Salı, Temmuz 21, 2009

Çin Halk Cumhuriyeti ~ I

MUTLAKA GÖRÜLMESİ GEREKEN BİR ÜLKE:
ÇİN HALK CUMHURİYETİ ~ 1 *
Prof. Dr. Aysen TOKOL
  • Çin Halk Cumhuriyeti; Asya'nın doğusunda, ekvatorun kuzeyinde yer alır. Tüm kıyı bölgeleri Pasifik Okyanusu kıyısındadır. Moğolistan, Rusya, Kuzey Kore, Vietnam, Laos, Myanmar (Burma), Hindistan, Bhutan, Nepal, Pakistan, Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Kazakistan ile komşudur.
  • Yaklaşık 9.6 milyon kilometre kare yüzölçümü ile alan olarak Rusya ve Kanada’dan sonra Dünyanın üçüncü büyük ülkesidir. Ülkenin kuzeyi ile güneyi arasındaki uzaklık 5500, batısı ile doğusu arasındaki uzaklık 5200 kilometredir. Batı ile doğu arasında dört saatin üzerinde saat farkı bulunur.
  • Yaklaşık 1.3 milyar nüfusu ile Dünyanın en kalabalık ülkesidir. Halen Dünya nüfusunun %20’sinden fazlası Çin Halk Cumhuriyeti topraklarında yaşamaktadır. Nüfus sorunu nedeniyle 1978 yılında, ülkede “şehirlerde aile başına tek çocuk, kırsal kesimde ve etnik toplulukların bulunduğu bölgelerde aile başına 2 çocuk sahibi olmaya izin veren bir aile planlaması programı” başlatılmıştır. Bu program sonucunda nüfus artış hızı orta düzeye inmiştir. Ancak hala çok yüksektir. Nüfus ülkenin doğusunda ve güneyinde yoğunlaşmıştır. Ülkenin batısında ve kuzeyinde dağlık ve çöl alanlar nedeniyle yerleşim birimi çok azdır. Halen ülke nüfusunun %36.22’si şehirlerde, kalanı kırsal kesimdedir. Nüfusun %90’ı Han Çin’idir. Kalan bölümünü diğer etnik topluluklar oluşturur. Halen ülkede farklı dil, gelenek ve kültüre sahip 55 etnik topluluk ve çok sayıda lehçe söz konusudur. 1913 yılından beri Mandarin lehçesi ulusal lehçe olarak ön plana çıkarılmıştır.
  • Çin Halk Cumhuriyeti’nin resmî bir dini bulunmamaktadır. Din açısından çoğulculuk söz konusudur. Konfüçyüs yaklaşımı, Taoizm, Şamanizm, Budizm, Müslümanlık ve Hıristiyanlık bunlardan bazılarıdır.
  • Çin Halk Cumhuriyeti’nin üçte ikisi dağ, tepe veya yüksek platolarla kaplıdır. Çin, Nepal ve Pakistan sınırında yer alan Himalaya Sıradağları ülkenin güneybatısındadır. Nepal sınırındaki Everest Tepesi 8850 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek tepesidir. Tibet-Qinghai Platosu 4000 metrenin üzerinde yüksekliğe sahiptir. Çin'in kuzeyinde ve kuzey batısında Taklamakan ve Gobi çölleri bulunmaktadır. Ülke toprakların sadece %12’si tarıma elverişlidir. 4 345 kilometre uzunluğundaki Huang He-Sarı Nehir- ülkenin en önemli nehirlerinden biridir. Ülkenin en uzun, dünyanın üçüncü en uzun nehri 6300 km uzunluğundaki Chang Jiang - Yangzi Nehri’dir. Her iki nehir de korkunç selleriyle ünlüdür. Yangzi Nehri’nin 1931 yılında taşması sonucu 3 milyon kişi yaşamını yitirmiştir.
  • Çin’in tarihi geçmişi çok eskilere dayanır. Araştırmacılar Beijing’in güneybatısında Zhoukoudian’da bir mağarada 500 bin yıl önce yaşadığı anlaşılan antik Peking Man iskeleti bulmuşlardır. Bu iskelet ile aynı bölgede bulunan diğer iskeletler ve aletler Çin tarihinin çok uzun bir geçmişe sahip olduğunu göstermiştir.
  • Çin tarihi kronolojik açıdan incelenirse; 80 ile M.Ö. XXI. yüzyıl arası neolitik dönem, M.Ö. 2100-1600 arası Xia Dönemi’dir. Ancak Xia Hanedanlığı’nın varlığı konusunda Çin tarihçileri arasında fikir birliği bulunmamaktadır. M.Ö. 1600-1100 arası Shang Hanedanlığı; M.Ö.1100-256 arası Zhou Hanedanlığı Dönemi’dir. Ariktokrat aile devletlerini birleştiren İlkbahar ve Sonbahar Dönemi M.Ö. 770-476 arasındadır. Bu dönemde devlet yönetiminde Konfüçyüs’ün (551-479) fikirlerinin yoğun etkisi görülmektedir. Savaşçı Devletler Dönemi -Warring States Period - ise M.Ö. 403-221 arasındadır.
  • M.Ö 221 yılında Qin Shi Huang Ling ülkedeki bölünmüş yapıya son vermiş, tüm devletleri birleştirmiş, Çin’in ilk hükümdarı olmuş, Qin Hanedanlığı’nı kurmuştur. Qin, Xi’an şehrinde, içinde Terra- Cotta Askerlerinin yer aldığı büyük bir anıtmezarı yaptırmış, farklı devletlerin oluşturduğu savunma duvarlarını birleştirmiş, bugünkü Çin Seddi’nin temeli atmıştır. Ağırlık, ölçü birimleri, para ve yazı onun döneminde standartlaştırılmıştır. M.Ö. 221- 206 arasında devam eden Qin Hanedanlığı’nın yerini M.Ö. 206- M.S. 220 arasında Han Hanedanlığı almıştır. Bu dönem Çin tarihinin altın çağını oluşturmaktadır. Vietnam, Merkezi Asya, Kore, Çin’in kontrolü altına girmiş, MÖ 119 yılında İpek Yolu boyunca Asya ile ticaret başlatılmış, ilk Çin Sözlüğü yazılmış, Budizm yayılmaya başlamıştır. Ancak imparatorluk 220 yılında, Wei, Jin, Kuzey ve Güney Hanedanlıkları’na bölünmüştür. Dört yüzyıl süren bölünmenin ardından, 581 yılında, Sui Hanedanlığı, Çin’i yeniden birleştirmiş, yeni bir yasal sistem oluşturmuş, topraklar genişletilmiştir. Bu dönemde kuzey ve güney Çin’i birleştiren büyük kanal’ın yapımına başlanmış, Çin Seddi’nin bazı bölümleri onarılmıştır.
  • 618 yılında Sui Hanedanlığı yıkılmış yerine geçen Tang Hanedanlığı 907 yılına kadar hüküm sürmüştür. Bu dönemde yönetim merkezileşmiş, Budizmin etkisi artmış, Xi’an İpek Yolu nedeniyle dünyanın en büyük kentlerinden biri olmuş, İmparatoriçe Wu ilk kadın imparatoriçe olarak ülkeyi yönetmiş, şiirin önemi artmıştır. Ancak bazı topraklar kaybedilmiştir. 907-960 yılları arasında Tang Hanedanlığı’nın çöküşünün ardından 5 Küçük Hanedanlık işbaşına geçmiş, kuzey ve güney Çin’de küçük eyaletler şeklinde 10 Krallık ortaya çıkmıştır. 960-1279 yılları arasında Song Hanedanlığı, Çin’i yeniden birleştirmiştir. Yeni Konfüçyüs Felsefesi XI. ve XII. yüzyılda önem kazanmıştır. Bu dönemde birçok şehir kurulmuş, barut kullanılmaya başlanmış, mimarlık, tarih, şiir, resim, porselen ve bahçe işlerinde büyük gelişmeler sağlanmıştır.
  • Cengiz Han, 1206-27 yılları arasında Çin’i işgal etmiş, Moğollar, 1214 yılında Sarı Nehrin kuzey tarafındaki bölgede hakimiyeti ele geçirmişlerdir. 1271 tarihinde Kubilay Han, imparatorluğunu ilan etmiş ve Yuan Hanedanlığı Dönemi’ni başlatmıştır. 1279-1368 yılları arasındaki bu dönemde bütün Çin ele geçirilmiş, Beijing başkent olmuştur. 1368 yılında Han Çinlileri’nin, Moğolları devirmesinden sonra Ming Hanedanlığı kurulmuş, 1644 yılına kadar Ming Dönemi devam etmiştir. 1533 yılında Macau, Çin’de ilk Avrupa yerleşimi ve Portekiz ticaret limanı olmuştur.
  • 1644 yılında Mançurya’dan gelen, Han Çini olmayan Mançurlar, Beijing’i ele geçirmiş, Qing Hanedanlığı Dönemi’ni başlatmışlardır. Ancak bu dönem başarısızlıklarla dolu bir dönem olmuştur. Çin XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Portekiz, İngiltere, Fransa ve ABD ile ticari ve siyasi ilişkiler kurmaya başlamıştır. İngilizler, Hint pamukluları ve afyonunu, çay ve ipekle değiştirmeye başlamış, Çin üst makamları bu ticareti engellemeye çalışmış, afyon ithalini yasaklayan kararlar almışlardır. Bunun üzerine 1839-1942 yılları arasında İngiliz güçleri Çin sahillerine çıkmış, İlk Afyon Savaşı 1841 yılında başlamış, bu savaşlardan İngiltere galip çıkmıştır. 1842 yılında imzalanan Nanjing Anlaşması ile beş Çin limanı İngilizlere açılmış, Hong Kong Adası İngiltere’ye bırakılmıştır. Daha sonra yapılan anlaşmalarla ABD ve Fransa’ya da aynı haklar tanınmıştır. 1851- 1860 yılları arasında ülkede çeşitli ayaklanmalar olmuştur. 1858 yılında yapılan Tianjin Anlaşması ile İngiltere ve Fransa yeni haklar elde etmiş, bir süre sonra aynı haklar ABD ve Rusya’ya da tanınmıştır. 1860 yılında ise İngiliz ve Fransız askerleri Beijing’deki yazlık sarayı yakmış, Kowloon Yarımadası İngiltere’ye bırakılmıştır.
  • Çin’in, Kore üzerinde hakimiyet kurmak istemesi üzerine 1894-1895 yılları arasında bu defa Japonya ile savaş başlamış, bu savaşlar sonunda Çin, Kore’nin bağımsızlığını tanımış, Formoza Adası’nı da Japonya’ya vermek zorunda kalmıştır. 1900 yılında Boxer İsyanı-yabancı güçleri ülkeden çıkarmak amacıyla başlatılmıştır. 1911 yılında devrim yapılmış, 1912 yılında imparatorluk kaldırılmıştır. 1916-1928 yılları arasında bazı eyaletler bağımsızlıklarını ilan etmişler, iç karışıklıklar başlamıştır. 1919 yılında Beijing ‘de milliyetçi hareket başlatılmış, 1921 yılında da Shanghai’de Komünist Parti kurulmuştur. Çin, 1917 yılında sembolik olarak I. Dünya Savaşı’na girmiş ancak bir çok şehri Japonya tarafından işgal edilmiştir. 1925 yılında milliyetçilerin lideri yönetimi ele geçirmiş, Japonlara karşı savaşarak bir çok şehri tekrar geri almıştır. 1927 yılında komünistlerin başına Mao Zedong’un geçmesi ile parti güçlenmeye, milliyetçilerle çatışmaya başlamıştır. Ancak 1937 yılında ABD ve İngiltere’nin desteği ile iki grup Japonya’ya karşı birlikte savaşmışlardır.
  • II. Dünya Savaşı’nda Japonya yenilince, komünistlerle milliyetçiler baş başa kalmış, Mao yönetimindeki komünist birlikler kısa sürede ülkeye hakim olmuşlardır. Yönetim tamamen komünistlerin eline geçince, Milliyetçi Çin hükümeti, Formoza (Taiwan) Adası’na çekilmek zorunda kalmıştır. Böylece Çin, Çin Halk Cumhuriyeti ve Milliyetçi Çin Cumhuriyeti olmak üzere ikiye ayrılmıştır.
  • 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından Mao, sosyalist bir devlet kurmak için çalışmaya başlamıştır. 1958 yılında başlattığı modernleşme hareketi, sanayi ile tarımı birleştirmeyi öngören düzenlemeleri büyük başarısızlığa uğrayınca siyasi açıdan zor durumda kalmıştır. Bu başarısızlığı 1960'larda partinin Maoistler ve pragmatistler olarak ikiye ayrılmasına neden olmuştur. Mao bir süre arka plana çekilmiş, daha sonra "kültürel devrim" adlı yeni bir dizi çalışmayla siyasi hayata aktif olarak tekrar geri dönmüştür. 1976 yılında ölünceye kadar kültürel devrimi devam ettirmiştir. Mao’nun kültürel devrim üzerine düşünceleri "Küçük Kırmızı Kitap"ta toplanmıştır. Mao ve Zhou’nun ölümünün ardından Çin Komünist Partisi içinde "ılımlılar" ve "radikaller" olmak üzere iki kutup oluşmuş ancak ılımlılar üstün gelmişlerdir.
  • Çin Milli Kongresi, 1978 yılında, “Modernizasyon Programı” kabul etmiş, bu programın gerçekleştirilebilmesi için yabancı sermayeye gereksinim duyulmuştur. Bu amaçla Japonya ile önce ticaret antlaşması, daha sonra dostluk anlaşması imzalanmış aynı zamanda A.B.D ile ilişki kurulmuştur. Bu ülkeleri daha sonraki yıllarda diğerleri izlemiştir.
  • Uzun yıllar kapalı bir ekonomik yapıya sahip olan Çin, reformları ve dışa açılımı iki aşamada gerçekleştirmiştir. 1978-1991 yılları arasındaki ilk aşamada; önce kırsal kesimde başlatılan reformlar, daha sonra şehirlere yönelmiştir. İkinci aşama 1992 yılında başlamış olup hala devam etmektedir. 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olan Çin halen Dünyanın en büyük ihracatçı ülkelerinden biridir ve rekor düzeyde dış yatırım çekmektedir.
  • Satın alma paritesine göre hesaplandığında dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin; ekonomik, toplumsal, siyasal ve kültürel dönüşümünü, Komünist Partisi'nin denetimi altında belli bir plan ve program çerçevesinde gerçekleştirmektedir.
  • Ülkede Komünist Parti dışında sekiz siyasi parti vardır. Yasama yetkisi yılda bir defa toplanan Ulusal Halk Kongresi'nin elindedir. "Ulusal Halk Kongresi"nin yürütme meclisi olan Daimi Komisyon, Kongre üyeleri tarafından, kendi aralarından seçilen bir başkan, 13 temsilci, bir genel sekreter ve 65 milletvekilinden oluşur. Yürütme yetkisi başbakan, 12 temsilci, 32 bakan veya bakan seviyesindeki komisyon başkanları ve genel sekreterden oluşan hükümete aittir. Yürütmenin bir kolu olan devlet başkanı kongre tarafından dört yıl için seçilir.
  • Ülke; idari bakımdan merkezi hükümetin kontrolü altında 23 eyalet (Taiwan dahil), 5 otonom bölge (İç Moğolistan, Guanggxi Zhuang, Tibet, Ninxia Uygur, Ningxia Hui), 4 belediye (Beijing, Shanghai, Tianjin, Chongqing) ve 2 Özel İdare Bölgeye (Hong Kong, Macao) bölünmüştür.
  • Çin’i ziyaret için en uygun aylar mart-nisan ve eylül-ekim aylarıdır. Haziran-ağustos ayları arası turizm açısından en kalabalık sezonunu oluşturur. Büyük bir ülke olması nedeniyle ülkenin farklı bölgelerinde farklı iklim yapısı görülür. Ancak iklimi genelde yazın çok sıcak ve nemli, kışın soğuk ve kuru geçer. Temmuz en yağışlı aydır.
  • Tüm ülkeyi dolaşmak zordur ve uzun bir zaman gerektirir. Türkiye’deki seyahat şirketlerinin düzenlediği programlar genellikle Beijing, Xian, Guilin, Shanghai şehirlerini içine alır. Son yıllarda bazı seyahat şirketleri bu şehirlere ek olarak İç Moğolistan, Tibet veya Yangzi nehrini de içeren tur programları düzenlemeye başlamıştır. Ancak dil konusunda sorun yaşamayacağınızı düşünüyorsanız bireysel olarak da bu ülkeyi ziyaret edebilirsiniz.
  • Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitmek için THY veya Katar Havayollarını tercih edebilirsiniz. Ancak THY’nı tercih ederseniz hem daha kısa zamanda ülkeye ulaşır. Hem de uçuş mili kazanırsınız. Katar Hava Yolları Doha aktarmalı uçuş gerçekleştirdiği için uçuş süresi uzundur. Uçaklardaki gecikme halinde saatlerce çok küçük bir havaalanı olan Doha Havaalanında beklemek zorunda kalırsınız.
  • Çin’e ziyaretiniz sırasında bavulunuzda veya el çantanızda kesinlikle yiyecek bulundurmamaya özen göstermelisiniz. Zira her türlü yiyeceğe ülkeye girişte havaalanında köpekler tarafından yapılan tespit sonucu el konmaktadır. Ayrıca havaalanında saatlerinizi 5 saat ileri almayı da unutmamalısınız.
  • Ülke içindeki seyahatlerinizde de havayolunu tercih etmenizde yarar vardır. Ancak her şehirde havaalanı olmadığını ve havaalanlarının da şehirden oldukça uzak olduğunu unutmamalısınız.
  • Şehir içi ulaşımda, büyük şehirlerde trafik çok yoğun olduğu için en iyi ulaşım aracı metrodur. Hatlar genelde kolaydır. Büyük ölçüde İngilizce yönlendirme bulunduğundan, biraz dikkatle, gideceğiniz yere rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Ancak metronun çok kalabalık olduğunu ve her şehirde bulunmadığını bilmelisiniz. Otobüsler ise çok kalabalıktır. Fiyatı çok ucuz olan taksi ulaşım için iyi bir seçenektir. Ancak taksi şoförleri İngilizce bilmediğinden gideceğiniz yerin adını ve adresini mutlaka otel resepsiyonunda İngilizce bilen bir görevliye Çin alfabesi ile yazdırmanız veya havaalanından, otel resepsiyonundan, odanızdan ücret karşılığı alacağınız, son derece güzel hazırlanmış, şehirde gezilecek önemli yerler hakkında kısa bilgi veren, bunların İngilizce ve Çince adlarını yazan haritaları yanında bulundurmanız ve gideceğiniz yerin Çince adını şoföre göstermeniz gerekir. Ayrıca taksiye taksi durağından veya otelden binmedi iseniz taksimetresi olup olmadığını kontrol etmenizde veya fiyatı konusunda taksiye binmeden anlaşmanızda yarar vardır. Zira taksimetresi olmayan araçlar veya taksimetresi olsa da yağmur zamanı veya kalabalık saatlerde taksimetreyi çalıştırmak istemeyen araçlar sizi aynı yolu çok iyi pazarlık etseniz bile 3 katı fazla bir fiyata götürebilir. Şehirleri gezmek için diğer bir yöntem de büyük oteller ve turizm bürolarından şehir turlarını öğrenerek onlara katılmaktır.
  • Çin ve Çinliler birçok bakımından size ilginç gelebilir. Örneğin; siz tarihi yerlerin fotoğraflarını çekmeye çalışırken, bir Çinli yanınıza yaklaşarak sizinle fotoğraf çektirmek isteyebilir. Çinlilerin, yabancılarla fotoğraf çektirme merakı geçmişe oranla azalmakla birlikte kırsal alanlarda bu tür taleplerle karşılaşabilirsiniz. Gelir dağılımı adaletsizliği, yoksul kırsal nüfusun fazlalığına bağlı olarak büyük şehirlerde, turistik mekanlarda dilenciler ısrarla peşinizde dolaşabilir. Yürütülen kampanyalar sonucu geçmişe göre azalmakla birlikte her yerde sık sık yere tüküren insanlarla karşılabilirsiniz. Ara sokaklarda, bazen ana caddelerde çok şık gezen Çinlilerin yanında doğal bir şekilde pijama veya fanila ile dolaşan, aşırı nemden dolayı sık sık tişörtünü kaldırıp göbeğini havalandıran erkekleri, yere çizilmiş çizgiler üzerinde taş veya kağıt oynayan yaşlıları, parklarda bazen sokaklarda hem spor hem telafi amacıyla mistik yönü de bulunan taijiquan ve qigong yapan kadın ve erkekleri görebilirsiniz. Ayrıca parklarda veya sokakların bazı köşelerinde müzik eşliğinde son derece estetik şekilde, grup halinde salsa, tango yapan, birbirlerini tanımasalar bile dans eden kadın ve erkekleri veya bir köşede şarkı söyleyen, yerel müzik aleti çalan grupları seyredebilirsiniz. Güneş bulutların ardından görülse bile şık şemsilerle dolaşan, bisiklet veya akülü motor kullanırken yüzleri ve kollarını güneşten korumak için yüzlerini miğfer şeklindeki şapkalarla örten veya bir gömleği ters yönde giyerek kollarını ve bedenlerinin ön tarafını güneşten koruyan kadınları görebilirsiniz. Yerel bir Çin lokantasında yemek yerken yediği yemeğin artıklarını masaya ve yere atanlarla karşılaşabilir veya çok gürültülü şekilde yemek yiyen, el sıkmaktan kaçınan, selamınıza asla yanıt vermeyen, otobüs veya metro gelinceye kadar sırada bekleyen ancak bu araçlar geldiğinde sırayı unutarak sizi adeta ezerek araçlara binmeyen çalışan insanlarla, yolda asla yayalara yol vermeyen araç sürücüleri ile sık sık karşılaşabilirsiniz. Buna karşılık dil bilmese bile elinizdeki Çince yazıya bakıp işaretle yolu tarif etmeye çalışan, Turizm Bürolarında kapıdan girince size hizmet vermek için bir asker disiplini ile hemen ayağa kalkan görevliler görebilirsiniz. Bu ve benzeri davranışlar karşısında kültürü ve gelenekleri çok farklı bir ülkeye geldiğinizi hemen hissedersiniz.
  • Çin Halk Cumhuriyeti reformlar sonrasında milyonlarca kişinin büyük şehirlere akın etmesi ile güvenli bir ülke olma özelliğini yitirmeye başlasa da hala birçok ülkeye göre daha güvenlidir. Bu nedenle her yerde rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Bununla birlikte büyük şehirlerde turistlerin yoğun olduğu bölgelerde hırsızlık olaylarına karşı dikkatli olmanızda yarar vardır.
  • Çin Halk Cumhuriyeti farklı bir yemek kültürüne sahiptir. Nüfusun yoğunluğu, ekilebilir alanların azlığı, kaynakların kıtlığı doğadaki her türlü bitki ve hayvandan yiyecek olarak yararlanma düşüncesini beraberinde getirmiştir. Hijyen koşulları nedeniyle sebzelerin çiğ tüketilmesi söz konusu değildir. Pişirme yöntemleri arasında özellikle yağ tasarrufu sağladığı, vitamin kaybını önlediği için yüksek ısıda özel bir kapla hızla pişirme yöntemi ile buharla pişirme yöntemi yaygın şekilde kullanılır. Yemek hazırlanırken sıcak- soğuk dengesi, lezzet ve görünüm dikkate alınır. Tatlı yeme alışkanlığı olmamasına rağmen bazı yemeklere meyve veya şeker eklenir. Koyun, dana eti ve mandıra ürünleri arazi koşulları elverişli olmadığı için sınırlı kullanılırken, domuz etinin kullanımı yaygındır.
  • Ülkede özel günlerde farklı yemekler yeme ve yapma alışkanlığı vardır. Örneğin doğum günlerinde uzun bir ömre sahip olmak için uzun makarna pişirilir. Dolunay zamanı dolunay şeklinde kekler yapılır. Bazı yemek ve yiyecekler sembolik anlamlar taşır. Balık, bolluğu, portakal ve mandalina hayatın tatlılığını, ördek neşeyi ifade eder.
    Ülkede, ailenin gelir durumuna göre, sofrada yer alan yemek çeşidi ve içeriği değişir. Yemeğin tek başına yenmesi halinde genelde tek çeşit yeme alışkanlığı vardır. Genelde grup halinde yenen Çin yemekleri, her yerde, bir masa üzerine konan, dönen bir cam tablanın üzerine sıralanan büyük servis tabakları içinde ikram edilir. Masada oturanların önüne fincan veya çay tabağı büyüklüğünde küçük bir tabak, bir küçük kase ve porselen kaşık, bir çift çubuk ve çay için küçük kulpsuz bir fincan konur. İsteyenlere çatal getirilir. Yemeğin sonuna doğru getirilen çorbalar kasede, porselen küçük kaşıkla içilir. Cam tablanın üzerindeki yemeklerden herkes istediği kadar alır ve cam tablayı diğer kişinin de alması için döndürür. Her öğünde ondan fazla çeşit yemek ve mutlaka haşlanmış, tuzsuz, yağsız veya yumurta gibi malzemelerle lezzeti arttırılmış pilav yer alır. Pilav en son doyulmadığı taktirde yenilmesi gereken bir yemek türü olarak kabul edilir.
  • Sabah kahvaltıları ise diğer ülkelerden tamamen faklıdır. Çinliler; kahvaltıda pilav, makarna, makarna çorbası, mantı, içinin malzemesini kendi zevklerine göre belirledikleri çoğunlukla pirincin ana malzeme olarak kullanıldığı lapa şeklinde çorbalar, buharda pişirilmiş veya yağda kızartılmış hamur işleri yerler.