Pazartesi, Temmuz 26, 2010

DUYURULAR

  • Yazıların güncellenmiş halini ve yeni yazıları aşağıda belirtilen sitede bulabilirsiniz.

http://www.gezikosesi.com/

[prof.dr. aysen tokol]

Cumartesi, Mart 27, 2010

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’NİN [ßAE] İKİ İNCİSİ: "DUBAI" & "ABU DHABI"


BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’NİN (ßAE) İKİ İNCİSİ:
"DUBAI" & "ABU DHABI" [*]
Prof.Dr. Aysen TOKOL

  • Birleşik Arap Emirlikleri; Ortadoğu'da, Arap Yarımadası'nın güneydoğusunda, Umman Körfezi ve Basra Körfezi kıyısında yer alır. Umman Sultanlığı ve Suudi Arabistan'la komşudur.
  • "Abu Dhabi", "Dubai", "Sharjah", "Fujairah", "Ajman", "Ra’s al Khaimah" ve "Umm al Qaiwain" olmak üzere yedi [7] emirlikten oluşur. 83.600 km² yüzölçümüne sahiptir. Abu Dhabi 67.340 km² yüzölçümü ile en büyük emirliktir. Bunu 3.885 km² yüzölçümü ile Dubai ve diğerleri izler.
  • Birleşik Arap Emirlikleri topraklarındaki ilk yerleşime M.Ö. 5500 yılında rastlanır. M.Ö. 3000 yılında bölgede yaşayanların, özellikle İran’ın kuzeyindeki medeniyetlerle, bakır ticareti yaptıkları bilinmektedir. Bunu I.yüzyılda Suriye ve Irak şehirleri daha sonra Umman ve Hindistan’la yapılan deniz ticareti izlemiştir.
  • Bölge; Hz. Muhammed’in vefatından sonra İslâm dinini kabul etmiş, XVI. yüzyılın başında 150 yıl boyunca Portekiz’in egemenliği altına girmiştir. Daha sonra İranlılar 1783 yılına kadar bölgeye hakim olmuşlar, bağımsızlık mücadelesi başlatan Araplar bölgeye giren yabancı gemilere saldırmaya başlamışlardır. Bunun üzerine Birleşik Krallık “Kavasim Kabilesi” ile Arabistan içlerinden gelen “Vehhabileri” korsan olarak kabul etmiş, 1819 – 1820 yıllarında bölge kıyısındaki limanlara saldırmıştır. Bunun sonucunda 1820 yılında yerel liderlerle korsanlığı son verdiren “Genel Barış Antlaşması” imzalanmıştır. Ardından 1853 yılında “Denizlerde Kalıcı Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması ile bölgeye “Ateşkes Kıyısı” adı verilmiştir. Birleşik Krallık 1892 yılında da “Özel Ayrıcalık Antlaşması” olarak bilinen bir Pakt’ın oluşmasını sağlayarak, bölgenin dış politikasını denetim altına almıştır. Ateşkes Kıyısı; 1873 – 1947 arasında “Birleşik Krallık Doğu Hindistan Kumpanyası”, daha sonraki yıllarda da Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı tarafından yönetilmiştir”.
  • 1960’ların başında Abu Dhabi’de daha sonra Dubai’de petrolün bulunması bölgenin kaderini değiştirmiştir. 1 Aralık 1971 tarihinde Birleşik Krallık’la yapılan anlaşmanın sona ermesinin ardından, Abu Dhabi ve Dubai önderliğinde diğer dört emirliğin katılımı ile 2 Aralık 1971 tarihinde “Birleşik Arap Emirlikleri” kurulmuş, Ra’s al Khaimah Emirliği federasyona 1972 yılında katılmıştır.
  • 1971 yılında kabul edilen daha sonraki tarihlerde değişikliklere uğrayan “Birleşik Arap Emirlikleri Anayasası’na” göre; ülkedeki en üst siyasi otorite yedi emirden oluşan “Federal Üst Konsey’dir”. Konsey; üyeleri arasından Devlet Başkanı ve Başbakanı seçmekte, Bakanlar Kurulu üyeleri ve Federal Üst Mahkeme Yargıçları’nı belirlemektedir. Sürekli olarak Abu Dhabi Emiri Devlet Başkanı, Dubai Emiri ise Devlet Başkan Yardımcısı ve Başbakan olarak seçilmektedir. Bakanlar kurulu üyeleri Emirlik aileleri üyeleri arasından belirlenmektedir. Konseyin federal yasaları onaylama yetkisi bulunmaktadır. Emirliklerin siyasi gücü ve mali yükümlülükleri federal hükümetteki pozisyonlarına göre saptanmaktadır. 40 üyeden oluşan “Federal Ulusal Konsey” üyelerinin yarısı emirler tarafından atanmakta, diğer yarısı iki yıl için dolaylı olarak seçilmektedir. Konsey üyeliklerinin yarısı için 16 Aralık 2006 tarihinde sınırlı bir seçmen grubuyla yapılan seçimler ülkedeki bir ilki oluşturmuştur. Konsey’de bakanlıkların politikaları tartışılmakta, alınması gereken önlemler hakkında üyeler görüş ve tavsiyelerini dile getirmekte, hükümet tarafından hazırlanan federal yasa tasarıları görüşülmekte ve öneriler bildirilmektedir. Danışma organı statüsünde olan Federal Ulusal Konsey’in veto yetkisi bulunmamaktadır. Diğer Arap Devletleri ile kıyaslandığında daha liberal yargı sistemine sahip olan Birleşik Arap Emirlikleri’nde yargı “Federal Üst Mahkeme’den” oluşmaktadır. Dubai ve Ras al- Khaimah ulusal yargıya dahil değildir. Ülke bir Medenî Yasa’ya sahiptir. Ancak aile hukuku, miras ve ceza hukuku’nun belirli alanlarında “Şer'i (İslamî Yasa)” uygulanmaktadır. Lâik mahkemelere ek olarak emirliklerin her birinde yerel olarak örgütlenen ve denetlenen “Şer'i Mahkemeler” bulunmaktadır.
  • Federasyonu oluşturan yedi emirlik dış ilişkiler, savunma, sosyal hizmetler gibi federal düzeyde ele alınan konular dışında iç işlerinde bağımsızdır. Abu Dhabi, “Al Nahyan”; Dubai, “Al Maktoum”; Sharjah ve Ras Al Khaimah, “Al Qasimi”; Fujairah, “Al Sharqi”; Umm Al Quwain “Al Mualla”; Ajman “Al Nuami” aileleri tarafından yönetilmektedir. Emirlikler; gelirlerinin belli bir yüzdesini Birleşik Arap Emirlik’lerinin merkezi bütçesine ayırmaktadırlar. Ülkenin başkenti ve askeri gücünün merkezi Abu Dhabi’dir.
  • Birleşik Arap Emirlikleri 2009 verilerine göre yaklaşık 6 milyon nüfusa sahiptir. En fazla nüfusa sahip emirlik Dubai Emirliği’dir. Bunu Abu Dhabi, Sharjah ve diğerleri izlemektedir. Nüfusun %20’den daha az bölümünü emirlik Arapları, kalan bölümünü Asya, Batı ülkeleri ve diğer Arap ülkelerinden çalışmak üzere ülkeye gelen yabancılar oluşturmaktadır. Hindistan’dan gelenlerin sayısı diğer ülkelerden fazladır. Onları Pakistan ve Bengaldeş’ten gelenler izlemektedir.
  • Ülkenin resmî dini İslam’dır. Nüfusun %76’sı Müslüman, %9’u Hıristiyan, kalanı diğer dinlere mensuptur.
  • Ülkenin resmî dili ise; Arapça’dır. Ancak İngilizce, Farsça, Urdu, Hindu, Fransızca başta olmak üzere farklı diller konuşulur. İngilizce ortak dildir. Tüm yönlendirme bilgileri Arapça ve İngilizce’dir.
  • Birleşik Arap Emirlikleri çeşitli sosyoekonomik göstergeler dikkate alındığında dünyanın en hızlı gelişen, en gelişmiş ülkelerinden biridir. “Körfez İşbirliği Teşkilatı (Gulf Cooperation Council)” içinde de ikinci büyük ekonomiye sahiptir.
  • Ülkede tarım gelişmemiştir. Ülke topraklarının %90’nından fazlası çöl olduğundan toprakların %1’den daha az bölümünde sulamayla tarım yapılmakta, küçük çapta balıkçılıkla uğraşılmaktadır. Buna karşılık ülke, dünyada en fazla petrol rezervlerine sahip 6.ülkedir. Emirlikler içinde Abu Dhabi Emirliği ülke petrol rezervinin yaklaşık %94’üne, Dubai %4’üne, Sharjah %1’ine, Ra’s al Khaimah %1’ine sahiptir. Diğer emirliklerde petrol bulunmamaktadır. Birleşik Arap Emirlikleri ayrıca dünyanın 5.büyük doğal gaz rezervine sahiptir. Ülke doğal gaz rezervinin %92’si Abu Dhabi Emirliği’nde bulunmaktadır.
  • Birleşik Arap Emirlikleri’nin GSYİH’sının üçte birini petrol ve doğal gaz oluşturmaktadır. Bunu imalat sanayi, inşaat ve ticaret izlemektedir. İşgücünün en büyük bölümü ticarettedir. Ticareti, inşaat, imalat sanayi, devlet ve petrol sektörü takip eder. Üretim miktarına göre emirlikler içinde Abu Dhabi ilk sırada yer alır. Bunu Dubai, Sharjah ve diğerleri takip etmektedir.
  • Birleşik Arap Emirlikleri içinde refah seviyesi açısından büyük farklılıklar söz konusudur. Abu Dhabi, emirlikler içerisinde refah seviyesinin en yüksek olduğu emirliktir. GSYİH’nın yaklaşık % 60’ını sağlayan emirlik, aynı zamanda kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu emirliktir. “Abu Dhabi gelirlerinin yüzde 90’ınını petrol oluşturur. Son yıllarda Abu Dhabi Emirliği turizme yönelik yatırım projelerini yürürlüğe koymuş, hükümete ait bir kuruluş ile mega projelerin yapımına başlamış, “Etihad Havayolları Şirketi’ni” güçlendirmiş, iki adasını turizm projelerine açmış, belirli yatırım bölgelerinde yabancılara 99 yıllığına kiralama (leasing) yoluyla mülkiyet hakkı tanımıştır. Bir adet borsaya da sahip olan emirliğin gelecek on yıl içinde dünyadaki en önemli cazibe merkezlerinden biri olacağı tahmin edilmektedir.
    Toplam GSYİH’a katkı ve kişi başına düşen gelir bakımından ikinci büyük emirlik Dubai Emirliği’dir. Dubai’de petrolle başlayan kalkınma; Dubai milli geliri içinde petrolün payının sınırlı olması nedeniyle yerini; ticaret, finans, turizm, pazarlama, profesyonel hizmetler, gayrimenkul/menkul gibi hizmet ve imalat sektörüne bırakmıştır. Dubai Hükümeti kendi kurduğu firmalar aracılığıyla ticaret yapmakta, piyasanın kontrolünü elinde tutmaktadır. Ayrıca emirliğin serbest bölge ve liman işletme gelirleri, yabancılara gayri menkul satışları, bankacılık ve finans gelirleri, uluslararası yatırımlarından elde ettiği gelirler bulunmaktadır. Ülkenin turizm merkezi Dubai’dir. Dubai ve diğer emirlikler ekonomik ve ticari faaliyetlerini re-export ağırlıklı yürütmektedirler. Bu yolla çeşitli ülkelerden gelen mallar Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden farklı pazarlara ulaştırılmaktadır. Geleneksel re-export pazarları ise İran ve Hint Yarımadası ile diğer Körfez Ülkeleri ve Doğu Afrika Bölgesi’dir. Ülkedeki re-export işlemlerinin %80’i Dubai üzerinden gerçekleştirilmektedir. Dubai’de her alanda gerçekleştirilen mega projeler Dubai Hükümeti’ne ait üç şirket tarafından yapılmakta, Abu Dhabi’deki borsanın yanında Dubai’de de bir adet ulusal borsa faaliyet göstermektedir. Bu borsalarda ülkenin önde gelen ulusal bankalarının hisseleri işlem görmektedir. Dubai’de serbest bölge statüsünde bir adet “Uluslararası Finans Merkezi” bulunmaktadır.
  • 15 adet serbest bölge bulunan Birleşik Arap Emirlikleri’nde en önemli serbest bölgeler; Dubai ve Sharjah Emirlikleri’nde yer almaktadır. Serbest bölgelerde İthalat, re-export ve ihracatta gümrük vergisi alınmamakta, kar ve sermaye transferine engel bulunmamaktadır. Ucuz enerji ve personel sağlanmakta, çalışan personelin barınma ihtiyaçları karşılanmaktadır. Her türlü prosedür yerinde ve kısa sürede tamamlanmaktadır. Bünyesinde bulundurduğu binlerce firma, liman ve teknik altyapı ile Dubai “Jebel Ali Serbest Bölgesi” Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük serbest bölgesidir. Jebel Ali Serbest Bölgesi’nde yer yokluğundan dolayı, yeni şirket kurmak isteyen şirketlere serbest bölge lisansı ile Dubai içinde ofis açma imkanı tanınmaktadır. Dubai’de aynı zamanda “Havalanı Serbest Bölgesi”, “Internet City”, “Media City”, “Knowledge Village”, “Healthcare City” gibi özel serbest bölgeler faaliyet göstermektedir. Emirlikler içinde; yabancı bir kişi, bir veya birden fazla Birleşik Arap Emirliği vatandaşını/şirketini ortak yapmadan ticari şirket kuramamaktadır. Yabancılar, şirket hisselerinin en fazla %49’una sahip olabilmektedir. Yabancı şirketlere, Birleşik Arap Emirlikleri’nde şube yada temsilcilik ofisi açma imkanı da tanınmıştır. Kuruluş sermayesi ve lokal ortak bulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Serbest Bölgelerde; kurulacak şirketlerde yerel ortağa ihtiyaç bulunmamakta, %100 yabancı sermayeli şirket kurulabilmektedir. Yerel sponsor görevini serbest bölge idaresi tarafından yerine getirilmektedir. Şirket kuruluş işlemleri serbest bölgelerde yapılmaktadır.
  • Birleşik Arap Emirlikleri’nde gelir, kurumlar, katma değer, tüketim vergileri gibi kamu maliyesinin klasik gelir kalemleri bulunmamaktadır. İstisnai olarak; yabancı bankalar ve petrol şirketleri karları üzerinden %20 oranında vergiye tabidirler. Özel denetim şirketleri dışında mali kayıt sistemi ve piyasa fiyat kontrol mekanizması bulunmamaktadır”.
  • Toplam GSYİH’sine katkı ve kişi başına düşen gelir bakımından üçüncü büyük emirlik Sharjah Emirliği’dir. Ülkenin kültürel başkenti olan emirlik UNESCO tarafından 1998 yılında kültürel mirası koruma konusunda gösterdiği başarı ile “Arap Dünyası’nın Başkenti” olarak ilan etmiştir. Geriye kalan dört Emirlik oldukça küçük olup, toplam GSYİH’ya katkıları sınırlı ve kişi başına düşen gelir düşüktür.
  • Birleşik Arap Emirlikleri’ne çöl iklimi hâkimdir. Ekim ile nisan ayları arasında gündüz ılık güneşli, geceleri serindir. Ülkenin en güzel dönemi olan bu aylarda ülkeye gidecekseniz yanınıza gündüz için ince giysiler, geceleri serin olduğundan ve her mevsim klimalar sürekli çalıştığından gece için kalın giysiler, plaj ve havuzdan yararlanmak için deniz malzemelerini almanızda yarar vardır. Temmuz ve ağustos ayları çok sıcaktır. Bu aylarda sıcaklık 50 dereceyi geçer. Ayrıca haziran ayından ekim ayına kadar olan dönemde nem oranı çok yüksektir. Bu nedenle mayıs ayından ekim ayına kadar ülkeye gelen turist sayısı azalır. Deniz suyu sıcaklığı yazın 37 derece civarındadır. Aşırı sıcak nedeniyle otellerdeki havuzların suları yazın soğutulmaktadır. Yıllar itibariyle değişmekle birlikte yılda en fazla beş gün, genellikle aralık ve ocak aylarında yağmur yağar. Bu nedenle ülkede yağmur suyu tahliye sistemi oluşturulmamıştır. Yağmur yağan günlerde şehirlerin sokaklarını sular basmakta, trafik karmaşası oluşmaktadır. Kum fırtınası dönemi ise; mart ve nisan aylarıdır.
  • Birleşik Arap Emirlikleri’ne; THY, Emirates, Air Dubai veya Etihad Havayolları ile bireysel olarak veya seyahat acentalarının düzenledikleri tur programları ile gidebilirsiniz. Dubai’ye uçuş süreniz hava koşullarına göre değişmekle birlikte dört saattir. Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitmeden önce yeşil pasaport dışında vize almanız gerekir. Ancak vize almak diğer ülkelere göre son derece kolaydır.
  • Ülkenin para birimi “Dirhem’dir”. Yanınızda götüreceğiniz Euro veya Doları havaalanı, otel veya alışveriş merkezlerinde Dirhem’e çevirebilirsiniz. Kredi kartınızı çok küçük dükkanlar dışında her yerde rahatlıkla kullanılabilirsiniz. Ülkede hafta sonu tatil günleri cuma ve cumartesidir. Bankalar cumartesi günü de açıktır. Özel işletmeler cuma günü dışında 08.00-13.00 ve 16.30-19.30 arasında açılmaktadırlar. Ancak kışın bu süreler değişebilmektedir. Büyük alışveriş merkezleri daha uzun süre açık kalmaktadır. Alışveriş yapmak için en iyi zaman akşam saatleridir. Ülkede satılan mallarda vergi söz konusu olmadığı için birçok malın fiyatı Türkiye’ye göre daha ucuzdur.
  • Birleşik Arap Emirlikleri’nde her bütçeye uygun tüm dünya mutfağının örneklerini tadabileceğiniz restaurantlar ve cafeler bulunur. Lübnan mutfağı diğer mutfaklara göre daha ağırlıklıdır. İklim koşullarına bağlı olarak restaurant ve cafeler genelde kapalı mekanlardadır. Ülkenin yerel lezzetleri arasında; baharat, pirinç, kuzu eti ve bademden yapılan “Kabsa”; “Fattoush Salatası”; tatlı olarak “Umm Ali”ve “Monbahalabia” sayılabilir. Ancak bunları az sayıda yerel yemek yapan restaurantta bulabilirsiniz.
  • Ülkede Müslümanlar'ın alkol kullanmaları yasaktır. Alkol, hatta nargile kullanımı ile ilgili yasaklar emirliklere göre farklılık gösterir. Sharjan Emirliği gibi bazı emirliklerde kurallar çok katıdır. Bu konuda daha ılımlı olan Dubai’de sadece havaalanı, oteller, spor kulüpleri içindeki restaurantlarda alkollü içki içilmesine izin verilmiştir. Bu ülkede ikamet eden Hıristiyanların kendi ikametgahlarında tüketmek amacıyla alkollü içecek satın almaları izne bağlanmıştır. Buna karşılık bu kişilerin açık alanlarda satın aldıkları alkollü içecekleri içmeleri yasaktır.
  • Ülkede Ramazan ayında Müslüman olmayanların da Ramazan ayına uygun davranmaları beklenir. Tüm yemek yerleri "iftar zamanı"na kadar kapalıdır. Buna karşılık sahura kadar açık kalır. Bazı otellerde yemek servisi yapılmakla birlikte içki servisi yasaktır. Eğlence yerlerinin çalışmasına da izin verilmemektedir. Namaz saatlerinde açık ve kapalı tüm mekanlarda aynı anda belli bir merkezden okunan ezanın sesi yayınlanmaktadır. Ülkede kamuya açık alanlarda kadın ve erkeklerin samimi şekilde gezmeleri yasaktır.
  • Ülkede turistlerin giyim tarzı konusunda sınırlamalar söz konusu değildir. Çok kültürlü bir ülke olduğu için her ulustan insan kendi kültürlerine uygun kıyafetlerle dolaşmaktadır. Emirlik Arapları erkekler; “Dishdasha” olarak bilinen uzun kollu, uzun, önü açık, beyaz giysi giymekte ve başlarını beyaz bir örtü ile örtmektedirler. Kadınlar; “Abaya” olarak bilinen tüm bedenlerini ve başlarını kapatan çarşafa benzeyen siyah giysi giymekte; bazı yaşlı kadınlar “Burka” adı verilen ağız ve burunlarını kapatan deri maske takarken, bazıları gözleri dışında tüm yüzlerini örtmektedirler. Bazılarının yüzü açık ve aşırı makyajlıdır. Alışveriş merkezlerinde ve otellerde görebileceğiniz emirlik vatandaşı kadınlar ve erkekler son derece bakımlıdır. Otellerde ve eğlence mekanlarında başı açık emirlik vatandaşı genç kızlara ve kadınlara da rastlanmakta, ayrıca otellerde kadınların batılı tarzda şık tuvaletler giydikleri, sadece kadınların ve çocukların katılabildiği, özel kadın partileri de düzenlenmektedir.
  • Birleşik Arap Emirlikleri son derece güvenilir bir ülkedir. Katı kurallar nedeniyle özellikle yabancılara karşı suç işleme oranı düşüktür. Gece ve gündüz istediğiniz saatte tek başına rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bununla birlikte başta pasaport olmak üzere değerli eşyalarınızı yanınızda taşımamanızda her zaman için yarar vardır.
  • Ülkede fotoğraf çekerken dikkatli olmanız gerekir. Emirlik saraylarına belli bir mesafeden fazla yaklaşmamaya, askeri alanların, devlet dairelerinin ve kadınların fotoğraflarını çekmemeye dikkat etmelisiniz.

DUBAI

  • Dubai; Birleşik Arap emirlikleri içinde dünyada en fazla tanınan emirliktir. Aynı zamanda ülkenin turizm merkezi, en fazla nüfusa sahip şehridir.
  • Dubai; ilginç mimarisi ile adeta bir uzay üssüne benzeyen, sürekli yeni yatırımlarla büyüyen, büyük bir free shop bölümüne sahip, dev Emirates uçakları ile dolu büyük bir havaalanına sahiptir. Havaalanından şehre taksi veya otobüsle kolaylıkla gidebilirsiniz.
  • Şehrin farklı bölgelerinde farklı fiyat kategorilerinde birbirinden şık, bir bölümü temalı ve inanılmaz güzel mimari tasarıma sahip yüzlerce otel bulunur. Taksi fiyatları çok ucuz olduğu için otellerin bulunduğu alan fazla önem taşımamaktadır. Bununla birlikte trafik özellikle belli saatlerde çok yoğun olduğundan; daha kısa sürede bir yerden diğerine gidebilmek amacıyla; Dubai’ye gezmek için gittiyseniz Bur Dubai, Sheikh Zayed Caddesi ile Kanal Bölgesi’nde; deniz için gittiyseniz Jumeirah Bölgesi’nde yer alan otellerde konaklamanızda yarar vardır. Deira Bölgesi daha az gezilecek yere sahip, diğer bölgelere oranla daha az gelişmiş bir bölgedir.
  • Dubai’de hava koşulları uygun olsa bile şehir geniş bir alana yayıldığı için çok yakın mesafeler dışında şehirde yürüyerek dolaşmanız söz konusu değildir. Dubai’de farklı seyahat acentaları şehri, emirlikleri ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne sınır komşusu olan Umman Sultanlığı’nı gezdirmek amacıyla günlük veya birkaç günlük tur programları düzenlemektedirler. Otellerin girişine bankolara konulan broşürlerden, otel görevlilerinden yardım alarak veya Dubai’ye gitmeden önce yerel seyahat şirketlerinin (Hormuz Tourism http://www.hormuztourism.com Butterfly Tourism http://www.butterflytourism.ae/ ve hem karada hem denizde hareket eden otobüslerle şehri gezmek ve ilginç bir deneyim yaşamak için Wonder Bus Tours http://www.wonderbusdubai.net/) web adreslerindeki tur programlarına bakarak kendinize bir program hazırlayabilirsiniz.
  • Şehri tek başına dolaşmak isterseniz çok ucuz olan binlerce taksiden birini kullanabilirsiniz. Ancak taksi şoförleri genelde Hintli oldukları ve bir bölümü şehri iyi tanımadığı, hatta bazıları İngilizce’yi kendilerine özgü bir aksanla konuştuklarından dolayı, anlaşma sorunu olduğundan mutlaka gideceğiniz yeri harita üzerinde taksi şoförüne göstermeniz, gideceğiniz yönü önceden kontrol etmeniz, otel resepsiyonundan adresi tam öğrenmeniz gerekir. Bunun dışında belli hatlar için modern metroyu; liman bölgesinde Abra’yı, bazı otellerde otelin minibüslerini; belirli hatlarda klimalı duraklardan bineceğiniz otobüsleri kullanabilirsiniz.
  • Dubai başlıca dört bölgeden oluşur. Bunlar; "Jumeirah", “Sheikh Zayed Caddesi”, “Bur Dubai” ve “Deira’dır”.
  • "Jumeirah Caddesi" üzerinde görülecek yerler arasında şehrin en önemli cami olan “Jumeirah Cami” gelir. Ancak iki şık minareye sahip caminin içine kadınların girmesine izin verilmemekte, sadece ibadet amacıyla Müslüman erkekler içine girebilmektedirler.
    Caminin civarında ise farklı büyüklükte çok sayıda alışveriş merkezi yer almaktadır. Bunların arasında; Rönesans tarzı “Mercato” lüks malların bulunduğu şık, temalı alışveriş merkezlerinden biridir. Bu alışveriş merkezine oldukça yakın mesafede cafe, duş ve tuvalet gibi olanaklara sahip “Halk Plajı (Jumeirah Beach Park)” yer alır.
  • Jumeirah Caddesi ve çevresi lüks villalar, konut ve işyeri olarak kullanılan gökdelenler ve lüks otellerle doludur. Bu oteller içinde caddenin “Umn Suqeim Bölgesi’nde” deniz dalgası şeklindeki mimari yapısıyla “Jumeriah Beach Otel” hemen dikkatinizi çeker. Ancak bölgedeki en ünlü otel dünyanın ilk yedi yıldızlı oteli olan "Burj el Arab Oteli"dir (Arap Kulesi)”. İngiliz bir mimarın rüzgardan kabarmış bir yelkenden esinlenerek tasarladığı otel Dubai’nin simgesidir. Hediyelik eşya satan her yerde bu otelle ilgili çeşitli büyüklükte hediyelik eşya bulabilirsiniz. 1999 yılında hizmete giren otel, karaya bağlanan küçük bir ada üzerine kurulmuştur. Otelin dış yüzeyi ağırlığı azaltmak ve sıcak havanın sirkülasyonunu sağlamak amacıyla büyük bez kumaşlarla kaplanmıştır. Bu nedenle geceleri projektörlerle aydınlatılan dış yüzeyinde değişik renkler görebilirsiniz. Otel 52 katlı son derece lüks döşenmiş 1100 odadan oluşmakta, 52.katında bir helikopter pisti ile denizden üç kat aşağıda bir gazinosu bulunmaktadır. Otelde sarı olan her şey som altından veya varak altın kaplamadan yapılmıştır. Burj el Arab Oteli’ne otelde konaklamayanların girmelerine izin verilmemektedir. Otelin içini ancak seyahat acentalarının düzenledikleri oldukça pahalı olan sabah kahvaltı ve yemek turları ile görebilirsiniz. Otelin ve yakınındaki Jumeriah Beach Oteli’nin en güzel fotoğrafını otelin yanındaki "Halk Plajı"ndan çekebilir. Aynı zamanda bu plajda oteli seyrederek kumlarda güneşlenebilir veya denize girebilirsiniz.
  • Burj el Arab Oteli yakınında “Al Sufouh Caddesi” üzerinde şehrin en güzel ve modern souklarından biri olan “Jumeirah Medinat Souk” yer alır. Souk; Buj el Arab Oteli’ni görebileceğiniz, özellikle gece çok hoş bir görünüme sahip, geleneksel Arap Mimari tarzında lüks villaların, otellerin, restaurantların, bar ve eğlence yerlerinin, teknelerle gezinti yapılan su kanallarının bulunduğu, kaliteli ürünlerin satıldığı küçük dükkanlarla dolu hem keyifli alışveriş yapabileceğiniz, hem güzel bir gece geçirebileceğiniz muhteşem bir yerdir.
  • "Dubai Media City", “Knowledge Village” ve “Dubai Intercity” gibi dev gökdelenlerin yer aldığı serbest bölgelerden “Dubai Intercity” karşısında ise dünyaca ünlü üç palmiye adasından en küçüğü “ The Palm Jumeriah” yer alır. Kıyıya palmiyenin gövdesi üzerine kurulu bir yolla bağlanan The Palm Jumeriah; 6 kilometre uzunluğunda, 5.5 kilometre genişliğindedir. Adanın yapımında 85 milyon metre küp kaya ve kum kullanılmıştır. 17 palmiye dalı üzerine her biri birbirinden lüks apartmanlar, villalar, temalı oteller, marina, sosyal tesisler yapılmış, palmiye dallarının çevresine hilal şeklinde bir dalgakıran inşa edilmiştir. Adadaki en büyük otel ise “Atlantis Otel’dir”. Bu muhteşem otelin görüntüsü dört cephesinde de birbirinden farklıdır. Otele, otelde kalanlar dışındakilerin girmesine izin verilmemektedir. Bu nedenle otelin içini ancak seyahat acentalarının düzenledikleri kahvaltı veya yemek turu ile gezebilirsiniz. Yapımına devam edilen diğer iki adadan “The Palm Jebel Ali”, The Palm Jumeirah Adası’na 15 kilometre uzaklıkta, Jebel Ali Limanı’nın kuzeybatısında, Abu Dhabi sınırına 10 kilometre uzaklıktadır. “The Palm Deira” ise Deira bölgesi’ndedir. Halen palmiye adaları dışında The Palm Jumeirah Adası ile The Palm Deira arasındaki bölgede 14.000 metre kare ile 42.000 metre kare büyüklüğünde 300 adadan oluşan Dünya haritası şeklindeki “Dünya Takım Adaları” inşa edilmektedir.
  • The Palm Jumeriah adasına yakın “Dubai Marina’da” ise dünyaca tanınmış “La Royal Meridien Beach Resort & Spa”, “Ritz Calton Dubai”, “Hilton Dubai Jumeirah”, “Sheraton Jumeirah Beach Resort & Tower” gibi lüks oteller, lüks villalar, apartman ve ofis blokları, restaurantlar, cafeler, dükkanlar ve yürüyüş yolu bulunmaktadır. Şehirdeki az sayıdaki kaldırım cafelerinden en güzelleri marinadadır.
  • Dubai’deki tüm caddeler bakımlı ve geniştir. Genelde Japon ve ABD otomobil şirketlerinin daha önce hiç görmediğiniz lüks araba ve son model cipleri, hemen her sokakta, her caddede karşınıza çıkmaktadır. Arap ailelerinin kalabalık olması ve arazi koşulları nedeniyle hayatınızda görmediğiniz kadar çok farklı renkte ve modelde cipi burada görebilirsiniz.
  • Şehrin en uzun ve yedi şeritli en geniş caddesi "Sheikh Zayed Caddesi"dir. Caddenin her iki tarafında birbirinden ilginç dizayna sahip bir bölümü iş merkezi, otel, konut olarak kullanılan, bir bölümü 2008 sonrası yaşanan kriz nedeniyle satılamadığından veya kiralanamadığından dolayı boş duran, ancak buna rağmen hala inşaatı devam yüzlerce gökdelen bulunur. Bu caddede ilerlerken hangi gökdelene bakacağınızı şaşırır. Bir süre sonra fotoğraf çekmekten yorgun düşersiniz. Otellerin içinde şehrin en lüks restaurant ve barları yer alır. “Dubai Dünya Ticaret Merkezi”, “Emirates Towers” gibi birbirinden şık ve ilginç binaların arkasından dünyanın en yüksek binası "Burj el Khalifa"nın sülieti sürekli karşınıza çıkar.
  • Sheikh Zayed Caddesi ve çevresinde sayısız alışveriş merkezi bulunur. Bu bölgede alışveriş yapmasanız bile gezmeniz gereken alışveriş merkezlerinden ilki "The Mall of the Emirates"dir. Caddenin “interchange 4” bölümünde yer alan bu alışveriş merkezinin içinde 400’den fazla dükkan, 14 sinema, 1 tiyatro, çok sayıda restaurant, bir otel ve bir alışveriş merkezi içinde en uzun kayak pisti olan “Ski Dubai” yer alır. Ski Dubai’de yazın 50 derece sıcaklıkta kayak veya kızak kayabilir veya çevresindeki restaurant ve cafelerden kayanları seyredebilirsiniz.
  • The Mall of the Emirates yakınında Arap tarzında bir iç mimariye sahip altın ve değerli her türlü mücevharatın satıldığı, aynı zamanda bir Serbest Bölge olan “Gold and Diamond Park” bulunur. Şehir merkezinden biraz uzakta caddenin “interchange 6” bölümünde ise; dünyadaki en büyük tek katlı alışveriş merkezi “Ibn Batuta Mall” yer alır. “Ibn Batuta” adlı Arab Gezgin’in seyahatlerini konu alan, “Endülüs”, “Kuzey Afrika”, “Mısır”, “İran”, “Hindistan” ve “Çin” bölümlerinden oluşan alışveriş merkezi; mutlaka görmeniz gereken inanılmaz güzellikte bir yerdir.
  • "Bur Dubai" şehrin merkez bölgesidir. Bu bölgede de çok sayıda alışveriş merkezi bulunur. Bunlar arasında; “Al Garhoud Köprüsü’ne” yakın, dünyanın tüm ünlü markalarını satan son derece lüks ve şık 200 dükkanın bulunduğu, mimarisi “Mısır Piramiti” şeklinde, vitraylarla, mısır figürleri ile süslü çatısı ile muhteşem bir iç atmosfere sahip, dışı heykellerle süslü, kendinizi Mısır’da hissedeceğiniz, son derece pahalı olduğu için alışveriş yapmasanız bile görmeniz gereken “Wafi City Mall” yer alır. Ayrıca Bur Dubai’nin merkezinde bulunan 100’ den fazla dükkana sahip “Burjuman” çok lüks ürünlerin satıldığı alışveriş merkezi olarak tanınır. Dünyanın en büyük alışveriş merkezi “Dubai Mall” ise 1000 den fazla dükkan ile alışveriş merkezi içinde yer alan 15 alışveriş merkezinden oluşur. Büyük bir kompleksin parçası olan alışveriş merkezi, olimpik ölçülerde “Buz Pateni Pisti”, içinde binlerce deniz canlısının yer aldığı inanılmaz güzellikteki dünyanın en büyük “Akvaryumu” ile mutlaka görmeniz gereken bir alışveriş merkezidir.
  • Dubai Mall ayrıca 828 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek binası olan, Abu Dhabi emirinin adını taşıyan, “Burj Khalifa’yı” yakından görebileceğiniz bir yerdir. Yapımına 2004 yılında başlanan 2010 yılında hizmete giren 160 katlı Burj el Khalifa’nın 150. katından sonrası çelikten yapılmıştır. Bu nedenle bina dünyada betonarme kütle üzerine çelik konstrüksiyonla devam edilen ilk bina özelliği taşır. Uzay roketine benzeyen binanın cephelerine gelen rüzgar yüklerini azaltmak amacıyla binanın cepheleri düz olarak tasarlanmamış, köşeleri dairesel birleşimlerle yapılmıştır. Bununla birlikte binada rüzgar nedeniyle hafif bir sallanma olduğu söylenmektedir. Bina halen saatte 64 km hızla hareket eden dünyanın en hızlı asansörüne; 76.katındaki havuzu ile dünyanın en yüksek havuzuna, 124.katındaki seyir terası ile dünyanın en yüksek seyir terasına, 158.katında özel olarak dizayn edilmiş cami ile dünyanın en yüksek noktasında yer alan camine sahiptir. Burj el Khanifa gündüz ve gece çok görkemlidir.
  • Dubai Mall’a gece giderseniz hem Burj el Khanifi’nin ışıklandırılmış muhteşem görüntüsünü yakından görebilir. Hem alışveriş merkezinin büyük “Suni Gölü’nün” çevresinde, üzerindeki şık köprülerden geçerek yürüyebilir. Hem de bu gölde her gece belirli aralıkla tekrarlanan muhteşem “Su Gösterileri’ni” göl çevresindeki restaurantlardan birinde oturarak, Burj el Khanifa manzarası eşliğinde izleyebilirsiniz. Alışveriş merkezini gezerken 15 alışveriş merkezi içinde özellikle geleneksel dokuma ve el sanatları ürünlerinin satıldığı bin bir gece masallarındaki sarayların içini andıran iç mimarisi ile "Souk al Bahar"a ve Arap mimarisinin özelliklerini taşıyan "Altın Souk"a mutlaka uğramalısınız.
  • Bur Dubai Bölgesi’nin en güzel yeri Kanal Bölgesi’dir. Bur Dubai ile Deira arasında uzanan “Dubai Kanalı ve Rıhtımı (Dubai Creek and Dhow)” başta geleneksel motorlu bot“abra” olmak üzere her çeşit yolcu ve yük taşıyan, küçük, büyük farklı modelde yüzlerce deniz taşıtını bir arada görebileceğiniz hareketli, çok güzel bir yerdir. Kanalın Deira tarafında; geçmişten bu yana Dubai ticaretinde önemli yer tutan, yakın ülkelere her çeşit mal taşıyan küçük ticari teknelerle dolu işlek “Rıhtım (Dubai Dhow)” bulunur. Kanal’ın üzerinde; liman tarafında iki tarafı birbirine bağlayan bir yeraltı tüneli “Al Shindagha Tunnel” ile kanalın farklı bölümlerinde “Crossing Bridge”, “Garhoud Bridge”, “Floating Bridge” ve Al Maktoum Bridge adlarını taşıyan dört köprü yer alır.
  • Kanalın Al Maktoum Köprüsü ile liman arasındaki bölümünü; seyahat acentalarının düzenledikleri “Kanal Turu” ile gece, yemekli teknelerle, gezebilirsiniz. Bu geziniz sırasında; kanalın Deira tarafında; başta “Dubai Ticaret ve Sanayi Odası” ve “Dubai Ulusal Bankası” olmak üzere birbirinden ilginç mimariye sahip dev gökdelenleri görebilir. Bur Dubai tarafında; rüzgar kuleli iki katlı binaların, camilerin, ışıklandırılmış muhteşem görüntülerini hayranlıkla seyredebilir. Kanalda gezen birbirinden ilginç, ışıklandırılmış gezi teknelerini seyrederek, yemeğinizi yiyebilirsiniz.
  • Ancak gece yapacağınız Kanal Turu, sizin kanalın güzelliğini yeterince anlamanızı sağlamayacaktır. Bu nedenle; gündüz kanalın Al Maktoum Köprüsü’nden sonraki bölümünü taksi ile Al Maktoum Köprüsü ile Liman arasındaki her iki bölümünü yürüyerek yeniden gezmeniz gerekir.
  • Yürüyüşe başlamanız için en iyi yer; kanalın Bur Dubai tarafındaki "Bastakiya Bölgesi"dir. Gece kanal turları düzenleyen teknelerin kalktığı yerden itibaren “Al Fahidi Caddesi” ve kanal boyu civarında; geleneksel binaları izleyerek yürüdüğünüzde; birbirine yakın mesafede Dubai tarihi açısından önemli birçok yere ulaşabilirsiniz.
  • "Bastakiya"; dar sokakları, 1900’lü yıllarda inci ve tekstil ticareti yapan İranlı tüccarların kireçtaşından yapılmış, klima görevi gören rüzgar kuleli evleri ile tanınır. Bu bölgedeki evlerin bir bölümü restore edilmiştir. En iyi restore edilen evlerden biri, halen yerel yemekleri ile Al Fahidi Caddesi’nin kanal tarafında yer alan “Bastakia Nights Restaurant’tır”. Bu restaurantın önünden ilerlediğinizde duvarlarla çevrili ara sokaklarda “Eski Şehir Duvarları’nın küçük bir bölümünü”, Dubai pulları veya paraları koleksiyonlarının sergilendiği avlulu eski evleri, restore edilmiş evlerden oluşan “XVA Oteli’ni”, ara sokakta ve cadde üzerinde restore edilmiş birkaç evin avlusunda sanat galerisi olarak da kullanılan küçük cafeleri görebilirsiniz. Dilerseniz bu cafelerden cadde üzerinde yer alan “Basta Art Cafe’de” kısa bir kahve molası verebilirsiniz. Cafenin önünden geçen; genelde Hindistan, Pakistan gibi ülkelerden gelen her türlü malların satıldığı küçük dükkanların yer aldığı, Geleneksel kıyafetleri ile Hintli ve diğer Asya ülkelerinden insanların dolaştığı, şehrin modern bölümünden çok farklı bir görünüme sahip Al Fahidi Caddesi boyunca yürüdüğünüzde; bir süre sonra karşınıza yelkenli bir gemi çıkar. Bu geminin arkasında yer alan “Al Fahidi Kalesi” Dubai Kanalı’nı korumak amacıyla 1787 yılında yapılmıştır. Daha sonra konut ve hükümet binası olarak kullanılan kale halen “Dubai Müzesi’ne” ev sahipliği yapmaktadır. Giriş kapısı ara sokakta olan müzenin avlusunda, Dubai’nin geçmişinde balıkçılıkta kullanılan küçük kayıklar ve geçmişte yerli halkın oturduğu palmiye ağacının liflerinden yapılmış eski bir kulübe ”Barashi” yer alır. Avluya bakan rüzgar kuleli odalarda geleneksel silahlar ve çeşitli objeler sergilenir. Bu odaları gezdikten sonra tavanında şahin marketlerinin asılı olduğu merdivenli odadan yeraltındaki bölüme indiğinizde karşınıza Dubai tarihini resim, yazı ve video görüntüleri ile anlatan ilk bölümle karşılaşırsınız. Bu bölümde Dubai’nin yüzyılın başında balık ve inci ile uğraşan küçük fakir bir köy iken; petrolün çıkarılmasından sonra kısa bir sürede geniş vizyona sahip liderlerle nasıl mega bir kent haline geldiğini net bir biçimde görebilirsiniz. Daha sonra yeraltında birbiri içine geçmiş odalarda geçmişten günümüze Dubai tarihini canlandırmalar ve canlandırmalara eşlik eden sesler eşliğinde adeta yaşarsınız. Mükemmel bir düzenlemeye sahip olan bu küçük müzeden bizim ülkemizde de olması dileğiyle hayranlıkla ayrılırsınız. Müzenin çıkış kapısı caddeye açıldığından buradan kıyıya doğru müzenin arka tarafına yöneldiğinizde; “Büyük Cami’ye”, caminin yakınındaki iki “Hint Tapınağı’na” ve dini objelerin satıldığı sokaklara ulaşabilirsiniz. Bu bölge Hindistan, Pakistan gibi ülkelerden Dubai’ye çalışmak için gelen gelir seviyesi düşük olduğu her hallerinden belli olan yabancılarla doludur. 1830 yılında kurulan “Bur Dubai Souk” başta tekstil başta olmak üzere çeşitli ürünlerin satıldığı, pazarlıkla alışveriş yapılan Al Fahidî ve ara sokaklarda devam eden renkli bir çarşıdır. Bu souktan kanalın kıyısına doğru ilerlediğinizde karşınıza “Abra İstasyonu” çıkar. Bu istasyondan abraya binerek kanalın gece gördüğünüz bölümünden daha az bir bölümünü çok uygun bir fiyata gezebilir veya karşı kıyıya Deira tarafına geçebilirsiniz.
  • Abra İstasyonu’ndan sonra kanal boyunca ilerlediğinizde; kanal kıyısında, eski Dubai Emiri “Sheikh Saeed Al Maktoum’un”, bir avlu etrafına sıralanmış, odalarında Dubai fotoğraflarının sergilendiği "30 odalı rüzgar kuleli Evi"ni görebilir. Evin balkonundan kanalı seyredebilirsiniz. Ardından “Sheikh Obaid Bin Thani’nin” halen “Turizm ve Pazarlama Bakanlığı Ofisi” olarak kullanılan, odalarında Kuran’ın mucizelerinin video gösterisi, yazı ve resimlerle anlatıldığı “Evi’ni” dolaşabilirsiniz. Daha sonra göreceğiniz yerler ise geleneksel Bedevi ve köy yaşantısının sergilendiği palmiye lifli evler, kayıklar, küçük hediyelik eşyalar satan dükkanlar ve cafelerin yer aldığı “Heritage Village” ve geçmişte Dubai ticaretinde önemli rol oynayan, 1929 bunalımı, Japonya’nın kültür incisi üretimi ve en büyük alıcı Hindistan’ın koyduğu sınırlamalar nedeniyle önemini kaybeden “Dubai İncisi” ile ilgili bilgileri alabileceğiniz “Diving Village” adını taşıyan minyatür köylerdir. Bu minyatür köylerin önündeki kanal kıyısında; nargile veya kahve içebileceğiniz öğlen veya akşam yemeği yiyebileceğiniz, kanalı ve Deira bölgesini seyredebileceğiniz cafeler ve restaurantlar yer alır. Bunlar arasında en tanınmış olanı geleneksel Arap yemekleri yapan “Kanzaman Restaurant’tır”. Karşı kıyıdaki Deira Bölgesi’ne gidebilmek için isterseniz kanalın limana yaklaştığı bu alanda resturantların ve minyatür köylerin arkasındaki yoldan taksiye binebilir veya tekrar geri Abra İstasyonu’na yürüyerek abra’ya binebilirsiniz. Bu yürüyüş turuna gezi teknelerinin kalktığı Bastakiye yerine minyatür köylerin bulunduğu “Al Shindagha’dan” da başlayabilirsiniz. Ancak taksi şoförüne Heritage Village ve Diving Village minyatür köylerinin yerini haritada göstermeniz ve iyice anlatmanız gerekir.
  • Şehrin diğer bir bölgesi olan “Deira Bölgesi’nin” kanal boyunun bir bölümünde; “Dubai Ulusal Bankası”, “Dubai Ticaret ve Sanayi Odası” binaları gibi dev birbirinden ilginç konut, otel ve ofis olarak kullanılan gökdelenlerle, Dubai Dhow ve diğer küçük binalar yer alır. Deira Abra İstasyonu’nun bulunduğu bölgedeki tüm sokaklar rıhtımdaki malları satan depolarla doludur. Depolardaki mallar çok ucuz ancak büyük bölümü taklittir. “Al Dhagaya” olarak bilinen bu bölgede yer alan turistik çarşılar arasında her çeşit baharatın satıldığı “Baharat Çarşısı(Spice Souk)” ve “Altın Çarşısı (Gold Souk)” yer alır. Gold Souk dar bir sokak ve sokak aralarına dizilmiş büyük, küçük 300’den fazla dükkandan oluşur. Dubai’nin izlediği Serbest Ticaret Politikası’na bağlı olarak 1940’lardan sonra Hint ve İranlı tüccarlar soukta çok sayıda dükkan açmışlardır. Geçmişte çok önemli olan souk, Dubai Mall ve Gold and Diamond Park’ın açılması ile birlikte eski cazibesini bir ölçüde yitirmiştir. Soukta halen kuyumcular yanında elektronik eşya satan dükkanlar da görebilirsiniz. Dubai’nin diğer bölgelerinden daha farklı insan manzaraları ile karşılaşacağınız, oldukça pis; salaş görünümlü başta Hintliler olmak üzere diğer Asyalılar'ın yoğun olduğu bu souklarda gezerken; Dubai çok güvenli bir yer olmasına karşılık yine de dikkatli olmanızda yarar vardır.
  • Souk'ları gezerken yönlendirmelere dikkat ederseniz “Al Ahmadiya Caddesi’nde” yer alan 1890 yılında İranlı bir tüccar tarafından yaptırılan ve 1994 yılında restore edilen “Geleneksel Evi (Heritage House)” ve ilk bölümü 1912 yılında yapılan, içinde çeşitli canlandırmalar yapılmış, Dubai’deki en eski dini okulu “Al Ahmadiya School” görebilirsiniz. Deira bölgesindeki en ünlü alışveriş merkezi “Deira City Center” olarak bilinir. Deira City Center aradığınız her türlü ürün çeşidini şehirde en uygun fiyata bulabileceğiniz büyük bir alışveriş merkezidir. Özellikle elektronik eşya konusunda alışveriş merkezinin içindeki “Carrefour” mağazasının elektronik reyonu; hem çeşit bakımından çok zengin, kaliteli hem de fiyat bakımından şehirdeki en uygun yer olarak bilinir.
  • Dubai’de, “Çöl Safarisi” yapmak son derece ilginç ve keyifli bir deneyimdir. Yerel tur acentalarının düzenledikleri “Çöl Safari Turu” için öğleden sonra şirket görevlileri 4X4 ciplerle sizi otelinizden almakta, çöl bölgesine götürmektedirler. Burada şoförler tarafından ciplerin lastiklerindeki havanın bir bölümü alınmakta, safariye katılacak tüm ciplerin alanda toplanmaları ile birlikte cipler harekete geçmektedirler. Daha sonra cipler birbirlerini takip ederek, kızıl kum tepelerinden büyük bir hızla inip çıkmaya başlamaktadırlar. Bu gezi esnasında cipler her an devrilecekmiş gibi olduğundan cip içinde savrulmamak için sıkıca tutunmanız gerekir. Cipler bir süre yol aldıktan sonra, çölün ortasında, cipin ısınan motorunun soğuması için bir süre mola vermekte, bu mola esnasında çöl motoru kullanan bir sürücü kum tepelerinden kumları savurarak akrobatik gösteriler yapmaktadır. Bu esnada giderek kaybolmaya başlayan güneş, uçsuz bucaksız kum tepeleri arasında inanılmaz güzel bir görüntü oluşturmaktadır. İncecik kum tanelerinin parmaklarınız arasından akışı, kum tepeleri arasında çıplak ayakla yürümek size garip bir duygu vermekte, uzaklara doğru baktığınızda çölün sonsuzluğu sizi ürkütmektedir. Kısa molanın ardından safari devam etmekte, daha sonra çölde kurulan farklı kamp bölgelerine ulaşılmaktadır. Burada safariye katılanlara çeşitli yerel yiyecekler pişirilerek ikram edilmektedir. Kamp bölgesinde dilerseniz yerel kıyafet giyerek resim çektirebilir. Deveye binebilir. Çöl motoru kullanabilir. Kına yaptırabilir. Elinize eldiven giyerek şahinlerle resim çektirebilir. Nargile içebilir. Yer minderlerinde yenilen yemeklerin ardından dansör ve dansözün gösterilerini seyredebilirsiniz. Çöl safarisine katılmak isterseniz safari öncesi kesinlikle fazla yemek yememiz, su içmemeniz, ayaklarınıza uygun ayakkabı giymeniz, gece çöl serinliğine karşı yanınıza kalın bir hırka almanız gerekir. Kızıl renkli çöl kumundan hatıra olarak almak veya midenizin bulanmasına karşı tedbirli olmak amacıyla yanınızda birkaç tane poşet bulundurmanızda da yarar vardır.
  • Dubai’de düşünülenin aksine eğlence sonsuzdur. Emirlik, kasım ayından mart ayına kadar dünyaca tanınmış sanatçı ve gösterilere ev sahipliği yapar. Çok sayıda şık gece kulübü ve disko bulunur.
  • Spor yapmayı sevenler için futbol, golf, tenis, squash, badminton, kriket, motor sporları ve su sporları için kulüpler ve bazı otellerde uygun koşullar söz konusudur. Yaz ve kış aylarında perşembe, cuma sabahları ve resmi tatillerde deve yarışları yapılmaktadır.
  • Dubai’de özellikle belli aylarda ardı ardına birçok etkinlik düzenlenmektedir. Bunlar arasında; ocak, şubat aylarında; “Dubai Maratonu”, “Dubai Alışveriş Şenliği”, “Uluslararası Caz Festivali”, “Dubai Moda Haftası”, “Dubai Tenis Şampiyonası”; mart ayında; “Dubai Çöl Klasiği (Golf Yarışması)”, “Dubai World Cup”(at yarışı); nisan ayında “Sharjah Uluslararası Bienniali”, nisan veya mart aylarında; “Kriket Şampiyonası”; mayıs ayında “Dubai Alışveriş Şenliği”, kasım ayında “Dubai Uluslararası Film Festivali” ve “The Dubai Rugby 7 Tournament” sayılabilir.

ABU DHABI

  • Birleşik Arap Emirlikleri’nin ve Abu Dhabi Emirliği’nin başkenti, ülkenin ikinci büyük şehri, siyasi, kültürel ve sanayi merkezidir. Birleşik Arap Emirlikleri’nin orta kuzeyinde yer alır. Bir ada üzerine kuruludur. 200’den fazla adayı içine alır. Ülke topraklarına köprülerle bağlanır. Şehrin birçok semti ülkenin ana toprakları üzerindedir.
  • Abu Dhabi Emirliği’ne; THY, “Etihad Havayoları” ile direkt veya Dubai’den otobüsle gidebilirsiniz. Dubai’den 140 kilometre uzaklığındaki Abu Dhabi Emirliği’ne gidebilmek için seyahat acentalarının tur programlarından veya otobüsten yararlanabilirsiniz.
  • Otobüsle giderseniz Dubai - Abu Dhabi yolu keyifli bir yoldur. Yol boyunca sürekli karşınıza bir bölümü bitmiş, bir bölümü devam eden dev projeler çıkar. Petrol kaynaklarının bir süre sonra tükeneceğini düşünen Abu Dhabi Emirliği turizm alanında Dubai gibi dev projelere imza atmaya başlamıştır. Bunlardan; Dubai-Abu Dhabi yolu üzerinde Abu Dhabi şehrinin ana karaya bağlandığı bölgeye yakın plajları ile tanınan “Al Raha Bölgesi’nde yapımı devam eden “Al Raha Beach Projesi” ile bu alanın tam karşısındaki “Yas Adası’nda” devam eden projeler birbirinden ilginç inşaatları ile hemen dikkatinizi çeker. Bu projeler dışında şehrin ana kara bölümü ile köprü ile bağlanan ada bölümünde ve yakınındaki adalarda konut ve turizm alanındaki dev projelerin bitmemiş inşaatları sürekli karşınıza çıkar.
  • Abu Dhabi, Dubai’den farklı olarak çok daha fazla yeşil alana sahiptir. Abu Dhabi topraklarına girdiğinizi ağaçların ve yeşil alanların artması ile hemen fark edebilirsiniz. Deniz suyu arıtılarak elde edilen su ve damlama sulama sistemi ile çöl sürekli yeşillendirilmeye çalışılmaktadır. Şehrin dışından başlayarak şehir içindeki tüm caddeler, sokaklar; çiçekler ve ağaçlarla süslenmiştir. Palmiye, hurma ağacı, petunya ve akasya hemen her yerde karşınıza çıkar.
  • Abu Dhabi Emirliği’ne otobüs ile giderseniz şehri gezmek için en iyi yol; “Dalgakıran’daki (Break Water)”, “Marina Mall” önünden her gün saat 9.00-17.00 arasında her yarım saatte bir kalkan, biletleri 24 saat geçerli olan “The Big Bus Tour of Abu Dhabi (http://www.bigbustours.com/) (Hop-on, Hop-off)” otobüslerine binmektir.
  • Abu Dhabi’de görmeniz gereken yerlerin başında; Dalgakıran’daki şehrin en önemli alışveriş merkezlerinden biri olan “Marina Mall” alışveriş merkezinin tam karşısındaki alanda yer alan küçük “Miras Köyü (Heritage Centre)” gelir. Bu köyde Abu Dhabi’nin geçmişini simgeleyen birkaç küçük eski kayık, palmiye ağacı liflerinden yapılmış ev, geleneksel el sanatlarının tanıtımının yapıldığı, çeşitli hediyelik eşyalar satan dükkanlar yer alır. Buradaki dükkanlardan yerel el sanatları ürünlerini uygun fiyatla satın alabilir. Deniz kenarındaki kumların üzerinde veya kıyıdaki cafe- restaurantta oturarak muhteşem bir deniz ve şık gökdelenlerle süslü “Abu Dhabi Corniche” manzarası seyredebilir. Şehrin en güzel fotoğraflarını çekebilirsiniz. Minyatür köyden çıktıktan sonra biraz yürürseniz camiye benzeyen mimarisi ile “Abu Dhabi Tiyatrosu’na”, şehrin en uzun “Bayrak Direği’ne” ulaşabilir. Dilerseniz buradan abra ile Dalgakıran’dan görülen “Lulu Adası’na (Allolo Island)” gidebilirsiniz. Ayrıca Marina Mall alışveriş merkezinde bulunan kuleye “Sky Tower” çıkabilir. Oradan tüm şehri ve denizi seyredebilir. Güzel bir kahve içebilirsiniz.
  • Dalgakıran’ı Abu Dhabi Corniche yoluna bağlayan yolun diğer tarafındaki alanda yer alan güzel koyda muhteşem giriş kapısı, binaları ve bahçeleri ile Arap mimarisinin güzel bir örneği olan şehrin en güzel otelini “Emirates Palace Hotel” görebilirsiniz. İçine; belli bir ücret karşılığında girilmesine izin verilen lüks otelin, süslü bahçe demirlerinin arasından resmini çekebilir. Otelin çevresinde inşaatı devam eden bir Türk inşaat şirketinin yaptığı dev gökdelenleri gururla seyredebilir. Emirates Palace Hotel’inin plajının yan tarafındaki alanda yer alan “Halk Plajı’ndan” temiz, muhteşem güzellikteki denize girebilirsiniz.
  • Dalgakıran’a bağlanan yolun diğer tarafında yer alan “Abu Dhabi Corniche” şehrin en güzel bölümünü oluşturur. Abu Dhabi Corniche; deniz kenarında kilometrelerce uzunluğunda, körfez ve Lulu Adası manzaralı, palmiyelerle süslü şık bir yürüyüş alanıdır. Konut, otel, işyeri, alışveriş merkezi olarak kullanılan dev gökdelenlerin ve kamu parklarının önünde yer alan bu büyük alan; plajlar, kıyıda ve kıyıya yakın mesafede parklar, heykeller, süs havuzları, restaurantlar, küçük dükkanlar ve çeşitli spor tesisleri ile doludur. Burada havanın uygun olduğu gece ve gündüz saatlerinde Abu Dhabi’de yaşayan her ülkeden farklı giyim tarzındaki insanı; aileleri ile birlikte spor yaparken, bisiklete binerken veya yürürken görebilirsiniz.
  • Abu Dhabi Corniche yolundan şehir merkezine yönelirseniz; kendinizi gökdelenlerin arasında bulursunuz. Şehrin merkezi geniş caddeler ve dev gökdelenlerle doludur. Küçük camiler, ilginç heykeller, yeşil alanlar, gökdelenler arasında adeta kaybolmuştur. Konut, otel, işyeri olarak kullanılan gökdelenlerin bir bölümünde ülkede yaşayan gelir düzeyi daha düşük olan yabancılar ikamet etmektedir. Yerli halk ve gelir seviyesi yüksek olanlar ise şehrin dışında büyük arazilere sahip lüks villalarda yaşamaktadırlar. Abu Dhabi Corniche yoluna yakın “Sheikh Rashid Bin Saeed Al Maktoum Caddesi” üzerinde, caddenin ortasında sürahi, çadır gibi dev beyaz ilginç objelerin bulunduğu “Heritage Park” bulunur. Aynı cadde üzerinde dev binaların arasında beyaz renkli “Al Hosn Fort ve Kültür Merkezi’”yer alır.
  • Geleneksel çarşılarda alışveriş yapmak isterseniz; Abu Dhabi Corniche sonundaki liman bölgesinde “Al Meena” yer alan “İran Pazarı’nda (Iranian Market)” alışveriş yapabilir. Daha sonra buraya yakın mesafede bulunan, yerel restaurantların yer aldığı “Halı Çarşısı’nı (Carpet Souk)” ziyaret edebilirsiniz. Halı Çarşısı’na yakın adanın diğer tarafında yer alan “Abu Dhabi Mall” şehrin en tanınmış alışveriş merkezlerinden bir diğeridir. Adanın bu bölümünde de deniz içindeki bitki öbeklerine bakan çok iyi düzenlenmiş uzun bir cadde “Eastern Corniche- Al Quim Corniche)” bulunur. “Sheikh Khalife Parkı” bu bölgede görülmesi gereken güzel parklardan biridir.
  • Dünyanın en büyük camilerinden biri olan “Sheikh Zayed Cami” adayı anakaraya bağlayan “Mussaffah Köprüsü’ne (Mussaffah Bridge) yakındır. Diğer köprü “Al Maqtaa Köprüsü (Al Maqtaa Bridge)” yakınında da “Al Maqtaa Hisarı” yer alır.
  • Sheikh Zayed Cami; Abu Dhabi Emiri ve ülkenin ilk başkanı Şeyh Zayed için yapılmıştır. Farklı mimari tarzlardan etkilenerek yapılan caminin dış görünüşü ve avlusu son derece görkemlidir. Caminin içine sadece Müslümanların girmesine izin verilmekte, kadınların caminin kadınlarla ilgili bölüme girmeleri için mutlaka yerel siyah kıyafeti giymeleri istenmektedir. Cuma namazı saatinde camiye giden erkeklerin ibadet sırasında caminin görkemli iç mekanını görme şansı olabilmektedir. Caminin ön tarafında 24 saat boyunca sürekli Kuran okunan “Sheikh Zayed’in Anıtmezarı” bulunmakta, ancak anıt mezarın resminin çekilmesine izin verilmemektedir.
  • Yıl içinde çeşitli sanat etkinliklerine ev sahipliği yapan Abu Dhabi Emirliği’nde, Dubai Emirliği’nde olduğu gibi Çöl Safari Turları da düzenlenmektedir.

(~) Harita, http://www.worldatlas.com/webimage/countrys/asia/ae.htm adlı siteden alınmıştır (27.03.2010).
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[*] Bu yazı 2010 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’den Dubai & Abu Dhabi Emirlikleri’ne yaptığım seyahat sırasında gezdiğim yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerden ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır:

-Goverment of Dubai Department of Tourism and Commerce Marketing, Sheikh Saeed Al Makttoum House (Broşür).
-Goverment of Dubai Department of Tourism and Commerce Marketing, Dubai Museum ai Al Fahidi Fort (Broşür).
-Lonely Planet, Best of Dubai,2006, ISBN 1-74059-619-6.
-Motivate Publishing, Dubai- Gateway to the Gulf, (ed:Ion Fairservice), Ajman 2007, ISBN 9781 86063 2242.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Burç_Halife

http://www.dubaitourism.ae

http://www.dubai-city.com

http://tr.wikipedia.org/wiki/Birleşik_Arap_Emirlikleri

http://en.wikipedia.org/wiki/United_Arab_Emirates

www.ulkeler.net/bae.htm

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=7871757

www.turkishstones.org/docs/rapor_BAE_dogal_tas.doc

http://www.yurtdisigezi.com/AbuDhabi

Perşembe, Mart 11, 2010

YAS£MiNL£R ÜLK£Si: TUNUS

YAS£MiNL£R ÜLK£Si: T U N U S
“AKDENİZ SAHİLLERİ & KAIROUAN” [*]
Prof. Dr. Aysen TOKOL
  • Tunus Cumhuriyeti; Kuzey Afrika'da, Akdeniz'e kıyısı olan 163.610 kilometre kare yüzölçümüne sahip küçük bir ülkedir. Ülkenin batısında Cezayir, doğusunda Libya ve Akdeniz, güneyinde sahra çölü, kuzeyinde Akdeniz yer alır.
  • Tunus’da yaşama dair ilk izlere erken paleolitik dönemde rastlanır. Kebili yakınında bulunan ilkel taş aletler yaklaşık 200.000 yıl öncesine aittir. Bu bulgulardan ilk olarak Tunus topraklarında Aterian uygarlığının yaşadığı, onları yaklaşık 10.000 yıl önce Asya’nın batısından göç eden ve Güney Tunus’a yerleşen Capsian uygarlığının izlediği düşünülmektedir. M.Ö. 4500 yılına kadar var olan bu toplumun Berberilerin ataları olduğu tahmin edilmektedir. Berberiler hakkındaki bilgiler ise Fenikelilerin Tunus’a geldikleri tarihe kadar sınırlıdır. Berberi kelimesi Yunanlıların kendilerinden farklı gördükleri halk için kullandıkları “bizden olmayan” veya barbar anlamına gelen “barbaroi” kelimesinden gelmektedir. Barbaroi daha sonra berberi haline dönüşmüştür.
  • Fenikeliler M.Ö. 1000 yılında Tunus topraklarına gelmiş, Sousse ve Bizerte sahilleri arasındaki bölgeye önce ticaret noktaları, M.Ö. 814 yılında da bu ticaret noktaların merkezi olarak Kartaca-Carthage şehrini kurmuşlardır. Hızla gelişen Kartaca, Kartaca-Pön-Punic- Uygarlığı’nın merkezi olmuş, Doğu Akdeniz’den Atlantik Okyanusu’na kadar Kartaca yerleşimleri kurulmuştur. Bu dönemde yeni güçlenmeye başlayan Roma Cumhuriyeti’nin, Akdeniz’de Kartaca’ya rakip olmaya başlaması üzerine Kartacalılar ile Romalılar arasında M.Ö. 264 yılında I. Pön Savaşı başlamış, M.Ö.242 yılında sona eren bu savaşı, M.Ö.218-201 yılları arasında Hannibal’ın fillerle yaptığı yolculukla bilinen II. Pön Savaşı, M.Ö. 149-146 yılları arasında III. Pön Savaşı izlemiştir. Bu savaşın sonunda Kartaca şehri yağmalanmış, Kartaca toprakları Roma’nın Kuzey Afrika eyaletlerine bağlanmıştır. M.Ö. 44 yılında yeniden inşa edilen Kartaca şehri M.S. II. yüzyılda önemli Roma şehirlerinden biri haline gelmiştir. Tunus altı yüzyıl boyunca Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalmış, bu dönemde çok sayıda Roma şehri kurulmuş, Hıristiyanlık yayılmaya başlamıştır.
  • Roma İmparatorluğu’nun zayıflamaya başlaması üzerine 439-534 yılları arasında Kuzey Afrika Vandalların egemenliğine girmiş, ancak 534 yılında Doğu Roma İmparatorluğu onların egemenliğini sona erdirmiştir.
  • İslâm dini altında birleşen Arap kuvvetleri 647-670 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu’nun sahip olduğu bölgelere yönelmiş, 670 yılında Uqba Ibn Nafi güney eyaletlerini ele geçirmiş, Kairouan şehrini kurmuştur. Ancak daha sonra Berberi isyanı ve iç karışıklıklar başlamıştır. 800-909 yılları arasındaki Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı döneminde ise Tunus altın çağını yaşamıştır. Fatimi- Fatimid Hanedanlığı’nın artan baskısı sonucunda 909 yılında Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı dönemi de sona ermiştir. 910-972 yılları arasında Fatimi-Fatimid Hanedanlığı ülkeyi ele geçirmiş, Mahdia şehri başkent olmuştur. 972-1152 yılları arasında Zirid Hanedanlığı tarafından yönetilen ülkenin, Jerba Adası, Gabés, Mahdia gibi bazı yerleşimleri 1148 yılında Normanlar’ın eline geçmiştir. 1159 yılında Fas Marakeş’ten Libya ve İspanya’ya kadar geniş bir alana yayılan Muvahhidler-Almohadlar; Tunus’u ele geçirmiş, ülkeyi 1230 yılına kadar yönetmişlerdir. 1230-1574 yılları arasında Hafsid Hanedanlığı’nın egemenliği altına giren ülkenin yeni başkenti Tunus şehri olmuş, 1534-1581 yılları arasında İspanya’daki Granada şehrinin Arapların elinden çıkması ile birçok Müslüman ve Musevi Tunus’a göç etmiştir. 1535 yılında Tunus ünlü bir korsan olan Barbaros Hayretin’in eline geçmiş, onun Osmanlı himayesine girmesinden sonra 1574 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. 1705 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalan Tunus bu dönemde zenginleşmiş, ancak merkezi denetimin zayıflaması üzerine Tunus’taki eyalet yönetiminde yeniçeri ağalarının etkisi artmış, 1705 yılında Tunus beylerbeyi olan Hüseyin Bey’in kurduğu Hüseyni Hanedanlığı- Husaynid Hanedanlığı 1881 yılına kadar ülkeyi yönetmiştir. 1881 yılında Fransa, göçebe kabilelerin Cezayir sınırını ihlal ettiği gerekçesi ile ülkeye asker göndermiş, daha sonra imzalanan Bardo Anlaşması ile ülkeyi sömürgesi altına almıştır.
  • 1890’lı yıllarda Genç Tunuslular adı ile bir grup aydının başlattığı ılımlı muhalefet hareketi, 1911-1912 yılları arasında Fransız sömürge yönetiminin baskısı ile yeraltına inmiş, I.Dünya Savaşı’ndan sonra milliyetçi akımların yeniden canlanmasıyla hareket 1920 yılında Düstur Partisi’ni kurarak kitle örgütlenmeye yönelmiştir. Ancak kurulan partinin liderinin tutuklanması ve parti üzerinde baskıların yoğunlaşması üzerine 1934 yılında Düstur Partisi’nden kopan üyeler ve Habib Bourguiba tarafından Yeni Düstur Partisi kurulmuştur. Parti Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi başlatmıştır.
  • II. Dünya Savaşı sırasında stratejik konumu nedeniyle ülke büyük zarar görmüş, 1940 yılında İtalya; Bizerte ve Tunus’taki askeri hedefleri bombalamış, 1942 yılında Alman güçleri ülkeye girmiş, 1943 yılında müteffik güçler tarafından kurtarılan ülke ağır kayıplar vermiştir. Savaş sonrası Fransa denetimi devam etmiş ancak Arap dünyasındaki gelişmeler ve ülkedeki muhalefet nedeniyle Fransa ödün vermek zorunda kalmıştır. 1955 yılında Bourguiba Hareketi ile Fransa arasında Fransız yönetimine son veren bir anlaşma yapılmıştır. 20 Mart 1956 tarihinde de Tunus’un tam bağımsızlığını öngören bir anlaşma imzalanmış, 1957 yılında da beylik kaldırılarak cumhuriyet ilan edilmiştir. Geniş yetkilerle donatılmış Habib Bourguiba ilk devlet başkanı seçilmiş, 1959 yılında ilk anayasa hazırlanmıştır. 7 kasım 1987 tarihinde de General Zeynel Ağabeydin Bin Ali devlet başkanı olmuştur. Anayasa gereği devlet başkanı arka arkaya birden fazla dönem seçilebildiği için General Zeynel Ağabeydin Bin Ali 1987’den bu yana görevini sürdürmektedir. Halen ülkenin hemen her köşesinde General Zeynel Ağabeydin Bin Ali’nin resimleri bulunmaktadır. Ülkenin tüm şehir ve kasabalarında yer alan ana caddelerin adı geçmişte Habib Bourguiba iken günümüzde çoğunun adı 7 Kasım Caddesi olarak değiştirilmiştir.
  • Tunus idari bakımdan 23 ile bölünmüştür. Bunlar; Ariana, Beja, Ben Arous, Bizerte, El Kef, Gabés, Gafsa, Jendouba, Kairouan, Kasserine, Kebili, Mahdia, Medenine, Monastir, Nabeul, Sfax, Sidi Bou Said, Siliana, Sousse, Tataouine, Tozeur, Tunus ve Zaghouan olarak sıralanabilir.
  • 2009 Temmuz verilerine göre Tunus’un toplam nüfusu 10.436.339 kişidir. Nüfusun %98’i Arap ve Müslüman'dır ve Arapça konuşur. Müslüman nüfusun %1'ini oluşturan ülkenin güneyinde yaşayan Berberîler ise Berberîce konuşur. Nüfusun %1’i genellikle Fransız ve İtalyan’lardan oluşan Avrupa’lı ve Hıristiyan’dır. Nüfusun kalan %1’i ise Musevî ve diğerleridir. Nüfusun yaklaşık % 70'i kuzeyde yaşar. Medjerda Vadisi, Tunus bölgesi ve kıyılar ülkenin en kalabalık bölgeleridir.
  • Ülkenin resmî dili Arapça’dır. Okullardaki yoğun Fransızca eğitimi nedeniyle halkın önemli bir bölümü iyi derecede Fransızca konuşmaktadır. İngilizce bilen kişi sayısı sınırlıdır.
  • Tunus coğrafî bakımından üç bölgeye ayrılır. Bunlar; Kuzey bölgesi, Sahil bölgesi ve Güney bölgesidir. Kuzey bölgesi, Atlas Dağları’nın Akdeniz kıyısı boyunca uzandığı iki dağ şeridinin bulunduğu bölgedir. Dağların arasında Medjerda Vadisi yer alır. Bölge 1000 metreyi aşan az sayıda yüksekliğe sahip olmasına karşılık dağlık olarak nitelendirilebilir. Sahil bölgesi, ülkenin Tunus şehri güneyindeki kıyı bölgesini içine alır. Bu bölge kuzey bölgesinden bir dağ ile ayrılır. Bölge yumuşak tepeleri, geniş ovaları ve plajları ile ünlüdür. Güney bölgesi Gabés Körfezi’nin çevrelediği geniş Cafara ve Nefta Ova’larından ve Sahra Çölü’ne ulaşan düzlük arazilerden meydana gelir. Buraya step ve çöl bölgesi de denilmektedir. Rakımı 200 metrenin altındadır. Yaklaşık 1200 km uzunluğundaki Tunus kıyıları genelde düzdür. Gabés Körfezi’nde gelgit olayı oldukça önemlidir. İki metreyi bulan deniz yükselmesi ile Akdeniz'deki en yüksek gelgit olayı burada gerçekleşir. Ülkenin önemli nehirleri Mecorda ve Miliare'dir.
  • Tunus bir tarım ülkesidir. Ülke topraklarının %55'i tarıma elverişlidir. Ancak bu alanın % 35'i ekilebilir topraklardan oluşmaktadır. Kuzeyde 900 bin hektar meşe ve çam ormanları bulunur. Toplam nüfusun % 50 - 60'ı tarımda çalışmaktadır. Buğday, arpa, zeytin, narenciye, sebze ve hurma başlıca tarım ürünleridir. Zeytincilikte dünyadaki ilk 10 ülkeden biridir. Güneyde sıcağa dayanıklı bitkiler yetişir. Tunus'un önemli yeraltı zenginlikleri fosfat, demir, petrol, kurşun ve çinkodur. Ülkedeki fosfat yatakları, Afrika'nın en büyük rezervine sahiptir. Petrol rezervleri bakımından kıta ülkeleri arasında beşinci sırada, doğal gaz kaynakları bakımından ise dördüncü sırada yer alır. Son yıllarda balıkçılık önemli bir gelir kaynağı halini gelmiştir. Turizm, madencilik, yiyecek, konserve, tekstil, hafif sanayi malları ve suni gübre ana sanayi kollarıdır.
  • Tunus’ta ülkenin coğrafî yapısına bağlı olarak iklim çeşitlilik gösterir. Ülkenin kuzey ve orta bölgesinde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yaz aylarında sıcaklık 40 dereceye kadar çıkar. Güney bölgesinde ise çöl iklimi hakimdir. Çöl bölgesinde haziran eylül ayları arasında gündüz sıcaklık 50 derece civarındadır. Kış aylarında bu bölgede özellikle geceleri sıcaklık önemli ölçüde düşer. Ülkeyi gezmek, aynı zamanda denizden yararlanmak için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Yaz ayları çok sıcak olmaktadır. Ülkenin güney bölgesi için en uygun zaman eylül ile mayıs ayları arasıdır. Özellikle eylül, ekim veya mart bu bölgeyi gezmek için en uygun aylardır. Türkiye’den yaklaşık iki saat yirmi dakikalık bir uçuş mesafesinde olan Tunus’un özellikle güneyi kış aylarında sıcak yer arayanlar için iyi bir seçenektir.
  • Tunus’a THY ve Tunusair ile bireysel olarak veya seyahat şirketlerinin düzenlediği tur programları ile seyahat edebilirsiniz. Türkiye’deki seyahat şirketleri, ülkenin Akdeniz kıyılarını içeren genelde 4 gün süren kısa tur programları ile Sahra Çölü’nü de kapsayan daha uzun süreli tur programları düzenlemektedirler. Kısa süreli tur programlarında konaklama yeri olarak Hammamet veya Sousse belirlenmektedir. İkisi arasında tercih yapmak zorunda kalırsanız Sousse şehri, Hammamet’e göre daha fazla gezilecek yere sahip olduğu için onu seçmenizde yarar vardır. Seyahat öncesi ülke hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz İstanbul’da Beyoğlu’nda bulunan Tunus Konsolosluğu’ndan harita ve broşür alabilirsiniz.
  • Tunus Türk vatandaşlarından vize istemeyen nadir ülkelerden biridir. Uçakta veya uçaktan inişte dolduracağınız formu pasaportunuzla birlikte görevliye vermeniz ülkeye girmeniz için yeterlidir. Doldurduğunuz bu formu seyahatiniz süresinde kaybetmemeye özen göstermeniz gerekir. Formu kaybettiğiniz taktirde sorun yaşamamak için dönüşte pasaport kontrolü öncesi havaalanında yeni bir form doldurmalısınız.
  • Tunus’a bireysel olarak gittiyseniz ülkeyi gezmek için otelinize veya turizm bürosuna başvurarak turistler için hazırlanan günlük veya birkaç günlük tur programlarından yararlanabilir veya kendi tur programınız için yerel seyahat şirketlerinden yardım alabilirsiniz. Bunun dışında tren, otobüs veya köy ve kasabalar arasında çalışan dolmuşları, günlük veya belirli güzergahları görmek için .pazarlık yapmak koşuluyla taksileri kullanabilir. Diğer seçeneklere göre daha pahalı olan araba kiralama yöntemi ile ülkeyi dolaşabilirsiniz. Şehir-içi ulaşımda ise kullanacağınız ulaşım aracı gittiğiniz şehre göre değişir.
  • Tunus güvenli bir ülkedir. Ancak dikkatli olmanızda yarar vardır. Kıyafet konusunda turistik alanlar dışındaki alanlarda özellikle kadınların dikkatli olmaları gerekir. Ülkede camilerin içine Müslüman dahi olsalar kadınların girmesine izin verilmemekte, cami avluları ve diğer dini mekanların ziyareti sırasında kadınların örtünmeleri istenmektedir. Bu nedenle kadınların yanlarında eşarp bulundurmalarında yarar vardır.
  • Tunus’ta yemek yiyebileceğiniz farklı yemek yeri seçenekleri söz konusudur. Ancak yemek yeri seçerken mide ve bağırsak sorunu ile karşılaşmamak için dikkatli olmanızda yarar vardır. Daha pahalı olsa da hijyen standartları yüksek turistik otel ve resturantlarda yemek yemeniz uygun olur. Ayrıca turistik bölgelerin dışında aç kalma riski ile karşılaşamamak için akşam yemeğini erken saatlerde yemeniz gerekir.
  • Tunus, tarihî geçmişini yansıtan bir mutfağa sahiptir. Kuzu eti, koyun eti, balık, deniz ürünleri ve sebzeye dayanır. İtalyan etkisi ile farklı makarna çeşitleri tüketilir. Kakule, kişniş, kimyon, karabiber, toz kırmızı biber, tarçın, taze ve kuru nane yemeklerde bol miktarda kullanılır. Acılı, koyu kıvamlı çorbalar Chorba, Lablabi; içine sebze, deniz ürünleri, yumurta gibi farklı malzemeler konularak yağda kızartılan bir çeşit börek brik; kırmızı biber ve soğanla yapılan, ekmekle veya yemeklerin yanında yenilen acı sos Harissa; kuzu etinden yapılan bir çeşit baharatlı sosis olan Merguez; kimyonla tatlandırılmış, ağır ateşte pişirilen tavuk, sığır veya kuzu etinden yapılmış yahni Kamounia, kuzu veya tavuk eti kullanılan, havuç, kabak, nohut gibi sebzelerin yanında ot ve baharatla tatlandırılmış irmikten yapılan Kuskus; hurma tatlısı Makhroud; badem veya fındıktan yapılan Zrir Tunisienne; fındık veya badem ve balla yapılan Oudnin el Kadhi; badem ve hurmadan yapılan değişik tatlı ve kurabiyeler tatmanız gereken Tunus mutfağına özgü lezzetlerdir.
  • İçecek olarak yeşil çay ve taze nane ile yapılan içine şeker konularak ikram edilen kimi zaman içine cam fıstığı da eklenen Nane Çayı; Tunus birası Celtia; birbirinden lezzetli yerel şaraplar; hurma likörü Thibarine; sek incir brendisi Boukha; palmiye ağacının özsuyundan yapılan Laghmi tatmanız gereken içeceklerdir. Ayrıca yerel kahvede bir nargile ve arap kahvesini deneyebilirsiniz. Su içerken mutlaka şişe suyu olmasına dikkat etmelisiniz.
  • Ülkenin para birimi Tunus Dinarı’dır. Euro, dolar ve kredi kartı turistik bölgeler, büyük mağazalar, restaurantlar dışında az sayıda yerde kabul edilmektedir. Döviz bozdurma sırasında ödeyeceğiniz komisyon her yerde hemen hemen aynı olduğundan turistik yerlerde döviz büroları ve bankalar dışında büyük otellerden de yararlanabilirsiniz. Döviz bozdururken döviz bürosundan madeni para olarak bol miktarda “bir dinar” talep etmenizde yarar vardır. Zira müzelerde fotoğraf çekebilmek, küçük hediyelik eşyalar alabilmek, bahşiş olarak verebilmek için sürekli “bir dinar”a gereksinim duyulmaktadır.
  • Tunus’ta alışveriş yapmak için en ilginç yer medina’nın (etrafı surlarla çevrili kent/eski kent) içinde yer alan souk olarak bilinen geleneksel çarşılardır. Bu çarşılarda ülkeye özgü her türlü hediyelik eşyayı rahatlıkla bulabilirsiniz. Ancak alışveriş yaparken mutlaka sıkı pazarlık yapmanız ve size teklif edilen fiyatın çok altında bir fiyatı satıcıya teklif etmeniz, bu fiyata satıcının göstereceği tepkiye göre hareket etmeniz gerekir. Pazarlık yapmak istemezseniz bazı şehirlerde bulunan devletin işlettiği ONAT veya SOCOPA adı verilen mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca belli günlerde kurulan yerel pazarlarda da ilginç objeler bulabilirsiniz. Ülkede alışveriş saatleri yaz ve kış sezonuna, Ramazan ayına ve mağazanın türüne göre değişir.
  • Tunus’tan hediyelik eşya olarak; Kairouan ve Jerid şehirlerinden, Zarbia adı verilen kırmızı, yeşil mavi, lacivert veya bordo renkli zemin üzerine çok renkli, desenli halıları veya Alloucha adı verilen krem, bej gibi renklerde doğal deve veya keçi yününden yapılmış kahverengi veya siyah motiflerle süslü halıları; Mergoum adı verilen sarı kahverengi zemin üzerine renkli geometrik desenlerin kullanıldığı, Berberî orijinli halıları ; babuş adı verilen deri terlikleri, Nabeul ve Guellala seramik ve çömleklerini, Balık ve Fatima’nın eli figürlerinin kullanıldığı altın ve gümüş takıları, Sidi Bou Said’den farklı büyükteki süslü kuş kafeslerini, çölde kumların altında yer altı suları ile birleşen kalsiyum fosfatın yarattığı çiçeğe benzeyen çöl gülü’nü, mozaik veya zeytin ağacından yapılmış tahta objeleri, geleneksel Tunus kıyafetlerini, Tunus’un ünlü kapılarının minyatürlerini, her biri birbirinden hoş içime sahip, çok uygun fiyatlı yerel şarapları ve 100’den fazla çeşidi olan hurmayı satın alabilirsiniz.
  • Tunus; scuba, yatçılık, golf, su ve binicilik sporlarından hoşlananlar için uygun bir ülkedir. Scuba için Tabarka, Cap Bon arası ile Port el Kantaoui ve Djerba idealdir. Tabarka, Hammamet, Jerba Adası ve Port el Kantaoui büyük golf sahalarına sahiptir. Büyük otellerde talasoterapi merkezleri bulunur.
  • Ayrıca Tunus’ta yabancıların kumar oynamalarına izin verildiğinden Hammamet, Sousse, Jerba Adası ve Gammarth’da çok sayıda kumarhane faaliyet gösterir.
  • Tunus gezilecek yerler bakımından altı bölgeye ayrılabilir. Bunlar; Tunus ve çevresi ile Cap Bon Yarımadası; Kuzey Tunus; Sahel; Jerba Adası ve Medenine Bölgesi; Güney Tunus ve Orta Tunus’tur.
  • Ülkenin başkenti Tunus’tur. Tunus yakınında görülmesi gereken önemli yerler arasında Kartaca-Carthage ve Sidi Bou Said yer alır.
  • Cap Bon Yarımadası, Akdeniz kıyısında, kuzeydeki Tunus Körfezi’ni güneydeki Hammamet Körfezi’nden ayıran bir çıkıntı şeklindedir. Kartaca döneminden beri ülkenin tarım bölgesidir. Her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. Kaliteli şarapları ile tanınır. Yarımada limon, portakal ve yasemin ağaçları ile kaplıdır. Ülkenin en güzel plajları bu bölgede yer alır. Hasır örme, nakış ve seramikleri ile tanınan Nabeul Cap Bon Yarımadası’nın yönetim merkezidir. Taş işleme atölyelerinin bulunduğu Dar Chaabane; VI. yüzyıldan kalma kalesi, balıkçı limanı, balıkları ve muscat şarabı ile Kelibia; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Kartaca şehir kalıntıları ile tanınan Kerkouane; eğitilmiş şahinleri, şahin festivali ve taş ocakları ile tanınan El Haouaria; Endülüs dönemi köyleri Menzel Bou Zelfa ve Korba bölgede seyahat şirketlerinin düzenledikleri Cap Bon turu ile veya bireysel olarak gezebileceğiniz önemli yerlerdir.
  • Kuzey Tunus son yıllarda değişmekle birlikte ülkenin en az ziyaret edilen bölgesidir. Uzun bir tarihi geçmişe sahip olan bu bölgede plajları, medinası, eski limanı, güneyindeki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Ichkeul Ulusal Parkı ile kuzeyin Venediği olarak tanınan Bizerte; mercan kayalıkları, golf sahaları ve uzun kumsalları ile tanınan Tabarka; mozaiklerle süslü yer altı Roma villaları ve Roma şehir kalıntıları ile tanınan Bulla Regia; Coteaux D’Utique şaraplarının üretildiği bağları ile tanınan Raf Raf ve Béja henüz bu bölgeye tur programları düzenlenmediğinden bireysel olarak gezebileceğiniz başkent Tunus’a çok yakın mesafede bulunan şehir ve kasabalardır.
  • Tunus’un orta bölgesindeki kıyı ise Sahel olarak bilinir. Bölge; Hammamet ile Mahdia arasında uzanan plajları; Port el Kantaoui, Hammamet Jasmine gibi yat limanları; Sousse, Monastir, Mahdia, Sfax ve Gabés gibi kasaba ve şehirleri; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan büyüklüğü ile Roma’daki Colosseum’dan sonra en büyük Colosseum’a sahip olan El Jem yerleşimi; Amerikalı yönetmen George Lucas'ın "Yıldız Savaşları" filminin birçok sahnesini çektiği, erozyon sonucu oluşmuş küçük tepelerin alt kısımlarına hava koşulları ve saldırılardan korunmak için kazınmış halen bir bölümü kullanılmayan, bazıları otel haline getirilmiş 3000’e yakın yeraltı mağara evi ve aya benzeyen yüzeyi ile tanınan Matmata berberi köyü ile zeytin ağaçları, on ay boyunca açan mavi ve beyaz yaseminleri ile tanınır.
  • Jerba Adası ise Gabés Körfezi’nin güney ucunda yer alan, 538 kilometre kare büyüklüğünde, anakaradan 5 kilometre uzaklıkta küçük bir adadır. Düz bir alana kurulu, zeytin ve hurma ağaçları ile kaplı, yüzlerce caminin bulunduğu ada; iklimi nedeniyle her mevsim denize rahatlıkla girilebilen plajları ve golf sahaları ile tanınır. 2000 yıl önce adaya gelen az sayıda Musevi’nin yaşadığı adada, başkent Houmt Souk’a yaklaşık sekiz kilometre uzaklıkta, 1920 yılında yapılan El Ghriba Sinagogu bulunur. Sinagog, sinagogun halen bulunduğu alana M.Ö 600 yılında gökyüzünden kutsal bir taş düştüğüne inanıldığı için Museviler tarafından Kuzey Afrika’daki en önemli hac merkezlerinden biri kabul edilir. Sinagog’da ayrıca ceylan derisi üzerine yazılmış dünyanın en eski el yazması Tevratlarından biri bulunur. Ada, adada bulunan uluslararası havaalanı sayesinde, dünyanın çeşitli şehirlerine direkt uçak seferleri ile bağlıdır.
  • Bir Berberî bölgesi olan Medenine Bölgesi ise Jerba Adası’nın 40 kilometre güneybatısında yer alır. Bölge; Medenine Kasabası ve civarındaki Metameur, Toujane gibi ilgi çekici köyleri ile tanınır.
  • Güney Tunus, Tunus’ta mutlaka görülmesi gereken bir bölgedir. Yıldız Savaşları filminde kullanılan Ksar Haddada; bölgedeki en iyi korunmuş ksar kabul edilen Ksar Outled Soltane; bir çöl kalesine sahip, termal sularla beslenen bir vaha olan, İngiliz Hasta filminin birçok sahnesinin çekildiği Ksar Ghilane bölgede yer alan, görülmesi gereken önemli ksour (ksar’ın çoğulu) olarak bilinir. Ksar, 3-4 katlı, üst katlara ortadaki avludan açık bir merdivenle ulaşılan, çatısı kubbe şeklinde, geçmişte Berberilerin tahıl ambarı olarak kullandıkları ghorfa adı verilen odaların yan yan ve alt alta sıralanması ile oluşan, ortasında geniş bir avlunun bulunduğu, içine bir giriş kapısından girilen ve koruma amacıyla dış tarafı yüksek bir duvar görünümünde olan, Berberilerin sosyal yaşamlarında önemli bir yer tutan, bazıları 600 yıllık bir geçmişe sahip, günümüzde bir bölümü hediyelik eşya dükkanları, ev veya otel olarak kullanılan yaşam alanlarıdır.
  • Bu bölgede ayrıca ksour’un merkezinde yer alan, 23-25 mart tarihleri arasındaki Ksour Sahra Festivali ile tanınan Tataouine; çölün kapısı olarak bilinen, renkli Perşembe Pazarı ve aralık ayının son haftasında düzenlenen Sahra Festivali ile tanınan Tunus’un en büyük palmiye ormanına sahip, vaha köyü Douz; 11 Afrika ülkesinin paylaştığı deve turu yapabileceğiniz Bedevî çadırlarında konaklayarak, sıcak kumda pişirilmiş ekmek yiyebileceğiniz Tunuslular'a göre yüz kemikleri daha belirgin, daha esmer tenli, erkekleri mavi, kadınları ela gözlü ve daha uzun boylu olan, özgürlüklerine düşkün, geleneklerine bağlı Berberîler'i ve onların yaşamını yakından görebileceğiniz Sahra Çölü’nün bir bölümü; Afrika’nın iki büyük tuz gölü Chott el- Jerid ile Chott El Gharsa; Sahra Çölü’nün en büyük kum denizlerinden biri olan Grand Erg Oriental; ülkenin en güzel vahalarından biri olan, palmiye ve hurma ağaçları ile süslenmiş, cephelerinde çeşitli simetrik şekillerin bulunduğu toprak tuğladan yapılmış evleri, eski kenti, Sahra safarileri, özel Dar Cheraït Müzesi ile tanınan, faytonla keyifli bir gezi yapabileceğiniz Tozeur; Tozeur yakınında yer alan Sufizm’in merkezi vaha yerleşimi Nefta; Tunus’un en güzel dağ vahalarından Chebika, Tamerza ve Tamerza Şelaleleri yer alır.
  • Orta Tunus ise farklı bir coğrafik yapıya sahiptir. Dört ulusal parkın bulunduğu bu bölgede Kairouan; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Roma kalıntılarının bulunduğu Dougga ayrıca Sbeïtla, Thuburbo Majus önemli seyahat noktalarıdır.
  • Aşağıda gezme olanağı bulduğum Tunus, Kartaca, Sidi Bou Said, Hammamet, Sousse, Monastir ve Kairouan hakkında kısa bilgi verilmektedir:

~ TUNUS-TUNiS

  • Tunus, ülkenin başkenti ve en büyük şehridir. Tunus şehrinin geçmişi Kartaca’nın ilk dönemine kadar uzanır. M.Ö. 146 yılında tahrip edilen şehir Romalılar tarafından yeniden inşa edilmiştir. Şehir; VII. yüzyılda Arap istilasından sonra önem kazanmış, Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı’nın son yıllarında ve XIII. yüzyılda Hafsid Hanedanlığı döneminde başkent olmuş, Osmanlı döneminde de önemini korumuştur. Fransız sömürge döneminde şehir büyümüş, medina sınırları dışında yeni bir yerleşim alanı kurulmuştur. Halen Tunus şehri uzun tarihi geçmişinin etkisi ile; doğu ile batının, eski ile modernin bir arada olduğu bir şehirdir.
  • Şehrin modern bölümü; Fransız sömürge dönemi ve sonrasında medina bölgesi dışında inşa edilen Ville Nouvelle olarak bilinen bölgedir. Bu bölgenin ve şehrin ana caddesi; geçmişte Habib Bourguiba olarak adlandırılan, daha sonra adı 7 Kasım Caddesi olarak değiştirilen uzun, geniş caddedir. Tunus Gölü ile medina arasında yer alan cadde; palmiyelerle, Fransız sömürge dönemi binaları ve yüksek binalarla süslüdür. Cadde üzerinde 7 Kasım 1987 Meydanı- Place du 7 Novembre 1987 ile Bağımsızlık Meydanı- Place de I’Indépendance- yer alır. Bağımsızlık Meydanı bölümünde caddenin adı Fransa Caddesi- Avenue France- olarak değişir. 7 Kasım Meydanı Saat Kulesi ve Havuzu ile hemen dikkatinizi çeker. Caddenin medina’ya yakın Bağımsızlık Meydanı’nda 1882 yapımı Bizans, Gotik ve Kuzey Afrika mimarisinin karma bir örneği olan ikiz kuleli St. Vincent Paul ve St. Olive Katedrali bulunur. Katedral’in karşı tarafında ise Fransız sömürge döneminde yapılan Art Nouveau tarzının klasik örneği Belediye Tiyatrosu- Théâtre Municipal hemen dikkatinizi çeker. 7 Kasım Caddesi ile bu caddeye bağlanan tüm caddelerde yüzlerce Art Nouveau tarzı bina bulunur. 7 Kasım Caddesi; mağazalar, oteller, restaurantlar, bankalar, kaldırım cafeleri ile dolu, başkanın büyük boy resimlerinin caddenin her köşesinde asılı olduğu son derece kalabalık, canlı bir caddedir. Caddedeki hareketliliğini izleyebilmenin en iyi yolu bir kaldırım cafesinde kısa bir mola vermektir.
  • Caddenin kara tarafındaki sonunda Zafer Meydanı’nda- Place de la Victoire- göreceğiniz 1848 yapımı büyük anıtsal kapı- Bab el-Bahr – ise sizi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Tunus Medinası’na götürür. Bu kapıdan geçtikten sonra karşınıza çıkan iki sokaktan sol taraftakine -Jemaa Zitouna Sokağı- Rue Jemaa Zitouna- girdiğinizde bu sokak sizi Zitouna Cami’nin-Büyük Cami merdivenlerine kadar ulaştırır. Medinanın ana sokaklarından biri olan Jemaa Zitouna Sokağı her iki tarafı hediyelik eşya ve Tunus yiyecekleri satan dükkanları, küçük geleneksel erkek kahveleri ile son derece kalabalık, insanların ilerlemekte güçlük çektiği dar bir sokaktır. Medinanın bu ana sokağının üzerinde yer alan kahvelerden birine oturmak, bir taraftan kahve veya nargile içerken diğer taraftan sokağın hareketliliğini seyretmek oldukça keyiflidir.
  • Medina’nın merkezinde yer alan şehrin en büyük cami Zitouna Cami; 732 yılında burada bulunan Athena Tapınağı’nın üzerine kurulmuş, zaman içinde genişletilerek restore edilmiş, güzel bir camidir. Ancak bu güzel caminin içine turistlerin girmesine izin verilmemekte, dış duvarlarında Kartaca şehrinden getirilen taşların kullanıldığı caminin sadece avlusu görülebilmektedir. Geniş bir avluya sahip olan caminin XIX. yüzyılda yapılmış biri küçük diğeri büyük dikdörtgen şeklinde iki bölümden oluşan minaresi, kubbesi ile İspanyol motifli ağaç kapısı görülmeye değer güzelliktedir.
  • Caminin çevresi ise halı, kumaş, parfüm, kuyum, giyim, hediyelik eşya satan küçük dükkanların yer aldığı, bazılarında fes gibi geleneksel malların üretildiği atölyelerin bulunduğu souklarla doludur.
  • Camiyi merkez kabul ettiğinizde; cami’nin minaresinin bulunduğu tarafta yer alan halı ve giyim eşyalarının satıldığı sokaktan-Souk et Trouk- ilerlediğinizde karşınıza çıkan Sidi Youssef Mosque medinada en eski Osmanlı tarzı minareye sahip camisidir. Bu caminin yan tarafında da önce eski bir bey sarayı, daha sonra Fransız sömürge idaresi merkezi olan halen başbakanlık binası olarak kullanılan Dar el Bey yer alır. Şehrin ana meydanı olan ve hükümet binalarının yer aldığı, havuz, palmiye ve çiçeklerle süslü Hükümet Meydanı da -Place du Gouvernement buradadır. Souk et Trouk’ta bulunan halı dükkanı Au Palais d’Orient halıları ve cami manzaralı cafe ve restaurantı ile tanınır.
  • Büyük Cami’nin minaresinin karşısındaki sokağın- Rue Sidi Ben Arous- köşesinde yer alan Hammuda Paşa Cami ve Türbesi-Hammouda Pahsa Mosque Osmanlı tarzı sekizgen minaresi ve pembe mermer ön cephesi ile güzel bir camidir.
  • Büyük Cami’nin minaresinin yanından geçen sokaktan- Souk el Attarine, Bab el-Bahr yönüne doğru parfüm kokuları içinde biraz yürüdüğünüzde zengin bir kitap koleksiyonuna sahip olan Ulusal Kütüphane’ye ulaşırsınız.
  • Caminin merdivenlerinin bulunduğu taraftan biraz ilerlediğinizde ise üç medreseden oluşan büyük bir bina kompleksi karşınıza çıkar.
  • Cami çevresindeki bu tarihi eserlerin dışında medina bölgesinin dar sokaklarında kaybolduğunuzda karşınıza çok sayıda medrese, cami, türbe, eski beylerin sarayları ve süslü Tunus kapıları çıkar.
  • Tunus şehrinde medina dışında mutlaka görmeniz gereken yer Bardo Müzesi’dir. Bardo Müzesi; Tunus’un batı tarafında, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Tunus beyinin ikametgahı olarak inşa edilen daha sonra müzeye dönüştürülen muhteşem bir sarayının içinde yer alır. Büyük ve küçük saray olarak iki bölümden oluşan sarayda doğu ve batı mimarisinin unsurları bir arada bulunur. Sarayın zarif sütunları, seramik ve çinilerle süslenmiş revaklı avluları, işlemeli tavanları mağribi; yaldızlı kemerleri, mermer merdivenleri Avrupa özellikle İtalyan mimarisinin özelliklerini taşır.
  • İçinde yer aldığı sarayın güzelliği ile bütünleşen Bardo Müzesi halen Kuzey Afrika’nın en büyük arkeoloji, dünyanın en zengin Roma mozaikleri müzesidir. Müze; tarih öncesi, Kartaca, Roma, Hıristiyan, Arap- Müslüman dönemlerine ait eşsiz eserler ve Mahdia sualtı buluntuları ile Tunus tarihi hakkında ziyaretçilere görsel bir şölen sunar.
  • Nisan ayı ile eylül ayının ortasına kadar 9.00-17.00 diğer aylarda 9.30-16.30 arasında açık olan müzede özellikle Roma mozaikleri muhteşemdir. Sarayın tüm katlarında duvar veya zeminde sergilenen Tunus’un farklı yörelerinden getirilen mozaiklerde Roma günlük yaşantısından kesitlerin yanı sıra, mitolojik hikayeler de anlatılmaktadır. 4700 metre kare Roma mozağinin sergilendiği müzede şair Virgilius ve iki esin perisinin yer aldığı mozaik pano; deniz tanrısı Neptün ve dört mevsim mozaiği; Lord Julius mozaiği muhteşem mozaiklerden sadece birkaç tanesidir.
  • Tunus şehri civarında görmeniz gereken önemli yerler arasında Kartaca ve Sidi Bou Said yer alır. Ayrıca denize girmek isterseniz araba veya 7 Kasım Caddesi- sonunda Deniz İstasyonu’ndan-Marine Station kalkan TGM treni ile gidebileceğiniz çok sayıda küçük köy ve kasaba bulunur. Bunlar arasında şehrin 15 kilometre kuzeydoğusunda yer alan La Goulette ile Salambo; şehrin 22 kilometre kuzeyinde yer alan La Marsa; şehrin 24 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Gammarth sayılabilir. IX. yüzyılda Arapların Tunus şehrini denize bağlamak için açtıkları 10 kilometre uzunluğundaki kanal sonucu oluşan Tunus Gölü ise halen çeşitli kuş türlerinin yuvası olan turistik özellik taşımayan bir göldür.

~ KARTACA-CARTHAGE

  • Kartaca Tunus’a 17 kilometre uzaklıkta, başkanlık konutu başta olmak üzere lüks konutların bulunduğu, tarihi Kartaca şehri kalıntılarını görebileceğiniz bir yerleşimdir. Kartaca’ya seyahat acentalarının düzenlediği günlük turlarla veya 7 Kasım Caddesi sonunda Deniz İstasyonu’ndan-Marine Station- kalkan TGM treni ile gidebilirsiniz.
  • Kartaca; M.Ö. 814 yılında Fenikeliler tarafından kurulmuş, M.Ö. IV. Yüzyılda Akdeniz’in en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Son Pön Savaşı’nda yıkılan şehir Roma döneminde yeniden zenginleşmiş, daha sonra Vandallar ve VI. yüzyılda Doğu Roma İmparatorluğu tarafından istila edilmiş, 695 yılında Arapların istilasının ardından harabeye dönüşmüştür.
  • UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Kartaca şehrinin kalıntıları çok geniş bir alana yayılmıştır. Bu nedenle kalıntıların tümünü dolaşmak için trenden yararlanmak, tarihi eserlere yakın farklı istasyonlarda inerek, yürümek veya yazın Kartaca Hannibal İstasyonu’nun yakınından kalkan tarihi eserlere turistleri taşıyan faytonlardan yararlanmak gerekir.
  • Kartaca’da görülecek tarihî eserler arasında; Tophet Kutsal Alanı, Pön Limanı; Brysa Tepesi; Antonine Hamamları; Odeon ve Roma Villaları Sit Alanı; Hadrien Tiyatrosu- Roma Tiyatrosu; Gargilius Hamamları sayılabilir.
  • Türkiye’den bir seyahat acentasının düzenlediği tur programı ile Tunus’a giderseniz bu tarihi yerlerden sadece birkaçını görebilirsiniz. Eserlerin tümünü görmek için kendiniz gezmelisiniz. Turların götürdüğü, sizin zamanınız sınırlı ise mutlaka görmeniz gereken ilk yer Antonine Hamamları’dır-Antonine Baths- Hamamların bulunduğu sit alanının girişinde Kartacalı ailelerin tanrılara kurban ettikleri ilk çocuklarına ait az sayıda küçük taş mezar bulunur. Sit alanının deniz tarafında ise II. yüzyıldan kalma, çok geniş bir alana yayılan, dev hamamların kalıntıları yer alır. Hamamlardan günümüze sadece dev temel taşları kalmış olsa da kalanlar bile muhteşem bir görüntüye sahiptir. Ancak burada fotoğraf çekerken dikkat etmeniz gereken önemli nokta sit alanının yakınında tepede yer alan başkanlık konutu yönünde fotoğraf çekmemenizdir. Tunus ile ilgili resimli turistik kitaplara ilgi duyuyorsanız hamamların bulunduğu sit alanından çıkışta bu tür kitapları bulabilirsiniz.
  • Hamamlar dışında Kartaca’da mutlaka görmeniz gereken diğer bir yer; Kartaca döneminde şehrin merkezi olan, tanrılara adanmış bir tapınak bulunan, Roma döneminde tapınağın yerine bir Jüpiter tapınağı ve pazar yeri inşa edilen Brysa Tepesi’dir-Brysa Hill- Tepede halen 1890 yılında yapılan St. Louis Katedrali, Kartaca’nın tüm dönemlerinden eserlerin yer aldığı, Fenike, Roma ve Yunan eserlerin sergilendiği Kartaca Ulusal Müzesi ve Fenike evlerinin bulunduğu kazı alanı bulunur.
  • Kartaca’da halen gösterilerde kullanılan Hadrien Tiyatrosu son derece kötü restore edilmiş olsa da ilginizi çekebilir. Tarihi eserler dışında kalan vaktinizi denize girerek değerlendirmek isterseniz Kartaca’da denize girilebilecek güzel plaj alanları bulunur.

~ SiDi BOU SAiD

  • Sidi Bou Said Tunus’un 20 kilometre kuzeyinde yer alır. Yüksek kayalıklar üzerine kurulmuş Tunus Körfezi’ne bakan, muhteşem bir manzaraya sahip küçük bir köydür. XIII. yüzyılda halen türbesi ziyaret edilen Sufi şeyhi Sidi Bou Said tarafından kurulmuş, uzun süre sufizmin merkezi olmuştur. Köy yaklaşık bir yüzyıl kadar önce Tunus’a yakınlığı ve güzel doğası nedeniyle bölge sakinlerinin, önce yerel daha sonra dünya çapında sanatçıların dikkatini çekmiş, halen Arap ve Akdeniz Müziği Merkezi olarak kullanılan ünlü bir baronun- Rodolphe d’Erlanger- 1912 yılında yaptığı villa- Dar Ennejma Ezzahra ile tanınmıştır.
  • “Sanatçı Köyü” olarak bilinen bu küçük sahil köyü; mavi desenli şık kapıları, ferforje mavi pencereleri, mashrabiya adı verilen balkonları, sardunya ve begonvillerle süslü beyaz küp şeklindeki evleri, dar sokakları, marinası ve plajları ile çok sevimlidir (Tunus’ta geçmişten bu yana binalarda beyaz renk güneşten, kireç böcekten, mavi renk nazardan korunmak amacıyla kullanılmıştır).
  • Köye; Tunus ile La Marsa arasında çalışan TGM treni ile rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Köyün ana sokağı; köyün girişinde ortada bulunan havuzun önünden tepeye doğru tırmanan uzun dar taş sokaktır. Turistlerle dolu bu sokağın ve ona bağlanan çok sayıda taş sokağın üzerinde yamaçlar üzerine kurulmuş birbirinden şık kuş kafesli büyük beyaz evler, her türlü hediyelik eşyanın satıldığı küçük dükkanlar, sanat galerileri, küçük camiler bulunur. Bu şık evlerin içini merak ederseniz ana sokak üzerinde bulunan Dar an Annabi adı ile bilinen evin içini gezebilirsiniz. 55 odadan oluşan 300 yıllık bu evin bir bölümü sahipleri tarafından özel müze haline getirilerek ziyarete açılmıştır. Evin içi ile köyün bir bölümünü görebileceğiniz terası çok güzeldir. Türkiye’den geldiğinizi belirttirseniz size evi gezerken kullanılmak üzere Türkçe bir broşür verirler.
  • Bu kalabalık ana sokağın en üst noktasına ulaştığınızda tam karşınıza çıkan mavi trabzanlı merdivenler sizi köyün en tanınmış cafesine- Cafë des Nattes götürür. Cafe mavi tenteli, sarı kapılı, arkasından cami minaresi görünen beyaz, küçük sevimli bir binadır. Duvarlarında cafeyi ziyaret eden ünlü kişilerin resimlerini görebileceğiniz, geleneksel tarzda döşenmiş bu cafenin içinde ayakkabılarınızı çıkarıp, yüksek bir zemin üzerindeki sedirlere oturarak veya küçük terasında nane çayı veya koyu bir kahve içerek keyifli zaman geçirebilirsiniz. Kahvenin yanından devam eden şık evlerin, cami, türbe ve cafelerin bulunduğu taş sokak boyunca yürüdüğünüzde yol sizi bu defa farklı seviyedeki teraslar üzerine kurulmuş, Yunan Adaları’ndaki cafeleri andıran mavi beyaz renklerin hakim olduğu ikinci ünlü cafeye- Cafë Sidi Chaabaane- götürür. Fıstıklı nane çayı veya doğal meyve suyu eşliğinde bu cafede marinanın ve plajın muhteşem görüntüsünü doyasıya seyreder. Buradan ayrılmak istemezsiniz. Bu şirin köyü tanıyabilmenin en iyi yolu dar taş ara sokaklarına girmek, zamanınız ölçüsünde dolaşmaktır.

~ HAMMAMET

  • Cap Bon Bölgesi’nde yer alan Hammamet; Tunus’a 65 kilometre uzaklıkta, Tunus’un en iyi plajlarına sahip küçük bir kasabadır. II. yüzyılda Romalılar tarafından kurulmuş, küçük bir balıkçı köyü iken 1920’li yıllarda burada büyük bir villa yaptıran Romalı milyarder George Sebastian sayesinde tanınmıştır. Halen bu villa Hammamet Uluslararası Kültür Merkezi olarak kullanılmaktadır.
  • Kasaba develeri ile ünlü iki turistik plaj bölgesine sahiptir. İlki kasabanın kuzeyinde sahil boyunca kilometrelerce uzanan, farklı otel seçeneklerine sahip, küçük cafe ve kaldırım lokantalarının bulunduğu merkeze daha yakın eski bölge, diğeri merkezden 8-10 kilometre uzaklıkta, standartları daha yüksek, dört ve beş yıldızlı otellerin, Tunus’un en büyük marinasının bulunduğu, Hammamet Jasmine olarak bilinen yeni bölgedir. Tunus’a bir seyahat şirketinin hazırladığı tur programı ile giderseniz konaklayacağınız otelin bulunacağı bölge genelde Hammamet Jasmine olacaktır. Hammamet Jasmine geniş bir plaj alanına, bir oyun parkı, alışveriş yerleri, cafe, restaurant ve kumarhanelere sahip küçük bir tatil yöresidir. Buradan kasabanın merkezine düzenli çalışan üstü tenteli, tren vagonlarına benzeyen vagonlara sahip, ucuz, küçük turistik araçlarla; pazarlık yapmak koşuluyla taksi veya külkedisinin arabasına benzeyen faytonlarla ulaşabilirsiniz.
  • Kasabanın merkezi az sayıda görülecek yere sahiptir. Kasabanın ana meydanı; Habib Bourguiba Caddesi- Avenue Habib Bourguiba ile Cumhuriyet Caddesi’nin Avenue de la Republique birleştiği kavşağın bulunduğu alandadır. Bu küçük meydan ile deniz kıyısı arasında yer alan yüksek duvarlarla çevrili, dar sokaklı küçük medina, çeşitli hediyelik eşyalar alabileceğiniz dükkanlarla doludur. Medina’nın deniz tarafındaki, güney ucunda yer alan XV. yüzyıl yapımı kale- Kasbah, üst terasından, size güzel bir körfez, plaj ve kasaba görüntüsü sunar. Medina’nın ara sokaklarında yer alan sadece dışını görebileceğiniz Büyük Cami 1236 yılında inşa edilmiştir. Kasbah’ın altındaki bölümde, deniz kenarında yer alan küçük cafe hoş dekorasyonu ile körfezi seyredebileceğiniz güzel bir yerdir. Kasabanın ana caddesi küçük resturantlar, cafeler ve dükkanlarla dolu Habib Bourguiba Caddesi’dir.

~ SOUSSE

  • Sousse Sahel Bölgesinin merkezi ve ülkenin 3. büyük şehridir. M.Ö. IX. yüzyılda Fenikeliler tarafından kurulmuş, Pön Savaşları boyunca Kartacalı’ların önemli şehirlerinden biri olmuştur. Roma, Vandal, Doğu Roma, Arap ve Bedeviler tarafından işgal edilen şehir, Fransız sömürge döneminde yeniden önem kazanmıştır.
  • Sousse; önemli yerlerini yürüyerek dolaşabileceğiniz eski ve yeni bölgeleri birbirine yakın mesafede güzel bir şehirdir. Şehrin işlek limanı içini gezebileceğiniz Korsan Gemileri ile ilginç bir görüntüye sahiptir.
  • UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Sousse Medinası şehrin merkezinde geniş bir alana yayılmıştır. Medina duvarlarının limana yakın küçük meydana - Place des Martyrs- bakan bölümü II. Dünya Savaşı sırasında bombalanmıştır. Buna karşılık batı ve güney bölümü iyi korunmuştur. Geçmişte sekiz kapısı olan medinaya halen farklı yönlerde yer alan dört ayrı kapıdan girebilirsiniz. Birbirine bağlanan iç içe geçmiş yüzlerce sokaklardan oluşan binlerce dükkan, lokanta, ev ve küçük otellerin yer aldığı medina; sokak satıcıları, yerli halk ve turistlerle dolu sokakları ile son derece kalabalıktır. Medinayı ve soukları keşfedebilmenin en iyi yolu medina sokakları arasında dilediğiniz gibi dolaşmaktır. Çok sayıda tarihi eseri barındıran medina’ya liman tarafındaki meydandan - Palace des Martyrs girdiğinizde medinanın içine yönelen sokağın sol başında 1943 Bombardımanı anısına yapılan Heykel’i görebilirsiniz. Sokağın sağ başında ise medinaya girmeden önce almayı düşündüğünüz hediyelik eşyaların fiyatları hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz Tunus’a özgü hediyelik eşyaların satıldığı Soula Alışveriş Merkezi -Soula Shopping Center yer alır. Sokak boyunca ilerlediğinizde sol tarafta kale şeklinde, minaresi olmayan büyük bir yapı görürsünüz. Bu yapı cumartesi perşembe günleri arası saat 8.00- 13.00 saatleri arasında turistlerin sadece avlusuna girmesine izin verilen, IX. yüzyıldan kalma Büyük Cami’dir. Biraz ileride sağ tarafta ise Aghlabid döneminden kalma, nisan eylül aylarında 8.00-19.00 diğer aylarda 8.30- 17.30 saatleri arasında açık olan, Tunus’un en iyi korunmuş ribatlarından biri yer alır (askerî ve dinî amaçlı ileri karakol).
  • Sousse Ribat’ının güneybatı köşesinde de 127 metre yüksekliğinde gözlemevi- Nador bulunur. Ribat’ın hemen yakınında batı tarafında ise Osmanlı döneminde inşa edilen Zakkak Zaviyesi’nin–Zaonia Zakkak sekizgen minaresi dikkatinizi çeker. Ribat’ın yanından geçen medina duvarların üzerinde ribat’a oldukça uzak bir mesafede, ara sokaklardan yürüyerek ulaşabileceğiniz XIX. yüzyıl yapımı bir bölümü özel müze haline getirilmiş büyük ev Dar Essid yer alır. Dar Essid Tunus ev yaşamı hakkında bilgi sahibi olmak ve çatısında yer alan cafede güzel bir görüntü eşliğinde kahve içmek için ideal bir yerdir. II. ve III. yüzyıldan kalma Roma mozaiklerinin sergilendiği Arkeoloji Müzesi’ne ev sahipliği yapan Kasbah ise medina duvarlarının kara tarafında, Maraşal Tito Caddesi- Avenue du Marechal Tito üzerindedir. Kasbah’ın çatı terası güzel bir medina görüntüsüne sahiptir.
  • Martyrs Meydanı’na- Palace des Martyrs bitişik diğer meydan Place Farhat Hached şehrin önemli caddelerinin kesiştiği, şehrin ana meydanıdır. Bu canlı meydanın bir tarafında tren istasyonu yer alır. Meydana bağlanan kalabalık Bourguiba Caddesi- Avenue Bourguiba alışveriş merkezleri, cafeleri, lüks binaları ile şehrin modern yüzünü yansıtır. Bu hareketli cadde; plajların, otellerin, restaurantların yer aldığı sahil kenarındaki cadde- Avenue Hedi Cheker ve ona paralel uzanan daha iç kısımdaki caddeye -Boulevard de la Corniche kadar uzanır.
  • Sousse şehrinin kuzeyindeki bölge kilometrelerce devam eden kumsalları, lüks otelleri ve tatil köyleri ile tanınır. Şehrin 10 kilometre kuzeyinde yer alan Port el Kantaoui ise Tunus’un 2.büyük marinasına sahip, gözde tatil yörelerinden biridir.

~ MONASTiR

  • Monastir, Sahel bölgesinde yer alan, deniz ve su sporlarında hoşlananlar için çok sayıda otele ve kilometrelerce uzunluğunda kum plajlara sahip, Habib Bourguiba Havaalanı yakınındaki Skanés bölgesindeki plajlar ile tanınan, küçük, modern görünümlü bir kasabasıdır.
  • Fenikeliler tarafından liman olarak kurulan kasaba, burada doğan Habib Bourguiba ile özdeşleşmiştir. Kasabanın tüm önemli noktalarında eski devlet başkanının izine rastlarsınız. Hükümet binaları, kongre merkezi ve tiyatronun bulunduğu büyük meydanda -Place du Gouvernorat, elinde kitabı ile eski devlet başkanının öğrencilik halini simgeleyen Altın Habib Bourguiba Heykeli bulunur. Heykelin önünden geçen Rue A. Trimeche Caddesi üzerinde, parkın karşısında, Tunus mimarisinin güzel bir örneği olan sadece avlusuna girebileceğiniz, 1963 yılında inşa edilen, Habib Bourguiba Cami- Bourguiba Mosque yer alır. Caminin hemen yan tarafında, iki adet sekizgen kubbeli, ülkenin savunmasında ölen askerlerin anısına yapılan Meçhul Asker Anıtı’nın- Tomb of the Unknown Soldier arkasında, sufi dervişlerin türbeleri-marabout ve ruhani liderlerin mezarlarının bulunduğu Sidi el Mezeri Mezarlığı’nın ortasındaki geniş yolun sonunda bu defa karşınıza Habib Bourguiba Anıtmezarı- Habib Bourguiba Mausoleum çıkar. Altın yaldızlı ikiz minaresi, biri altın yaldızlı üç kubbesi ile Habib Bourguiba ve ailesinin gömülü olduğu bu büyük anıtmezarı her gün 8-12.30 ila 3-19.00 saatleri arasında ücretsiz gezilebilirsiniz.
  • Habib Bourguiba Cami’nin hemen yan tarafından içine girebileceğiniz Monastir Medinası çeşitli malların satıldığı soukları ve sarı renkli taş Ali el Mezeri Cami ile ilginizi çekebilir.
  • Monastir kasabasında mutlaka görmeniz gereken yer anıtmezarın yan tarafında, sahilde yer alan ribattır-Ribat de Harthama- Ribat pazartesi dışında 9.00- 14.00 ila 14.30- yazın 18.00, kışın 17.30 arasında ziyarete açıktır. Halen biri açık dört kapısı, ortadaki büyük avluya bakan XI. yüzyılda tamamlanan yüksek kuleli savunma duvarları ile ribat, kasabanın en güzel yeridir. Yorucu olmakla birlikte merdivenlerle çıkılan gözlem kulesi kasabayı en güzel fotoğraflayabileceğiniz muhteşem deniz ve kasaba manzarasına sahiptir. Soluklanabileceğiniz küçük bir cafesi bulunan ribat’ın eski mesciti halen İslam Sanatları Müzesi olarak kullanılmaktadır. Ribat’ın yan tarafında da IX. ve XI. yüzyıllarda tamamlanan Büyük Cami-Great Mosque yer alır. Ribat’ın yanındaki caddeden deniz kenarına indiğinizde restaurant ve cafelerin yer aldığı Marina’ya oradan da plajlarla dolu sahil kenarında uzanan cadde boyunca yürüyerek kasabanın güneydoğusunda yer alan küçük, eski balıkçı limanına ulaşabilirsiniz.

~ KAiROUAN

  • Kairouan; Orta Tunus’ta, bozkır bir alana kurulmuş, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan küçük bir şehirdir. Şehir 670 yılında Hazreti Muhammed’in sahabelerinden Oqba Ibn Nafi tarafından kurulmuş, 800 yılında Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı’nın başkenti olmuş, XI. Yüzyıla kadar Fatimi-Fatimid Hanedanlığı’nın idari merkezi olarak büyük önem kazanmıştır. Daha sonraki dönemlerde önemini yitiren şehir, İslam dünyası tarafından Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra dördüncü kutsal şehri olarak kabul edilmiştir. Şehre, Fransızların 1812 yılında şehri ele geçirdiği tarihe kadar Müslüman olmayanların girmesi yasaklanmıştır.
  • Şehirde görülmesi gereken en önemli eser medinanın kuzeyinde yer alan Sidi Oqba veya Büyük Cami’dir. 670 yılında inşa edilen, daha sonra defalarca yenilenen, bugün görülenlerin çoğu IX. yüzyıldan kalan cami, kubbeli iki dış kapısı ve duvarları ile kaleye benzer bir görünüme sahiptir. İnanışa göre Müslümanların camiyi yedi defa ziyaret etmeleri bir defa Mekke’ye gitmelerine eş değerdir. Halen Fas’taki II. Hassan Cami’nden sonra Kuzey Afrika’nın en büyük ikinci cami olan bu eser Cuma günü dışında 8.00-14.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Turistlerin sadece avlusunda dolaşmalarına izin verilen caminin avlusu, ortasına doğru eğimli şeklinde mermer döşelidir. Eğimin nedeni avlunun altında yer alan kuyulardır. Avluda namaz saatlerini belirlemekte kullanılan güneş saati ile suların kuyulara gitmesini sağlayan dekoratif logar kapakları hemen dikkatinizi çeker. Avlunun üç kenarında yer alan kemerlerle, avlunun bir kenarında yer alan 724 -728 yılları arasında inşa edilen üç kademeli dikdörtgen minare, taş işçiliğinin güzel örnekleridir. Caminin ince işlemeli mihrabı, pagan ve Hıristiyan yapılardan getirilen kolon gövdelerinin çoğu ve sütun başları, caminin içine girilemediğinden ancak Babü’l Lalla Rihana adı ile bilinen büyük kapı ve diğerlerinden görülebilir. Caminin ziyarete kapalı olduğu zamanlarda avluyu görebilmenizin en iyi yolu yakınında bulunan halı dükkanlarından birinin terasına çıkmaktır.
  • Cami dışında 7 kilometre uzunluğundaki duvarlarla çevrili Kairouan Medinası şehrin diğer ilgi çekici yerlerinden biridir. Dört giriş kapısı bulunan medinanın ana giriş kapıları Bab Tunis ve Bab ech-Chouhada şehrin en önemli caddesi olan 7 Kasım Caddesi- Avenue 7 Novembre üzerindedir. Medina içinde görülmesi gereken önemli yerler arasında; XIV. yüzyılda inşa edilen Sidi el Ghariani Zaviyesi-Zaouia of Sidi el Ghariani; medinanın merkezinde yer alan IX. yüzyıl yapımı Üç Kapılar Cami- Mosque of Three Doors; Ogba Ibn Nafi tarafından bulunan, suyunu içenin tekrar şehre geleceğine inanılan, bir deve tarafından çalıştırılan bir düzenekle su çıkartılan küçük kuyu Bir Barouta; medinanın kuzeybatı duvarına inşa edilen geçmişte savunma amacıyla, günümüzde lüks bir otel olarak kullanılan Kasbah; çeşitli ürünlerin ve ünlü Kairouan halılarının satıldığı souklar sayılabilir.
  • Ayrıca Avenue de la République üzerinde yer alan 8.30- 17.30 saatleri arasında açık, Hz. Muhammed’in berberinin türbesinin de bulunduğu Sidi Sahab Zaviyesi- Zaonia of Sidi Sahab ; geçmişi VIII. yüzyıla dayanan ancak Osmanlı döneminde tanınan, Anadolu ve Türk motiflerinin etkilerinin görüldüğü Kairouan halılarının çeşitli örneklerini görülebileceğiniz Avenue Ali Zouaoui üzerindeki ONAT Müzesi- ONAT Museum; 7.30 ile 18 arasında açık olan, inşa edildiği 860 yılından beri işlevini sürdüren, en büyüğü 57 milyon litre su alan, yağmur suyu ile 35 kilometre uzaklıktaki tepelerdeki sukemerlerinden gelen sularla beslenen Aghlabid Havuzları- Aghlabid Basins- şehirde görmeniz gereken diğer önemli yerlerdir.

(~) Harita, http://www.loadtr.com/389711-kartaca_tunus_haritası.htm adlı siteden alınmıştır (11.03.2010).

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[*] Bu yazı 2010 Ocak ayında Tunus’a yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler, edindiğim izlenimler, rehberlerden ve aşağıda belirtilen kaynaklardan elde edilen bilgiler ışığında hazırlanmıştır:

- Dost Kitabevi, Tunus, Berlitz Cep Rehberi, Ankara, 2006, ISBN, 978-975-298-294-9.
-Elzbieta and Andrzej Lisowcy, Tunisia, Eyewitness Travel Guides, dk, Dorling Kindersley, 2005, ISBN 978-1-4053-0869-4 (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da Remzi Kitabevinden, bu kitabevinin bulunmadığı yerlerde
http://www.remzi.com/ web adresinden telefon numarasını bularak sipariş verebilirsiniz).

-Nomad Travel Portraits, Tunisia a Travel Portrait, 2002, ISBN 99932-35-00-8.
- Reyan Tuvi, “İtibarın Servetten Kıymetli Olduğu Ülke Tunus”, Hürriyet Seyahat,17. 04. 2006.

-RotalSala & Sitcom,The Masterpıeces of the Bardo Museum, Milano, 2009.

-The National Bardo Museum, (Broşür)

Online Kaynaklar:

http://tr.wikipedia.org/wiki/Tunus
http://www.lezzetsirri.com/tunus.php

http://www.tatilyolu.net/c/haber.asp?id=1874
http://www.turkcebilgi.com/tunus/ansiklopedi

http://www.ulkeler.net/tunus.htm