçi tarafından tesadüfen bulunmuştur. Halen bu çiftçi, anıtmezarla ilgili kısa bir belgesel filmin gösterildiği, hediyelik eşyaların satıldığı, sinema salonunun bulunduğu bölümde anıtmezarla ilgili bir kitabı imzalamaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Üzeri kapatılmış birinci yeraltı mezar alanı tek kelime ile muhteşemdir. Dikdörtgen şeklinde, 230 metre yüksekliğinde, 42 metre genişliğinde 14.260 metre kare büyüklüğündeki bu dev mezar alanında, pişmiş killi topraktan yapılan, ayaklarının altında bir yükseklik bulunan, her biri 1.8 metre boyunda, hiçbiri diğerine benzemeyen, kimileri başsız, binlerce piyade asker, silahları ile birlikte, belli bir düzen içinde sıralanmıştır. Askerlerin arasında 10 adet, 2 metre yüksekliğinde toprak duvar bulunur. Askerler kuzeyden güneye 9 koridor içinde yer alır. Çukur alanın çevresinde eğilimli, yüzlerce turistin resim çekmeye çalıştığı bir rampa bulunur. Koridorların bir bölümünün içinde askerlerin arasında yer alan atlar göze çarpar. Burada bulunmak, bu muhteşem görüntüyü seyretmek, insana inanılmaz bir mutluluk verir. Uzun süre çukur alanın dört tarafından askerleri hayretle ve hayranlıkla seyredebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İkinci yeraltı mezarı L şeklinde 6000 metre kare alanı kaplar. Bu alandaki çukurlarda daha az savaşçı yer alır. Üçüncü yeraltı mezarı U şeklinde 500 metre karedir. Buradaki atlar ve savaşçılar daha fazla zarar görmüştür. Savaşçıların giysileri, duruşları, silahları ve savaş arabaları diğer iki yer altı mezarından farklıdır. Bu bölümün yeraltı ordusunun karargahı olduğu tahmin edilmektedir. Buradaki askerlerin bir bölümü birbirlerine bakar konumdadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Müze bölümünde ise sürücüleri ile birlikte renklerinin solmaması için camlı bölümler içinde sergilenen iki bronz savaş arabası, farklı giysi ve duruşa sahip askerler, bronz savaş aletleri ve diğer önemli eserler yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">“Tahminlere göre çukurlarda 130 dan fazla tahta savaş arabası, 500 Terra Cotta yük atı, 116 eyer, 7000 den fazla savaşçı bulunmaktadır. Ancak bunların çok küçük bir bölümü çıkarılabilmiştir.” </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Qin Hanedanlığı’nın sonunda yer altı mezarları açılarak içindekiler, imparatorun emri ile komutanlar tarafından parçalandığından ve yakıldığından, “kazılar sonunda bulunan parçalanmış Terra Cotta askerleri ve atlarının yeniden kafa ve bedenlerinin modellenmesi, boyaları yeraltındaki koşullar ve güneş ışığı nedeniyle bozulanların yeniden boyanması ve ısıtılarak birbirlerine yapıştırılması” büyük emek ve zaman gerektirmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">En iyi şekilde görebilmek için en az iki saat ayırmanız gereken anıtmezar alanından ayrılmadan önce sinemanın yan tarafında ağaçların arkasında yer alan çay evinde kısa bir mola vermenizde ve bu çay evinde zarif Çinli kızların yaptıkları çay sunumunu izlemenizde yarar vardır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Xi’an çevresinde bunların dışında şehre farklı uzaklıklarda çok önemli tarihi yerler bulunmaktadır. Bunlar arasında; Xi’an’ın 30 kilometre doğusunda, Lintong şehrindeki kaplıca alanında kurulan imparatorluk saray ve bahçelerinden oluşan 3000 yıllık park alanı, Huaqing Chi- Hot Springs of Huaqing; şehrin 120 kilometre batısındaki Farnen şehrinde antik Çin’deki Budistler için önemli bir tapınak olan, 1987 yılında Buda’nın parmağının dört parça kemiği ile daha sonra 2400 parça değerli replik bulunan Famen Si- Famen Tapınağı; Xian’a 45 kilometre uzaklıkta Xingping şehrinde Batı Han İmparatorlarının mezarlarını oluşturan Maoling Tomb, Xi’an’a 70 kilometre uzaklıkta, Qianxian şehrinde III. Tang İmparatoru ve eşinin mozolesi Qian Ling Mausoleum, Banpo Neolitik Kalıntıları, ilk imparator mezarlarından olan Yellow Emporer Mausoleum ve diğerleri sayılabilir.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="color:#ff0000;"><strong>SHANGHAI</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Shanghai, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yangzi Nehri Deltası</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nın kıyısında, Huangpu Jiang Nehri’nin kenarında yer alır. 20 milyonu geçen nüfusu ile dünyanın en kalabalık şehirleri arasındadır. Dünyanın üçüncü büyük limanına sahiptir. X. yüzyılda kurulmuş, yüzyıllarca küçük bir liman olarak kalmıştır. Japon korsanların sürekli saldırıları karşısında XVI. yüzyılda şehrin çevresine duvar yapılmış, duvar 1912 yılına kadar eski şehir merkezini çevrelemiştir. 1842 yılında hükümetin batıya ticari ayrıcalık hakları vermesi üzerine şehir Avrupa ve ABD’nin ileri karakolundan biri haline gelmiştir. Bunun sonucunda Amerikalılar, Fransız ve İngilizler şehrin içinde kendi yasal sistemlerinin geçerli olduğu yerleşim bölgeleri oluşturmuşlar, bu bölgelerde kendi yargı ve polis güçlerini kurmuşlardır. Bu durum girişimcileri, suçluları, göçmenleri şehre çekmiş, şehir köklü bir değişim geçirmiştir. Şehrin bu özelliğinin de etkisiyle Komünist Parti 1921 yılında Shanghai’de kurulmuş, 1960’lı yılarda ise kültürel devrimin merkezi olmuştur. 1990 yılında Pudong Bölgesi’nin özel ekonomik bölge olarak ilan edilmesiyle birlikte şehir Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki ekonomik büyümenin öncüsü konumuna gelmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Shangai halen geniş alana yayılmış insanı yormayan her biri birbirinden şık gökdelenleri, yoğun trafiği rahatlatmak için yapılan geniş ana yolları, temiz şık bulvarları, her tarafta gece gündüz hiç ara vermeden devam eden inşaatları, binalar arasına serpiştirilmiş küçük parkları ile son derece modern bir şehirdir. Sınırlı sayıda eski mahalle dışında şehirde eski Shanghai hatırlatacak kartpostal ve kitaplardaki resimler dışında fazla bir şey kalmamıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en güzel bölümünü; Zhongshan Dong Lu veya kısaca Bund adı verilen Huangpu Jiang Nehri’nin batı kıyısında yer alan iki kilometre uzunluğundaki şık cadde oluşturmaktadır. Cadde boyunca, imtiyaz döneminde, neoklasik tarzda yapılan bankalar, oteller, ticaret merkezleri, konutlar ardı ardına sıralanmaktadır. Her biri diğerinden güzel bir mimariye sahip binaların bulunduğu bu caddeden nehrin karşı tarafına bakıldığında Pudong Bölgesi tüm ihtişamı ile görülmekte, bu bölge tek bir fotoğraf karesine sığdırılabilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caddeyi ve Pudong bölgesini daha iyi görebilmek için yürüyebileceğiniz gibi, farklı saatlerde kalkan, gittikleri mesafeye göre süreleri değişen tekne turlarından yararlanabilirsiniz. Bir saatlik turla Yangpu Köprüsüne, 3.5 saatlik turla Chang Jiang- Yangzi Nehri ile Huangpu Nehri’nin birleştiği yere kadar gidebilirsiniz. Ayrıca gece yapacağınız bir saatlik tekne turu ile şehrin muhteşem şekilde ışıklandırılmış Bund Bölgesi ile Pudong Bölgesi’ni doyasıya seyredebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Uzun bir yürüyüş sonrasında, tekne ile veya İnci Kule’den baktığınızda Bund’un kuzey bölgesinin sonunda göreceğiniz yer; Halk Kahramanları Anıtı’nın yer aldığı Huangpu Gongyuan-Huangpu Parkı’dır. Bu bölgede; şehri doğu –batı yönünde bölen bir kanal ile tarihi öneme sahip eski bir köprü - Waibaidu- bulunur. Köprüye yakın mesafede ise eski Shanghai tarzı binaları görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nanjing Lu, doğu batı yönünde uzanan, şehrin en büyük alışveriş caddesi olup, 10 kilometre uzunluğundadır. Cadde, Bund Caddesi’ne, şık görünümlü Heping Fandian- Peace Hotel’inin köşesinden bağlanır. Caddenin Bund’dan People’s Park’a kadar olan hareketli, canlı, sadece yayalara açık bölümü Nanjing Dong Lu, buradan sonraki bölümü Nanjing Xi Lu adını alır. Büyük alışveriş merkezlerinin, otellerin, gökdelenlerin, restaurantların yanında küçük dükkanların bulunduğu bu aşırı kalabalık ve şık caddede bir cafeye oturup, batılı yaşam tarzına özlem duyan bunu giyimleri ve davranışları ile açıkça ortaya koyan Çin gençlerini izleyebilir. Üzerinde Çince yazılar bulunan büyük tanıtım tabelalarını keyifle seyredebilirsiniz. Caddeyi yorulmadan görmek isterseniz caddeden sürekli kalkan, turistik küçük bir trenle cadde ve çevresinin bir bölümünü gezebilirsiniz. Gündüz farklı, ışıklandırılmış hali ile gece farklı bir güzelliği sahip olan bu cadde, çok kalabalık olduğu için yankesicilere dikkat etmenizde yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nanjing Xi Lu Caddesi’nin, yayalara ait bölümünün bitiminde veya geldiğiniz yöne göre başlangıcında Park Otel, Pasifik Otel gibi şık binaların bulunduğu alanda Halk Parkı-People’s Park -Renmin Gong Yuan yer alır. Park gökdelenlerin arasında adeta bir vaha gibidir. Parkın güneyinde Halk Meydanı-People’s Square -Renmin Square bulunur. Meydanda Shanghai Belediye Binası, Shanghai Şehir Planlama Merkezi, Büyük Tiyatro bunların karşı tarafındaki yeşillik geniş alanda Shanghai Müzesi ile havuz yer alır. Meydanın her iki yönüne geçiş meydanın altında yer alan alışveriş merkezi içinden sağlanır. Meydanı tümü ile dolaşmak istemezseniz çevredeki yönlendirmelere dikkat etmenizde yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanda yer alan Shanghai Müzesi’ni- Shanghai Bowuguan mutlaka ziyaret etmeniz gerekir. Bu müzede halen neoletik dönemden Qing Hanedanlığı’na kadar 500 yıllık bir dönemi kapsayan 120.000 den fazla çok değerli eser sergilenmektedir. Her gün Saat 9.00 17.00 saatleri arasında açık olan en son girişin kapanıştan bir saat önce olduğu, pazar günü ücretsiz gezebileceğiniz, 39.200 metrekare alana sahip müzenin, içi ve ilginç mimarisi ile dışı çok güzeldir. Dört katlı müzenin ilk katında antik Çin bronz ve heykel galerisi ile farklı eserlerin sergilendiği sergi salonu, ikinci katında biri bağış iki adet çok şık antik Çin seramiklerinin sergilendiği seramik galerisi ve bir sergi salonu, üçüncü katında Çin resim, calligraphy, mühür galerileri, dördüncü katında antik Çin yeşim, Ming ve Qing dönemine ait mobilya, Azınlıklara ait el sanatları ve antik para koleksiyonu galerileri yer almaktadır. Bunlardan antik Çin yeşim galerisinde farklı renklerdeki yeşim taşından yapılan birbirinden güzel objeler çok şıktır. Müzenin ilk katında yer alan satış bölümünde satılan hediyelik eşya ve kitaplar kaliteli ancak piyasaya göre oldukça pahallıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Shanghai Müzesi’ne yakın mesafede, Halk Parkı ile Halk Meydanı’nın yanından geçen Nanjing Road ile birleşen Xizang Caddesi’nin sonunda veya şehrin ana otoyolunun- Yan’an Rd güneyinde veya Eski Şehrin batı tarafında, Eski Fransız İmtiyaz Bölgesi ve şehrin en önemli alışveriş caddelerinden diğeri olan Huaihai Lu bulunur. Nanjing Caddesi’ne paralel uzanan bu cadde üzerinde çok şık dükkanlar, barlar, oteller, büyük alışveriş merkezleri yer alır. Bu caddeye bağlanan Huangpi Sokağı üzerinde Komünist Partisi İlk Kongresi’nin toplandığı bina bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1949 yılına kadar şehrin diğer imtiyazlı bölgelerinden farklı olarak Çin yasaları ile yönetilen Eski Şehir Bölgesi, eski Shanghai’dan kalan nadir yerlerden biridir. Buradaki evler Yuyuan Bahçesi ve çevresindeki çarşı bölgesi dışında kötü bir görünüme sahiptir. Şık çatılı, kırmızı Çin tarzı binalardan, birbirine bağlanan dar sokaklardan oluşan çarşı bölgesi ghediyelik eşya satan dükkanlar ve restaurantlarla dolu ve inanılmaz kalabalık bir yerdir. Bu nedenle yankesicilere dikkat etmenizde yarar vardır. Buradaki küçük gölün ortasında zigzag bir köprü ile gölün iki tarafına bağlanan, Qing döneminden kalan, Huxinting Çayevi-Huxinting Chashi- çok hoş bir görünüme sahiptir. Çayevinin arka tarafında Eski Şehir’in en güzel bölümü olan 8.30-16.30 saatleri arasında açık Yu yuan Bahçeleri yer alır. 1559 yılında Ming tarzında yapılan, labirent şeklindeki yapısı nedeniyle olduğundan büyük görülen bu bahçeler, içindeki gölü, ejderha şeklindeki duvar süslemeleri, heykelleri, tapınağı, pavilonları, köprüleri, küçük havuzları, kayaları, suni tepeleri ve yemyeşil bitki örtüsü ile mutlaka görmeniz gereken çok güzel bir yerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nehrin batı kıyısında yer alan ilginç yerlerden bir diğeri Yeşim Buda Tapınağı’dır- Yufuo Si-Jade Buddha Temple. Kuzey güney aksı üzerine dizilmiş üç ana bina ve yan binalardan oluşan bu ilginç Çin tapınağında, Burma’dan getirilen biri oturan diğeri uzanan iki küçük Buda heykeli bulunmaktadır. Kırmızı fenerlerle süslü tapınağın ana meydanı ellerindeki kırmızı mumu yakarak aşağı yukarı hareket ettiren, küllerini savurarak ibadet eden insanlarla ve bunun sonucu oluşan dumanla ilginç bir görüntüye sahiptir. Meydandan başınızı kaldırarak çevrenize baktığınızda tapınağı çevreleyen dev binaları görürsünüz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Huangpu Nehri’nin doğu tarafı Pudong Xinqu Bölgesi’dir. Nehrin her iki tarafı çok sayıda yer altı tüneli ve köprülerle bağlanmıştır. Bu köprülerden özellikle üç katlı yolla şehrin batı tarafına bağlanan Nanpu Köprüsü muhteşemdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">XX. yüzyılın başında şehrin en yoksul bölgesi olan Pudong, 1990 yılında özel ekonomik bölge statüsüne sahip olunca, dünyanın en büyük binalara sahip alanlarından biri haline gelmiştir. 2004 yılında açılan, 457 metre yüksekliğndeki Doğunun İncisi Televizyon Kulesi- Dongfang Mingzhu halen şehrin simgesidir. Hızlı asansörlerle çok kısa sürede çıkılan kulenin tepesinden tüm şehri 360 derecelik bir açı ile kuşbakışı izleyebilirsiniz. Ayrıca kulenin cam terasında yürüyenleri, cam zeminin üzerinde zıplayanları seyredebilirsiniz. Ancak havanın puslu olması halinde fotoğraf çekmeniz ne yazık ki olanaksızdır. Televizyon Kulesi dışında 421 metre yüksekliğindeki Jinmao Dasha, 460 metre yüksekliğindeki Shanghai Finans Merkezi bölgedeki diğer gökdelenlerden bazılarıdır. Shanghai de mutlaka yapmanız gereken şey ; maliyetli olması nedeniyle sadece havaalanı ile Longyang Road Station (Pudong Bölgesi) arasında çalışan hızlı trene- Maglev Train- binmektir. Son derece konforlu ve çok güzel bir dış görünüme sahip olan, Alman teknoloji ile yapılan bu tren 30 kilometrelik mesafeyi 7 dakikada almakta, trenin en hızlı olduğu anda hızı 430 kilometreye çıkmaktadır. Kompartmanlarda yer alan gösterge tablolarından treninin 430 kilometre hıza kısa sürede ulaşmasını büyük bir heyecanla izlersiniz. Treninin penceresinden baktığınızda çevrenizdeki yerleşim yerlerinin inanılmaz bir hızla gözden kaybolduğunu görürsünüz. Otobüsle iki saatte geldiğiniz mesafenin 7 dakikaya inmesine şaşırırsınız.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:georgia;color:#ff0000;"><strong>GUILIN</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Guilin, M.Ö. 214 yılında kurulmuş, Ming Hanedanlığı döneminde önem kazanmış, 1914 yılından sonra eski önemini yitirmiştir. Günümüzde önemli bir turizm merkezidir. Şehrin adı “osmantus ağacı ormanı” anlamına gelmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir, Lijang Nehri’nin kenarında düz bir arazide kuruludur. Şehri ilginç kılan, çoğu 198 metrenin altında şiirlere konu olmuş, her yerden yükselen yemyeşil kireçtaşı tepelerdir. Guilin; Lijang ve Peach Bloosom Nehirleri, onların kolları, şehir merkezindeki Rong, Shan, Gui, Mulong Gölleri, küçük köprüleri ile Beijing, Shanghai ve Hong Kong’dan tamamen farklı bir şehridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin merkezinde Lijang Nehri’nin batı kıyısında yer alan, dört göl ve çevresindeki yeşillik alan gece ve gündüz ayrı bir güzelliğe sahiptir. Özellikle gece göllerin kenarındaki yürüyüş yollarından yürüyebilir. Yürüyüşünüz sırasında kıyıda ağaçların altında oturan aşıkları, çocuğunu gezdiren aileleri, dans okulu öğrencisi kadınların birlikte yaptıkları gösterileri keyifle izleyebilir. Kıyıdaki taşların veya bankların üzerine oturabilir. Köprülerden istediğiniz tarafa geçerek yürüyüşünüzü sürdürebilirsiniz. Yürümek istemezseniz akşam saatlerinde Amsterdam’daki gezi teknelerinin benzerleri ile göller turu yapabilirsiniz. Turun başladığı Li River Waterfal Otel’in yakınında yer alan, Shan Gölü’ndeki İkiz Pagodaları, Rong Gölü’ndeki iki kıyıyı birbirine bağlayan farklı ülkelerin ünlü köprülerinin modellerini, köprülerin altındaki süslemeleri, kıyıdaki yürüyüş yollarını, parkları, Çin mimari tarzı ile yapılmış çok sayıda binayı, iki göle göre nispeten daha sakin olan Gui ve Mulong Gölleri’nin kenarındaki şelaleleri, kireçtaşı tepelerini, karabatakla balık avlayan balıkçıların gösterilerini, teknenin tam dönüş rotasında birden kenardaki platformda şarkı söyleyerek, dans ederek ortaya çıkan Çinli kızların renkli görüntülerini uzun süre hafızanızdan silinmezsiniz. Saat 20.30 civarında 10 dakika süre ile Li River Waterfal Otel’in dış cephesinde yapılan şelale şovunu da kolay kolay unutamazsınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gece seyyar tezgahların kurulduğu uzun bir alışveriş caddesine sahip olan şehrin; kireçtaşı kayalıklarının en tanınmış olanı, 100 metre yüksekliğindeki Xiangbi Shan- Elephant Trunk Hill’dir. Lijang Nehri’nin batı kıyısında yer alan kayalıkla aynı adı taşıyan park alanı içinde bulunan Elephant Trunk, Lijang Nehri’nden hortumu ile su içen bir fili andırır. Kayanın üstündeki tepede ise bir Pagoda yer alır. Kayanın yanına gitmek, çevresinde kısa bir gezinti yapmak isterseniz, kıyıdaki küçük bambu teknelerden birini kiralayabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Lijang Nehri’nin özellikle batı kıyısı nehri ve karşı sahili seyretmek için ideal bir yürüyüş yoluna sahiptir. Bu kıyı boyunca yürüyerek şehrin önemli kireçtaşı tepelerinden biri olan, nehrin hemen kıyısındaki, Fubo Shan’a ulaşabilirsiniz. Çok güzel bir görüntüye sahip olan bu kireçtaşı tepesinin üzerindeki tapınakta büyük bronz bir çan ve buda heykelleri bulunur. Tepeye yakın mesafede, iç tarafta, 1372 yılında bir Ming Prensi için inşa edilen günümüzde eğitim kurumu olarak kullanılan sarayın -Jinjiang Prince’s Palace- arkasındaki 216m yüksekliğindeki kireçtaşı tepesi- Duxiu Feng-Solitary Beauty Peak- de şehrin tüm güzelliğini görülebileceğiniz tepelerden bir diğeridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ona yakın parka sahip olan şehirde, Lijang Nehri’nin doğu sahilinde yer alan Qixing Gongyuan – Seven Stars Park çok büyük bir alanı kaplamakta, parkın içinde mağaralar, nehirler, küçük kayalıklar, köprüler ve kireçtaşı tepeleri yer almaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir merkezinden 6 kilometre uzaklıkta, Japon işgali sırasında sığınak olarak kullanılan, adını flüt yapımında kullanılan kamıştan alan mağara –Ludi Yan- Red Flute Cave ise ışıklanmış sayısız kaya şekilleri ile olağanüstü büyüleyici bir görüntüye sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Guilin’den, güneydeki Yangshoo Kasabası’na yapılan, “Lijang Nehri Tekne Turu”, şehirde mutlaka yapılması gereken etkinliklerinden biridir. 437 km uzunluğundaki Lijang Nehri’nin 83 kilometrelik bir bölümünü kapsayan tekne turu, şehir merkezi dışında, otobüsle ulaşabileceğiniz, Zhu Jiang Limanı’ndan, sabah 9.00’da başlamakta, yaklaşık 4-4,5 saat sürmektedir. İki katlı, üzerinde seyir terası bulunan, teknelerle yapılan tekne turu sırasında nehrin iki tarafında yer alan kireçtaşı tepelerinin görüntüsü muhteşemdir. Nehir; birkaç bambunun yan yana getirilmesiyle oluşturulmuş bambu salları, salların üzerinde başlarındaki geniş hasırlı şapkaları ile çeşitli eşyaları satmaya, bu amaçla tekneye çıkmaya çalışan satıcıları, kıyıdaki pirinç tarlaları, eğitilmiş karabataklarla balık avlamaya çalışan balıkçıları, kıyıda yüzen mandaları, küçük bakımsız evleri ve şelaleleri ile ilginçtir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Öğle yemeğini de içeren tekne turu sırasında tekne görevlileri sürekli size kitap, hediyelik eşya, meşrubat satmaya çalışır. Fiyatları çok yüksek olan bu ürünleri pazarlık etseniz de almamızda yarar vardır. Zira tekneden indiğiniz zaman aynı malları dakikalarca pazarlık ettiğiniz fiyatın üçte birine kolaylıkla satın alabilirsiniz. Teknede satılanlar arasında en ilginç olanı, içinde iç organları çıkarılmış olan bir yılanın bulunduğu şaraptır. Görüntüsü ile sizi ürküten bu şaraptan bir kadeh içmek tamamen sizin tercihinize kalmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tur sonucunda ulaştığınız Yangshuo Kasabası ise sizi karabataklarla para karşılığı resim çektiren balıkçıları, bambu sallarının yanında pet şişe toplayan son derece fakir köylüleri, mal satmak için koşturan, müşteri için birbirleri ile kavga eden satıcıları ile karşılar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kireçtaşı tepeleri ile dolu bu kasaba 1980’lere kadar kırsal bir alan iken, tekne turları sayesinde tanınmış, bir anda tepeleri, mağaraları, küçük köyleri, Çin’in kırsal kesimindeki yaşantısını görmek ve tepelere tırmanmak isteyen turistlerin akınına uğramıştır. Kasabanın iki katlı kahverengi boyalı, ahşap küçük evlerinin altındaki dükkan ve cafeler her ülkeden turistlerle doludur. Kasaba ve civarındaki otellerde kalan, bisikletlerle çevreyi keşfetmeye çalışan turistler ile yoksul oldukları her hallerinden belli olan köylüler burada size farklı bir Çin görüntüsü sunar. Kasabada mevsimine göre greyfurta benzeyen Pomelo’yu veya bölgeye özgü diğer meyveleri, çevrenizi saran yoksul insanlardan artık pazarlık yapmaya ihtiyacı duymadan satın almaya çalışırsınız. Otobüsle çevreyi seyrederek Guilin’e geri dönerken, yoksulluk ve zenginliğin iç içe geçtiği bu büyük ülkeyi bir kere daha düşünme ihtiyacı duyarsınız.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="color:#ff0000;">HONG KONG</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin’in güneyinde yer alır. 1841 yılından 1 Haziran 1997 tarihine kadar İngiltere’nin yönetiminde kalmıştır. Hong Kong; Hong Kong Adası, Kowloon, Yeni Bölgeler ve Adalar olmak üzere dört bölgeye ayrılmıştır. Hong Kong Adası’nın kuzey kıyısı ile Kowloon’un güneyi arasında Victory Limanı yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hong Kong Adası; küçük, dağlık bir adadır. Adanın kuzey tarafı çok gelişmiştir. Adanın kuzeyindeki dağların eteklerinde birbirinin üzerinde yükselen binlerce gökdelen inşa edilmiştir. Adanın bu tarafını yürüyerek gezmek, mesafeler yakın görülse, caddeleri birbirine bağlanan asansör ve yürüyen merdivenler bulunsa bile adanın coğrafik yapısının da etkisiyle oldukça güçtür. Bu nedenle taksilerden, metrodan, günlük şehir turu otobüslerinden- hop on hop off- veya tur programlarından yararlanmanızda yarar vardır. Yerel tur şirketleri tarafından düzenlenen tur programlarının detaylarını otelinizden; havaalanında, Hong Kong Adası’nda Causeway Bay Metro İstasyonu F çıkışının yakınında, Kowloon’da Star Ferry İskelesinde bulunan turizm bürolarının birinden öğrenebilirsiniz. Hong Kong Ada Turu, Yeni Lantau Ada Turu, Adalar arası Tur, Gece Liman Turu, Lama Adası Turu yerel tur şirketlerinin düzenledikleri çok sayıda tur seçeneklerinden bazılarıdır. Ayrıca turizm bürolarından gezilecek yerleri, bunlarla ilgili kısa bilgileri ve bu yerlere ulaşım olanaklarını gösteren kitapçıklar da alabilirsiniz. Ada’da kısa mesafeler arasında yürümek isterseniz yüksek binalarla dolu sokaklar genelde birbirine benzediğinden, etrafınıza dikkatli bakmanızda dönüş yolunuzu bulmanız açısından yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hong Kong Adası’nın merkezinde; Macau ve bazı adalara giden feribotlarla, Kowloon’a giden vapurların - Star Ferry- kalktığı iskelelerin, havaalanına giden Hızlı Tren İstasyonu’nun yer aldığı geniş bir liman bölgesi yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Liman bölgesine açılan sokaklar, caddeler, başta ana meydan- Statue Square olmak üzere küçük meydanlar; resmi binalar, banka binaları, oteller ve üst geçit ağı ile birbirine bağlanmış alışveriş merkezleri ile doludur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">370 metre yüksekliğindeki Çin Bankası, 420 metre yüksekliğindeki Uluslararası Finans Merkezi, HSBC Binası, Borsa Binaları ve diğerleri ile koloni dönemine ait Neoklasik Üst Mahkeme Binası, eski koloni dönemi Hükümet Binası, Gotik Anglikan St. John Katedrali birbirinden farklı mimari tarzda inşa edilmiş, merkezde yer alan önemli binalardan bazılarıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bar, kulüp, restaurant ve alışveriş yerlerinin yer aldığı Lan Kwai Fong- Orchid Square; Queens Road ile Conduit Road arasındaki tüm sokakları birbirine bağlayan, 1993 yılında yapılan 792 metre yüksekliğindeki, adalara giden iskelelerin yer aldığı liman bölgesine yakın Dünyanın En Uzun Yürüyen Merdiveni, bu merdivenle kolaylıkla ulaşılan antika eşya satan dükkanların yer aldığı Hollywood Caddesi- Hollywood Road; caddeye bağlanan Ladder Sokağı’nın- Ladder Street- köşesindeki Man Mao Tapınağı; merkezde ve merkezin batısında gezilmesi gereken önemli yerlerdir. Bu alanlar günün ve gecenin her saatinde inanılmaz derecede kalabalık ve yoğun bir trafiğe sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehri, limanı, adaları en iyi şekilde görebilmenin yolu Victory Tepesi’ne - Victory Peak çıkmaktır. St John Katedrali ile Victory Gap arasında saat 7.00’den gece yarısına kadar çalışan tarihi tramvayla çıkılan, bahçelerin, yeşillik alanların, ilginç bir mimariye sahip alışveriş merkezi, senkronize meydan çeşmeleri, cafe ve lüks konutların yer aldığı bu tepe inanılmaz güzellikte bir manzaraya sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Merkezin doğusunda yer alan 1950 ve 1960’larda gece hayatı bakımından kötü bir üne sahip olan Wan Chai Bölgesi, halen bar, restaurant, alışveriş merkezleri ve otellerin yer aldığı kalabalık, canlı bir bölgedir. Metro istasyonundan denize doğru kısa bir yürüyüş mesafesinde bulunan, Central Plaza Hong Kong’un en yüksek gökdelenlerden biridir. Kawloon’a giden Star Ferry vapurlarının kalktığı limana bakan Konferans ve Sergi Binası bölgenin en ilginç binasıdır. Metroya yakın mesafedeki Lochart Road ve civarı gece hayatının en canlı olduğu yerlerdir. İç kısımda yer alan Happy Valley at yarışlarının yapıldığı alandır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu bölgeden sonra gelen Causeway Bay Bölgesi ise Yat Kulübü ve Tayfun Sığınağı ile tanınır. Büyük alışveriş merkezlerinin yer aldığı bu kıyı bölgesinin iç taraflarında Victoria Parkı yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adanın güney tarafı daha sesiz ve daha az gelişmiştir. Güneyde yer alan, merkezden kısa bir otobüs yolculuğu ile ulaşılan Aberdeen, geçmişte küçük bir balıkçı köyü iken günümüzde önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Dev apartman blokları, ticaret merkezleri ve fabrikaların yer aldığı yerleşimde; liman bölgesinde, balıkçıların ve ailelerinin yaşadığı yüzlerce küçük bakımsız balıkçı teknesinin görüntüsü düşündürücüdür. Kıyıdaki dev gökdelenlerin aksine inanılmaz bir sefaletin yaşandığı bu tekneler, yerleşimdeki iki farklı yaşam tarzını sergilemesi bakımından dikkat çekicidir. Balıkçı tekneleri arasında gezmek, burada yaşayanları ve teknelerini yakından görmek isterseniz kısa bir tekne turu almanız gerekir.Ayrıca Tekne turu almanıza gerek kalmadan Çin tarzı çatılarla süslü çok şık görüntüye sahip farklı Çin restaurantlarını içine alan Jumbo Floating Restaurant ile ondan daha küçük boyuttaki Tai Pak Seafood gemi restaurantlarına teknelerle giderken de bu perişan haldeki ev tekneleri yakından görebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aberdeen yakınında ayrıca Star Ferry Limanı’ndan kalkan, Ocean Park Otobüsü ile veya bazı şehir otobüsleri ile ulaşabileceğiniz saat 10.00- 18.00 arasında açık olan eğlence parkı -Ocean Park bulunur. Park; muhteşem ada ve Güney Çin Denizi manzarası görebileceğiniz bir teleferikle birbirine bağlanan iki bölümden oluşur. Etrafınızda köpek balıklarının yüzdüğü akvaryumdan, yunus balıklarının gösteri yaptığı havuzlara, kat kat çıkılan muhteşem ada manzaralarının görüldüğü kuleden, az sayıda sevimli pandanın yer aldığı alanlara, tüm yaş gruplarına hitap eden lunaparka kadar her türlü eğlencenin yer aldığı bu park uzun saatler geçirebileceğiniz son derece eğlenceli, keyifli bir yerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aberdeen’den Stanley’e kadar olan ağaçlık yol boyunca çok sayıda plajın bulunduğu iki güzel koy yer alır. Bunlardan Deep Water Bay ağaçlar arasında lüks konutların yer aldığı küçük bir koydur. Etrafı büyük apartman blokları ile çevrili güzel plajların yer aldığı diğer koy ise Repulse Bay olarak bilinir. Plajların girişinde yer alan 10 metre yüksekliğinde Kwun Yu ve Tin Hau’nun Heykellerinin bulunduğu Çin Pavilionu ise son derece ilginçtir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Stanley ise koloni döneminde küçük bir balıkçı köyü iken halen İngiliz tarzı pubların yer aldığı, her türlü hediyelik eşyanın satıldığı bir pazarı bulunan, farklı ülkelerin mutfaklarını tadabileceğiniz restaurantları ve plajları ile ünlü bir sahil kasabasıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Otobüsle, metro ile veya liman manzarasını seyrederek Star Ferry Vapurları ile ulaşabileceğiniz Kowloon Yarımadası ise Hong Kong Adası’ndan farklı olarak düz bir zemine sahiptir. Bu nedenle bu bölgeyi yürüyerek rahatlıkla dolaşılabilirsiniz. Hong Kong Adası’nın kuzey sahilindeki ihtişamı ve Victory Limanı’nı en iyi görebileceğiniz yer Star Ferry Limanı’ndan Tsim Shu Tsui’nin Doğu Limanı’na kadar devam eden müzelerin, otellerin yer aldığı sahil yoludur. Star Ferry Terminali’nin yanındaki Saat Kulesi tarihi Kowloon Kanton Demiryolu İstasyonu’nu, Londra’ya giden Eski Doğu Ekspresi’nin Asya Terminali’nin son durağını işaret eder. Kıyıda yan yana sıralanmış Kültür Merkezi, Sanat Müzesi ve Uzay Müzesi’nin ilginç binalarının arka tarafındaki caddenin- Salisbury Road- üzerinde yer alan Peninsula Otel ise Doğu Ekspres’inin zengin yolcuları için 1928 yılında inşa edilmiştir. Halen Hong Kong’un en lüks otellerinden biridir. Bu şık otelin içine girebilmenin ve buradan karşı sahildeki gökdelenlerin muhteşem görüntüsünü görebilmenin en iyi yolu otelin en üst katında yer alan Felix Bar’a uğramaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Peninsula Otel’in yanındaki Nathan Road- Altın Yol binlerce küçük dükkanın, otellerin yer aldığı, cadde üzerinde ve caddeye bağlanan sokaklarda renkli görüntülerle karşılaşabileceğiniz kuzey güney hattında kilometrelerce uzanan bir alışveriş caddesidir. Dev Çince ve İngilizce reklam panolarının yer aldığı, inanılmaz kalabalık bu caddenin üzerinde ve ona bağlanan sokaklarda farklı dinlere ait cami, kilise ve tapınaklar yer alır. Tapınakları ile ünlü Tapınak Sokağı- Temple Street, aynı zamanda Gece Pazarı ile de tanınır. El sanatları ve geleneksel Çin mallarının satıldığı bu pazar, falcıları, şarkı söyleyen toplulukları ile ilginizi çekebilir. Bu pazara yakın mesafedeki Yeşim Pazarı-Jade Market, yeşim takı ve süs eşyalarını ucuz fiyatla satın alabileceğiniz bir yerdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nathan Caddesi üzerinden yürüyerek veya Metro ile ulaşabileceğiniz Mong Kok Bölgesi çok kalabalık ve canlı bir bölgedir. Burada ucuz giyim, hediyelik, her türlü taklit kadın eşyasının satıldığı Kadınlar Pazarı- Ladies Market, Çiçek Pazarı- Flower Market; Kuş Pazarı alışveriş yapmak isterseniz veya Hong Kong Adası’ndan farklı bir yaşam tarzı görmek isterseniz ilginizi çekebilir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hızlı nüfus artışına bağlı olarak Kowloon yarımadası üzerinde Yeni Bölgeler oluşturulmuştur. Sha Tin, Tai Po, Tai Wo, Tsuen Wan yeni bölgede yer alan yerleşim yerlerinden bazılarıdır. Bunlardan Sha Tin şehrinde yer alan Onbin Buda Tapınağı-Temple of 10.000 Buddhas- Budistler açısından önemli ve ilginç bir tapınaktır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hong Kong civarında bir bölümü yerleşime açık yüzlerce ada bulunur. Adalar, Hong Kong Adası’nın batısında yer alır. Feribotla yaklaşık bir saat uzaklıkta olan Macau da adanın batısındadır. Adalar arasında ulaşım feribotlarla, denizin altındaki tünellerle veya köprülerle sağlanmaktadır. Lamma, Cheung Chau, Lantau gidebileceğiniz önemli adalar arasındadır. Modern bir havaalanı olan Hong Kong uluslararası havaalanı, Lantau Adası’nın kuzey sahilindeki deniz doldurularak oluşturulmuş küçük Chek Lap Kok Adası üzerindedir. Lantau Adası’nın, Ngong Ping Platosu’nun tepesinde yer alan Po Lin Manastırı’nda bulunan 26 metre yüksekliğindeki Buda Heykeli dış mekanda yer alan Dünyanın en büyük Buda Heykelidir. Ada da ayrıca Disneyland bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hong Kong ‘da gece yapmanız gereken en önemli etkinlik Liman turu almaktır. Yemekli olan bu tur sırasında limanın her iki tarafında muhteşem şekilde ışıklandırılmış dev gökdelenler, bütün ihtişamı ile görülebilmekte, limana yansıyan ışıklar altında süzülen ilginç Çin yelkenlileri muhteşem bir görüntü oluşturmaktadır. Lazer gösterisi ise unutamayacağınız bir güzelliğe sahiptir.</span></div></li></ul><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>-------------------------------------------------------------------------------------------------</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>*Bu yazı iki farklı tarihte Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptığım gezi sırasında gördüğüm yerler, rehberlerden edindiğim bilgiler ve aşağıda belirtilen kaynaklar doğrultusunda hazırlanmıştır.<br /><br />-Beijing, China Nationality Art Photograph Publishing House, ISBN 978-7-80069-835-4.<br />-China, Dk, Eyewitness Travel Guides, Doorling Kindsley Lmt, London, 2005.<br />-China, Insight Guides, Discovery Channel, Apa Publications.<br />-China’s First Emperor and His Terra Cotta- Army, ed: Zang Yun, ISBN 7-5418-2185-3/K-206.<br />-China Business, Ma Ke- Li Jun vd, China Intercontinental Pres, 2004, ISBN 7-5085-0423-5<br />- Hong Kong Panoramas.<br />- Hong Kong Visitors Kit, Hong Kong Live It, Love It, Hong Kong Tourism Board.<br /></em></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Çin_Halk_Cumhuriyeti"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>http://tr.wikipedia.org/wiki/Çin_Halk_Cumhuriyeti</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em><br />- Shanghai Museum.<br />-The Forbidden City, Yan Jiu Publishing House, 2009.<br />-The Great Wall, 2008, ISBN 7-80069-673-1.<br />-The Guidebook of Xi’an Great Mosque.<br />-Touring China, Ed: Sun Yongxue, 2005, ISBN 7-119-02158-3 </em></span></p><p align="center"><em><span style="font-family:Times New Roman;"><a href="http://www.uzaklar.com/hutonglar-pekinin-700-yillik-mahalleleri"><span style="color:#ffff00;">http://www.uzaklar.com/hutonglar-pekinin-700-yillik-mahalleleri</span></a><span style="color:#ffff00;"> </span></span></em><span style="color:#ffff00;"><br /></span><em><span style="font-family:Times New Roman;"><a href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Çin_tarih"><span style="color:#ffff00;">http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Çin_tarih</span></a><span style="color:#ffff00;"> <br /></span></span></em><a href="http://www.sinoturkish.com/govde_tr/terracotta.asp"><span style="font-family:Times New Roman;color:#ffff00;"><em>www.sinoturkish.com/govde_tr/terracotta.asp</em></span></a><span style="font-family:Times New Roman;color:#ffff00;"><em> Çin Eğitim Hizmetleri- Terrra cotta Savaşçıları<br /></em></span><br /></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-90363737913382035202009-07-21T11:55:00.009+03:002009-07-21T12:20:41.430+03:00Çin Halk Cumhuriyeti ~ I<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-ixcCs64eXZ1mmt8yUTNF5jsuFUfdIN25DO-joxk3Mjtg8rnf3JDOjei-22HKBE_wtJipNH6lpnn2AIVzLC0CsltnsVNN0e6vgeuhEd_-vjeBoSbgFsWq6vgRvyLWQZLVsEFpY6pf-ujN/s1600-h/chinamap.jpg"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5360835313627236178" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 304px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj-ixcCs64eXZ1mmt8yUTNF5jsuFUfdIN25DO-joxk3Mjtg8rnf3JDOjei-22HKBE_wtJipNH6lpnn2AIVzLC0CsltnsVNN0e6vgeuhEd_-vjeBoSbgFsWq6vgRvyLWQZLVsEFpY6pf-ujN/s320/chinamap.jpg" border="0" /></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><strong> <span style="color:#ff0000;">MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN BİR ÜLKE:<br />ÇİN HALK CUMHURİYETİ ~ 1 *</span></strong></span></div><div align="center"><strong><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#ff0000;">Prof. Dr. Aysen TOKOL</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"></span></strong></div><ul><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyeti; </span><a title="Asya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Asya"><span style="color:#33ccff;">Asya</span></a><span style="color:#33ccff;">'nın doğusunda, ekvatorun kuzeyinde yer alır. Tüm kıyı bölgeleri Pasifik Okyanusu kıyısındadır. </span><a title="Moğolistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/MoÄŸolistan"><span style="color:#33ccff;">Moğolistan</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Rusya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Rusya"><span style="color:#33ccff;">Rusya</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Kuzey Kore" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kuzey_Kore"><span style="color:#33ccff;">Kuzey Kore</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Vietnam" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Vietnam"><span style="color:#33ccff;">Vietnam</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Laos" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Laos"><span style="color:#33ccff;">Laos</span></a><span style="color:#33ccff;">, Myanmar (Burma), </span><a title="Hindistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Hindistan"><span style="color:#33ccff;">Hindistan</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Bhutan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Bhutan"><span style="color:#33ccff;">Bhutan</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Nepal" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Nepal"><span style="color:#33ccff;">Nepal</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Pakistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Pakistan"><span style="color:#33ccff;">Pakistan</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Afganistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Afganistan"><span style="color:#33ccff;">Afganistan</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Tacikistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Tacikistan"><span style="color:#33ccff;">Tacikistan</span></a><span style="color:#33ccff;">, </span><a title="Kırgızistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kırgızistan"><span style="color:#33ccff;">Kırgızistan</span></a><span style="color:#33ccff;"> ve </span><a title="Kazakistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kazakistan"><span style="color:#33ccff;">Kazakistan</span></a><span style="color:#33ccff;"> ile komşudur.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yaklaşık 9.6 milyon kilometre kare yüzölçümü ile alan olarak Rusya ve Kanada’dan sonra Dünyanın üçüncü büyük ülkesidir. Ülkenin kuzeyi ile güneyi arasındaki uzaklık 5500, batısı ile doğusu arasındaki uzaklık 5200 kilometredir. Batı ile doğu arasında dört saatin üzerinde saat farkı bulunur.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Yaklaşık 1.3 milyar nüfusu ile Dünyanın en kalabalık ülkesidir. Halen Dünya nüfusunun %20’sinden fazlası Çin Halk Cumhuriyeti topraklarında yaşamaktadır.</span><a name="Tarih.C3.A7e"></a><span style="color:#33ccff;"> Nüfus sorunu nedeniyle 1978 yılında, ülkede “şehirlerde aile başına tek çocuk, kırsal kesimde ve etnik toplulukların bulunduğu bölgelerde aile başına 2 çocuk sahibi olmaya izin veren bir aile planlaması programı” başlatılmıştır. Bu program sonucunda nüfus artış hızı orta düzeye inmiştir. Ancak hala çok yüksektir. Nüfus ülkenin doğusunda ve güneyinde yoğunlaşmıştır. Ülkenin batısında ve kuzeyinde dağlık ve çöl alanlar nedeniyle yerleşim birimi çok azdır. Halen ülke nüfusunun %36.22’si şehirlerde, kalanı kırsal kesimdedir. Nüfusun %90’ı Han Çin’idir. Kalan bölümünü diğer etnik topluluklar oluşturur. Halen ülkede farklı dil, gelenek ve kültüre sahip 55 etnik topluluk ve çok sayıda lehçe söz konusudur. 1913 yılından beri Mandarin lehçesi ulusal lehçe olarak ön plana çıkarılmıştır.<br /></span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmî bir dini bulunmamaktadır. Din açısından çoğulculuk söz konusudur. Konfüçyüs yaklaşımı, Taoizm, Şamanizm, Budizm, Müslümanlık ve Hıristiyanlık bunlardan bazılarıdır.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyeti’nin üçte ikisi dağ, tepe veya yüksek platolarla kaplıdır. Çin, Nepal ve Pakistan sınırında yer alan Himalaya Sıradağları ülkenin güneybatısındadır. Nepal sınırındaki Everest Tepesi 8850 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek tepesidir. Tibet-Qinghai Platosu 4000 metrenin üzerinde yüksekliğe sahiptir. Çin'in kuzeyinde ve kuzey batısında Taklamakan ve Gobi çölleri bulunmaktadır. Ülke toprakların sadece %12’si tarıma elverişlidir. 4 345 kilometre uzunluğundaki Huang He-Sarı Nehir- ülkenin en önemli nehirlerinden biridir. Ülkenin en uzun, dünyanın üçüncü en uzun nehri 6300 km uzunluğundaki Chang Jiang - Yangzi Nehri’dir. Her iki nehir de korkunç selleriyle ünlüdür. Yangzi Nehri’nin 1931 yılında taşması sonucu 3 milyon kişi yaşamını yitirmiştir.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin’in tarihi geçmişi çok eskilere dayanır. Araştırmacılar Beijing’in güneybatısında Zhoukoudian’da bir mağarada 500 bin yıl önce yaşadığı anlaşılan antik Peking Man iskeleti bulmuşlardır. Bu iskelet ile aynı bölgede bulunan diğer iskeletler ve aletler Çin tarihinin çok uzun bir geçmişe sahip olduğunu göstermiştir. </span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin tarihi kronolojik açıdan incelenirse; 80 ile M.Ö. XXI. yüzyıl arası neolitik dönem, M.Ö. 2100-1600 arası Xia Dönemi’dir. Ancak Xia Hanedanlığı’nın varlığı konusunda Çin tarihçileri arasında fikir birliği bulunmamaktadır. M.Ö. 1600-1100 arası Shang Hanedanlığı; M.Ö.1100-256 arası Zhou Hanedanlığı Dönemi’dir. Ariktokrat aile devletlerini birleştiren İlkbahar ve Sonbahar Dönemi M.Ö. 770-476 arasındadır. Bu dönemde devlet yönetiminde Konfüçyüs’ün (551-479) fikirlerinin yoğun etkisi görülmektedir. Savaşçı Devletler Dönemi -Warring States Period - ise M.Ö. 403-221 arasındadır.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">M.Ö 221 yılında Qin Shi Huang Ling ülkedeki bölünmüş yapıya son vermiş, tüm devletleri birleştirmiş, Çin’in ilk hükümdarı olmuş, Qin Hanedanlığı’nı kurmuştur. Qin, Xi’an şehrinde, içinde Terra- Cotta Askerlerinin yer aldığı büyük bir anıtmezarı yaptırmış, farklı devletlerin oluşturduğu savunma duvarlarını birleştirmiş, bugünkü Çin Seddi’nin temeli atmıştır. Ağırlık, ölçü birimleri, para ve yazı onun döneminde standartlaştırılmıştır. M.Ö. 221- 206 arasında devam eden Qin Hanedanlığı’nın yerini M.Ö. 206- M.S. 220 arasında Han Hanedanlığı almıştır. Bu dönem Çin tarihinin altın çağını oluşturmaktadır. Vietnam, Merkezi Asya, Kore, Çin’in kontrolü altına girmiş, MÖ 119 yılında İpek Yolu boyunca Asya ile ticaret başlatılmış, ilk Çin Sözlüğü yazılmış, Budizm yayılmaya başlamıştır. Ancak imparatorluk 220 yılında, Wei, Jin, Kuzey ve Güney Hanedanlıkları’na bölünmüştür. Dört yüzyıl süren bölünmenin ardından, 581 yılında, Sui Hanedanlığı, Çin’i yeniden birleştirmiş, yeni bir yasal sistem oluşturmuş, topraklar genişletilmiştir. Bu dönemde kuzey ve güney Çin’i birleştiren büyük kanal’ın yapımına başlanmış, Çin Seddi’nin bazı bölümleri onarılmıştır.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">618 yılında Sui Hanedanlığı yıkılmış yerine geçen Tang Hanedanlığı 907 yılına kadar hüküm sürmüştür. Bu dönemde yönetim merkezileşmiş, Budizmin etkisi artmış, Xi’an İpek Yolu nedeniyle dünyanın en büyük kentlerinden biri olmuş, İmparatoriçe Wu ilk kadın imparatoriçe olarak ülkeyi yönetmiş, şiirin önemi artmıştır. Ancak bazı topraklar kaybedilmiştir. 907-960 yılları arasında Tang Hanedanlığı’nın çöküşünün ardından 5 Küçük Hanedanlık işbaşına geçmiş, kuzey ve güney Çin’de küçük eyaletler şeklinde 10 Krallık ortaya çıkmıştır. 960-1279 yılları arasında Song Hanedanlığı, Çin’i yeniden birleştirmiştir. Yeni Konfüçyüs Felsefesi XI. ve XII. yüzyılda önem kazanmıştır. Bu dönemde birçok şehir kurulmuş, barut kullanılmaya başlanmış, mimarlık, tarih, şiir, resim, porselen ve bahçe işlerinde büyük gelişmeler sağlanmıştır.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cengiz Han, 1206-27 yılları arasında Çin’i işgal etmiş, Moğollar, 1214 yılında Sarı Nehrin kuzey tarafındaki bölgede hakimiyeti ele geçirmişlerdir. 1271 tarihinde Kubilay Han, imparatorluğunu ilan etmiş ve Yuan Hanedanlığı Dönemi’ni başlatmıştır. 1279-1368 yılları arasındaki bu dönemde bütün Çin ele geçirilmiş, Beijing başkent olmuştur. 1368 yılında Han Çinlileri’nin, Moğolları devirmesinden sonra Ming Hanedanlığı kurulmuş, 1644 yılına kadar Ming Dönemi devam etmiştir. 1533 yılında Macau, Çin’de ilk Avrupa yerleşimi ve Portekiz ticaret limanı olmuştur.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1644 yılında Mançurya’dan gelen, Han Çini olmayan Mançurlar, Beijing’i ele geçirmiş, Qing Hanedanlığı Dönemi’ni başlatmışlardır. Ancak bu dönem başarısızlıklarla dolu bir dönem olmuştur. Çin XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Portekiz, İngiltere, Fransa ve ABD ile ticari ve siyasi ilişkiler kurmaya başlamıştır. İngilizler, Hint pamukluları ve afyonunu, çay ve ipekle değiştirmeye başlamış, Çin üst makamları bu ticareti engellemeye çalışmış, afyon ithalini yasaklayan kararlar almışlardır. Bunun üzerine 1839-1942 yılları arasında İngiliz güçleri Çin sahillerine çıkmış, İlk Afyon Savaşı 1841 yılında başlamış, bu savaşlardan İngiltere galip çıkmıştır. 1842 yılında imzalanan Nanjing Anlaşması ile beş Çin limanı İngilizlere açılmış, Hong Kong Adası İngiltere’ye bırakılmıştır. Daha sonra yapılan anlaşmalarla ABD ve Fransa’ya da aynı haklar tanınmıştır. 1851- 1860 yılları arasında ülkede çeşitli ayaklanmalar olmuştur. 1858 yılında yapılan Tianjin Anlaşması ile İngiltere ve Fransa yeni haklar elde etmiş, bir süre sonra aynı haklar ABD ve Rusya’ya da tanınmıştır. 1860 yılında ise İngiliz ve Fransız askerleri Beijing’deki yazlık sarayı yakmış, Kowloon Yarımadası İngiltere’ye bırakılmıştır.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çin’in, Kore üzerinde hakimiyet kurmak istemesi üzerine 1894-1895 yılları arasında bu defa Japonya ile savaş başlamış, bu savaşlar sonunda Çin, Kore’nin bağımsızlığını tanımış, Formoza Adası’nı da Japonya’ya vermek zorunda kalmıştır. 1900 yılında Boxer İsyanı-yabancı güçleri ülkeden çıkarmak amacıyla başlatılmıştır. 1911 yılında devrim yapılmış, 1912 yılında imparatorluk kaldırılmıştır. 1916-1928 yılları arasında bazı eyaletler bağımsızlıklarını ilan etmişler, iç karışıklıklar başlamıştır. 1919 yılında Beijing ‘de milliyetçi hareket başlatılmış, 1921 yılında da Shanghai’de Komünist Parti kurulmuştur. Çin, 1917 yılında sembolik olarak I. Dünya Savaşı’na girmiş ancak bir çok şehri Japonya tarafından işgal edilmiştir. 1925 yılında milliyetçilerin lideri yönetimi ele geçirmiş, Japonlara karşı savaşarak bir çok şehri tekrar geri almıştır. 1927 yılında komünistlerin başına Mao Zedong’un geçmesi ile parti güçlenmeye, milliyetçilerle çatışmaya başlamıştır. Ancak 1937 yılında ABD ve İngiltere’nin desteği ile iki grup Japonya’ya karşı birlikte savaşmışlardır.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">II. Dünya Savaşı’nda Japonya yenilince, komünistlerle milliyetçiler baş başa kalmış, Mao yönetimindeki komünist birlikler kısa sürede ülkeye hakim olmuşlardır. Yönetim tamamen komünistlerin eline geçince, Milliyetçi Çin hükümeti, Formoza (Taiwan) Adası’na çekilmek zorunda kalmıştır. Böylece Çin, Çin Halk Cumhuriyeti ve Milliyetçi Çin Cumhuriyeti olmak üzere ikiye ayrılmıştır.</span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Mao, sosyalist bir devlet kurmak için çalışmaya başlamıştır. </span><a title="1958" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1958"><span style="color:#33ccff;">1958</span></a><span style="color:#33ccff;"> yılında başlattığı modernleşme hareketi, sanayi ile tarımı birleştirmeyi öngören düzenlemeleri büyük başarısızlığa uğrayınca siyasi açıdan zor durumda kalmıştır. Bu başarısızlığı 1960'larda partinin Maoistler ve </span><a title="Pragmatizm" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Pragmatizm"><span style="color:#33ccff;">pragmatistler</span></a><span style="color:#33ccff;"> olarak ikiye ayrılmasına neden olmuştur. Mao bir süre arka plana çekilmiş, daha sonra "kültürel devrim" adlı yeni bir dizi çalışmayla siyasi hayata aktif olarak tekrar geri dönmüştür. </span><a title="1976" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1976"><span style="color:#33ccff;">1976</span></a><span style="color:#33ccff;"> yılında ölünceye kadar kültürel devrimi devam ettirmiştir.</span><a name="K.C3.BClt.C3.BCrel_Devrim"></a><span style="color:#33ccff;"> Mao’nun kültürel devrim üzerine düşünceleri "Küçük Kırmızı Kitap"ta </span><a name="Mao.27dan_Sonra"></a><span style="color:#33ccff;">toplanmıştır. Mao ve Zhou’nun ölümünün ardından Çin Komünist Partisi içinde "ılımlılar" ve "radikaller" olmak üzere iki kutup oluşmuş ancak ılımlılar üstün gelmişlerdir.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin Milli Kongresi, <a title="1978" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1978">1978</a> yılında, “Modernizasyon Programı” kabul etmiş, bu programın gerçekleştirilebilmesi için yabancı sermayeye gereksinim duyulmuştur. Bu amaçla Japonya ile önce ticaret antlaşması, daha sonra dostluk anlaşması imzalanmış aynı zamanda A.B.D ile <a name="Y.C3.B6netim"></a>ilişki kurulmuştur. Bu ülkeleri daha sonraki yıllarda diğerleri izlemiştir.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Uzun yıllar kapalı bir ekonomik yapıya sahip olan Çin, reformları ve dışa açılımı iki aşamada gerçekleştirmiştir. 1978-1991 yılları arasındaki ilk aşamada; önce kırsal kesimde başlatılan reformlar, daha sonra şehirlere yönelmiştir. İkinci aşama 1992 yılında başlamış olup hala devam etmektedir. 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olan Çin halen Dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinden biridir ve rekor düzeyde dış yatırım çekmektedir.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Satın alma paritesine göre hesaplandığında dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin; ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel dönüşümünü, Komünist Partisi'nin denetimi altında belli bir plan ve program çerçevesinde gerçekleştirmektedir.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Ülkede Komünist Parti dışında sekiz siyasi parti vardır. Yasama yetkisi yılda bir defa toplanan Ulusal Halk Kongresi'nin elindedir. "Ulusal Halk Kongresi"nin yürütme meclisi olan Daimi Komisyon, Kongre üyeleri tarafından, kendi aralarından seçilen bir başkan, 13 temsilci, bir genel sekreter ve 65 milletvekilinden oluşur. Yürütme yetkisi başbakan, 12 temsilci, 32 bakan veya bakan seviyesindeki komisyon başkanları ve genel sekreterden oluşan hükümete aittir. Yürütmenin bir kolu olan devlet başkanı kongre tarafından dört yıl için seçilir.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Ülke; idari bakımdan merkezi hükümetin kontrolü altında 23 eyalet (Taiwan dahil), 5 otonom bölge (İç Moğolistan, Guanggxi Zhuang, Tibet, Ninxia Uygur, Ningxia Hui), 4 belediye (Beijing, Shanghai, Tianjin, Chongqing) ve 2 Özel İdare Bölgeye (Hong Kong, Macao) bölünmüştür.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin’i ziyaret için en uygun aylar mart-nisan ve eylül-ekim aylarıdır. Haziran-ağustos ayları arası turizm açısından en kalabalık sezonunu oluşturur. Büyük bir ülke olması nedeniyle ülkenin farklı bölgelerinde farklı iklim yapısı görülür. Ancak iklimi genelde yazın çok sıcak ve nemli, kışın soğuk ve kuru geçer. Temmuz en yağışlı aydır.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Tüm ülkeyi dolaşmak zordur ve uzun bir zaman gerektirir. Türkiye’deki seyahat şirketlerinin düzenlediği programlar genellikle Beijing, Xian, Guilin, Shanghai şehirlerini içine alır. Son yıllarda bazı seyahat şirketleri bu şehirlere ek olarak İç Moğolistan, Tibet veya Yangzi nehrini de içeren tur programları düzenlemeye başlamıştır. Ancak dil konusunda sorun yaşamayacağınızı düşünüyorsanız bireysel olarak da bu ülkeyi ziyaret edebilirsiniz.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitmek için THY veya Katar Havayollarını tercih edebilirsiniz. Ancak THY’nı tercih ederseniz hem daha kısa zamanda ülkeye ulaşır. Hem de uçuş mili kazanırsınız. Katar Hava Yolları Doha aktarmalı uçuş gerçekleştirdiği için uçuş süresi uzundur. Uçaklardaki gecikme halinde saatlerce çok küçük bir havaalanı olan Doha Havaalanında beklemek zorunda kalırsınız.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin’e ziyaretiniz sırasında bavulunuzda veya el çantanızda kesinlikle yiyecek bulundurmamaya özen göstermelisiniz. Zira her türlü yiyeceğe ülkeye girişte havaalanında köpekler tarafından yapılan tespit sonucu el konmaktadır. Ayrıca havaalanında saatlerinizi 5 saat ileri almayı da unutmamalısınız.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Ülke içindeki seyahatlerinizde de havayolunu tercih etmenizde yarar vardır. Ancak her şehirde havaalanı olmadığını ve havaalanlarının da şehirden oldukça uzak olduğunu unutmamalısınız.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Şehir içi ulaşımda, büyük şehirlerde trafik çok yoğun olduğu için en iyi ulaşım aracı metrodur. Hatlar genelde kolaydır. Büyük ölçüde İngilizce yönlendirme bulunduğundan, biraz dikkatle, gideceğiniz yere rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Ancak metronun çok kalabalık olduğunu ve her şehirde bulunmadığını bilmelisiniz. Otobüsler ise çok kalabalıktır. Fiyatı çok ucuz olan taksi ulaşım için iyi bir seçenektir. Ancak taksi şoförleri İngilizce bilmediğinden gideceğiniz yerin adını ve adresini mutlaka otel resepsiyonunda İngilizce bilen bir görevliye Çin alfabesi ile yazdırmanız veya havaalanından, otel resepsiyonundan, odanızdan ücret karşılığı alacağınız, son derece güzel hazırlanmış, şehirde gezilecek önemli yerler hakkında kısa bilgi veren, bunların İngilizce ve Çince adlarını yazan haritaları yanında bulundurmanız ve gideceğiniz yerin Çince adını şoföre göstermeniz gerekir. Ayrıca taksiye taksi durağından veya otelden binmedi iseniz taksimetresi olup olmadığını kontrol etmenizde veya fiyatı konusunda taksiye binmeden anlaşmanızda yarar vardır. Zira taksimetresi olmayan araçlar veya taksimetresi olsa da yağmur zamanı veya kalabalık saatlerde taksimetreyi çalıştırmak istemeyen araçlar sizi aynı yolu çok iyi pazarlık etseniz bile 3 katı fazla bir fiyata götürebilir. Şehirleri gezmek için diğer bir yöntem de büyük oteller ve turizm bürolarından şehir turlarını öğrenerek onlara katılmaktır.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin ve Çinliler birçok bakımından size ilginç gelebilir. Örneğin; siz tarihi yerlerin fotoğraflarını çekmeye çalışırken, bir Çinli yanınıza yaklaşarak sizinle fotoğraf çektirmek isteyebilir. Çinlilerin, yabancılarla fotoğraf çektirme merakı geçmişe oranla azalmakla birlikte kırsal alanlarda bu tür taleplerle karşılaşabilirsiniz. Gelir dağılımı adaletsizliği, yoksul kırsal nüfusun fazlalığına bağlı olarak büyük şehirlerde, turistik mekanlarda dilenciler ısrarla peşinizde dolaşabilir. Yürütülen kampanyalar sonucu geçmişe göre azalmakla birlikte her yerde sık sık yere tüküren insanlarla karşılabilirsiniz. Ara sokaklarda, bazen ana caddelerde çok şık gezen Çinlilerin yanında doğal bir şekilde pijama veya fanila ile dolaşan, aşırı nemden dolayı sık sık tişörtünü kaldırıp göbeğini havalandıran erkekleri, yere çizilmiş çizgiler üzerinde taş veya kağıt oynayan yaşlıları, parklarda bazen sokaklarda hem spor hem telafi amacıyla mistik yönü de bulunan taijiquan ve qigong yapan kadın ve erkekleri görebilirsiniz. Ayrıca parklarda veya sokakların bazı köşelerinde müzik eşliğinde son derece estetik şekilde, grup halinde salsa, tango yapan, birbirlerini tanımasalar bile dans eden kadın ve erkekleri veya bir köşede şarkı söyleyen, yerel müzik aleti çalan grupları seyredebilirsiniz. Güneş bulutların ardından görülse bile şık şemsilerle dolaşan, bisiklet veya akülü motor kullanırken yüzleri ve kollarını güneşten korumak için yüzlerini miğfer şeklindeki şapkalarla örten veya bir gömleği ters yönde giyerek kollarını ve bedenlerinin ön tarafını güneşten koruyan kadınları görebilirsiniz. Yerel bir Çin lokantasında yemek yerken yediği yemeğin artıklarını masaya ve yere atanlarla karşılaşabilir veya çok gürültülü şekilde yemek yiyen, el sıkmaktan kaçınan, selamınıza asla yanıt vermeyen, otobüs veya metro gelinceye kadar sırada bekleyen ancak bu araçlar geldiğinde sırayı unutarak sizi adeta ezerek araçlara binmeyen çalışan insanlarla, yolda asla yayalara yol vermeyen araç sürücüleri ile sık sık karşılaşabilirsiniz. Buna karşılık dil bilmese bile elinizdeki Çince yazıya bakıp işaretle yolu tarif etmeye çalışan, Turizm Bürolarında kapıdan girince size hizmet vermek için bir asker disiplini ile hemen ayağa kalkan görevliler görebilirsiniz. Bu ve benzeri davranışlar karşısında kültürü ve gelenekleri çok farklı bir ülkeye geldiğinizi hemen hissedersiniz.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyeti reformlar sonrasında milyonlarca kişinin büyük şehirlere akın etmesi ile güvenli bir ülke olma özelliğini yitirmeye başlasa da hala birçok ülkeye göre daha güvenlidir. Bu nedenle her yerde rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bununla birlikte büyük şehirlerde turistlerin yoğun olduğu bölgelerde hırsızlık olaylarına karşı dikkatli olmanızda yarar vardır.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Çin Halk Cumhuriyeti farklı bir yemek kültürüne sahiptir. Nüfusun yoğunluğu, ekilebilir alanların azlığı, kaynakların kıtlığı doğadaki her türlü bitki ve hayvandan yiyecek olarak yararlanma düşüncesini beraberinde getirmiştir. Hijyen koşulları nedeniyle sebzelerin çiğ tüketilmesi söz konusu değildir. Pişirme yöntemleri arasında özellikle yağ tasarrufu sağladığı, vitamin kaybını önlediği için yüksek ısıda özel bir kapla hızla pişirme yöntemi ile buharla pişirme yöntemi yaygın şekilde kullanılır. Yemek hazırlanırken sıcak- soğuk dengesi, lezzet ve görünüm dikkate alınır. Tatlı yeme alışkanlığı olmamasına rağmen bazı yemeklere meyve veya şeker eklenir. Koyun, dana eti ve mandıra ürünleri arazi koşulları elverişli olmadığı için sınırlı kullanılırken, domuz etinin kullanımı yaygındır.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Ülkede özel günlerde farklı yemekler yeme ve yapma alışkanlığı vardır. Örneğin doğum günlerinde uzun bir ömre sahip olmak için uzun makarna pişirilir. Dolunay zamanı dolunay şeklinde kekler yapılır. Bazı yemek ve yiyecekler sembolik anlamlar taşır. Balık, bolluğu, portakal ve mandalina hayatın tatlılığını, ördek neşeyi ifade eder.<br />Ülkede, ailenin gelir durumuna göre, sofrada yer alan yemek çeşidi ve içeriği değişir. Yemeğin tek başına yenmesi halinde genelde tek çeşit yeme alışkanlığı vardır. Genelde grup halinde yenen Çin yemekleri, her yerde, bir masa üzerine konan, dönen bir cam tablanın üzerine sıralanan büyük servis tabakları içinde ikram edilir. Masada oturanların önüne fincan veya çay tabağı büyüklüğünde küçük bir tabak, bir küçük kase ve porselen kaşık, bir çift çubuk ve çay için küçük kulpsuz bir fincan konur. İsteyenlere çatal getirilir. Yemeğin sonuna doğru getirilen çorbalar kasede, porselen küçük kaşıkla içilir. Cam tablanın üzerindeki yemeklerden herkes istediği kadar alır ve cam tablayı diğer kişinin de alması için döndürür. Her öğünde ondan fazla çeşit yemek ve mutlaka haşlanmış, tuzsuz, yağsız veya yumurta gibi malzemelerle lezzeti arttırılmış pilav yer alır. Pilav en son doyulmadığı taktirde yenilmesi gereken bir yemek türü olarak kabul edilir.</span></span></li><li><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Sabah kahvaltıları ise diğer ülkelerden tamamen faklıdır. Çinliler; kahvaltıda pilav, makarna, makarna çorbası, mantı, içinin malzemesini kendi zevklerine göre belirledikleri çoğunlukla pirincin ana malzeme olarak kullanıldığı lapa şeklinde çorbalar, buharda pişirilmiş veya yağda kızartılmış hamur işleri yerler.</span></span></li></ul>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-88065663619416064862009-03-08T01:27:00.018+02:002010-04-29T18:14:31.689+03:00Hırvatistan Cumhuriyeti<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8_v8SbWj4uuIAcpfTzssjCAD3kFHclWiJNflTq6YpTDFg6vFoMh2aa4_EXemmefMwMqZatBHfMqST0r_PxTfNzaAivc47hq5YtwM5znjy9nxgcHR3xZc0bYAy6QQKLLKAljP-4mfI2kUX/s1600-h/786px-Hr-harita.png"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5310591726698515250" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 244px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8_v8SbWj4uuIAcpfTzssjCAD3kFHclWiJNflTq6YpTDFg6vFoMh2aa4_EXemmefMwMqZatBHfMqST0r_PxTfNzaAivc47hq5YtwM5znjy9nxgcHR3xZc0bYAy6QQKLLKAljP-4mfI2kUX/s320/786px-Hr-harita.png" border="0" /></span></strong></a><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> <span style="color:#ff0000;">MUHTEŞEM DOĞASI VE TARİHÎ GÜZELLİKLERİYLE </span></span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">HIRVATİSTAN CUMHURİYETİ *</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"></span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Prof. Dr. Aysen Tokol</span></strong></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatistan Cumhuriyeti, </span><a title="Güneydoğu Avrupa" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/GüneydoÄŸu_Avrupa"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Güneydoğu Avrupa</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'da, </span><a title="Balkan Yarımadası" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Balkan_Yarımadası"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Balkan Yarımadası</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nın kuzeybatısında yer alır. Kuzeyde </span><a title="Slovenya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Slovenya"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Slovenya</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, kuzeydoğuda </span><a title="Macaristan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Macaristan"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Macaristan</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, doğuda </span><a title="Sırbistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Sırbistan"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sırbistan</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, güneydoğuda </span><a title="Bosna-Hersek" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna-Hersek"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna-Hersek</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve güneyde </span><a title="Karadağ" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/KaradaÄŸ"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Karadağ</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Montenegro) ile çevrilidir. Batıda </span><a title="Adriyatik Denizi" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Adriyatik_Denizi"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adriyatik Denizi</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nde kıyısı, </span><a title="İtalya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Ä°talya"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İtalya</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ile denizden komşuluğu vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatistan uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. XIX. yüzyılda ülkenin güneyinde Krapina’da bulunan insan fosilleri Hırvatistan topraklarında tarih öncesi çağlardan bu yana yerleşim olduğunu göstermektedir. MÖ.1200 civarında Iliryalı’lar (Illyrians) Balkanlara yerleşmiş, Grek’ler Dalmaçya sahillerinin bir bölümünde koloniler kurmuşlardır. MÖ 279 tarihinde Grekleri yenen Keltler Balkanlara yerleşmişlerdir. MÖ II. yüzyılda da İliryalılar ve Keltler Romalılar tarafından yenilgiye uğratılmışlardır. Bölgeyi çeşitli yollarla ele geçiren Romalıların yüzyıllar süren hakimiyet döneminin ardından Ostrogotlar bugünkü Osipek bölgesini, Hunlar Slavonia bölgesini, Bizanslılar Dalmaçya’nın bir bölümünü ele geçirmişlerdir. 500 yılında Slavlar Slavonia bölgesini, 614 yılında Slavlar ve Avarlar Roma şehri Salona’yı işgal etmişlerdir. VII. yüzyılın başında Hırvatlar, Slavonia’nın üst tarafları ve Dalmaçya sahillerine yerleşmişlerdir. VIII. yüzyılın sonuna doğru Franklar bazı bölgeleri ele geçirmiş, VIII ve IX. yüzyıl boyunca Bizans egemenliği altındaki şehirlerin yakınında Biograd, Šibenik, Osijek gibi ilk Hırvat şehirleri kurulmaya başlanmıştır. Hırvatlar IX. yüzyılda ise Hıristiyan olmuşlardır. Macarlar’ın Hırvat şehirlerine saldırılarının ardından Hırvatlar bu defa Dalmaçya’ya yönelmişlerdir. 901 yılında Prens Tomislav Macarlara karşı savaşmış onları işgal ettikleri bölgelerin bir bölümünden geri çekilmeye zorlamış, Dalmaçya şehirlerinin yönetimi için Bizanslılar’dan yetki almıştır. 1925 yılında da taç giyerek ilk Hırvat Kralı olmuştur. Hırvat Krallığı, Krešimir zamanında en geniş sınırlara ulaşmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1091 yılında Ladislaus Hırvat topraklarını ele geçirmiş, Hırvatistan ve Macar Krallığı’nı birleştirmiştir. Macar- Hırvat birlikteliği yüzyıllar boyunca devam etmiştir. Bu dönemde kendi meclisine sahip olan Hırvatistan'ın idaresinden Ban adı verilen kralın yerel temsilcisi sorumlu olmuştur. Ayrıca dönem boyunca Venedik Cumhuriyeti önce bazı Dalmaçya ada ve şehirlerini ele geçirmiş, daha sonra Dalmaçya’yı satın almıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Varna ve II. Kosova savaşları sonunda Osmanlı Devleti, Hırvatistan'ın güney bölümünü hakimiyeti altına almıştır. 1526 Mohaç Savaşı sonrasında Hırvat topraklarının büyük bölümü Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. XVI. yüzyılın sonuna kadar Hırvatistan sancak beyleri tarafından idare edilmiş, 1583 yılında eyalet durumuna getirilerek beylerbeylerinin idaresine verilmiştir. II. Viyana Kuşatması sonrası, Osmanlı Devleti’nin Avrupa'da gerilemesinden faydalanan Avusturya, Hırvatistan topraklarının bir bölümünü işgal etmiştir. 1718 Pasarofça Antlaşması ile Osmanlılar Sava Nehri’nin güneyinde kalan toprakları kaybetmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Napoleon Bonaparte, 1805 yılında Hırvat ve Sloven topraklarını Illirya Eyaletine dahil etmiş ancak bu toprakları daha sonra kaybetmiştir. Ardından. Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun hakimiyeti altına giren Hırvatistan, I.</span><a title="I. Dünya Savaşı" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Dünya_Savaşı"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dünya Savaşı</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'ndan sonra </span><a title="Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı (henüz yazılmamış)" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=S%C4%B1rp-H%C4%B1rvat-Sloven_Krall%C4%B1%C4%9F%C4%B1&action=edit&redlink=1"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nın bir parçası olmuş, daha sonra bu krallığın adı </span><a title="Yugoslavya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yugoslavya"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yugoslavya</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Krallığı olarak değiştirilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1941 yılında, Yugoslavya Krallığı topraklarının, Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilmesinden bir süre sonra, 10 Nisan 1941'de Zagreb'de bir Bağımsız Hırvatistan Devleti’nin kurulduğu ilan edilmiştir. Slovenya, Bosna-Hersek ve Dalmaçya'nın bir bölümünü içine alan bu devletin başına getirilen, Ustaše lideri Ante Pavelič, şiddete dayalı bir diktatörlük rejimi kurmuştur. Savaş sırasında Nazilere ve Ustaše yönetimine karşı savaşan </span><a title="Josip Broz Tito" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Josip_Broz_Tito"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Josip Broz Tito</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yönetimindeki komünist partizanlar birçok bölgeyi ele geçirmişlerdir. Zagreb 1945 yılında partizanların eline geçmiş, Hırvatistan önce </span><a title="Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yugoslavya_Sosyalist_Federal_Cumhuriyeti"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yugoslavya Federal Cumhuriyeti</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nin, daha sonra adı Yugoslavya Sosyalist Federe Cumhuriyeti olan devletin, altı federe cumhuriyetinden biri olmuştur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tito, sosyalist görüşlü olmasına rağmen </span><a title="Moskova" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Moskova"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Moskova</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'dan bağımsız bir siyaset izlemiştir. </span><a title="Tito" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Tito"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tito</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><a title="Stalin" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Stalin"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Stalin</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> arasındaki anlaşmazlık sonucunda Yugoslavya, bir süre sonra </span><a title="Kominform" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kominform"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kominform</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’dan ihraç edilmiştir. 35 yıl iktidarda kalan Tito savaşın izlerini çabuk silmiş, izlediği başarılı siyaset ile yüzyıllardır mücadele içinde olan çeşitli dinlerin ve etnik grupların birlikte barış içinde yaşamalarını sağlamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tito’nun </span><a title="1980" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1980"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1980</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında ölümünden sonra ülkede belirgin biçimde ortaya çıkan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık barış ortamının zedelenmesine yol açmış, milliyetçi akımlar yeniden güçlenmeye başlamıştır. </span><a title="1990" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1990"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1990</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'lı yılların başında </span><a title="SSCB" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/SSCB"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">SSCB</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nin ve </span><a title="Doğu Bloku" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/DoÄŸu_Bloku"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Doğu Bloğu</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nun parçalanması, milliyetçi akımların güçlenmesi, cumhuriyetler arasındaki gelişmişlik faklılıklarından kaynaklanan huzursuzluklar gibi nedenlerle 1989'da Sırbistan ile Hırvatistan ve Slovenya'nın ilişkileri bozulmuştur. Aynı sene Hırvatistan Komünist Partisi kongresinde, çok partili sisteme geçme kararı alınmış, Hırvatistan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunun üzerine Sırbistan'ın güdümündeki Yugoslavya ordusu Hırvatistan'a saldırmış ancak </span><a title="1992" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1992"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1992</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında Yugoslavya'yla barış antlaşması imzalanmıştır. Hırvatistan Bosna Savaşı boyunca </span><a title="Bosna-Hersek" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna-Hersek"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna-Hersek</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'teki Sırplara karşı </span><a title="Hırvat" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Hırvat"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvat</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">-</span><a title="Boşnak" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/BoÅŸnak"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Boşnak</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> koalisyonunu desteklemiştir. </span><a title="NATO" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/NATO"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">NATO</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nun bombardımanı ve uluslararası baskıların artması sonucu Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan arasında </span><a title="21 Kasım" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/21_Kasım"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">21 Kasım</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> </span><a title="1995" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1995"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1995</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarihinde </span><a title="Dayton Antlaşması" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dayton_AntlaÅŸması"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dayton Antlaşması</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> kabul edilmiştir. </span><a title="14 Aralık" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/14_Aralık"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">14 Aralık</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> </span><a title="1995" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1995"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1995</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'de bu antlaşmanın son halinin imzalanmasıyla birlikte Bosna Savaşı sona ermiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cumhuriyetle yönetilen Hırvatistan, yaklaşık 5 milyon nüfusa, 56,542 km² yüzölçümüne sahiptir. 2001 verilerine göre nüfusun %89.6 ‘sı Hırvat, %4.5’i Sırp, %5.9’u diğerleridir (Boşnak, Macar, Sloven, Çek ve Romen). Nüfusun % 87.8’i Katolik, %4.4’ü Ortodoks, %1.3’ü </span><a title="Müslüman" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Müslüman"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Müslüman</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, %04.’ü </span><a title="Protestan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Protestan"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Protestan</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve %6.1’i diğerleridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin resmi dili Hırvatça’dır. Ülkede nüfusun %96.1’i </span><a title="Hırvatça" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Hırvatça"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatça</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, %1’i Sırpça, %2.9’u İtalyanca, Macarca, Çekçe ve Almanca gibi diğer dilleri konuşur. İngilizce bilen sayısı özellikle kıyı bölgelerde oldukça fazladır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin başkenti Zagreb’tir. .Hırvatistan beş bölgeden oluşmaktadır. Turistik özellik taşımayan kuzey bölgesi bağlarla, geniş ormanlık alanlarla kaplıdır. Termal suların, çok sayıda ortaçağ kalelerinin bulunduğu bölgede yaşayan nüfusun büyük bir bölümü Macar asıllıdır. Bu nedenle Macar gelenekleri hala sürdürülmektedir. Varaždin ve Koprivnica bölgenin en önemli şehirleridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Slavonia ve Baranja Bölgesi verimli tarım arazilerine sahiptir. Doğal güzelliklere sahip bu bölgede XIX. yüzyıl Viyana tarzı yapıları ve katedrali ile ünlü Osijek, Ðakovo, Slovonski ve Brad önemli şehirlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Merkezi Hırvatistan, nehirleri, ormanlık alanları, antik kaleleri ile ülkeye gelen turistlerin en fazla ziyaret ettiği bölgelerden biridir. Zagrep, Karlovac ve Sisak bölgenin önemli şehirleridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Istria ve Kvarner Bölgesi Adriyatik Denizi’nin kuzey kıyılarında yer alır. Üçgen şeklindeki Istria Yarımadası’ndaki önemli yerler arasında Poreč, Rovinj, günümüzde var alan en büyük altı Roma anfi tiyatrosundan birine sahip Pula şehri ile Brıjuni Ulusal Parkı sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rijeka şehrinden sahil boyunca Jablanac şehrine kadar uzanan Kvaner Bölgesi’nde ise Risnjak Ulusal Parkı, Plitvice Gölleri Ulusal Parkı, Krk, Cres, Lošinj Adaları görülmesi gereken yerlerdir. Bu bölgedeki sahil yerleşimlerinde İtalyan tarzı hakimdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dalmaçya (Dalmatia) ülkenin en fazla ziyaret edilen bölgesidir. Kayalık sahilleri, taşlı plajları, adaları, koyu mavi muhteşem denizi, tarihi şehirleri, Adriyatik kültürü ile kendine özgü bir bölgedir. Zadar şehri ve takımadaları, šibenik, Trogir, Salona, Split, Dubrovnik şehirleri Paklenica, Kornati, Krka, Mljet ve diğer ulusal parkları, Pelješac Yarımadası, Hvar, Korčula Adaları bölgenin görülmesi gereken yerleridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülke coğrafik açıdan çeşitlilik göstermektedir. Macaristan sınırı boyunca düz ovalar, Adriyatik kıyısında yüksek olmayan dağlar yer almaktadır. Bu kıyılarda %60’ında yerleşim olan 718 ada, 389 kayalık, 78 taşlık, sayısız koy, kanal, burun, iki büyük, birçok küçük yarımada vardır. En büyük adalar Krk ve Cres Adaları’dır. Karadeniz’e dökülen Sava en uzun nehridir. Ayrıca Bosut ve Avrupa’nın ikinci uzun nehri olan Danube Nehri’nin bir bölümü Hırvatistan topraklarından geçmektedir. Ülke az sayıda ancak çok güzel göllere sahiptir. Göller içinde en tanınmış olanları Plitvice Gölleridir. Ülkede sekiz ulusal park, on doğal park, sayısız koruma altına alınmış alan bulunmaktadır. Ülkenin büyük bölümü ormanlarla kaplıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede kıyı bölgelerde Akdeniz, iç kısımlarda kara iklimi hüküm sürmektedir. Ülke kış ve yaz turizmine uygundur. Bu nedenle yapmayı düşündüğünüz deniz ve dağ sporlarının türüne göre, farklı mevsimlerde Hırvatistan’ı seyahat edebilirsiniz. </span><a name="N.C3.BCfus"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ancak kültür turizmi yapmayı düşünüyorsanız en uygun mevsim ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Temmuz ve Ağustos aylarında ülkenin özellikle Dalmaçya kıyıları aşırı kalabalık olmakta, sahil yolları dar olduğu için kıyı şehirleri arasında ulaşım tam bir çileye dönüşmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin para birimi Kuna’dır. Ancak bazı büyük yerlerde Euro da kabul edilmektedir. Hediyelik veya hatıra eşya olarak alabileceğiniz eşyaların başında kravat ve ilk defa bir Hırvat mühendis tarafından üretilen dolma kalem gelir. Kravat Hırvatistan’ın simgesi olup, tüm dünyaya buradan yayılmıştır. Yerel giysiler giymiş bebekler, dantel işleri, şans takıları, seramik objeler diğer hediyelik eşyalar arasında sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e THY ile gidebilir. Buradan Split, Dubrovnik ve diğer önemli şehirlere Croatia Hava Yolu’nun iç hat seferleri ile ulaşabilirsiniz. Bazı şehirlerde de küçük havaalanları bulunmaktadır. Ayrıca şehirler arasındaki seyahatlerinizde otobüs, bazı önemli şehirler arasında treni kullanabilirsiniz. Ülke çok güzel bir doğaya sahip olduğu için araba kiralamak en iyi yöntemlerden biridir. Adriyatik kıyılarında da Rijeka şehrinden başlayarak Dubrovnik şehrine kadar sahil şeridindeki önemli şehirlere ve büyük adalara uğrayan feribotları kullanabilir. Adalar ile anakara, adalarla adalar arasında özellikle yazın sefer yapan ada feribotlarından yararlanabilirsiniz. Tekne, yat gezilerine katılabileceğiniz gibi gemi seyahati ile Adriyatik kıyısındaki bazı önemli şehirleri görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir içi ulaşımda ise, şehir merkezlerinde yürüyerek dolaşmak en iyi yoldur. Daha uzak mesafeler için taksi, otobüs bazı büyük şehirlerde tramvay kullanabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatistan’da kişisel güvenliğiniz açısından dikkatli olmanızda yarar vardır. Hırsızlığa karşı pasaportunuzu otelde bırakmanız, fazla para taşımamanız, çantanızı güvenliğe almanız yerinde olur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatistan mutfağı karma bir mutfaktır. Ülkenin farklı bölgelerinde farklı ülkelerin mutfakları ağırlık kazanır. İtalya, Avusturya, Macaristan ve Osmanlı mutfağına özgü yemekler Hırvat mutfağında yer alır. Ayrıca balık ve çeşitli deniz ürünlerinden yapılan yemekler bulunur. Ülkenin özel yemekleri arasında tütsülenmiş et, sebze ve makarnadan yapılan çorba Menestra, şarap ile marine edilmiş Dalmaçya Bifteği (Pačticada) ve hindili makarna sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İçecek olarak bira, konyak, likör çeşitleri ve şarap tüketilir. Ülkenin her bölgesinde kaliteli şaraplar üretilmektedir. Bunlar arasında Žlahtina, Teran, Cabernet, Pošip ve Dingač sayılabilir. En önemli biraları arasında Ožujska, Karlovačko, Pan ve Stella yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda Hırvatistan’da gezme olanağı bulduğum Zagreb, Plitvice, Trogir, Split ve Dubrovnik hakkında kısa bilgi verilmektedir:</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>ZAGREB</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Zagreb, Hırvatistan’ın başkenti ve ülkenin en büyük şehridir. Kuzeyde Medvednica Dağı’nın etekleri ile güneyde Sava Nehri arasında yer alır. Şehir, Eski şehir- Üst şehir (Gornji Grad) ve Yeni Şehir, Alt Şehir (Donji Grad) olmak üzere iki bölüme ayrılır. Üst Şehir, birbirine bakan iki ayrı tepede kurulmuş, surlarla çevrili, geçmişte aralarından bir nehrin geçtiği, günümüzde nehrin sokağa dönüştüğü, geçmişte iki ortaçağ şehri olan Gradec ve Kaprol bölgelerinden oluşur. Bu bölgeler dar sokakları, tarihi binaları, kiliseleri ile şehrin dini, siyasi ve idari merkezdir. Alt şehir, 1830’lardan sonra gelişmiş, geniş caddeleri, çok iyi düzenlenmiş parkları, şehrin büyük bölümünü kaplayan ormanlık alanları, tarihi binaları ve müzeleri ile şehrin yeni bölümüdür. Bu iki bölüm Ban J. Jelačić Maydanı (Trg Bana J Jelačića) ile birbirine bağlanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Zagreb, çok kısa sürede keşfedebileceğiniz bir şehirdir. Şehirde tüm tarihi yerler birbirine yakın mesafededir. Bu nedenle şehri yürüyerek keyifle dolaşabilirsiniz. Yürümek istemezseniz tramvay veya otobüsten yararlanabilirsiniz. Bulunduğunuz bölgeden farklı hatlara giden tramvaylara binerseniz yeni şehrin birçok bölgesini görebilirsiniz. Ancak eski şehri görebilmeniz için mutlaka yürümeniz gerekir. Otelinizden, seyahat bürolarından veya turizm ofisinden alacağınız biletle, Katedral yakınındaki Bakačeva Sokağı’ndan, her gün saat 10.00’da kalkan, otobüs ve yürüyüş turunu içeren üç saat süreli turla şehrin önemli yerlerini kısa sürede görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Zagreb’in merkezi Ban J. Jelačic Meydanı’dır. Meydanın ortasında üzerinde “1533 yılında Türk İstilası’na Direnen Kişi” yazısı yer alan ülkenin ulusal kahramanı Jelačić Heykeli bulunur. Heykelin yakınında da XVI. yüzyıl yapımı Manduševac Çeşmesi yer alır. Meydan günün her saati inanılmaz kalabalıktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydandan, Manduševac Çeşmesi yönündeki sokaktan, yukarı doğru yürürseniz ortasında bir havuz üzerinde devasa altın Meryem Ana Heykeli bulunan diğer bir meydana, Kaptol Bölgesi’ne, şehrin yer yerinden görülen St. Stephen Katedrali’ne (Katedrale Sv. Stjepana) ulaşırsınız. Katedral’in üç tarafı, üçü bağlantıyı sağlayan beş yuvarlak, bir düz kule ile birbirine bağlanmış Başpiskoposluk Sarayı (Nadbiskupska Plača) ile çevrilmiştir. İki sivri kulesi ile ihtişamlı bir görüntüye sahip olan gotik katedralin içinde dini objelerin yer aldığı bir hazine bölümü de yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedral’in karşı tarafındaki dar, tarihî evlerin bulunduğu sokağın iç tarafına doğru yürürseniz şehrin meyve ve hediyelik eşya pazarı olan Dolac Pazarı’na (Tržnica Dolac) ulaşırsınız. Aynı yere Bana J. Jelačic Meydanı’ndaki çiçekçilerin arka tarafında bulunan merdivenlerden de gelebilirsiniz. Dolac Pazarı ve ona bağlanan ara sokaklardaki küçük dükkanlarda başta kravat olmak üzere ucuz fiyatlı çeşitli hediyelik eşyalar satılır. Dolac Pazar’ında gördüğünüz kilise ise St Mary Kilisesi’dir (Sv. Marija ). Pazar, Katedral ve ilerdeki St Francis Kilisesi (Sv.Franjo) civarındaki binaların tümü tarihi değere sahiptir. Bu bölgede yapacağınız kısa bir gezintiden sonra Dolac Pazarı’na yakın bir ara sokaktan Radićeva Sokağı’na inerseniz burada karşınıza çıkacak olan heykel Taş Kapı’nın (Kamenita Vrata) önündeki St George Heykeli’dir (Sv.Juraj). Bu bölgeye arzu ederseniz Bana J. Jelačic Meydanı’ndan şehrin eski bölgesine giden çiçekçilerin bulunduğu sokağın yanındaki Radićeva Sokağı’ndan yukarı doğru yürüyerek veya J. Jelačic Meydanı’nın önünden geçen şehrin en önemli alışveriş caddelerinden biri olan Ilıca Caddesi’nden kalkan birkaç dakika içinde Gradec Bölgesi’ne ulaşan funiküler (ulspinjaća) ile de gelebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Taş Kapı, Grade Bölgesi’ni çevreleyen surların bir parçası olarak, XIII. yüzyılda yapılmıştır. Kapının önünde dua eden, adak adayan çok sayıda insan hemen dikkatinizi çeker. Küçük bir şapelin bulunduğu, duvarda yüzlerce küçük plaketin asılı olduğu bu alanın Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilmesinin nedeni 1731 Zagrep Yangını sırasında kapının çevresindeki tüm binaların yanmış ancak kapının üzerinde bulunan Meryem Ana ve İsa Tablosu’nun zarar görmemiş olmasıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Taş Kapı, funiküler veya Ban J. Jelačic Meydanı’nın yakınındaki dik ara yoldan ulaşacağınız Gradec Bölgesi, şehrin en güzel bölgelerinden biridir. Bu bölgedeki en göz alıcı yapı Markov Meydanı’nda yer alan, çatısı renkli mozaiklerle kaplı, iki armanın yer aldığı, XIII. yüzyıl yapımı St.Mark Kilisesi’dir (Crka Sv. Marka).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kilisenin arka tarafındaki sokakta ülkenin en ünlü heykeltıraşı Ivan Mečtrović ‘in yaşadığı, XVII. yüzyıl yapımı, halen Mečtrović Vakfı’na ait, sanatçının eserlerinin ve diğer eşyalarının sergilendiği Mečtrović Galerisi yer alır. Galeriye gitme olanağını bulamazsanız yeni şehrin sokaklarında, parklarında onun ve öğrencilerinin yaptığı çok sayıda heykele rastlarsınız. St Mark Kilisesi’nin bulunduğu meydanda 1910 yılında yapılan Parlamento Binası (Sabor), XVII. yüzyılda yapılan eski Şehir Meclisi, günümüzde de devlet başkanının evi olan Banski Dvori yer alır. Bunun arka tarafındaki sokakta Ulusal Tarih Müzesi (Prirodoslovni Muzej), Parlamento Binası’nın yan tarafındaki Taş Kapı’ya giden sokakta 1350 yılından beri faaliyet gösteren şehrin en eski eczanesi bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">St. Mark Kilisesi ile Lotršćak Kulesi arasındaki sokakta, küçük bir kilise (Sv. Ćiril i Metod) ile tarihi bir bina içinde resim müzesi (Hrvatski Muzej Naive Umjetnosti) yer alır. XIII. yüzyıl yapımı beyaz renkli Lotriščak Kulesi (Kula Lotriščak) ise mutlaka içine girmeniz gereken bir yerdir. Dik merdivenlerle çıkılan kulenin en üst katından yeşillikler içindeki şehrin her tarafı muhteşem görülmektedir. Kuleye çıkamayanlar için kule girişinin biraz ilerisindeki terastan Alt Şehrin bir bölümü seyredebilmektedir. Kulenin yan tarafında ise şehrin en güzel barok yapılarından biri olan beyaz renkli ön cephesi ile St Catherine’s Kilisesi (Crkva Sv Katarine) ve eski bir Musevi ibadet yeri olan 1982 yılından beri sergilere ev sahipliği yapan Klovićevi Dvori Galerisi (Galerija Klovićevi Dvori) yer almaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Zagrep bir kültür şehridir. Üst Şehirdeki galeri ve müzelerle birlikte halen şehirde 20 müze, 16 tiyatro, 350 kütüphane ve bir üniversite bulunur. Alt Şehirdeki en önemli müzelerden biri Westin Otel’in karşısında, önünde çok güzel bir park bulunan, Ban J. Jelačic Meydanı’ndan geçen alışveriş caddesi Ilıca Caddesi ile birleşen Frankopanska Caddesi üzerindeki Roosevelt Meydanı’nda yer alan Mimara Müzesi’dir (Muzej Mimara). 1895 yılında yapılan, sarı renkli, her kanatı farklı bir amaç için kullanılan büyük bir yapının içinde yer alan bu müzede, 1972 yılında Ante Topić Mimara tarafından Zagreb şehrine bağışlanmış, tarih öncesi çağlar da dahil olmak üzere farklı yüzyıllara ait dünyanın farklı bölgelerindeki uygarlıklarla ilgili binlerce obje, Rembrandt, Jan Van Goyen gibi birçok ünlü ressamın tabloları ile birlikte sergilenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aynı caddenin üzerinde müzeye yakın bir mesafede, Mareşal Tito Meydanı’nda ( Trg Maršala Tita) geniş bir parkın içinde, Neo Barok tarzda, sarı renkte Hırvatistan Ulusal Tiyatrosu (Hrvatsko Narodno Kazalište) yer almaktadır. Tiyatronun önündeki alanda da Mečtrovic’nin yaptığı Hayat Çeşmesi Heykeli hemen dikkat çekmektedir. Sadece gösteri zamanında içine girilebilen bu muhteşem tiyatro binasının içini görebilmenin, drama, opera veya bale gösterilerinden birini izleyebilmenin en iyi yolu Zagreb’e gelmeden önce </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><a href="http://www.hnk.hr/">http://www.hnk.hr/</a> web adresine girerek, bir bilet ayırtmaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tiyatro dışında bu bölgede tiyatro ile aynı hizada çatısında baykuş heykelleri olan eski üniversite binası yer almaktadır. Tiyatronun karşısındaki sarı renkli tarihi bina ise El Sanatları Müzesi’dir (Muzej za unjetnost i obrt).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin diğer önemli parkları ve müzeleri Ban J. Jelačic Meydanı’ndaki havuzun karşısından başlayan şık Tren İstasyonu’na kadar uzanan Praska Caddesi üzerindedir. Bu cadde Frankopanska Caddesi’ne paralel uzanmakta, bir bölümü çarşı olan ara sokaklarla her iki cadde birbirine bağlanmaktadır. Praska Caddesi’nin bir tarafında, Arkeoloji Müzesi (Arheološki Muzej) ve Modern Galeri’nin (Moderna Galerija) yer aldığı tarihi binalar, diğer tarafında çok iyi düzenlenmiş parklar yer almaktadır. Parkların içinde ise heykeller, havuzlar, dinlenme, yürüyüş yolları, Hırvatistan Bilim ve Sanatlar Akademisi (Hrvatska Akademija Znanosti i Umjetnosti), Sanat Pavyonu (Umjetnički Paviljon ) gibi önemli binalar bulunmaktadır. Sarı renkli Sanat Pavyonu ile Tren İstasyonu arasındaki büyük yeşillik alanda da Kral Tomislav’ın at üzerinde bir heykeli durmaktadır. Bu bölgeye yakın mesafede bulunan Botanik Parkı (Botanički Vrt) çok geniş bir alanı kaplamaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en büyük parkı ise şehrin biraz dışında kalan içinde Hayvanat Bahçesi bulunan Maksimir Parkı’dır (Maksimirski Perivoj).</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>PLITVICE GÖLLERİ ULUSAL PARKI (Nacionali Park Plitvička Jezera)</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Plitvice Gölleri Ulusal Parkı; 300 km kare yüzölçümüne sahip, 16 gölün yer aldığı, ormanlarla kaplı, civarında küçük oteller bulunan Zagreb’e oldukça yakın ülkenin en güzel ulusal parklarından biridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Park, 1979 yılından beri UNESCO Dünya Doğa Mirası listesindedir. İki ayrı giriş kapısı bulunan park ile oteller arasındaki ulaşım elektrikli otobüslerle sağlanmakta, parkın belli bölgelerine bu otobüsler dışında motorlu taşıtların girmesine izin verilmemektedir. Rahat bir yürüyüş ayakkabısı ile saatlerce dolaşılabileceğiniz parkta; sayısız büyüklü küçüklü şelale, içinde kuğuların yüzdüğü göller, küçük patika yollar, tahta köprüler, bin bir çeşit bitki ve ağaç sizi beklemektedir. Kapıdan alacağınız broşür veya yönlendirmeleri izleyerek rahatlıkla gezebileceğiniz parkın içindeki en büyük göl, elektrikli küçük bir tekne ile dolaşabilmektedir. Hiçbir yerleşimin bulunmadığı parkta, az sayıda mola yerinde, gıda ve diğer gereksinimlerinizi karşılayabileceğinizden, yanınızda su ve bisküvi bulundurmanızda yarar vardır. Doğa severler için muhteşem bir yer olan park, yürüyüşü sevmeyenler ve yürüme zorluğu çekenler için çok yorucudur.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>TROGIR</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dalmaçya sahillerinin en güzel yerlerinden biridir. 1997 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan bu küçük şehrin M.Ö II. yüzyılın başı veya III. yüzyılın sonunda Grekler tarafından kurulduğu bilinmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin tarihî bölümü, bir taş köprü ile anakaraya oradan da Čiovo Adası’na bağlanan bir adanın üzerindedir. Adanın etrafı farklı zaman ve yapı tarzı ile yapılan surlarla çevrilmiş ancak bu duvarların çok azı günümüze gelebilmiştir. Şehrin iki girişi kapısı bulunmaktadır. Adanın, anakaraya bağlandığı taş köprünün yakınındaki XVI. yüzyılda yeniden inşa edilen Kuzey Giriş Kapısı’nın (Sjeverna Gradska Vrata) üzerinde şehrin koruyucu azizinin heykeli bulunmaktadır. Bu giriş kapısına yakın mesafede bir Roma Evi ile Şehir Müzesi (Musej Grada) yer almaktadır. İkinci kapı olan Güney Kapısı (Južna Gradska Vrata) ise XVI. yüzyılın sonunda yapılmış olup liman tarafındadır. Bu kapının yanında geçmişte şehir kapısı kapandıktan sonra şehre gelenlerin konaklaması için yapılan üzeri çatı ile kapalı sütunlarla desteklenen küçük bir konaklama alanı ile bir manastır (Samostan Sv. Nikole) bulunmaktadır. Adanın üç tarafı yeşil alanlarla, liman tarafı palmiyelerle çevrilidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir; taş binaları, küçük sarayları, taşıt araçlarının giremediği dar sokakları, birkaç sokakta bir karşınıza çıkan kiliseleri, her tarafa yayılmış, cafe, restaurant ve hediyelik eşya dükkanları, küçük butik otelleri ile kısa sürede büyük bir keyifle gezebileceğiniz bir yerdir. Adanın en hareketli yeri kuzey ve güney kapısının ortasında yer alan meydandır (Trg Ivana Pavla II). Meydandaki ana yapı 1193 yılında tahrip edilen antik kilise üzerine inşasına başlanan, iki giriş kapısı ve Venedik- Gotik Kulesi ile hemen dikkat çeken Katedral’dir (Katedrala Sv. Lovre). Katedral dışında, ana meydanda, 1657 yılında zengin bir aile tarafından yaptırılan Yeni Ćipiko Sarayı (Nova Palača Ćipiko), Şehir Binası, küçük kilise, XIV. yüzyılda yapılan, altı kolonla desteklenen bir çatısı ve duvarında bir rölyef bulunan Roma Terası, Saat Kulesi, Eski Ćipiko Sarayı (Stara Palača Ćipiko), cafe ve restaurantlar yer almaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adanın liman bölümü gece ve gündüz çok hareketlidir. Bu bölgeden karşıdaki Čiovo Adası, köprü üzerinden yürüyerek geçilen Čiovo Adası’ndan da liman bölgesi muhteşem görülmektedir. Liman tarafında sahil boyunca aralarında saray (Palača Lucić), kilise (Crkva i Samostan Sv. Dominika) gibi tarihi yapıların, cafelerin bulunduğu bir sahil yolu geçmektedir. Bu yolun sonunda 1430 yılında Venedikliler tarafından inşa edilen Kamerlengo Kalesi (Kula Kamerlengo) bulunmaktadır. Kalenin yanındaki açık alan yazın çeşitli gösteriler için kullanılmaktadır. Kalenin biraz ilerisinde anakara tarafında Venedikler tarafından kaleden sonra XV. yüzyılda inşa edilen St. Mark Kule’si (Kula Sv. Marka) yer almaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Deniz ürünlerini çok uygun fiyatta, keyifle yiyebileceğiniz Trogir özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında son derece güzel, hoş bir ortama sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Trogir şehrinin karşısında yer alan Čiovo, bölgedeki en büyük adalardan biridir. Bu adanın dışında Veliki Drvenik, Mali Drvenik ve çok sayıda küçük ada bulunmaktadır. </span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span><strong></p><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><span style="color:#ff0000;">SPLIT </span><br /></span></div></strong><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Split, Kaštela Koyu ile Split Kanalı arasında küçük bir yarımada üzerine kurulmuştur. Kozjak ve Mosor Dağı şehri kuzey ve kuzey doğudan korur. Batısında 178 metre yüksekliğindeki Marjan Tepesi bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en eski bölümü, liman bölgesinde, M.S. III. yüzyılın sonunda, İmparator Diocletius tarafından yaptırılan Diocletian Sarayı’nın surları içinde yer alır. Bu tarihî bölüm 1979 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır. İmparatorun yaşamının bir bölümünü sürdürdüğü saray onun ölümünden sonra yönetim ofisi ve yöneticilerin konutları olarak kullanılmıştır. 615 yılında saraya Salona şehrinden gelen mülteciler yerleşmişlerdir. Saray dört köşesinde kare kuleler, üç tarafında da bunların dışında dörder adet kule bulunan yüksek surlarla çevrilmiş, deniz tarafı ise kemerlerle süslenmiştir. Sarayın dört giriş kapısı bulunmaktadır. Bunlardan Altın Kapı kuzeyde, Gümüş Kapı doğuda, Bronz Kapı güneyde ve Demir Kapı surların batı tarafında yer almaktadır. Kapıların en görkemlisi olan Altın Kapı, geçmişte kompleksin ana girişini oluşturmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Surların içindeki en güzel bölüm Roma dönemine ait binalarla çevrili Sarayın merkezi olan küçük Peristyle Meydanı’dır. Bu meydanın doğu tarafında İmparator Diocletius’un Mozelesi bulunur. Mozole, XIII. yüzyılda yapılan St Domnius Katedrali (Katedrale Sv. Duje) ile bütünleştirilmiş, eski mozolenin orijinal görünüşü korunmuştur. Katedralin içinde farklı dönemlere ait eserler bulunur. Bunlar arasında en eski olanlar tahta kapı, XIII. yüzyılda yapılan taş kürsü ve koro sıralarıdır. Katedralin altındaki bölüm daha sonra St Lucija Şapeli’ne dönüştürülmüştür. Şehrin en güzel manzarasına sahip yerlerden biri olan katedralin Romanesk Çan Kulesi ise XIII. ilâ XVII. yüzyıl arasında yapılmıştır. Kulenin önünde iki adet taş aslan heykel yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saray kompleksinin içinde biri Peristyle Meydanı’nda, diğeri Jüpiter Tapınağı’nın içinde Mısır’dan getirilen iki sfenks bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedralin karşı tarafında yer alan St. John Kilisesi (Sv. Ivan Kristitelj), VI. yüzyılda yapılan antik Roma tapınağı Jüpiter Tapınağı’dır. Gümüş Kapının bulunduğu bölgede ise St Dominic Kilisesi (Srebrna Vrata i Sv.Dominik ) yer alır. Altın Kapı’nın yakınında halen Şehir Müzesi olarak kullanılan XV. yüzyıl yapımı gotik Papalić Sarayı bulunur. Demir Kapı tarafında bulunan kilise ise şehrin en eski çan kulesine sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Altın kapının dışında ise karşınıza 1929 yılında Meštrović tarafından yapılan Bronz bir heykel çıkar. Heykelin biraz ilerisinde Kutsanmış Amir Kilisesi’nin kulesini, XV. yüzyılda yapılan Kutsanmış Amir Şapelini, ortaçağ kilisesi St. Benedict’in kalıntılarını ve şehir parkını görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu bölgede yer alan bronz heykelin yanı sıra şehrin farklı bölgelerinde sanatçıya ait çok sayıda heykel görebilir. Ayrıca Meštrović’in bir süre yaşadığı içinde ve bahçesinde sanatçının eserlerinin sergilendiği müze evi ziyaret edebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Demir Kapı’nın dışında yer alan bölgede ise iki meydan dikkatinizi çeker. Bunlardan Halk Meydanı (Trg Narodni ) eski ortaçağ şehir meydanıdır. Meydanın dört tarafında çeşitli dönemlerde yapılmış, tarihi binalara rastlanır. Bunlardan eski Şehir Binası 1910 yılından beri Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır. Bu binanın karşısında yer alan Rönesans tarzı Karepić Sarayı XVI. yüzyılda yapılmıştır. Meydanın süsü olan Saat Kulesi XV. yüzyıl, Rönesans tarzı Pavlović Sarayı XIV. yüzyıl, Nakić Evi ise 1902 yılında inşa edilmiştir. Cafe ve dükkanların yer aldığı bu meydana açılan sokaklar da tarihi binalarla doludur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İkinci meydan deniz tarafına yakın olan Braće Radić Meydanı’dır (Trg Braće Radić). Meydana Halk Meydanı’na açılan iki ayrı sokaktan ulaşabilirsiniz. Bu meydanda ilk göze çarpacak olan şey Meštrović tarafından yapılan bronz heykeldir. Heykelin arkasında halen Bilim ve Sanatlar Akademisi olarak kullanılan XVIII. yüzyıl yapımı Barok saray Milesi Sarayı durmaktadır. Meydanın güney tarafındaki kule ise 1453 yılında yapılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tarihî bölgede, Diocletian Sarayı’nın batı tarafında ye alan cadde Marmontova Caddesi’dir (Marmontova Ulica). Sahil yoluna açılan bu caddedeki en önemli yapı topluluğu caddenin sahil yolu ile kesiştiği yerin batı tarafında yer alan ve Prokurative olarak bilinen yerdir. Denize açılan u şeklindeki bu yapı topluluğunun her üç kanadı da farklı tarihlerde yapılmıştır. Bu şık yapı topluluğunun önündeki meydan müzik ve açık hava gösterileri için kullanılmakta, meydanda tarihi havuzun yerine II. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan bir havuz bulunmaktadır. Marmontova Caddesi üzerinde ve caddenin kara tarafındaki bitiminde çok sayıda tarihi bina yer almaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin tarihî bölgesinin ön tarafındaki cadde cafelerin yer aldığı, palmiyelerle süslü, limanın, koyun, marina, adalar ve Marjan Tepesi’nin görüldüğü çok güzel bir yürüyüş yoludur. Limanda seyahat acentaları, döviz büroları ve diğer binalar yer alır. Split Limanı’ndan isterseniz Adriyatik sahillerinin kuzey ve güneyine, İtalya’ya, Yunanistan’a feribotla gidebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sahil yolundan yürüyerek ulaşabileceğiniz Marjan Tepesi ise şehrin en güzel fotorağraflarını çekebileceğiniz bir yerdir. Marjan Tepesi çıkıldıkça manzaranın daha da güzelleştiği, şehrin eski ve yeni bölümünün, limanın, sahil yolunun, koyun, yarımadanın muhteşem manzarasının görülebildiği çok güzel bir tepelik alandır. Büyük bölümü park ve ormanlık alanla kaplı tepe ve yarımadaya, küçük kiliselerin yer aldığı durma noktalarında veya bazı yerlerde yol kenarına konulmuş oturma yerlerinde, dinlenerek yavaş yavaş çıkabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin tarihî bölümü dışında farklı yerlerinde çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Marjan tepesi ve yarımadasının kuzeyinde kalan şehrin Poljud Bölgesi’nde önemli sanat eserlerinin yer aldığı Franciscan Manastırı (Gospa od Poljuda) bunlardan biridir. Bu bölgede ayrıca 1979 Akdeniz Olimpiyatları’nın düzenlendiği ilginç mimarisi ile dikkati çeken stadyum ile havuzların bulunduğu bir bina topluluğu bulunmaktadır. Ayrıca Roma, erken hıristiyan ve ortaçağa ait eserlerin dönüşümlü olarak sergilendiği Zrinsko Frankopanska Caddesi’nde bulunan Arkeoloji Müzesi (Arheološki Muzej) şehre gelen turistiklerin uğradığı önemli yerlerinden biridir. Müzede Roma şehirleri Salona ve Narona’dan getirilen tarihi eserler dikkat çekicidir. Bu müzenin dışında Marjan Tepesi’nin güney eteklerinde deniz tarafındaki Meje bölgesinde Hırvatistan Arkeolojik Anıtlar Müzesi (Muzej Hrvatskih Arheoloskih) de bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ferbotlarla ulaşılan Hvar Adası ile Brač Adası, Split şehrine 5 kilometre uzaklıkta bulunan Roma kalıntılarının yer aldığı Salona Split çevresinde mutlaka görmeniz gereken yerlerdir.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">DUBROVNIK</span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dubrovnik veya eski adıyla Ragusa, Dalmaçya Bölgesi’nin güneyinde, Karadağ (Montenegro) ve Bosna Hersek Devleti’nin topraklarının arasında yer alır. Hırvatistan’ı araba veya otobüsle seyahat etmeniz halinde Dubrovnik şehrine ulaşabilmeniz için Hırvatistan topraklarından, önce Bosna Hersek’in denize açıldığı tek yer olan Neum Şehri’ne, daha sonra tekrar Hırvatistan topraklarına geçmeniz gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dubrovnik uzun bir tarihî geçmişe sahiptir. Arkeolojik bulgular bugünkü şehir alanında M.Ö XVI. yüzyılda yaşam olduğunu belirlemiştir. Bölgeye Hırvatların gelmesinden sonra şehir genişlemiş, şehir önce Bizans, ardından 1358 yılına kadar Venedik Cumhuriyeti’nin hakimiyeti altında kalmış, daha sonra Venedik Cumhuriyeti’nden bağımsız olmuştur. 1358-1526 yılları arasında Macar Krallığı’nın daha sonra Osmanlı Devleti’nin vergi karşılığı korumasını kabul etmiş, böylece hakimiyet alanını genişletmiştir. XVI. yüzyılda Dubrovnik Cumhuriyeti devlet olarak tanınmış, ancak deniz ticaret yollarının değişmesi, depremler ve yangın şehir devletin zenginliğini büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. 1808 yılında Napolyon cumhuriyet idaresini kaldırmış, Dubrovnik Devleti’nin toprakları Dalmaçya’nın diğer toprakları ile birleştirilmiştir. 1815 yılından sonra Avusturya’nın, 1918 yılından sonra Yugoslavya Krallığı’nın, 1945 yılında Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin en son Hırvatistan Cumhuriyeti’nin bir parçası olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatistan'ın, </span><a title="1991" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1991"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1991</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'de </span><a title="Yugoslavya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yugoslavya"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yugoslavya</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden ayrılışı sırasında çıkan iç savaşta, </span><a title="Sırp" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Sırp"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sırp</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> saldırıları nedeniyle </span><a title="Şehir" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Åžehir"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">şehirdeki</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarihi eserler önemli ölçüde zarar görmüş ancak </span><a title="UNESCO" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/UNESCO"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">UNESCO</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nun başlattığı restorasyon çalışmaları sonucunda 2005 yılında şehir eski görünümünü kavuşmuştur. Halen UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dubrovnik, Hırvatistan’ın en güzel şehridir. Şehre, Rijeka Dubrovačka’nın iki tarafını bağlayan şık görünümlü Dr. Franjo Tuđman Köprüsü’nden görülen muhteşem bir manzara eşliğinde girilmektedir. Bir bölümü yarımada üzerinde kurulu, geniş bir alana yayılan, yeşillikler içinde, her bölgesinden Adriyatik Denizi’nin farklı bir köşesine ulaşılan şehir, Gruž, Dubrava, Lapad, Pile ve Ploče bölgelerinden oluşmaktadır. Gruž bölgesi ticari ve gezi gemilerinin uğradığı yeni liman bölgesi ile yoğun bir trafiğe sahiptir. Karşısındaki büyük bölümü yeşilliklerle kaplı yarımadada, otel ve evlerin yer aldığı Lapad ile Dubrava bölgesini içermektedir. Şehrin diğer bölgeleri Pile ve Ploče bölgeleridir. Her iki bölge, eski şehre yakın mesafede olduğundan, şehir içi ulaşım gece geç saatler dışında önemli bir sorun olmamakla birlikte, otel ve pansiyon seçiminde öncelik vermeniz gereken bölgelerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en güzel bölümü Pile ile Ploče bölgelerinin arasında yer alan eski şehir bölümüdür. Surlarla çevrili eski şehrin ikisi kara tarafında, ikisi deniz tarafında dört kapısı bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Pile tarafındaki, Pile Kapısı’ndan (Gradska Vrata Pile) eski şehire girmeden önce sağ tarafta XIX. yüzyılda yapılmış Amerling Çeşmesi’ni, çeşmenin arka tarafında denizi seyredebileceğiniz bir terası ve Lovrijenac Kulesi’ni ( Tvrđava Lovrijenac) görebilirsiniz. Kule 37 metre yüksekliğindeki kaya üzerine inşa edilmiş, her dönem farklı amaçlar için kullanılmıştır. Günümüzde 10 Temmuz- 25 Ağustos tarihleri arasında, 1950 yılından bu yana yapılan, drama, müzik ve folklor festivaline (Yaz Festivali), eski şehrin diğer mekanları ile birlikte ev sahipliği yapmaktadır. Kulenin girişinde Latince "Dünyanın Bütün Altınları İçin Bile Özgürlük Feda Edilemez" yazısı yer almakta, bu yazı Dubrovnik Halkı’nın özgürlüğe düşkünlüğünü ifade etmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehri çevreleyen surlar XIII- XVII. yüzyıllar arasında yapılmıştır. Açık sarı renkteki bu taş suların kalınlığı bölgelere göre değişmektedir. Surların üzerinde kara tarafında, kuzeybatıda, XV. yüzyılda yapılmış yuvarlak anıtsal Minčeta Kulesi (Kula Minčeta), yine kara tarafında Lovrijenas Kulesi’ne bakan Bokar Kalesi (Utvrda Bokar ), deniz tarafında XV. yüzyılda Ploče Kapısı’nı (Vrata od Ploče ) ve limanı korumak için yapılan, üzerinde Dubrovnik şehrinin en güzel terası olan Revelin Kulesi (Tvrđava Revelin ), halen Denizcilik Müzesi olan XVI. yüzyılda limanın korunması için kurulan St. John Kulesi (Tvrđava Sv.Ivana) bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1940 metre boyunca şehri çevreleyen şehir surlarının üzerine, üstünde şehrin koruyucu azizi St.Blaise’nin heykelinin bulunduğu Pile Kapısı’ndan şehre girdikten sonra veya deniz tarafındaki kapıların yakından çıkılabilir, küçük bir ücret karşılığında kiliseler, dar sokaklar, taş merdivenler, evler, saraylarla ve meydanlarla süslü eski şehri yüksekten tüm güzelliği ile seyredilebilirsiniz. Ayrıca her kaleden denizin, adaların, yeni şehrin farklı bölgelerinin, taştan yapılmış dev bir haç ve Napolyon tarafından yaptırılan bir kale bulunan 413 metre yüksekliğindeki, Srđ Dağı’nın muhteşem manzarasını dakikalarca izleyebilir. Her an fotoğraf çekmek istersiniz. Yürüyüş hızınıza, farklı noktalardaki dinlenme molalarınıza göre, şehir duvarları üzerindeki yürüyüş süresiniz değişse de en az iki saat sürer. Ancak bu iki saat süresince gördüğünüz manzaralar ömür boyu hafızanızdan silinmeyecek derin izler bırakır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehrin ana caddesi, Placa veya Stradun Caddesi’dir. Cadde Pile Kapısı’ndan Luža Meydanı’na kadar uzanır. 292 metre uzunluğundaki caddenin üzerinde alt katlarında hediyelik eşya satan dükkanlar bulunan, 1667 Depremi’nden sonra inşa edilmiş şık Barok evler yer alır. Caddenin her iki tarafında da bir meydan bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Pile Kapısı tarafındaki meydanın tam ortasında kubbeli çatısı ile XV. yüzyılda yapılmış, yuvarlak, tüm çevresinde 16 küçük çeşme bulunan Büyük Onophrian Çeşmesi (Velika Onofrijeva Fontana) yer alır. Çeşmenin karşısında 1520 yılında yapılan St.Saviour Kilisesi, arkasında XIII ve XIV. yüzyıllarda yapılmış, St Claire Manastırı bulunur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Stradun Caddesi üzerinde, çeşmeye yakın mesafede yer alan Franciscan Manastırı (Franjevački Samostan) mutlaka görmeniz gereken bir yerdir. Bu mekanda; antsal üstü kapalı kare şeklindeki kemerli yol ve duvarlardaki süslemeler, 1317 yılında açılan Avrupa’nın en eski eczanelerinden biri, el yazması eserlerle dolu kütüphane gezmeniz gereken yerlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehrin ikinci önemli caddesi; Stradun Caddesi’ne paralel olarak uzanan, Stradun Caddesi’nden dar ve dik basamaklarla çıkılan birbirine paralel 14 sokak tarafından kesilen, Prijeko Caddesi’dir. Bu cadde üzerinde yer alan evlerin altında resturantlar ve eğlence yerleri yer alır. Alttaki sokakların devamı olan caddenin üst tarafında yer alan basamaklı daha dik ara sokaklar ise kale duvarlarına kadar devam eder. Stradun Caddesi’nden Prijeko Caddesi’ne tırmanan ara sokaklardan Luža Meydanı’na yakın, Žudioska Sokağı, Dubrovnik Cumhuriyeti Döneminde, XV. yüzyılın sonu ile XVI. yüzyılın başında, İspanya’dan gelen eski Musevilerin, yaşadığı bir sokaktır. Bu sokakta bir sinagog bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Stradun Caddesi’nin limana yakın bölümde yer alan Luža Meydanı’nın ortasında, bağımsızlık ve özgürlük sembolü, ticaretin koruyucusu, elinde bir kılıç tutan şövalye heykeli Orlando Sütunu (Orlondov Stup) yer alır. Sütunun karşısındaki köşede Gotik mimarisinin örneği XVI. yüzyılda yapılmış avlusu ile dikkat çeken Sponza Sarayı (Plača Sponza) bulunur. Sarayda Dubrovnik’in tarihi arşivleri sergilenmektedir. Saat Kulesi’nin karşısında bulunan Barok tarzı St Blaise Kilisesi Crkva sv.Vlaha), XIV. yüzyılda yapılmış, 1667 Depremi ve yangından zarar görmüş, 1715 yılında yeniden inşa edilmiştir. İçinde şehrin koruyucu azizi St Blaise’in hazinelerinin yer aldığı kilisenin özellikle sunak bölümü son derece güzeldir. Şehrin koruyucu azizi için XV. yüzyıldan beri her yıl 3 Şubatta St. Blaise Festivali düzenlenmektedir. Altında güzel bir pasta yiyebileceğiniz City Cafe’nin bulunduğu tarihi Şehir Meclisi Binası, Küçük Onophrian Çeşmesi (Mala Onofrijeva Cesma ), XV. yüzyılda Gotik tarzda yapılan iki kere zarar gören, iki katlı Dubrovnik yönetim merkezi Rektör Sarayı (Knežev Dvor), muhteşem görüntüsü ile tepede duran 1713 yılında daha önceki katedrallerin yerine inşa edilen Romanesk Barok tarzı haç biçiminde dış yüzü azizlerin heykelleri ile süslü Dubrovnik Katedrali (Katadrale) Luža Meydanı’nın yakınında görmeniz gereken önemli eserlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sponza Sarayı ile üzerinde, St Blaise’nin taş heykeli bulunan Ploče Kapısı arasında, Dominican Manastırı (Dominikanski Samostan) bulunur. Manastır geç dönem gotik tarzı dehlizleri, kemerleri ve müzesi ile ünlüdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehrin liman bölgesi eski şehrin en güzel köşelerinden biridir. Limanda, gemilerin onarıldığı Büyük Cephanelik- Askeri Depo, cephaneliğin doğusunda 1381 yılında yapılan Balık Pazarı Kapısı, batısında 1746 yılında yapılan Ponta Kapısı (Gate od Ponta), St. John Kulesi, yanında 1873 yılında inşa edilen romantik Porporela ve bir Dalgakıran bulunur. Limanda içerideki restaurantlara göre fiyatları biraz daha pahallı balık restaurantları yer alır. Ayrıca eski limanın hemen yakınında eski karantina binalarının alt tarafında rahatlıkla yüzebileceğiniz çakıl taşlı bir plaj alanı bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Liman gezi tekneleri ile doludur. Limandan yarım saatte bir kalkan teknelerle on dakikada botanik bahçeleri, gölü, çıplaklar plajı, manastır ve kulesi ile ünlü Lokrum Adası’na ulaşabilir. Şehrin kuzeyinde yedi adadan oluşan Elaphite Adaları’na gidebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehri keşfetmek için en iyi yol Stradun Caddesi’ne açılan, kale duvarlarına yaklaştıkça dikleşen ve basamaklarla çıkılan sokakları gezmektir. Böylece her köşede karşınıza çıkacak, tarihin farklı dönemine şahitlik eden binaları, daha yakından görebilme olanağına kavuşursunuz. Büyük bölümü İtalyan mimarların eseri olan bu yapılar, eski şehri gezerken, kendinizi İtalya’da hissetmenize neden olur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca kaldığınız otelin resepsiyonuna başvurarak veya eski şehre yakın bölgede ofisleri bulunan Elite Travel (http://www.elite.hr), Adriatic Explore (http://adriatic-explore.com) veya Atlas Travel (http://www.atlas-croatia.com) şirketleri’ne giderek, bu şirketlerin düzenlediği Korčula Adası, Mljet Ulusal Parkı turlarına veya diğer ilginizi çeken turlara katılabilirsiniz. Dubrovnik konumu itibariyle Bosna Hersek ve Karadağ Devleti topraklarına yakın olduğundan aynı şirketlerle yanınıza pasaportunuzu alarak, Türk vatandaşlarından vize istemeyen Karadağ’ın Kotor ve Budva şehirlerine yapılan tura, Bosna Hersek’te Mostar, Neretva Nehri Deltası’na, Meryem Ananın görüldüğüne inanılan, Hıristiyanlar tarafından kutsal bir yer olarak kabul edilen Međugorje turuna veya diğer turlara katılabilirsiniz. Tur dışında yeni limandan kalkan feribotla Korčula Adası’na ve Split’e gidebilir. Otobüslerle istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.</span></div></li></ul><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><strong>--------------------------------------------------------</strong></span></p><p align="center"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><span style="color:#ff0000;"><strong>[*] </strong></span><em>Bu yazı 2008 yılında Hırvatistan’a yaptığım seyahat sırasındaki izlenimlerim, rehberimiz Reyhan Fevzioğlu Poşiç’in verdiği bilgiler ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.<br />-Croatia, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2006.<br />-Dk, Eyewitness Travel, Croatia, Dorling Kindersley Limited, London A Penguin Company, 2007 (Kitabı Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir’de bulunan Remzi Kitabevinden veya bu kitap evinin bulunmadığı yerlerde </em></span><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em><a href="mailto:posta@remzi.com.tr">posta@remzi.com.tr</em></span><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em> </a>web adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz)<br />-Dubrovnik, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2007.<br /><a href="http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Hırvatistan_tarihi">http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Hırvatistan_tarihi</a><br />-Lonely Planet, Western Balkans, Richard Plunkett, Vesna Maric, Jeanne Oliver, (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitapevi’nden, bu kitapevinin bulunmadığı yerlerde <a href="mailto:posta@remzi.com.tr">posta@remzi.com.tr</a> </em></span><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>web adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz).<br /><br />-Split, History, Culture, Art Heritage, Forum Zadar, 2007.<br />-The Croatian Adriatic, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2007<br />-Trogir, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2006.<br /><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Hırvatistan">http://tr.wikipedia.org/wiki/Hırvatistan</a><br />-Zagreb, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2006.<br /></em></span><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em><a href="http://www.ulkeler.net/hirvatistan.htm">www.ulkeler.net/hirvatistan.htm</a> </em></span></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-12776873482115398152009-02-14T02:12:00.014+02:002009-03-09T22:44:45.190+02:00FAS KRALLIĞI<div align="justify"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgr9KAcj6Y2tn062dPw46STPVUNsmGc2TiOIXUhDlNDGLl7NC3wRk-v25TDnm3X1lHwiPP6G4seqWQ6ENrFhCnevzd_9PSyMLGJwJJJ27ApzWK0PLn5NJewOhE4KalE-Pbh_J7N7V_9kdi0/s1600-h/morocco-map.jpg"><span style="font-family:trebuchet ms;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5302440501893159106" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 317px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgr9KAcj6Y2tn062dPw46STPVUNsmGc2TiOIXUhDlNDGLl7NC3wRk-v25TDnm3X1lHwiPP6G4seqWQ6ENrFhCnevzd_9PSyMLGJwJJJ27ApzWK0PLn5NJewOhE4KalE-Pbh_J7N7V_9kdi0/s320/morocco-map.jpg" border="0" /></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;"> </span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong>FARKLI BİR ÜLKE: <em>FAS KRALLIĞI*</em></strong></span></span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong>Prof. Dr. Aysen TOKOL</strong><br /></div></span></span><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9QduZ4JgcvwPJVVN0st987jeri36INoydBu7NRl7Jx_onCIC32xHIdOAWNLbqLivx06e1QLgAhLipitjiTYpyq7eorbn2M3rXypJmgwGrgA5Fe7SnqspazC1gIs1s-yiJjVmuZYH_E8Pl/s1600-h/clip_image002.jpg"></a><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas Krallığı, </span><a title="Kuzey Afrika" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kuzey_Afrika"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">kuzeybatı Afrika</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'da yer alan Arap ülkesidir. </span><a title="İspanya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanya"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İspanya</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’dan </span><a title="Cebelitarık" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Cebelitar%C4%B1k"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cebelitarık</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Boğazı ile ayrılır. </span><a title="Akdeniz" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Akdeniz"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Akdeniz</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><a title="Atlas Okyanusu" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Atlas_Okyanusu"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atlantik Okyanusu</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'na kıyısı olup, Afrika'nın Avrupa'ya yaklaştığı uçta, Avrupa’ya 14 km uzaklıktadır. Afrika'nın en ucundaki Tangier şehri Fas'a, Fas topraklarındaki </span><a title="Ceuta" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Ceuta"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ceuta</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><a title="Melilla" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Melilla"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Melilla</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> İspanya'ya aittir. Yüzölçümü 446.550 km kare, güneyinde hak iddia ettiği,</span><a title="1975" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1975"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1975</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'ten beri yönettiği Batı Sahra Dahil 710.850 km karedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin adı, İslam dünyasının en batısındaki ülke anlamına gelen "el Magribu'l-Aksa”, İngilizce 'Morocco' ya da 'Maroc', ülkemizde Fas’tır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas tarih öncesi çağlara dayanan uzun bir geçmişe sahiptir. Rabat, Casablanca ve diğer şehirlerde bulunan arkeolojik bulgular ülke topraklarında çok eski çağlardan bu yana yaşam olduğunu göstermiştir. M.Ö. 2000 yıllarından itibaren Berberiler ülkeye yerleşmişlerdir. M.Ö. 1000 yılında Fenikeliler, M.Ö V. yüzyılda da Kartacalı’lar ticari koloniler kurmuş ve geliştirmişlerdir. Kartacalı’lara karşı M.Ö. 400 yılında Berberi kavimler güçlerini birleştirerek Mauretania Krallığı’nı kurmuşlardır. M.Ö. 146 yılında Romalılar hakimiyet alanlarını bu bölgeye genişletmişlerdir. Romalılar Mauretania Krallığı’nı ikiye bölerek zayıflatmışlar, ülke toprakları üzerinde yeni şehirler kurmuşlardır. Bu topraklarda III. yüzyılda hırıstiyanlık yayılmaya başlamış ve İspanya’dan gelen Vandallar zayıflayan Romalıları yenerek ülkeyi ele geçirmişlerdir. VI. yüzyılda da Bizanslılar Akdeniz sahilleri boyunca bazı bölgeleri almışlardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">VII. yüzyılın sonunda Araplar İslâmiyeti yaygınlaştırmak amacıyla bu bölgeye saldırılara başlamışlardır. 681 yılındaki ilk saldırının ardından, 705 yılında Moussa Ibn Nosaïr tarafından, Tangier şehrinden Draa Vadisi’ne kadar olan bölüm, Ummayyad Halifesi’nin kontrolü altına alınmıştır. 711 yılında da Moussa Ibn Nosair’in komutanı Tarıq Ibna Ziyad komutasındaki ordu İspanya topraklarına girmiştir. Direnişe rağmen Berberiler arasında İslâmiyet kısa sürede yayılmıştır. Magrip Berberileri Arap yöneticilerin davranışlarına karşı isyan başlatmış, doğudan gönderilen birliklerle Berberiler arasındaki mücadele otuz yıldan fazla sürmüştür. 739-772 yılları arasında küçük devletler oluşturulmuş, Batı Magrip, halifelerin gücünü kabul etmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İslam dünyasının Sünnî ve Şiî olarak bölünmesi ve 786 yılında Ummayad Halifesi’nin şii’leri ezmesi üzerine Fas’a kaçan Idriss Ibn Abdallah- Idris I, 789 yılında Idrissid Devletini kurmuş ve Fés şehrini kurmuştur. Oğlu Idriss II Fés’i başkent yapmıştır. Idriss II’nin ölümünden sonra devlet onun oğulları arasında bölüşülmüş daha sonra parçalanmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1062- 1147 yılları arasında güneyde Al Mourabitoun veya Almoravid olarak bilinen devlet güç kazanmıştır. Başkenti Marrakech olan devletin sınırları, Youssef Ibn Tachfin döneminde tüm Kuzey Afrika ve Endülüs’ü içine alacak şekilde genişlemiştir. Ali Ben Youssef döneminde de Endülüs Kültürü’nün Fas’ta yaygınlaşması sağlanmıştır. Zamanla devlet gücünü yitirmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1125 yılında Ibn Toumart, bir dini doktrin oluşturarak kendini mehdi ilan etmiş, Almoravid Devletine karşı, halkı etkileyen vaazler vermeye başlamıştır. Ölümü üzerine yerine geçen Abd el- Moumen, güvenilir lider kabul edilmiş, 1146-1147 yılları arasında Almoravid Devleti’nin önemli şehirlerini ele geçirmiştir. Almoravid Devleti 1147 yılında, Abd el- Moumen’in kurduğu, 1269 yılında sona eren Almohad Devleti’nin hakimiyeti altına girmiştir. Almohad Abd el- Moumen iktidarda kaldığı süre içinde her alanda birçok reform yapmış, Arapların desteğini kazanmıştır. Oğlu Yacoub el- Mansour da bunları devam ettirmiştir. Zamanla Almohad Devleti zayıflamış, 1212-1269 arasında İspanya’daki Endülüs Bölgesi’nin önemli bölümü ve birçok yer kaybedilmiştir. Almohad Devleti’nin dağılmasından sonra bölgeye küçük devletler, emirlikler hakim olmuşlardır. Almohad topraklarının bir bölümünü, 1248 yılında kurulan Merinid Devleti ele geçirmiştir. Merinid Devleti’nin en parlak dönemi 1331-1349 yılları arasında iktidarda olan Abou el- Hassan Dönemi olmuştur. 1415 yılında Portekiz’ler Fas topraklarındaki Ceuta şehrini almış, 1420 yılında Merinid Devleti, Wattasid Devleti’nin egemenliği altına girmiş, 1465 yılında tümüyle ortadan kaldırılmıştır. Wattasid Devleti ise 1420 yılında itibaren güçlenmeye başlamış, 1465–1549 yılları arasında tek hakim güç haline gelmiştir. Wattasid Devleti döneminde 1492 yılında Endülüs Bölgesi’ndeki Granada kaybedilmiştir. Portekiz ve İspanya Fas topraklarına saldırılar düzenlemiş, Bu saldırılar sonucunda Portekiz Fas’ın Atlantik Okyanusu kıyılarını ele geçirmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">XVI. yüzyılın başında hırıstiyan ordularının Fas topraklarına yönelmesi üzerine 1509 yılında Avrupalılara karşı direniş hareketinin başına Beni Saad Şerifi lider olarak geçirilmiştir. 1526 yılında Marrakech Saadian Devleti’nin başkenti olmuştur. Saadian Devleti döneminde Portekiz’e karşı mücadele verilmiş, Portekiz’in işgal ettiği topraklardan bir bölümü geri alınmış, 1578 yılında yapılan savaş sonrasında Portekiz’in Fas Rüyası sona erdirilmiştir. 1578-1603 yılları arasındaki Ahmed el- Mansour Dönemi Saadian Devleti’nin en güçlü olduğu dönem olmuştur. Saadian hakimiyeti 1659 yılında Alaouıte Devleti tarafından sona erdirilmiş, Alaouite Devleti kısa sürede tüm Fas topraklarını ele geçirmiştir. Alaouite döneminde ise en parlak dönem Moulay Ismaïl dönemidir. Moulay Ismaïl başkenti Meknés yapmış, merkezi yönetimi güçlendirmiş, Tangier, Mehdya, Larache şehirlerini Avrupalılardan geri almıştır. Alaouite Devleti de zaman içinde gücünü yitirmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1800’lü yıllarda Cezayir ve Tunus’u işgal eden Fransa, zayıf yöneticilerin elinde bulunan Fas’ı da işgal etmek için çeşitli girişimlerde bulunmuş, Almanya çıkarları nedeniyle buna engel olmuştur. Ancak 1912 yılında imzalanan Fés Anlaşması’na dayanarak Fransa Fas topraklarının büyük bölümünü işgal etmiş, Rabat’ı başkent yapmıştır. Aynı yıl ülkenin kuzeyi İspanya’nın eline geçmiş, Tangier uluslararası bağımsız bir şehir olmuştur. Fransız işgali sırasında ülke Fransızların tayin ettiği genel vali tarafından yönetilmiş, kral dini lider olarak kalmıştır. Fransızlar ulusal bütünlüğü bozmak amacıyla Berberilere kısmi özerklik tanımışlardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">II. Dünya Savaşı Fas halkının bağımsızlık isteğini ortaya çıkarmış, 1942 yılında müteffikler Fas’a gelmiş, ABD başkanı bağımsızlık için sultana destek sözü vermiştir. Bu dönemde bağımsızlık mücadelesine öncülük etmek amacıyla İstiklal Partisi kurulmuştur. Ancak partinin ileri gelenleri, faaliyetlerinden dolayı, kısa sürede tutuklanmışlardır. Bu durum halkın bağımsızlık mücadelesine desteğini arttırmış, mücadeleyi destekleyen Mohammed V sürgüne gönderilmiştir. Sürgün, bağımsızlık hareketine yeni bir ivme kazandırmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Uluslararası alanda Fransa’nın desteklenmemesi, Birleşmiş Milletler’in konuyu gündeme almasının ardından, Mohammed V ülkeye geri dönmüş, ülke 1956 yılında bağımsızlığına kavuşmuştur. Aynı yıl İspanya kuzeyde işgal ettiği bölgelerin bir bölümünden çekilmiştir. Ancak </span><a title="Ceuta" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Ceuta"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ceuta</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><a title="Melilla" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Melilla"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Melilla</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> İspanya’nın elinde kalmıştır. Fransızların çekilmesinden sonra Kral Mohammed V ülke yönetimiyle ilgili yetkileri ele almış, 1961 yılında ölümü üzerine oğlu Hassan II, onun 1999 yılında ölümü üzerine Mohammed VI kral olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Halen demokratik monarşi ile yönetilen ülkede, kral her türlü yetkiyi elinde tutmakta, başbakanı, hükümet üyelerini, ordu komutanlarını ve üst düzey yetkilileri atamaktadır. Parlamentonun yetkileri sınırlıdır. Ülkenin yasal sistemi Fransız ve İslâmî kurallara dayalıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ın başkenti Rabat’tır. Ülke 37 bölge ve 2 vilayetten oluşur. Bunlar; Agadir, Al Hoceima, Azilal, Beni Mellal, Ben Slimane, Boulemane, Casablanca, Chaouen, El Jadida, El Kelaa Des Srarhna, Er Rachidia, Essaouira, Fés, Figuig, Guelmim, Ifrane, Kenitra, Khemisset, Khenifra, Khouribga, Laayoune, Larache, Marrakech, Meknés, Nador, Ouarzazate, Oujda, Rabat-Sale, Safi, Settat, Sidi Kacem, Tanger, TanTan, Taounate, Taroudannt, Tata, Taza, Tetouan ve Tiznit olarak sıralanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülke 33 milyon nüfusa sahiptir. Bu nüfusun % 55'ini Araplar, %34’ü Berberîler, %10’nu Moritanya kökenli Moorlar, kalan nüfusu da İspanyollar başta olmak üzere diğer Avrupalılar oluşturmaktadır. Resmî dini İslâm olan ülke halkının % 98.7'si Müslüman, %1.1’i Hırıstiyan, %0.2’si Musevî’dir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin resmî dili Arapça'dır. Dağlık yörelerde birçok lehçeden oluşan Berberîce konuşulmaktadır. Ancak bu lehçelerden sadece Tuareg Lehçesi’nin yazı dili bulunmaktadır. Fransızca başta devlet dairelerinde olmak üzere ülkede yaygın biçimde kullanılmakta, ayrıca İspanyolca ve İngilizce de konuşulmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin Atlantik Okyanusu kıyısında verimli ovalar bulunmakta, Rif Dağları kuzeyde Akdeniz kıyısı boyunca devam etmektedir. </span><a title="Atlas Dağları" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Atlas_Da%C4%9Flar%C4%B1"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atlas Dağları</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Fas topraklarından başlamakta, bu dağ sırasının Fas'taki yüksekliği 4165 metreye ulaşmaktadır. Ülke topraklarını boydan boya geçen Atlas Dağları arasında verimli vadiler, yaylalar yer almaktadır. Fas her bölgesi kurak, bir çöl ülkesi değildir. Ülkenin güneyi ve Batı Sahra dışında kalan yerleri yeşilliklerle, palmiye, mantar ağaçları ile kaplıdır. Dolayısıyla ülkeye gittiğinizde belirtilen bölgelere yönelmedikçe tanıtım afişlerinde gördüğünüz çöl manzaraları ile karşılaşma olanağınız söz konusu değildir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas dünyanın en büyük fosfat ve ürünleri üreticisidir. Hizmet sektörü, bunun içinde turizm gelişmiştir. İmalat sektöründe tekstil ve hazır giyim önemlidir. Tarım sektörü işgücünün büyük bölümünü istihdam etmektedir. Tangier, Fés, Agadir üçgeni ülkenin önemli tarım alanlarını oluşturur. Ülkede arpa, buğday, keten tohumu, zeytin, portakal, limon, badem ve hurma ve üzüm yetiştirilir. Turunçgillerin satışında dünyada üçüncü sıradadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas Türkiye’den yaklaşık 4- 4.5 saatlik bir uçuş mesafesindedir. Ülkenin çeşitli şehirlerinde iç ve dış bağlantılı havaalanları bulunmasına karşılık Türkiye’den THY ve Fas Kraliyet Havayolları sadece Casablanca şehrine uçmaktadır. Bu şehirden tren, uçak veya otobüs ile diğer şehirlere kolaylıkla ulaşılabilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tüm büyük şehirlerde şehir içi ulaşımda taksi iyi bir seçenektir. İki çeşit taksi söz konusudur. Bunlardan üzerinde “Petit” yazan taksiler, “Grand” mercedes marka taksilere göre daha ucuzdur. Ancak bu taksilerin çoğu, küçük ve oldukça eski model arabalardan oluşmakta olup, bir bölümünde eşyalar taksinin üzerindeki bölümde taşınmaktadır. Taksiler ana caddelerde turistlerin fazla olduğu otel ve önemli tarihi eserlerin yakınında durmaktadırlar. Taksiye binecekseniz, otelinizden, gitmeyi düşündüğünüz yerin yaklaşık fiyatını sormanızda yarar vardır. Buna olanak yoksa mutlaka taksiye binmeden önce pazarlık yapmanız gerekir. Bazı şehirlerde yakın mesafeler için fayton da iyi bir seçenektir. Ancak faytona binmeden önce de pazarlık yapmanız şarttır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede iklim bölgelere göre çeşitlilik göstermektedir. Denize, Rif ve Atlas Dağlarına yakınlık iklimi etkilemektedir. Deniz kıyısına yakın bölgelerde ılıman bir iklim, Atlas Dağlarının eteklerinde yer alan iç bölgelerde çöl iklimi görülmektedir. Ülke genelinde yaz aylarında hava çok sıcaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas deniz, dağ, kara sporlarının çoğunun yapılabildiği ender ülkelerden biridir. Ülkeye gidiş amacınız bu sporlardan birini yapmak ise o durumda ülkeye gidiş mevsiminiz yapacağınız spor türüne göre değişecektir. Ancak seyahat amaçlı gidiyorsanız Fas’a gitmek için en uygun zaman kış aylarıdır. Kasım, aralık, ocak, şubat, ve mart ideal aylardır. Ancak bu aylarda da giyim konusunda dikkatli olmanız gerekir. Zira hava gündüz oldukça ılık ancak geceleri soğuktur. Gece ve gündüz arasında önemli ısı faklılıkları söz konusudur. Bu nedenle seyahat öncesi hava durumunu öğrenmeniz gerekir. Ayrıca Fas’ta bölgelere göre iklim farklılık gösterdiği için, ülkenin farklı bölgelerini aynı anda ziyaret edecekseniz, gideceğiniz yerlerin tümünün ayrı ayrı gece ve gündüz hava sıcaklıklarını önceden belirlemenizde yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ta kadınların özellikle yaz aylarında giyimlerine daha fazla dikkat etmesi gerekir. Ülkede hem kadın hem de erkekler için tam bir giyim kargaşası söz konusudur. Özellikle şehirlerin eski bölümlerinde kısmen de yeni bölümlerinde peçeli, örtülü veya celleba giyen kadınlarla, örtülü olmayan kadınlar yan yana birlikte yürüyebilmekte, peçeli veya sıkı sıkıya örtülü bir kadın bisiklet veya motorsikletle dolaşabilmekte, bu konuda bir hoşgörü olduğu görülmektedir. Ancak sokaklarda örtülü dolaşmayan kadınların fazla dikkat çekmeyecek tarzda giyindikleri de gözden kaçmamaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ta her bütçeye uygun farklı konaklama seçenekleri söz konusudur. Ancak hijyen koşullarını dikkate alarak otel seçimi yapmak, istenilmeyen sağlık koşulları ile karşılaşmanızı engelleyecektir. Bu nedenle özellikle seyahat şirketlerinin düzenlediği turlarla, kış mevsiminde bu ülkeyi seyahat ederseniz çok sayıda, iyi hizmet sunan beş yıldızlı otellerden birinde uygun fiyatla kalmanız söz konusu olacaktır. Bireysel seyahat etmeniz halinde gidilen otelin üç yıldızın altına düşmemesine ve yoğun sezonda gidiyorsanız önceden rezervasyon yaptırmaya özen göstermelisiniz. Otel seçiminde dikkat edilecek diğer önemli konu büyük şehirlerde genelde oteller yeni, gezilecek yerler eski şehir bölümünde yer aldığından, şehrin yeni tarafında eski şehire en yakın otellerden birini tercih edilmeniz iyi olacaktır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ın para birimi Dirhem’dir. Ancak bazı yerlerde euro da kabul edilmektedir. En iyi yöntem harcamayı düşündüğünüz kadar dirhemi yanınızda bulundurmak, euro’nun kabul edildiği yerlerde euro kullanmaktır. Kredi kartını ise sadece büyük otel, restaurant ve mağazalarda kullanmaya özen göstermeniz yerinde olacaktır. Ayrıca yanınızda bol miktarda bir, beş ve on dirhemden oluşan madeni para bulundurmanızda yarar vardır. Zira sunulan her hizmet karşılığında, bazı yerlerde fotoğraf çekme bedeli olarak sizden para istenmekte, bu değerlerdeki madeni paralar sorununuzu çözmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ta fotoğraf çekerken dikkatli olmanızda yarar vardır. Resmi ve askeri yerlerin fotoğrafını çekmemeye özen göstermelisiniz. Ayrıca bazı şehirlerde, halk, kendi fotoğraflarının veya size ilginç gelen ancak onların çekilmesini arzu etmediği yerlerin, davranışların fotoğrafının çekilmesine, turistik yerlerde de fotoğraf çektikten sonra para ödenmemesine tepki gösterebilmektedir. Fés, Marrakech gibi bazı şehirlerde ise tarihi yerleri gezerken sokaklarda sizin fotoğrafınızı çeken kişilerle karşılaşabilirsiniz. Bunlar yerel fotoğrafçılar olup, sizden veya rehberinizden otelinizin adresini almakta ertesi gün çektiği fotoğrafları otelinize getirmektedirler.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ta, Casablanca şehrindeki Hassan II Cami dışındaki camilere Müslüman olmayanların girmelerine izin verilmemektedir. Müslüman olanların ise ibadet amacıyla camiye girip bu arada camiyi görmesi söz konusudur. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas alışveriş yapmayı sevenler için adeta bir cennettir. Her şehirde büyük bir geleneksel çarşı bulunmaktadır. Marrakech ve Fés'teki çarşılar ülkenin en güzel çarşılarıdır. Ayrıca, Fas'ta geleneksel çarşıların dışında, şehrin modern bölgelerinde sınırlı sayıda lüks mağazalar da bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’tan alınabilecek hatıra ve hediyelik eşyalar arasında; Fés porselenleri, deriden yapılmış giyim eşyaları, uzun, kadın ve erkeklerin her yerde giydiği, farklı renklerde ve farklı kalınlıktaki kumaşlardan yapılan kapişonlu, tüm vücudu örten entari şeklindeki yerel giysi Celleba ve altına giyilen renkli babuş adı verilen terlikler, berberi takıları, gümüş objeler, kilim, dokuma halılar, çeşitli tekstil ürünleri, çeşitli baharatlar, hem yemeklerde hem de güzellik malzemesi olarak kullanılan argan ağacından elde edilen argan yağı, hançerler, çeşitli bakır objeler, dekoratif tajine kapları sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas, adeta bir “kapılar” ülkesidir. Eski evler islam geleneği gereği kalın duvarlar arkasındaki bahçeler içine yerleştirildiğinden kapılar ön plana çıkmış, evlerin, sarayların medreselerin giriş kapılarına büyük bir özen gösterilmiştir. Ahşap işçiliğinin muhteşem örneklerini görebileceğiniz kapılardaki tokmaklar da en az kapılar kadar şık ve anlamlıdır. Eski evlerin kapılarında genelde iki farklı büyüklükte tokmak yer almakta, ev sahibi gelen kişinin kadın mı?, erkek mi? olduğunu çalınan tokmağın sesine göre belirleyebilmektedir. Bu nedenle Fas’tan alınabilecek hediyelik eşyalar arasına içlerinde ayna bulunan kapıları ve tokmakları da eklemenizde de yarar vardır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ta alışveriş yaparken dikkat edilecek en önemli konu iyi bir pazarlık yapmaktır. Ancak bu ülkede diğer doğu ülkelerinde olduğu gibi ne kadar iyi pazarlık yaparsanız yapın aldığınız malı aynısını mutlaka daha ucuza alan bir kişi ile karşılaşmanız kaçınılmazdır. Bir malı beğendiğinizde satıcının verdiği fiyatı dikkate almadan asla vermeyeceğini düşündüğünüz bir fiyatı söylerseniz satıcının tepkisi, sizin verdiğiniz fiyatın ne kadar üzerinden pazarlığı başlattığı, size fiyat hakkında belli bir fikir verebilecek, kısmen fazla fiyat ödemenizi engelleyebilecektir. Ayrıca alışveriş yapmayı düşünmüyorsanız asla tezgahlara yaklaşıp fiyat sormayın. Bir malı elinize alıp incelemeyin. Zira artık satıcının ısrarından, hatta sokak satıcılarının sizi sürekli izlemesinden kurtulamazsınız. Sadece ufak bir hatıra eşya alacaksanız en iyi yöntem geleneksel çarşıları sadece görmek için dolaşmanız, alışverişinizi kaldığınız otel veya havaalanından strese girmeden yapmanızdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas güvenlik açısından fazla sorun yaşanacak bir ülke olarak görülmemekle birlikte, halkın gelir düzeyi çok düşük olduğu için dikkatli olmanızda yarar vardır. Pasaportunuzu ve fazla paranızı otelde bırakmanız, çarşı ve kalabalık mekanlarda, dar ve karanlık ara sokaklarda dikkatli olmanız, bir seyahat şirketi ile gitmişseniz özellikle Casablanca şehir merkezindeki otellerde bavullarınız otobüse yerleştirilirken yanında bulunmanız iyi olacaktır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sağlık koşulları açısından Fas’ta gidilecek yöreye göre hareket edilmesi önemlidir. Ülkenin güney bölgeleri ve Batı Sahra Bölgesi’ne gidecekseniz gerekli sağlık malzemelerini yanınızda götürmenizde hatta bazı hastalıklara karşı aşı olmanızda yarar vardır. Ancak kuzey bölgesine ve Fas kraliyet şehirlerine bir seyahat düşünüyorsanız bu durumda sadece çeşme suyu yerine şişe suyu kullanmanız, temizliğine emin olmadığınız yerlerde çiğ sebze ve meyve yememeye, açıkta satılan ürünler almamaya özen göstermeniz yeterli olacaktır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Farklı lezzette yemek yemeği sevenler için Fas mutfağı çok zengin ve lezzetlidir. Fas mutfağında Fransız, İspanyol, Berberi ve Doğu mutfağının etkileri görülür. Fas’ta genellikle yemekler et ürünleri ağırlıklıdır. Bol miktarda baharat ve değişik aromalar, farklı sebze ve meyveler yemeklerde kullanılmakta, bunlar yemeğe ayrı bir lezzet vermektedir. En ünlü ve geleneksel yemeklerinin başında "tajine" adını verdikleri farklı et ve sebzelerle yapılan güvece benzeyen yemekleri gelmektedir. Ekmek ve ince bulgura benzeyen 300’e yakın çeşidi olduğu söylenen kuskus Fas mutfağının vazgeçilmezidir. Ayrıca kebap, deniz ürünleri çok tüketilen besinler arasındadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ta yemek yiyebileceğiniz yerleri belirlerken fiyatı yanında hijyen koşullarına dikkat etmenizde yarar vardır. Açık alanlarda kurulan tezgahlardaki yemekler lezzetli ancak biraz riskli olabilir. Bu nedenle daha hijyenik koşullara sahip mekanları tercih etmek gerekir.<br />Fas’ta büyük şehirlerde her çeşit restaurant bulunur. Fast food yiyecek yerleri şehirlerin yeni bölümündedir. Küçük şehirlerde seçenekler daha sınırlıdır. Deniz kenarlarında ise balık lokantaları zengin çeşitler sunar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas mutfağını sunan restaurantlardan bir bölümü turistlere yönelik olarak düzenlenmiş, bir çoğu dışarıdan bakılınca fazla bir özelliği olmayan ancak içine girilince inanılmaz güzellikte çinilerle ve oymalarla süslenmiş, yöresel yemeklerin sunulduğu yerlerdir. Bu yerlerin bir bölümünde de yemek sırasında yerel müzik gösterileri yapılır. Bu mekanlarda yemekler çok şık renkli porselenler içinde sunulur. Yemekte ilk olarak sebze ve meyvelerden yapılmış mezeler ikram edilir. Daha sonra huni şeklinde kapağı olan terracotta tajine kabı içinde ana yemek getirilir. Tatlı veya meyve ile yemek tamamlanır. Üzerine mutlaka nane çayı ikram edilir. Yemeklerin sunumu ve görüntüleri sizde sürekli fotoğraf çekme arzusu uyandırır. Turistik restaurantlar dışında yöresel yemek yenilebilecek daha pahallı ve daha şık restaurantlar büyük şehirlerde bulunmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ın ulusal içeceği Nane Çayı’dır (Mint Tea). Bu çay hemen her yerde içilmekte, bazı mekanlarda size nasıl hazırlandığı özel bir seremoni ile gösterilmekte ve sunulmaktadır. Çayın yapılışı sırasında içine şeker eklendiğinden içerken içine şeker konulmasına gerek kalmamaktadır. Ayrıca lezzetli portakallardan yapılan portakal suyu, elma suyu en çok içilen içecekler arasındadır. Biralar arasında Casablanca Beer ile Flag Spéciale en çok tercih edilen biralardır. 3 önemli şarap üretim alanına sahip olan Fas’ta en iyi kırmız şaraplar arasında Amazir, Siroua, Guerrouane, L’Oustalet sayılabilir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fas’ta Fransızların etkisiyle cafe kültürü yaygındır. Ancak cafelerin Avrupa ülkelerindeki cafelerden farkı şehrin modern bölgelerindeki bazı cafeler dışında cafelerde genelde erkeklerin ağırlıklı olarak bulunmasıdır. Ayrıca cafelerde oturanların, genelde bir masa etrafında sohbet ortamında oturmak yerine caddeyi veya yolu görecek, çevreyi izleyecek şekilde oturdukları görülmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda Fas Krallığı’nda görme olanağı bulduğum<strong> Casablanca, Rabat, Meknés, Fés, Marrakech </strong>ve <strong>Essaouira</strong> hakkında kısa bilgilere yer verilmektedir.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">CASABLANCA</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Casablanca şehrinin geçmişi konusunda tam bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak Anfa antik şehrinin bugünkü şehrin olduğu alanda kurulduğu bilinmektedir. Bu şehir Fas tarihinde</span><span style="color:#33ccff;"> XVII. yüzyılın sonu ile XVIII. başında önemli rol oynamış, XII ve XIII. yüzyılda yeniden önem kazanmıştır. Şehir, 1468 ve 1515 yıllarında Portekizlilerin saldırıları ile karşı karşıya kalmıştır. Bu saldırılardan 60 yıl sonra Portekizliler buraya yerleşmişler, eski şehrin bulunduğu yerde kurdukları şehre Casa Blanca- Beyaz Ev adını vermişlerdir. Şehir daha sonra çevre kabilelerin saldırılarına uğramış, 1755 depreminden etkilenmiştir. Portekizlilerin şehri terk etmesinden sonra şehir Sidi Mohammed ben Abdallah tarafından ele geçirilmiş, adı Arapça aynı anlama gelen Dar el-Beida olarak değiştirilmiştir. XVIII. yüzyılda şehir önemli bir ticaret merkezi olmuş, XIX. yüzyıl ortalarında önemi daha da artmıştır. XX. yüzyılın başında modern bir liman yapılmış, iyi bir şehir planı ile şehrin çehresi değişmiştir. Halen Fas’ın en büyük şehri olan Casablanca ticaret ve sanayi merkezidir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Casablanca, Fas’ın diğer şehirlerinden tamamen farklı adı ile uyumlu şekilde beyaz rengin hakim olduğu modern bir şehirdir. Fransız sömürge döneminde yapılan şehir planı nedeniyle şehir merkezi geniş caddeler, yüksek binalarla kaplıdır. İkiz kuleler şehrin en yüksek binalardır. Palmiye ağaçları ile süslenmiş olan şehirde liman şehrin can damarını oluşturmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tarihi eserlerin bulunmadığı şehirde, görülmesi gereken en önemli yapı, Mekke şehrindeki Mescid-i Haram’dan sonra dünyanın ikinci büyük cami özelliğini taşıyan Hassan II Cami’dir (Hassan II Mosque). Cami Fransız mimar Michel Pinseau tarafından tasarlanmış, Atlantik Okyanusu kıyısında deniz doldurularak kazanılan dokuz hektarlık alanda inşa edilmiştir. İçinde 25.000 erkek, 5000 kadın, avlusunda ise 80.000 kişi aynı anda namaz kılabilmektedir. İçi bej ve kahve rengi tonlarında dizayn edilmiş camide mermerler, ağaç oymalar inanılmaz güzelliktedir. Ağaç oyma tavanlardan sarkan avizeler muhteşemdir. Caminin tabanındaki cam bölümlerden alt kattaki mantar şeklinde yapılmış abdest alma yerlerinin bulunduğu bölüm görülmektedir. Cami alanı içinde hamam, konferanslar için medrese odaları, kütüphane, müze gibi bölümler bulunmaktadır. Üçte ikisi suyun altında inşa edilmiş olan caminin çatısı sıcak havalarda açılabilmektedir. 200 metre yüksekliğinde, dört köşeli, üst tarafı iki kademeli, üstü süslemeli, dünyanın en yüksek minaresi olan minaresi ise çok görkemlidir. Cami günde iki defa 11.00 ve 14.00’de gruplar halinde ziyaret edilebilmekte, bunun dışındaki zamanlarda sadece müslümanlar ibadet amacıyla camiye girebilmektedirler. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hassan II Cami’nin batısında yer alan Corniche d’Aïn Diab, 8 km uzunluğundaki plajı, balık restaurantları ve otelleri ile şehrin en canlı bölgesini oluşturmaktadır. Atlantik Okyanusu’nun dev dalgalarının sahilleri dövdüğü bu alan sörf yapanlar için ideal bir yerdir. Sahilde dalgalı denize giremeyenler için özel deniz suyu ile doldurulmuş havuzlar bulunmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin önemli meydanları şehrin merkezinde birbirine yakın mesafede olan Mohammed V (Place Mohammed V), Des Nations Unies (Place Des Nations Unies), önemli bulvarı Mohammed V (Boulevard Mohammed V), önemli caddeleri Des Forces Armées Royales (Avenue Des Forces Armées Royales) ve Hassan II (Avenue Hassan II)’dir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Alışveriş yapmak isteyenler için şehirde iki medina bulunmaktadır. Bunlardan şehir merkezinde olan eski, merkezden oldukça uzak olan Quartier Habous yenidir. Ancak bu çarşılar Marrakech ve Fés şehirlerindekilere göre sönüktür. Bu nedenle bu şehirleri de ziyaret etmeyi düşünüyorsanız alışverişi daha sonraya bırakmanız daha uygun olacaktır.<br />Casablanca, Ingrid Bergman ve Humphrey Bogart’ın oynadığı film ile tanınmıştır. Filimde yer alan barın orjinali şehirde olmamasına karşılık halen 50′nin üzerinde “Sam’in Barı”olarak çalışan bar bulunduğu söylenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Casablanca çok tanınmış bir şehir olmasına rağmen en fazla bir gün geçirilebilecek, diğer Fas şehirleri yanında fazla bir özelliği olmayan Avrupa şehri havasında bir şehirdir.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">RABAT</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Atlantik Okyanusunun kıyısında Bou Regreg nehrinin kenarında yer alır. Nehir, Rabat ve Sala şehirlerini birbirinden ayırmaktadır. Arkeolojik bulgulara göre geçmişi Roma Dönemine kadar uzanmaktadır. 1150 yılı civarında Almohad döneminde, şehrin imarına başlanmış, şehrin duvar ve kapıları tamamlanmış ancak Hassan II Cami ve minaresi bitirilememiştir. Almohad Devleti’nin zayıflaması üzerine şehir önemini yitirmiştir. 1610 yılında İspanya kralı kendi ülkesindeki Moorları ülkeden sürmüş, bunların arasındaki Endülüs’ten gelen büyük bir göçmen kabilesi Rabat’a yerleşmiş, Rabat azınlıkların merkezi, nispeten otonom bir cumhuriyet olmuştur. Göçmenlerin getirdiği fonlar Avrupa gemilerine saldıran korsan filolarının kurulmasında kullanılmıştır. Bou Regreg Cumhuriyeti 1666 yılında Saadian Devleti’ne bağlanmış ancak XIX. yüzyılın ortalarına kadar korsanlık devam etmiştir. 1912 yılında Rabat Fas’ın başkenti olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Rabat, Casablanca şehrine bir saat uzaklıktadır. Tren veya otobüsle Casablanca şehrinden sabah gidip, dolaştıktan sonra akşam geri dönebilirsiniz. Şehri yürüyerek, belli bölgelerini taksi ile kısa sürede gezebilirsiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehirdeki en önemli yapı Bou Regreg Nehrine bir tepeden bakan, şehrin kuzeydoğusundaki Mohammed V Anıt Mezarı’dır (Mausoleum of Mohammed V). Girişinde atlı askerlerin nöbet tuttuğu, merdivenlerle çıkılan, yeşil çatılı anıt mezarın, dışı ve içindeki mermer ve ahşap elemanlar ince el işçiliği ile son derece görkemlidir. Anıt mezarın içine girince, altta, 3.5 metrelik bir platform üzerinde duran beyaz mermer mezar Mohammed V’in mezarıdır. Bu mezarın yanında kraliyet ailesine ait diğer mezarlar bulunmaktadır. Vietnamlı bir mimarın yaptığı anıt mezarın yanında küçük bir cami ve Almoid Devleti’nin tarihi ile ilgili eserlerin yer aldığı küçük bir müze bulunmaktadır. Anıt mezarın yanındaki geniş alanda İspanya’daki Cordoba Cami’ne rakip olarak dünyanın en büyük cami olarak inşa edilmek istenen Hassan II Cami’nin (Hassan II Mosque) 354 sütunun alt bölümleri ve tamamlanmamış minaresi yer almaktadır. Zaman ve 1755 depremi ile tahrip olan sütunlar ve minare bu haliyle bile bugün şehrin simgesi durumundadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Oudaïa Kasbah eski yerleşim bölgesi ise Hassan II Kulesi’ne yakın etrafı tümü ile surlarla çevrili, bir kalenin bulunduğu, bir bölümü XII, bir bölümü XVII ve XVIIII. yüzyılda yapılmış, mavi ve beyaz boyalı evlerin yer aldığı, dar sokakların, halen müze olarak kullanılan Moulay İsmaïl’in Sarayı’nın ve Rabat şehrinin en eski cami El Atika Cami’nin (El Atika Mosque) bulunduğu, Endülüs Bahçesini (Andalusian Garden) görebileceğiniz bir bölgedir. Surlarla çevrili alanın XII. yüzyılda yapılan Oudaïa Kapısı (Bab Oudaïa), Almohad askeri mimarisinin güzel bir örneğini oluşturmaktadır. Kaleden Hassan II Kulesi, nehir, okyanus ve Sala bölgesi çok güzel görünmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin kuzeybatısında Dar el Makhzen yer almakta, kralın yaşadığı sarayın bahçesi ve meydan gezilebilmektedir. Saray XIX. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin güneydoğusunda petit taksilerle önceden pazarlık ederek çok uygun fiyata bir tepe üzerinde kurulu bulunan Chellah Necropolis alanına gidebilirsiniz. Etrafı surlarla çevrili bu alan, kraliyet sarayına yakın mesafede olup, 8.30- 18.00 saatleri arası gezilebilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehir Medina bölgesi, batıda Almohad Duvarı (Almohad Wall), güneyde XVII. yüzyıl Endülüs Duvarı (Andalusian Wall) ile çevrilidir. Medina bölgesinin içindeki çarşı, çarşıda Souk es Sebat (Rue Souk es Sebat), Souika (Rue Souika) sokakları görülmesi gereken yerleridir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Had Kapısı (Bab el- Had) ile Sidi Maklouf Meydanı (Place Sidi Maklouf) arasında Medina bölgesini çevreleyen Endülüs Duvarları’nın önünden geçen Hassan II Bulvarı (Boulevard Hassan II) ile, yeni şehir tarafındaki Mohammed V Bulvarı (Boulevard Mohammed V) şehrin önemli bulvarlarıdır. Mohammed V Bulvarı, Medina bölgesinden XVIII. yüzyılda yapılan el- Souna Cami’ne (el- Souna Mosque) kadar uzanmakta, üzerinde Fransız döneminde yapılan şık apartmanlar, parlamento, postane binası gibi önemli yapılar yer almaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Büyük bölümü surlarla çevrili olan şehirde, Arkeoloji Müzesi, özellikle Roma antik Volubilis, Banasa, Tharmusida şehirlerinden getirilen önemli tarihi eserlerle doludur.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">MEKNÈS</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meknés, kurulduğu X. yüzyıldan, XVII. yüzyıldaki Alaouite dönemine kadar küçük bir şehir olmaktan öteye gidememiştir. XVII. yüzyılda Moulay İsmaïl döneminde başkent olmuştur. Daha sonraki dönemlerde önemini yeniden kaybetmiştir. Halen Fas’ın beşinci büyük şehridir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir, Fés’e 50 km uzaklığındadır. Bu nedenle Fés’e giderken veya burada kalırken Meknés’e gidebilirsiniz. Fas’ın Versailles Sarayı olarak adlandırılan şehir, Yeni şehir (Ville Nouvelle), Medina ve Kraliyet şehri (Imperial City) olmak üzere üç bölgeden oluşmaktadır. Yeni şehir, Wadi Boufekrane’nın doğu tarafında, XX. yüzyıl Fransız sömürge döneminde kurulan, tepelik bir alanda yer alan bir bölgedir. Belediye binası ve mahkemenin bulunduğu meydan ana meydanıdır. Bu bölgeden eski şehir tarafı muhteşem görülmektedir. Wadi Boufekrane’nin batı tarafında iki bölge bulunmaktadır. Bunlardan ilki, etrafı surlarla çevrili olan kuzeydeki Medina Bölgesidir. Berrima ve eski Mellah’ı içine alan surlardan içeriye, surların çeşitli yerlerinde yer alan kapılardan girilmektedir. Bunlar arasında Berdaïne Kapısı (Bab el- Berdaïne), Jedid Kapısı (Bab el- Jedid), Berrima Kapısı (Bab Berrima) ve Khemis Kapısı (Bab el- Khemis) önemli kapılardır. Ortaçağ labirenti olan Medina’da tam bir karmaşa hakimdir. Bu bölgedeki önemli sokaklar arasında Karmouni (Rue Karmouni) ve Souika (Rue Souika) yer almaktadır. XVII ve XVIII. yüzyılı yansıtan geleneksel çarşılar, XII. yüzyılda Almoravid döneminde yapılan, XIV. yüzyılda yeniden inşa edilen, XVIII. yüzyılda minaresi yenilenen Büyük Cami (Grand Mosque), XIV. Yüzyılda Merinid döneminde yapılan Bou Inania Medresesi (Bou Inania Medersa), 1882 yılında yapılan muhteşem bir sarayın içinde yer alan, seramik, halı, ağaç, mücevher, metal ve Fas odalarının yer aldığı Dar Jamaï Müzesi (Musée Dar Jamaï) Medina içinde birbirine yakın mesafede yer alan önemli yerlerdir. Medina’nın güneyinde yer alan Mansaour el- Aleuj Kapısı (Bab Mansour el-Aleuj) ve el- Hedime Meydanı (Place el- Hedime) şehrin en önemli yerleridir. Kapı, muhteşem işçiliği ile Meknés şehrinin en büyük, Kuzey Afrika’nın en tanınmış kapısıdır. 16 metre yüksekliğinde 8 metre genişliğinde olan kapının yapımına 1672 yılında başlanmış, 1732 yılında tamamlanmıştır. Her türlü insanın yer aldığı el- Hedime Meydanı’na ise tam bir karmaşa hakimdir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Medina bölgesinin güneyinde ondan dört kat büyük bir alanı kaplayan Kraliyet Şehri veya Moulay İsmaïl’in Kasbah’ı, Moulay İsmaïl tarafından yaptırılmıştır. Etrafı surlarla çevrilidir. Bahçelerle birbirinden ayrılan bina bloklarından oluşur. Kuzey doğusunda Dar Kebira, güneyinde Molay İsmaïl’in yaptırdığı kraliyet sarayı Dar El Makhzen bulunur. Sarayın çevresi kalın surlarla çevrilidir. Lalla Aouda Meydanı’nda bulunan Lalla Aouda Cami (Lalla Aouda Mosque) , Moulay İsmaïl’in Anıt Mezarı (Mausoleum of Moulay Ismaïl), saray ve kraliyet şehrinin su gereksinimini karşılamak için yaptırılan suni göl (Bassin de I’Aguedal) bu bölgenin önemli yerleridir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin kuzey batısında, 31 km uzaklıkta, geçmişte zeytin işiyle uğraşan zengin Romalıların yaşadığı, eski Roma şehir kalıntılarının yer aldığı, mozaikleri ile dikkat çeken Volubilis, ile 27 km uzaklıkta Moulay Idriss’in Anıt Mezarı’nın bulunduğu, tepelik alanda kurulu Moulay Idriss yer almaktadır.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">FÈS</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İlk başkenttir. Fés Nehri’nin sağ tarafı Idriss I tarafından 789 yılında, sol tarafı oğlu Idriss II tarafından 808 yılında kurulmuştur. 818 yılında İspanya’nın Cordoba şehrinden, ayrıca Tunus Kairouan şehrinden mülteci aileler şehre gelmiş, bu iki topluluk sayesinde şehir birkaç yıl içinde islami Fas’ın önemli bir merkezi olmuştur. XI. yüzyılın ortalarında Almoravid döneminde iki şehri birleştirilmiş etrafı surlarla çevrilmiştir. 1145 yılında şehir Almohad Devleti’nin eline geçmiş, kültürel ve ekonomik merkez haline gelmiştir. 1250 yılında Merinid Devleti Fés’i başkent yapmış, eski şehrin batısında yeni kraliyet şehri (Fés el Jedid) kurulmuştur. 1666 yılında şehir Alaouit Devleti tarafından alınmış, Moulay İsmaïl Meknés’i başkent yapınca, şehir XX. yüzyılın başına kadar önemini yitirmiştir. 1912 yılında Fransa sömürge döneminde yeni şehir (Ville Nouvelle) kurulmuştur. Şehrin Fés el- Bali bölgesi, UNESCO’nun koruma programı içindedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir, Ville Nouville, Fés el- Jedid ve Fés el –Bali olmak üzere üç bölgeden oluşmaktadır. Ville Nouvelle şehrin modern bölümünü oluşturmakta, başta Hassan II Bulvarı (Boulevard Hassan II) olmak üzere, şık bulvarlar, havuzlarla süslü meydanlar, caddeler, modern binalar, restaurantlar, yeşil alanlar ile şehrin diğer bölümlerinden farklılık göstermektedir. 15 kilometrelik bir alanı kapsayan bölgenin görülebilmesi için taksiye veya bulvardan kalkan turistlere yönelik küçük trene binmeniz gerekir. Turistik tren şehrin bu bölümünün ve Fés el Jedid Bölümü’nün yorulmadan kısa sürede gezilmesini sağlamaktadır. Şehirdeki büyük otellerin çoğu Ville Nouvelle Bölgesi’nde yer almaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Etrafı surlarla çevrili Fés el-Jedid bölgesinin batısında kraliyet sarayı- Dar el Makhzen ve onunla bağlantılı binalar ve Moulay Abdallah bölümü yer almaktadır. Yüksek duvarlarla çevrili 80 hektar alanı kaplayan sarayın muhteşem ana giriş kapısı Alaouite Meydanı’ndadır. İki giriş kapısı olan Moulay Abdallah bölgesi batıdan saray ve Fés el- Jedid duvarları ile çevrilidir. Sarayın hemen yan tarafında yer alan sokak diğer kraliyet şehirlerinde de bulunan Mellah- Musevi Mahallesi’ne uzanmaktadır. XIV. yüzyılda İspanya’dan gelen musevilerin yaşadığı bu mahallede Endülüs etkisi görülmektedir. Sinagog ve bir mezarlığın bulunduğu mahallede cumbalı ve balkonlu evlerin altında dükkanlar yer almaktadır. Museviler Fas’ta tuz ticareti ile uğraşmışlar, bu nedenle onların yaşadığı bölgelere Mellah adı verilmiştir. Bölgenin doğusunda ise yine iki giriş kapısı olan Müslüman bölgesi yer almaktadır. Bu bölgedeki binalar genelde harap durumdadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin kuzeyinde tepelik alanda yer alan Cherarda Kasbah bölgesi’nin etrafı da surlarla çevrilidir. Doğuda ve batıda iki anıtsal giriş kapısı olan bu bölgede diğer binaların yanında halen üniversite ve hastane bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en önemli bölgesi etrafı surlarla çevrili Fés el Bali- Medina- eski şehir bölgesidir. Bölgeyi tanımanın en iyi yolu şehrin farklı tepelerinden kuşbaşı olarak bu bölgeyi seyretmektedir. XVI. yüzyılda Saadian döneminde inşa edilen Borj Sud Kalesi’nden Medina bölgesi çatısız, eski, sarı renkli, bir kaç katlı binaları ve merkezinde yer alan yeşil çatılı dini yapıları ile inanılmaz bir görüntü oluşturmaktadır. Benzer şekilde Merinid Mezarları’nın (Merinid Tombs) bulunduğu bölgenin kuzeyindeki tepeden ve XVI. yüzyıldan kalma Borj Nord Kalesi’nden de eski şehrin muhteşem görüntüsü görülebilmektedir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eski şehrin en önemli kapılarından biri Boujeloud Kapısı’dır (Bab Boujeloud). Kapının bir yüzü yeşil bir yüzü mavi renkli mozaik süslemelerle kaplıdır. 1913 yılında yapılan Fas mimarisinin güzel bir örneği olan anıtsal kapıdan yakınındaki Bou Inania Medresesi (Bou Inania Medersa) görülür. Medrese 1350-1355 yılları arasında Merinid döneminde yapılmış, minber ve minaresi olan, müslüman olmayanlarında girebildiği tek medresedir. İlahiyat Fakültesi olarak yapılan bina bugün müze olarak kullanılmakta, medresenin duvarlarındaki tahta oymalar Arap kültürünün bir eseri olarak günümüze kadar güzelliğini sürdürmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Medresenin karşısında Magana – Saat Kulesi ve Dar el- Bahta Müzesi (Musée Dar el- Bahta) yer almaktadır. 1873-1897 yılları arasında yapılan bir sarayda yer alan müze çok sayıda önemli tarihi esere ev sahipliği yapmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Boujeloud Kapısı’ndan başlayan Talaa Kebira Sokağı (Rue Talaa Kebira) boyunca binlerce küçük dükkan yer alır. Çok sayıda önemli yapının bulunduğu, önemli geleneksel çarşılarla devam eden cadde Karaouiyine Cami’nde sona erer. Bu caddeye paralel uzanan onunla birleşen ikinci önemli sokak Talaa Seghira (Rue Talaa Seghira) Sokağı’dır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Karaoiyine Cami (Karaoiyine Mosque), Tunus Kairouan şehrinden gelen Fatima Bint Mohammed el- Fihri tarafından 859 yılında yaptırılan, 14 giriş kapısı bulunan, 20.000 kişinin namaz kılabildiği eski bir camidir. Caminin ana giriş kapısının üzerinde bir kubbe yer almakta, bu kapıdan caminin avlusu ve abdest alma yeri görülmektedir. Kuleye benzeyen minaresi Almoravid tarzıdır. İslam dünyasının en büyük kütüphanelerinden birine sahip olan caminin çatısı tipik yeşil kiremitlerle kaplıdır. Camiye ibadet amaçlı girilebilmektedir. Caminin karşısında El Attarine Medresesi(El Atarine Medersa) ile yakınında El- Cherratine Medresesi (El-Cherratine Medarsa) yer almaktadır. Ayrıca XVIII. yüzyılda yapılan XIX. yüzyıl ortalarında restore edilen Moulay Idriss II Anıt Mezarı (Zaouia of Moulay Idriss II) ve muhteşem çeşmesi ile XVIII. yüzyılda yapılan, Kervansaray Fondouk el-Nejjarine bu bölgededir. Kervansaray UNESCO dünya mirası listesinde yer almaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Fés’in geleneksel çarşısı 300 hektarlık geniş bir alana yayılır. Her el sanatı kendi çarşısına sahiptir. Son derece karmaşık olan çarşıda ve eski şehirde rehbersiz gezme olanağı bulunmamaktadır. Medina bölgesindeki tüm sokaklar bu arada çarşı sokakları çok dar, pis, dükkanların çoğu bakımsız, yıkıntı halindedir. Sokakların dar olmasından dolayı mal taşımacılığı eşekler ve atlar yoluyla yapılmakta, kimi sokaklarda eşeklerle insanların aynı anda yürüme olanağı bulunmamaktadır. Kargaşa, kalabalık sokaklara ve her türlü malın satıldığı çarşıya hakimdir. Renkli, labirenti andıran sokakların bir bölümü ise insanı ürkütmektedir. Hırsızlık olasılığına karşı bu sokaklarda dikkatli olmanızda, sürekli etrafınızı kontrol etmenizde yarar vardır. Fés’in geleneksel çarşısı, Fas’ın en ucuz, en büyük çarşıdır. Çarşının en ilginç bölümü tabakhanelerin yer aldığı bölümdür. Bu bölgeye inanılmaz kötü bir koku hakimdir. Bu kokuya rağmen yüzyıllardır kullanılan tekneler içinde renkli kök boyaları ile tabaklanan derileri seyretmek, tekneler içindeki boyalı sular içinde yürüyen insanları izlemek, tabaklanmış, kuruması için teknelerin etrafındaki binaların çatıları üzerine serilmiş derileri görmek, daha sonra o derilerle yapılmış başta babuş olmak üzere çanta, kemer, ceketlere bakmak, almanız için ısrar eden satıcılarla boğuşmak inanılmaz bir deneyimdir. Ayrıca yünlerin kök boyalarla boyandığı atölyeler ile dünyaca ünlü Fés porselenlerinin yapıldığı atölyeler mutlaka görmeniz gereken yerlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Medina bölgesinin en önemli kapılarından biri de bölgenin güneydoğusunda yer alan Ftouh Kapısı’dır (Bab el-Ftouh) . Zafer Kapısı olarak bilinen bu kapı X. yüzyılda yapılmış, XVIII. yüzyılda değiştirilmiştir. Medina içindeki Endülüs bölgesi ile burada yer alan Endülüs Cami (Andalusian Mosque) görülmesi gereken diğer önemli yerlerdir.</span> </span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">MARRAKECH</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Marrakech, Atlas Dağlarının eteğinde verimli bir vahada 1062 yılında Almoravid Devleti’nin başkenti olarak kurulmuş, bu dönemde şehir Endülüs mimarisinin en güzel örnekleri ile süslenmiştir. 1147 yılında şehir Almohad egemenliğinin altına girerek büyük bir islam başkenti olmuş, Afrika mimarisinin örneği olan Koutoubia Cami (Koutoubia Mosque) ve şehrin Kasbah bölgesi bu dönemde inşa edilmiştir. 1269 yılında şehir Merinid Devleti tarafından fethedilmiş ve başkentin Fés olması üzerine 200 yıldan fazla önemini yitirmiştir. Marrakech daha sonra Saadian Devleti’nin eline geçmiş ve eski zengin günlerine tekrar geri dönmüştür. Ancak 1668 yılında Alaouite egemenliğine girdikten sonra önce Fés sonra Meknés şehrinin başkent olması ile tekrar eski önemini yitirmiştir. 1912 yılında Fransız işgali sonrasında kentin modern Gueliz bölgesi kurulmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Günümüzde Marrakech, çöl ile kuzey Fas arasında bir geçit oluşturan, ülkenin üçüncü büyük şehridir. Şehirde doğal toprak rengi olan kızıl, mimariye de yansıtıldığından binalardan yollara, duvarlardan toprağa kadar her yer kızıl renktedir. Bu nedenle şehir ‘Kızıl Şehir’ olarak bilinmektedir. Şehir Ağa Han Mimarlık Ödülü almıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Marrakech, Fas’ın diğer şehirleri gibi eski ve yeni şehir bölümlerinden oluşur. Eski şehir, çok sayıda giriş kapısı bulunan, kırmız toprak ve kirecin karışımı ile yapılmış, sağlam olması için üzerine hava boşlukları bırakılmış, surlarla çevrilidir. Almoravid döneminde yapımına başlanan Almohad döneminde güneye, Saadian döneminde kuzeye doğru genişletilen surlar 19 km uzunluğunda 2 metre genişliğinde, 9 metre yüksekliğindedir. Şehrin tüm önemli görülecek yerleri bu surların içinde yer alır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Surların içindeki en önemli yapı, şehrin her yerinden görülen şehrin simgesi Koutoubia Cami’dir. 1147 yılında Almoravid Devleti’ne karşı kazanılan zaferin anısına Almohad Sultan Abd el- Moumen tarafından Batı Müslüman dünyasının en büyük cami olarak yaptırılmıştır. Adını yapıldığı dönemde çevresinde yer alan kitapçılardan almıştır. Minaresi islam sanatının önemli eserlerinden biri olup, İspanya Seville şehrindeki Giralda ve Rabat şehrindeki Hassan II Kulesi’ne model olmuştur. 70 metre yüksekliğinde, dört köşeli, üst tarafında ikinci bir kat eklemesi, minare üzerinde yer alan pencere açıklıklarının çevresinde gotik süslemeler, her iki katının da üst tarafında birkaç sıra turkuaz renkli çini kuşak bulunan minare görülmeye değer güzelliktedir. Çevresi yeşil alanlarla kaplı olan caminin, arka bölümünde, yürüyüş mesafesinde, surların hemen kenarında, şehrin ünlü otellerinden biri olan Mamounia Otel (La Mamounia Hotel) yer alır. Bab el- Jedid Caddesi (Avenue Bab el- Jedid) üzerinde olan bu otel, muhteşem bir bahçenin içinde, XVIII. yüzyılda yapılmış bir saray alanında, 1929 yılında açılmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Koutoubia Cami’nin önünden karşıya geçtiğinizde ise şehrin aynı zamanda Afrika’nın en canlı meydanı olan Jemaa el-Fna Meydanı’na (Place Jemaa el-Fna) ulaşırsınız. Gündüz özellikle gösterilerin başladığı ve seyyar yemek tezgahlarının kurulduğu akşam saatlerinde, aşırı derecede kalabalık olan bu meydan, bir açık hava tiyatrosu- bir ortaçağ panayırı görünümündedir. Bu meydanı çantanızı güvenliğe alarak, cebinize bol madeni para koyarak ve etrafınızı dikkatlice izleyerek dolaşmalısınız. Zira meydanda bir maymun gösterisini izlerken ansızın maymunu üzerinizde görebilirsiniz. Siz bağırırken birkaç dirhem karşılığı maymunu üzerinizden alır veya resim çekmenize izin verirler. Bir köşede müzikle kıvrılarak danseden bir yılan görürseniz sakın fazla yaklaşmayın. Yılan bir süre sonra o soğuk vücudu ile sizin boynunuzda olabilir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydan; kağıt, el, falı bakan veya kına yapan, hediyelik eşya satan peçeli kadınlarıyla, beyaz giysiler içinde dans eden şarkı söyleyen geleneksel dansçılarıyla, etrafına toplanmış kalabalığa heyecanla hikaye anlatan hikaye anlatıcılarıyla, Meksikalıları hatırlatan renkli şapkaları ve kırmızı renkli süslü geleneksel kıyafetli su satıcılarıyla, renkli külah şeklinde başlıkları olan kaplarda baharat satan satıcılarıyla bambaşka bir dünyayı gözlerinizin önüne serer. Meydanın ortasında kurulan 200’e yakın yemek tezgahının yer aldığı bölümde ise Fas mutfağının tüm yemekleri çok kısa sürede hazırlanmakta, binlerce kişi burada bulunan tahta masa ve sandalyelere oturarak kısa sürede karnını doyurmaktadır. Yemek tezgahlarının bulunduğu bölgenin üzerinde, pişirilen yemeklerden çıkan dumanların oluşturduğu yoğun bir sis tabakası bulunmaktadır. Gezmekten veya kalabalıktan sıkılırsanız meydandaki şenliği izlemenin en iyi yolu, meydanın çevresindeki kahvelerden birinin üstündeki çatı katına çıkmaktır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin Geleneksel Çarşısı (The Souk) meydanla iç içe geçmiş, çok büyük bir alana yayılmıştır. Çarşının sokakları çok dar, bakımsız, pis, inanılmaz kalabalıktır. Çarşının labirente benzeyen sokaklarında kaybolmamak için çarşıyı bilen biri ile gezmek veya her yerden görülen Koutoubia Cami’nin minaresinin bulunduğu yöne yönelmek en uygun yoldur. Üretilen ürünün cinsine göre düzenlenen çarşıda geleneksel her türlü ürünün üretildiği atölye ve satış yerlerinde her çeşit kalite ve fiyatta yiyecek ve eşya bulunmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Koutoubia Cami’ne yakın Medina bölgesinin güneyinde yer alan, XII. yüzyılda kurulan Kasbah bölümünde ise şık minaresi ile 1184-1199 yılları arasında yapılan Kasbah Cami (Kasbah Mosque) ile Saadian Türbeleri (Saadian Tombs) önemli tarihi yerlerdir. Saadian Türbeleri, büyük bitkilerle kaplı cennet olarak tasvir edilen geniş bir bahçeye açılan iki türbe ve içinde başta Ahmed el- Mansour olmak üzere onun annesi ve sultanların yattığı mezarların bulunduğu bir yerdir. İki türbenin içi çok ince işlenmiş mozaik, alçı ve ahşap süslemelerle kaplıdır. Türbeler Saadian Devleti’nin izlerini ortadan kaldırmaya çalışan Alaouite Sultan Moulay Ismaïl tarafından duvarlarla örülüp dünyaya kapatılmış, 1917 yılında yeniden açılarak restore edilmiştir. Oldukça bakımsız olan Kasbah bölgesinde türbeye yakın mesafede XVI. yüzyılın son çeyreğinde, 1578 yılındaki zaferin anısına, Ahmed el-Mansour tarafından yaptırılan, 360 odalı El Badi Sarayı’nın (Palais el- Badi) kalıntıları yer alır. Saray XVII. yüzyılda yine Alaouite Sultan Moulay Ismaïl tarafından tahrip edilmiş, sarayın büyük bölümü sultanın Meknés şehrindeki sarayının inşa edilmesi için kullanılmıştır. Saray kalıntılarının yanında kraliyet sarayı Dar El Makhzen bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Görülmesi gereken diğer önemli saray meydana oldukça yakın mesafede olan Riad Zitoun Jedid Caddesi’nin köşesindeki Bahai Sarayı’dır (Palais Bahai). Geniş bir bahçeden sonra ulaşılan saray XIX. yüzyılın sonunda yapılmıştır. Farklı zamanlarda farklı mimarlar tarafından yapılan, farklı mimari özelliklere sahip olan saray, iki bölümden oluşur. Sarayda farklı renk ve motiflerle süslü mozaiklerle ve ahşap kaplamalarla süslenmiş çok sayıda oda, mermer ve bitkilerle kaplanmış, havuzların bulunduğu avlular yer alır. İçinde eşyanın bulunmadığı sarayın mozaikleri zaman içinde oldukça tahrip olmuş, bakımsız kalmıştır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bahai Sarayı’nın yakınında yer alan Dar Si Saïd Müzesi (Dar Si Saïd Museum) kalın duvarların içinde yer alan XIX. yüzyılda yapılmış bir sarayda hizmet vermektedir. Müzede Fas kültürü ile ilgili mücevher, kapı, halı, ağaç çok sayıda farklı ve değerli obje sergilenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Surların içinde kalan eski şehrin sokaklarını gezerken yüzyıllar öncesine gider, renk cümbüşü, sefalet, farklı insan manzaraları ile karşılaşırsınız. Kimi zaman pislik, kimi zaman ağır kokular sizi etkiler. Sağlam görkemli tarihi binaların yanında yer alan kimi kaderine terk edilmiş, kimi hala kullanılan birçok bina sizi ortaçağ manzaraları ile karşı karşıya bırakır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Koutoubia Cami’nin önünden geçen Mohammmed V Caddesinden (Avenue Mohammed V) yukarıya doğru yürürseniz eski şehirden ve sur içinden çıkarak şehrin yeni bölümü olan Gueliz bölgesine ulaşırsınız. Portakal ağaçları ile süslü bu geniş şık caddeyi yürüdükçe insan manzaraları, refah seviyesi, binalar değişmeye başlar. Bu yürüyüş sırasında aynı zamanda yüzyıllar arasındaki farkları da görebilme olanağına kavuşursunuz. Gueliz bölgesi yeni ve modern binaların yer aldığı bir bölgedir. Tarihi değeri olmayan bu bölgede ana merkez Zara ve Mcdonald’ın olduğu meydan ve civarıdır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu bölgenin oldukça yakınında Majorelle Bahçesi (Majorelle Garden) yer almaktadır. Bahçe, Fransız ressam Jacques Majorelle tarafından, ressamın villa ve çalışma atölyesinin yer aldığı bir alan üzerine dünyanın farklı ülkelerinden getirilen bitkilerle oluşturulmuş, 1940 yılında halka açılmıştır. Ressamın 1962 yılınca ölümünden sonra bahçe tahrip olmuş, 1980 yılında, bahçe, Fransız modacı Yves Saint-Laurent tarafından satın alınarak yeniden düzenlenmiş ve dünyanın farklı yerlerinden getirilen bitki türleri ile zenginleştirilmiştir. Halen 300 türün üzerinde binlerce bitkinin yer aldığı bahçeye küçük bir giriş ücreti karşılığında girilmekte, ilk girişte yer alan küçük avludan sonra binlerce bitkinin çevrelediği, renkli saksıların ve oturma yerlerinin bulunduğu bir yürüyüş yolu ile halen müze ve satış yeri olarak kullanılan ressamın villası ile çalışma atölyesine ulaşılmaktadır. Turkuaz rengi ve mavi tonların hakim olduğu bina ve şık havuzlar geçildikten sonra yine canlı renkteki saksılarla etrafı dev bitkilerle çevrili küçük şık dinlenme köşeleri bulunan, yürüyüş yolu izlenerek girişe ulaşılmaktadır. Bahçede ayrıca Yves Saint Laurent adına yapılmış küçük bir köşe yer almaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Mohammed VI Caddesi (Avenue Muhammed VI) Marrakech şehrinin önemli caddesidir. Kilometrelerce devam eden, bu geniş, ortasında küçük havuzlar, çeşitli bitkiler, yürüyüş yolları ve dinlenme alanları bulunan cadde, şık tren istasyonuna, kraliyet tiyatrosuna ve şehrin en büyük otellerine ev sahipliği yapmaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Menara, şehirde Medina dışında kalan çok sayıda büyük bahçeden biridir. Zeytin ağaçlarının yer aldığı, 88 hektarlık bu bahçede, XII. yüzyılda Atlas Dağlarından getirilen sulama sistemi ile yapılmış içinde balıkların yer aldığı büyük bir havuz ile XIX. yüzyılın ikinci yarısında havuz kenarında inşa edilmiş küçük bir yazlık ev bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Medina bölgesinin güneyinde kraliyet sarayının yakınında XII. yüzyılda yapılmış, 3 km uzunluğunda, 1.5 km genişliğinde, içinde 2 büyük havuz bulunan, zeytin ve palmiye ağaçları ile süslü, Atlas Dağlarından gelen sularla sulanan şehrin en eski bahçesi olan Aguedal Bahçeleri (Aguedal Gardens) yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin güneydoğusunda 68 km uzaklıkta Ourika Vadisi (Ourika Valley) bulunur. Vadiyi görmek için taksi ile Atlas Dağlarının eteklerine gidebilir. Dağın eteklerinde kurulan Berberi köyleri ile vadi manzarası seyredebilir. Konuk olacağınız bir berberi evinde belli bir bahşiş karşılığında nane çayının yapılışı izleyebilir. Yerel kıyafetler içindeki Berberi ailelerin yoksulluk içindeki ilkel ev yaşantılarını görülebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehirde gece gidebileceğiniz en ilginç eğlence “Chez Ali” adını taşıyan turistik bir mekandaki özel gecedir. Şehrin bir hayli dışında kurulan bu eğlence mekanında sizi atlı berberiler karşılamakta, birkaç dirhem karşılığında sizinle fotoğraf çektirmektedirler. Daha sonra Fas mimarisine göre yapılmış binalardan oluşan büyük bir alana girilmekte, ortada yer alan geniş alanın etrafında yemek için hazırlanmış büyük süslü çadırlar yer almaktadır. Kapıdan girişten itibaren yöresel müzikler eşliğinde, yöresel kıyafetler giymiş dans eden sanatçıların, arasından geçilerek, yemek yenilecek çadırlara ulaşılmaktadır. Şık döşenmiş çadırlarda siz, Fas mutfağının çeşitli örneklerini tadarken, kapıdan girişte gördüğünüz sanatçılar sıra ile çadırlara gelerek dans etmekte bahşiş toplamaktadırlar. Yemekler bittikten sonra çadırlar boşaltılmakta, meydanın ortasında bulunan geniş alanda ışık ve ses gösterileri eşliğinde dans ve atlarla silah gösterisi yapılmaktadır.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">ESSAOUIRA</span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Marrakech’e 2.5 saat uzaklığında bir sahil şehridir. M.Ö VII. yüzyılda Fenikeliler şehrin bulunduğu alanda bir üs kurmuşlar, XV. yüzyılda Portekizliler burada Mogador adını verdikleri ticari ve askeri merkez oluşturmuşlardır. Ancak 1760 yılına kadar bu bölgede bir şehir kurulmamıştır. Alouite sultan Mohammed II, burada bir deniz üssü oluşturmaya karar verince Avrupa tarzında liman, kale yapılmış ve şehir kurulmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir otellerin, restaurantların, modern binaların bulunduğu, geniş sahillerinin yer aldığı yeni bölüm ile etrafı surlarla çevrili eski şehir bölümünden oluşmaktadır. Eski şehir bölümümün, deniz tarafındaki surları, kalesi ile birlikte Avrupa tarzında, iç surları Marrakech şehrindekine benzer şekilde islami tarzda yapılmıştır. Surların içine, surların farklı yönlerinde yer alan kapılardan birinden girilebilmektedir. Surların içinde yine bir ortaçağ şehri ile karşılaşılmakta, bakımsız tarihi yapılar, geleneksel sanatlarla uğraşan sanatkarların atölyelerinin bulunduğu dar sokaklar, karmaşa burada da karşımıza çıkmaktadır. Ancak diğer şehirlerden farklı olarak şehrin bu bölümünde geniş caddeler de bulunmaktadır. Surların içinde çarşı bölgesinin yanı sıra Musevilerin yaşadığı eski Mellah bölgesi de yer almaktadır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehirde iki kale bulunmaktadır. ilk kaleye çarşının içinden veya limana yakın cafelerin yer aldığı meydanın deniz tarafındaki bir ara sokaktan ulaşılmaktadır. Deniz tarafındaki kale, üzerinde topların sıralandığı, bir tarafında mavi kapı ve pencereli eski beyaz binaların yer aldığı, diğer tarafında okyanusun dev dalgalarının köpürerek sahile vurduğu surların üzerindeki platformla, çok hoş bir görüntüye sahiptir. Liman bölgesinde yer alan ikinci kale ise limana giden şık bir kapı ile muhteşem bir bütünlük oluşturmaktadır. Limanda küçük, çoğunlukla mavi renkte çok sayıda gemi ve balıkçı teknesi yan yana durmakta, yüzlerce martı kale ve limanın üzerinde uçmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1970’li yıllarda hippilerin, günümüzde sanatçıların merkezi olan şehirde ünlü ressam ve heykeltıraşların yaptığı resim ve heykellerin yer aldığı galeriler yer almaktadır. Galerilerde sergilenen, şehirde yaşayan Fas’lı ressamların yaptıkları tablolar, genelde Afrika sanatı ile Arap Berberi sanatının özelliklerini yansıtmaktadır. Ayrıca şehirdeki atölyelerde özel bir ağaçtan üretilen ahşap objeler Fas el sanatlarının inceliğini ve zerafetini sergilemektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin güneyinde yer alan plajlar özellikle rüzgar sörfü yapmak isteyenler için mükemmel bir seçenek oluşturmaktadır. Şehirde uygun fiyata lezzetli deniz ürünlerini yiyebileceğiniz çok sayıda küçük restaurant bulunmaktadır.</span></div></li></ul><p align="center"><strong><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>---------------------------------------------------</em></span></strong></p><p align="center"><strong><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>*</em></span></strong><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>Bu yazı 2009 yılında Fas’a yaptığım gezi sırasında edindiğim izlenimler, rehberlerden ve aşağıda belirtilen kaynaklanan elde edilen bilgiler ışığında hazırlanmıştır. Yazıda cadde, sokak ve tarihi eserlerin orijinal isimlerinin kullanılmasına özen gösterilmiştir.<br />-All Marrakech, Escudo de Oro.,<br />-The Golden Book, Fes- Meknes, Bonechı, 2007.<br />-Dk, Eyewitnesss Travel Guides, Morocco, Doorling Kindersley Lmt, London, A Penguin Company, 2006. (kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Ktabevi’den, bu kitabevinin bulunmadığı yerlerde www. </em></span><a href="mailto:posta@remzi.com.tr"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>posta@remzi.com.tr</em></span></a><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em> adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz)<br /></em></span><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Fas"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>http://tr.wikipedia.org/wiki/Fas</em></span></a><em><span style="color:#ffff00;"><br /></span></em><a href="http://www.enfal.de/fas.htm"><span style="font-family:times new roman;color:#ffff00;"><em>www.enfal.de/fas.htm</em></span></a><span style="color:#000000;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33cc00;"><span style="font-family:times new roman;"><em><span style="color:#ffff00;"><br /></span></em><a href="http://kobi.mynet.com/pdf/Fas.pdf"><em><span style="color:#ffff00;">http://kobi.mynet.com/pdf/Fas.pdf</span></em></a><em><span style="color:#ffff00;"> </span></em></span><em><span style="color:#ffff00;"><br /></span></em></p></span></span></span>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-71318745271044438392008-11-30T23:02:00.010+02:002010-03-17T10:23:19.915+02:00BOSNA-HERSEK<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirXt0oflEO5cERpVxzIpSB3WxMoxa_UBbrruPlszq8_zrkQsA5uzwH9fTS5IpouFCt_2ug7d5u4MhuDBBzWQsEys163Ppr4vg6i_sDFywyKTNWIabNj4WrpCL0m0DuXf8-xuy3-RpM8Ljc/s1600-h/Bosna+H.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5274562199105378946" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 297px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirXt0oflEO5cERpVxzIpSB3WxMoxa_UBbrruPlszq8_zrkQsA5uzwH9fTS5IpouFCt_2ug7d5u4MhuDBBzWQsEys163Ppr4vg6i_sDFywyKTNWIabNj4WrpCL0m0DuXf8-xuy3-RpM8Ljc/s320/Bosna+H.jpg" border="0" /></a><span style="color:#ff0000;"> </span><span style="color:#ff0000;"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;">SAVAŞ VE ACILARLA YOĞRULMUŞ BİR ÜLKE: <em>BOSNA ~ HERSEK*</em><br />Prof. Dr. Aysen TOKOL</span></strong></span></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna Hersek, 51.147 km² yüzölçümüne, yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyinde </span><a title="Hırvatistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Hırvatistan"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hırvatistan</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, doğusunda </span><a title="Sırbistan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Sırbistan"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sırbistan</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, güneyinde </span><a title="Karadağ" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/KaradaÄŸ"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Karadağ</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ile çevrilidir. Ülkenin kuzey bölgesi Bosna, güney bölgesi Hersek olarak bilinir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna Hersek dağlık bir ülkedir. </span><a title="Adriyatik Denizi" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Adriyatik_Denizi"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adriyatik Denizi</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nde sadece Neum’da limanı olmayan 20 km’lik çok küçük bir kıyıya sahiptir. Topraklarının sadece %8’i, 150 metrenin altındadır. Dağlarının yüksekliği 1700 ile 2386 metre arasında değişir. Ülkenin her tarafı özellikle kuzeyi ormanlarla kaplıdır. Ülkede çok sayıda nehir bulunur. <strong>Drina, Bosna, Sava, Neretve</strong> önemli nehirleridir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Borsa Hersek’in başkenti ve en büyük şehri <strong>Saraybosna</strong>’dır. Diğer önemli şehirleri <strong>Tuzla, Foça, Banja Luka, Mostar, Gorajde, Travnik, Zenica, Doboj, Prijedor</strong> olarak sıralanabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkenin tarihi oldukça eski ve acılarla doludur. Bugünkü Bosna-Hersek topraklarının ilk yerleşimcileri <strong>İliryalılar (Illyrians) </strong>olarak bilinir. Daha sonra bölgeye Romalılar gelmiş, Roma </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İmparatorluğu</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nun ikiye bölünmesinden sonra bölge önce Batı Roma İmparatorluğu’nun parçası olmuş, daha sonra farklı devletlerin hakimiyetine girmiştir. VII.yüzyılın başında bölgeye Slavlar gelmeye başlamış, 650 yılında <strong>Hırvat</strong> ve <strong>Sırplar</strong> göç etmişlerdir. 1180-1463 yılları arasında Bosna Krallığı bölgede hüküm sürmüş, Balkanların güçlü devletlerinden biri olan krallık, Dalmaçya sahillerinin büyük bir bölümünü de eline geçirmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bölgeye ilk Türk akınları 1386 yılında başlamış, sonraki yıllarda devam etmiştir. Osmanlı yönetimiyle Bosna Krallığı arasında yapılan anlaşma sonucunda Bosna Krallığı Osmanlılar'a uzun süre haraç ödemiştir. Ancak bu haracın <strong>Fatih Sultan Mehmed </strong>'in tahta geçmesinden sonra kesilmesi üzerine, 1463 yılında, Bosna, Rumeli eyaletine bağlı bir sancak statüsü ile Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Hersek Dükalığı ise 1483</span><a title="1483" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1483"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında Osmanlılar tarafından alınmıştır. 1492 yılında çok sayıda Musevî bu topraklara yerleşmiş, 1583 yılında da Bosna eyalet statüsü kazanmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Osmanlı İmparatorluğu Bosna-Hersek topraklarını 400 yıldan fazla bir süre yönetiminde tutmuş, bölgeye büyük hizmetler götürmüş, çok sayıda cami, medrese, ilim merkezi inşa etmiştir. <strong>Saraybosna</strong> Osmanlı döneminde Avrupa'nın en önemli <strong>ilim</strong> merkezlerinden biri haline gelmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü kaybetmesi, 93 Harbi’nde başarısızlığı uğraması ve bunun sonrasında yapılan, Berlin Anlaşması ile Bosna toprakları 1878 yılında Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun yönetimine bırakılmış, </span><a title="1908" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1908"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1908</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında da Bosna </span><a title="Avusturya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Avusturya"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Avusturya</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarafından ilhak edilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1918 yılına kadar süren </span><a title="Avusturya-Macaristan İmparatorluğu" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Avusturya-Macaristan_Ä°mparatorluÄŸu"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Avusturya-Macaristan İmparatorluğu</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yönetimi sırasında ülke yeniden yapılandırılmış, bu yapılanmaya büyük Sırbistan düşü ile Rusya önemli mali destek sağlamıştır. Bu dönemde Bosna'daki </span><a title="Müslüman" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Müslüman"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Müslüman</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> nüfusun </span><a title="Osmanlı" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanlı"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Osmanlı</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yönetimi altındaki diğer top-raklara göç etmesi ve onların terk ettiği yerlere Sırplar'ın yerleşmesiyle Bosna'daki etnik yapı büyük ölçüde değişmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><a title="I. Dünya Savaşı" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/I._Dünya_Savaşı"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">I. Dünya Savaşı</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalandıktan sonra </span><a title="1918" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1918"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1918</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında Bosna, I. Dünya Savaşı sonrası kurulan </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nın bir parçası olmuş, krallığın adı daha sonra </span><a title="Yugoslavya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yugoslavya"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yugoslavya</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Krallığı olarak değiştirilmiştir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><a title="1941" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1941"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1941</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında Yugoslavya, </span><a title="Nazi Almanyası" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Nazi_Almanyası"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nazi Almanyası</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarafından işgal edilmiştir. </span><a title="Nazi" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Nazi"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Naziler</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, Bosna-Hersek'i Hırvatistan'a bağlayarak, Hırvatistan'da </span><a title="Ustaşa" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/UstaÅŸa"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ustaşa</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> liderri Ante Paveliç'in yönetiminde </span><a title="Faşist" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/FaÅŸist"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">faşist</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> bir rejim kurmuşlardır. Partizan ve </span><a title="Çetnikler" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Çetnikler"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çetniklerin</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Almanya’ya ve </span><a title="Üstaşe (henüz yazılmamış)" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=%C3%9Csta%C5%9Fe&action=edit&redlink=1"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ustaşa</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yönetimine karşı direniş başlatmaları ülkede karışıklıklara yol açmışt</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">ır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Karışıklıklarla geçen II. Dünya Savaşı yıllarında, </span><a title="Josip Broz Tito" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Josip_Broz_Tito"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Josip Broz Tito</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yönetimindeki Yugoslavya Komünist Partisi'nin üyesi olan </span><a title="Partizan (silahlı kuvvetler)" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Partizan_(silahlı_kuvvetler)"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Partizanlar</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, Sovyet birlikleriyle ortak hareket etmişlerdir. </span><a title="1944" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1944"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1944</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında partizanlar </span><a title="Belgrad" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Belgrad"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Belgrad</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'ı ele geçirmişler ve yönetime el koymuşlardır.1945 yılında da Tito’nun önderliğinde </span><a title="Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yugoslavya_Sosyalist_Federal_Cumhuriyeti"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yugoslavya Federal Cumhuriyeti</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> kurulmuş, Bosna-Hersek yeni devleti oluşturan altı federe cumhuriyetinden biri olmuştur. Devletin adı daha sonra Yogoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olarak değiştirlmiştir. Tito, sosyalist görüşlü olmasına rağmen </span><a title="Moskova" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Moskova"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Moskova</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'dan bağımsız bir siyaset izlemiştir. </span><a title="Tito" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Tito"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tito</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><a title="Stalin" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Stalin"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Stalin</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> arasındaki anlaşmazlık sonucunda Yugoslavya, bir süre sonra </span><a title="Kominform" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kominform"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kominform</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’dan ihraç edilmiştir. 35 yıl iktidarda kalan Tito savaşın izlerini çabuk silmiş, izlediği başarılı siyaset ile yüzyıllardır mücadele içinde olan çeşitli dinlerin ve etnik grupların birlikte barış içinde yaşamalarını sağlamıştır. 1970 sonrasında da Müslümanlar'a etnik statü tanınmıştır. Ancak bu dönemde tüm çabalara karşılık cumhuriyetlerin tümünde aynı ekonomik gelişmişlik düzeyi sağlanamamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tito’nun </span><a title="1980" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1980"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1980</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında ölümünden sonra ülkede belirgin biçimde ortaya çıkan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık barış ortamının zedelenmesine yol açmış, milliyetçi akımlar yeniden güçlenmeye başlamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><a title="1990" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1990"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1990</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'lı yılların başında </span><a title="SSCB" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/SSCB"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">SSCB</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nin ve </span><a title="Doğu Bloku" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/DoÄŸu_Bloku"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Doğu Bloğu</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nun parçalanması, milliyetçi akımların güçlenmesi, cumhuriyetler arasındaki gelişmişlik faklılıklarından kaynaklanan huzursuzluklar gibi nedenlerle ilk olarak 1991 yılında Slovenya ve Hırvatistan Yugoslavya'dan ayrılmıştır. Belgrad tarafından kontrol edilen Yugoslavya ordusunun bu ülkelere saldırması üzerine BM eski Yugoslavya’ya silah ambargosu uygulamıştır. Slovenya ve Hırvatistan’ın ardından 1992 yılında yapılan bir referandum sonucu Bosna-Hersek de Yugoslavya'dan ayrılmış ve yeni devlet başta ABD olmak üzere diğer ülkeler tarafından tanınmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ancak yeni devleti ülkedeki Sırplar tanımamış, Boşnaklar ve Hırvatlara karşı savaş açmışlardır. Böylece kanlı bir iç savaş başlamış, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1994</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında Hırvatlar ve Boşnaklar, aralarındaki çatışmaları sona erdiren anlaşmayı imzalamışlar, buna karşılık Sırplar anlaşmayı imzalamayı reddetmişlerdir. </span><a title="NATO" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/NATO"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">NATO</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Bosnalı Sırplara geri çekilmeleri hususunda ültimatom vermiş, NATO uçakları Bosna Sırp Yönetimi’nin askeri havaalanlarını bombalamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><a title="1995" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1995"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1995</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında Boşnak ve Hırvat güçlerinin Sırpların kontrolündeki Orta ve Doğu Bosna’da ilerlemeleri, NATO’nun bombardımanı ve uluslararası baskıların artması sonucu taraflar ateşkesi kabul etmek zorunda kalmışlardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong>Sırp, Hırvat, Boşnak</strong> binlerce kişinin yaşamını sona erdiren, binlerce Boşnağın katledildiği </span></span><a title="Srebrenitsa Katliamı" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Srebrenitsa_Katliamı"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Srebrenitsa Katliamı</span></strong></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ile akıllardan silinmeyen bu savaş 14 Aralık 1995 tarihinde Paris’te imzalanan “</span><a title="Dayton Barış Antlaşması" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dayton_Barış_AntlaÅŸması"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dayton Barış Antlaşması</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">” ile sona ermiştir. Birçok ülkenin gözlemci olarak katıldığı bu antlaşma sivil ve askeri alanlarda düzenlemeler getirmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Anlaşmanın ardından </span><a title="BM Güvenlik Konseyi" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/BM_Güvenlik_Konseyi"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">BM Güvenlik Konseyi</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> barış gücü faaliyetlerini NATO’ya devretmiş, </span><a title="Dayton Barış Antlaşması" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dayton_Barış_AntlaÅŸması"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dayton Barış Anlaşması</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nın askeri yönlerini uygulamak üzere NATO liderliğinde, bazı NATO üyesi olmayan devletlerin de katıldığı bir yıl süreli 60.000 kişilik </span><a title="IFOR (henüz yazılmamış)" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=IFOR&action=edit&redlink=1"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">IFOR</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Implementation Force) ülkeye yerleştirilmiştir. </span><a title="1996" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1996"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1996</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında IFOR’un yerini daha az personele sahip </span><a title="SFOR (henüz yazılmamış)" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=SFOR&action=edit&redlink=1"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">SFOR</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Stabilization Force) almıştır (Türkiye bu iki kuvvete de katılmıştır).<br /></span><a title="Dayton Barış Antlaşması" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dayton_Barış_AntlaÅŸması"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dayton Barış Antlaşması</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nın sivil yönlerini uygulamak üzere Türkiye’den de temsilcinin bulunduğu geniş yetkilere sahip </span><a title="Yüksek Temsilcilik Ofisi (henüz yazılmamış)" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Y%C3%BCksek_Temsilcilik_Ofisi&action=edit&redlink=1"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yüksek Temsilcilik Ofisi</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Office of High Representative) faaliyete geçmiş, Bosna Hersek’in ilk üçlü Başkanlık Konseyi üyeleri seçimle göreve gelmiştir. </span><a title="1997" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1997"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1997</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında da </span><a title="Dayton Barış Antlaşması" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dayton_Barış_AntlaÅŸması"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dayton Barış Antlaşmasıyla</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> düzenlenmemiş ihtilaflı Brcko Bölgesi’nin uluslararası yönetime devredilmesi kabul edilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Günümüzde Bosna-Hersek devletinin yapısı <strong>Dayton Barış Antlaşması</strong> ile düzenlenmektedir. Buna göre, ülke; ülke topraklarının %51'ini oluşturan, Hırvat ve Boşnaklardan oluşan Bosna Hersek Federasyonu (Federasyon da kendi içinde 10 Kantona ayrılmıştır), ülke topraklarının %49'unu oluşturan, Sırplardan oluşan Sırp Cumhuriyeti. olarak iki birime (devletçiğe) ve bir küçük özerk bölgeye (Brcko) bölünmüştür. Halen her birimin siyasi ve ekonomik yapılanması birbirinden farklıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülke, Boşnak, Sırp, Hırvat ve Slovenlerle bunların dışında kalan bazı küçük etnik unsurlardan oluşmuştur. Ülke halkının resmî dili üç önemli etnik unsuru tarafından konuşulan <strong>Boşnakça, Sırpça </strong>ve <strong>Hırvatça</strong>’dır. Ancak İngilizce bilen insan sayısı büyük şehirlerde oldukça fazla olduğundan seyahatiniz sırasında bu dilleri bilmemeniz önemli bir sorun yaratmamaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede dil yanında din çeşitliliği de söz konusudur. Halen nüfusun %40’nın Müslüman, %31’nin Ortodoks, %15’inin Katolik, %4’nün Protestan ve %10’unun diğer dinlerden olduğu tahmin edilmektedir. Kendilerine Bosnalılar da denilen Slav kökenli Boşnaklar Müslüman, Sırplar Ortodoks, Hırvatlar Katolik, Slovenler Katolik veya Protestan’dır. Bu nedenle hemen hemen tüm şehirlerde çoğu savaş nedeniyle tahrip olmuş, sadece bir bölümü onarılabilmiş cami, kilise, sinagog gibi ibadet yerlerine bir arada rastlanabilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede iki çeşit iklim görülür. Bosna bölgesinde </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">karasal iklim</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> hakimdir. Hava sıcaklıkları, en sıcak aylar olan Temmuz ve Ağustos’ta 30 dereceye kadar çıkar. En soğuk günler ise, Aralık ve Ocak aylarında yaşanır ve sıcaklık -20 dereceye kadar düşer. Genelde 4 mevsim bol yağış alan ülkede en yağışlı ay Haziran, en kurak ay ise Aralık’tır. Ülkenin güney kıyılarındaki Hersek bölgesinde ise tipik Akdeniz iklimi görülür. Bu ülkeye gitmek için en uygun zaman ilkbahar ve yaz aylarıdır. Kışın Aralık ile Şubat ayları arasındaki dönem kayak sporu yapmak isteyenler için idealdir. Saraybosna civarında bulunan kayak merkezlerinin fiyatları Türkiye’deki kayak merkezlerinin fiyatlarından daha ucuzdur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Doğal güzellikleri nedeniyle Borsa-Hersek’te seyahat etmek olağanüstü keyiflidir. Dik yemyeşil dağlar, durgun kıvrılarak dağların arasından geçen, dağların güzelliğini ayna gibi üzerinde yansıtan nehirler, yeşillikler arasına serpiştirilmiş küçük şehirler, kasabalar, muhteşem vadiler sizi adeta büyüler. Sürekli fotoğraf çekmek bu güzellikleri belgelemek istersiniz. Borsa Hersek’de ayrıca biri göçmen kuşların uğrak yeri olan Hutovo Blato, diğeri geçmişi 20.000 yıl öncesine giden Unesco’nun koruması altındaki Sutjeska olmak üzere iki doğal park alanı da bulunur. Bu parklar özellikle doğa severlerin mutlaka görmesi gereken yerler arasında yer alır. Bosna Hersek’in, ana havaalanı Saraybosna’dadır. Ayrıca Mostar’da da charter uçuşlar için küçük bir havaalanı ve Sırp Cumhuriyetinde Banja Luka’da bir havaalanı bulunur. THY ile Saraybosna veya Bosna havayolları ile Mostar şehrine ulaşıp daha sonra diğer şehirlere veya Hırvatistan, Sırbistan ve Karadağ’a otobüs veya belli şehirlere trenle, sınırlarda vize sorunu ile karşılaşmadan kolaylıkla gidebilirsiniz. Ayrıca çeşitli seyahat acentalarının düzenlediği tur programları ile sadece bu ülkeyi veya Bosna Hersek’le birlikte Hırvatistan’ı aynı tur prog-ramı içinde gezebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna-Hersek’te bazı binalar hala yıkık durumda olduğundan şehirlerin merkezi bölgelerinden uzaklaştığınızda binaların yakınından geçerken dikkatli olmanızda yarar vardır. Ayrıca ülkenin bazı bölgelerinde güçlü olan milliyetçi fikirler karşısında dikkatli olmalısınız. Araba kiralayacaksanız ülkede Boşnak, Sırp ve Hırvatlar arasında yaşanan gerginlik yüzünden araç plakalarından aracın geldiği şehrin anlaşılmaması için Sırp Kiril alfabesinin kullanıldığı düzensiz bir sistemin oluşturulduğunu da unutmayın. Ülkede geçerli para birimi Konvertible Mark’tır. Ancak her yerde Euro kullanabilirsiniz. Kredi kartı sadece büyük alışveriş merkezlerinde geçerlidir. Bosna Hersek ucuz ancak alışveriş olanakları diğer ülkelere göre daha sınırlı bir ülkedir. Buradan sadece ülkeye özgü bazı yiyecekler, içki ve hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.Bosna Hersek mutfağında Osmanlı etkisini belirgin şekilde hissedebilirsiniz. Pide ve köfteden oluşan <strong>ćevačići, peynirli, kıymalı</strong>, <strong>patatesli ıspanaklı veya karışık yapılan, yoğurtla sunulan, biraz yağlı Burek</strong> (Boşnak Böreği), <strong>etli sebzeli sulu yemekler, pirinç kullanılmadan sadece kıyma ile yapılan sarma ve dolmalar, başta Bey Çorbası olmak üzere çeşitli çorbalar</strong> tatmanız gereken yiyeceklerdir. <strong>Baklava</strong> ve <strong>Tufahije</strong> Bosna Hersek mutfağının önemli tatlılarıdır. Lezzetli Bosna peynirleri ile birlikte içecek olarak beyaz şarap Žilavka ve kırmızı şarap Blatina mutlaka denemeniz gereken içeceklerdir. Ayrıca küçük bir bakır tepsi içinde bakır cezve, bakır şekerlik, bakır altlıklı kulpsuz beyaz fincan içinde lokum, şeker ve su ile sunulan, şekersiz Bosna Kahvesi’ni de güzel bir mekanda keyifle yudumlamanızda yarar vardır.Aşağıda Bosna-Hersek’te gezme olanağı bulduğum Saraybosna, Mostar, Počıtelj ve Neum hakkında bazı bilgi ve izlenimlere yer verilmiştir.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="color:#ff0000;"><strong><span style="color:#ff0000;"></span><em><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">SARAYBOSNA</span></em></strong><em><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"> (</span></em></span><em><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><span style="color:#ff0000;">Sarajevo):</span> </span></em></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yaklaşık 420.000 nüfusu ile </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna-Hersek</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’in </span><a title="Başkent" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/BaÅŸkent"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">başkenti</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve en büyük şehridir. Ayrıca </span><a title="Bosna-Hersek Federasyonu" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna-Hersek_Federasyonu"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna-Hersek Federasyonu</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve yasal olarak </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sırp Cumhuriyeti</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nin de başkenti ve </span><a title="Saraybosna Kantonu" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Saraybosna_Kantonu"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saraybosna Kantonu</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nun merkezidir. Opcina adı verilen dört belediyeden oluşur. Bunlar; </span><a title="Centar" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Centar"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Centar</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Merkez), </span><a title="Novi Grad" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Novi_Grad"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Novi Grad</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Yeni Şehir), </span><a title="Novo Saraybosna" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Novo_Saraybosna"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Novo Saraybosna</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Yeni Saraybosna) ve </span><a title="Stari Grad" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Stari_Grad"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Stari Grad</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> (Eski Şehir) olarak sıralanabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu bölgedeki ilk yerleşimin kalıntıları tarih öncesi döneme kadar uzanmakla birlikte modern şehrin ortaya çıkışı XV. yüzyılda Osmanlılar'ın hâkimiyeti ile başlamıştır. Osmanlıların </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1463</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında bölgeyi ele geçirmesiyle şehir gelişmiş, Türkler'in </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Avrupa</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'da kurduğu en büyük şehir olmuştur. Saraybosna, tarihi boyunca birçok önemli olaya tanıklık etmiştir. Bunlar arasında </span><a title="1914" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1914"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1914</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında </span><a title="Birinci Dünya Savaşı" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Birinci_Dünya_Savaşı"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">I. Dünya Savaşı</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nın başlamasına neden olarak gösterilen </span><a title="Arşidük" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/ArÅŸidük"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Arşidük</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> </span><a title="Franz Ferdinand" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Franz_Ferdinand"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Franz Ferdinand</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'ın, </span><a title="Gavrilo Princip" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Gavrilo_Princip"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gavrilo Princip</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarafından öldürülmesi, </span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1984 Kış Olimpiyat oyunları</span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, </span><a title="Bosna Savaşı" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna_Savaşı"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna Savaşı</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> sırasındaki 3.5 yıl süren kuşatma sayılabilir. Halen şehir, </span><a title="Bosna-Hersek" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna-Hersek"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bosna Hersek</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'in en büyük kültürel ve ekonomik merkezi olarak savaş sonrasında kendini yenilemeye ve toparlamaya çalışmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ancak şehri gezdiğinizde son savaşın izlerini her yerde görebilirsiniz. Harabe halinde, dış cephesi kurşun delikleri ile dolu binalar hemen her köşede karşınıza çıkar. Şehir adeta bir mezarlıklar şehridir. Şehrin girişinden başlayarak tepelere doğru çıkıldıkça mahalle aralarında yaşlı, genç binlerce insanın mezarının bulunduğu taze çiçeklerle ancak çoğunlukla taze gibi görünen yapma çiçeklerle süslenmiş, tertemiz, ziyaretçisi eksik olmayan çok sayıda mezarlığa rastlarsınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saraybosna, Bosna bölgesinin </span><a title="Dinar Alpleri" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dinar_Alpleri"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dinar Alpleri</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'yle çevrili Saraybosna Vadisi içerisinde </span><a title="Miljacka" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Miljacka"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Miljacka Nehri</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nin çevresinde kurulmuştur. Ancak Milijacka Nehri’nin derinliği fazla olmadığından Avrupa’nın diğer şehirlerindeki nehirlerden farklı olarak nehri gezi tekneleri ile dolaşamazsınız. Nehrin üzerinde her iki kıyıyı birbirine bağlayan çok sayıda küçük köprü bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bunlardan bir bölümü yaya, bir bölümü araç trafiğine açık olduğundan köprülerle nehrin her iki tarafını rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bu köprüler içinde en önemlisi </span><a title="Arşidük" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/ArÅŸidük"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Arşidük</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> </span><a title="Franz Ferdinand" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Franz_Ferdinand"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Franz Ferdinand</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve eşinin suikasta uğradığı Ulusal Kütüphane yakınındaki Osmanlı yapımı küçük taş köprüdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Latin Köprüsü olarak bilinen bu köprünün kuzey tarafında bir de müze bulunur. Nehrin her iki kıyısından çevrenize baktığınızda vadiyi çevreleyen yemyeşil tepeler ve tepelerde yeşillikler arasında az katlı küçük binalar görebilirsiniz. Vadide ise çok katlı büyük binalar daha ağırlıklı olarak yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saraybosna’yı görmenin onun ruhunu hissetmenin en iyi yolu şehrin tarihi bölgesini yürüyerek dolaşmaktır. Bunun dışındaki yerleri daha iyi görebilmek için tramvaydan yararlanabilirsiniz. Nehrin her iki kıyısından da oldukça eski görünümlü olan tramvaylara binerek sadece ana caddeleri değil bazı ara sokakları da görebilirsiniz. Tramvayın yanında fiyatları oldukça ucuz olan taksileri de kullanabilirsiniz. Tarihi Çeşmenin önünden geçen Mula Mustafe Bašaskije Caddesi üzerindeki turizm bürosundan şehir turları ile ilgili bilgi alabilir bunlardan yararlanabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saraybosna’nın tarihi bölgesini yürüyerek gezmek için en iyi başlangıç noktası nehrin kenarında yer alan barok Ulusal Kütüphane’dir. Kütüphane, geçmişte Bosna tarihi açısından önemli iki milyon el yazması kitaba ev sahipliği yapmış, ancak bu değerli eserler savaş sırasında binanın bombalanması ile birlikte yok olmuştur. Dantel gibi işlenmiş muhteşem güzellikteki bu bina, halen tahtalarla desteklenmiş bir şekilde restore edilmeyi beklemektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ulusal Kütüphane’nin tam karşısındaki köprüden geçtiğinizde nehrin hemen sol tarafta duran küçük beyaz Osmanlı tarzı ev, Inat Kuća .olarak bilinen, yerel yemeklerinin sunulduğu, Saraybosna’nın en ünlü restoranıdır. Bu restoranda ufak bir mola verip savaşta tahrip olmasına rağmen hala güzelliğini koruyan Ulusal Kütüphane’yi, tepedeki eski kaleyi seyredebilirsiniz. Ayrıca Inat Kuća ’nın önünden tepelere doğru çıktığınızda şehrin muhteşem manzarasını görebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ulusal Kütüphanenin yanındaki sokaktan (<strong>Bravadžiluk</strong>) girdiğinizde ise bir anda kendinizi Ortaçağ Osmanlısı’nda bulursunuz. Katedrale kadar yer alan bu bölümde artık tüm sokaklar Osmanlı mimari tarzını ve ortaçağ Osmanlı dönemini yansıtır. Sanki tarihin farklı bir döneminde yaşıyormuş gibi bu sokakta ilerlediğinizde sağda şehrin en güzel ćevačići yapan lokantasını, solda lezzetli börekler yapan küçük bir börekçiyi görürsünüz. Sokağın sonunda da ortasında yeniden restore edilen ahşap bir Osmanlı Çeşmesi’nin (sebilj) yer aldığı küçük bir meydan sizi karşılar. 1891 yılında İstanbul’daki bir çeşmeden esinlenerek yapılan bu çeşmenin çevresi güvercinlerle doludur. Bu nedenle Güvencin Meydanı olarak ta bilinen bu meydanın ortasında durup çevrenize baktığınızda, meydanın bir tarafında Baščarsija Cami’ni bir tarafında hamamı, bir tarafında Kütüphanenin arkasından gelen cadde ve onun üzerindeki tarihi binaları, her taraftan meydana açılan her birinde el sanatlarının çeşitli örneklerinin, baharatların satıldığı küçük dükkanların, köftecilerin yer aldığı dar sokakları ve bu bölgenin ana caddesi olan caminin tam karşısındaki aralıktan başlayan Ferhadija Caddesi’ni görürsünüz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ara sokakları gezerek Ferhadija Caddesi’ne yöneldiğinizde caddenin solundaki ilk önemli yapı geçmişte han olarak kullanılan halen avlusunda kafelerin yer aldığı Morića Han’dır. Han’dan biraz ilerledikten sonra caddenin sol tarafında karşınıza 1531 yılında yapılan daha sonra çeşitli defalar yenilenen Saraybosna’nın en güzel camilerinden biri olan Gazi Hüsrev Bey Cami ile tam karşısında sağ tarafta yer alan 1537 yılında yapılan Gazi Hüsrev Bey Medresesi çıkar. Bu bölgede II.Abdülhamit zamanında yapılan saat kulesi de bulunur. Camiden sonra yolun sol tarafında yer alan mekan, tarihi Saraybosna Kapalı Çarşı’sıdır. Güzel bir mimariye sahip olan çarşı halen ucuz Çin ve Pakistan malları satan dükkanlarla doludur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kapalı Çarşı’nın karşısındaki sokaktan girdiğiniz zaman bu defa karşınıza Musevî Bölgesi çıkar. Burada İspanya ve Portekiz’den kaçarak Osmanlı topraklarına sığınan Musevilerin nehrin karşı kıyısındaki Eski Sinagog’tan sonra yaptırdıkları Yeni Sinagog ile Bosna Hersek Musevileriyle ilgili önemli dökümanların sergilendiği bir müze yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Canlı hareketli, çok sayıda gümüş takı, el yapımı bakır eşyaların satıldığı küçük dükkanların bulunduğu Ferhadija Caddesi’nden ilerlediğinizde XIX. yüzyılda yapılan Katolik Katedrali ile birlikte Ortaçağ Osmanlı döneminden, Ortaçağ Avusturya Macar İmparatorluğu dönemine geçersiniz. Caddenin bundan sonraki bölümü bu imparatorluğun izlerini taşır. Katedralin karşısında yer alan sokağa girdiğinizde artık Bosna kahvesi satan kafeler bulamazsınız. Ancak <strong>T.C. Ziraat Bankası şubeleri</strong> karşınıza çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedralin kuzeyinde Boşnak Müslüman nüfusun tarihini anlatan <strong>Boşnak Enstitüsü</strong> yer alır. Katedralin arkasından geçen <strong>Mula Mustafe Bašaskije Caddesi</strong>’nde biraz ilerlediğinizde cadde üzerinde gördüğünüz Pazar yeri sıradan bir Pazar yeri değil savaş esnasında birçok insanın öldürüldüğü bir pazar yeridir. Dikkatle bakarsanız pazarın arka tarafında bu olayı hatırlamak için asılmış kırmızı bir bayrak görürsünüz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tekrar Ferhadija Caddesi’ne dönüp, Katedralden sonra bu caddeye devam ettiğinizde sol taraftaki Oslobođenja Meydanı’nda ilginç bir heykel ile 1872 yılında Bizans Sırp tarzında yapılmış şehrin en büyük Ortodoks Kilisesi (Saborna Crkva) ile karşılaşırsınız. Saraybosna aynı cadde üzerinde veya ara sokaklarında Müslüman, Katolik, Ortodoks ve Musevi ibadet yerlerini ardı ardına görebileceğiniz Dünyadaki ender şehirlerden biridir. Bu nedenle Avrupa’nın Kudüs’ü olarak bilinir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ferhadija Caddesi’nin bittiği Maršala Tita Caddesi’nin başladığı noktada ise II. Dünya Savaşı’nda vefat eden tüm Boşnak, Sırp, Hırvatlar için yazılmış bir teşekkür yazısı ile sönmeyen bir meşalenin yer aldığı bir anı köşesi bulunur. Ancak bu yazının yer aldığı duvarda ilk göze çarpan şey ne yazık ki son savaştan kalan kurşun delikleridir. Maršala Tita Caddesi’ni yürüdüğünüzde alışveriş yerlerini, kafeleri ve caddenin sonunda sol tarafta <strong>Ali Paşa Camiî</strong>’ni<strong> (Alipašvina Mosque)</strong> görürsünüz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ferhadija ve Maršala Tita Caddeleri nehir kıyısındaki caddeye paralel olarak uzandığı için bu caddelerden istediğiniz an nehir kıyısına çıkabilirsiniz. Ali Paşa Cami’den sonra nehir kıyısına çıktığınızda ve ilk başladığınız Ulusal Kütüphaneye doğru geri yürüdüğünüzde nehrin karşı kıyısında görebileceğiniz önemli yapılar arasında Sanat Akademisi, Eski Sinagog (Stari Hram) ve Fatih Camiî yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin diğer önemli yapıları havaalanından Ulusal Kütüphane’ye doğru uzanan Zmaja od Bosne Caddesi üzerinde bulunur. Bunlar arasında savaş zamanı çeşitli uluslardan gazetecilerin konakladığı Holiday Inn Oteli, otelin karşı tarafında yer alan Ulusal Müze ve Tarih Müzesi sayılabilir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Saraybosna’ya seyahatiniz sırasında mutlaka uğramanız gereken yer Tünel Müzesi’dir. Havaalanı yakınında, her gün 9.00 ile 16.00 saatleri arasında açık olan bu müze bir insanlık dramını gözler önüne sermektedir. Savaş sırasında Saraybosna’nın dış dünya ile tek bağlantısını sağlayan (Butmir, Igman ve BH’in özgür bölgelerini birleştiren), 800 metre uzunluğunda, 1 metre genişliğinde, 1.5 metre yüksekliğinde olan, havaalanının altından geçen, tünel aracılığıyla taşınan askeri malzeme ve yiyecek sayesinde savaş sırasında 300.000 insanın hayatta kalmasını sağlayan, savaşın kazanılmasında önemli rol oynayan bu dar tünelin bir bölümü ve tünelin yanındaki ev, ev sahibi Kolar Ailesinin gayretleri sonucunda savaş sonrasında müze haline getirilmiştir. Müze kapsamında halen tünelin 20 metrelik orijinal bölümünü gezebilir, tünel yapımında ve tünelde kullanılan tüm malzemeleri görebilir. Tünel ile ilgili belgesel filmi gözyaşları içinde seyredebilirsiniz. Ayrıca ailenin savaşı yaşayan bireylerinden savaş ve tünel hakkında bilgi alabilirsiniz.</span></span></div></li></ul><p align="justify"><span style="color:#ff0000;"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><em>MOSTAR</em>:</span></strong> </span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hersek-Neretva Kantonu’nun siyasî, ekonomik ve kültür merkezidir. Velez, Hum ve Ćabulja dağlarının eteklerinde ve Neretva Nehri’nin vadisinde yer alır. Kara ve demiryolu sistemi ile kuzey ve güneyi birbirine bağlar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Oldukça uzun bir geçmişe sahip olan Mostar, altın çağını XVI. yüzyılda yaşamış, o dönemden bu yana Hersek’in sanayi ve kültür merkezi olmuştur. Bugün çok uluslu bir yönetim tarafından idare edilen Mostar'da savaş döneminde başlayan bölünmeler hala devam etmektedir. Hırvatlar nehrin </span><a title="Batı" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Batı"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">batısında</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, </span><a title="Müslüman" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Müslüman"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Müslümanlar</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ise </span><a title="Doğu" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/DoÄŸu"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">doğusunda</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yaşamaktadırlar. Savaş sırasında şehirden ayrılan Sırplar ise bir daha geri dönmemişlerdir. Şehrin her yerinde hala savaşın derin izleri görülmekte, Müslüman ve Hırvat bölgelerinde kurşunlanmış binalar, yıkılmış ibadet yerleri onarılmayı beklemektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Mostar’ın simgesi Mostar Köprüsüdür (Stari Most). Köprü, şehrin ortasından geçen </span><a title="Neretva Nehri" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Neretva_Nehri"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Neretva Nehri</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">’nin üzerinde yer alan köprülerden en güzelidir. </span><a title="Mimar Sinan" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Mimar_Sinan"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Mimar Sinan</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'ın </span><a title="Öğrenci" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Öğrenci"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">öğrencisi</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> <strong>Mimar Hayreddin</strong> tarafından 1557- </span><a title="1566" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1566"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1566</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılları arasında inşa edilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">30 mt. uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olan Köprü, Neretva Nehri'nden 24 metre yüksekliktedir. İnşaatında 456 kalıp taş kullanılan köprü, dönemine göre gelişmiş bir teknolojiyle inşa edilmiştir. Köprü, inşa edildikten sonra yakınındaki şehre ismini vermiş, şehirde ticareti canlandırmış ve zenginleştirmiştir. Köprü ayrıca şehrin erkeklerinin, nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak içi</span><a name="Y.C4.B1k.C4.B1l.C4.B1.C5.9F.C4.B1"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">n atladıkları bir yer olmuştur. Bu gelenek bu gün farklı şekilde uygulanmakta, köprü üzerinde bekleyen gençler belli bir ücret karşılığı köprüden atlamaktadırlar. Ayrıca Mostar Dalgıç Kulübü belli bir ücret karşılığı arzu edenlerin köprüden nehre atlamalarını sağlamakta, köprüden atlayanlara sertifika vermektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olan, şehrin Müslüman ve Hırvat kesimini, birbirine bağlayan <strong>Mostar Köprüsü</strong> son savaş sırasında Hırvat ve Sırpların saldırılarına uğramış, 1993 yılı Kasım ayının sonunda da tamamen yıkılmıştır. Savaş sonrasında İngiliz güçleri yıkılan köprünün yerine geçici bir demir köprü yapmış, Mostar civarındaki diğer köprüler de yıkıldığı için köprü , nehrin iki yakasını birleştiren tek yapı ol</span><a name="Yeniden_in.C5.9Fas.C4.B1"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">muştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Mostar Köprüsü'nün eski hâline uygun olarak yeniden inşa çalışmaları (TİKA), </span><a title="UNESCO" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/UNESCO"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">UNESCO</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> ve </span><a title="Dünya Bankası" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dünya_Bankası"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dünya Bankası</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nın desteğiyle </span><a title="1997" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1997"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1997</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında başlamış, köprünün inşaatı bir </span><a title="Türk" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Türk"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Türk</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> şirketi tarafından gerçekleştirilmiştir. Mostar Köprüsü, aralarında </span><a title="Türkiye" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Türkiye"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Türkiye</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'nin de bulunduğu çok sayıda devletin temsilcilerinin hazır bulunduğu bir törenle, İngiliz </span><a title="Prens Charles (henüz yazılmamış)" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Prens_Charles&action=edit&redlink=1"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Prensi Charles</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarafından </span><a title="23 Temmuz" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/23_Temmuz"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">23 Temmuz</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> </span><a title="2004" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/2004"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">2004</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> tarihinde açılmıştır. Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte </span><a title="2005" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/2005"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">2005</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> yılında </span><a title="Dünya Miras Listesi" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dünya_Miras_Listesi"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dünya Miras Listesi</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">'ne eklenmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Muhteşem bir güzelliğe sahip olan taş köprünün iki tarafında köprü ile tam bir bütünlük içinde olan iki taş kule Helebija ve Tara bulunur. Kulelerden biri halen dalgıçların konaklama yeri, geçmişte silah deposu olan diğeri ise eski köprü ile ilgili belgelerin sergilendiği müze olarak kullanılır. Köprünün etrafı çatıları da özel bir taştan yapılmış, birkaç katlı taş binalarla çevrilidir. Mostar’ın görülmesi gereken önemli yerleri köprü ve civarındadır. Bunlar arasında şehrin önemli ana caddelerinden biri olan hala savaşın tüm izlerini taşıyan, Müslüman ve Hırvat bölgesini birbirinden ayıran Bulevar Hrvatskih Branitelja Caddesi, cadde üzerinde yer alan eski Katolik Kilisesi, onun yanında zengin bir kütüphaneye sahip olan manastır ve saat kulesi yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katolik Kilisesi’nden köprüye giden sokak <strong>(Cupca Oneščukova)</strong> üzerinde de çoğu savaştan tahrip olmuş eski Osmanlı evleri, hediyelik eşyaların satıldığı küçük dükkanlar bulunur. Kiliseden köprüye giden bu sokağın sağ alt tarafındaki bölgede Mostar Köprüsü’nün bir minyatürü olan köprü (Kriva Ćuprija) yer alır. 2001 yılında tahrip olan bu küçük taş köprü daha sonra aslına uygun şekilde onarılmaya çalışılmıştır. Cupca Oneščukova Caddesi üzerinde eski evlerin yanında Osmanlı hamamı da bulunur. Hamamın bulunduğu bölgede ise çok sayıda kafe ve restoran yer alır. Bu kafelerden, Mostar Köprüsü ile nehrin muhteşem manzarası görülür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Mostar Köprüsünü geçtikten sonra Mostar’ın en eski caddelerinden biri olan dar, uzun Kujundžiluk başlar. Bu cadde daha sonra Braće Fejića adı ile devam eder. Kuzundžiluk Caddesi ve caddeye bağlanan dar ara sokaklar şehrin eski çarşı bölümünü oluşturur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Geçmişte kuyumcu, demirci, kürkçü, ipekçi, kılıççı, tüfekçi, saatçilerin imalat ve satış yerlerinin yer aldığı bu sokaklar bugün büyük ölçüde restoranlar, çoğunlukla bakır eşya başta olmak üzere çeşitli hediyelik eşyalar satan dükkanlarla dolmuş, orijinal imalat yerleri azalmıştır. Bu canlı, turistlerle dolu cadde ve ara sokaklar kendinizi tarihin farklı bir döneminde hissetmenize neden olur. Ancak caddenin başında hediyelik eşya satan küçük bir dükkana girdiğinizde köprünün savaş sırasındaki durumunu gösteren duvara asılmış resimler sizi günümüze getirir, gözyaşlarınızı tutamazsınız. Bu dükkanın biraz ilerisinde ise mağara şeklinde inşa edilmiş, nargilesi ile meşhur barlarından biri olan Ali Baba’nın Mağarası yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çok sayıda camiinin bulunduğu bu bölgede, köprüden yaklaşık 200 metre uzaklıkta bulunan 1617 yılı yapımı <strong>Koski Mehmet Paşa Camiî</strong> (Koski Mehmed Paša Mosque) şehrin en güzel camilerinden biridir. Caminin Neretve’ ya bakan bölümünde, eski medrese odaları, şadırvan ve türbeli küçük bir mezarlık bulunur. Buradan Mostar Köprüsü’nün muhteşem görüntüsünü seyredebilir. En güzel köprü fotoğraflarını çekebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Camiden biraz ileride şehirdeki tarihi üç Osmanlı evinden biri olan Türk Evi bulunur. 350 yıllık bu evin kapısında ev sahiplerinin resmi, avlusunda ilginç bir süs havuzu yer alır. Dekorasyonu ve mimarisi ile bu güzel ev Osmanlı dönemi ev yaşamını sergiler. Bu evin dışında nehir kenarında bulunanev ile çarşının diğer tarafında yer alan Kajtaz Evi, Muslibeyzade Evi şehrin önemli tarihi evleri arasındadır. Hersek’in en büyük camilerinden biri olan 1557 yılında yaptırılan Karagöz Bey Cami (Karadjozbeg Mosque) ise Türk Evine ve eski çarşıya yakındır. Camiî savaş sırasında tahrip olmuş; ancak onarılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin Hırvatların yaşadığı batı bölgesinde görülmesi gereken iki önemli yapı ise Partizan Şehitliği (Kraljice Katarine) ile Rondo’dur. Şehitlik 1941-1945 arasında şehit olan anti faşistlerin anısına 1965 yılında yapılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Mostar’ın merkezi kadar çevresinde de görülmeye değer yerler bulunur. Bunlar arasında 1981 yılında Meryem Ana’nın bir grup çocuğa göründüğüne inanılan<strong> Međugorje</strong>, Hersek’in en eski arkeolojik kültür ve tarih anıtlarının bulunduğu Stolac, bataklık kuşlarının Avrupa’daki en büyük doğal merkezi olan <strong>Hutovo Blato,</strong> Buna nehrinin kenarında kurulu nehir kaynağının başına bulunan tekke ile tanınan <strong>Blagaj</strong> ve <strong>Počıtelj</strong> sayılabilir.</span></span></div></li></ul><p align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong><em>POČITELJ</em></strong>:</span></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Mostar’ın 20 km. güneyinde Neum ile Mostar arasında yer alır. Neretva Nehri’nin sol kıyısında tepelik alanda kurulmuştur. Köyün taştan yapılmış yapıları, tepeden Neretva’ya inen yokuşlar üzerine yerleşmiştir. Köyün hisar olduğu ilk bakışta anlaşılmaktadır. </span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Hisarın duvarları şehri kuşatmakta, tepelerden birinde eski dönemlerde gözetleme kulesi olarak kullanılan bir kale yer almaktadır. Şehirde bulunan tüm yapılar özel taşlarla kaplı çatıları da dahil tümü ile taştan yapılmıştır. Neretva Nehri kenarından köye bakıldığında tepedeki kaleden başka saat kulesi, han, <strong>Sinan İbrahim Paşa Medresesi (Sina Ibrahimpaša Madrasa)</strong> ve <strong>Hacı Ali Paşa Cami (Dadži Alija Mosque)</strong> hemen göze çarpar.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Son savaş sırasında camiî ve evlerin çoğu zarar görmüş ancak bir bölümü onarılmıştır. Bu evler içinde camiye yakın olan eski şehir yöneticilerinden <strong>Garvan Kapudanzade Ailesi</strong>’nin evi köyün en fazla ziyaret edilen yerlerinden biridir. Tipik bir Osmanlı köyü olan <strong>Počıtelj</strong>’de kadınlar ve çocuklar kağıt külâhlar içinde yörede yetişen kuru ve yaş meyveler satmakta, cami avlusunda ise; imam sizi yaptığı resimler ve sattığı meyvelerle karşılamaktadır.</span></span></div></li></ul><p align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"><strong><em><span style="color:#ff0000;">NEUM:</span></em></strong></span></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Hırvatistan toprakları arasında sıkışmış, Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin denize açılan "tek" kapısıdır. Az sayıda konutun yer aldığı <strong>stratejik açıdan önemli bu küçük sahil beldesi</strong>nde, tur otobüsleri genelde yolcuların küçük marketlerden gümrüksüz mal alış-verişi yapmaları için durmaktadır.</span></span></div></li></ul><p align="center"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:Trebuchet MS;"><span style="color:#99ff99;"><em>*Yazıda tarihî eserlerin, cadde ve meydanların orijinal adlarının kullanılmasına özen gösterilmiştir.</em></span></span></span></p><p align="center"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:Trebuchet MS;"><span style="color:#99ff99;"><em>**Bu yazı, 2008 Haziran ayında Bosna Hersek'e yaptığım seyahat sırasında gezdiğim yerler, edindiğim izlenimler, Rehberimiz <strong>Reyhan Fevzioğlu Paşiç</strong>’in verdiği bilgiler ve aşağıda belirtilen kaynaklar doğrultusunda hazırlanmıştır:</em></span></span></span></p><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:Trebuchet MS;"><span style="color:#99ff99;"><em><p align="center"><br /></em></span><span style="color:#99ff99;"><em><a href="http://www.fotogezgin.com/haber_detay.asp?haberID=1018">http://www.fotogezgin.com/haber_detay.asp?haberID=1018</a></em></span><br /></span></span><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:Trebuchet MS;"><span style="color:#99ff99;"><em><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna_Hersek">http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna_Hersek</a><br /><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Saraybosna">http://tr.wikipedia.org/wiki/Saraybosna</a><br /><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Mostar">http://tr.wikipedia.org/wiki/Mostar</a><br /><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Mostar_Köprüsü">http://tr.wikipedia.org/wiki/Mostar_Köprüsü</a></em></span></span></span></p><p align="center"> </p><p align="center"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:Trebuchet MS;"><span style="color:#99ff99;"><em>Lonely Planet, Western Balkans, Richard Plunkett, Vesna Maric, Jeanne Oliver, ISBN 1-74104-610-6, 2006. (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitapevi’nden, bu kitapevinin bulunmadığı yerlerde </em></span><span style="color:#99ff99;"><em><a href="mailto:post@remzi.com.tr">post@remzi.com.tr</a> </em></span><span style="color:#99ff99;"><em>web adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz).<br />Edis – Başro Kolar ,Tunel<br />Hercegovina, Spektar.</em></span></span></p></span><div align="center"></div>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-44724909177122876452008-11-30T20:19:00.008+02:002009-03-08T17:05:26.876+02:00SiNGAPUR<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC-5OzJ8Ckq18dc9VMWZJuvc1HFQiAEnpMTzAZ7BrTZQl_emIdP2i4fh0AvaRwVbWnNmkbA2EsW3nhTWeJKFJE2ybQU70OgVJv0AL-CAG4Jp7unFFuPa3bD5dFuRyy6-lbPxMioNsd-wvy/s1600-h/singapur.png"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><strong><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5274516955735521442" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 289px; CURSOR: hand; HEIGHT: 320px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC-5OzJ8Ckq18dc9VMWZJuvc1HFQiAEnpMTzAZ7BrTZQl_emIdP2i4fh0AvaRwVbWnNmkbA2EsW3nhTWeJKFJE2ybQU70OgVJv0AL-CAG4Jp7unFFuPa3bD5dFuRyy6-lbPxMioNsd-wvy/s320/singapur.png" border="0" /></strong></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong><span style="color:#ff0000;"> ORKİDE CENNETİ: <em>SİNGAPUR*</em></span></strong></span></div><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><strong><span style="color:#ff0000;">Prof. Dr. Aysen TOKOL</span><br /></div></strong></span><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Singapur Güneydoğu Asya’da yer alan bir ada devletidir. Malakka Boğazı ve Güney Çin Denizi arasında </span><a title="Malay Yarımadası" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Malay_Yarımadası"><span style="color:#33ccff;">Malakka Yarımadası</span></a><span style="color:#33ccff;">'nın güneydoğu ucunda yer alır. Kuzeyde </span><a title="Malezya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Malezya"><span style="color:#33ccff;">Malezya</span></a><span style="color:#33ccff;">'nın </span><a title="Johor" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Johor"><span style="color:#33ccff;">Johor</span></a><span style="color:#33ccff;"> Eyaleti, güneyde </span><a title="Endonezya" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Endonezya"><span style="color:#33ccff;">Endonezya</span></a><span style="color:#33ccff;">'nın </span><a title="Riau Adaları" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Riau_Adalar%C4%B1&action=edit"><span style="color:#33ccff;">Riau Adaları</span></a><span style="color:#33ccff;"> ile çevrilidir. Anakaradan Johor Boğazı ile ayrılır. Malezya’ya iki uzun köprü ile bağlanır. Güneydoğu sahilindeki 63 küçük ada ile birlikte yüzölçümü yaklaşık 682 km kare civarındadır. Dünyanın en küçük yirmi ülkesinden biridir. Geçmişte ormanlarla kaplı olan Singapur’un en yüksek noktası 164 mt. yükseklikteki Timah Dağı’dır. Singapur yaklaşık 5 milyon nüfusa sahiptir. Bu küçük şehir devletinde, nüfusun %75’i ülkenin en büyük şehri ve başkenti olan Singapur Şehri’nde yaşar. Nüfusun % 76.8’ini Çinliler, % 13.9’unu Malaylar, % 7.9’unu Hintliler, kalanını da azınlıklar oluşturur. Küçük bir ada olduğu için km kareye düşen kişi sayısı yüksektir. Yıllık nüfus artış oranı yaklaşık % 1.2 olup, genç bir nüfusa sahiptir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nüfusun çoğunluğunu oluşturan Çinliler, anavatanlarının güney lehçelerinden en az birini konuşurlar. Ancak Singapur hükümeti kuzey lehçesi olan Mandarin’i resmi Çin dili olarak kabul etmiştir. Benzer şekilde Hintliler de altı lehçeden en az birini konuşurlar. Ancak Tamil resmi Hint dili olarak kabul edilmiştir. Malaylar, Malayca konuşurlar. Halen İngilizce, Malayca, Mandarin, Tamil ülkenin resmi dilleridir. Singapur, diğer Asya ülkelerine göre okuma yazma oranı yüksek bir ülkedir. Halen ülkede okuma yazma oranı % 95 civarındadır. Dil çeşitliğine karşılık eğitim düzeyi yüksek olduğu için ülkede İngilizce yaygın şekilde kullanılmakta, dil sorunu yaşanmamaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ülkede din konusunda büyük bir hoşgörü hâkimdir. Şehri gezerken bir sokağın başında Hint tapınağı, diğerinde cami, onların biraz ilerisinde bir kilise görebilirsiniz. Singapur’da Budist, Konfüçyüs veya Taoist Çinliler, Müslüman Malaylar, küçük bir bölümü Hindu kalanı Müslüman Hintli ve Pakistanlılar ile Hıristiyanlar günümüzde büyük bir hoşgörü içinde bir arada yaşarlar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Singapur’un tarihi geçmişi çok eskilere dayanır. Bulunan az sayıda tarihi eser adada tarih öncesinde dağınık bir yerleşimin olduğunu göstermektedir. VII. yüzyılda merkezi Sumatra’da bulunan Malay Srivijaya İmparatorluğu adada Temasek adında küçük bir ticaret limanı kurmuştur. Liman X. yüzyılda Çinli tüccarların ticareti sonucu canlanmıştır. Rivayete göre, adanın adı XIII. yüzyılda Sumatra Prensi’nin adaya çıkarken gördüğü aslan nedeniyle Singa Pura–Aslan Şehir olarak değiştirilmiştir. Adanın gelişimi, 1370’lerde Cava’lı işgalcilerin Çin Siyam Savaşı’nda adayı yağmalamasına kadar sürmüştür. Bundan sonra ada kaderine terkedilmiş, dört yüzyıl boyunca limandan sadece korsanlar ve balıkçılar yararlanmışlardır.1500’lü yılların başında Avrupalılar baharat ticaretine doğrudan müdahale edebilmek amacıyla Asya’da yer aramaya başlamışlardır. Bu doğrultuda 1511 yılında Malakka Portekiz tarafından istila edilmiştir. Daha sonra Hollanda, Endonezya Adaları üzerinde kontrolü ele geçirerek, 1641 yılında bölgeyi işgal etmiştir. Ancak yenilgiye uğrayan Malakka Sultanı, Johor üzerinden Singapur üzerindeki gücünü sürdürmeye devam etmiştir.XIX. yüzyılın başında bu defa Britanya, bölgeye ilgi duymaya başlamıştır. Britanya, Güneydoğu Asya ticaretini tekeline alan Hollanda’nın, Napoleon tarafından işgali edilmesinden yararlanarak, Cava ve Sumatra dahil Hollanda’nın elinde bulunan bazı bölgeleri kısa sürede ele geçirmiştir. Britanya, savaşın sona ermesi ile adadan çekilmiş ancak Malakka Yarımadası’nı kontrol etmeyi sürdürmüştür. Bu dönemde Hollanda Doğu Hindistan Şirketi’nin Endonezya üzerindeki üstünlüğü, yerini Britanya Doğu Hindistan Şirketi’ne bırakmış, Britanya, Penang’a hakim olmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Britanya Doğu Hindistan Şirketi’nin yöneticisi Stamford Raffles 1819 yılında küçük bir keşif grubu oluşturarak, Malakka Yarımadası’nın ucundaki bölgeye gitmiş, <strong>Johor Kraliyet Ailesi</strong>’nin elinde bulunan çok az sayıda insanın yaşadığı Singapur’u keşfetmiştir. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Raffles 6 Şubat 1819 tarihinde Malaylı yöneticilerle anlaşarak burada bir ticaret limanı kurma izni almış, Singapur Limanı’nı vergiden muaf bağımsız bir ticaret limanı haline getirmiştir.Raffles ayrıca köleliği yasaklamış, her toplumun ayrı bölgelerde yaşadığı ve kendi kendini yönettiği merkezi bir yönetim planı oluşturmuştur. Singapur sokakları da standart Britanya Doğu Hindistan Şirketi politikaları doğrultusunda planlanmıştır. Bu planın izlerine günümüzde de rastlanmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Liman kısa sürede gelişmiş, adanın nüfusu Çin’den gelen göçmenlerle hızla artmıştır. 1824 yılında imzalanan bir anlaşma ile bölge Britanya ve Hollanda arasında paylaşılmış, ada Britanya’nın eline geçmiştir. 1832 yılında Singapur Penang ve Malakka dahil birleştirilen Boğazlar Yerleşimi’nin başkenti olmuş, Britanya egemenliğindeki Hindistan’ın yönetimine bırakılmıştır. Ancak Singapurlu tüccarlar vergisiz liman ticaretini kaybetmemek için Hindistan tarafından yönetilmeye karşı çıkmış, bunun üzerine Boğazlar Yerleşimi Londra’dan kontrol edilecek olan imparatorluk kolonisine dönüştürülmüştür. Bu dönemde liman ve şehir gelişirken özellikle Çinliler arasında afyon, içki, kumar yaygınlaşmış, yasa dışı olaylar artmaya başlamıştır. 1851 yılında çıkan ilk büyük isyanda Çinlilerle Avrupalılar arasında çatışmalar çıkmış, çok sayıda insan ölmüştür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">1869 yılında Süveyş Kanalı’nın açılması Singapur’un önemi arttırmış, Britanya İmparatorluğu için liman büyük önem kazanmıştır. Bunun üzerine liman genişletilmiş, Çin’den yeni işçiler getirilmiştir. Buharlı gemilerin çoğalması, Malakka Yarımadası’ndaki kauçuk ve kalay madeni ürünlerinin Çinli tüccarlar tarafından Singapur’dan ihraç edilmeye başlanmasıyla göç ve zenginlik artmıştır. Malaya Federasyonu’nun 1895 yılında kurulması ile Singapur Malezya’dan ayrılmıştır. Bu yıllarda Çin’deki siyasi hareketlilik Singapur’da da milliyetçi ve komünist görüşlerin yayılmasına yol açmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Singapur, I.Dünya Savaşı’ndan fazla etkilenmemiştir. Ancak Britanya’nın tüm gemilerini Asya sularından çekmesi güç dengesini Japonya lehine çevirmiştir. 1920’lerde Çin’deki siyasi gelişmelerin sonucunda bu ülkeden gelen göçmen sayısı da sınırlanmıştır.II. Dünya Savaşı Singapur için dönüm noktası olmuştur. Britanya’nın Avrupa’daki savaşa yoğunlaşması üzerine Singapur korumasız kalmış, uzun bir mücadeleden sonra ada Japonlar tarafından 1942 yılında işgal edilmiştir. Japon işgali sırasında ada zor günler geçirmiş, Avrupalı sivillerle, Britanyalı, Avusturalyalı, Hintli askerler 3.5 yıl boyunca esir hayatı yaşamışlardır. <strong>Changi Hapishanesi</strong> dünyanın en kötü koşullarına sahip hapishanelerinden biri olmuş, askerlerin çoğu <strong>Burma demiryolu inşaatı</strong>nda ölmüşlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Japonya’nın yenilmesi üzerine ada, 1945 yılında, Güneydoğu Asya Müteffikleri Yüksek Komutanlığı’na teslim edilmiştir. 1946 yılında Singapur Malezya’dan bağımsız bir kraliyet kolonisi haline gelmiştir. 1948 yılında ilk seçimler yapılmış, ancak seçimlere rağmen yüksek otorite Britanya tarafından atanan vali olmuştur. Siyasi istikrarsızlığın yaşandığı bu dönemde siyasi partiler arasında Halk Eylemi Partisi 1956 yılında başarılı olmuş, 1959 seçimlerinde parlamentoda çoğunluğu ele geçirmiştir. Parti bu başarısını diğer seçimlerde de sürdürmüş, ülkenin siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda gelişmesini sağlamıştır. Britanya’nın etkisi 1959 yılına kadar sürmüş, Singapur 3 Haziran 1959 tarihinde özerklik kazanmıştır. 31 Ağustos 1963 tarihinde de bağımsızlık ilan edilmiş, bağımsızlığın ilanından hemen sonra ülke Malezya Federasyonu’na katılmıştır. Ancak federasyonda hâkim grup olan </span><a title="Malaylar" href="http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Malaylar&action=edit"><span style="color:#33ccff;">Malaylar</span></a><span style="color:#33ccff;"> ile Singapur’da çoğunluğu oluşturan Çinliler arasında anlaşmazlıklar çıkmış, bunun üzerine Singapur, federasyondan ayrılarak </span><a title="9 Ağustos" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/9_AÄŸustos"><span style="color:#33ccff;">9 Ağustos</span></a><span style="color:#33ccff;"> </span><a title="1965" href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1965"><span style="color:#33ccff;">1965</span></a><span style="color:#33ccff;"> tarihinde ayrı bir devlet olmuştur.Singapur halen kişi başına düşen milli gelir, ekonomik kalkınmışlık ve şehircilik açısından batı Avrupa ülkeleri seviyesindedir. Singapur ekonomisi, 1960 yılında geniş petrol yataklarının Endonezya ve Malezya kıyılarında bulunmasından sonra, büyük gelişme göstermiş, Güneydoğu Asya’nın endüstri merkezi haline gelmiştir. Ülke halen dünyanın ikinci büyük petrol rafinerisine sahiptir. Elektronik alanında Ekvatorun silikon vadisidir. Ayrıca gemi yapımcılığı, tekstil, gıda ve kereste sektörlerinde büyük gelişme kaydetmiştir. Ticaret gelişmiştir. Ülke dünyanın en işlek limanlarından birine sahiptir. Singapur, 160’dan fazla uluslararası bankanın faaliyet gösterdiği dünyanın önde gelen finans merkezlerinden biridir. Ayrıca ulaştırma, sigortacılık, haberleşme, depolama, turizm önemli bir gelir kaynağıdır. Balıkçılık son yıllarda gelişmiştir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’da <a name="Siy.C3.A2s.C3.AE_Hayat"></a>işgücünün yaklaşık % 52’si endüstri, % 33’ü ticaret ve hizmetler, %2 si tarımda istihdam edilmektedir. Singapur’da işsizlik oranı düşüktür. Singapur, Ekvatora sadece 136.8 km. uzaklıktadır. Bu nedenle çok sıcak ve nemli bir iklime sahiptir. Mevsimlere göre ısı ve nem değişikliği oldukça azdır. Ancak sıcaklık yaz aylarında daha da artar. Sıcaklık gündüz ortalama 31, gece 24 derece, nem oranı %84 civarındadır. Ülke her mevsim yağışlıdır. Özellikle ekim ile ocak ayları arasında kuzeydoğu musonları yoğun yağışlara neden olur. Bu yağışlar genelde kısa sürer. Ancak nem oranını daha da arttırır. Bu nedenle Singapur’a gitmek için en uygun zaman şubat, Ekim ayları arası özellikle Mart, Nisan ve Mayıs aylarıdır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Neme karşı duyarlı iseniz veya güneşten etkileniyorsanız Singapur’a giderken dikkatli olmalısınız. Ayrıca sağlık sorunlarınız varsa ülkede sağlık hizmetlerinin ücretli olduğunu dikkate alarak seyahat sigortanızın sağlık harcamalarını da kapsamasına özen göstermeli, eczanelerin gece kapalı olduğunu bilerek tüm ilaçlarınızı yanınızda götürmelisiniz. Bunların yanında her mevsim yağışlı bir ülkeye gittiğinizi unutmadan yanınıza mutlaka ince bir yağmurluk ve büyük bir şemsiye almalısınız. Singapur’da tüm kapalı alanlar aşırı derecede soğuk olduğu için her zaman yanınızda kalın bir kazak veya bir şal bulundurmalısınız. Seyahatiniz sırasında hasta olmamak için kapalı alanlardan açık alanlara girip, çıkarken dikkatli olmalısınız.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur festivaller şehridir. Kültür çeşitliliği nedeni ile ülkede yıl boyunca renkli festivaller yapılır. Dini festivallerin tarihleri her yıl değişir. Seyahatinizi festival zamanına getirmek isterseniz yıllık festival programını gitmeden önce öğrenmeniz gerekir. Festivaller içinde en ilginç ve canlı olanı Çin Yeni Yılı’dır. Ocak ayının sonu ile şubat ayı başında gerçekleşen bu festival 15 gün sürer. Sokaklarda yapılan renkli gösteriler sizi büyüler.Singapur Türkiye’den oldukça uzaktır. Gidiş rotanıza bağlı olarak uçak yolculuğunuz 10-12 saat sürer. Türkiye ile Singapur arasında saat farkı fazla olduğu için yolculuğunuz esnasında uyum sorunu yaşayabilirsiniz. Singapur Türklerden vize istemeyen ender ülkelerden biridir. Ancak pasaportunuzun geçerlilik süresinin en az altı ay olması gerekir.Türkiye’den Singapur’a gitmek yüksek uçak bilet fiyatları nedeniyle oldukça maliyetlidir. Bu nedenle sadece Singapur’a gitmek yerine bu ülkeye yakın ülkeleri de içine alan bir seyahat programı düzenlemeniz veya seyahat acentalarının düzenlediği birden fazla ülkeyi kapsayan farklı tur programlarından birine katılmanız daha uygun olur.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’a bir tur programına katılmadan gitmişseniz konaklama konusunda sorunla karşılaşmazsınız. Şehir konaklama açısından size farklı seçenekler sunar. Oteller şehrin belli bölgelerinde toplanmıştır. Her biri birbirinden lüks oteller Orchard Road, Scotts Road, Raffles City ve Marina Square bölgesinde, daha ucuz olanlar Bencooleri Road üzerinde yer alır.Singapur güvenli bir ülkedir. Yasalardaki ağır yaptırımlar nedeniyle burada gece, gündüz tek başınıza rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bununla birlikte özellikle kalabalık alanlarda tedbirli olmanızda yarar vardır. </span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur aynı zamanda dünyanın en temiz ülkelerinden biridir. Şehirde bazı bölgeler temizlik açısından diğerlerine göre biraz daha geride kalsa da, temizlik ve düzeni havaalanından itibaren her yerde görebilirsiniz.Singapur kurallar ülkesidir. Başta <strong>sakız çiğnemek</strong> olmak üzere <strong>trafik kurallarına uymamak, çevreyi kirletmek, kapalı yerlerde sigara içmek, hız limitini aşmak, yaya geçitleri dışında karşıdan karşıya geçmek</strong> para cezası ile cezalandırılır. Aynı hareketlerin tekrarı bazı kamu hizmetlerini yerine getirmeyi gerektirir. Bu nedenle kurallara uyma konusunda çok dikkatli olmalısınız.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’da yemek olayı başlı başına bir şölendir. Şehirde dünya mutfağının tüm seçkin örneklerine rastlayabilirsiniz. Burada kaldığınız süre boyunca <strong>Brezilya, Fransa, İtalya, İrlanda, Japonya, Kore, Tayland, Vietnam, Endonezya, Nepal, Çin, Hindistan, Malezya</strong> ve <strong>Peranaken mutfağı</strong>nın farklı lezzetlini deneyebilirsiniz. Ayrıca deniz ürünlerinin her çeşidini bulabilirsiniz. Özellikle Singapurlular'ın çok sevdikleri zencefil, sarımsak, acı biberle tavada kabuğu ile kızartılmış acılı yengeci denemelisiniz. Çin mutfağını seviyorsanız bu mutfağın farklı yörelerine özgü lezzetlerini tadabilirsiniz. Ancak mide sorununuz varsa yemek seçerken dikkatli olmalısınız. Zira bu ülkede yemekler, hatta Amerikan tarzı fast food türü yiyecekler bile genelde son derece baharatlı ve çok acıdır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’da tropik meyvelerin her çeşidine rastlayabilirsiniz. Özellikle papaya, rambutan, mangosteen, chiku, durian’ı mutlaka tatmalısınız. Ayrıca bu meyvelerin sularını, farklı meyve suyu karışımlarını denemelisiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’da alkollü içeceklerin satışı belli kurallara bağlı ve sınırlıdır. Vergi oranı yüksek olduğu için alkollü içecekler çok pahallıdır. Bu nedenle yemek sırasında içki alırsanız yediğiniz yemeğin fiyatından çok daha fazla miktarda bir parayı içki için ödemek zorunda kalabilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’da yemek yiyebileceğiniz farklı özelliklere sahip çok sayıda yemek yeri bulabilirsiniz. Restoranlar bol ve çeşitlidir. Bir bölümü sadece belli mutfaklarda uzmanlaşmıştır. Her türlü yerel yiyeceği ve dünya mutfağının çeşitli örneklerini bir arada bulabileceğiniz yiyecek merkezleri ise ucuz ve ilginçtir. Bazıları kapalı, bazıları açık alanda kurulu bu büyük merkezler size tam bir görsel şölen sunar. Seyahatiniz sırasında bu merkezlerden birine mutlaka girmeli, burada kendinize güzel bir ziyafet çekmelisiniz. Yemek için fazla zaman harcamak istemezseniz o zaman turistik bölgelerde kurulan yerel mutfakların ürünlerinin satıldığı seyyar yemek satıcılarını deneyebilirsiniz. Ayrıca kafeler de size lezzetli yiyecekler sunar. Ancak buralarda seçenekler biraz daha sınırlıdır. Singapur’da yemek yerlerinin bir bölümü belli saatler arasında açıktır. Bazıları ise 24 saat hizmet verir.Singapur tam bir alışveriş cennetidir. Şehirde 150’den fazla alışveriş merkezi bulunur. Orchard Road, Marina Square, Raffles City, Suntec City’de yer alan alışveriş merkezlerinin dışında Çin Mahallesi, Hint Mahallesi ve limanda da alışveriş merkezleri bulunur. Ayrıca Orchard Road üzerinde, onun ara sokaklarında, başta Hilton Oteli olmak üzere burada bulunan lüks otellerin içinde çok şık, kaliteli ve markalı ürünler satan mağazalar yer alır. Çin Mahallesi, Hint Mahallesi ve Arap Caddesi’nde yerel ürünler satan çok sayıda mağaza bulunur.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Şehrin en önemli alışveriş merkezleri arasında <strong>Orchard Road</strong> üzerinde lüks malların satıldığı <strong>Ngree Ann City, Lucky Plaza, Çin Mahallesi</strong>’nde her türlü elektronik eşyanın satıldığı Sim Lim Tower, North Bridge Road üzerinde her türlü lüks malların satıldığı Raffles City, bilgisayar ürünlerinin satıldığı Funan the IT Mall, Temasek Boulevard üzerinde Suntec City, Tanglin Road üzerinde her türlü antika, halı ve kitap bulabileceğiniz Tanglin Shopping Center ve Hint Mahallesi’ndeki Serangoon Road üzerinde her türlü ürünün satıldığı <strong>Mohammad Mustafa Center</strong> sayılabilir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’da giyimden, ayakkabı, tekstil ürünleri, takı, antika, el işleri, saat, elektronik eşya, kamera, bilgisayar, çiçek ve spor malzemelerine kadar aradığınız her şeyi her kalitede ve fiyatta bulabilirsiniz. Ancak Singapur’a özgü küçük hediyelik eşyalar almak isterseniz şehrin simgesi olan Merlion’u, özel bir teknikle altınla kaplanan, Risis Orkide’sinden yapılan ilginç takı veya süs eşyalarından veya Singapur’a özgü siyah inci, safir, zümrüt gibi değerli taşlardan yapılmış takılardan satın alabilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’ta alışveriş sıkı pazarlığa tabidir. Bu nedenle Türkiye’den giderken ne alacağınıza karar vermeniz, fiyat ve model araştırması yapmanız işinizi kolaylaştırır. Bir malı satın almadan önce de farklı mağazaları dolaşmanız, kalite, model ve fiyat karşılaştırması yapmanız uygun olur. Ayrıca alışveriş yaparken yanınızda mutlaka bir hesap makinesi buldurmanız, Amerikan $'ı ile Singapur $'ını birbirine karıştırmadan ve satıcının hızla yaptığı hesaba kapılmadan fiyatı bir defa da kendiniz hesaplamanız iyi olur. Özellikle elektronik eşya alacaksanız garanti belgesi olmasına, Türkiye’deki standartlara uygun özelliklere sahip olmasına dikkat etmenizde yarar vardır. Vergi iadesinden yararlanabilmek için de alışveriş yaptığınız mağazalarda form doldurmayı unutmamalısınız.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur ve çevresini kendiniz rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bunun için size gerekli olan bir harita, metro kullanacaksanız MRT istasyonlarından almanız gereken <strong>A Quick Guide to MRT Travel,</strong> otobüs ve MRT kullanacaksanız daha ayrıntılı bilgiler içeren, kitabevleri, MRT ve otobüs istasyonlarından satın alabileceğiniz TransitLink Guide, Singapore Bus Guide ile havaalanındaki turizm ofisi, oteller, restoran ve kafelerden ücretsiz alabileceğiniz şehirdeki etkinlikleri gösteren küçük kitapçıklardır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’da ulaşım olanakları iyi gelişmiştir. Metro sistemi- MRT hızlı, konforlu, kolay bir ulaşım aracıdır. MRT şehir merkezinde yeraltından, şehrin diğer yerlerinde yerüstünden geçer. Şehrin büyük bölümüne ve havaalanını ulaşır. Sabah saat altıdan gece yarısına kadar aralıksız çalışır. MRT hatları ile ilgili şema istasyonlarda ve araçlarda bulunur. MRT biletlerini istasyonlardan alabilirsiniz.Kaldığınız süre içinde otobüs ile seyahat etmeyi düşünüyorsanız kolaylık ve maliyeti dikkate alarak kart (ez link kart) satın almalısınız. Bu kartı aynı zamanda MRT için de kullanabilirsiniz. Singapur’da otobüsler ulaşım için en ucuz seçenektir. Otobüslerin klimalı olanları diğerlerine göre biraz daha pahallıdır. Ancak otobüsler yoğun saatlerde çok kalabalıktır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Taksiler ucuz ve güvenlidir. Ancak sağanak yağmur sırasında, yoğun saatlerde, gece yarısına doğru taksi bulmakta güçlük çekebilirsiniz. Taksi kullanımı yaygın olduğu için yollarda boş taksi bulma olasılığınız da sınırlıdır. Bu nedenle taksiye otelinizden, alışveriş merkezlerinin yakınlarındaki resmî duraklardan veya havaalanından binmeniz gerekir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Tur programlarından yararlanmak isterseniz otelinizden özel veya programlı turlar konusunda yardım alabilirsiniz. Ayrıca şehrin birçok yerinde bulunan turizm bürolarından yararlanabilirsiniz. Singapur’a gitmeden önce de <a href="http://www.newasia-singapore.com/"><span style="color:#33ccff;">http://www.newasia-singapore.com/</span></a> web adresinden bu büroların yerleri, tur programları ve diğer etkinlikler hakkında bilgi alabilirsiniz. Bu bilgiler ışığında, içeriklerine bakarak, her birinde farklı seçenekler bulunan, şehir turları, yürüyüş turları, tarih turları, hobi turları, Singapur yaşamı ile ilgili turlar, park ve ada turları, bisikletli çekçek turları gibi tur gruplarından ilginizi çekenleri seçebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Ayrıca turistleri dolaştıran <strong>turist otobüsleri (hop on & hop off)</strong> ile şehri dolaşabilirsiniz. Bunlar <strong>Orchard Road, Bugis Junction, Suntec City, Boat Quay, Chinatown, Little India </strong>ve <strong>Singapure Botanic Garden</strong> arasında düzenli aralıklarla 9.00- 18.00 saatleri arasında dolaşır. Otobüs biletleri araçta veya bazı otellerde satılır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur’u kendiniz gezmek isterseniz haritada öncelikle Singapur Nehri (Singapore River) ile Marina Körfezi’ni (Marina Bay) bulmalısınız. Nehrin körfezle birleştiği bölge, buraya yakın nehrin her iki tarafında kalan bölgeler ve körfez civarı sizin gezmeniz gereken önemli yerlerdir. Haritaya dikkatle bakarsanız nehrin bu bölümünde köprülerle nehrin bir tarafını diğer tarafına bağlayan uzun caddeler görürsünüz. Bu caddelerden biri, nehrin bir tarafında South Bridge Road, diğer tarafında North Bridge Road adını alan caddedir. Bu cadde sizi şehrin merkezine, Çin Mahallesi’ne ve Müslüman Mahallesi’ne (Kampong Glam) götürür. Caddeye paralel uzanan diğer iki cadde de sizi görmeniz gereken yerlere ulaştırır. Haritada bulmanız gereken diğer cadde iç tarafta kalan, şehir merkezinde Stamford Road sonra Orchard Road adı ile devam eden caddedir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong>Orchard Road</strong> şehrin en ünlü caddesidir. Bu geniş caddenin her iki tarafında da dev oteller, her biri birbirinden ilginç mimariye sahip çok katlı alışveriş merkezleri, şık mağazalar, kafe ve restoranlar bulunur. Şehrin en lüks alışveriş merkezleri cadde üzerinde veya ara sokaklarda sıralanmıştır. Hilton Oteli’ne yakın Tanglin Shopping Center, iki dev bloktan oluşan kırmızı renkte, önünde modern bir heykel ve çeşme bulunan Ngee Ann City, mavi renkli Wisma Atria, kırmızı ve yeşil renkli Çin mimari tarzı çatısı ile C. K. Tang, diğerlerinden farklı mimarisi ve nostaljik havası ile adını Malaylı kadınlarla evlenen göçmen Çinlilerin çocuklarından alan Peranaken Palace mutlaka görmeniz gereken alışveriş merkezleridir.Cadde, gece gündüz her saatte inanılmaz biçimde kalabalık ve canlıdır. Singapur’un nemli sıcak havası size uzun yürüyüş olanağı vermediğinden caddeyi gezmek için en uygun zaman akşam saatleridir. Bu saatlerde parlak ışıklar altında cadde daha da güzeldir. Özellikle Singapur’a yılbaşında veya Çin yeni yılında gitmişseniz caddenin ışıklandırılmasına, caddedeki ilginç yılbaşı ağaçlarına, masal kahramanlarının minyatürlerine hayran kalırsınız. İsterseniz gece bir kafeye oturup, ışık seli içinde caddeden geçen birbirinden şık Asyalıları ve büyük telâş içinde koşturan turistleri büyük bir keyifle izleyebilirsiniz.Şehrin diğer önemli caddesi Stamford Road olarak bilinen caddedir. Bu cadde şehir merkezinden geçer ve Orchard Road ile birleşir. Caddenin, Raffles City ile Orchard Road arasında kalan bölümünde Singapur Tarih Müzesi (Singapore History Museum) ile caddeye yakın Bras Basah Road üzerinde Singapur Sanat Müzesi (Singapore Art Museum) bulunur. Singapur Sanat Müzesi 1957 yılına kadar katolik okulu olarak kullanılan tarihi, şık bir binada yer alır. Müzede XX. Yüzyıl Güneydoğu Asya sanatının en güzel örnekleri ile Amerika ve Avrupa’dan getirilen çeşitli eserler sergilenir. 4000’nin üzerine eserin yer aldığı müzede heykel, resim ve değerli eşyalardan oluşan koleksiyonlar görülmeye değer.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Raffles City yakınında, Stamford Raod ile Clarke Quay arasında uzanan Hill Street ise Britanya döneminden kalan şık binalarla süslü güzel bir caddedir. Caddenin sonunda Singapur nehrinin kıyısında yer alan Clarke Quay gündüz sessiz, sakin, gece son derece canlı alışveriş, eğlence ve yemek bölgesidir. Clarke Quay, Çinli tüccarların depo evlerinin günümüzde restoran, bar, kafe ve eğlence merkezi haline getirilmesi ile oluşturulmuş, gece hoş vakit geçirebileceğiniz küçük, şirin bir yerdir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Hill Street veya Stamford Road üzerinden kolaylıkla ulaşılabileceğiniz park ise Fort Canning Park’dır. Parkın içinde, Raffles’in evini, onun kurduğu ilk botanik parkı, ilk hıristiyan mezarlığını, II.Dünya Savaşı sırasında kullanılan Britanya sığınaklarını, iki gotik kapıyı, ASEAN ülkelerinin her birini simgeleyen modern heykel parkını (ASEAN Sculpture Park) görebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Şehirde tarihî eserler sınırlıdır. Şehrin önemli tüm tarihî binaları, şehrin merkezinde, eski koloni bölgesinde yer alır. Bölgede eski ve yeni binalar iç içe geçmiştir. Bir tarafta dev cam ve çelik gri binalar diğer tarafta onların yanında küçük kalan, geçmişi anımsatan, bakımlı şık binalar, bir arada yer alır. Aralarda da geniş yeşil parklar bulunur.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Stamford Road ile North Bridge Road’un kesiştiği yerde gördüğünüz dev gri yapı topluluğu alışveriş merkezi, ofis, iki otelden oluşan Raffles City’dir. Bu dev çelik binaların yan tarafında, North Bridge Road üzerinde, koloni dönemi mimari tarzı ile yapılmış, birbirine şık bahçelerle bağlanan birbiri içine geçmiş yapı topluluğundan oluşan Raffles Otel yer alır. İçini rahatlıkla gezebileceğiniz otelde çok şık döşenmiş çok sayıda restoran, kafe, bar ve mağazalar bulunur. Bunlardan özellikle Long Bar, Singapore Sling adını taşıyan kokteyli, bara gelenlerin yedikleri çerezlerin kabuklarını yere atmaları geleneği ile ünlüdür. Bu nedenle barın zemini çerez kabukları ile doludur. Otelin en üst katında ise bir müze bulunur. Raffles City’in karşısında yer alan ilginç yapı topluluğu Chijmes ise kilise ve çevresindeki evlerin düzenlenmesi ile oluşturulmuş iç içe geçmiş meydanlar, sayısız şık mağazalar, galeri ve restoranlardan oluşur.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Raffles City’nin yan tarafında Stamford Road üzerinde küçük bir park olan War Memorial Park yer alır. Bu parkın içinde dört beyaz sütundan oluşan dev beyaz bir anıt gözünüze çarpar. Bu anıt II. Dünya Savaşı’nda Japon İşgali sırasında ölen siviller anısına dikilmiştir. Dört sütun <strong>Çin, Hint, Malay</strong> ve <strong>azınlıklar</strong>ı temsil etmektedir. Bu parkın deniz tarafındaki bölümünde dev gri gökdelenler yer alır. Bunlardan ilki, dört büyük uluslararası otel ve alışveriş merkezinden oluşan yapı topluluğu Marina Square, diğeri ise dört ofis kulesi, Güneydoğu Asya’nın en büyük kongre merkezi ve Singapur’un en büyük alışveriş merkezinden oluşan, insan yapımı en büyük fıskiyenin yer aldığı, yapı topluluğu </span></span><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Suntec City’dir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">War Memorial Park’ın karşı tarafındaki yeşillik alan Padang olarak bilinir. Bu yeşil alanda hokey, beyzbol ve rugby oynayanlara rastlayabilirsiniz. Padang’ın kenarında koloni döneminde önemli bir yer olan Singapur Kriket Kulübü (Singapore Cricket Club) yer alır. </span></span><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">St. Andrews Katedrali, Şehir Meclisi (City Hall), Yüksek Mahkeme (Supreme Court) yeşil alanının kara tarafında sıralanan binalardır. Padang, Marina Körfezi’nin kenarında yer alan Esplanada Parkın’dan (Esplanada Park) bir yol (Connaught Drive) ile ayrılır. Körfezin kenarında yer alan Esplanada Parkı içinde de yürüyüş yolu ve çeşitli anıtlar yer alır. Parkın kenarında, körfeze bakan, dışı kirpiğe benzeyen meyve durian’dan esinlenerek yapılmış, ilginç yapı Esplanada Kültür Merkezi bulunur.Bu bölgedeki önemli tarihi binalardan Empress Place Building Singapur Nehri’nin kıyısında yer alır. Bina 1864-1867 yılları arasında mahkeme binası olarak yapılmış, daha sonra hükümet ofisleri buraya taşınmıştır. Halen Asya Medeniyetleri Müzesi’ne (Asian Civilisation Museum-II) ev sahipliği yapmaktadır. Müzede, Batı, Doğu, Güney, Güneydoğu Asya’dan getirilen 1600 parça eşya sergilenmektedir. Müzenin giriş katında Singapur’la ilgili her türlü kitap ve kartpostalın satıldığı bir satış yeri bulunur. Müzenin karşı tarafında beyaz kuleli 1862 yılında yapılmış Victoria Theatre ve 1905 yılında yapılmış Victoria Concert Hall yer alır. Bu binada Singapur Senfoni Orkestrası düzenli olarak konserler vermektedir. Tiyatronun bulunduğu alanda Parliament Lane üzerinde Eski Parlamento Binası (Old Parliament House) bulunur. 1826-1827 yılları arasında zengin bir tüccarın konutu olarak yapılan bu bina daha sonra yüksek mahkeme ve sömürge meclisi olarak kullanılmış, 1962 yılında da Singapur Parlamentosu olmuştur.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Nehir kıyısında yer alan büyük beyaz heykel şehrin kurucusu Raffles’in adaya ilk ayak bastığı yere dikilmiştir. Arkasını nehre, Boat Quay ve dev gökdelenlerin yer aldığı iş merkezine dönmüş olan bu heykelin bronzdan yapılmış orjinali Victory Concert Hall önünde yer alır. Singapur Nehri şehrin can damarıdır. Nehir üç kilometre boyunca şehrin içinden geçer. Şehrin önemli yapılarından bir bölümü, Boat Quay, Clarke Quay, Robertson Quay gibi geçmişin ticaret günümüzün eğlence merkezleri, Tan si Chang Su Temple ve Omar Kampang <strong>Melaka Camiî</strong> nehrin kenarında yer alır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Singapur Nehrinin, Marina Körfezi’ne döküldüğü yer, nehrin en canlı bölümüdür. Nehrin her iki kıyısı bazıları basit, bazıları son derece zarif köprülerle birbirine bağlanır. Asya Medeniyetleri Müzesi’nin yan tarafında yer alan araç trafiğine kapalı 1869 yapımı Cavenagh Bridge ve Anderson Bridge köprüleri her iki kıyıyı birbirine bağlayan son derece zarif iki köprüdür.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Nehri; nehir taksileri, turist tekneleri (hop on & hop off) veya tur tekneleri ile dolaşılabilirsiniz. Nehir araçları Clifford Pier, Raffles Place, Boat Quay, Clarke Quay ve Raffles Heykeli önünden kalkar. Nehir ve çevresinin manzarası özellikle gece ışıkları altında muhteşemdir. Nehrin batı kıyısında da eski ile yeni iç içedir. Nehrin bu kıyısında, finans kuruluşlarının yer aldığı dev gökdelenler ve bunların önünde bar, kafe lokanta olarak kullanılan restore edilmiş eski küçük sevimli dükkan evlerden oluşan Boat Quay bulunur. Boat Quay özellikle geceleri canlı ve kalabalıktır. Gece buradaki restoranlardan birine yemek yemek için oturduğunuzda karşı tarafta geçmişi, bu tarafta birbiri ile iç içe geçmiş geçmiş ve geleceği görür, 280 mt. yüksekliğindeki UOB Plaza önünde kendinizi tuhaf hissedersiniz. UOB Plaza dışında şehirde bu yükseklikte iki bina UOB Centre ve Republic Plaza bulunur. Nehrin batı tarafında, nehrin Marina Körfezi’ne döküldüğü yerde Merlion Fıskiyesi bulunur. Merlion, Singapore Turizm Board tarafından 1964 yılında şehrin simgesi olarak belirlenmiştir. Yarı aslan yarı balık olan bu simgenin, Aslan bölümü Singa Pura – Aslan Şehir’i, balık bölümü Temasek- Deniz Şehri’ni temsil etmektedir. 8.6 mt. yüksekliğinde, 70 ton ağırlığında olan fıskiyenin bulunduğu alandan karşı tarafa doğru baktığınızda, önde ilginç yapı tarzı ile Esplanada Kültür Merkezi, arkada Marina Square tüm ihtişamı ile gözlerinizin önüne serilir. Fıskiyenin sağ tarafında da körfezin her iki tarafını birbirine bağlayan uzun köprü <strong>Benjamin</strong> <strong>Sheares Bridge</strong> yer alır. Körfezin canlı trafiği özellikle yılbaşında yapılan havai fişek gösterisi muhteşemdir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Merlion Fıskiyesi’nin hemen yakınındaki, Marina Körfezi’ne bakan, birçok çokuluslu şirketin bürolarının, bankaların yer aldığı, dev gökdelenlerle çevrili meydan, Raffles Place olarak bilinir. Nehir ve liman turlarının kalkış noktası olan Clifford İskelesi de burada yer alır. Meydanın biraz ilerisinde Robinson Road ve Boon Tat Street birleşiminde, sekizgen şeklinde yapısı ile yiyecek merkezi Lau Pa Sat hemen fark edilir. Yüzlerce farklı büyüklükte mutfağın yer aldığı, tüm Uzakdoğu yemeklerinin pişirildiği, 24 saat açık bu kalabalık yemek merkezinde dilediğiniz her yiyeceği pişirirken görüp, içlerinden istediğinizi seçebilirsiniz.Gökdelenlerden oluşan şehrin finans bölgesi ile Çin Mahallesi (Chinatown) birbiri ile iç içe geçmiştir. Dev gökdelenlerin arka tarafına geçtiğinizde karşılaştığınız Çin Mahallesi 1821 yılında Çinli göçmenler tarafından kurulmuş, zamanla geniş bir alana yayılmıştır. <strong>Kreta Ayer, Telok Ayer, Tanjong Pagar</strong> ve <strong>Bukit Pasoh</strong> olmak üzere dört bölgeden oluşur.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Lau Pa Sat yakınındaki, Telok Ayer Street, halen XIX. yüzyıl Singapur'unun izlerini taşır. Cadde boyunca geleneksel el işleri ile uğraşan küçük işletmeler yer alır. Ayrıca 1850’li yıllarda inşa edilmiş iki cami ile 1842 yılında yapılmış Hokien tapınağı Thian Hock Keng Temple buradadır. Yolun devamında, Boat Quay arkasında da, Teochew tapınağı Wai Hai Cheng Beo yer alır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Çin Mahallesi’nin kalbi South Bridge Road üzerinde yer alan çoğu restore edilmiş renkli dükkan evlerden oluşan bölgedir. Burada birbirine paralel uzanan Mosque Street, Pagoda Street, Temple Street, Smith Street ve Sago Street mutlaka görülmesi gereken ara sokaklardır.Bu kalabalık, ara sokaklarda açık hava tezgâhlarının yanı sıra antikacılar, barlar, restoranlar, Çin’e özgü yiyecek malzemeleri satan yerler, geleneksel Çin mallarının üretildiği küçük atölyeler, dini eşyalar satan dükkanlar, Çin tıbbi ile ilgili bir merkez yer alır.South Bridge Road üzerinde yer alan, Hint tapınağı Sri Mariamman Temple, dinî simgelerin yer aldığı renkli kapı üstü süslemelerle bölgenin ilgi odağıdır. Tapınağa girmek için ayakkabılarınızı çıkarmanız gerekir. Geniş bir alanı kaplayan tapınakta rahat dolaşabilmek için yanınızda bir galoş veya çorap bulundurmanızda yarar vardır. Tapınağa öğle saatlerinde giderseniz Hintliler'in ibadetlerini izleyebilirsiniz. Ancak tapınağın her tarafına turistlerin girmesi yasaktır.Çin Mahallesi’nin ara sokaklarından Sago Street, geçmişte yaşlı Çinlilerin son günlerini geçirmek için kiraladıkları ölüm evleri ile tanınmıştır. Günümüzde bu evler bazı imâlatçılara ev sahipliği yapar. Pagoda Street üzerinde Çin Mahallesi’nin tarihini, Çinli göçmenlerin çektikleri acıları anlatan bir müze bulunur. Temple Street ise kaligrafi ustalarına ev sahipliği yapar. Çin Mahallesi’nde ayrıca farklı ürünler satan büyük alışveriş merkezleri yer alır. Tanjong Pagar Road ve Duxton Road üzerinde de halen kafe, bar, otel olarak kullanılan, restore edilmiş renkli eski dükkan evler bulunur.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Şehrin Kampong Glam bölgesi Malayların yaşadığı bölgedir. Buraya Raffles City önünden geçen North Bridge Road üzerinden yürüyerek, MRT Bugis ile veya otobüsle ulaşabilirsiniz. Bölge, Müslüman Singapur’u simgeler. Arap tüccarlar tarafından kurulmuştur. Bölgede Art Deco tarzı dükkan evler ve Ortadoğu bölgesinin özelliklerini taşıyan çeşitli binalar bulunur. Caddeler, binalar, dükkanlar Arap ve Malay adlarını taşır.Bölgedeki en önemli eser Muscat Street üzerinde bulunan <strong>Sultan Camiî</strong>’dir(Sultan Mosque). Geniş bir alana yayılmış, çok hoş yuvarlak iki sarı kubbesi ve dört minaresi bulunan bu caminin, çevresinde dar sokaklar ve eski evler bulunur.Caminin hemen yakınında Sultan Gate üzerinde Sultan Hüseyin’in oğlu tarafından Palladian tarzında yaptırılmış sarı renkli Bendahara House ve Malay ve Palladian tarzının bir arada kullanıldığı Sultan Hüseyin’in sarayı Istana Kampong Glam bulunur. Saray halen Malay Kültür Merkezi olarak kullanılmaktadır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Bölgenin en canlı yeri Ortadoğu pazarını andıran her türlü ürünün satıldığı Arap Caddesi’dir (Arab Street). Lezzetli Malay yemeklerini ise caminin yan tarafından geçen Kandahar Street üzerindeki yiyecek yerlerinde yiyebilirsiniz. Kampong Glam bölgesinden kısa bir yürüyüşle veya MRT Little India ile Hint bölgesine ulaşabilirsiniz. Bölge, 1800’lerin ortalarında adaya gelen Hintliler tarafından kurulmuştur. Serangoon Road ile Race Course Road ve civarı bölgenin kalbini oluşturur. Serangoon Road üzerinde Hint yemeklerini yiyebileceğiniz yiyecek yerlerinden, Hint işi eşyalar satan dükkanlara, tapınaklardan, çiçekçilere kadar her şey bulunur. Yerel giysili kadın ve erkeklerin dolaştığı caddede dükkan kapıları üzerinde yer alan aynalar dikkatinizi çeker. Bu aynaların şeytanı kov-duğuna inanılır.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Hintliler'in yaşantısında çiçek önemli yer tuttuğundan hemen her yerde çiçek görebilirsiniz. Cadde üzerinde, dinî motiflerle süslü renkli kubbeleri ile Sri Veeramakaliamman Temple ve Sri Srinivasa Perumal Temple hemen dikkatinizi çeker. Bu bölgedeki en ilginç tapınak Race Course Road üzerinde yer alan Sakya Muni Buddha Gaya Budist tapınağıdır. Bin Işık Tapınağı olarak bilinen tapınakta 15 mt. yüksekliğinde, 300 ton ağırlığındaki Buda heykeli yüzlerce ampul tarafından aydınlatılır. Işıklar altında muhteşem görülen bu heykelin yanında, bin buda heykelini, Buda’ya ait olduğuna inanılan ayak izinin bir kopyasını ve 2500 yıllık kutsal Buda ağacının kabuğunu da görebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Sentosa Adası (Sentosa Island) mutlak gitmeniz gereken bir yerdir. Adaya çeşitli ulaşım araçları ile ulaşabilirsiniz. Ancak Faber Tepesi’nden <strong>(Mount Faber)</strong> kalkan teleferiği tercih ederseniz hem 105 metre yüksekliğindeki bu güzel tepeyi görebilir, hem de tepedeki terastan şehri, Keppel Limanı’nı, güneydoğudaki adaların muhteşem manzarasını seyredebilirsiniz. Limanın üzerinden geçerek yapacağınız kısa teleferik yolcuğu sırasında da gördüğünüz manzaranın güzelliği karşısında adeta büyülenirsiniz. Geçmişte küçük bir balıkçı köyü olan, Britanya tarafından askeri amaçlarla kullanılan Sentosa Adası, günümüzde tam bir eğlence merkezidir. Halen adada oteller, plaj alanları, çeşitli spor alanları, Nature Walk –Dragon Trail gibi çeşitli bitki ve hayvanların yer aldığı bir yağmur ormanı, 2500 den fazla kelebeğin yer aldığı Kelebek Parkı (Butterfly Park), Sentosa Sualtı Dünyası, Singapur tarihi ile ilgili bir müze, II. Dünya Savaşı boyunca Britanya güçlerinin son kalesi olarak hizmet veren, yer altı tünelleri ve silahları ile tarihi bir mekan olan Siloso Kalesi (Fort Siloso), Merlion Heykeli, Sentosa Kulesi, birbirinden ilginç temalı eğlence parkları, müzikal çeşme ve diğerleri bulunur. Ada içinde ulaşım tren veya özel otobüslerle sağlanır.Bu canlı, kalabalık adada keyifli bir tam gün geçirebilirsiniz. Ancak süreniz sınırlı ise mutlaka Singapur Öncüleri Müzesi’ni (Pioneers of Singapore Museum gezmelisiniz. Zira bu muhteşem müze, size geçmişten günümüze Singapur tarihini, hareketli balmumu heykeller, ışık ve ses oyunları ile inanılmaz güzellikte anlatır. İsterseniz müzenin farklı bir bölümünde Singapur tarihi ile ilgili bir sinevizyon gösterisi de izleyebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Sentosa Sualtı Dünyası’nda da <strong>(Underwater World Sentosa)</strong> keyifli saatler geçirebilirsiniz. Burada balıkları besleyebilir. 83 mt. uzunluğundaki muhteşem tünelde sualtı dünyasının canlıları ile tanışabilirsiniz. Tüneldeki kayan bantta başınızın üzerinden ve her iki tarafınızdan geçen 2500 çeşit deniz hayvanını, çevrenizde dolaşan köpek balıklarını gördükçe bir daha denize girmekten bile vazgeçebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Ayrıca ada geziniz sırasında 9. ve 12. katından şehri ve çevre adaları seyredebileceğiniz 37 mt. yüksekliğindeki dev Merlion Heykeli’ne veya size yine muhteşem bir şehir ve ada manzarası sunan 7 dakikada en üst katına ulaşabileceğinız kuleye (Sentosa Sky Tower) çıkabilirsiniz. Akşam saatlerinde de ışıklandırılmış büyük Merlion Heykeli’nin görüntüsü eşliğinde, müzikal çeşmede, ileri teknoloji kullanılarak yapılan temalı ışık ve ses gösterisini izleyebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Doğayı seviyorsanız Singapur tam size göre bir yerdir. Hayatınızda görmediğiniz kadar bitki çeşidini burada bir arada görebilirsiniz. Zira şehrin her tarafı tabiî veya düzenlenmiş parklarla doludur.Singapur bir orkide şehridir. Havaalanından başlayarak şehrin hemen her yerinde renk renk, çeşit, çeşit binlerce orkide görebilirsiniz. Mandai Lake Road üzerinde bulunan Mandai Orchid Garden gibi şehrin farklı yerlerinde orkide bahçelerine rastlayabilirsiniz. Ancak orkidelerin en güzeli Holland Road üzerinde bulunan, çok geniş bir alana yayılmış, Singapur Botanik Bahçesi’ndedir (Singapore Botanic Gardens). Bu bahçede yer alan Ulusal Orkide Bahçesi (National Orchid Garden) inanılmaz güzellikte bir yerdir. Burada başta ulusal orkide Vanda Miss Joachim olmak üzere 400 çeşidin üzerinde 2000’den fazla orkide görebilir, bunların renkleri ve güzellikleri karşısında şaşırırsınız. Ülkede 1928 yılından itibaren melez orkideler üretilmeye, 1957’den sonra da bu orkidelere ünlü kişilerin adları verilmeye başlanmıştır. Ünlü kişilerin adları verilen orkideler ile yarışmalarda derece alan orkideler bahçenin ayrı bir bölümünde sergilenir.Singapur Botanik Bahçesi sadece Ulusal Orkide Bahçesi’nden ibaret değildir. 52 hektarlık bir alana yayılan bu bahçe 4000 çeşit bitki barındırır. Doğal orman ve orkide bahçesi dışında gül bahçesi, çöl bitkileri bahçesi gibi özel bahçeler ve palmiye vadisi bulunur.Bunlardan Orta ve Güney Amerika ormanlarından getirilen, 20.000’den fazla bromeliad’dan oluşan, camlı bir bölümde sergilenen ve bağışlayan kişinin adını taşıyan Yuen Peng Mc Neice Bromeliad Colection görülmeye değer. Bunun dışında bahçede iki güzel göl yer alır. Göllerden birinde bembeyaz kuğular büyük bir zarafetle yüzerken, diğerinde açık hava konserlerinin verildiği bir platform dikkatinizi çeker. Ayrıca şelaleler, çeşmeler, kamelyalar ile restoran ve kafeler parkın farklı köşelerinden, yeşillikler arasından karşınıza çıkar. Singapur Botanik Bahçesi’nden çıkarken, özel bir teknikle altınla kaplanan Risis Orkide'sinden yapılmış ilginç takı veya süs eşyalarından birini bu güzel bahçeyi hatırlamak için satın alabilirsiniz.Doğa severlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri de şehre 12 km uzaklıkta olan 164 hektar büyüklüğündeki tropik ormandır. Bukit Timah Nature Reserve olarak bilinen bu yağmur ormanı şehrin en yüksek noktasındadır. Ormanın patikaları arasında yürürken binlerce egzotik kuşa, kelebeğe ve maymunlara rastlayabilirsiniz.Şehrin en ilginç iki bahçesi Çin ve Japon Bahçeleri’dir (Chinese and Japanese Gardens). Birbirlerine 65 metrelik bir köprü ile bağlanan bu bahçelerden Çin Bahçesi, Sung Hanedanı dönemine özgü bahçe düzenlemesi ile çok güzel bir görünüme sahiptir. 13 hektarlık bahçede ikiz pagodalar, çayevi, beyaz taş tekneler, minyatür ağaçlardan oluşan Bonsai koleksiyonu, kıvrımlı köprüler, avlular, çeşmeler, nilüfer havuzu, sergi yerleri bulunur. Bahçenin güzelliklerini seyretmek için en iyi yol Pagodaya çıkmak veya nehirde pedalo ile bir gezi yapmaktır. Ada üzerinde kurulu Japon Bahçesi ise daha sakin, Japon kültürünün izlerini bulabileceğiniz çok güzel bir bahçedir.Hayvan severlerin kaçırmaması gereken yerlerin başında Singapur Hayvanat Bahçesi (Singapore Zoological Gardens) gelir. Bahçe şehirden oldukça uzaktır. Birden fazla araç değiştirmeniz gerekir. Bu nedenle buraya gitmek için tura katılmak daha uygundur. 100 hektarlık bir alana yayılan bahçe, 240 çeşidin üzerinde 2000’den fazla hayvanı barındırır. </span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Bu hayvanlardan 40’ı Malaya Kaplanı gibi nadir bulunan hayvanlardır. Bahçenin girişinden alacağınız plana göre bütün gün bahçeyi dolaşabilirsiniz. Korkmazsanız belirli saatlerde orangutanlarla veya uyuşturulmuş piton yılanları ile birlikte kahvaltı yapabilirsiniz. Parkın girişinde belirtilen saatlerde hayvanların beslenmelerini izleyebilir. Yaptıkları gösterilere katılabilirsiniz.Hayvanat bahçesinde hayvanlar sizinle iç içedir. Elinizi uzatsanız dokunacakmışsınız gibi bir hisse kapılırsınız. Size doğru yürüdüklerini gördükçe korkarsınız. Ancak maymunlar dışındaki hayvanlar sizden hendek, kaya, bitki gibi çok iyi düzenlenmiş doğal engellerle ayrılırlar. Hayvanat bahçesini yürüyerek veya trenle tam gün sıkılmadan dolaşabilirsiniz. Akşam da 19.30’da başlayan Gece Safarisi’ne (Night Safari) katılabilirsiniz. Safari hayvanat bahçesi ve vahşi parkı içeren 40 hektarlık alanda yapılır. 110 çeşidin üzerinde 1200’den fazla hayvanı doğal ortamlarında yakınlarından trenle geçerken görebilirsiniz.Nemli ortamda, loş ışıklar altında aslan, kaplan, leopar, sansar gibi vahşi hayvanlar sanki size saldıracakmış gibi bakar. Bazıları da sizinle hiç ilgilenmez. Tren dışında isterseniz yürüyerek gruplanmış, farklı coğrafî bölgelere göre ayrılmış hayvanları ormanın derinlikleri içinde görebilirsiniz. </span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Gece Safarisi Singapur’a gelen tüm turistlerin katıldığı bir etkinlik olduğu için son derece kalabalıktır. Trene binmek, yiyecek yerlerinden yemek yemek, gösterileri izlemek sabır gerektirir.Kuşları seviyorsanız, Singapur Botanik Bahçesi’nin yanında, göçmen kuşların uğrak yeri olan, kuş gözlem evlerinin bulunduğu, şehrinden biraz uzak bir alanda kurulu 87 hektarlık doğal alan, Sungei Buloh Wetland Reserve size büyük keyif verir. Bukit Timah Nature Reserve farklı kuş cinslerinin uğrak yeridir. Jurong Bird Park ise görmeniz gereken önemli bir yerdir. Jurong Kuş Parkı tam bir kuş cennetidir. Şehre biraz uzak olan bu yerde 600 cinsin üzerinde 8000’den fazla kuş barınır. Kuşların yaşam tarzına uygun düzenlemelerin yapıldığı parkta binlerce kuşu yürüyerek veya trenle dolaşarak birarada görebilir, kuş gösterilerini izleyebilirsiniz. Ayrıca dünyanın en büyük yapay şelalesini görebilirsiniz. Arzu ederseniz Kuş Parkı’nın yanında bulunan iguana, krokodil, yılan gibi sürüngenlerin yer aldığı Jurong Reptile Park’ı ziyaret edebilirsiniz. </span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Şehirde bu parkın dışında farklı yerlerde başka krokodil çiftlikleri de bulunur.Singapur’da vaktiniz varsa, Pasir Panjang Road üzerinde bulunan, Çin sanat ve mitolojisine dayalı, canlı renkli alçı figürlerle dolu, ilgi çekici parka (Haw Far Villa Tiger Balm Gardens), Çin Porselenlerinin üretim ve satış merkezi olan Ming Köyü’ne (Ming Village), çok güzel plajların, spor alanlarının, kafe, restoran ve diğer yerlerin bulunduğu Changi Havaalanı’ndan Marina Bay bölgesine kadar uzanan yeşillik alan East Coast Park bölgesine, havaalanına yakın, Hapishanesi ile ünlü Changi Köyü’ne (Changi Village) ve diğer ilginç yerlere gidebilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Ayrıca Singapur çevresini gezmek isterseniz Malezya’nın 13 eyaletinden biri olan Melaka Eyaleti’nin merkezi Melaka’ye, Malezya’nın güneyinde yer alan Johor Eyaleti’nin merkezi Johor Bahru’ya, Malezya’ya veya Endonezya adalarından Batam veya Batam, Bintan, Sumatra, Cava ve Bali’ye tur alabilirsiniz.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Arzu ederseniz tur almadan Singapur’dan tren, otobüs veya uçakla Malezya’ya, uçakla Filipinler ve Tayland’a geçebilirsiniz. Endonezya’nın Riau Adaların bir bölümüne hızlı feribotlarla gidebilirsiniz.Ancak bu ülkelere gidebilmek için seyahatiniz öncesinde Türkiye'de bu ülkelerden hangilerinin yeşil ve normal pasaporta vize uyguladıklarını öğrenmeniz ve ona göre vize işlemlerinizi yaptırmanız yararlı olacaktır. </span></span></div></li></ul><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><span style="color:#99ff99;">* Bu yazı 2007 yılı Ocak ayında Singapur, Bangkok, Hongkong, Kuala Lumpur’a yaptığım gezi sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler ve aşağıda belirtilen kaynaklar dikkate alınarak yazılmıştır.</span></em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><span style="color:#99ff99;">** Yazıda cadde, sokak ve binaların orijinal adlarına yer verilmeye özen gösterilmiştir.</span></em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><span style="color:#99ff99;">- Berlitz, Singapur, Cep Rehberi, Dost Kitabevi, 2.Baskı, Ankara, 2007, ISBN 975-298-034-1 (D&R, Remzi Kitabevi veya İnkilap Kitabevinden satın alabilirsiniz).</span></em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><span style="color:#99ff99;">- DK Eyewitness Travel, Singapore, Dorling Kindersley Ltd, Great Britain, 2003, ISBN 7513 6999 3 (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitabevi’nden, bu kitabevinin bulunmadığı yerlerde kitabevinin </span></em><a href="http://www.remzi.com/"><em><span style="color:#99ff99;">http://www.remzi.com/</span></em></a><em><span style="color:#99ff99;"> web adresinden telefon numarasını bularak ve sipariş verebilirsiniz).</span></em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><span style="color:#99ff99;"> </span></em><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/singapore"><em><span style="color:#99ff99;">http://tr.wikipedia.org/wiki/singapore</span></em></a></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><span style="color:#99ff99;"> </span></em><em><span style="color:#99ff99;"><a href="http://www.newasia-singapore.com/">http://www.newasia-singapore.com</a></span></em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><span style="color:#99ff99;">- Periplus Editions, Beatiful Singapore, Third Edition , Singapore, 2004, ISBN 0-7946-0313-0 .<br /></p></span></em></span>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-89610810167074674592008-11-30T17:35:00.022+02:002010-03-17T10:55:03.553+02:00SiCiLYA<div align="justify"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7hFFk06xAdAH0HPz1ZYC_SE9L5P5aLIuILxaan0nRDSyvV815Mn-u9ALYE7tjxV_yLi5Xr5qNqYpo-3oQZ9UMFRo2xFyuvgL7m_ug_O8imIfwNazZSvKAfTbFKbHTChi9WGZ0LiWZsf63/s1600-h/sicilya.jpg"><span style="font-family:trebuchet ms;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5274475165662270322" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 303px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7hFFk06xAdAH0HPz1ZYC_SE9L5P5aLIuILxaan0nRDSyvV815Mn-u9ALYE7tjxV_yLi5Xr5qNqYpo-3oQZ9UMFRo2xFyuvgL7m_ug_O8imIfwNazZSvKAfTbFKbHTChi9WGZ0LiWZsf63/s320/sicilya.jpg" border="0" /></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;"> </span></div><div align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"><strong>PALERMO’DAN SYRACUSE’A SİCİLYA*</strong></span></div><div align="center"><span style="color:#ff0000;"><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong>Prof. Dr. Aysen TOKOL</strong> </span></span></div><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;"></span></div><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya 25.708 km kare yüzölçümü ile Akdeniz’in en büyük adasıdır. Ada aynı zamanda İtalya’nın en büyük bölgesini oluşturur. Sicilya, İtalya anakarasından Messina Boğazı ile ayrılır. Dağlık olan adada, ova ve platolar ada yüzölçümünün sadece %14’nü oluşturur. Doğu Sicilya’nın iç kısımda bulunan 3323 mt. yüksekliğindeki Etna Dağı Avrupa’nın en yüksek aktif yanardağıdır. Stromboli ve Volcano Adaları da aktif yanardağlar arasında yer alır. Adanın çevresinde Aeolian Adaları, Ustica, Egadi Adaları, Pantelleria ve Pelagie Adaları bulunur. Pelagie Adaları’nın en büyüğü Lampedusa, Avrupa’nın en güney noktasını oluşturur. Bu ada Tunus’a 113, Sicilya’ya 200 km uzaklıktadır. Sicilya’nın çevresini kuşatan Akdeniz adanın her üç tarafında farklı bir ad alır. Adanın Messina Boğazı tarafına <strong>Ion Denizi</strong>, Palermo tarafına <strong>Tiren Denizi</strong>, Agrigento tarafına <strong>Sicilya Denizi</strong> adı verilmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya, aynı zamanda 5 milyonu aşan nüfusu ile Akdeniz’in en kalabalık adasıdır. Adaya, 1948 İtalya Anayasası ile kısmî bölgesel özerklik verilmiştir. Ada dokuz şehre bölünmüştür. Bunlar; Palermo, Messina, Catania, Syracuse, Ragusa, Agrigento, Caltanissetta, Enna ve Trapani’dir.Sicilya uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Akdeniz’in ortasındaki stratejik konumu nedeniyle farklı tarihlerde farklı devletler tarafından istila edilmiştir. Bu nedenle farklı kültürlerin izlerini taşır. Sicilya’nın ilk yerleşimcileri Akdeniz’in diğer bölgelerinden gelen Sicani, Siculi veya Sicel'lerdir. M.Ö. VIII. yüzyılda Fenikeliler, Kartacalılar ve Grekler adayı kolonize etmeye başlamışlardır. M.Ö 243 yılında Sicilya’nın tümü Romalıların eline geçmiş, ada altı yüzyıl boyunca bir Roma eyaleti olarak kalmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;"><span style="color:#33ccff;">Roma İmparatorluğu’nun çöküşünden ve Barbarlar'ın istilasından sonra Bizans hâkimiyeti başlamış, Bizans’ın güçten düşmesiyle Araplar Sicilya’yı ele geçirmişlerdir. M.S. 965 yılında tüm Sicilya Arap egemenliğine girmiş, Palermo dünyanın en önemli şehirlerinden biri haline gelmiştir.Sicilya’daki Arap egemenliği, Normanların istilası ile son bulmuştur. XI. yy. sonlarından itibaren Normanlar adanın tamamına hakim olarak güçlü bir monarşi kurmuşlardır. Bir asır sonra Norman Hauteville Hanedanı ortadan kalkmış, onun yerini Güney Alman Hohenstaufen Hanedanlığı almıştır. Hanedanlıkla papalık arasındaki çatışma nedeniyle 1266</span><span style="color:#33ccff;"> yılında, Fransa kralının kardeşi, Anjou Dükü adayı işgal etmiştir. Fransız yönetimine ve vergilerine tepki olarak 1282 yılında isyan çıkmış, bu durumdan yararlanan Aragon Kralı adayı işgal etmiştir. Ada, 1409 yılında Aragon tacının malı sayılıncaya kadar Aragon Hânedanlığı tarafından bağımsız bir krallık olarak yönetilmiştir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ada, 1479 yılından sonra İspanyol kralların eline geçmiş, bu dönem sürekli Kuzey Afrikalı korsanların akınlarına uğramış, 1713 yılında Savoy Krallığı’na geçmiştir. Savoylar 1713-1720 yılları arasında adayı yönetmiş, burayı Sardunya Adası karşılığında, Habsburg Sülâlesi’ne bırakmışlardır. Habsburg’lar, adayı, Burbon yönetimindeki Napoli Krallığı ile 1743 yılında birleştirmişlerdir. 1820-1849 yılları arasında Sicilyalılar, Burbon yönetiminden ve Napoli Krallığı’ndan bağımsız olmak için isyan etmiş, ancak isyan bastırılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ada, 1860 yılında Garibaldi tarafından işgal edilerek İtalyan Birliği’ne katılmış, Ancak Sicilyalılar buna tepki göstermişlerdir. 1866 yılında, Palermo’da, İtalya’ya karşı çıkan isyan bastırılmıştır. 1871 yılına kadar Güney İtalya ve Sicilya’da İtalyan Birliği’ne karşı gerilla saldırıları olmuştur. Bunun üzerine bölgeye ağır ekonomik ve siyasi baskı uygulanmış, Sicilya ekonomisi çökmüş ve adadan büyük bir göç dalgası başlamıştır. Hükümet, 1894 yılında tekrar iktisadî yaptırım uygulamış, radikal yönetime tepki olarak, adada, Mafya [mafia] olarak bilinen organize suç örgütleri gelişmiştir. 1920’lerde faşist yönetim bunları bastırma konusunda bazı başarılar sağlamış, 1943 yılında müttefik güçler adaya çıkartma yapmış, Mafya, müttefiklere destek vermiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adaya 1948 yılında kısmi bölgesel özerklik verilmiştir. O tarihten bu yana Sicilya bölgesel bir parlamento tarafından yönetilmektedir. Son yıllarda İtalya, Sicilya ekonomisinin ge-lişmesini sağlamak amacıyla büyük mali kaynaklar ayırmaktadır. Halen ada işgücünün %65’i hizmet sektöründe, %20.9, sanayide, % 14.1 tarımda istihdam edilmektedir. İşsizlik oldukça yüksek düzeydedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya tarih boyunca çok sayıda doğal felaketle karşı karşıya kalmış bir adadır. Adanın batı bölgesinde 1693 yılında, Messina’da 1908 yılında büyük depremler olmuş, 1669 yılında Etna Yanardağı’nın patlaması sonucu Catania büyük zarar görmüştür. Etna Yanardağı 1923, 1971, 2001 yıllarında son olarak 2003 yılında yeniden patlamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya Akdeniz iklimine sahip bir adadır. Adada en sıcak aylar Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Mayıs ile Ekim ayları arasında sıcaklık ortalamaları birbirine yakın ve oldukça yüksektir. Sicilya, Avrupa’nın diğer bölgelerinin soğuk olduğu Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında diğer aylara göre daha fazla yağmurlu olmasına karşılık rahatlıkla gezilebilecek bir bölgedir. Eylül, Ekim ayları ile ilkbahar ayları Sicilya’yı gezmek için en ideal aylardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya kültür, dil, doğa ve mimari yapı tarzı bakımından birbirinden farklı dört [4]bölgeye ayrılır. <strong>Kuzeybatıda, Palermo, Segesta, Selinunte, Solunto, Mozai</strong> gibi arkeolojik açıdan önemli şehir ve kasabalar ile <strong>Cefalu, Erice</strong> gibi ortaçağ kasabaları mutlaka görülmesi gereken yerlerdir. Ayrıca şarapları ile ünlü Marsala, Trapani, Ustica ve Egadi Adaları da bu bölgede bulunur. Etna Dağı’nın yer aldığı, güzel sahillerin bulunduğu kuzeydoğuda Aeolian Adaları, Messina, Catania ve Taormina bulunur. Bunlardan Catania ve Taormina mutlaka gezilmesi gereken yerlerdir. Grek dönemine ait muhteşem tapınakların bulunduğu Tapınaklar Vadisi ile ünlü Agrigento, Sciaccio, Roma dönemine ait önemli bir villanın bulunduğu Piazza Armerina güneybatıda görülmesi gereken önemli yerler arasındadır. Ayrıca bu bölgede Caltanissetta, Enna gibi şehirler ve Pantelleria, Pelagie Adaları yer almaktadır. Ragusa, Noto özellikle Syracuse güneydoğu’da görülmesi gereken önemli şehirlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’da sadece Palermo ve Catania şehirlerinde havaalanı bulunur. Palermo ve Catania şehirlerine Türkiye’den, Milano veya Roma aktarmalı veya bir seyahat acentasının düzenlediği özel bir programla aktarmasız uçak seferi ile ulaşabilirsiniz. Eğer İtalya seyahatiniz sırasında, Sicilya’ya da gitmek isterseniz İtalya’nın büyük şehirlerinden, Palermo ve Catania şehirlerine düzenli uçak seferleri yapılır. Yaz aylarında Palermo ile Genova, Livorno, Napoli arasında feribotlar, Messina ile Napoli arasında arabalı feribotlar çalışır. Sicilya civarındaki adalara bazı şehirlerden düzenli feribot seferleri yapılır. Bazı turistik adalar için Palermo’dan uçak seferleri bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’yı tur programı almadan seyahat etmek isterseniz, bazı zorluklar yaşasanız da adayı dolaşmanızın en iyi yolu, araba kiralamanızdır. Oldukça bakımlı ve iyi işleyen, karayolu ağına sahip olan Sicilya’da, bu şekilde birbirine son derece yakın mesafede olan şehir ve kasabaları fazla zaman kaybetmeden rahatlıkla dolaşılabilirsiniz. Eğer araba kiralama alışkanlığınız yoksa otobüs ve trenden yararlanabilirsiniz. Ayrıca turizm bürolarına başvurarak seyahat acentalarının düzenlediği günlük turlara katılabilirsiniz. Tüm adayı gezme düşünceniz varsa adanın kuzeyine daha fazla zaman ayırmaya, belli başlı birkaç şehirde konaklayarak, diğer şehir ve kasabaları, tren, otobüs, acentaların düzenledikleri günlük tur programları veya arabanızla gezmeye özen göstermelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tur programı almadan seyahat ediyorsanız, otel rezervasyonunuzu Türkiye’den bir seyahat acentası aracılığıyla veya </span><a href="http://www.google.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><strong>http://www.google.com/</strong></span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip, ‘Sicilya oteller’ yazarak bulabilir, internet üzerinden rezervasyonunuzu yaptırabilirsiniz. Sicilya konaklama konusunda çok farklı seçeneklere sahiptir. Adada lüks otellerin yanı sıra her türlü bütçeye ve tatil seçeneğine uygun konaklama tesisleri bulunmaktadır. Otelinizi belirlerken tarihi alanları dolaşacaksanız şehir merkezinde olmasına dikkat etmenizde ulaşım kolaylığı bakımından yarar vardır. Oteliniz merkezden uzaksa bu durumda toplu taşım araçlarından veya taksilerden yararlanabilirsiniz. Toplu taşıma araçlarının biletleri genelde sigara, gazete bayilerinde veya bilet satış noktalarında satılmakta olup, bilet satış noktalarında otobüs hatları ile ilgili bilgiler de yer almaktadır. Oteliniz şehir merkezinde ise önemli tarihi yerleri yürüyerek keşfedebilirsiniz. Sicilya’da taksi fiyatları uygun olduğundan taksi duraklarından binebileceğiniz veya otelinize çağıracağınız taksilerle istediğiniz yere rahatlıkla ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya denince akla mafya (mafia) gelse de, Sicilya; İtalya’nın diğer bölgelerine göre daha güvenlidir. Ancak yine de tedbirli olmanızda, seyahat esnasında güvenliğiniz için gerekli olan tüm kuralları eksiksiz uygulamanızda yarar vardır. Sicilya ayrıca halkının cana yakınlığı, yardımseverliği ile İtalya’nın diğer bölgelerinden farklıdır. Günaydın, Merhaba, Hoşçakal gibi kelimeleri İtalyanca söylemeye çalışmanız burada yaşanları çoğunlukla mutlu eder. Adada turistik yerler dışında İngilizce, Fransızca, Almanca gibi dilleri bilen kişi sayısı sınırlıdır. Ancak İtalyanca veya Sicilyaca bilmeseniz bile beden dilini kullanarak kolaylıkla alışveriş yapabilir. Bazı gereksinimlerinizi karşılayabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’da farklı özelliklere sahip, farklı fiyat ve yemek seçenekleri sunan, sunduğu hizmetin niteliğine göre farklı adlar taşıyan çok sayıda farklı yemek yerleri bulabilirsiniz. Ayrıca hemen her yerde farklı büyüklükte nefis Sicilya kurabiye, kek ve dondurmaları satan pastane ve kafelere rastlayabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yemek yiyebileceğiniz yerlerin bir bölümü günün her saati açık iken, bir bölümü sadece Öğlen 13.00-15.30, Akşam 20.00/21.00-24.00 saatleri arasında açıktır. Açılış saatleri Temmuz ve Ağustos aylarında havanın sıcaklığına bağlı olarak değişebilir. Bu tür yerlere özellikle turizm sezonunda fazla sıra beklememek için tam açılış saatinde gitmek veya önceden rezervasyon yaptırmak en iyi çözümdür. Sicilya’da tüm restoranlar haftada bir gün, bazı restoranlar yıllık tatil için turizm sezonunu dikkate alarak farklı zamanlarda bir ay süre ile kapanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’da lezzetli bir yerel yemek veya pizza yemek isterseniz, Sicilyalıların yemek yediği, genelde ara sokaklarda bulunan fazla turistik olmayan yerleri tercih etmenizde yarar vardır. Ayrıca Sicilya’da ana meydan ve caddelerde kafe sayısı ara sokaklara göre oldukça sınırlıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya Mutfağı, adanın farklı kültürlerin etkisinde kalması nedeniyle son derece zengin ve çok lezzetlidir. Sicilya Mutfağında ağırlıklı olarak Akdeniz, İtalyan, Arap mutfağının özelliklerine rastlarsınız. Ekmek, Sicilya Mutfağı’nın vazgeçilmez yiyeceği olup, şekli, içeriği birbirinden farklı çok sayıda ekmek çeşidi görebilirsiniz. Makarna benzer şekilde farklı içeriklerle her öğün yenilen bir yemektir. İçeriğinde farklı deniz ürünlerinin yer aldığı çok sayıda makarnadan birini mutlaka tatmalısınız. Bunlardan özellikle sardalyalı makarna (Pasta con le sarde) ile mürekkep balığının balığıyla yapılmış makarnayı (Pasta al nero di sepia) mutlaka denemelisiniz. Arap mutfağından gelen pirinç çeşitli yiyecekler içinde sıkça kullanılır. Bunlardan içli köfteye benzeyen <strong>Arrancini</strong> biraz yağlı olsa da denemeye değer.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’da sebze ve meyveler Akdeniz ikliminin ve lavlı toprağın etkisi ile bol ve çok lezzetlidir. Bu nedenle bu sebzelerden yapılan zeytinyağlıların, narenciye ürünleri ile bunlardan yapılan şekerlemelerin ve diğer yiyeceklerin tadına doyamazsınız. Pizza yemek isterseniz akşamı beklemeniz gerekir. Gündüz bazı kafe ve pastanelerde sadece dilim pizza bulabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya mutfağında ana et oğlak ve kuzu etidir. Balık bol ve yediğiniz yere göre fiyatı değişse de ucuzdur. Sardalye balığı Sicilya Mutfağı’nda önemli yer tutar. Hemen her yemekte kullanılır. Ayrıca mürekkep balığı, kılıç balığı adanın önemli balıklarıdır. Balıklar genelde bol soslu pişirilir veya kızartma yapılır. Sicilya mutfağında Arap kültürünün etkisiyle çeşitli baharatlar özellikle çam fıstığı bol kullanılır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca bu mutfakta pasta, kurabiye, kek ve dondurmalar ayrı bir yer tutar. Seyahat et-tiğiniz şehir ve kasabaların tümünde yöresel özellikler taşıyan veya girdiğiniz işletmeye özgü birbirinden nefis pasta, kek, kurabiye, dondurma, panini ve börek çeşidi bulabilirsiniz. Bunlardan Sicilya mutfağının vazgeçilmezleri Cassata ve Cannoli’yi mutlaka tatmalı, üzeri şekerleme ile kaplı meyveleri, badem ezmeli kurabiyeleri, pişirildikten sonra üzerine pudra şekeri dökülen kestaneleri denemelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şarap Sicilya’da ucuz ve kalitelidir. Hemen her kafe, bar veya restoranda istediğiniz kalitede ev yapımı şaraplarda dahil olmak üzere Sicilya şarabı içebilir, bademli, limonlu veya farklı meyve aromalı likörleri tadabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’da zamanınızı iyi kullanmalı, yeterince dolaşabilmek ve rahat alışveriş yapabilmek için yerel saatlere uymalısınız. Zira Sicilya’da mağazalar genelde sabah 08.00 veya 09.00’da açılır. Öğlen 13.00 ilâ 16.00 arasında kapanır. 16.00’da açılan mağazalar 19.00'a veya 20.00’ye kadar çalışır. Cumartesi yarım, pazar tam gün bazı kitapçı ve kafeler dışında hemen her yer kapanır. Yazın bu süre ve zamanlar biraz değişebilir. Mağazaların kapalı olduğu saatler arasında tüm şehir ve kasabalardaki sokaklar boşalır. Sokaklarda turistlerden başka kimse kalmaz. Bu nedenle güvenlik sorunu olmasa da bu saatler arasında ara ıssız sokaklarda gezmemeye özen göstermelisiniz. Ayrıca mağazalar dışında banka, kilise, müze ve diğer ören yerleri de öğle saatlerinde ve belli günlerde kapalıdır. Bu nedenle bu tür yerlerin açılış ve kapanış saatleri ile açık olduğu günleri önceden öğrenmenizde yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’da alışveriş yapmak isterseniz Palermo başta olmak üzere büyük şehirlerde çok sayıda seçenek bulabilirsiniz. Sicilya’ya özgü eşyalar almak isterseniz o taktirde Sicilya’nın sembolü adanın üçgen biçimine uygun trinacrea adını taşıyan üç bacaklı medusa’yı, canlı renklerde yerel motiflerle süslenmiş seramik süs eşyaları ile lav taşından yapılmış süs eşyalarını, metalden yapılmış küçük müzik aletini, adanın simgesi olan sarı ve kırmızı renklerin yoğun olarak kullanıldığı, her kanadı farklı meyve, bitki veya tarihi resimlerle süslenmiş, karnavallarda veya kırsal kesimde günlük işlerde kullanılan, ustalar tarafından uzun uğraşlar sonucu yapılan, üzerindeki süslemelerden yapıldığı yörenin anlaşıldığı at arabaları ile el arabalarının minyatürlerini veya tahtadan yapılmış kuklaları satın alabilirsiniz. Ayrıca ev yapımı başta olmak üzere Sicilya şarapları ile farklı meyve aromalı likörleri bunlar arasında özellikle limon aromalı olanını (lemonçello) beraberinizde getirebilirsiniz. Bunların yanı sıra adanın farklı yörelerinden adaya özgü farklı yiyecekler bulabilir. Antika eşyaların satıldığı pazarları veya el yapımı seramiklerin yapıldığı atölyeleri gezerek, buralardan değerli eşyalar satın alabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sicilya’yı baştan başa gezmek, adanın dört farklı bölgesinin tüm güzelliklerini görmek adayı tam anlamıyla tanımanın en iyi yoludur. Ancak süreniz sınırlı ise veya bir tur programı ile gitmişseniz bu olanağa her zaman sahip olamayabilirsiniz. Bu durumda koşullarınız ölçüsünde olabildiğince çok yer görmeye çalışmak en mantıklı olandır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Aşağıda, başta Palermo olmak üzere, görme olanağına sahip olduğum Montreale, Cefalu, Messina, Taormina, Catania, Etna ve Syracuse hakkında bazı bilgi ve gözlemlere yer verilmiştir:</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"> <strong>PALERMO</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Palermo, 200 kilometrelik sahil şeridi, civarı ile birlikte yaklaşık 1.3 milyon nüfusu ile İtalya’nın beşinci büyük şehridir. Sicilya bölgesinin merkezini oluşturur. Grek koloni dönemi dışında Sicilya tarihinin tüm dönemlerini yaşamış, bu toprakları istila eden ulusların büyük bölümünün başkenti olmuştur. Bu nedenle şehrin hemen her köşesi her biri birbirinden güzel, farklı mimari özelliklere sahip yüzlerce bina, kilise, sokak, çeşme ve tiyatro ile süslüdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Palermo’yu tanımanın en iyi yolu şehrin tarihi bölgelerini yürüyerek dolaşmaktır. Yürümek istemeyenler için şehri gezdiren tur otobüsleri Politeama Garibaldi Tiyatrosu’nun (Teatro Politeama Garibaldi) önündeki Castelnuova Meydanı’ndan (Piazza Castelnova) kalkar. İsterseniz bu otobüslere meydandan veya durduğu noktaların herhangi birinden binip, hiç inmeden dolaşır, daha sonra isteğiniz yerde inip, tekrar binebilirsiniz. Otelinizden, kalkış yerinden veya ilgili acentalardan alabileceğiniz otobüs biletleri iki hat için de 24 saat süre ile geçerlidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Nostaljik bir gezi yapmak isterseniz bu defa şehrin Pretoria Meydanı (Piazza Pretoria), Normanni Sarayı (Palazzo Dei Normanni) Massimo Tiyatrosu (Teatro Massimo) gibi tarihi yerlerinden kalkan paytonlara binebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Palermo’nun en canlı ve hareketli meydanı Politeama Meydanı’dır (Piazza Politeama). Politeama Garibaldi Tiyatrosu’nun önünde yer alan bu meydan kısaca Politeama olarak bilinir. İki ayrı meydandan oluşur. Meydanda, tiyatronun dışında çeşitli tarihi heykeller, taksi durağı, yemek yerleri, kamu ulaşım araçlarının biletlerinin satıldığı büfeler yer alır. Meydanda bulunan Neoklasik tarzda 1867-1874 yılları arasında yapılmış, muhteşem Politeama Garibaldi Tiyatrosu’nun (Politeama Garibaldi Teatro) içini görmek, tarihi atmosferi içinde Sicilya Senfoni Orkestrası’nın klâsik müzik konserini dinlemek isterseniz mutlaka bir gecenizi buraya ayırmalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca tiyatronun üst katında bulunan Modern Sanatlar Galerisi’ni (Galleria d’Arte Moderna) de ziyaret etmelisiniz. Tiyatro binasının sol tarafındaki kapıdan girebileceğiniz bu galeride, XIX ve XX. yüzyıl İtalya özellikle Sicilya sanatına ait 235 parça eser sergilenir. Galerideki eserler daha sonra şehrin La Kalsa Bölgesi’nde göreceğiniz Abatellis Sarayı’nda (Palazzo Abatellis) sergilenen diğer dönemlere ait eserlerle bir bütünlük oluşturur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydandan şehrin en önemli caddelerinden biri olan daha önce belirtildiği gibi adı bulduğu bölgeye göre değişen, önce Via Della Liberta, bu bölgede Via Ruggero Settimo, sonra Via Maqueda, daha sonra Via Oreto olan ana cadde geçer. Cadde boyunca ve ara sokaklarda alışveriş yapabileceğiniz yüzlerce mağaza, kafe ve yiyecek yeri bulunur. İtalya’nın ünlü mağazalar zinciri Rinascente bu caddede yer alır. Caddenin üzerinde, Politeama Garibaldi Tiyatrosu dışında, Vittorio Emanuele Caddesi ile kesiştiği yere kadar olan bölümde, Avrupa’nın en büyük ve ünlü tiyatrolarından biri olan Neoklasik tarzda yapılmış, yapımı 1897 yılında tamamlanmış Massimo Tiyatrosu (Teatro Massimo) yer alır. Bu muhteşem tiyatroda güzel bir opera izlemek için kendinize mutlaka zaman ayırmalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Maqueda Caddesi ile Corso Vittorio Emanuele Caddesi’nin kesiştiği yerde Quattro Canti Meydanı (Piazza dei Quattro Canti) yer alır. Bu meydan, dört köşesinde muhteşem güzellikte dört çeşme, onların üstünde dört mevsimi temsil eden heykeller, onların üstünde dört İspanya kralının heykelleri en üstte şehrin koruyucu azizlerinin yer aldığı üç cepheli dört bina ile çevrilidir. Meydan İspanya döneminde gerçekleştirilen şehir planlamasının bir parçası olarak inşa edilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanın hemen yanında Maqueda Caddesi’nin üzerinde Pretoria Meydanı (Piazza Pretoria) ile onunla iç içe geçmiş Bellini Meydanı (Piazza Bellini) yer alır. Pretoria Meydanı üzerinde Maqueda Caddesi’nden biraz daha yüksek seviyede, üç kademeli olarak yapılmış, Palermo’nun dört nehrini simgeleyen mitolojik canavarların, yaratıkların, çıplak kadın ve erkek heykellerinin yer aldığı XVI. yüzyıldan kalma muhteşem bir çeşme bulunur.Fontana Pretoria, bilinen adıyla Çıplaklar veya Utanç Çeşmesi’nin çevresinde bir tarafta yeşil ve sarı renkli süslemelerle kaplı kubbesi ile San Giuseppe dei Teatini Kilisesi diğer tarafta Santa Caterine Kilisesi, giriş ve ana kapısında dört meleğin yer aldığı, halen Belediye Binası olarak kullanılan, Della Aquile Sarayı (Palazzo Della Aquile) yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bellini Meydanı (Piazza Bellini) üzerinde üç kırmızı kubbesi ile Arap Norman tarzı San Cataldo Kilisesi ile onun yanında Santa Maria Dell’Ammiraglio (The Martorana) Kilisesi bulunur. Maqueda Caddesi’nin Bellini Meydanı’nda sonraki bölümünde Barok tarzı Sicilya’daki ilk Musevi ibadet yerlerinden biri olan Chiesa Del Gesu ve Casa Professa ile Sant Orsolo Kilisesi.yer alır. Bunun yanındaki Bosco Sokağı’ndan (Via di Bosco) Carmine Meydanı’na (Piazza Del Carmine) doğru yürüdüğünüzde bu defa karşınıza XVII. yüzyılda yapılmış Carmine Kilisesi (Chiesa Del Carmine) çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Quattro Canti Meydanı’nın ortasından geçen, bir tarafı kara, diğeri deniz tarafına uzanan, her iki tarafında birer şehir kapısı bulunan Corso Vittorio Emanuele Caddesi üzerinde ise yüzlerce tarihi bina yan yana dizilmiş bir şekilde durur. Bir bölümü onarılmış, bir bölümü perişan halde olan bu yüksek tarihi binalar caddeye bağlanan dar ara sokaklarda da devam eder. Caddenin üzerinde Quattro Canti Meydanı dışında birbirinden güzel, mutlaka görülmesi gereken, etrafı tarihi eserlerle çevrelenmiş, iki ana meydan daha yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caddenin kara tarafındaki bölümünde yer alan meydan Vittoria Meydanı’dır (Piazza della Vittoria). Meydan, Roma, Arap ve Norman döneminden beri Sicilya’nın siyasi, askeri, ve idari merkezi olmuş, XII. yüzyılda yakınına Palermo Katedrali’nin inşa edilmesi ile birlikte dini açıdan da önem kazanmıştır. Meydan 1900’lü yılların başında park olmuş, çevresine önemli tarihi eserler yapılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Vittoria Meydanı, Villa Bonnanno çevresindeki palmiye ağaçları ile süslüdür. Parlamento Meydanı (Piazza Del Parlamento) ile iç içe geçmiştir. Meydanda, 1962 yılında yapılmış V. Philip’in Heykeli tüm ihtişamı ile yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanın çevresinde yer alan tarihi binalardan biri, Corso Vittorio Emanuele Cad-desi’nin üzerinde yer alan, 1583 yılında Kral V. Charles’ın şehre girişinin anısına yapılan, tarihî Nuova Kapısı’dır (Porta Nuova). Şehir kapının yanında yer alan görkemli bina ise halen Sicilya Bölgesel Parlamentosu olarak kullanılan Arap ve Norman sanatının izlerini taşıyan Normanni Sarayı’dır (Palazzo Dei Normanni).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu saray, Roma kalıntıları üzerine Araplar tarafından inşa edilmiş, yenilenerek ve genişletilerek bazı Norman kralları tarafından kullanılmıştır. Sarayın şimdiki görünümü XVI ve XVII. yüzyılda yapılan değişikliklerle ortaya çıkmıştır. Sarayın içini görmek isterseniz bulunduğunuz bölgenin arkasında yer alan Independance Meydanı’ndan (Piazza Independance) girmelisiniz. Sarayın giriş katında Arap Norman sanatının uyumlu birlikteliğini sergileyen, küçük şapel Cappella Palatina bulunur. Sarayın ikinci katında ise muhteşem kraliyet daireleri yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Vittoria Meydanı’nda, Normanni Sarayı’nın yan tarafında, ona yakın, kırmızı kubbelerle süslü, iç avlusu çeşitli ağaç ve bitkilerle dolu Arap Norman sanatı örneği mutlaka görmeniz gereken Saint Giovanni Delgi Eremiti Kilisesi yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanın biraz ilerisinde caddenin hemen üzerinde tüm ihtişamı ile yükselen bina Palermo Katedrali’dir. Katedral, Palermo tarihinin farklı dönemlerini yansıtan, farklı mimarî tarzları bir arada sergileyen şehrin en önemli yapılarından biridir. Bahçesinde çeşitli heykellerin yer aldığı bu tarihi yapıyı iyice anlayabilmek için çevresinde dolaşmak, farklı cephelerden incelemek gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedral, önce bazilika, sonra cami olan yapının üzerine 1179-1185 yılları arasında inşa edilmiş, daha sonra defalarca yenilenmiş, yeni bölümlerin eklenmesi ile genişletilmiştir. Katedralin farklı bölümlerinde, cami olarak kullanıldığı dönemden kalan bazı parçalar görülür. Bunlar arasında, kapının kenarındaki duvarda yer alan, Kur'an-ı Kerim'den alınmış kabartma ayet en dikkat çekici olanıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedrali’nin hemen arkasında yer alan dar sokaklarda ise Sicilya’nın lezzetli sebze ve meyvelerinin satıldığı bir pazar yeri bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Corso Vittorio Emanuele Caddesi üzerinde görmeniz gereken diğer meydan, caddenin deniz tarafına yakın bölümünde yer alan Marina Meydanı’dır (Piazza Marina). Egzotik ağaçlarla süslü Garibaldi Bahçeleri’ni de içine alan bu meydanda kafe ve restoranlar bulunur. Pazar günleri antika eşya pazarı kurulan Marina Meydanı’nın çevresinde yine çok sayıda tarihî bina yan yana sıralanmıştır. Bunlar arasında XIV. yüzyılda yapılmış saray Palazzo Steri Chiaramonte, XVII yüzyılda yapılmış saray Palazzo Denti Fatta, XVIII. yüzyılda yapılmış saray Palazzo Notarbartolo Greeco ve XVI.yüzyılda yapılmış küçük kilise Santa Maria dei Miracoli görülmeye değer yerlerdir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanın az ilerisinde yer alan, Butera Caddesi (Via Butera) üzerinde ise dünyanın en ünlü kukla müzelerinden biri olan Museo Internazionale delle Marionette bulunur. Meydana yakın mesafede olan Alloro Caddesi (Via Alloro) üzerinde de XV. yüzyılın sonunda gotik tarzda inşa edilmiş, Abatellis Sarayı (Palazzo Abatellis) yer alır. Halen Sicilya Bölgesel Galerisi olarak kullanılan saray, ortaçağdan XVIII. yüzyılın sonuna kadar olan döneme ait, çok sayıda önemli resim ve heykele ev sahipliği yapar. Sarayın hemen yakınında yer alan XVI. yüzyılda yapılmış Santa Maria Delgi Angeli Kilisesi La Gancia ile barok Santa Terasa Kilisesi ve bu kiliseye yakın İspanya gotik sanatının son örneği Santa Maria Dello Spasimo’nun kalıntıları mutlaka görmeniz gereken yerleridir. Ayrıca Corso Vittorio Emanuele Caddesi’nin üzerinde bulunan meydana yakın Santa Maria Della Catena Kilisesi, diğeri kadar ihtişamlı olmayan caddenin üzerinden geçen ikinci şehir kapısı Fellice Kapısı (Porta Fellice) ve onun civarında yer alan tarihî binalar şehrin görmeniz gereken önemli tarihî binalarıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">XVI. yüzyıla kadar şehrin ana limanı olan halen teknelerin barındığı doğal koy La Cala ise Corso Vittorio Emanuele Caddesi ile Marina Meydanı’na yakındır. Geçmişte büyük öneme sahip olan bu limanın yerine 1567 yılında daha ileride kuzeyde yeni liman yapılmış, bu liman da değişen gereksinimlere bağlı olarak zaman içinde sürekli yenilenmiş ve genişletilmiştir. Halen son derece işlek bir liman olan Palermo Liman’ın girişinde Palermo’ya gelenleri selâmlayan bronz bir kadın heykeli yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Uzun bir sahile sahip olan, sahilin önemli bölümü tarihi binalarla ve yeşil alanlarla süslenmiş olan Palermo’da, canlılık Sicilya’nın çoğu şehrinde olduğu gibi deniz kenarından çok şehrin iç taraflarındaki ana caddelerde özellikle Politema Garibaldi Tiyatrosu önünden geçen cadde ile arkasından geçen Roma Caddesi’nde yaşanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Maqueda Caddesi’ne paralel uzanan, şehrin önemli caddelerinden biri olan, Roma Caddesi (Via Roma), Maqueda Caddesi’ne göre daha gösterişsiz bir caddedir. Bu uzun caddenin üzerinde çeşitli tarihi binalar, kiliseler, oteller ve mağazalar sıralanmıştır. Daha önce belirtildiği gibi Roma Caddesi bir taraftan ara sokaklarla Maqueda Caddesi’ne, diğer taraftan ara sokaklarla sahile bağlanır. Maqueda Caddesi’ne bağlanan ara sokakların bazılarında çeşitli hediyelik eşyaların satıldığı tezgahlar, bazılarında yerel sanatçıların çeşitli süs eşyaları yaptıkları küçük atölyeler, kukla gösterilerinin yapıldığı küçük gösteri yerleri yer alır. Bu caddede görmeniz gereken önemli yerler arasında muhteşem binası ile Bölge Arkeoloji Müzesi (Museo Archeologıco Regionale) bulunur. Maqueda Caddesi üzerindeki Massimo Tiyatrosu’nun karşısındaki sokaklardan birinden girdiğiniz de kolayca ulaşabileceğiniz bu müzede, Sicilya’nın çeşitli yerlerinden gelen farklı dönemlere ait yüzlerce eser sergilenir. Müzeyi gezmek isterseniz öğle saatlerinde kapalı olduğunu unutmamalısınız. Müzenin dışında Roma Caddesi üzerinde görebileceğiniz önemli yerler arasında müzenin karşı hattında duvarları muhteşem kabartmalarla süslü Oratorio del Rosario di Santa Cita Kilisesi ile aynı yönde yer alan Barok San Domenico Kilisesi yer alır. Corso Vıttorıo Emanuele ile Roma Caddesi’nin kesiştiği yere yakın mesafede, ara sokaklarda, ise renkli görüntülere sahip Vucciria yerel pazarı kurulur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Palermo’da vaktiniz sınırlı değilse sahile yakın mesafede, Abroma Lincoln Caddesi (Via Abramo Lincoln) üzerinde bulunan, Botanik Park (Orto Botanico) ile Giulia Parkı’na (Villa Giulia) gidebilirsiniz. Botanik Park, yaklaşık on hektarlık bir alana yayılmıştır. Park 1785 yılında kurulmuş daha sonra genişletilmiştir. Parkın içinde dünyanın her tarafından getirilmiş bitkiler, ağaçlar ve çeşitli tarihi yapılar bulunur. Onun yanında yer alan 1788 yılında kurulmuş daha sonra yeniden düzenlenmiş olan Giulia Parkı da güzel bir parktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Palermo’da tarihi eserler ve parklar yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. Şehri gezerken şehrin hemen her köşesinde yeni bir tarihi esere veya parka rastlayabilirsiniz. Bunlar arasında La Cuba, Castello Della Zisa sarayları, Sicilya gelenekleri, folkloru ile ilgili eşyaların sergilendiği Etnografya Müzesi (Museo Etnografico Pitre), sahil kasabası Mondello, Mondello yolu üzerinde yer alan büyük park Parco Delle Favorita, yazlık saray Palazzina Cinese, tüm şehrin panoromik olarak görüldüğü Pellegrino Dağı ve dağın üzerinde yer alan Rosalia Mabedi sayılabilir. Ancak Palermo’ya gittiğiniz zaman asla gezmeden gelmemeniz gereken yer Montreale kasabasıdır.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"> <strong> MONTREALE</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Montreale,</span></span><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;">Palermo’dan yaklaşık 50 km uzaklıkta, Caputo Dağı eteklerinde, limon, portakal, meyve bahçeleri ile süslü küçük bir kasabadır. Palermo’dan otobüsle veya biraz karışık olması nedeniyle yolunu iyice öğrendikten sonra arabanızla gidebileceğiniz kasaba, katedral civarında çeşitli mağazaların yer aldığı iki küçük meydan ve birkaç caddeden oluşur. Kasabada özellikle katedral civarında çok sayıda eski tarihi bina bulunur. Montreal’in en büyük özelliği, kasabanın merkezinde yer alan, Arap Norman Bizans Sanatı’nın Dünya çapında önemli eserlerinden biri olan, Montreale Katedrali’dir.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yapımına 1172 yılında başlanan, 10 yıl süren bu muhteşem katedrali tanıyabilmenin en iyi yolu onu farklı cephelerden incelemektir. Dışı gibi içi de muhteşem olan katedralin hemen her yeri inanılmaz güzellikte mozaiklerle süslüdür. Özellikle Eski ve Yeni Ahit'te yer alan bazı bölümlerin anlatıldığı, altın işlemeli, büyük renkli mozaikler muhteşem bir görüntüye sahiptir. Katedralin dinî ve Norman simgeleri ile süslü bronz ana kapısı son derece güzeldir. Katedralin 228 ikiz mermer kolondan oluşan Revaklı Avlusu da inanılmaz bir görüntüye sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedralin bronz kapısı’nın bulunduğu meydandaki binaların yanındaki aralıktan girdiğinizde bu defa karşınıza muhteşem görüntüye sahip bir teras çıkar. Bu terastan Palermo’nun, Akdeniz’in ve Conco d’Oro’nun tüm güzelliğini doyasıya seyredebilirsiniz.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"> <strong>CEFALU</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="color:#33ccff;"><span style="font-family:trebuchet ms;"> Cefalu,Palermo Messina yolu üzerinde deniz kenarında yer alan şirin bir ortaçağ kasabasıdır. Kasabaya otobüs, tren veya arabanızla Palermo’dan yaklaşık 40 dakika süren bir yolculukla ulaşabilirsiniz.Dik bir dağ olan La Rocca’nın eteklerinde yer alan, çok güzel bir sahile sahip olan bu kasabanın en önemli caddesi Corso Ruggero Caddesi’dir (Via Corso Ruggero). Cadde küçük bir meydan olan Garibaldi Meydanı’ndan (Piazza Garibaldi) başlar. Crispi Meydanı’na (Piazza Crispi) kadar uzanır. Trafiğe kapalı olan bu dar uzun caddenin her iki tarafı mağazalarla çevrilmiş eski küçük evler ve kiliselerle süslüdür.</span></span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caddenin en güzel köşesi, caddenin üzerinde yer alan Duomu Meydanı’dır (Piazza Duomu). Meydanda, Cefalu Katedrali ile farklı tarzlarda inşa edilmiş biri halen belediye binası olarak kullanılan çok sayıda saray, tarihi bina ve kafe bulunur. Meydanın en büyük ve en görkemli binası Sicilya’nın en güzel Norman katedrallerinden biri olan Cefalu Katedrali’dir. XII. yüzyılda yapılmış olan Katedralin içi Arap ve Bizans’lı ustaların eseri olan çok güzel mozaiklerle süslüdür. Palmiyelerle süslü bu küçük meydanda kısa bir mola vermek, bir taraftan Katedrali ve çevresini seyredip, diğer taraftan kahve içmek inanılmaz keyiflidir.Corso Ruggero Caddesi’nin sonunda yer alan meydan ise Crispi Meydanı’dır (Piazza Crispi). Bu meydandan geçen, yukarıya ve aşağıya doğru uzanan, eski evlerin sıralandığı caddeyi aşağıya doğru yürürseniz bu defa karşınıza kasabanın günümüze kadar ayakta kalabilen tek kale kapısı Porta Marina ve liman çıkar. Ayrıca bu caddenin ara sokaklarından sahile ve sahilde yer alan XVI ve XVII. yüzyıldan kalma kale duvarı kalıntılarına</span> <span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">kolaylıkla ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cefalu’nun görülmesi gereken ikinci tarihi caddesi, sahile uzanan caddenin köşesinden başlayan, Corso Ruggero Caddesi’ne paralel uzanan, Vittorio Emanuele Caddesi’dir (Via Vittorio Emanuele). Bu cadde önce liman boyunca dizilmiş eski evlerin arkasından geçer. Daha sonra ikiye ayrılır. Bir tarafı sahile, bir tarafı yukarıya doğru gider ve Garibaldi Medyanı’na ulaşır. Vittorio Emanuelle Caddesi üzerinde, birkaç basamak merdivenle inilen, Ortaçağ'da yapılmış, halen kullanılabilir durumda olan, bir çamaşırhane bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Vittorio Emanuele Caddesi ile Corso Ruggero Caddesi eski evlerin sıralandığı daracık dik ara sokaklarla birbirine bağlanır. Bu ara sokaklardan Katedralin tam karşısında yer alan sokakta XIX. yüzyılda Mandralisca Kontu tarafından kurulan Mandralisca Müzesi yer alır. Çok çeşitli koleksiyonların yer aldığı bu küçük müzede Antonello da Messina tarafından yapılan Bilinmeyen Adam Portresi görülmeye değer. Ayrıca vaktiniz ve enerjiniz varsa La Rocca tepesine tırmanarak eski şehri ve sahili tepeden seyredebilir. Farklı yüzyıllardan kalma eski tarihi tapınak kalıntılarını ve tepede yer alan kale kalıntılarını görebilirsiniz. Ayrıca kıyıda yer alan küçük balık lokantalarında çok uygun fiyata balık yiyebilirsiniz.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"> <strong>MESSINA</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;">Messina, 231.000 nüfuslu bir liman şehridir. Sicilya’nın, İtalya anakarasına en yakın şehri olup, anakaraya uzaklığı yaklaşık 3 kilometredir. Messina ile anakaradaki Calabria arasında her gün düzenli feribot seferleri yapılmaktadır. Yaklaşık 40 yıldan beri tünel veya köprü ile bu iki kıyının birbirine bağlanması tartışılmaktadır. Ancak siyasi ve ekonomik nedenlerle henüz bir gelişme sağlanamamıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yunanlılar tarafından kurulan Messina stratejik konumu nedeniyle her dönem Sicilya’nın önemli şehirlerinden biri olmuştur. Messina, 1783 ve 1908 yıllarında büyük depremlerle yıkılmış, II. Dünya Savaşı sırasında İtalya’nın en fazla bombalanan şehri olmuştur. Bu büyük felaketler sonrasında tamamen yıkılan şehir yeniden inşa edilmiştir. Bu nedenle Sicilya’nın diğer şehirlerinden farklı olarak Messina’da tarihî eserlerin sayısı sınırlıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Peloritani Dağı’nın eteklerinde yer alan şehir uzun bir sahil şeridine ve ekonomik, askeri ve turist açıdan önemli bir limana sahiptir. Şehrin en önemli caddelerinden biri, liman boyunca uzanan çok sayıda anıtsal binanın yer aldığı Vittorio Emanuelle II Caddesi’dir (Via Vittorio Emanuelle II). Caddeden, limanın girişinde yer alan, şehre gelenleri selamlayan, büyük tarihî heykel Madonnina dei Porto görülür.Bu caddenin arka tarafından ona paralel olarak uzanan şehrin ana damarı Garibaldi Caddesi (Via Garibaldi) geçer. Palmiyelerle süslü Garibaldi Caddesi, Unita d’Italia Meydanı’ndan sonra Della Liberta Caddesi’ne (Via Della Liberta) bağlanır. Caddenin üzerinde veya civarında Belediye Sarayı (Palazzo Municipale), Messina Heykeli (Statua di Messina), tiyatro (Teatro Vittorio Emanuelle), büyük kilise Chiesa S.Giovanni di Malta, orijinal parçaları Bölge Müzesi’nde yer alan küçük çeşme Fountana Nettuno, Bölge Müzesi (Museo Regionale) yer alır. Şehrin diğer önemli caddesi deniz tarafından şehrin tarihi mey-danı Duomo Meydanı’na (Piazza del Duomo) uzanan, Primo Settembre Caddesi’dir (Via Primo Settembre).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Messina’nın tarihî merkezi<strong> Duomo Meydanı</strong>’dır (Piazza del Duomo). Meydanda Messina Katedrali yer alır. Katedral 1197 yılında yapılmış, 1908 Depremi ve 1943 Bombar-dımanı’nda yıkılınca daha sonra yeniden inşa edilmiştir. Katedral’in yanında XVI. yüzyılda 90 metre olarak yapılan, depremlerden zarar gördükten sonra 60 metre yüksekliğinde yeniden inşa edilen çok şık astrolojik bir saat kulesi bulunur. Kulenin üzerinde 1933 yılında yapılmış dünyanın en büyük saati yer alır. Katedralin karşısında, XV. yüzyıldan kalan, depremlerden zarar gören daha sonra yenilenen, üzeri çeşitli heykellerle süslü, dört büyük nehri temsil eden heykellerin yer aldığı muhteşem güzellikteki çeşme Fontana Orione yer alır. Meydandan şehre tepeden bakan, özellikle gece çok güzel ışıklandırılan kilise, Santuario Madonna di Montalto görülür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin diğer tarihî meydanı Catalani Meydanı’dır (Piazza dei Catalani). Bu meydanda 1908 Depremi’nden sonra yenilenen, XII. yüzyıl Norman kilisesi Santissima Annunziata dei Catalani bulunur. Kilisenin önünde yer alan heykel ise 1571 yılında Osmanlılara karşı kazanılan Leponto Zaferi’ni simgeler.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Üniversite binaları Carducci Meydanı’nda (Piazza Carducci) yer alır. Üniversite, 1548 yılında kurulmuş, 1679 yılında İspanyol’lar tarafından kapatılmış, 1927 yılında yeniden inşa edilmiştir.Messina kısa sürede dolaşılabilecek bir şehirdir. Şehrin civarında ise farklı özelliklere sahip <strong>Ganzirri, Grooto, Milazzo, Tyndaris, Capo D’Orlondo</strong> gibi küçük kasabalar yer alır.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"> <strong>TAORMINA</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Taormina, Sicilya’nın en güzel kasabalarından biridir. Kasaba, Tauro Dağı’nın kayalık terasları üzerine kurulmuş, Etna Dağı ve İyon Denizi’nin muhteşem görüntüsüne sahip, İyon Denizi’nden yaklaşık 200 mt. yükseklikte, son derece şık, sadece yedi bin kişinin yaşadığı ancak yaz kış turistlerle dolu, çok iyi korunmuş masal gibi bir Ortaçağ kasabasıdır. Eskiden küçük bir dağ köyü olan Taormina, halen Avrupa’nın en gözde tatil merkezlerinden biridir. Buraya tren, otobüs veya arabanızla kolaylıkla ulaşabilirsiniz. skip to sidebar</span><a name="116308258756471101"></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> Trenle gelmişseniz sahilde kalan tren istasyonundan tepedeki merkeze düzenli aralıklarla işleyen otobüslere binmeniz, arabanızla gelmişseniz sahilde Mazzaro kasabasında arabanızı park ettikten sonra teleferiğe binmeniz veya merkeze giden dik yamaçta yer alan park yerinde arabanızı park ettikten sonra düzenli aralıklarla çalışan otobüslere binmeniz gerekir. Kasabayı sahile bağlayan yol dar, keskin virajlı ancak muhteşem bir manzaraya sahiptir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kasabanın merkezini üç [3] kemerli ana cadde <strong>Corso Umberto</strong> oluşturur. Cadde, kuzeydeki Messina Kapısı’ndan (Port Messina), güneydeki Catania Kapısı’na (Port Catania) kadar uzanır. Trafiğe kapalı bu dar uzun caddenin, her iki tarafı, çoğu XV. yüzyıl gotik sanatının izlerini taşıyan evler, bu evlerin ilk katında yer alan küçük mağazalar, restoranlar ve pastanelerle doludur. Her biri büyük bir zevkle dekore edilmiş mağazaların çoğunda son derece kaliteli, lüks mallar satılır. Cadde üzerinde ayrıca çok sayıda küçük kilise bulunur. Şık, çiçeklerle, portakal başta olmak üzere çeşitli meyve ağaçları ile süslü villaların yer aldığı çok sayıda küçük dar ara sokak dik yokuşlarla veya merdivenlerle caddeye bağlanır. Caddenin üzerinde yer alan yeşillikler içindeki küçük meydanlar, turistlerin ve kasaba sakinlerinin, buluşma noktalarını oluşturur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caddenin kuzeyinde, Messina Kapısı’nın (Port Messina) önünde yer alan ilk meydan, V. Emanuele Badia Meydanı’dır (Piazza V. Emanuele Badia). Bu meydanda yer alan kuleli Corvaja Sarayı (Palazzo Corvaja), XI. Yüzyılda, Arap döneminde yapılmış, XIV ve XV. yüzyıllarda genişletilmiştir. Bir dönem Sicilya Parlamentosu olan halen turizm bürosu ve folklor müzesi olarak kullanılan bu saray Arap, Norman, Gotik, Katalan ve Chiaramontane sanatının özelliklerini bir arada barındırır. Saray’ın yanında yer alan kilise Santa Caterina D’Alessandria eski mabet kalıntıları üzerine XVII ve XVIII. yüzyıllarda inşa edilmiştir. Kilisenin arka tarafında eski evlerin arasında II. yüzyılda yapılmış Odeon bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Corjava Sarayı’nın karşısında yer alan üst sokaktan ilerlediğinizde bu defa karşınıza Sicilya’nın ikinci büyük Grek- Roma Tiyatrosu olan Greco Tiyatrosu (Teatro Greco) çıkar. Tiyatro, Helenistik Çağ’da, M.Ö III. yüzyılda yapılmaya başlanmış, Romalılar döneminde tamamlanmıştır. Bu dönemde gladyatör dövüşleri için kullanılmıştır. Yarım daire şeklindeki bu muhteşem tiyatro halen bazı müzik ve tiyatro gösteriler için kullanılmaktadır. Tiyatro muhteşem bir manzaraya sahiptir. Özellikle tiyatronun en üst noktasına kadar çıkar, sahne tarafına bakarsanız, körfezin, yeşillikler içindeki dağ eteklerinin ve Etna Dağı’nın inanılmaz güzel manzarası ile karşılaşırsınız. Tiyatronun alt tarafındaki yamaçlarda ise, bin bir çeşit ağaç ve çiçeğin içinde, XIX. yüzyılda yapılmış yapıların yer aldığı muhteşem manzaralı büyük park, Villa Communale Duca Colonna Di Cessaro bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kasabanın diğer güzel manzaralı köşesi Corso Umberto Caddesi üzerindeki <strong>IX. April Meydanı</strong>’dır (Piazza IX.April). Wünderbar gibi ünlü kafe ve barların yer aldığı bu meydanda Helenistik dönemde yapılmış, XVII. yüzyılın ikinci yarısında yeniden inşa edilmiş saat kulesi Torre Dell’Orologio bulunur. Meydanda ayrıca caddeden merdivenle çıkılan XVII. yüzyılda yapılmış barok tarzı küçük kilise S. Giusseppe, meydanın deniz tarafındaki terasının kenarında halen kütüphane olarak kullanılan XV. yüzyılın ikinci yarısında gotik tarzda inşa edilmiş Sant’ Agostina Kilisesi yer alır. Meydandan tepeye çok dikkatle baktığınızda, beyaz bir haç ile onun arkasında yer alan dinî yapı topluluğunu (Sanctuary of Madonna Della Rocca) görebilirsiniz.Corso Umberto Caddesi üzerindeki diğer meydan Duomo Meydanı’dır (Piazza del Duomo). Ortaçağ ve Rönesans döneminin izlerini taşıyan bu meydandaki en önemli eser, XVI. yüzyılda yapılmış, daha sonra çeşitli ilavelerle zenginleştirilmiş 'San Nicolo Katedrali'dir. Meydanın ortasında ise 1635 yılında yapılmış, barok tarzda, mitolojik figürlerle süslü, en üstünde kasabanın simgesi olan heykelin bulunduğu bir çeşme yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><strong>Duomo Meydanı</strong> ile şehrin diğer kapısı Porta Catania yakınında, kasabadaki Norman sanatının en iyi örneklerinden biri olan Duchi Di Santo Stefano Sarayı (Palazzo Dei Duchi Di Santo Stefano) bulunur. Arap etkisinin belirgin şekilde hissedildiği bu saray bir İspanyol dükünün konutu olarak XIII. yüzyılda yapılmış, günümüze kadar çok iyi korunmuştur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Taormina’nın en güzel yapılarından bir diğeri, halen otel olarak kullanılan, San Domenico Manastırı’dır. Muhteşem manzarası, revaklı avlusu, çok iyi düzenlenmiş bahçeleri, geniş şık iç alanları ile Corso Umberto Caddesi’nin alt taraflarında kalan bu otele yürüyerek veya kısa bir taksi yolculuğu ile gidebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kasabanın merkezi kadar çevresi de çok güzeldir. Taormina çevresinde kimi daha tepelerde, kimi deniz kenarında Catania Messina yolu üzerinde veya ona yakın uzaklıkta kayalıklar üzerine kurulmuş veya kayalık, çakıl, kum plajlara sahip küçük köy ve kasabalar yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Kasabanın üst tarafında Iyon Denizi’nden yaklaşık 529 mt. yükseklikte Ortaçağ kale kalıntılarının yer aldığı küçük köy Castelmola bulunur. Deniz tarafında ise Capo Taormina, teleferiğin kalktığı kasabanın plaj bölgesi Mazzaro’, yeşillikler içinde sahile kum bir patika ile bağlanmış küçük ada Isola Bela, güzel bir plaja sahip olan Capo S. Andrea, Forza d’Agro’, Capo S.Alessio, Sicilya’nın ilk Grek Kolonisi olan, Grek kalıntıları ve plajları ile ünlü Giardini Naxos yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Taormina ve çevresini tanımanın ve bu güzellikleri yaşamanın en iyi yolu, bu güzel kasabada birkaç gün geçirmek, gece ve gündüzü ile burasını doyasıya yaşamaktır.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"> <strong>CATANIA</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Catania, adanın ikinci büyük şehridir. Nüfusu yaklaşık 350.000 civarındadır. Etna Dağı ile deniz arasında yani su ile ateş arasında yer alır. Şehrin kaderi depremler ve Etna patlamaları ile şekillenmiş, dokuz kere büyük doğal felaketle karşı karşıya kalmıştır. Bunlardan özellikle 1169, 1693 depremleri ile 1669 Etna Patlaması şehre büyük zarar vermiştir. Şehirdeki bütün tarihi binalar deprem ve Etna patlamalarından etkilenmiş, tarihi eserlerin bir bölümü tümüyle yıkılmış, bir bölümü defalarca onarılarak ve yenilenerek günümüze gelebilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin önemli tarihî yerleri birbirine yakın mesafededir. Bu nedenle yürüyerek rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Yürümek istemeyenler için Duomo Meydanı’ndan (Piazza del Duomo) kalkan turist araçları şehri panoramik olarak gezdirir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Yürüyüş için, Catania haritasını elinize aldığınızda, ilk arayacağınız yer Duomo Meydanı’dır (Piazza del Duomo). Bu meydanı bulduğunuzda meydandan kuzeye Etna Dağı’na doğru uzanan uzun cadde Etna Caddesi’dir (Via Etna). Meydandan geçen karadan denize doğru uzanan cadde ise Vittorio Emanuelle II Caddesi’dir (Via Vittorio Emanuelle II). Meydandan başlayarak bu caddeye paralel olarak uzanan diğer cadde G.Garibaldi’dir ( Via G. Garibaldi). Vittorio Emanuelle Caddesi’ni, kara tarafından takip ederseniz, San Francesco D’assisi Meydanı’ndan (Piazza San Francesco D’assisi) başlayan Etna Caddesi’ne paralel uzanan ara sokaklarla Etna Caddesi’ne bağlanan bir cadde görürsünüz. Bu cadde de Crociferi Caddesi’dir (Via Crociferi). İşte yürüyüş güzergahınız bu caddeler ve civarıdır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin tarihî merkezi <strong>Etna, Victoria Emanuelle II</strong> ve <strong>Garibaldi Caddeleri</strong>nin birleştiği <strong>Duomo Meydanı</strong>’dır (Piazza del Duomo). Meydan barok tarzında yapılmış tarihi binalarla çevrilidir. Bunlardan eski bir saray olan Municipio Sarayı (Palazzo Del Municipio) halen Şehir Meclisi olarak kullanılır. Binanın girişinde, şehrin koruyucusu Sant’ Agata için, 3-5 Şubat tarihleri arasında yapılan festival sırasında kullanılan tarihi arabalar sergilenir. Sarayın karşısında rustik sütunlarla süslü Chierici Sarayı (Palazzo dei Chierici) yer alır. Katedral yanındaki binaları Chierici Sarayı ile bağlayan şık şehir kapısı ise Porta UzedaPorta di Carlo V olarak bilinir. 1696 yılında yapılmış olan kapı aynı zamanda Etna Caddesi’ni liman alanına bağlar. Ayrıca bu alanda pasaj içinde bir müze (Museo Diocesanno) bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Katedral, (Cathedrale Basilica-Duomo) meydanın en görkemli binasıdır. Katedral, 1073- 1093 yılları arasında, halen bir bölümü sergilenen, Roma termal hamam kalıntıları üzerine, şehrin koruyucusu Sant’ Agata için yapılmıştır. Şehrin farklı yerlerinde Sant’ Agata için yapılmış sekiz kilise daha bulunur. Bunlardan Badia di Sant’Agata katedralin hemen yakınında yer alır.Katedral, 1693 depreminde büyük zarar görmüş, defalarca yenilenmiş ve genişletilmiştir. Norman barok tarzındaki katedralin içinde üç ünlü kişinin mezarı yer alır. Bunlardan biri Catania doğumlu ünlü müzisyen Vincenzo Bellini’dir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanın ortasında şehrin sembolü olan, 1736 yılında yapılmış, Fontana dell Elefante bulunur. Bu ilginç eser pagan ve Hıristiyan unsurları bir araya getirir. Heykellerle süslü bir kaidenin üzerinde bazalttan yapılmış bir fil, onun üzerinde 361 metre yüksekliğinde granitten yapılmış mısır obelisk, onun üzerinde de dallar arasında dünya ve haç bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanda yer alan 1867 yılında yapılmış çeşme Fontana dell’ Amenano, yeraltından gelen Amenano Nehri’nin suları ile beslenir. Çeşmenin üzerinde yer alan heykeldeki genç, nehri simgeler. Çeşmenin arkasında ve ara sokaklarda her sabah Palermo’daki Vucciria Pazarı gibi renkli ve canlı bir pazar olan balık pazarı Perscheria kurulur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çeşme aynı zamanda Victoria Emanuelle II Caddesi’ne paralel uzanan Garibaldi Caddesi’nin (Via Garibaldi) başlangıcını oluşturur. Bu caddenin sonunda anıtsal şehir kapısı Porta Ferdinandea Garibaldi (Fortino) yer alır. Kapı, kireç taşı ve lav taşından 1768 yılında IV. Ferdinand’ın evliliği şerefine yapılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çeşmenin arka tarafında yer alan Calogero Caddesi’ni (Via Calogero) yürüdüğünüzde, bu defa karşınıza Federico di Svevia Meydanı’nda (Piazza Federico di Svevia) yer alan Ursino Kalesi (Castella Ursino) çıkar. Bu kale, 1239-1250 yılları arasında yapılmış, 1500’lü yılların ortalarında yeniden inşa edilmiştir. Kalenin dört tarafında dört yuvarlak kule bulunur. Kalenin üst katında ise bir müze (Museo Civico) yer alır. Bu müze üç özel koleksiyonun bir araya gelmesi ile oluşmuştur. Farklı dönemlere ait değerli eserleri bir araya getirir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Duomo Meydanı’nın önünden geçen Victoria Emanuelle II Caddesi kiliseler ve barok saraylarla doludur. Meydandaki fil heykelini arkanıza alarak sağa, deniz tarafına doğru yürürseniz, cadde üzerinde, 1770 yılında tamamlanmış barok tarzının önemli bir örneği olan kiliseyi (Chiesa San Placido) görürsünüz. Burada aşağıya doğru yöneldiğinizde Museo Biscari Caddesi üzerinde dış cephesi muhteşem süslemelerle kaplı Biscari Sarayı (Palazzo Biscari) karşınıza çıkar. Saray Catania’nın en büyük özel sarayıdır. XVI yüzyılda şehir duvarları üzerine inşa edilmiş, daha sonra yapılan eklemelerle inşaatı yüz yıl sürmüştür. Saray halen sosyal ve kültürel aktiviteler için kullanılmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Victoria Emanuelle II Caddesi’nin bu bölümünde yer alan diğer önemli eser, caddenin kuzeyinde kalan, Leonardi Caddesi’den (Via Leonardi) girdiğinizde Bellini Meydanı (Piazza Bellini) üzerinde yer alan, bu sokak dışında farklı sokaklardan da ulaşabileceğiniz, Massimo V Bellini Tiyatrosu’dur (Teatro Massimo V- Bellini). Ünlü müzisyen Vincenzo Bellini’nin adını taşıyan bu tiyatro 1890 yılında açılmıştır. Dışı gibi içi de çok güzel olan bu tiyatroyu görebilmek için öğle saatleri dışında tur almanız veya opera veya klasik müzik konseri izlemek için bir gecenizi buraya ayırmanız gerekir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydandaki fil heykelini arkanıza alarak Victoria Emanuelle II Caddesi’nin sol tarafına doğru yürürseniz bu defa caddenin kenarında ortasında bir heykelin yer aldığı küçük bir meydan ile karşınıza çıkar. Bu meydan San Francesco D’assisi’dir (Piazza San Francesco D’assisi).</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydanın köşesinde önü heykellerle süslü kilise Chiesa San Francesco e Immacolata yer alır. Bunun karşısındaki binada, 1930 yılında açılmış, Vincenza Bellini’nin eşyalarının sergilendiği Bellini Müzesi (Museo Bellini) bulunur. Heykelin arkasındaki cadde, şehrin büyük depremden sonra yapılan önemli caddelerinden biri Crociferi Caddesi’dir (Via Crociferi). Etna Caddesi’ne paralel uzanan bu cadde diğer caddelere göre daha sessizdir. Cadde üzerinde çok sayıda barok saray ve kilise bulunur. Bunlar arasında Terme Dele Rotando, Chiese San Benedetto, Chiese San Giuliano, Chiese San Francesco Bargia sayılabilir. Cadde, bazısı merdivenli ara sokaklarla Etna Caddesi’ne bağlanır. Crociferi Caddesi’nden aynı zamanda Gesuiti Caddesi başta olmak üzere diğer ara sokaklarla Etna Caddesi’ne paralel uzanan diğer bir caddeye ve bu cadde üzerinde bulunan Dante Meydanı’na (Piazza Dante) ulaşabilirsiniz. Bu meydanda ise Chiese San Nicolo, Monastera dei Benedettini gibi önemli dini yapılar yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Victoria Emanuelle II Caddesi’nin San Francesco D’asisi Meydanı’ndan sonraki bölümünde Grek Tiyatrosu yer alır. Cadde üzerinden, cam bir kapı ile girilen bu tiyatro, Grek Tiyatrosu üzerine Romalılar tarafından yeniden inşa edilmiştir. Zamanla tahrip olan tiyatronun bazı parçaları katedralin yapımında kullanılmıştır. Tiyatro’nun yanında bir de Odeon yer alır. Koruma altına alınmış, restore edilen bu güzel eserin tüm çevresi eski, bakımsız evlerle doludur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin en uzun, en canlı caddesi, Duomo Meydanı’ndan başlayan, kuzeyde Gioeni Parkı’na (Parco Gioeni) kadar uzanan, açık havada Etna Dağı’nın görüldüğü Etna Caddesi’dır. Caddenin her iki tarafı tarihi bina ve saraylarla doludur. Caddeye bağlanan ara sokaklar da tarihi binalarla süslüdür. Şehrin aynı zamanda alışveriş caddesi olan caddedeki tarihî binaların ilk katlarında ve ara sokaklarda yüzlerce mağaza ve pastane bulunur. Caddenin, Duomu Meydanı’ndan XX Settemble Caddesi (Via XX Settemble) ile kesiştiği yere kadar olan bölümünde yer alan mağaza ve pastaneler kalan bölümünde yer alanlardan daha şık ve pahallıdır. Bir bölümü trafiğe kapalı olan hafif eğimli caddenin üzerinde çok sayıda küçük meydan yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu meydanlardan biri Duomu Meydanı’nın hemen yakınında yer alan Universita Meydanı’dır (Piazza Universita). Meydanda, Palazzo dell’ Universita’, Palazzo Sangiuliano gibi şık binalar yer alır. Ayrıca bu meydanın yakınında, şehirdeki önemli barok kiliselerden biri olan Collegiata Kilisesi (Chiese Collegiata) ile Gioleni D’ Angio’ Sarayı (Palazzo Gioleni D’Angio’) bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Cadde üzerinde yer alan diğer meydan Stesicoro Meydanı’dır (Piazza Stesicoro). Meydanda, Roma Tiyatrosu- Anfiteatro Romano kalıntılarının bir bölümü, San Biagio Kilisesi ve Vincenza Bellini Heykeli yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Caddeden, büyük bir park olan Bellini Parkı’na (Villa Bellini) girebilirsiniz. Önceden soylu bir aileye ait olan bu güzel park 1860 yılında şehir konseyi tarafından aileden satın alınarak halka açılmıştır. İki küçük meydanı olan park yüzlerce yıllık ağaçlar, çiçek bahçeleri, şehrin ünlü kişilerinin büstleri, çeşitli yürüyüş alanları ve yapılarla süslüdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Catania oldukça uzun bir sahil şeridine sahiptir. Şehrin Syracuse tarafındaki güney sahili La Plaja olarak bilinir. Kumlu olan bu sahilde çok sayıda plaj yer alır. Taormina tarafındaki kuzey sahili La Scogliera olarak bilinir. Burada Etna Dağı’nda akan lavlar üzerine kurulmuş oteller, villalar yer alır. Bu sahildeki plajlar kayalık ve taşlıktır.Catania çevresini ve Etna Dağı’nı da görmek isterseniz otelinizden veya turizm ofisinden bilgi alabilirsiniz. Bazı seyahat acentalarının düzenlediği tur programları ile seramik kasabası Caltagirone, Vizzini ve diğerlerine gidebilir. Acitrezza sahil kasabasını görebilirsiniz. Ayrıca Etna’nın dağ köylerine veya Etna ve Doğal Park turuna katılabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Catania ve Sicilya denince akla Etna Dağı gelir. Avrupa’nın en büyük aktif yanardağı olan Etna bu bölge için hem felaket, hem verimli lav toprakları ile zenginlik kaynağıdır. Catania’dan, Etna Dağı’na çıkan yol çok güzel bir manzaraya sahiptir. Yolun bir bölümü çok güzel evlerin yer aldığı küçük kasabalarla doludur. Bu güzel kasabalardan Etna Dağı’na çıktıkça insanların dağa bu kadar yakın nasıl oturduklarına şaşırırsınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Etna Dağı’nın ancak 1800 mt.'ye kadar olan bölümüne normal araçlarla çıkabilirsiniz. Dağın daha üstlerine çıkabilmeniz için finüküler ve arazi araçları kullanmanız gerekir. Etna Dağı’nı gezebilmek için en az bir gün ayırmanız, rehberli bir tur almanız ve uygun havayı beklemeniz en iyi çözümdür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Dağın normal araçlarla çıkılabilen bölümünde bol bol dağdan akan sönmüş lavlara rastlarsınız. Bu simsiyah lavları seyrederken, lavlar arasından fışkıran bitkilere sevgi ile bakarsınız.</span></div></li></ul><p align="justify"><span style="font-family:Trebuchet MS;color:#33ccff;"> <strong>SYRACUSE</strong></span></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Syracuse, 126.000 nüfuslu bir sahil şehridir. M.Ö.VIII.yüzyılda Grek kavimleri tarafından kurulmuş, Sicilya’nın başkenti olmuş, adanın bütün dönemlerine şahitlik etmiştir. Bu nedenle şehrin her yerinde çok sayıda tarihî esere rastlarsınız. Şehrin arkeolojik bölgeleri Acradina ve Neapolis’dir. Günümüzde modern bir görünüme sahip olan Arcadina’da, Syracuse Formu, Roma Gymnasium’u ve Bizans hamam kalıntıları bulunur. Bu bölgedeki tarihi eserlerin çoğu apartmanların altında kalmıştır. Kazılarda bulunan eserler halen Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehirde, 18.000 parça eserin üç bölüm halinde sergilendiği, büyük bir Arkeoloji Müzesi (Museo Archeologico Regionale Paolo Orsi) bulunur. Müze, Landolina Parkı’nda (Villa Landolina) yer alır. Parkta ayrıca Napolyon’a karşı yapılan savaşta ölen İngilizler'e ait bir mezarlık ile August Von Platen adını taşıyan Alman şairinin mezarı bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Parkın yakınında da M.Ö.360-315 tarihleri arasında inşa edilmiş önemli bir arkeolojik alan yer alır. Bu alanda, bir bazilika ile, Roma döneminde ilk Hıristiyanların gömüldüğü, yeraltında galerilerle birbirine bağlanmış, yüzlerce odadan oluşan mezar alanı, San Giovanni Evangelista Katakomb’ları (Catacombe San Giovanni Evangelista) bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Landolina Parkı’nın karşı tarafında ise şehrin hemen her yerinden görülen, devasa bü-yüklükteki kilise Santuario Madonna delle Lacrime yer alır. Koni şeklinde ilginç bir tasarıma sahip olan bu kilise, 1953 yılında Meryem Ana Heykeli’nin gözünden aktığı söylenen yaşların anısına, 1966-1994 yılları arasında inşa edilmiştir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehrin Neapolis bölgesi de önemli tarihi eserlerle doludur. 1955 yılında tarihi eserleri bir sit alanı içine almak amacıyla Neapolis Arkeolojik Parkı (Parco Archeologica della Neapolis) oluşturulmuştur. Parka, hafif eğilimli bir cadde olan, Paradiso Caddesi’nden (Viale Paradiso) ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Parka girince bilet gişesinden sonra, biri aşağıya, diğeri yukarıya doğru giden, iki yolla karşılaşırsınız. Aşağıya giden yol sizi cadde boyunca yürürken gördüğünüz çeşitli ağaç ve bitkilerin yer aldığı, taş ocaklarının bulunduğu Latomie del Paradiso bölgesine götürür. Bu bölgedeki taş ocaklarından çıkarılan taşlar yüzyıllar boyunca şehirdeki tarihi eserlerin yapımında kullanılmıştır. Ayrıca bölgedeki karanlık, nemli mağaralar bazı dönemlerde hapishane işlevi görmüştür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu mağaralardan en ilgi çekici olanı, <strong>Dionysius’un Kulağı</strong> (Orecchio di Dionisio) olarak bilinen mağaradır. Mağaranın girişi 65 mt uzunluğunda 23 mt yüksekliğinde büyük bir kulak şeklindedir. Rivayete göre, Dionysius, mağaranın muhteşem akustiği sayesinde mahkumların tüm konuşmalarını duymuş, ona göre hareket etmiştir. Bu mağaranın dışında bölgede tarihi açıdan daha az önem taşıyan Grotta dei Cordari, Lantomia dell’ Intagliatella, Latomia Santa Venera mağaraları bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tekrar gişenin olduğu yere gelip, bu defa yukarıya doğru giden yola saparsanız, karşınıza Grek tiyatro sanatının en önemli örneklerinden biri olan Teatro Greco çıkar. M.Ö. V yüzyılda yapılan, klasik eserlerin sahnelendiği bu muhteşem tiyatro, Romalılar zamanında gladyatör dövüşleri için kullanılmıştır. Tiyatro’da yaz akşamları klasik tiyatro eserleri sahnelenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tiyatronun üst tarafındaki terasta ise mağara içinde küçük bir şelale ve onun sularının toplandığı bir havuz bulunur. Terasın diğer tarafında bir mezar alanı yer alır. Tiyatro’nun bu bölümünden, arkeolojik parkın, denizin, Santuario Madonna delle Lacrime Kilisesi’nin ilginç kubbesi görülür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Parktan çıktıktan sonra, geldiğiniz caddeden geri dönerken, elinizdeki bileti kullanarak, bu defa cadde ile bölünen parkın diğer tarafında bulunan Roma Tiyatrosu (Anfiteatro Romano) kalıntılarına girebilirsiniz. Taş işçiliğinin önemli eserlerinden biri olan bu tiyatro Romalılar zamanında yapılmış, gladyatör dövüşleri için kullanılmıştır. Tiyatronun yan tarafında ise aynı anda 400-450 boğanın kurban edilebildiği büyük altar, Hieron II’nin kalıntıları yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Neapolis Arkeolojik Parkı’nın kuzeyinde kalan bölge Necropolis Grotticelle olarak bilinir. Bu bölgede Archimede’nin mezarı olduğu söylenen mezar kalıntıları bulunur. Ancak bu mezarın ünlü bilim adamına ait olmadığı, bu bölgenin onun ölümünden II yüzyıl sonra Romalılar tarafından inşa edildiği söylenmektedir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><em>Archimede</em>, Syracuse’da doğmuş, burada yaşamış, suyun kaldırma kuvvetini bulan büyük bir bilim adamıdır. Roma kuşatması sırasında yaptığı mekanik düzeneklerle Romalıları güç durumda bırakmış, rivayete göre büyük aynalar kullanarak Roma Donanması’nı yakmıştır. Ancak Arcimede M.Ö. 212 yılında şehrin Romalılar tarafından alınması sırasında bir asker tarafından öldürülmüştür. Bilim adamının anısına şehrin çeşitli yerlerine onun adı verilmiş, adı yaşatılmaya çalışılmıştır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Syracuse’nin en güzel bölgesi bir kilometre kare büyüklüğündeki Ortygia Adası’dır. Ada sahip olduğu çok sayıda tarihi eserle adeta bir açık hava müzesi görünümündedir. Ortygia Adası, şehrin iki limanını Piccolo Limanı (Porto Piccolo) ile Grande Limanı’nı (Porto Grande) birbirinden ayırır. Bu iki liman bir kanalla birbirine bağlanır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><strong>Ortygia Adası</strong> anakaraya köprülerle bağlanır. Bu köprülerden geçince karşınıza çıkan ilk meydan Pancali Meydanı’dır (Piazza Pancali). Meydan kayıklar, kuşlar, köprüler ve tarihi binalarla hoş bir görüntüye sahiptir. Meydandan sonra karşınıza çıkan ilk tarihi eser Apollo Tapınağı (Tempio di Apollo) kalıntılarıdır. Tapınak M.Ö. VI. yüzyılda yapılmış, Avrupa’nın en eski Dorik tapınağıdır. Zaman içinde değişim geçirmiş, şehrin tarihine bağlı olarak bazilika, cami, kilise, askeri depo olarak kullanılmıştır. Tapınağa yakın, XX Settembre Caddesi’nde de (Via XX Settembre), M.Ö. V yüzyılda yapılmış bazı eserlerin kalıntıları bulunur.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tapınağın önünden düz yukarıya doğru Corso Matteotti Caddesi’ni yürürseniz Archimede Meydanı’na (Piazza Archimede) ulaşırsınız. Bu meydan ve çevresi çok sayıda tarihi bina ile doludur. Bunlar arasında Montalto Sarayı (Palazzo Montalto), Lanza Sarayı (Palazzo Lanza), Chiesa del Collegia dei Gesuiti sayılabilir. Meydanın ortasında ise Tanrıça Diana’nın Heykeli başta olmak üzere çok güzel heykellerle süslü bir çeşme Fontana di Artemide yer alır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Çeşmenin sağ tarafındaki dar sokaktan girip, biraz yürüdükten sonra, sol taraftaki sokağa dönerseniz, biraz sonra karşınıza muhteşem güzellikte Duomo Meydanı (Piazza del Duomo) çıkar. Adanın en yüksek noktasında yer alan bu meydan eski akropol alanı üzerine inşa edilmiştir. Elips şeklindeki Duomo Meydanı başta Katedral olmak üzere birbirinden güzel barok kilise ve saraylarla çevrilmiştir. Bunlar arasında şimdi Şehir Meclisi olarak kullanılan Vermexio Sarayı (Palazzo Vermexio), Bosco Sarayı (Palazzo Beneventano del Bosco) yer alır. Ayrıca Tempio di Minerva, Chiesa Santa Lucia alla Badia gibi kiliseler meydanın farklı köşelerini süsler.Meydandaki en görkemli yapı Katedral’dir. Katedral M.Ö. IX yüzyılda yapılan Siculi Tapınağı ve M.Ö. V. yüzyılda yapılan Athena Tapınağı üzerine, 640 yılında Bizanslılar tarafından inşa edilmiştir. Arap döneminde cami, Norman döneminde kilise olmuş, sonra yenilenmiş yapılan eklemelerle günümüze kadar gelmiştir.<br />Bu güzel ve canlı meydanı doyasıya seyretmenin en iyi yolu buradaki kafe veya lokantalarda kısa bir mola vermektir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Meydandan aşağıya doğru uzanan dar ara sokakların birine girdiğinizde, bu defa karşınıza Grande Limanı’na (Porta Grande) bakan çok hoş bir seyir terası çıkar. Adanın ve anakaranın bir bölümünün görüldüğü bu terasın alt tarafında, denizin yanında, mitolojik öneme sahip bir tatlı su birikintisi bulunur. İçinde papirüsler olan, ördeklerin ve balıkların yüzdüğü bir tatlı süs birikintisi Fonte Aretusa olarak bilinir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Syracuse ve civarında Mısır’a özgü bir bitki olarak bilinen papirüs yetiştirilir. Avrupa’nın en büyük papirüs alanı Syracuse yakınındaki Ciane Nehri çevresidir. Şehre bu bitki Mısır Firavunu Prolemy II, tarafından gönderilmiş ve kağıt yapımında kullanılmıştır. Halen şehirde bir papirüs müzesi de bulunmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Orytgia Adası’nın en güzel köşelerinden biri olan Seyir Terası, aynı zamanda adanın en canlı bölümünü oluşturur. Terasın yanındaki sahil yolunun bir tarafı adanın en uç noktasında yer alan Maniace Kalesi’ne (Castello Maniace), diğer tarafı adanın girişinde yer alan Pancali Meydanı’na ulaşır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyir Terası’ndan sahil boyunca aşağıya doğru yürürseniz, adanın geçmişte ticaret merkezi olan bölümüne ulaşırsınız. Burada İspanyol duvarlarının en iyi korunmuş parçası olan, XV. yüzyıl yapımı gotik kapı (Porta Marina) yer alır. Bu bölgede kendisi ile aynı adı taşıyan sokağın üzerinde, güzel bir gotik kilise olan Chiesa dei Miracoli bulunur. Yolu yürümeye davam ederseniz Pancali Meydanı’na ulaşırsınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Şehir terasından, sahil boyunca yukarıya doğru Lungamero Alfeo Caddesi’ni yürürseniz, çeşitli dükkan ve kafelerin yer aldığı eski küçük evlerin önünden geçerek, Maniace Kalesi’ne ulaşırsınız.İsterseniz Lungamero Alfeo Caddesi’nin arka tarafındaki eni bir metreyi geçmeyen dar ara sokak ve caddeleri de dolaşabilirsiniz. Bu sokaklarda da çok sayıda tarihî kilise ve bir Bölge Müzesi bulunur. Belloma Sarayı’nda yer alan Bölge Müzesi’nde Arap dönemine ait seramikler, Ortaçağ ve Rönesans Dönemine ait heykel ve resimler sergilenir. Bunlar arasında <strong>Antonello da Messina</strong>’nın eseri ‘<strong>Annunciation’</strong> görülmeye değer.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Adanın en uç noktasında yer alan <strong>Maniace Kalesi</strong> ise 1239 yılında yapılmış, daha sonra değiştirilmiş ve yenilenmiştir. Kale, Tanrıça Hera için yapılan tapınağın, bunun üzerine yapılan özel bir konutun, daha sonra Bizanslıların yaptığı duvarların üzerine inşa edilmiştir.Kalenin bulunduğu bölgedeki ara sokaklardan adanın diğer sahiline de çıkabilirsiniz. Adanın bu sahili ve sahile paralel uzanan caddeleri diğerleri gibi güzel görüntülere sahiptir. Özellikle Vittoria Veneto Caddesi (Via Vittorio Veneto) üzerinde bazı önemli yapılar yer alır. Bunlar arasında şehrin en önemli gazeteci ve yazarlarından biri olan Elio Vittorini’nin yaşadığı ev, Candido Sarayı Palazzo Candido) sayılabilir. Sahilde uzanan caddelerden Lungemare Elio Vittorini ve Lungemare del Levante boyunca yürüdüğünüzde bu defa Piccolo Limanı’nı (Porto Piccolo) görürsünüz. Sahilin sonundan iç tarafa doğru kısa bir yürüyüşle de Pancali Meydanı’na ulaşırsınız. Ortygia uygun fiyata balık yiyebileceğiniz çok sayıda lokantaya sahip güzel bir adadır.</span></div></li></ul><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>*Yazıda tarihî eserlerin, cadde ve meydanların orijinal adlarının kullanılmasına özen gösterilmiştir. Yazıda geçen İtalyanca kelimelerden piazza meydan, via cadde, palazzo saray, teatro tiyatro, villa park, castello kale anlamına gelmektedir. Bu yazı 2007 Aralık ayında Sicilya’ya yaptığım seyahat sırasında gezdiğim yerler, edindiğim izlenimler ve aşağıda belirtilen kaynaklarda yer alan bilgiler doğrultusunda yazılmıştır.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>-Bonechi, Art and History Palermo and Montreale, ISBN 88-476-0210-6.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>-Comune di Catania Assessoratoal Turismo, Catania, Guida Turistica.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>-DK Eyewıtness Travel, Sicily, Dorling Kindersley Ltd, Great Britain, 2007, ISBN 978 -1-4053 1973-7 (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitabevi’nden, bu kitabevinin bulunmadığı yerlerde kitabevinin </em></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em><a href="http://www.remzi.com/">http://www.remzi.com/</a></em></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em> web adresinden telefon numarasını bularak sipariş verebilirsiniz).</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>-Giuliano Valdes, The Golden Book of Taormina, Bonechi, Italy, 2007, ISBN 978-88-8029-358-3.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em><a href="http://italyaonline.net/Italya/bolgeler/sicilia.htm">http://italyaonline.net/Italya/bolgeler/sicilia.htm</a> </em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em></em></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/sicilya">http://tr.wikipedia.org/wiki/sicilya</a> </em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><em><a href="http://platturk.com/Turkiye/142079-sicilya-tarihi.html"><span style="color:#3366ff;">http://platturk.com/Turkiye/</span></em></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#3366ff;"><em>142079</em></span><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em><span style="color:#3366ff;">-sicilya-tarihi.html</span></a> </em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>-Kına Italia, Catania, Milan.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>-Luciana Savelli, Sicily: History and Masterpieces, Bonechi Edizioni ‘’Il Turısmo”, Italy, 2005, ISBN 88-7204-579-7.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>-Messina, Sicilia Folklore.</em></span></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ff99;"><em>- Syracuse and the Surrounding Area Between Myth and History, Dıtta Italia Paolo.</em></span></p>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-5119120670397196178.post-86512960535036257552008-11-30T16:29:00.003+02:002009-03-08T14:53:23.284+02:00Seyahat-öncesi Tavsiyeler<div align="center"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_lHNH_OrG2P41Vz2AySFkuPywS4Lql5jeZXz5KGm5pd3HMy5kZN3zQNvvOdf7jn1OeOVHc3GgarpSGzzRpW-MzR11DDuEsW7PbRzgO8TZBTsLsnfJs_y_OsMohMw3fxr5xeVS28sJ85gJ/s1600-h/trou_grit.jpg"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5274458874521274738" style="DISPLAY: block; MARGIN: 0px auto 10px; WIDTH: 320px; CURSOR: hand; HEIGHT: 192px; TEXT-ALIGN: center" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_lHNH_OrG2P41Vz2AySFkuPywS4Lql5jeZXz5KGm5pd3HMy5kZN3zQNvvOdf7jn1OeOVHc3GgarpSGzzRpW-MzR11DDuEsW7PbRzgO8TZBTsLsnfJs_y_OsMohMw3fxr5xeVS28sJ85gJ/s320/trou_grit.jpg" border="0" /></span></a><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;"> YURT DIŞI SEYAHATİNİZİN KÂBUSA DÖNMEMESİ </span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">İÇİN BAZI TAVSİYELER*</span></strong></div><div align="center"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#ff0000;">Prof. Dr. Aysen TOKOL</span></strong></div><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></strong></p><ul><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gezmek, yeni ülkeler, yeni şehirler keşfetmek bir tutkudur. Bu tutkunun sürmesi, gezinizin kabus yerine eğlenceye dönmesi elinizdedir. Seyahate çıkmadan önce veya seyahat sırasında dikkat edeceğiniz bazı detaylar seyahatinizi son derece keyifli hale getirir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bu nedenle seyahate çıkmadan önce atacağınız <strong>ilk</strong> adım; <strong>gideceğiniz yere iyi karar vermektir.</strong> Kararınızı verirken arkadaşlarınızdan, gazetelerde yayınlanan seyahat acentalarının ilânlarından veya konu ile web adreslerinden yararlanabilirsiniz. Bugün tüm ulusal gazeteler seyahat acentalarının ilanlarını veya çeşitli gezi yazılarını yayınlar. Ayrıca Hürriyet Gazetesi’nin bir süredir Pazartesi günleri yayınladığı seyahat eki, seyahat acentalarının sundukları programları bir arada görmenizi sağlar. Ekte yer alan seyahat anıları size yeni ufuklar açar. <strong>Atlas, Voyager Türkiye, National Geographic Türkiye</strong> gibi Türkçe dergilerle, <strong>National Geographic Traveler Magazine, National Geographic Traveler Cruise Guide</strong> gibi İngilizce gezi dergileri size farklı seçenekler sunar. Bu dergileri kitapçılardan bulamazsanız. </span><a href="http://http/www.google.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://http/www.google.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip “gezi dergileri” yazarsanız karşınıza gezi dergileri ile ilgili çeşitli web adresleri çıkar. Bilgisayar kullanmayı seviyorsanız işiniz daha da kolaylaşır. </span><a href="http://www.google.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.google.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip, “seyahat siteleri” veya konu ile ilgili farklı bir kelime yazarsanız karşınıza yine çok sayıda web adresi çıkar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gideceğiniz yere karar verdiğinizde, <strong>ikinci</strong> adımınız; <strong>gideceğiniz</strong> <strong>ülkenin/şehrin hava koşullarını kontrol etmek</strong> olmalıdır. Bunun için </span><a href="http://http/www.google.com"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.google.com</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip “hava durumu” yazmanız yeterlidir. Bunu yazdığınızda karşınıza çok sayıda web adresi çıkar.Bunlardan birini kullanabilir veya </span><a href="http://havadurumu.mynet.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://havadurumu.mynet.com</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girerek gideceğiniz ülke veya şehrin hava durumunu kolaylıkla öğrenebilirsiniz. Hava durumu gezinizin keyifli geçmesi ve yanınızda götüreceğiniz eşyaların belirlenmesi açısından çok önemlidir. Unutmayın; Avrupa’yı gezmek için en uygun zaman Haziran Kasım ayları arasındadır. Avrupa’nın güneyinde yer alan bölgeler için bu süre biraz daha uzun olabilir. Çin için en uygun zaman Eylül, Ekim ve İlkbahar aylarıdır. Karayip ülkelerinden Küba, Kasım ile Nisan ayları arasında, Brezilya, Şili, Arjantin, Peru gibi Güney Amerika ülkeleri, Kuzey Amerika ülkelerinden ABD’nin güney eyaletlerinin bir bölümü ile Meksika, Asya ülkelerinden Singapur, Malezya, Tayland, Vietnam, Hindistan, Afrika ülkelerinden Fas, Mısır, Ortadoğu ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler kış aylarında gezmek için ideal ülkelerdir. Bahar aylarında ise; Japonya ve Güney Kore daha farklı bir güzelliğe bürünür.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahat öncesi <strong>üçüncü</strong> adımınız, <strong>bireysel mi yoksa bir seyahat acentasının düzenlediği programla mı seyahat edeceğinize karar vermek</strong> olmalıdır. Zira her iki yöntem hem olumlu hem de olumsuz yönleri birlikte içerir. Bireysel seyahat size özgürce seyahat etme olanağı sağladığı için olumludur. Buna karşılık dil sorununuz varsa sıkıntı yaşayabilirsiniz. Dil sorununuz olmasa bile Çin, Rusya gibi ülkelerde İngilizce, Almanca, Fransızca gibi yaygın kullanılan yabancı dilleri bilen kişi sayısı sınırlı olduğu için insanlarla iletişim kurmakta zorluk çekebilirsiniz. Ayrıca ülkeyi iyice tanımadan, gezecek yerleri tespit etmeden, gitmişseniz çok zaman kaybedersiniz. Bu durumda zaman kaybını önlemenin en iyi yolu, otelinizden veya gittiğiniz ülkedeki turizm ofisinden broşür ve harita almak, yerel turları öğrenerek onlara katılmaktır. Buna karşılık turlarla seyahat ettiğinizde zaman kaybınız azalır. Daha organize bir şekilde hareket edersiniz. Ancak turlarda rehber ve gurubun uyumu çok önemlidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İyi bir rehber ve uyumlu bir gurupla gezinin tadına doyamazsınız. Tam tersi durumda geziniz işkenceye dönüşebilir. Bu nedenle bazı kişiler iyi bir rehberle karşılaştıklarında gezecekleri ülkeyi seçmek yerine beğendikleri rehberin gittiği ülkelere gitmeyi tercih ederler. Zira uyumsuz bir gurup iyi bir rehberle daha az sorunlu olabilir. Bireysel seyahat edecekseniz internet üzerinden veya bir seyahat acentası ile bağlantı kurarak önceden otel rezervasyonunuzu yaptırmanız ve uçak biletlerinizi almanız size büyük kolaylıklar sağlar. Seyahat planınızı önceden yapar ona göre rezervasyon yaptırırsanız uygun indirimler alabilme şansına sahip olabilirsiniz. Otel seçmeden yurt dışına çıkmışsanız veya programınız dışında bir şehre gitmişseniz havaalanı veya tren istasyonlarındaki otel rezervasyon hizmetlerinden yararlanabilirsiniz. Ancak bu durumda yoğun zamanlarda sorunla karşılaşabileceğinizi unutmayın. Otel seçiminde dikkate alacağınız en önemli nokta otelin şehir merkezinde ve ulaşım araçlarına yakın olmasıdır. Zira bazı ülkelerde taksi bulmak, taksi şoförleri ile anlaşmak oldukça güç olmaktadır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bir seyahat acentasının düzenlediği programla seyahat etmeye karar verdi iseniz mutlaka iyi bir araştırma yapmanız gerekir. Öncelikle seyahat acentasının güvenilir olmasına dikkat etmelisiniz. Bunun için seyahat acentasının <strong>TÜRSAB</strong> <strong>üyesi olup olmadığını kontrol etmelisiniz. </strong>TÜRSAB üyesi ise bunu acentanıza gittiğinizde anlayabilirsiniz. Kuşkunuz varsa </span><a href="http://www.tursab.org.tr/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.tursab.org.tr/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip kontrol etmelisiniz. Daha sonra gideceğiz yerle ilgili olarak farklı seyahat acentalarının sunduğu programları, programın süresi, uçağın tari-feli mi? Charter uçak mı? olduğu, araba ile seyahat edeceksiniz arabanın özellikleri, uçağın veya arabanın kalkış, dönüş saatleri (sabah gidiş, akşam dönüş olan programlar size gün kazandırır), otelin yeri, kalitesi, sunulan ekstra programların içerikleri, ücretleri, sağlanan rehberlik hizmetleri, son anda bir program iptali ile karşı karşıya kalmamak için programın yapılabilmesi için asgari yolcu sayısı belirlenip belirlenmediği gibi konularda, tek tek kar-şılaştırarak kontrol etmelisiniz. Zira ilanlarda çok düşük fiyatlı gördüğünüz bir tur programı aslında programları dikkatle incelediğinizde sizin yüksek fiyatlı gördüğünüz tur programından daha pahalı olabilir. Her şey dahil gitmiyorsanız veya bazı geziler acentanın ilan edilen fiyatı içinde değilse tur parasının yarısı kadar bazen daha fazla bir tutarı ekstra geziler için ödeyebilirsiniz. Unutmayın özel olarak belirtilmemişse ilanlarda gördüğünüz fiyatlar alan vergisi, vize ücreti, ekstra turlar ile diğer giderleri içermez. Bu fiyat sadece otel, uçak bileti ve panoramik şehir turunu kapsar.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gideceğiniz ülkeyi seçtikten, nasıl seyahat edeceğinize karar verdikten sonra, daha önce yurt dışına hiç çıkmadı iseniz pasaport için <strong>İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Dairesi</strong>’ne başvurmalısınız. Pasaportunuz varsa </span><a href="http://www.egm.gov.tr/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.egm.gov.tr/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> adresine girerseniz yurt dışına gidecek vatandaşlar için yapılan son duyuruları, vize rejimi tablosundan vize isteyen ülkeleri ve pasaportlarda aranan asgari geçerlilik süresini öğrenebilirsiniz. Pasaportunuzun süresi yeterli değilse süre uzatımı için başvurunuzu İl Emniyet Müdürlüğü Pasaport Dairesi’ne yapmanız gerekir. Pasaport alırken ücreti biraz fazla olsa da pasaport geçerlilik süresini uzun tutmak size uzun dönemde yarar sağlar. Bugün sınırlı sayıda ülke dışında hemen hemen tüm ülkeler Türk vatandaşlarından vize talep etmektedir. Ancak pasaportunuzun cinsine göre vize isteyen ülkeler değişebilmektedir. Bir seyahat acentasının düzenlediği programla yurt dışına gidecekseniz, vize ile ilgili belgeleri acentanıza vermeniz halinde acentanız belli bir ücret karşılığında size vize almanızda yardımcı olacaktır. Eğer bireysel olarak gitmeye karar verdi iseniz yine bu alanda çalışan seyahat acentalarından yardım alabilir veya vize için ne tür belgelere gereksinim duyulduğunu </span><a href="http://www.google.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.google.com</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip ‘vize için gerekli belgeler’ yazarak veya gideceğiniz ülkenin konsolosluğunun web adresine girerek öğrenebilirsiniz. Daha sonra bu belgeleri tamamlayarak vize işlemleri için kendiniz başvurabilirsiniz. İstenilen evrakları doğru, eksiksiz ve kurallara uygun olarak düzenlemeniz vize almanızı kolaylaştıracaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eğer bir seyahat acentasının düzenlediği programla seyahata çıkmaya karar verdi iseniz seyahat acentası ile anlaşma yaparken kimlik bilgilerinizin belgelere doğru kayıt edilmesine, size verilmesi gereken belgelerin kurallara uygun şekilde tam teslim edilmesine, belgelerinizin sizin ve acentanızın yetkisi tarafından imzalanmasına dikkat etmeli, belgeleri imzalamadan önce dikkatli bir şekilde okumalısınız. Belgelerinizi teslim aldıktan sonra bunları bir defa daha okumanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca yurtdışına çıkmadan önce mutlaka seyahat sigortası yaptırmalısınız. Maliyeti son derece düşük olan seyahat sigortası geziniz sırasında çok önemlidir. Seyahat acentalarının hemen hemen tümü tur programının ücreti içinde veya ayrı bir ücret alarak bu hizmeti sunmaktadır. Yine de acentanızın size bu hizmeti sağlayıp sağlamadığını öğrenmenizde, eğer yoksa ayrıca sigorta yaptırmanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahat çıkmadan önce seyahat edeceğiniz ülke veya şehir hakkında mutlaka araştırma yapmalısınız. Bu sayede bir şehir veya ülkede çok kısa bir süre kalmış olsanız bile ülkeyi araştırarak gittiğiniz için daha fazla yer gezmiş, o ülkenin özelliklerini daha iyi tanımış olursunuz. Bir tur programına katılmış olsanız bile unutmayın tur rehberi size şehrin her tarafını gösteremez. Ayrıntıları keşfetmek çoğunlukla size kalır. Gitmeden önce bir şehir veya ülke hakkında bilgi edinmenin en iyi yolu o ülke veya şehir hakkında Türkçe veya diğer dillerde yazılmış kitapları okumaktır. İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya gibi büyük şehirlerde yaşıyorsanız <strong>Remzi Kitabevi seyahat kitapları</strong> konusunda size geniş olanaklar sağlar. Ayrıca <strong>D&R</strong> ve bazı büyük kitapçılarda da Türkçe ve İngilizce seyahat kitapları bulabilirsiniz. Remzi Kitabevi'nin bulunmadığı şehirlerde, </span><a href="http://www.remzi.com/"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.remzi.com/</span></strong></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girerek kitabevinin telefon, faks ve e-posta adresine ulaşabilirsiniz. Daha sonra bu numaralara başvurarak istediğiniz kitabı sipariş verebilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">İngilizce biliyorsanız seyahat kitapları konusunda oldukça geniş bir seçeneğe sahipsiniz. Insight Guides serisi için </span><a href="http://www.insightguides.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.insightguides.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, Rough Guides serisi için </span><a href="http://www.dk.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.dk.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">, Eyewitness Travel serisi için de </span><a href="http://www.dk.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.dk.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresi sizin için idealdir. Bu web adreslerine girerek, gideceğiniz ülke veya şehirle ilgili kitap olup olmadığına bakabilir, isterseniz kitabı sipariş verebilir veya kitabın tam adını ve ISBN numarasını alarak bu kitabı Remzi Kitabevi’nden isteyebilirsiniz. Kitap okumaya vaktiniz yoksa o taktirde </span><a href="http://www.google.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.google.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine gideceğiniz ülkenin adını yazarak bu ülke ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Kitap veya web adreslerinden bulacağınız şehir planlarını dikkatle incelerseniz, gideceğiniz şehirde kaybolmadan, tüm görülmesi gereken yerleri kısa sürede görerek şehri tanıyabilirsiniz. İncelediğiniz planları </span><a href="http://www.google.com/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.google.com/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip, google earth yazar, onu download eder ve daha sonra download ettiğiniz programa gideceğiniz şehrin adını yazarsanız, gideceğiniz şehri henüz gitmeden sokak sokak gezme olanağına kavuşursunuz. Gittiğiniz zaman artık o şehrin sokaklarını sanki daha önce gezmiş gibi dilediğinizce dolaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Tedbirli olmak her zaman için iyidir. Bu nedenle seyahate çıkmadan önce pasaportunuz başta olmak üzere uçak biletinizin, nüfus cüzdanınızın, kredi kartlarınızın, seyahat çeklerinizin ve yanınızda taşımanız gereken tüm önemli belgelerin en az üç tane fotokopisini almalısınız. Bunların bir tanesini bavulunuza, diğerini el çantanıza koymalı, üçüncüsünü de sizinle seyahate katılmayacak kolayca ulaşabileceğiniz bir kişiye bırakmalısınız. Ayrıca seyahatiniz esnasında gerekebilecek tüm telefon numaralarını yanınıza almayı ayrıca bavulunuza koymayı unutmamalısınız. Birden fazla kişi ile birlikte seyahat edeceksiniz önemli evraklarınızı ve paralarınızı aranızda paylaştırmalı ve bunları boynunuza asacağız dışarıdan görülmeyen boyun çantalarına yerleştirmeyi unutmamalısınız. Yurt dışına çıktığınızda da mecbur kalmadıkça fazla paranızı ve pasaportunuzu yanınızda taşamamaya, otel odasındaki kasaya kilitlemeye, odada kasa bulunmuyorsa otelin kasasına teslim etmeye özen göstermelisiniz. Şehri gezerken oda anahtarınızın, oteli tanıtıcı kartın, pasaport ve nüfus cüzdanı kopyalarının yanınızda bulunmasının yeterli olduğunu unutmamalısınız. Eğer bir sağlık sorununuz varsa bununla ilgili tüm belgelerin aslını yanınıza almalı, fotokopilerini bavulunuza koymalısınız. Ayrıca sürekli kullanmanız gerekli ilaçlar varsa reçetesi ile birlikte tatiliniz süresince gereksinim duyacağınız miktar kadar ilacı kutusu ile birlikte yanınıza almalısınız. Birden fazla bavul taşıyorsanız her birine seyahat süresince gereksinim duyacağınız miktar kadar ilacı kutusu ile birlikte koymalı böylece bavulunuzun veya yanınızdaki çantanın çalınması veya kaybolması karşısında riski dağıtmalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bazı ülkelere gitmeden önce aşı yaptırmanız veya bazı ülkelerde yaygın olan hastalıklardan korunmak için özel bazı ilâçları yanınızda bulundurmanız gerekebilir. Eğer bu tür sorunlar varsa ilgili ülkelere seyahat etmeden belirli bir süre önce aşı yaptırmayı ve gereken ilaçları yanınıza almayı unutmamalısınız. Bu ülkelerin hangileri olduğunu seyahat acentanız size bildirecektir. Bir seyahat acentası ile gitmiyorsanız </span><a href="http://saglik.tr.net/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://saglik.tr.net/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresine girip oradan önce “genel sağlık” daha sonra “seyahat ve sağlığı” seçerseniz. Seyahatiniz sırasında gerekli olabilecek bilgilere ulaşabilirsiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bavul hazırlamak, çok sayıda birbirinden ağır bavullar taşımak birçok insan için seyahatin en zor bölümünü oluşturur. Bu sorunu aşmanın en iyi yolu planlı hareket etmektir. Bu nedenle öncelikle evinizde kilitlenebilir, içindekilerin hasar görmesini engelleyecek şekilde sert alt ve üst kapağa sahip, sağlam, hafif, kolay taşınabilir tekerlekli, farklı boyutlarda iki tane bavul bulundurmalısınız. Bavullarınızın üzerine de kaybolmaları halinde kolay bulunmalarını sağlamak amacıyla isim, adres ve telefon numaranızın yazılı olduğu bir kart koymalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bavulunuzu seyahate çıkmadan üç dört gün önce hazırlamaya özen göstermeli, bavul hazırlamayı son güne bırakmamalısınız. Bavulunuzu hazırlamadan önce seyahat sırasında nelere gereksinim duyacağınızı belirleyerek, bunları gösteren ayrıntılı bir liste hazırlamalısınız. Giysilerinizi belirlerken programa ve hava durumuna göre hangi tür giysilere gereksinim duyacağınızı her gün için ayrı ayrı saptamalısınız. Giysilerinizi belirlerken birbirine uyumlu renklerde olmasına dikkat etmeli, böylece bir taraftan yükünüzü azaltırken diğer taraftan kendinize her gün farklı giysiler giyme olanağı yaratmalısınız. Ayrıca hangi mevsim seyahata çıkarsanız çıkın süpriz bir yağmurla karşılaşmamak için yanınıza küçük bir şemsiye ile kalın veya ince kapişonlu bir giysi almayı unutmamalısınız. Bavulunuza özel ilaçlarınız ve gideceğiniz bölgeye göre alacağınız ilaçlar dışında ağrı kesici, alerji ve soğuk algınlığına karşı ilaçlar, mide ağrısı ile ilgili ilaçlar, bağırsak düzenleyici ilaçlar, vitamin, yara bandı, yedek gözlük veya lens, lens solüsyonu, pamuk, cımbız, küçük makas, kolonyalı mendil, sabun, küçük boy şampuan, gidilen ülke ve mevsime göre güneş kremi veya sinek kovucu losyon, oje çıkarıcı mendil koymaya özen göstermelisiniz. Ayrıca bavulunuza dikiş seti, seyahat ütüsü, priz adaptörü, şarj aleti, yedek fotoğraf makinesi, film, pil, hafıza kartı, video kamera ve malzemeleri, seyahat esnasında günlük gereksinimlerinizi içine koyacağınız, seyahat dönüşü satın aldığınız küçük eşyaları taşıyabileceğiniz katlanabilir bir sırt veya el çantası, önemli belgelerinizin fotokopileri ile beyaz zemin üzerine çekilmiş altı [6] adet vesikalık fotoğraf koymayı unutmamalısınız.<br />Bavulunuzu yerleştirirken gezi programını dikkate almanız, giysileriniz dışındaki eşyalarınızı türüne göre küçük naylon torbalar içine koymanız hem eşyalarınızı kolayca bulmanızı hem de havaalanında kontrol amaçlı bavulunuzu açtırdıklarında eşyalarınızın düzenli görülmesini sağlayacaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eğer yurt dışına alışveriş amaçlı çıkıyorsanız veya farklı iklim koşullarına sahip bir ülkeye gidiyorsanız yanınıza boş bir bavul almayı da unutmamalısınız. Böylece hem gittiğiniz ülkede hava koşulları sizin ülkenizden çok farklı ise havaalanında üzerinizi değiştirme olanağına kavuşursunuz. Hem de seyahat dönüşü torbalarla, eliniz kolunuz paketlerle dolu gelmekten ve her gittiğiniz ülkeden bavul almaktan kurtulursunuz. Ancak yurt dışında keyifli bir şekilde gezmek, o ülkeyi yeterince tanımak istiyorsanız alışverişi yurt dışı gezinizin temel amacı haline getirmemelisiniz. Zira bugün Türkiye aradığınız her şeyi uygun fiyatla bulabileceğiniz alış veriş cenneti bir ülkedir. İstanbul Atatürk Havaalanındaki Duty Free mağazaları da çeşit ve fiyat yönünden diğer havaalanlarından çok farklı değildir. Bu nedenle gittiğiniz ülkenin kültürünü, insanlarını tanımaya daha fazla zaman ayırmak, sadece o ülkeyi temsil eden ufak objeler satın almakla yetinmek hem seyahatinizin maliyetini azaltacak hem de sizi alışveriş stresinden kurtaracaktır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eğer seyahatiniz sırasında yanınızda birden fazla bavul taşıyor veya eşinizle seyahat ediyorsanız tüm eşyalarınızı ikiye ayırarak bavullarınıza yerleştirmeniz akıllı bir davranış olacaktır. Zira bu şekilde bavullarınızdan biri kaybolduğunda diğerindeki eşyalarla gereksinimlerinizi geçici bir süre karşılama olanağına kavuşursunuz. Tek başına seyahat ediyorsanız bu durumda da bir günlük gereksiniminizi karşılayacak kadar giysiyi mutlaka el çantanıza koymalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">El çantanızı hazırlarken de hafif ve kolay taşınabilen bir çanta olmasına özen göstermelisiniz. El çantanıza, hava durumunu dikkate alarak şemsiyenizi, kazağınızı, fotoğraf makinenizi, gözlüğünüzü, kullanmak zorunda olduğunuz ilaçları ve doktor raporunuzu, gideceğiniz ülke ile ilgili kitap veya notlarınızı, önemli belgelerinizin fotokopilerini, sakız, şeker, boyun yastığınızı, göz bantınızı, küçük bir kutu içinde birer adet ağrı kesici, vitamin, mide ve bağırsak düzenleyici ilacınızı, tarağınızı, bir kat giysinizi, bir kalem ve not defterinizi mutlaka koymalısınız. Makyaj malzemelerinizi koyarken dikkatli olmalı, sınırlı sayıda sıvı olmayan malzemeler almaya özen göstermelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">El çantanızdaki malzemeleri de kilitli, küçük poşetlere koymaya özen göstermeli, hırsızlığa karşı el çantanıza önemli belgelerinizin asıllarını ve tüm paranızı koymamalısınız. Bunları boynunuza asacağınız giysinizin içinde kalacak boyun çantasına koymaya özen göstermelisiniz. Boyun çantasından rahatsız oluyorsanız seyahatiniz esnasında üzerinize düğmeli büyük cepli gömlek giymeye çalışmalısınız Ayrıca havaalanında sürekli gerekli olacak belgeleri elinize aldığınız çantada, diğerlerini boyun çantanızda bulundurmaya dikkat etmeli, işi biten önemli evraklarınızı hemen boyun çantanıza koymalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahate çıkmadan önce cep telefonunuzu uluslararası kullanıma açmalı, pasaport numaranızı ve kimlik numaranızı yanınıza alarak yurt dışı çıkış harcını bir bankaya yatırmalısınız. Ayrıca önemli evraklarınızın fotokopilerini teslim edeceğiniz kişiye, gezi programı hakkında bilgi vermeli, uçak rezervasyonlarınızı uçuştan önce tekrar kontrol etmelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bir seyahat acentası ile seyahat ediyorsanız programın başlangıç tarihinden en geç iki gün önce acentanızı aramayı, uçuş saatlerinde değişiklik olup olmadığını, alan görevlisinin adını, buluşma saatini, rehberinizin adını öğrenmeyi unutmamalısınız. Bir seyahat acentası aracılığıyla bilet almışsanız acentanızı veya ilgili havayolu şirketini uçuş saatlerinde değişiklik olup olmadığını öğrenmek için yine iki gün önce aramalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Havaalanına uçuş saatinden en az üç saat önce gitmeyi, özellikle bayram, yılbaşı gibi havaalanının yoğun olduğu dönemlerde bu süreyi daha uzun tutmayı alışkanlık haline getirmelisiniz. Unutmayın uçak sizi beklemez siz uçağı beklemelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Eğer uçuş süreniz uzunsa uçak yolculuğunuz sırasında rahat giysiler giymeyi, uçakta belirli aralıkla ayağa kalkıp yürümeyi, oturduğunuz yerde egzersiz yapmayı, yanınızda kolay okunabilir eğlenceli bir kitap bulundurmayı alışkanlık haline getirmelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahat edeceğiniz ülkenin havaalanına ulaştığınızda karşınıza çıkabilecek en önemli sorun bavulunuzun kaybolması veya zarar görmesi olacaktır. Bir tur programı ile seyahat ediyorsanız bu konuda rehberiniz size yardımcı olacaktır. Aksi durumda havaalanından ayrılmadan önce mutlaka bavulunuzdaki hasarı tespit ettirmeniz, eşyanızın kaybolması halinde kayıp bagaj formu doldurmanız gereklidir.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Havaalanından ayrılmadan önce genelde tüm havaalanlarında bulunan turizm bürosuna uğrayarak gerekli bilgileri, belgeleri almanızda ve uçakta ayarlamamışsanız saatinizi yerel saate göre ayarlamanızda, gittiğiniz ülkenin parasını yanınızda götürmemişseniz havaalanındaki döviz bürosuna uğramanızda yarar vardır. En iyi yöntem gideceğiniz ülkenin para birimini gitmeden önce öğrenerek, yapacağınız tahmini harcamalar doğrultusunda belli bir miktar parayı yanınızda götürmenizdir. Eğer böyle bir olanağınız yoksa yanınızda mutlaka dolar veya euro bulundurmaya çalışmalısınız. Ancak bazı ülkelerde doların €uro’ya göre daha kolay değiştirilebildiğini de unutmamalısınız. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Alışveriş yaparken kolaylık sağlamak amacıyla paranızı 500 Euro [€] yerine 5, 10, 50 Euro şeklinde yanınızda bulundurmaya ve elinizdeki paranın yeni tarihli, yırtılmamış olmasına özen göstermelisiniz. Ayrıca bahşiş ve otelinize ulaşana kadar yapacağınız ödemeler için kullanılmak üzere yanınızda bir miktar bozuk para bulundurmalısınız. Gittiğiniz ülkede yaptığınız harcamaların ülkemizin para birimi ile tam karşılığını öğrenmek istiyorsanız o zaman yanınıza mutlaka bir hesap makinesi almalısınız. Gittiğiniz ülkelerde, havaalanı dışında, turistlerin yoğun olduğu bölgelerde ve büyük otellerde gereksinim duyduğunuz parayı bozdurabilirsiniz. Ancak bazı ülkelerde bu olanağın oldukça sınırlı olduğunu da unutmamalısınız. Paranızı yerel para birimi ile değiştirirken bir anda büyük miktar para değiştirmek yerine olanak varsa gereksinim duydukça değişim yapmanız daha uygun olur. Eğer gittiğiniz ülkenin parası o ülke dışında kolay çevrilebilen bir para birimi değilse o taktirde dönüşünüz sırasında havaalanı döviz bürosunda elinizdeki parayı, dolar veya euro’ya çevirmeli veya harcamalısınız. Yurt dışında büyük alışveriş yapmayacaksanız kredi kartı kullanmamak yaptığınız alışverişlerin maliyetini düşürmek, kartınızın kopyalanmasını, çalınmasını önlemek açısından önem taşır. Büyük alışveriş yapmayı düşünüyorsanız o taktirde her türlü olumsuzluğa karşı yanınızda iki adet kredi kartı veya seyahat çeki bulundurmanızda yarar vardır.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Havaalanından kalacağınız otele taksi ile gitmek eğer mesafe uzun ise bazı ülkelerde oldukça pahallı olabilir. Bu nedenle seyahate çıkmadan önce havaalanından şehir merkezine ulaşım olanaklarını öğrenmeye çalışmalı, böyle bir olanağınız yoksa havaalanındaki turizm bürosundan yardım almalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Otelinize ulaştığınız zaman eğer havaalanından almamışsanız otelinizden bir harita isteyerek, otel görevlilerine otelinizin yerini haritada işaretlemeyi, ulaşım araçları, şehir turları, şehrin güvenirliliği hakkında bilgi almayı unutmamalısınız. Ayrıca otelinizi kolay bulabilmek için otelinizle ilgili bir kart veya broşürü yanınıza almayı ihmal etmemelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Gittiğiniz ülke veya şehri en iyi şekilde gezebilmek için, sürenizi en iyi şekilde kullanmayı öğrenmelisiniz. Güvenliğinizi tehlikeye atmadan gittiğiniz şehrin gündüzünü ve gecesini yaşamaya, sağlık koşullarına uygun olarak hazırlandığına inandığınız yerel yemeklerini, içeceklerini tatmaya, ülkenin yerel eğlencelerinden yararlanmaya, önemli müze ve ören yerlerinin ziyaret saatlerini önceden öğrenerek ziyaret etmeye özen göstermelisiniz. Bazı önemli etkinlikleri izleyebilmek için gitmeden önce bu etkinlikler için internet üzerinden bilet almayı denemelisiniz. Bireysel olarak gitmişseniz ve ülkeyi daha iyi gezmek istiyorsanız araba kiralamak sizin için iyi bir çözüm olabilir. Ancak bunun için özellikle yoğun dönemlerde araba rezervasyonunuzu Türkiye’den yaptırmaya çalışmalısınız. Ayrıca gittiğiniz ülkede bol bol fotoğraf çekmeye, o şehri veya ülkeyi tanıtıcı kitap, broşür, kartpostal ile şehri veya ülkeyi simgeleyen küçük objeler almaya özen göstermelisiniz. Ancak fotoğraf çekerken insanları rahatsız etmemeye, yerel kurallara, dini yerlerle, ören yerlerindeki özel kurallara uymaya dikkat etmelisiniz. Ayrıca dini yerleri ziyaret ederken o yerlere uygun giyinmeye çalışmalısınız. Bu amaçla gideceğiniz ülkeye göre bir eşarp, şal yanınızda bulundurmanız veya gezi programını dikkate alarak giyinmeniz uygun olacaktır. Bir seyahat acentasının düzenlediği programla seyahat ediyorsanız kurallara uymaya, rehberinizin belirttiği yerde ve tam zamanında bulunmaya özen göstermemelisiniz. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Unutmayın; tura katılan diğer kişileri bekletme, programı aksatma hakkına sahip değilsiniz. Eğer her zaman her yere geç gitme alışkanlığınız varsa bu kötü alışkanlıktan kurtulmanın en iyi yolu saatinizi biraz ileri almaktır. </span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahatiniz sırasında aldığınız her türlü tedbire rağmen pasaportunuzu çaldırır veya kaybederseniz durumu hemen rehberinize bildirmeli, bireysel seyahat ediyorsanız en yakın polis karakoluna, Türk Büyükelçiliği'ne veya Konsolosluğu’na başvurmalısınız. Türk Büyükelçiliği ve Konsolosluğu'nun telefon numarası siz ülkeye giriş yaptığınız sırada cep telefonunuza otomatik olarak mesaj gönderildiği için cep telefonunuzda kayıtlı olacaktır. Bu numarayı acil durumlar için Türkiye’ye dönünceye kadar silmemelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Pasaportunuz dışında diğer eşyalarınızın da çalınmasını engellemek için çok dikkatli olmalısınız. Seyahatiniz sırasında otel değiştirirken valizlerinizi hem unutmamak hem de çalınmasını engellemek için saymayı veya birden fazla kişi ile birlikte seyahat ediyorsanız her birini bir valizden sorumlu tutmayı unutmamalısınız. Otelden ayrılırken veya otele girerken önemli evraklarınızı ve paranızı mutlaka boynunuza asacağınız çantada emniyete almalı, otel lobileri ve yemek salonlarının hırsızlık olaylarının en fazla yapıldığı yerler olduğunu aklınızdan çıkarmamalısınız. Bu nedenle eşyalarınızın başında durmalı asla eşyalarınızı yemek masasında veya lobide bırakıp gitmemelisiniz. Bavulunuzun taksi veya otobüsün bagajına yerleştirildiğini görmeden araca binmemeli, odanızdan ayrılırken her yeri kontrol etmeli, odadan ve otelden ayrılırken tüm değerli eşyalarınızın yanınızda olduğuna emin olmalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahatiniz sırasında gittiğiniz ülkeden aldığınız her türlü malın fişini, faturasını ayrı bir zarf içine koymayı, büyük bir alışveriş yaptığınızda bunu kredi kartı ile yapmayı, aldığınız tüm eşyaları havaalanlarında sorun yaşamamak için tek bir valizde toplamayı, KDV iadesi için aldığınız faturaları havaalanında gümrük görevlilerine onaylatmayı unutmamalısınız.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Ayrıca bazı ülkelerden bazı malların yurt dışına çıkartılmasının veya girişinin yasak olabileceğini, veya getirilebilecek yada götürülebilecek mallarla ilgili miktar sınırlamaları olabileceğini aklınızda tutmalı bu konuda mutlaka rehberinizin önerilerini veya size yapılan uyarıları dinlemelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Sevdiklerinize yurt dışından değerli hediyeler almak veya yurt dışına bunları götürmek isterseniz havaalanında sorunla karşılaşmamak için mutlaka gitmeden önce </span><a href="http://www.gumruk.gov.tr/"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">http://www.gumruk.gov.tr/</span></a><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"> web adresinden “broşürler” adresine girip oradan “yolcu işlemleri” ile “kısıtlamalar” başlıklarını incelemelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Bir seyahat acentasının düzenlediği programla yurt dışına çıkmışsanız rehberinizin size vereceği anket formlarını dikkatli şekilde doldurmalı, gerekirse sorulan sorular dışındaki şikayet ve önerilerinizi ayrıntılı şekilde yazmalısınız. Seyahat sırasında önemli gördüğünüz aksaklıklar varsa bunu bir dilekçe ile acentanıza iletmeli veya bizzat acenta yetkilileri ile görüşmelisiniz.</span></div></li><li><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;">Seyahat sonrası, yaptığınız seyahati sürekli hatırlamak için evinizin bir köşesinde gittiğiniz ülkelerden aldığınız o ülkeleri simgeleyen küçük objeleri sergileyeceğiniz bir köşe oluşturmalısınız. Ayrıca çektiğiniz fotoğrafları, filmleri, aldığınız broşür, kitap, kartpostalları özel bir albüm içinde toplamalı, edindiğiniz deneyimleri dostlarınızla ve diğer insanlarla paylaşmalısınız. Gittiğiniz ülke sayısı arttıkça evinizde oluşturduğunuz özel köşedeki obje sayısı ile albümlerinizin sayısı artacak, kendinizi mutsuz hissettiğiniz günlerde bu albümlere baktıkça mutsuzluğunuz yerini mutluluğa bırakacak, yeni yerler gezme, yeni şeyler öğrenme isteği size yaşam sevinci verecektir.Son olarak, yukarıda yer alan, sizinle paylaştığım, deneyimlerime dayanan bu bilgiler dışında yurt dışı seyahatleriniz için daha ayrıntılı ve daha profesyonel bilgilere gereksinim duyarsanız, “Turist Rehberlerinden Seyahat İpuçları” adını taşıyan, Yayın Koordinatörlüğünü Şerif Yenen’in yaptığı, <strong>Turist Rehberleri Birliği</strong> yayını, 2007 basımı, 978-975-01720-1-4 ISBN numaralı kitapçığı mutlaka almalı, onu ayrıntılı şekilde okumalı ve seyahatlerinizde yanınızda bulundurmalısınız.</span></div></li></ul><p align="justify"><strong><span style="font-family:trebuchet ms;color:#99ffff;"><em></em></span></strong></p><p align="center"><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong><span style="color:#99ffff;"><em>* Bu yazı yurt dışına yaptığım seyahatler sırasında edindiğim deneyimler ve aşağıda belirtilen kaynaktan yararlanılarak yazılmıştır.</em></span></strong><strong><span style="color:#99ffff;"><em>“</em>Turist Rehberlerinden Seyahat İpuçları<em>”, (Yayın Koordinatörü Şerif Yenen), Turist Rehberleri Birliği, 2007, </em></span></strong></span><span style="font-family:trebuchet ms;"><strong><span style="color:#99ffff;"><em>ISBN 978-975-01720-1-4.</em></span></strong></span></p><div align="justify"><span style="font-family:trebuchet ms;color:#33ccff;"></span></div>prof.dr.aysen tokolhttp://www.blogger.com/profile/11589197847126308383noreply@blogger.com