Pazar, Kasım 30, 2008

BOSNA-HERSEK

SAVAŞ VE ACILARLA YOĞRULMUŞ BİR ÜLKE: BOSNA ~ HERSEK*
Prof. Dr. Aysen TOKOL
  • Bosna Hersek, 51.147 km² yüzölçümüne, yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip bir Balkan ülkesidir. Ülke; kuzey, batı ve güneyinde Hırvatistan, doğusunda Sırbistan, güneyinde Karadağ ile çevrilidir. Ülkenin kuzey bölgesi Bosna, güney bölgesi Hersek olarak bilinir.
  • Bosna Hersek dağlık bir ülkedir. Adriyatik Denizi’nde sadece Neum’da limanı olmayan 20 km’lik çok küçük bir kıyıya sahiptir. Topraklarının sadece %8’i, 150 metrenin altındadır. Dağlarının yüksekliği 1700 ile 2386 metre arasında değişir. Ülkenin her tarafı özellikle kuzeyi ormanlarla kaplıdır. Ülkede çok sayıda nehir bulunur. Drina, Bosna, Sava, Neretve önemli nehirleridir.
  • Borsa Hersek’in başkenti ve en büyük şehri Saraybosna’dır. Diğer önemli şehirleri Tuzla, Foça, Banja Luka, Mostar, Gorajde, Travnik, Zenica, Doboj, Prijedor olarak sıralanabilir.
  • Ülkenin tarihi oldukça eski ve acılarla doludur. Bugünkü Bosna-Hersek topraklarının ilk yerleşimcileri İliryalılar (Illyrians) olarak bilinir. Daha sonra bölgeye Romalılar gelmiş, Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinden sonra bölge önce Batı Roma İmparatorluğu’nun parçası olmuş, daha sonra farklı devletlerin hakimiyetine girmiştir. VII.yüzyılın başında bölgeye Slavlar gelmeye başlamış, 650 yılında Hırvat ve Sırplar göç etmişlerdir. 1180-1463 yılları arasında Bosna Krallığı bölgede hüküm sürmüş, Balkanların güçlü devletlerinden biri olan krallık, Dalmaçya sahillerinin büyük bir bölümünü de eline geçirmiştir.
  • Bölgeye ilk Türk akınları 1386 yılında başlamış, sonraki yıllarda devam etmiştir. Osmanlı yönetimiyle Bosna Krallığı arasında yapılan anlaşma sonucunda Bosna Krallığı Osmanlılar'a uzun süre haraç ödemiştir. Ancak bu haracın Fatih Sultan Mehmed 'in tahta geçmesinden sonra kesilmesi üzerine, 1463 yılında, Bosna, Rumeli eyaletine bağlı bir sancak statüsü ile Osmanlı İmparatorluğu’na katılmıştır. Hersek Dükalığı ise 1483 yılında Osmanlılar tarafından alınmıştır. 1492 yılında çok sayıda Musevî bu topraklara yerleşmiş, 1583 yılında da Bosna eyalet statüsü kazanmıştır.
  • Osmanlı İmparatorluğu Bosna-Hersek topraklarını 400 yıldan fazla bir süre yönetiminde tutmuş, bölgeye büyük hizmetler götürmüş, çok sayıda cami, medrese, ilim merkezi inşa etmiştir. Saraybosna Osmanlı döneminde Avrupa'nın en önemli ilim merkezlerinden biri haline gelmiştir.
  • Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun gücünü kaybetmesi, 93 Harbi’nde başarısızlığı uğraması ve bunun sonrasında yapılan, Berlin Anlaşması ile Bosna toprakları 1878 yılında Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun yönetimine bırakılmış, 1908 yılında da Bosna Avusturya tarafından ilhak edilmiştir.
  • 1918 yılına kadar süren Avusturya-Macaristan İmparatorluğu yönetimi sırasında ülke yeniden yapılandırılmış, bu yapılanmaya büyük Sırbistan düşü ile Rusya önemli mali destek sağlamıştır. Bu dönemde Bosna'daki Müslüman nüfusun Osmanlı yönetimi altındaki diğer top-raklara göç etmesi ve onların terk ettiği yerlere Sırplar'ın yerleşmesiyle Bosna'daki etnik yapı büyük ölçüde değişmiştir.
  • I. Dünya Savaşı'nda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalandıktan sonra 1918 yılında Bosna, I. Dünya Savaşı sonrası kurulan Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın bir parçası olmuş, krallığın adı daha sonra Yugoslavya Krallığı olarak değiştirilmiştir.
  • 1941 yılında Yugoslavya, Nazi Almanyası tarafından işgal edilmiştir. Naziler, Bosna-Hersek'i Hırvatistan'a bağlayarak, Hırvatistan'da Ustaşa liderri Ante Paveliç'in yönetiminde faşist bir rejim kurmuşlardır. Partizan ve Çetniklerin Almanya’ya ve Ustaşa yönetimine karşı direniş başlatmaları ülkede karışıklıklara yol açmıştır.
  • Karışıklıklarla geçen II. Dünya Savaşı yıllarında, Josip Broz Tito yönetimindeki Yugoslavya Komünist Partisi'nin üyesi olan Partizanlar, Sovyet birlikleriyle ortak hareket etmişlerdir. 1944 yılında partizanlar Belgrad'ı ele geçirmişler ve yönetime el koymuşlardır.1945 yılında da Tito’nun önderliğinde Yugoslavya Federal Cumhuriyeti kurulmuş, Bosna-Hersek yeni devleti oluşturan altı federe cumhuriyetinden biri olmuştur. Devletin adı daha sonra Yogoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olarak değiştirlmiştir. Tito, sosyalist görüşlü olmasına rağmen Moskova'dan bağımsız bir siyaset izlemiştir. Tito ve Stalin arasındaki anlaşmazlık sonucunda Yugoslavya, bir süre sonra Kominform’dan ihraç edilmiştir. 35 yıl iktidarda kalan Tito savaşın izlerini çabuk silmiş, izlediği başarılı siyaset ile yüzyıllardır mücadele içinde olan çeşitli dinlerin ve etnik grupların birlikte barış içinde yaşamalarını sağlamıştır. 1970 sonrasında da Müslümanlar'a etnik statü tanınmıştır. Ancak bu dönemde tüm çabalara karşılık cumhuriyetlerin tümünde aynı ekonomik gelişmişlik düzeyi sağlanamamıştır.
  • Tito’nun 1980 yılında ölümünden sonra ülkede belirgin biçimde ortaya çıkan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık barış ortamının zedelenmesine yol açmış, milliyetçi akımlar yeniden güçlenmeye başlamıştır.
  • 1990'lı yılların başında SSCB'nin ve Doğu Bloğu'nun parçalanması, milliyetçi akımların güçlenmesi, cumhuriyetler arasındaki gelişmişlik faklılıklarından kaynaklanan huzursuzluklar gibi nedenlerle ilk olarak 1991 yılında Slovenya ve Hırvatistan Yugoslavya'dan ayrılmıştır. Belgrad tarafından kontrol edilen Yugoslavya ordusunun bu ülkelere saldırması üzerine BM eski Yugoslavya’ya silah ambargosu uygulamıştır. Slovenya ve Hırvatistan’ın ardından 1992 yılında yapılan bir referandum sonucu Bosna-Hersek de Yugoslavya'dan ayrılmış ve yeni devlet başta ABD olmak üzere diğer ülkeler tarafından tanınmıştır.
  • Ancak yeni devleti ülkedeki Sırplar tanımamış, Boşnaklar ve Hırvatlara karşı savaş açmışlardır. Böylece kanlı bir iç savaş başlamış, 1994 yılında Hırvatlar ve Boşnaklar, aralarındaki çatışmaları sona erdiren anlaşmayı imzalamışlar, buna karşılık Sırplar anlaşmayı imzalamayı reddetmişlerdir. NATO Bosnalı Sırplara geri çekilmeleri hususunda ültimatom vermiş, NATO uçakları Bosna Sırp Yönetimi’nin askeri havaalanlarını bombalamıştır.
  • 1995 yılında Boşnak ve Hırvat güçlerinin Sırpların kontrolündeki Orta ve Doğu Bosna’da ilerlemeleri, NATO’nun bombardımanı ve uluslararası baskıların artması sonucu taraflar ateşkesi kabul etmek zorunda kalmışlardır.
  • Sırp, Hırvat, Boşnak binlerce kişinin yaşamını sona erdiren, binlerce Boşnağın katledildiği Srebrenitsa Katliamı ile akıllardan silinmeyen bu savaş 14 Aralık 1995 tarihinde Paris’te imzalanan “Dayton Barış Antlaşması” ile sona ermiştir. Birçok ülkenin gözlemci olarak katıldığı bu antlaşma sivil ve askeri alanlarda düzenlemeler getirmiştir.
  • Anlaşmanın ardından BM Güvenlik Konseyi barış gücü faaliyetlerini NATO’ya devretmiş, Dayton Barış Anlaşması’nın askeri yönlerini uygulamak üzere NATO liderliğinde, bazı NATO üyesi olmayan devletlerin de katıldığı bir yıl süreli 60.000 kişilik IFOR (Implementation Force) ülkeye yerleştirilmiştir. 1996 yılında IFOR’un yerini daha az personele sahip SFOR (Stabilization Force) almıştır (Türkiye bu iki kuvvete de katılmıştır).
    Dayton Barış Antlaşması’nın sivil yönlerini uygulamak üzere Türkiye’den de temsilcinin bulunduğu geniş yetkilere sahip Yüksek Temsilcilik Ofisi (Office of High Representative) faaliyete geçmiş, Bosna Hersek’in ilk üçlü Başkanlık Konseyi üyeleri seçimle göreve gelmiştir. 1997 yılında da Dayton Barış Antlaşmasıyla düzenlenmemiş ihtilaflı Brcko Bölgesi’nin uluslararası yönetime devredilmesi kabul edilmiştir.
  • Günümüzde Bosna-Hersek devletinin yapısı Dayton Barış Antlaşması ile düzenlenmektedir. Buna göre, ülke; ülke topraklarının %51'ini oluşturan, Hırvat ve Boşnaklardan oluşan Bosna Hersek Federasyonu (Federasyon da kendi içinde 10 Kantona ayrılmıştır), ülke topraklarının %49'unu oluşturan, Sırplardan oluşan Sırp Cumhuriyeti. olarak iki birime (devletçiğe) ve bir küçük özerk bölgeye (Brcko) bölünmüştür. Halen her birimin siyasi ve ekonomik yapılanması birbirinden farklıdır.
  • Ülke, Boşnak, Sırp, Hırvat ve Slovenlerle bunların dışında kalan bazı küçük etnik unsurlardan oluşmuştur. Ülke halkının resmî dili üç önemli etnik unsuru tarafından konuşulan Boşnakça, Sırpça ve Hırvatça’dır. Ancak İngilizce bilen insan sayısı büyük şehirlerde oldukça fazla olduğundan seyahatiniz sırasında bu dilleri bilmemeniz önemli bir sorun yaratmamaktadır.
  • Ülkede dil yanında din çeşitliliği de söz konusudur. Halen nüfusun %40’nın Müslüman, %31’nin Ortodoks, %15’inin Katolik, %4’nün Protestan ve %10’unun diğer dinlerden olduğu tahmin edilmektedir. Kendilerine Bosnalılar da denilen Slav kökenli Boşnaklar Müslüman, Sırplar Ortodoks, Hırvatlar Katolik, Slovenler Katolik veya Protestan’dır. Bu nedenle hemen hemen tüm şehirlerde çoğu savaş nedeniyle tahrip olmuş, sadece bir bölümü onarılabilmiş cami, kilise, sinagog gibi ibadet yerlerine bir arada rastlanabilmektedir.
  • Ülkede iki çeşit iklim görülür. Bosna bölgesinde karasal iklim hakimdir. Hava sıcaklıkları, en sıcak aylar olan Temmuz ve Ağustos’ta 30 dereceye kadar çıkar. En soğuk günler ise, Aralık ve Ocak aylarında yaşanır ve sıcaklık -20 dereceye kadar düşer. Genelde 4 mevsim bol yağış alan ülkede en yağışlı ay Haziran, en kurak ay ise Aralık’tır. Ülkenin güney kıyılarındaki Hersek bölgesinde ise tipik Akdeniz iklimi görülür. Bu ülkeye gitmek için en uygun zaman ilkbahar ve yaz aylarıdır. Kışın Aralık ile Şubat ayları arasındaki dönem kayak sporu yapmak isteyenler için idealdir. Saraybosna civarında bulunan kayak merkezlerinin fiyatları Türkiye’deki kayak merkezlerinin fiyatlarından daha ucuzdur.
  • Doğal güzellikleri nedeniyle Borsa-Hersek’te seyahat etmek olağanüstü keyiflidir. Dik yemyeşil dağlar, durgun kıvrılarak dağların arasından geçen, dağların güzelliğini ayna gibi üzerinde yansıtan nehirler, yeşillikler arasına serpiştirilmiş küçük şehirler, kasabalar, muhteşem vadiler sizi adeta büyüler. Sürekli fotoğraf çekmek bu güzellikleri belgelemek istersiniz. Borsa Hersek’de ayrıca biri göçmen kuşların uğrak yeri olan Hutovo Blato, diğeri geçmişi 20.000 yıl öncesine giden Unesco’nun koruması altındaki Sutjeska olmak üzere iki doğal park alanı da bulunur. Bu parklar özellikle doğa severlerin mutlaka görmesi gereken yerler arasında yer alır. Bosna Hersek’in, ana havaalanı Saraybosna’dadır. Ayrıca Mostar’da da charter uçuşlar için küçük bir havaalanı ve Sırp Cumhuriyetinde Banja Luka’da bir havaalanı bulunur. THY ile Saraybosna veya Bosna havayolları ile Mostar şehrine ulaşıp daha sonra diğer şehirlere veya Hırvatistan, Sırbistan ve Karadağ’a otobüs veya belli şehirlere trenle, sınırlarda vize sorunu ile karşılaşmadan kolaylıkla gidebilirsiniz. Ayrıca çeşitli seyahat acentalarının düzenlediği tur programları ile sadece bu ülkeyi veya Bosna Hersek’le birlikte Hırvatistan’ı aynı tur prog-ramı içinde gezebilirsiniz.
  • Bosna-Hersek’te bazı binalar hala yıkık durumda olduğundan şehirlerin merkezi bölgelerinden uzaklaştığınızda binaların yakınından geçerken dikkatli olmanızda yarar vardır. Ayrıca ülkenin bazı bölgelerinde güçlü olan milliyetçi fikirler karşısında dikkatli olmalısınız. Araba kiralayacaksanız ülkede Boşnak, Sırp ve Hırvatlar arasında yaşanan gerginlik yüzünden araç plakalarından aracın geldiği şehrin anlaşılmaması için Sırp Kiril alfabesinin kullanıldığı düzensiz bir sistemin oluşturulduğunu da unutmayın. Ülkede geçerli para birimi Konvertible Mark’tır. Ancak her yerde Euro kullanabilirsiniz. Kredi kartı sadece büyük alışveriş merkezlerinde geçerlidir. Bosna Hersek ucuz ancak alışveriş olanakları diğer ülkelere göre daha sınırlı bir ülkedir. Buradan sadece ülkeye özgü bazı yiyecekler, içki ve hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz.Bosna Hersek mutfağında Osmanlı etkisini belirgin şekilde hissedebilirsiniz. Pide ve köfteden oluşan ćevačići, peynirli, kıymalı, patatesli ıspanaklı veya karışık yapılan, yoğurtla sunulan, biraz yağlı Burek (Boşnak Böreği), etli sebzeli sulu yemekler, pirinç kullanılmadan sadece kıyma ile yapılan sarma ve dolmalar, başta Bey Çorbası olmak üzere çeşitli çorbalar tatmanız gereken yiyeceklerdir. Baklava ve Tufahije Bosna Hersek mutfağının önemli tatlılarıdır. Lezzetli Bosna peynirleri ile birlikte içecek olarak beyaz şarap Žilavka ve kırmızı şarap Blatina mutlaka denemeniz gereken içeceklerdir. Ayrıca küçük bir bakır tepsi içinde bakır cezve, bakır şekerlik, bakır altlıklı kulpsuz beyaz fincan içinde lokum, şeker ve su ile sunulan, şekersiz Bosna Kahvesi’ni de güzel bir mekanda keyifle yudumlamanızda yarar vardır.Aşağıda Bosna-Hersek’te gezme olanağı bulduğum Saraybosna, Mostar, Počıtelj ve Neum hakkında bazı bilgi ve izlenimlere yer verilmiştir.

SARAYBOSNA (Sarajevo):

  • Yaklaşık 420.000 nüfusu ile Bosna-Hersek’in başkenti ve en büyük şehridir. Ayrıca Bosna-Hersek Federasyonu ve yasal olarak Sırp Cumhuriyeti'nin de başkenti ve Saraybosna Kantonu'nun merkezidir. Opcina adı verilen dört belediyeden oluşur. Bunlar; Centar (Merkez), Novi Grad (Yeni Şehir), Novo Saraybosna (Yeni Saraybosna) ve Stari Grad (Eski Şehir) olarak sıralanabilir.
  • Bu bölgedeki ilk yerleşimin kalıntıları tarih öncesi döneme kadar uzanmakla birlikte modern şehrin ortaya çıkışı XV. yüzyılda Osmanlılar'ın hâkimiyeti ile başlamıştır. Osmanlıların 1463 yılında bölgeyi ele geçirmesiyle şehir gelişmiş, Türkler'in Avrupa'da kurduğu en büyük şehir olmuştur. Saraybosna, tarihi boyunca birçok önemli olaya tanıklık etmiştir. Bunlar arasında 1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasına neden olarak gösterilen Arşidük Franz Ferdinand'ın, Gavrilo Princip tarafından öldürülmesi, 1984 Kış Olimpiyat oyunları, Bosna Savaşı sırasındaki 3.5 yıl süren kuşatma sayılabilir. Halen şehir, Bosna Hersek'in en büyük kültürel ve ekonomik merkezi olarak savaş sonrasında kendini yenilemeye ve toparlamaya çalışmaktadır.
  • Ancak şehri gezdiğinizde son savaşın izlerini her yerde görebilirsiniz. Harabe halinde, dış cephesi kurşun delikleri ile dolu binalar hemen her köşede karşınıza çıkar. Şehir adeta bir mezarlıklar şehridir. Şehrin girişinden başlayarak tepelere doğru çıkıldıkça mahalle aralarında yaşlı, genç binlerce insanın mezarının bulunduğu taze çiçeklerle ancak çoğunlukla taze gibi görünen yapma çiçeklerle süslenmiş, tertemiz, ziyaretçisi eksik olmayan çok sayıda mezarlığa rastlarsınız.
  • Saraybosna, Bosna bölgesinin Dinar Alpleri'yle çevrili Saraybosna Vadisi içerisinde Miljacka Nehri'nin çevresinde kurulmuştur. Ancak Milijacka Nehri’nin derinliği fazla olmadığından Avrupa’nın diğer şehirlerindeki nehirlerden farklı olarak nehri gezi tekneleri ile dolaşamazsınız. Nehrin üzerinde her iki kıyıyı birbirine bağlayan çok sayıda küçük köprü bulunur.
  • Bunlardan bir bölümü yaya, bir bölümü araç trafiğine açık olduğundan köprülerle nehrin her iki tarafını rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bu köprüler içinde en önemlisi Arşidük Franz Ferdinand ve eşinin suikasta uğradığı Ulusal Kütüphane yakınındaki Osmanlı yapımı küçük taş köprüdür.
  • Latin Köprüsü olarak bilinen bu köprünün kuzey tarafında bir de müze bulunur. Nehrin her iki kıyısından çevrenize baktığınızda vadiyi çevreleyen yemyeşil tepeler ve tepelerde yeşillikler arasında az katlı küçük binalar görebilirsiniz. Vadide ise çok katlı büyük binalar daha ağırlıklı olarak yer alır.
  • Saraybosna’yı görmenin onun ruhunu hissetmenin en iyi yolu şehrin tarihi bölgesini yürüyerek dolaşmaktır. Bunun dışındaki yerleri daha iyi görebilmek için tramvaydan yararlanabilirsiniz. Nehrin her iki kıyısından da oldukça eski görünümlü olan tramvaylara binerek sadece ana caddeleri değil bazı ara sokakları da görebilirsiniz. Tramvayın yanında fiyatları oldukça ucuz olan taksileri de kullanabilirsiniz. Tarihi Çeşmenin önünden geçen Mula Mustafe Bašaskije Caddesi üzerindeki turizm bürosundan şehir turları ile ilgili bilgi alabilir bunlardan yararlanabilirsiniz.
  • Saraybosna’nın tarihi bölgesini yürüyerek gezmek için en iyi başlangıç noktası nehrin kenarında yer alan barok Ulusal Kütüphane’dir. Kütüphane, geçmişte Bosna tarihi açısından önemli iki milyon el yazması kitaba ev sahipliği yapmış, ancak bu değerli eserler savaş sırasında binanın bombalanması ile birlikte yok olmuştur. Dantel gibi işlenmiş muhteşem güzellikteki bu bina, halen tahtalarla desteklenmiş bir şekilde restore edilmeyi beklemektedir.
  • Ulusal Kütüphane’nin tam karşısındaki köprüden geçtiğinizde nehrin hemen sol tarafta duran küçük beyaz Osmanlı tarzı ev, Inat Kuća .olarak bilinen, yerel yemeklerinin sunulduğu, Saraybosna’nın en ünlü restoranıdır. Bu restoranda ufak bir mola verip savaşta tahrip olmasına rağmen hala güzelliğini koruyan Ulusal Kütüphane’yi, tepedeki eski kaleyi seyredebilirsiniz. Ayrıca Inat Kuća ’nın önünden tepelere doğru çıktığınızda şehrin muhteşem manzarasını görebilirsiniz.
  • Ulusal Kütüphanenin yanındaki sokaktan (Bravadžiluk) girdiğinizde ise bir anda kendinizi Ortaçağ Osmanlısı’nda bulursunuz. Katedrale kadar yer alan bu bölümde artık tüm sokaklar Osmanlı mimari tarzını ve ortaçağ Osmanlı dönemini yansıtır. Sanki tarihin farklı bir döneminde yaşıyormuş gibi bu sokakta ilerlediğinizde sağda şehrin en güzel ćevačići yapan lokantasını, solda lezzetli börekler yapan küçük bir börekçiyi görürsünüz. Sokağın sonunda da ortasında yeniden restore edilen ahşap bir Osmanlı Çeşmesi’nin (sebilj) yer aldığı küçük bir meydan sizi karşılar. 1891 yılında İstanbul’daki bir çeşmeden esinlenerek yapılan bu çeşmenin çevresi güvercinlerle doludur. Bu nedenle Güvencin Meydanı olarak ta bilinen bu meydanın ortasında durup çevrenize baktığınızda, meydanın bir tarafında Baščarsija Cami’ni bir tarafında hamamı, bir tarafında Kütüphanenin arkasından gelen cadde ve onun üzerindeki tarihi binaları, her taraftan meydana açılan her birinde el sanatlarının çeşitli örneklerinin, baharatların satıldığı küçük dükkanların, köftecilerin yer aldığı dar sokakları ve bu bölgenin ana caddesi olan caminin tam karşısındaki aralıktan başlayan Ferhadija Caddesi’ni görürsünüz.
  • Ara sokakları gezerek Ferhadija Caddesi’ne yöneldiğinizde caddenin solundaki ilk önemli yapı geçmişte han olarak kullanılan halen avlusunda kafelerin yer aldığı Morića Han’dır. Han’dan biraz ilerledikten sonra caddenin sol tarafında karşınıza 1531 yılında yapılan daha sonra çeşitli defalar yenilenen Saraybosna’nın en güzel camilerinden biri olan Gazi Hüsrev Bey Cami ile tam karşısında sağ tarafta yer alan 1537 yılında yapılan Gazi Hüsrev Bey Medresesi çıkar. Bu bölgede II.Abdülhamit zamanında yapılan saat kulesi de bulunur. Camiden sonra yolun sol tarafında yer alan mekan, tarihi Saraybosna Kapalı Çarşı’sıdır. Güzel bir mimariye sahip olan çarşı halen ucuz Çin ve Pakistan malları satan dükkanlarla doludur.
  • Kapalı Çarşı’nın karşısındaki sokaktan girdiğiniz zaman bu defa karşınıza Musevî Bölgesi çıkar. Burada İspanya ve Portekiz’den kaçarak Osmanlı topraklarına sığınan Musevilerin nehrin karşı kıyısındaki Eski Sinagog’tan sonra yaptırdıkları Yeni Sinagog ile Bosna Hersek Musevileriyle ilgili önemli dökümanların sergilendiği bir müze yer alır.
  • Canlı hareketli, çok sayıda gümüş takı, el yapımı bakır eşyaların satıldığı küçük dükkanların bulunduğu Ferhadija Caddesi’nden ilerlediğinizde XIX. yüzyılda yapılan Katolik Katedrali ile birlikte Ortaçağ Osmanlı döneminden, Ortaçağ Avusturya Macar İmparatorluğu dönemine geçersiniz. Caddenin bundan sonraki bölümü bu imparatorluğun izlerini taşır. Katedralin karşısında yer alan sokağa girdiğinizde artık Bosna kahvesi satan kafeler bulamazsınız. Ancak T.C. Ziraat Bankası şubeleri karşınıza çıkar.
  • Katedralin kuzeyinde Boşnak Müslüman nüfusun tarihini anlatan Boşnak Enstitüsü yer alır. Katedralin arkasından geçen Mula Mustafe Bašaskije Caddesi’nde biraz ilerlediğinizde cadde üzerinde gördüğünüz Pazar yeri sıradan bir Pazar yeri değil savaş esnasında birçok insanın öldürüldüğü bir pazar yeridir. Dikkatle bakarsanız pazarın arka tarafında bu olayı hatırlamak için asılmış kırmızı bir bayrak görürsünüz.
  • Tekrar Ferhadija Caddesi’ne dönüp, Katedralden sonra bu caddeye devam ettiğinizde sol taraftaki Oslobođenja Meydanı’nda ilginç bir heykel ile 1872 yılında Bizans Sırp tarzında yapılmış şehrin en büyük Ortodoks Kilisesi (Saborna Crkva) ile karşılaşırsınız. Saraybosna aynı cadde üzerinde veya ara sokaklarında Müslüman, Katolik, Ortodoks ve Musevi ibadet yerlerini ardı ardına görebileceğiniz Dünyadaki ender şehirlerden biridir. Bu nedenle Avrupa’nın Kudüs’ü olarak bilinir.
  • Ferhadija Caddesi’nin bittiği Maršala Tita Caddesi’nin başladığı noktada ise II. Dünya Savaşı’nda vefat eden tüm Boşnak, Sırp, Hırvatlar için yazılmış bir teşekkür yazısı ile sönmeyen bir meşalenin yer aldığı bir anı köşesi bulunur. Ancak bu yazının yer aldığı duvarda ilk göze çarpan şey ne yazık ki son savaştan kalan kurşun delikleridir. Maršala Tita Caddesi’ni yürüdüğünüzde alışveriş yerlerini, kafeleri ve caddenin sonunda sol tarafta Ali Paşa Camiî’ni (Alipašvina Mosque) görürsünüz.
  • Ferhadija ve Maršala Tita Caddeleri nehir kıyısındaki caddeye paralel olarak uzandığı için bu caddelerden istediğiniz an nehir kıyısına çıkabilirsiniz. Ali Paşa Cami’den sonra nehir kıyısına çıktığınızda ve ilk başladığınız Ulusal Kütüphaneye doğru geri yürüdüğünüzde nehrin karşı kıyısında görebileceğiniz önemli yapılar arasında Sanat Akademisi, Eski Sinagog (Stari Hram) ve Fatih Camiî yer alır.
  • Şehrin diğer önemli yapıları havaalanından Ulusal Kütüphane’ye doğru uzanan Zmaja od Bosne Caddesi üzerinde bulunur. Bunlar arasında savaş zamanı çeşitli uluslardan gazetecilerin konakladığı Holiday Inn Oteli, otelin karşı tarafında yer alan Ulusal Müze ve Tarih Müzesi sayılabilir.
  • Saraybosna’ya seyahatiniz sırasında mutlaka uğramanız gereken yer Tünel Müzesi’dir. Havaalanı yakınında, her gün 9.00 ile 16.00 saatleri arasında açık olan bu müze bir insanlık dramını gözler önüne sermektedir. Savaş sırasında Saraybosna’nın dış dünya ile tek bağlantısını sağlayan (Butmir, Igman ve BH’in özgür bölgelerini birleştiren), 800 metre uzunluğunda, 1 metre genişliğinde, 1.5 metre yüksekliğinde olan, havaalanının altından geçen, tünel aracılığıyla taşınan askeri malzeme ve yiyecek sayesinde savaş sırasında 300.000 insanın hayatta kalmasını sağlayan, savaşın kazanılmasında önemli rol oynayan bu dar tünelin bir bölümü ve tünelin yanındaki ev, ev sahibi Kolar Ailesinin gayretleri sonucunda savaş sonrasında müze haline getirilmiştir. Müze kapsamında halen tünelin 20 metrelik orijinal bölümünü gezebilir, tünel yapımında ve tünelde kullanılan tüm malzemeleri görebilir. Tünel ile ilgili belgesel filmi gözyaşları içinde seyredebilirsiniz. Ayrıca ailenin savaşı yaşayan bireylerinden savaş ve tünel hakkında bilgi alabilirsiniz.

MOSTAR:

  • Hersek-Neretva Kantonu’nun siyasî, ekonomik ve kültür merkezidir. Velez, Hum ve Ćabulja dağlarının eteklerinde ve Neretva Nehri’nin vadisinde yer alır. Kara ve demiryolu sistemi ile kuzey ve güneyi birbirine bağlar.
  • Oldukça uzun bir geçmişe sahip olan Mostar, altın çağını XVI. yüzyılda yaşamış, o dönemden bu yana Hersek’in sanayi ve kültür merkezi olmuştur. Bugün çok uluslu bir yönetim tarafından idare edilen Mostar'da savaş döneminde başlayan bölünmeler hala devam etmektedir. Hırvatlar nehrin batısında, Müslümanlar ise doğusunda yaşamaktadırlar. Savaş sırasında şehirden ayrılan Sırplar ise bir daha geri dönmemişlerdir. Şehrin her yerinde hala savaşın derin izleri görülmekte, Müslüman ve Hırvat bölgelerinde kurşunlanmış binalar, yıkılmış ibadet yerleri onarılmayı beklemektedir.
  • Mostar’ın simgesi Mostar Köprüsüdür (Stari Most). Köprü, şehrin ortasından geçen Neretva Nehri’nin üzerinde yer alan köprülerden en güzelidir. Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1557- 1566 yılları arasında inşa edilmiştir.
  • 30 mt. uzunluğunda, 4 metre genişliğinde olan Köprü, Neretva Nehri'nden 24 metre yüksekliktedir. İnşaatında 456 kalıp taş kullanılan köprü, dönemine göre gelişmiş bir teknolojiyle inşa edilmiştir. Köprü, inşa edildikten sonra yakınındaki şehre ismini vermiş, şehirde ticareti canlandırmış ve zenginleştirmiştir. Köprü ayrıca şehrin erkeklerinin, nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için atladıkları bir yer olmuştur. Bu gelenek bu gün farklı şekilde uygulanmakta, köprü üzerinde bekleyen gençler belli bir ücret karşılığı köprüden atlamaktadırlar. Ayrıca Mostar Dalgıç Kulübü belli bir ücret karşılığı arzu edenlerin köprüden nehre atlamalarını sağlamakta, köprüden atlayanlara sertifika vermektedir.
  • Yüzyıllar boyunca Bosna'da hoşgörü ve kültürel çeşitliliğin sembolü olan, şehrin Müslüman ve Hırvat kesimini, birbirine bağlayan Mostar Köprüsü son savaş sırasında Hırvat ve Sırpların saldırılarına uğramış, 1993 yılı Kasım ayının sonunda da tamamen yıkılmıştır. Savaş sonrasında İngiliz güçleri yıkılan köprünün yerine geçici bir demir köprü yapmış, Mostar civarındaki diğer köprüler de yıkıldığı için köprü , nehrin iki yakasını birleştiren tek yapı olmuştur.
  • Mostar Köprüsü'nün eski hâline uygun olarak yeniden inşa çalışmaları (TİKA), UNESCO ve Dünya Bankası'nın desteğiyle 1997 yılında başlamış, köprünün inşaatı bir Türk şirketi tarafından gerçekleştirilmiştir. Mostar Köprüsü, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu çok sayıda devletin temsilcilerinin hazır bulunduğu bir törenle, İngiliz Prensi Charles tarafından 23 Temmuz 2004 tarihinde açılmıştır. Mostar Köprüsü, eski Mostar şehriyle birlikte 2005 yılında Dünya Miras Listesi'ne eklenmiştir.
  • Muhteşem bir güzelliğe sahip olan taş köprünün iki tarafında köprü ile tam bir bütünlük içinde olan iki taş kule Helebija ve Tara bulunur. Kulelerden biri halen dalgıçların konaklama yeri, geçmişte silah deposu olan diğeri ise eski köprü ile ilgili belgelerin sergilendiği müze olarak kullanılır. Köprünün etrafı çatıları da özel bir taştan yapılmış, birkaç katlı taş binalarla çevrilidir. Mostar’ın görülmesi gereken önemli yerleri köprü ve civarındadır. Bunlar arasında şehrin önemli ana caddelerinden biri olan hala savaşın tüm izlerini taşıyan, Müslüman ve Hırvat bölgesini birbirinden ayıran Bulevar Hrvatskih Branitelja Caddesi, cadde üzerinde yer alan eski Katolik Kilisesi, onun yanında zengin bir kütüphaneye sahip olan manastır ve saat kulesi yer alır.
  • Katolik Kilisesi’nden köprüye giden sokak (Cupca Oneščukova) üzerinde de çoğu savaştan tahrip olmuş eski Osmanlı evleri, hediyelik eşyaların satıldığı küçük dükkanlar bulunur. Kiliseden köprüye giden bu sokağın sağ alt tarafındaki bölgede Mostar Köprüsü’nün bir minyatürü olan köprü (Kriva Ćuprija) yer alır. 2001 yılında tahrip olan bu küçük taş köprü daha sonra aslına uygun şekilde onarılmaya çalışılmıştır. Cupca Oneščukova Caddesi üzerinde eski evlerin yanında Osmanlı hamamı da bulunur. Hamamın bulunduğu bölgede ise çok sayıda kafe ve restoran yer alır. Bu kafelerden, Mostar Köprüsü ile nehrin muhteşem manzarası görülür.
  • Mostar Köprüsünü geçtikten sonra Mostar’ın en eski caddelerinden biri olan dar, uzun Kujundžiluk başlar. Bu cadde daha sonra Braće Fejića adı ile devam eder. Kuzundžiluk Caddesi ve caddeye bağlanan dar ara sokaklar şehrin eski çarşı bölümünü oluşturur.
  • Geçmişte kuyumcu, demirci, kürkçü, ipekçi, kılıççı, tüfekçi, saatçilerin imalat ve satış yerlerinin yer aldığı bu sokaklar bugün büyük ölçüde restoranlar, çoğunlukla bakır eşya başta olmak üzere çeşitli hediyelik eşyalar satan dükkanlarla dolmuş, orijinal imalat yerleri azalmıştır. Bu canlı, turistlerle dolu cadde ve ara sokaklar kendinizi tarihin farklı bir döneminde hissetmenize neden olur. Ancak caddenin başında hediyelik eşya satan küçük bir dükkana girdiğinizde köprünün savaş sırasındaki durumunu gösteren duvara asılmış resimler sizi günümüze getirir, gözyaşlarınızı tutamazsınız. Bu dükkanın biraz ilerisinde ise mağara şeklinde inşa edilmiş, nargilesi ile meşhur barlarından biri olan Ali Baba’nın Mağarası yer alır.
  • Çok sayıda camiinin bulunduğu bu bölgede, köprüden yaklaşık 200 metre uzaklıkta bulunan 1617 yılı yapımı Koski Mehmet Paşa Camiî (Koski Mehmed Paša Mosque) şehrin en güzel camilerinden biridir. Caminin Neretve’ ya bakan bölümünde, eski medrese odaları, şadırvan ve türbeli küçük bir mezarlık bulunur. Buradan Mostar Köprüsü’nün muhteşem görüntüsünü seyredebilir. En güzel köprü fotoğraflarını çekebilirsiniz.
  • Camiden biraz ileride şehirdeki tarihi üç Osmanlı evinden biri olan Türk Evi bulunur. 350 yıllık bu evin kapısında ev sahiplerinin resmi, avlusunda ilginç bir süs havuzu yer alır. Dekorasyonu ve mimarisi ile bu güzel ev Osmanlı dönemi ev yaşamını sergiler. Bu evin dışında nehir kenarında bulunanev ile çarşının diğer tarafında yer alan Kajtaz Evi, Muslibeyzade Evi şehrin önemli tarihi evleri arasındadır. Hersek’in en büyük camilerinden biri olan 1557 yılında yaptırılan Karagöz Bey Cami (Karadjozbeg Mosque) ise Türk Evine ve eski çarşıya yakındır. Camiî savaş sırasında tahrip olmuş; ancak onarılmıştır.
  • Şehrin Hırvatların yaşadığı batı bölgesinde görülmesi gereken iki önemli yapı ise Partizan Şehitliği (Kraljice Katarine) ile Rondo’dur. Şehitlik 1941-1945 arasında şehit olan anti faşistlerin anısına 1965 yılında yapılmıştır.
  • Mostar’ın merkezi kadar çevresinde de görülmeye değer yerler bulunur. Bunlar arasında 1981 yılında Meryem Ana’nın bir grup çocuğa göründüğüne inanılan Međugorje, Hersek’in en eski arkeolojik kültür ve tarih anıtlarının bulunduğu Stolac, bataklık kuşlarının Avrupa’daki en büyük doğal merkezi olan Hutovo Blato, Buna nehrinin kenarında kurulu nehir kaynağının başına bulunan tekke ile tanınan Blagaj ve Počıtelj sayılabilir.

POČITELJ:

  • Mostar’ın 20 km. güneyinde Neum ile Mostar arasında yer alır. Neretva Nehri’nin sol kıyısında tepelik alanda kurulmuştur. Köyün taştan yapılmış yapıları, tepeden Neretva’ya inen yokuşlar üzerine yerleşmiştir. Köyün hisar olduğu ilk bakışta anlaşılmaktadır.
  • Hisarın duvarları şehri kuşatmakta, tepelerden birinde eski dönemlerde gözetleme kulesi olarak kullanılan bir kale yer almaktadır. Şehirde bulunan tüm yapılar özel taşlarla kaplı çatıları da dahil tümü ile taştan yapılmıştır. Neretva Nehri kenarından köye bakıldığında tepedeki kaleden başka saat kulesi, han, Sinan İbrahim Paşa Medresesi (Sina Ibrahimpaša Madrasa) ve Hacı Ali Paşa Cami (Dadži Alija Mosque) hemen göze çarpar.
  • Son savaş sırasında camiî ve evlerin çoğu zarar görmüş ancak bir bölümü onarılmıştır. Bu evler içinde camiye yakın olan eski şehir yöneticilerinden Garvan Kapudanzade Ailesi’nin evi köyün en fazla ziyaret edilen yerlerinden biridir. Tipik bir Osmanlı köyü olan Počıtelj’de kadınlar ve çocuklar kağıt külâhlar içinde yörede yetişen kuru ve yaş meyveler satmakta, cami avlusunda ise; imam sizi yaptığı resimler ve sattığı meyvelerle karşılamaktadır.

NEUM:

  • Hırvatistan toprakları arasında sıkışmış, Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin denize açılan "tek" kapısıdır. Az sayıda konutun yer aldığı stratejik açıdan önemli bu küçük sahil beldesinde, tur otobüsleri genelde yolcuların küçük marketlerden gümrüksüz mal alış-verişi yapmaları için durmaktadır.

*Yazıda tarihî eserlerin, cadde ve meydanların orijinal adlarının kullanılmasına özen gösterilmiştir.

**Bu yazı, 2008 Haziran ayında Bosna Hersek'e yaptığım seyahat sırasında gezdiğim yerler, edindiğim izlenimler, Rehberimiz Reyhan Fevzioğlu Paşiç’in verdiği bilgiler ve aşağıda belirtilen kaynaklar doğrultusunda hazırlanmıştır:


http://www.fotogezgin.com/haber_detay.asp?haberID=1018
http://tr.wikipedia.org/wiki/Bosna_Hersek
http://tr.wikipedia.org/wiki/Saraybosna
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mostar
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mostar_Köprüsü

Lonely Planet, Western Balkans, Richard Plunkett, Vesna Maric, Jeanne Oliver, ISBN 1-74104-610-6, 2006. (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitapevi’nden, bu kitapevinin bulunmadığı yerlerde post@remzi.com.tr web adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz).
Edis – Başro Kolar ,Tunel
Hercegovina, Spektar.