Tunus Cumhuriyeti; Kuzey Afrika'da, Akdeniz'e kıyısı olan 163.610 kilometre kare yüzölçümüne sahip küçük bir ülkedir. Ülkenin batısında Cezayir, doğusunda Libya ve Akdeniz, güneyinde sahra çölü, kuzeyinde Akdeniz yer alır.
Tunus’da yaşama dair ilk izlere erken paleolitik dönemde rastlanır. Kebili yakınında bulunan ilkel taş aletler yaklaşık 200.000 yıl öncesine aittir. Bu bulgulardan ilk olarak Tunus topraklarında Aterian uygarlığının yaşadığı, onları yaklaşık 10.000 yıl önce Asya’nın batısından göç eden ve Güney Tunus’a yerleşen Capsian uygarlığının izlediği düşünülmektedir. M.Ö. 4500 yılına kadar var olan bu toplumun Berberilerin ataları olduğu tahmin edilmektedir. Berberiler hakkındaki bilgiler ise Fenikelilerin Tunus’a geldikleri tarihe kadar sınırlıdır. Berberi kelimesi Yunanlıların kendilerinden farklı gördükleri halk için kullandıkları “bizden olmayan” veya barbar anlamına gelen “barbaroi” kelimesinden gelmektedir. Barbaroi daha sonra berberi haline dönüşmüştür.
Fenikeliler M.Ö. 1000 yılında Tunus topraklarına gelmiş, Sousse ve Bizerte sahilleri arasındaki bölgeye önce ticaret noktaları, M.Ö. 814 yılında da bu ticaret noktaların merkezi olarak Kartaca-Carthage şehrini kurmuşlardır. Hızla gelişen Kartaca, Kartaca-Pön-Punic- Uygarlığı’nın merkezi olmuş, Doğu Akdeniz’den Atlantik Okyanusu’na kadar Kartaca yerleşimleri kurulmuştur. Bu dönemde yeni güçlenmeye başlayan Roma Cumhuriyeti’nin, Akdeniz’de Kartaca’ya rakip olmaya başlaması üzerine Kartacalılar ile Romalılar arasında M.Ö. 264 yılında I. Pön Savaşı başlamış, M.Ö.242 yılında sona eren bu savaşı, M.Ö.218-201 yılları arasında Hannibal’ın fillerle yaptığı yolculukla bilinen II. Pön Savaşı, M.Ö. 149-146 yılları arasında III. Pön Savaşı izlemiştir. Bu savaşın sonunda Kartaca şehri yağmalanmış, Kartaca toprakları Roma’nın Kuzey Afrika eyaletlerine bağlanmıştır. M.Ö. 44 yılında yeniden inşa edilen Kartaca şehri M.S. II. yüzyılda önemli Roma şehirlerinden biri haline gelmiştir. Tunus altı yüzyıl boyunca Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalmış, bu dönemde çok sayıda Roma şehri kurulmuş, Hıristiyanlık yayılmaya başlamıştır.
Roma İmparatorluğu’nun zayıflamaya başlaması üzerine 439-534 yılları arasında Kuzey Afrika Vandalların egemenliğine girmiş, ancak 534 yılında Doğu Roma İmparatorluğu onların egemenliğini sona erdirmiştir.
İslâm dini altında birleşen Arap kuvvetleri 647-670 yılları arasında Doğu Roma İmparatorluğu’nun sahip olduğu bölgelere yönelmiş, 670 yılında Uqba Ibn Nafi güney eyaletlerini ele geçirmiş, Kairouan şehrini kurmuştur. Ancak daha sonra Berberi isyanı ve iç karışıklıklar başlamıştır. 800-909 yılları arasındaki Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı döneminde ise Tunus altın çağını yaşamıştır. Fatimi- Fatimid Hanedanlığı’nın artan baskısı sonucunda 909 yılında Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı dönemi de sona ermiştir. 910-972 yılları arasında Fatimi-Fatimid Hanedanlığı ülkeyi ele geçirmiş, Mahdia şehri başkent olmuştur. 972-1152 yılları arasında Zirid Hanedanlığı tarafından yönetilen ülkenin, Jerba Adası, Gabés, Mahdia gibi bazı yerleşimleri 1148 yılında Normanlar’ın eline geçmiştir. 1159 yılında Fas Marakeş’ten Libya ve İspanya’ya kadar geniş bir alana yayılan Muvahhidler-Almohadlar; Tunus’u ele geçirmiş, ülkeyi 1230 yılına kadar yönetmişlerdir. 1230-1574 yılları arasında Hafsid Hanedanlığı’nın egemenliği altına giren ülkenin yeni başkenti Tunus şehri olmuş, 1534-1581 yılları arasında İspanya’daki Granada şehrinin Arapların elinden çıkması ile birçok Müslüman ve Musevi Tunus’a göç etmiştir. 1535 yılında Tunus ünlü bir korsan olan Barbaros Hayretin’in eline geçmiş, onun Osmanlı himayesine girmesinden sonra 1574 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. 1705 yılına kadar Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altında kalan Tunus bu dönemde zenginleşmiş, ancak merkezi denetimin zayıflaması üzerine Tunus’taki eyalet yönetiminde yeniçeri ağalarının etkisi artmış, 1705 yılında Tunus beylerbeyi olan Hüseyin Bey’in kurduğu Hüseyni Hanedanlığı- Husaynid Hanedanlığı 1881 yılına kadar ülkeyi yönetmiştir. 1881 yılında Fransa, göçebe kabilelerin Cezayir sınırını ihlal ettiği gerekçesi ile ülkeye asker göndermiş, daha sonra imzalanan Bardo Anlaşması ile ülkeyi sömürgesi altına almıştır.
1890’lı yıllarda Genç Tunuslular adı ile bir grup aydının başlattığı ılımlı muhalefet hareketi, 1911-1912 yılları arasında Fransız sömürge yönetiminin baskısı ile yeraltına inmiş, I.Dünya Savaşı’ndan sonra milliyetçi akımların yeniden canlanmasıyla hareket 1920 yılında Düstur Partisi’ni kurarak kitle örgütlenmeye yönelmiştir. Ancak kurulan partinin liderinin tutuklanması ve parti üzerinde baskıların yoğunlaşması üzerine 1934 yılında Düstur Partisi’nden kopan üyeler ve Habib Bourguiba tarafından Yeni Düstur Partisi kurulmuştur. Parti Fransa’ya karşı bağımsızlık mücadelesi başlatmıştır.
II. Dünya Savaşı sırasında stratejik konumu nedeniyle ülke büyük zarar görmüş, 1940 yılında İtalya; Bizerte ve Tunus’taki askeri hedefleri bombalamış, 1942 yılında Alman güçleri ülkeye girmiş, 1943 yılında müteffik güçler tarafından kurtarılan ülke ağır kayıplar vermiştir. Savaş sonrası Fransa denetimi devam etmiş ancak Arap dünyasındaki gelişmeler ve ülkedeki muhalefet nedeniyle Fransa ödün vermek zorunda kalmıştır. 1955 yılında Bourguiba Hareketi ile Fransa arasında Fransız yönetimine son veren bir anlaşma yapılmıştır. 20 Mart 1956 tarihinde de Tunus’un tam bağımsızlığını öngören bir anlaşma imzalanmış, 1957 yılında da beylik kaldırılarak cumhuriyet ilan edilmiştir. Geniş yetkilerle donatılmış Habib Bourguiba ilk devlet başkanı seçilmiş, 1959 yılında ilk anayasa hazırlanmıştır. 7 kasım 1987 tarihinde de General Zeynel Ağabeydin Bin Ali devlet başkanı olmuştur. Anayasa gereği devlet başkanı arka arkaya birden fazla dönem seçilebildiği için General Zeynel Ağabeydin Bin Ali 1987’den bu yana görevini sürdürmektedir. Halen ülkenin hemen her köşesinde General Zeynel Ağabeydin Bin Ali’nin resimleri bulunmaktadır. Ülkenin tüm şehir ve kasabalarında yer alan ana caddelerin adı geçmişte Habib Bourguiba iken günümüzde çoğunun adı 7 Kasım Caddesi olarak değiştirilmiştir.
Tunus idari bakımdan 23 ile bölünmüştür. Bunlar; Ariana, Beja, Ben Arous, Bizerte, El Kef, Gabés, Gafsa, Jendouba, Kairouan, Kasserine, Kebili, Mahdia, Medenine, Monastir, Nabeul, Sfax, Sidi Bou Said, Siliana, Sousse, Tataouine, Tozeur, Tunus ve Zaghouan olarak sıralanabilir.
2009 Temmuz verilerine göre Tunus’un toplam nüfusu 10.436.339 kişidir. Nüfusun %98’i Arap ve Müslüman'dır ve Arapça konuşur. Müslüman nüfusun %1'ini oluşturan ülkenin güneyinde yaşayan Berberîler ise Berberîce konuşur. Nüfusun %1’i genellikle Fransız ve İtalyan’lardan oluşan Avrupa’lı ve Hıristiyan’dır. Nüfusun kalan %1’i ise Musevî ve diğerleridir. Nüfusun yaklaşık % 70'i kuzeyde yaşar. Medjerda Vadisi, Tunus bölgesi ve kıyılar ülkenin en kalabalık bölgeleridir.
Ülkenin resmî dili Arapça’dır. Okullardaki yoğun Fransızca eğitimi nedeniyle halkın önemli bir bölümü iyi derecede Fransızca konuşmaktadır. İngilizce bilen kişi sayısı sınırlıdır.
Tunus coğrafî bakımından üç bölgeye ayrılır. Bunlar; Kuzey bölgesi, Sahil bölgesi ve Güney bölgesidir. Kuzey bölgesi, Atlas Dağları’nın Akdeniz kıyısı boyunca uzandığı iki dağ şeridinin bulunduğu bölgedir. Dağların arasında Medjerda Vadisi yer alır. Bölge 1000 metreyi aşan az sayıda yüksekliğe sahip olmasına karşılık dağlık olarak nitelendirilebilir. Sahil bölgesi, ülkenin Tunus şehri güneyindeki kıyı bölgesini içine alır. Bu bölge kuzey bölgesinden bir dağ ile ayrılır. Bölge yumuşak tepeleri, geniş ovaları ve plajları ile ünlüdür. Güney bölgesi Gabés Körfezi’nin çevrelediği geniş Cafara ve Nefta Ova’larından ve Sahra Çölü’ne ulaşan düzlük arazilerden meydana gelir. Buraya step ve çöl bölgesi de denilmektedir. Rakımı 200 metrenin altındadır. Yaklaşık 1200 km uzunluğundaki Tunus kıyıları genelde düzdür. Gabés Körfezi’nde gelgit olayı oldukça önemlidir. İki metreyi bulan deniz yükselmesi ile Akdeniz'deki en yüksek gelgit olayı burada gerçekleşir. Ülkenin önemli nehirleri Mecorda ve Miliare'dir.
Tunus bir tarım ülkesidir. Ülke topraklarının %55'i tarıma elverişlidir. Ancak bu alanın % 35'i ekilebilir topraklardan oluşmaktadır. Kuzeyde 900 bin hektar meşe ve çam ormanları bulunur. Toplam nüfusun % 50 - 60'ı tarımda çalışmaktadır. Buğday, arpa, zeytin, narenciye, sebze ve hurma başlıca tarım ürünleridir. Zeytincilikte dünyadaki ilk 10 ülkeden biridir. Güneyde sıcağa dayanıklı bitkiler yetişir. Tunus'un önemli yeraltı zenginlikleri fosfat, demir, petrol, kurşun ve çinkodur. Ülkedeki fosfat yatakları, Afrika'nın en büyük rezervine sahiptir. Petrol rezervleri bakımından kıta ülkeleri arasında beşinci sırada, doğal gaz kaynakları bakımından ise dördüncü sırada yer alır. Son yıllarda balıkçılık önemli bir gelir kaynağı halini gelmiştir. Turizm, madencilik, yiyecek, konserve, tekstil, hafif sanayi malları ve suni gübre ana sanayi kollarıdır.
Tunus’ta ülkenin coğrafî yapısına bağlı olarak iklim çeşitlilik gösterir. Ülkenin kuzey ve orta bölgesinde Akdeniz iklimi hüküm sürer. Yaz aylarında sıcaklık 40 dereceye kadar çıkar. Güney bölgesinde ise çöl iklimi hakimdir. Çöl bölgesinde haziran eylül ayları arasında gündüz sıcaklık 50 derece civarındadır. Kış aylarında bu bölgede özellikle geceleri sıcaklık önemli ölçüde düşer. Ülkeyi gezmek, aynı zamanda denizden yararlanmak için en uygun zaman ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Yaz ayları çok sıcak olmaktadır. Ülkenin güney bölgesi için en uygun zaman eylül ile mayıs ayları arasıdır. Özellikle eylül, ekim veya mart bu bölgeyi gezmek için en uygun aylardır. Türkiye’den yaklaşık iki saat yirmi dakikalık bir uçuş mesafesinde olan Tunus’un özellikle güneyi kış aylarında sıcak yer arayanlar için iyi bir seçenektir.
Tunus’a THY ve Tunusair ile bireysel olarak veya seyahat şirketlerinin düzenlediği tur programları ile seyahat edebilirsiniz. Türkiye’deki seyahat şirketleri, ülkenin Akdeniz kıyılarını içeren genelde 4 gün süren kısa tur programları ile Sahra Çölü’nü de kapsayan daha uzun süreli tur programları düzenlemektedirler. Kısa süreli tur programlarında konaklama yeri olarak Hammamet veya Sousse belirlenmektedir. İkisi arasında tercih yapmak zorunda kalırsanız Sousse şehri, Hammamet’e göre daha fazla gezilecek yere sahip olduğu için onu seçmenizde yarar vardır. Seyahat öncesi ülke hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz İstanbul’da Beyoğlu’nda bulunan Tunus Konsolosluğu’ndan harita ve broşür alabilirsiniz.
Tunus Türk vatandaşlarından vize istemeyen nadir ülkelerden biridir. Uçakta veya uçaktan inişte dolduracağınız formu pasaportunuzla birlikte görevliye vermeniz ülkeye girmeniz için yeterlidir. Doldurduğunuz bu formu seyahatiniz süresinde kaybetmemeye özen göstermeniz gerekir. Formu kaybettiğiniz taktirde sorun yaşamamak için dönüşte pasaport kontrolü öncesi havaalanında yeni bir form doldurmalısınız.
Tunus’a bireysel olarak gittiyseniz ülkeyi gezmek için otelinize veya turizm bürosuna başvurarak turistler için hazırlanan günlük veya birkaç günlük tur programlarından yararlanabilir veya kendi tur programınız için yerel seyahat şirketlerinden yardım alabilirsiniz. Bunun dışında tren, otobüs veya köy ve kasabalar arasında çalışan dolmuşları, günlük veya belirli güzergahları görmek için .pazarlık yapmak koşuluyla taksileri kullanabilir. Diğer seçeneklere göre daha pahalı olan araba kiralama yöntemi ile ülkeyi dolaşabilirsiniz. Şehir-içi ulaşımda ise kullanacağınız ulaşım aracı gittiğiniz şehre göre değişir.
Tunus güvenli bir ülkedir. Ancak dikkatli olmanızda yarar vardır. Kıyafet konusunda turistik alanlar dışındaki alanlarda özellikle kadınların dikkatli olmaları gerekir. Ülkede camilerin içine Müslüman dahi olsalar kadınların girmesine izin verilmemekte, cami avluları ve diğer dini mekanların ziyareti sırasında kadınların örtünmeleri istenmektedir. Bu nedenle kadınların yanlarında eşarp bulundurmalarında yarar vardır.
Tunus’ta yemek yiyebileceğiniz farklı yemek yeri seçenekleri söz konusudur. Ancak yemek yeri seçerken mide ve bağırsak sorunu ile karşılaşmamak için dikkatli olmanızda yarar vardır. Daha pahalı olsa da hijyen standartları yüksek turistik otel ve resturantlarda yemek yemeniz uygun olur. Ayrıca turistik bölgelerin dışında aç kalma riski ile karşılaşamamak için akşam yemeğini erken saatlerde yemeniz gerekir.
Tunus, tarihî geçmişini yansıtan bir mutfağa sahiptir. Kuzu eti, koyun eti, balık, deniz ürünleri ve sebzeye dayanır. İtalyan etkisi ile farklı makarna çeşitleri tüketilir. Kakule, kişniş, kimyon, karabiber, toz kırmızı biber, tarçın, taze ve kuru nane yemeklerde bol miktarda kullanılır. Acılı, koyu kıvamlı çorbalar Chorba, Lablabi; içine sebze, deniz ürünleri, yumurta gibi farklı malzemeler konularak yağda kızartılan bir çeşit börek brik; kırmızı biber ve soğanla yapılan, ekmekle veya yemeklerin yanında yenilen acı sos Harissa; kuzu etinden yapılan bir çeşit baharatlı sosis olan Merguez; kimyonla tatlandırılmış, ağır ateşte pişirilen tavuk, sığır veya kuzu etinden yapılmış yahni Kamounia, kuzu veya tavuk eti kullanılan, havuç, kabak, nohut gibi sebzelerin yanında ot ve baharatla tatlandırılmış irmikten yapılan Kuskus; hurma tatlısı Makhroud; badem veya fındıktan yapılan Zrir Tunisienne; fındık veya badem ve balla yapılan Oudnin el Kadhi; badem ve hurmadan yapılan değişik tatlı ve kurabiyeler tatmanız gereken Tunus mutfağına özgü lezzetlerdir.
İçecek olarak yeşil çay ve taze nane ile yapılan içine şeker konularak ikram edilen kimi zaman içine cam fıstığı da eklenen Nane Çayı; Tunus birası Celtia; birbirinden lezzetli yerel şaraplar; hurma likörü Thibarine; sek incir brendisi Boukha; palmiye ağacının özsuyundan yapılan Laghmi tatmanız gereken içeceklerdir. Ayrıca yerel kahvede bir nargile ve arap kahvesini deneyebilirsiniz. Su içerken mutlaka şişe suyu olmasına dikkat etmelisiniz.
Ülkenin para birimi Tunus Dinarı’dır. Euro, dolar ve kredi kartı turistik bölgeler, büyük mağazalar, restaurantlar dışında az sayıda yerde kabul edilmektedir. Döviz bozdurma sırasında ödeyeceğiniz komisyon her yerde hemen hemen aynı olduğundan turistik yerlerde döviz büroları ve bankalar dışında büyük otellerden de yararlanabilirsiniz. Döviz bozdururken döviz bürosundan madeni para olarak bol miktarda “bir dinar” talep etmenizde yarar vardır. Zira müzelerde fotoğraf çekebilmek, küçük hediyelik eşyalar alabilmek, bahşiş olarak verebilmek için sürekli “bir dinar”a gereksinim duyulmaktadır.
Tunus’ta alışveriş yapmak için en ilginç yer medina’nın (etrafı surlarla çevrili kent/eski kent) içinde yer alan souk olarak bilinen geleneksel çarşılardır. Bu çarşılarda ülkeye özgü her türlü hediyelik eşyayı rahatlıkla bulabilirsiniz. Ancak alışveriş yaparken mutlaka sıkı pazarlık yapmanız ve size teklif edilen fiyatın çok altında bir fiyatı satıcıya teklif etmeniz, bu fiyata satıcının göstereceği tepkiye göre hareket etmeniz gerekir. Pazarlık yapmak istemezseniz bazı şehirlerde bulunan devletin işlettiği ONAT veya SOCOPA adı verilen mağazalardan alışveriş yapabilirsiniz. Ayrıca belli günlerde kurulan yerel pazarlarda da ilginç objeler bulabilirsiniz. Ülkede alışveriş saatleri yaz ve kış sezonuna, Ramazan ayına ve mağazanın türüne göre değişir.
Tunus’tan hediyelik eşya olarak; Kairouan ve Jerid şehirlerinden, Zarbia adı verilen kırmızı, yeşil mavi, lacivert veya bordo renkli zemin üzerine çok renkli, desenli halıları veya Alloucha adı verilen krem, bej gibi renklerde doğal deve veya keçi yününden yapılmış kahverengi veya siyah motiflerle süslü halıları; Mergoum adı verilen sarı kahverengi zemin üzerine renkli geometrik desenlerin kullanıldığı, Berberî orijinli halıları ; babuş adı verilen deri terlikleri, Nabeul ve Guellala seramik ve çömleklerini, Balık ve Fatima’nın eli figürlerinin kullanıldığı altın ve gümüş takıları, Sidi Bou Said’den farklı büyükteki süslü kuş kafeslerini, çölde kumların altında yer altı suları ile birleşen kalsiyum fosfatın yarattığı çiçeğe benzeyen çöl gülü’nü, mozaik veya zeytin ağacından yapılmış tahta objeleri, geleneksel Tunus kıyafetlerini, Tunus’un ünlü kapılarının minyatürlerini, her biri birbirinden hoş içime sahip, çok uygun fiyatlı yerel şarapları ve 100’den fazla çeşidi olan hurmayı satın alabilirsiniz.
Tunus; scuba, yatçılık, golf, su ve binicilik sporlarından hoşlananlar için uygun bir ülkedir. Scuba için Tabarka, Cap Bon arası ile Port el Kantaoui ve Djerba idealdir. Tabarka, Hammamet, Jerba Adası ve Port el Kantaoui büyük golf sahalarına sahiptir. Büyük otellerde talasoterapi merkezleri bulunur.
Ayrıca Tunus’ta yabancıların kumar oynamalarına izin verildiğinden Hammamet, Sousse, Jerba Adası ve Gammarth’da çok sayıda kumarhane faaliyet gösterir.
Tunus gezilecek yerler bakımından altı bölgeye ayrılabilir. Bunlar; Tunus ve çevresi ile Cap Bon Yarımadası; Kuzey Tunus; Sahel; Jerba Adası ve Medenine Bölgesi; Güney Tunus ve Orta Tunus’tur.
Ülkenin başkenti Tunus’tur. Tunus yakınında görülmesi gereken önemli yerler arasında Kartaca-Carthage ve Sidi Bou Said yer alır.
Cap Bon Yarımadası, Akdeniz kıyısında, kuzeydeki Tunus Körfezi’ni güneydeki Hammamet Körfezi’nden ayıran bir çıkıntı şeklindedir. Kartaca döneminden beri ülkenin tarım bölgesidir. Her türlü sebze ve meyve yetiştirilir. Kaliteli şarapları ile tanınır. Yarımada limon, portakal ve yasemin ağaçları ile kaplıdır. Ülkenin en güzel plajları bu bölgede yer alır. Hasır örme, nakış ve seramikleri ile tanınan Nabeul Cap Bon Yarımadası’nın yönetim merkezidir. Taş işleme atölyelerinin bulunduğu Dar Chaabane; VI. yüzyıldan kalma kalesi, balıkçı limanı, balıkları ve muscat şarabı ile Kelibia; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Kartaca şehir kalıntıları ile tanınan Kerkouane; eğitilmiş şahinleri, şahin festivali ve taş ocakları ile tanınan El Haouaria; Endülüs dönemi köyleri Menzel Bou Zelfa ve Korba bölgede seyahat şirketlerinin düzenledikleri Cap Bon turu ile veya bireysel olarak gezebileceğiniz önemli yerlerdir.
Kuzey Tunus son yıllarda değişmekle birlikte ülkenin en az ziyaret edilen bölgesidir. Uzun bir tarihi geçmişe sahip olan bu bölgede plajları, medinası, eski limanı, güneyindeki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Ichkeul Ulusal Parkı ile kuzeyin Venediği olarak tanınan Bizerte; mercan kayalıkları, golf sahaları ve uzun kumsalları ile tanınan Tabarka; mozaiklerle süslü yer altı Roma villaları ve Roma şehir kalıntıları ile tanınan Bulla Regia; Coteaux D’Utique şaraplarının üretildiği bağları ile tanınan Raf Raf ve Béja henüz bu bölgeye tur programları düzenlenmediğinden bireysel olarak gezebileceğiniz başkent Tunus’a çok yakın mesafede bulunan şehir ve kasabalardır.
Tunus’un orta bölgesindeki kıyı ise Sahel olarak bilinir. Bölge; Hammamet ile Mahdia arasında uzanan plajları; Port el Kantaoui, Hammamet Jasmine gibi yat limanları; Sousse, Monastir, Mahdia, Sfax ve Gabés gibi kasaba ve şehirleri; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan büyüklüğü ile Roma’daki Colosseum’dan sonra en büyük Colosseum’a sahip olan El Jem yerleşimi; Amerikalı yönetmen George Lucas'ın "Yıldız Savaşları" filminin birçok sahnesini çektiği, erozyon sonucu oluşmuş küçük tepelerin alt kısımlarına hava koşulları ve saldırılardan korunmak için kazınmış halen bir bölümü kullanılmayan, bazıları otel haline getirilmiş 3000’e yakın yeraltı mağara evi ve aya benzeyen yüzeyi ile tanınan Matmata berberi köyü ile zeytin ağaçları, on ay boyunca açan mavi ve beyaz yaseminleri ile tanınır.
Jerba Adası ise Gabés Körfezi’nin güney ucunda yer alan, 538 kilometre kare büyüklüğünde, anakaradan 5 kilometre uzaklıkta küçük bir adadır. Düz bir alana kurulu, zeytin ve hurma ağaçları ile kaplı, yüzlerce caminin bulunduğu ada; iklimi nedeniyle her mevsim denize rahatlıkla girilebilen plajları ve golf sahaları ile tanınır. 2000 yıl önce adaya gelen az sayıda Musevi’nin yaşadığı adada, başkent Houmt Souk’a yaklaşık sekiz kilometre uzaklıkta, 1920 yılında yapılan El Ghriba Sinagogu bulunur. Sinagog, sinagogun halen bulunduğu alana M.Ö 600 yılında gökyüzünden kutsal bir taş düştüğüne inanıldığı için Museviler tarafından Kuzey Afrika’daki en önemli hac merkezlerinden biri kabul edilir. Sinagog’da ayrıca ceylan derisi üzerine yazılmış dünyanın en eski el yazması Tevratlarından biri bulunur. Ada, adada bulunan uluslararası havaalanı sayesinde, dünyanın çeşitli şehirlerine direkt uçak seferleri ile bağlıdır.
Bir Berberî bölgesi olan Medenine Bölgesi ise Jerba Adası’nın 40 kilometre güneybatısında yer alır. Bölge; Medenine Kasabası ve civarındaki Metameur, Toujane gibi ilgi çekici köyleri ile tanınır.
Güney Tunus, Tunus’ta mutlaka görülmesi gereken bir bölgedir. Yıldız Savaşları filminde kullanılan Ksar Haddada; bölgedeki en iyi korunmuş ksar kabul edilen Ksar Outled Soltane; bir çöl kalesine sahip, termal sularla beslenen bir vaha olan, İngiliz Hasta filminin birçok sahnesinin çekildiği Ksar Ghilane bölgede yer alan, görülmesi gereken önemli ksour (ksar’ın çoğulu) olarak bilinir. Ksar, 3-4 katlı, üst katlara ortadaki avludan açık bir merdivenle ulaşılan, çatısı kubbe şeklinde, geçmişte Berberilerin tahıl ambarı olarak kullandıkları ghorfa adı verilen odaların yan yan ve alt alta sıralanması ile oluşan, ortasında geniş bir avlunun bulunduğu, içine bir giriş kapısından girilen ve koruma amacıyla dış tarafı yüksek bir duvar görünümünde olan, Berberilerin sosyal yaşamlarında önemli bir yer tutan, bazıları 600 yıllık bir geçmişe sahip, günümüzde bir bölümü hediyelik eşya dükkanları, ev veya otel olarak kullanılan yaşam alanlarıdır.
Bu bölgede ayrıca ksour’un merkezinde yer alan, 23-25 mart tarihleri arasındaki Ksour Sahra Festivali ile tanınan Tataouine; çölün kapısı olarak bilinen, renkli Perşembe Pazarı ve aralık ayının son haftasında düzenlenen Sahra Festivali ile tanınan Tunus’un en büyük palmiye ormanına sahip, vaha köyü Douz; 11 Afrika ülkesinin paylaştığı deve turu yapabileceğiniz Bedevî çadırlarında konaklayarak, sıcak kumda pişirilmiş ekmek yiyebileceğiniz Tunuslular'a göre yüz kemikleri daha belirgin, daha esmer tenli, erkekleri mavi, kadınları ela gözlü ve daha uzun boylu olan, özgürlüklerine düşkün, geleneklerine bağlı Berberîler'i ve onların yaşamını yakından görebileceğiniz Sahra Çölü’nün bir bölümü; Afrika’nın iki büyük tuz gölü Chott el- Jerid ile Chott El Gharsa; Sahra Çölü’nün en büyük kum denizlerinden biri olan Grand Erg Oriental; ülkenin en güzel vahalarından biri olan, palmiye ve hurma ağaçları ile süslenmiş, cephelerinde çeşitli simetrik şekillerin bulunduğu toprak tuğladan yapılmış evleri, eski kenti, Sahra safarileri, özel Dar Cheraït Müzesi ile tanınan, faytonla keyifli bir gezi yapabileceğiniz Tozeur; Tozeur yakınında yer alan Sufizm’in merkezi vaha yerleşimi Nefta; Tunus’un en güzel dağ vahalarından Chebika, Tamerza ve Tamerza Şelaleleri yer alır.
Orta Tunus ise farklı bir coğrafik yapıya sahiptir. Dört ulusal parkın bulunduğu bu bölgede Kairouan; UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Roma kalıntılarının bulunduğu Dougga ayrıca Sbeïtla, Thuburbo Majus önemli seyahat noktalarıdır.
Aşağıda gezme olanağı bulduğum Tunus, Kartaca, Sidi Bou Said, Hammamet, Sousse, Monastir ve Kairouan hakkında kısa bilgi verilmektedir:
Tunus, ülkenin başkenti ve en büyük şehridir. Tunus şehrinin geçmişi Kartaca’nın ilk dönemine kadar uzanır. M.Ö. 146 yılında tahrip edilen şehir Romalılar tarafından yeniden inşa edilmiştir. Şehir; VII. yüzyılda Arap istilasından sonra önem kazanmış, Aglebi-Aghlabid Hanedanlığı’nın son yıllarında ve XIII. yüzyılda Hafsid Hanedanlığı döneminde başkent olmuş, Osmanlı döneminde de önemini korumuştur. Fransız sömürge döneminde şehir büyümüş, medina sınırları dışında yeni bir yerleşim alanı kurulmuştur. Halen Tunus şehri uzun tarihi geçmişinin etkisi ile; doğu ile batının, eski ile modernin bir arada olduğu bir şehirdir.
Şehrin modern bölümü; Fransız sömürge dönemi ve sonrasında medina bölgesi dışında inşa edilen Ville Nouvelle olarak bilinen bölgedir. Bu bölgenin ve şehrin ana caddesi; geçmişte Habib Bourguiba olarak adlandırılan, daha sonra adı 7 Kasım Caddesi olarak değiştirilen uzun, geniş caddedir. Tunus Gölü ile medina arasında yer alan cadde; palmiyelerle, Fransız sömürge dönemi binaları ve yüksek binalarla süslüdür. Cadde üzerinde 7 Kasım 1987 Meydanı- Place du 7 Novembre 1987 ile Bağımsızlık Meydanı- Place de I’Indépendance- yer alır. Bağımsızlık Meydanı bölümünde caddenin adı Fransa Caddesi- Avenue France- olarak değişir. 7 Kasım Meydanı Saat Kulesi ve Havuzu ile hemen dikkatinizi çeker. Caddenin medina’ya yakın Bağımsızlık Meydanı’nda 1882 yapımı Bizans, Gotik ve Kuzey Afrika mimarisinin karma bir örneği olan ikiz kuleli St. Vincent Paul ve St. Olive Katedrali bulunur. Katedral’in karşı tarafında ise Fransız sömürge döneminde yapılan Art Nouveau tarzının klasik örneği Belediye Tiyatrosu- Théâtre Municipal hemen dikkatinizi çeker. 7 Kasım Caddesi ile bu caddeye bağlanan tüm caddelerde yüzlerce Art Nouveau tarzı bina bulunur. 7 Kasım Caddesi; mağazalar, oteller, restaurantlar, bankalar, kaldırım cafeleri ile dolu, başkanın büyük boy resimlerinin caddenin her köşesinde asılı olduğu son derece kalabalık, canlı bir caddedir. Caddedeki hareketliliğini izleyebilmenin en iyi yolu bir kaldırım cafesinde kısa bir mola vermektir.
Caddenin kara tarafındaki sonunda Zafer Meydanı’nda- Place de la Victoire- göreceğiniz 1848 yapımı büyük anıtsal kapı- Bab el-Bahr – ise sizi UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Tunus Medinası’na götürür. Bu kapıdan geçtikten sonra karşınıza çıkan iki sokaktan sol taraftakine -Jemaa Zitouna Sokağı- Rue Jemaa Zitouna- girdiğinizde bu sokak sizi Zitouna Cami’nin-Büyük Cami merdivenlerine kadar ulaştırır. Medinanın ana sokaklarından biri olan Jemaa Zitouna Sokağı her iki tarafı hediyelik eşya ve Tunus yiyecekleri satan dükkanları, küçük geleneksel erkek kahveleri ile son derece kalabalık, insanların ilerlemekte güçlük çektiği dar bir sokaktır. Medinanın bu ana sokağının üzerinde yer alan kahvelerden birine oturmak, bir taraftan kahve veya nargile içerken diğer taraftan sokağın hareketliliğini seyretmek oldukça keyiflidir.
Medina’nın merkezinde yer alan şehrin en büyük cami Zitouna Cami; 732 yılında burada bulunan Athena Tapınağı’nın üzerine kurulmuş, zaman içinde genişletilerek restore edilmiş, güzel bir camidir. Ancak bu güzel caminin içine turistlerin girmesine izin verilmemekte, dış duvarlarında Kartaca şehrinden getirilen taşların kullanıldığı caminin sadece avlusu görülebilmektedir. Geniş bir avluya sahip olan caminin XIX. yüzyılda yapılmış biri küçük diğeri büyük dikdörtgen şeklinde iki bölümden oluşan minaresi, kubbesi ile İspanyol motifli ağaç kapısı görülmeye değer güzelliktedir.
Caminin çevresi ise halı, kumaş, parfüm, kuyum, giyim, hediyelik eşya satan küçük dükkanların yer aldığı, bazılarında fes gibi geleneksel malların üretildiği atölyelerin bulunduğu souklarla doludur.
Camiyi merkez kabul ettiğinizde; cami’nin minaresinin bulunduğu tarafta yer alan halı ve giyim eşyalarının satıldığı sokaktan-Souk et Trouk- ilerlediğinizde karşınıza çıkan Sidi Youssef Mosque medinada en eski Osmanlı tarzı minareye sahip camisidir. Bu caminin yan tarafında da önce eski bir bey sarayı, daha sonra Fransız sömürge idaresi merkezi olan halen başbakanlık binası olarak kullanılan Dar el Bey yer alır. Şehrin ana meydanı olan ve hükümet binalarının yer aldığı, havuz, palmiye ve çiçeklerle süslü Hükümet Meydanı da -Place du Gouvernement buradadır. Souk et Trouk’ta bulunan halı dükkanı Au Palais d’Orient halıları ve cami manzaralı cafe ve restaurantı ile tanınır.
Büyük Cami’nin minaresinin karşısındaki sokağın- Rue Sidi Ben Arous- köşesinde yer alan Hammuda Paşa Cami ve Türbesi-Hammouda Pahsa Mosque Osmanlı tarzı sekizgen minaresi ve pembe mermer ön cephesi ile güzel bir camidir.
Büyük Cami’nin minaresinin yanından geçen sokaktan- Souk el Attarine, Bab el-Bahr yönüne doğru parfüm kokuları içinde biraz yürüdüğünüzde zengin bir kitap koleksiyonuna sahip olan Ulusal Kütüphane’ye ulaşırsınız.
Caminin merdivenlerinin bulunduğu taraftan biraz ilerlediğinizde ise üç medreseden oluşan büyük bir bina kompleksi karşınıza çıkar.
Cami çevresindeki bu tarihi eserlerin dışında medina bölgesinin dar sokaklarında kaybolduğunuzda karşınıza çok sayıda medrese, cami, türbe, eski beylerin sarayları ve süslü Tunus kapıları çıkar.
Tunus şehrinde medina dışında mutlaka görmeniz gereken yer Bardo Müzesi’dir. Bardo Müzesi; Tunus’un batı tarafında, XIX. yüzyılın ikinci yarısında Tunus beyinin ikametgahı olarak inşa edilen daha sonra müzeye dönüştürülen muhteşem bir sarayının içinde yer alır. Büyük ve küçük saray olarak iki bölümden oluşan sarayda doğu ve batı mimarisinin unsurları bir arada bulunur. Sarayın zarif sütunları, seramik ve çinilerle süslenmiş revaklı avluları, işlemeli tavanları mağribi; yaldızlı kemerleri, mermer merdivenleri Avrupa özellikle İtalyan mimarisinin özelliklerini taşır.
İçinde yer aldığı sarayın güzelliği ile bütünleşen Bardo Müzesi halen Kuzey Afrika’nın en büyük arkeoloji, dünyanın en zengin Roma mozaikleri müzesidir. Müze; tarih öncesi, Kartaca, Roma, Hıristiyan, Arap- Müslüman dönemlerine ait eşsiz eserler ve Mahdia sualtı buluntuları ile Tunus tarihi hakkında ziyaretçilere görsel bir şölen sunar.
Nisan ayı ile eylül ayının ortasına kadar 9.00-17.00 diğer aylarda 9.30-16.30 arasında açık olan müzede özellikle Roma mozaikleri muhteşemdir. Sarayın tüm katlarında duvar veya zeminde sergilenen Tunus’un farklı yörelerinden getirilen mozaiklerde Roma günlük yaşantısından kesitlerin yanı sıra, mitolojik hikayeler de anlatılmaktadır. 4700 metre kare Roma mozağinin sergilendiği müzede şair Virgilius ve iki esin perisinin yer aldığı mozaik pano; deniz tanrısı Neptün ve dört mevsim mozaiği; Lord Julius mozaiği muhteşem mozaiklerden sadece birkaç tanesidir.
Tunus şehri civarında görmeniz gereken önemli yerler arasında Kartaca ve Sidi Bou Said yer alır. Ayrıca denize girmek isterseniz araba veya 7 Kasım Caddesi- sonunda Deniz İstasyonu’ndan-Marine Station kalkan TGM treni ile gidebileceğiniz çok sayıda küçük köy ve kasaba bulunur. Bunlar arasında şehrin 15 kilometre kuzeydoğusunda yer alan La Goulette ile Salambo; şehrin 22 kilometre kuzeyinde yer alan La Marsa; şehrin 24 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Gammarth sayılabilir. IX. yüzyılda Arapların Tunus şehrini denize bağlamak için açtıkları 10 kilometre uzunluğundaki kanal sonucu oluşan Tunus Gölü ise halen çeşitli kuş türlerinin yuvası olan turistik özellik taşımayan bir göldür.