Pazar, Mart 08, 2009

Hırvatistan Cumhuriyeti

MUHTEŞEM DOĞASI VE TARİHÎ GÜZELLİKLERİYLE
HIRVATİSTAN CUMHURİYETİ *
Prof. Dr. Aysen Tokol
  • Hırvatistan Cumhuriyeti, Güneydoğu Avrupa'da, Balkan Yarımadası'nın kuzeybatısında yer alır. Kuzeyde Slovenya, kuzeydoğuda Macaristan, doğuda Sırbistan, güneydoğuda Bosna-Hersek ve güneyde Karadağ (Montenegro) ile çevrilidir. Batıda Adriyatik Denizi’nde kıyısı, İtalya ile denizden komşuluğu vardır.
  • Hırvatistan uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. XIX. yüzyılda ülkenin güneyinde Krapina’da bulunan insan fosilleri Hırvatistan topraklarında tarih öncesi çağlardan bu yana yerleşim olduğunu göstermektedir. MÖ.1200 civarında Iliryalı’lar (Illyrians) Balkanlara yerleşmiş, Grek’ler Dalmaçya sahillerinin bir bölümünde koloniler kurmuşlardır. MÖ 279 tarihinde Grekleri yenen Keltler Balkanlara yerleşmişlerdir. MÖ II. yüzyılda da İliryalılar ve Keltler Romalılar tarafından yenilgiye uğratılmışlardır. Bölgeyi çeşitli yollarla ele geçiren Romalıların yüzyıllar süren hakimiyet döneminin ardından Ostrogotlar bugünkü Osipek bölgesini, Hunlar Slavonia bölgesini, Bizanslılar Dalmaçya’nın bir bölümünü ele geçirmişlerdir. 500 yılında Slavlar Slavonia bölgesini, 614 yılında Slavlar ve Avarlar Roma şehri Salona’yı işgal etmişlerdir. VII. yüzyılın başında Hırvatlar, Slavonia’nın üst tarafları ve Dalmaçya sahillerine yerleşmişlerdir. VIII. yüzyılın sonuna doğru Franklar bazı bölgeleri ele geçirmiş, VIII ve IX. yüzyıl boyunca Bizans egemenliği altındaki şehirlerin yakınında Biograd, Šibenik, Osijek gibi ilk Hırvat şehirleri kurulmaya başlanmıştır. Hırvatlar IX. yüzyılda ise Hıristiyan olmuşlardır. Macarlar’ın Hırvat şehirlerine saldırılarının ardından Hırvatlar bu defa Dalmaçya’ya yönelmişlerdir. 901 yılında Prens Tomislav Macarlara karşı savaşmış onları işgal ettikleri bölgelerin bir bölümünden geri çekilmeye zorlamış, Dalmaçya şehirlerinin yönetimi için Bizanslılar’dan yetki almıştır. 1925 yılında da taç giyerek ilk Hırvat Kralı olmuştur. Hırvat Krallığı, Krešimir zamanında en geniş sınırlara ulaşmıştır.
  • 1091 yılında Ladislaus Hırvat topraklarını ele geçirmiş, Hırvatistan ve Macar Krallığı’nı birleştirmiştir. Macar- Hırvat birlikteliği yüzyıllar boyunca devam etmiştir. Bu dönemde kendi meclisine sahip olan Hırvatistan'ın idaresinden Ban adı verilen kralın yerel temsilcisi sorumlu olmuştur. Ayrıca dönem boyunca Venedik Cumhuriyeti önce bazı Dalmaçya ada ve şehirlerini ele geçirmiş, daha sonra Dalmaçya’yı satın almıştır.
  • Varna ve II. Kosova savaşları sonunda Osmanlı Devleti, Hırvatistan'ın güney bölümünü hakimiyeti altına almıştır. 1526 Mohaç Savaşı sonrasında Hırvat topraklarının büyük bölümü Osmanlı hakimiyeti altına girmiştir. XVI. yüzyılın sonuna kadar Hırvatistan sancak beyleri tarafından idare edilmiş, 1583 yılında eyalet durumuna getirilerek beylerbeylerinin idaresine verilmiştir. II. Viyana Kuşatması sonrası, Osmanlı Devleti’nin Avrupa'da gerilemesinden faydalanan Avusturya, Hırvatistan topraklarının bir bölümünü işgal etmiştir. 1718 Pasarofça Antlaşması ile Osmanlılar Sava Nehri’nin güneyinde kalan toprakları kaybetmiştir.
  • Napoleon Bonaparte, 1805 yılında Hırvat ve Sloven topraklarını Illirya Eyaletine dahil etmiş ancak bu toprakları daha sonra kaybetmiştir. Ardından. Avusturya Macaristan İmparatorluğu’nun hakimiyeti altına giren Hırvatistan, I.Dünya Savaşı'ndan sonra Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı’nın bir parçası olmuş, daha sonra bu krallığın adı Yugoslavya Krallığı olarak değiştirilmiştir.
  • 1941 yılında, Yugoslavya Krallığı topraklarının, Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilmesinden bir süre sonra, 10 Nisan 1941'de Zagreb'de bir Bağımsız Hırvatistan Devleti’nin kurulduğu ilan edilmiştir. Slovenya, Bosna-Hersek ve Dalmaçya'nın bir bölümünü içine alan bu devletin başına getirilen, Ustaše lideri Ante Pavelič, şiddete dayalı bir diktatörlük rejimi kurmuştur. Savaş sırasında Nazilere ve Ustaše yönetimine karşı savaşan Josip Broz Tito yönetimindeki komünist partizanlar birçok bölgeyi ele geçirmişlerdir. Zagreb 1945 yılında partizanların eline geçmiş, Hırvatistan önce Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin, daha sonra adı Yugoslavya Sosyalist Federe Cumhuriyeti olan devletin, altı federe cumhuriyetinden biri olmuştur.
  • Tito, sosyalist görüşlü olmasına rağmen Moskova'dan bağımsız bir siyaset izlemiştir. Tito ve Stalin arasındaki anlaşmazlık sonucunda Yugoslavya, bir süre sonra Kominform’dan ihraç edilmiştir. 35 yıl iktidarda kalan Tito savaşın izlerini çabuk silmiş, izlediği başarılı siyaset ile yüzyıllardır mücadele içinde olan çeşitli dinlerin ve etnik grupların birlikte barış içinde yaşamalarını sağlamıştır.
  • Tito’nun 1980 yılında ölümünden sonra ülkede belirgin biçimde ortaya çıkan ekonomik ve siyasi istikrarsızlık barış ortamının zedelenmesine yol açmış, milliyetçi akımlar yeniden güçlenmeye başlamıştır. 1990'lı yılların başında SSCB'nin ve Doğu Bloğu'nun parçalanması, milliyetçi akımların güçlenmesi, cumhuriyetler arasındaki gelişmişlik faklılıklarından kaynaklanan huzursuzluklar gibi nedenlerle 1989'da Sırbistan ile Hırvatistan ve Slovenya'nın ilişkileri bozulmuştur. Aynı sene Hırvatistan Komünist Partisi kongresinde, çok partili sisteme geçme kararı alınmış, Hırvatistan 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Bunun üzerine Sırbistan'ın güdümündeki Yugoslavya ordusu Hırvatistan'a saldırmış ancak 1992 yılında Yugoslavya'yla barış antlaşması imzalanmıştır. Hırvatistan Bosna Savaşı boyunca Bosna-Hersek'teki Sırplara karşı Hırvat-Boşnak koalisyonunu desteklemiştir. NATO'nun bombardımanı ve uluslararası baskıların artması sonucu Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan arasında 21 Kasım 1995 tarihinde Dayton Antlaşması kabul edilmiştir. 14 Aralık 1995'de bu antlaşmanın son halinin imzalanmasıyla birlikte Bosna Savaşı sona ermiştir.
  • Cumhuriyetle yönetilen Hırvatistan, yaklaşık 5 milyon nüfusa, 56,542 km² yüzölçümüne sahiptir. 2001 verilerine göre nüfusun %89.6 ‘sı Hırvat, %4.5’i Sırp, %5.9’u diğerleridir (Boşnak, Macar, Sloven, Çek ve Romen). Nüfusun % 87.8’i Katolik, %4.4’ü Ortodoks, %1.3’ü Müslüman, %04.’ü Protestan ve %6.1’i diğerleridir.
  • Ülkenin resmi dili Hırvatça’dır. Ülkede nüfusun %96.1’i Hırvatça, %1’i Sırpça, %2.9’u İtalyanca, Macarca, Çekçe ve Almanca gibi diğer dilleri konuşur. İngilizce bilen sayısı özellikle kıyı bölgelerde oldukça fazladır.
  • Ülkenin başkenti Zagreb’tir. .Hırvatistan beş bölgeden oluşmaktadır. Turistik özellik taşımayan kuzey bölgesi bağlarla, geniş ormanlık alanlarla kaplıdır. Termal suların, çok sayıda ortaçağ kalelerinin bulunduğu bölgede yaşayan nüfusun büyük bir bölümü Macar asıllıdır. Bu nedenle Macar gelenekleri hala sürdürülmektedir. Varaždin ve Koprivnica bölgenin en önemli şehirleridir.
  • Slavonia ve Baranja Bölgesi verimli tarım arazilerine sahiptir. Doğal güzelliklere sahip bu bölgede XIX. yüzyıl Viyana tarzı yapıları ve katedrali ile ünlü Osijek, Ðakovo, Slovonski ve Brad önemli şehirlerdir.
  • Merkezi Hırvatistan, nehirleri, ormanlık alanları, antik kaleleri ile ülkeye gelen turistlerin en fazla ziyaret ettiği bölgelerden biridir. Zagrep, Karlovac ve Sisak bölgenin önemli şehirleridir.
  • Istria ve Kvarner Bölgesi Adriyatik Denizi’nin kuzey kıyılarında yer alır. Üçgen şeklindeki Istria Yarımadası’ndaki önemli yerler arasında Poreč, Rovinj, günümüzde var alan en büyük altı Roma anfi tiyatrosundan birine sahip Pula şehri ile Brıjuni Ulusal Parkı sayılabilir.
  • Rijeka şehrinden sahil boyunca Jablanac şehrine kadar uzanan Kvaner Bölgesi’nde ise Risnjak Ulusal Parkı, Plitvice Gölleri Ulusal Parkı, Krk, Cres, Lošinj Adaları görülmesi gereken yerlerdir. Bu bölgedeki sahil yerleşimlerinde İtalyan tarzı hakimdir.
  • Dalmaçya (Dalmatia) ülkenin en fazla ziyaret edilen bölgesidir. Kayalık sahilleri, taşlı plajları, adaları, koyu mavi muhteşem denizi, tarihi şehirleri, Adriyatik kültürü ile kendine özgü bir bölgedir. Zadar şehri ve takımadaları, šibenik, Trogir, Salona, Split, Dubrovnik şehirleri Paklenica, Kornati, Krka, Mljet ve diğer ulusal parkları, Pelješac Yarımadası, Hvar, Korčula Adaları bölgenin görülmesi gereken yerleridir.
  • Ülke coğrafik açıdan çeşitlilik göstermektedir. Macaristan sınırı boyunca düz ovalar, Adriyatik kıyısında yüksek olmayan dağlar yer almaktadır. Bu kıyılarda %60’ında yerleşim olan 718 ada, 389 kayalık, 78 taşlık, sayısız koy, kanal, burun, iki büyük, birçok küçük yarımada vardır. En büyük adalar Krk ve Cres Adaları’dır. Karadeniz’e dökülen Sava en uzun nehridir. Ayrıca Bosut ve Avrupa’nın ikinci uzun nehri olan Danube Nehri’nin bir bölümü Hırvatistan topraklarından geçmektedir. Ülke az sayıda ancak çok güzel göllere sahiptir. Göller içinde en tanınmış olanları Plitvice Gölleridir. Ülkede sekiz ulusal park, on doğal park, sayısız koruma altına alınmış alan bulunmaktadır. Ülkenin büyük bölümü ormanlarla kaplıdır.
  • Ülkede kıyı bölgelerde Akdeniz, iç kısımlarda kara iklimi hüküm sürmektedir. Ülke kış ve yaz turizmine uygundur. Bu nedenle yapmayı düşündüğünüz deniz ve dağ sporlarının türüne göre, farklı mevsimlerde Hırvatistan’ı seyahat edebilirsiniz. Ancak kültür turizmi yapmayı düşünüyorsanız en uygun mevsim ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Temmuz ve Ağustos aylarında ülkenin özellikle Dalmaçya kıyıları aşırı kalabalık olmakta, sahil yolları dar olduğu için kıyı şehirleri arasında ulaşım tam bir çileye dönüşmektedir.
  • Ülkenin para birimi Kuna’dır. Ancak bazı büyük yerlerde Euro da kabul edilmektedir. Hediyelik veya hatıra eşya olarak alabileceğiniz eşyaların başında kravat ve ilk defa bir Hırvat mühendis tarafından üretilen dolma kalem gelir. Kravat Hırvatistan’ın simgesi olup, tüm dünyaya buradan yayılmıştır. Yerel giysiler giymiş bebekler, dantel işleri, şans takıları, seramik objeler diğer hediyelik eşyalar arasında sayılabilir.
  • Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’e THY ile gidebilir. Buradan Split, Dubrovnik ve diğer önemli şehirlere Croatia Hava Yolu’nun iç hat seferleri ile ulaşabilirsiniz. Bazı şehirlerde de küçük havaalanları bulunmaktadır. Ayrıca şehirler arasındaki seyahatlerinizde otobüs, bazı önemli şehirler arasında treni kullanabilirsiniz. Ülke çok güzel bir doğaya sahip olduğu için araba kiralamak en iyi yöntemlerden biridir. Adriyatik kıyılarında da Rijeka şehrinden başlayarak Dubrovnik şehrine kadar sahil şeridindeki önemli şehirlere ve büyük adalara uğrayan feribotları kullanabilir. Adalar ile anakara, adalarla adalar arasında özellikle yazın sefer yapan ada feribotlarından yararlanabilirsiniz. Tekne, yat gezilerine katılabileceğiniz gibi gemi seyahati ile Adriyatik kıyısındaki bazı önemli şehirleri görebilirsiniz.
  • Şehir içi ulaşımda ise, şehir merkezlerinde yürüyerek dolaşmak en iyi yoldur. Daha uzak mesafeler için taksi, otobüs bazı büyük şehirlerde tramvay kullanabilirsiniz.
  • Hırvatistan’da kişisel güvenliğiniz açısından dikkatli olmanızda yarar vardır. Hırsızlığa karşı pasaportunuzu otelde bırakmanız, fazla para taşımamanız, çantanızı güvenliğe almanız yerinde olur.
  • Hırvatistan mutfağı karma bir mutfaktır. Ülkenin farklı bölgelerinde farklı ülkelerin mutfakları ağırlık kazanır. İtalya, Avusturya, Macaristan ve Osmanlı mutfağına özgü yemekler Hırvat mutfağında yer alır. Ayrıca balık ve çeşitli deniz ürünlerinden yapılan yemekler bulunur. Ülkenin özel yemekleri arasında tütsülenmiş et, sebze ve makarnadan yapılan çorba Menestra, şarap ile marine edilmiş Dalmaçya Bifteği (Pačticada) ve hindili makarna sayılabilir.
  • İçecek olarak bira, konyak, likör çeşitleri ve şarap tüketilir. Ülkenin her bölgesinde kaliteli şaraplar üretilmektedir. Bunlar arasında Žlahtina, Teran, Cabernet, Pošip ve Dingač sayılabilir. En önemli biraları arasında Ožujska, Karlovačko, Pan ve Stella yer alır.
  • Aşağıda Hırvatistan’da gezme olanağı bulduğum Zagreb, Plitvice, Trogir, Split ve Dubrovnik hakkında kısa bilgi verilmektedir:

ZAGREB

  • Zagreb, Hırvatistan’ın başkenti ve ülkenin en büyük şehridir. Kuzeyde Medvednica Dağı’nın etekleri ile güneyde Sava Nehri arasında yer alır. Şehir, Eski şehir- Üst şehir (Gornji Grad) ve Yeni Şehir, Alt Şehir (Donji Grad) olmak üzere iki bölüme ayrılır. Üst Şehir, birbirine bakan iki ayrı tepede kurulmuş, surlarla çevrili, geçmişte aralarından bir nehrin geçtiği, günümüzde nehrin sokağa dönüştüğü, geçmişte iki ortaçağ şehri olan Gradec ve Kaprol bölgelerinden oluşur. Bu bölgeler dar sokakları, tarihi binaları, kiliseleri ile şehrin dini, siyasi ve idari merkezdir. Alt şehir, 1830’lardan sonra gelişmiş, geniş caddeleri, çok iyi düzenlenmiş parkları, şehrin büyük bölümünü kaplayan ormanlık alanları, tarihi binaları ve müzeleri ile şehrin yeni bölümüdür. Bu iki bölüm Ban J. Jelačić Maydanı (Trg Bana J Jelačića) ile birbirine bağlanır.
  • Zagreb, çok kısa sürede keşfedebileceğiniz bir şehirdir. Şehirde tüm tarihi yerler birbirine yakın mesafededir. Bu nedenle şehri yürüyerek keyifle dolaşabilirsiniz. Yürümek istemezseniz tramvay veya otobüsten yararlanabilirsiniz. Bulunduğunuz bölgeden farklı hatlara giden tramvaylara binerseniz yeni şehrin birçok bölgesini görebilirsiniz. Ancak eski şehri görebilmeniz için mutlaka yürümeniz gerekir. Otelinizden, seyahat bürolarından veya turizm ofisinden alacağınız biletle, Katedral yakınındaki Bakačeva Sokağı’ndan, her gün saat 10.00’da kalkan, otobüs ve yürüyüş turunu içeren üç saat süreli turla şehrin önemli yerlerini kısa sürede görebilirsiniz.
  • Zagreb’in merkezi Ban J. Jelačic Meydanı’dır. Meydanın ortasında üzerinde “1533 yılında Türk İstilası’na Direnen Kişi” yazısı yer alan ülkenin ulusal kahramanı Jelačić Heykeli bulunur. Heykelin yakınında da XVI. yüzyıl yapımı Manduševac Çeşmesi yer alır. Meydan günün her saati inanılmaz kalabalıktır.
  • Meydandan, Manduševac Çeşmesi yönündeki sokaktan, yukarı doğru yürürseniz ortasında bir havuz üzerinde devasa altın Meryem Ana Heykeli bulunan diğer bir meydana, Kaptol Bölgesi’ne, şehrin yer yerinden görülen St. Stephen Katedrali’ne (Katedrale Sv. Stjepana) ulaşırsınız. Katedral’in üç tarafı, üçü bağlantıyı sağlayan beş yuvarlak, bir düz kule ile birbirine bağlanmış Başpiskoposluk Sarayı (Nadbiskupska Plača) ile çevrilmiştir. İki sivri kulesi ile ihtişamlı bir görüntüye sahip olan gotik katedralin içinde dini objelerin yer aldığı bir hazine bölümü de yer alır.
  • Katedral’in karşı tarafındaki dar, tarihî evlerin bulunduğu sokağın iç tarafına doğru yürürseniz şehrin meyve ve hediyelik eşya pazarı olan Dolac Pazarı’na (Tržnica Dolac) ulaşırsınız. Aynı yere Bana J. Jelačic Meydanı’ndaki çiçekçilerin arka tarafında bulunan merdivenlerden de gelebilirsiniz. Dolac Pazarı ve ona bağlanan ara sokaklardaki küçük dükkanlarda başta kravat olmak üzere ucuz fiyatlı çeşitli hediyelik eşyalar satılır. Dolac Pazar’ında gördüğünüz kilise ise St Mary Kilisesi’dir (Sv. Marija ). Pazar, Katedral ve ilerdeki St Francis Kilisesi (Sv.Franjo) civarındaki binaların tümü tarihi değere sahiptir. Bu bölgede yapacağınız kısa bir gezintiden sonra Dolac Pazarı’na yakın bir ara sokaktan Radićeva Sokağı’na inerseniz burada karşınıza çıkacak olan heykel Taş Kapı’nın (Kamenita Vrata) önündeki St George Heykeli’dir (Sv.Juraj). Bu bölgeye arzu ederseniz Bana J. Jelačic Meydanı’ndan şehrin eski bölgesine giden çiçekçilerin bulunduğu sokağın yanındaki Radićeva Sokağı’ndan yukarı doğru yürüyerek veya J. Jelačic Meydanı’nın önünden geçen şehrin en önemli alışveriş caddelerinden biri olan Ilıca Caddesi’nden kalkan birkaç dakika içinde Gradec Bölgesi’ne ulaşan funiküler (ulspinjaća) ile de gelebilirsiniz.
  • Taş Kapı, Grade Bölgesi’ni çevreleyen surların bir parçası olarak, XIII. yüzyılda yapılmıştır. Kapının önünde dua eden, adak adayan çok sayıda insan hemen dikkatinizi çeker. Küçük bir şapelin bulunduğu, duvarda yüzlerce küçük plaketin asılı olduğu bu alanın Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilmesinin nedeni 1731 Zagrep Yangını sırasında kapının çevresindeki tüm binaların yanmış ancak kapının üzerinde bulunan Meryem Ana ve İsa Tablosu’nun zarar görmemiş olmasıdır.
  • Taş Kapı, funiküler veya Ban J. Jelačic Meydanı’nın yakınındaki dik ara yoldan ulaşacağınız Gradec Bölgesi, şehrin en güzel bölgelerinden biridir. Bu bölgedeki en göz alıcı yapı Markov Meydanı’nda yer alan, çatısı renkli mozaiklerle kaplı, iki armanın yer aldığı, XIII. yüzyıl yapımı St.Mark Kilisesi’dir (Crka Sv. Marka).
  • Kilisenin arka tarafındaki sokakta ülkenin en ünlü heykeltıraşı Ivan Mečtrović ‘in yaşadığı, XVII. yüzyıl yapımı, halen Mečtrović Vakfı’na ait, sanatçının eserlerinin ve diğer eşyalarının sergilendiği Mečtrović Galerisi yer alır. Galeriye gitme olanağını bulamazsanız yeni şehrin sokaklarında, parklarında onun ve öğrencilerinin yaptığı çok sayıda heykele rastlarsınız. St Mark Kilisesi’nin bulunduğu meydanda 1910 yılında yapılan Parlamento Binası (Sabor), XVII. yüzyılda yapılan eski Şehir Meclisi, günümüzde de devlet başkanının evi olan Banski Dvori yer alır. Bunun arka tarafındaki sokakta Ulusal Tarih Müzesi (Prirodoslovni Muzej), Parlamento Binası’nın yan tarafındaki Taş Kapı’ya giden sokakta 1350 yılından beri faaliyet gösteren şehrin en eski eczanesi bulunur.
  • St. Mark Kilisesi ile Lotršćak Kulesi arasındaki sokakta, küçük bir kilise (Sv. Ćiril i Metod) ile tarihi bir bina içinde resim müzesi (Hrvatski Muzej Naive Umjetnosti) yer alır. XIII. yüzyıl yapımı beyaz renkli Lotriščak Kulesi (Kula Lotriščak) ise mutlaka içine girmeniz gereken bir yerdir. Dik merdivenlerle çıkılan kulenin en üst katından yeşillikler içindeki şehrin her tarafı muhteşem görülmektedir. Kuleye çıkamayanlar için kule girişinin biraz ilerisindeki terastan Alt Şehrin bir bölümü seyredebilmektedir. Kulenin yan tarafında ise şehrin en güzel barok yapılarından biri olan beyaz renkli ön cephesi ile St Catherine’s Kilisesi (Crkva Sv Katarine) ve eski bir Musevi ibadet yeri olan 1982 yılından beri sergilere ev sahipliği yapan Klovićevi Dvori Galerisi (Galerija Klovićevi Dvori) yer almaktadır.
  • Zagrep bir kültür şehridir. Üst Şehirdeki galeri ve müzelerle birlikte halen şehirde 20 müze, 16 tiyatro, 350 kütüphane ve bir üniversite bulunur. Alt Şehirdeki en önemli müzelerden biri Westin Otel’in karşısında, önünde çok güzel bir park bulunan, Ban J. Jelačic Meydanı’ndan geçen alışveriş caddesi Ilıca Caddesi ile birleşen Frankopanska Caddesi üzerindeki Roosevelt Meydanı’nda yer alan Mimara Müzesi’dir (Muzej Mimara). 1895 yılında yapılan, sarı renkli, her kanatı farklı bir amaç için kullanılan büyük bir yapının içinde yer alan bu müzede, 1972 yılında Ante Topić Mimara tarafından Zagreb şehrine bağışlanmış, tarih öncesi çağlar da dahil olmak üzere farklı yüzyıllara ait dünyanın farklı bölgelerindeki uygarlıklarla ilgili binlerce obje, Rembrandt, Jan Van Goyen gibi birçok ünlü ressamın tabloları ile birlikte sergilenmektedir.
  • Aynı caddenin üzerinde müzeye yakın bir mesafede, Mareşal Tito Meydanı’nda ( Trg Maršala Tita) geniş bir parkın içinde, Neo Barok tarzda, sarı renkte Hırvatistan Ulusal Tiyatrosu (Hrvatsko Narodno Kazalište) yer almaktadır. Tiyatronun önündeki alanda da Mečtrovic’nin yaptığı Hayat Çeşmesi Heykeli hemen dikkat çekmektedir. Sadece gösteri zamanında içine girilebilen bu muhteşem tiyatro binasının içini görebilmenin, drama, opera veya bale gösterilerinden birini izleyebilmenin en iyi yolu Zagreb’e gelmeden önce http://www.hnk.hr/ web adresine girerek, bir bilet ayırtmaktır.
  • Tiyatro dışında bu bölgede tiyatro ile aynı hizada çatısında baykuş heykelleri olan eski üniversite binası yer almaktadır. Tiyatronun karşısındaki sarı renkli tarihi bina ise El Sanatları Müzesi’dir (Muzej za unjetnost i obrt).
  • Şehrin diğer önemli parkları ve müzeleri Ban J. Jelačic Meydanı’ndaki havuzun karşısından başlayan şık Tren İstasyonu’na kadar uzanan Praska Caddesi üzerindedir. Bu cadde Frankopanska Caddesi’ne paralel uzanmakta, bir bölümü çarşı olan ara sokaklarla her iki cadde birbirine bağlanmaktadır. Praska Caddesi’nin bir tarafında, Arkeoloji Müzesi (Arheološki Muzej) ve Modern Galeri’nin (Moderna Galerija) yer aldığı tarihi binalar, diğer tarafında çok iyi düzenlenmiş parklar yer almaktadır. Parkların içinde ise heykeller, havuzlar, dinlenme, yürüyüş yolları, Hırvatistan Bilim ve Sanatlar Akademisi (Hrvatska Akademija Znanosti i Umjetnosti), Sanat Pavyonu (Umjetnički Paviljon ) gibi önemli binalar bulunmaktadır. Sarı renkli Sanat Pavyonu ile Tren İstasyonu arasındaki büyük yeşillik alanda da Kral Tomislav’ın at üzerinde bir heykeli durmaktadır. Bu bölgeye yakın mesafede bulunan Botanik Parkı (Botanički Vrt) çok geniş bir alanı kaplamaktadır.
  • Şehrin en büyük parkı ise şehrin biraz dışında kalan içinde Hayvanat Bahçesi bulunan Maksimir Parkı’dır (Maksimirski Perivoj).

PLITVICE GÖLLERİ ULUSAL PARKI (Nacionali Park Plitvička Jezera)

  • Plitvice Gölleri Ulusal Parkı; 300 km kare yüzölçümüne sahip, 16 gölün yer aldığı, ormanlarla kaplı, civarında küçük oteller bulunan Zagreb’e oldukça yakın ülkenin en güzel ulusal parklarından biridir.
  • Park, 1979 yılından beri UNESCO Dünya Doğa Mirası listesindedir. İki ayrı giriş kapısı bulunan park ile oteller arasındaki ulaşım elektrikli otobüslerle sağlanmakta, parkın belli bölgelerine bu otobüsler dışında motorlu taşıtların girmesine izin verilmemektedir. Rahat bir yürüyüş ayakkabısı ile saatlerce dolaşılabileceğiniz parkta; sayısız büyüklü küçüklü şelale, içinde kuğuların yüzdüğü göller, küçük patika yollar, tahta köprüler, bin bir çeşit bitki ve ağaç sizi beklemektedir. Kapıdan alacağınız broşür veya yönlendirmeleri izleyerek rahatlıkla gezebileceğiniz parkın içindeki en büyük göl, elektrikli küçük bir tekne ile dolaşabilmektedir. Hiçbir yerleşimin bulunmadığı parkta, az sayıda mola yerinde, gıda ve diğer gereksinimlerinizi karşılayabileceğinizden, yanınızda su ve bisküvi bulundurmanızda yarar vardır. Doğa severler için muhteşem bir yer olan park, yürüyüşü sevmeyenler ve yürüme zorluğu çekenler için çok yorucudur.

TROGIR

  • Dalmaçya sahillerinin en güzel yerlerinden biridir. 1997 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınan bu küçük şehrin M.Ö II. yüzyılın başı veya III. yüzyılın sonunda Grekler tarafından kurulduğu bilinmektedir.
  • Şehrin tarihî bölümü, bir taş köprü ile anakaraya oradan da Čiovo Adası’na bağlanan bir adanın üzerindedir. Adanın etrafı farklı zaman ve yapı tarzı ile yapılan surlarla çevrilmiş ancak bu duvarların çok azı günümüze gelebilmiştir. Şehrin iki girişi kapısı bulunmaktadır. Adanın, anakaraya bağlandığı taş köprünün yakınındaki XVI. yüzyılda yeniden inşa edilen Kuzey Giriş Kapısı’nın (Sjeverna Gradska Vrata) üzerinde şehrin koruyucu azizinin heykeli bulunmaktadır. Bu giriş kapısına yakın mesafede bir Roma Evi ile Şehir Müzesi (Musej Grada) yer almaktadır. İkinci kapı olan Güney Kapısı (Južna Gradska Vrata) ise XVI. yüzyılın sonunda yapılmış olup liman tarafındadır. Bu kapının yanında geçmişte şehir kapısı kapandıktan sonra şehre gelenlerin konaklaması için yapılan üzeri çatı ile kapalı sütunlarla desteklenen küçük bir konaklama alanı ile bir manastır (Samostan Sv. Nikole) bulunmaktadır. Adanın üç tarafı yeşil alanlarla, liman tarafı palmiyelerle çevrilidir.
  • Şehir; taş binaları, küçük sarayları, taşıt araçlarının giremediği dar sokakları, birkaç sokakta bir karşınıza çıkan kiliseleri, her tarafa yayılmış, cafe, restaurant ve hediyelik eşya dükkanları, küçük butik otelleri ile kısa sürede büyük bir keyifle gezebileceğiniz bir yerdir. Adanın en hareketli yeri kuzey ve güney kapısının ortasında yer alan meydandır (Trg Ivana Pavla II). Meydandaki ana yapı 1193 yılında tahrip edilen antik kilise üzerine inşasına başlanan, iki giriş kapısı ve Venedik- Gotik Kulesi ile hemen dikkat çeken Katedral’dir (Katedrala Sv. Lovre). Katedral dışında, ana meydanda, 1657 yılında zengin bir aile tarafından yaptırılan Yeni Ćipiko Sarayı (Nova Palača Ćipiko), Şehir Binası, küçük kilise, XIV. yüzyılda yapılan, altı kolonla desteklenen bir çatısı ve duvarında bir rölyef bulunan Roma Terası, Saat Kulesi, Eski Ćipiko Sarayı (Stara Palača Ćipiko), cafe ve restaurantlar yer almaktadır.
  • Adanın liman bölümü gece ve gündüz çok hareketlidir. Bu bölgeden karşıdaki Čiovo Adası, köprü üzerinden yürüyerek geçilen Čiovo Adası’ndan da liman bölgesi muhteşem görülmektedir. Liman tarafında sahil boyunca aralarında saray (Palača Lucić), kilise (Crkva i Samostan Sv. Dominika) gibi tarihi yapıların, cafelerin bulunduğu bir sahil yolu geçmektedir. Bu yolun sonunda 1430 yılında Venedikliler tarafından inşa edilen Kamerlengo Kalesi (Kula Kamerlengo) bulunmaktadır. Kalenin yanındaki açık alan yazın çeşitli gösteriler için kullanılmaktadır. Kalenin biraz ilerisinde anakara tarafında Venedikler tarafından kaleden sonra XV. yüzyılda inşa edilen St. Mark Kule’si (Kula Sv. Marka) yer almaktadır.
  • Deniz ürünlerini çok uygun fiyatta, keyifle yiyebileceğiniz Trogir özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında son derece güzel, hoş bir ortama sahiptir.
  • Trogir şehrinin karşısında yer alan Čiovo, bölgedeki en büyük adalardan biridir. Bu adanın dışında Veliki Drvenik, Mali Drvenik ve çok sayıda küçük ada bulunmaktadır.

SPLIT
  • Split, Kaštela Koyu ile Split Kanalı arasında küçük bir yarımada üzerine kurulmuştur. Kozjak ve Mosor Dağı şehri kuzey ve kuzey doğudan korur. Batısında 178 metre yüksekliğindeki Marjan Tepesi bulunur.
  • Şehrin en eski bölümü, liman bölgesinde, M.S. III. yüzyılın sonunda, İmparator Diocletius tarafından yaptırılan Diocletian Sarayı’nın surları içinde yer alır. Bu tarihî bölüm 1979 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine alınmıştır. İmparatorun yaşamının bir bölümünü sürdürdüğü saray onun ölümünden sonra yönetim ofisi ve yöneticilerin konutları olarak kullanılmıştır. 615 yılında saraya Salona şehrinden gelen mülteciler yerleşmişlerdir. Saray dört köşesinde kare kuleler, üç tarafında da bunların dışında dörder adet kule bulunan yüksek surlarla çevrilmiş, deniz tarafı ise kemerlerle süslenmiştir. Sarayın dört giriş kapısı bulunmaktadır. Bunlardan Altın Kapı kuzeyde, Gümüş Kapı doğuda, Bronz Kapı güneyde ve Demir Kapı surların batı tarafında yer almaktadır. Kapıların en görkemlisi olan Altın Kapı, geçmişte kompleksin ana girişini oluşturmuştur.
  • Surların içindeki en güzel bölüm Roma dönemine ait binalarla çevrili Sarayın merkezi olan küçük Peristyle Meydanı’dır. Bu meydanın doğu tarafında İmparator Diocletius’un Mozelesi bulunur. Mozole, XIII. yüzyılda yapılan St Domnius Katedrali (Katedrale Sv. Duje) ile bütünleştirilmiş, eski mozolenin orijinal görünüşü korunmuştur. Katedralin içinde farklı dönemlere ait eserler bulunur. Bunlar arasında en eski olanlar tahta kapı, XIII. yüzyılda yapılan taş kürsü ve koro sıralarıdır. Katedralin altındaki bölüm daha sonra St Lucija Şapeli’ne dönüştürülmüştür. Şehrin en güzel manzarasına sahip yerlerden biri olan katedralin Romanesk Çan Kulesi ise XIII. ilâ XVII. yüzyıl arasında yapılmıştır. Kulenin önünde iki adet taş aslan heykel yer alır.
  • Saray kompleksinin içinde biri Peristyle Meydanı’nda, diğeri Jüpiter Tapınağı’nın içinde Mısır’dan getirilen iki sfenks bulunur.
  • Katedralin karşı tarafında yer alan St. John Kilisesi (Sv. Ivan Kristitelj), VI. yüzyılda yapılan antik Roma tapınağı Jüpiter Tapınağı’dır. Gümüş Kapının bulunduğu bölgede ise St Dominic Kilisesi (Srebrna Vrata i Sv.Dominik ) yer alır. Altın Kapı’nın yakınında halen Şehir Müzesi olarak kullanılan XV. yüzyıl yapımı gotik Papalić Sarayı bulunur. Demir Kapı tarafında bulunan kilise ise şehrin en eski çan kulesine sahiptir.
  • Altın kapının dışında ise karşınıza 1929 yılında Meštrović tarafından yapılan Bronz bir heykel çıkar. Heykelin biraz ilerisinde Kutsanmış Amir Kilisesi’nin kulesini, XV. yüzyılda yapılan Kutsanmış Amir Şapelini, ortaçağ kilisesi St. Benedict’in kalıntılarını ve şehir parkını görebilirsiniz.
  • Bu bölgede yer alan bronz heykelin yanı sıra şehrin farklı bölgelerinde sanatçıya ait çok sayıda heykel görebilir. Ayrıca Meštrović’in bir süre yaşadığı içinde ve bahçesinde sanatçının eserlerinin sergilendiği müze evi ziyaret edebilirsiniz.
  • Demir Kapı’nın dışında yer alan bölgede ise iki meydan dikkatinizi çeker. Bunlardan Halk Meydanı (Trg Narodni ) eski ortaçağ şehir meydanıdır. Meydanın dört tarafında çeşitli dönemlerde yapılmış, tarihi binalara rastlanır. Bunlardan eski Şehir Binası 1910 yılından beri Etnografya Müzesi olarak kullanılmaktadır. Bu binanın karşısında yer alan Rönesans tarzı Karepić Sarayı XVI. yüzyılda yapılmıştır. Meydanın süsü olan Saat Kulesi XV. yüzyıl, Rönesans tarzı Pavlović Sarayı XIV. yüzyıl, Nakić Evi ise 1902 yılında inşa edilmiştir. Cafe ve dükkanların yer aldığı bu meydana açılan sokaklar da tarihi binalarla doludur.
  • İkinci meydan deniz tarafına yakın olan Braće Radić Meydanı’dır (Trg Braće Radić). Meydana Halk Meydanı’na açılan iki ayrı sokaktan ulaşabilirsiniz. Bu meydanda ilk göze çarpacak olan şey Meštrović tarafından yapılan bronz heykeldir. Heykelin arkasında halen Bilim ve Sanatlar Akademisi olarak kullanılan XVIII. yüzyıl yapımı Barok saray Milesi Sarayı durmaktadır. Meydanın güney tarafındaki kule ise 1453 yılında yapılmıştır.
  • Tarihî bölgede, Diocletian Sarayı’nın batı tarafında ye alan cadde Marmontova Caddesi’dir (Marmontova Ulica). Sahil yoluna açılan bu caddedeki en önemli yapı topluluğu caddenin sahil yolu ile kesiştiği yerin batı tarafında yer alan ve Prokurative olarak bilinen yerdir. Denize açılan u şeklindeki bu yapı topluluğunun her üç kanadı da farklı tarihlerde yapılmıştır. Bu şık yapı topluluğunun önündeki meydan müzik ve açık hava gösterileri için kullanılmakta, meydanda tarihi havuzun yerine II. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılan bir havuz bulunmaktadır. Marmontova Caddesi üzerinde ve caddenin kara tarafındaki bitiminde çok sayıda tarihi bina yer almaktadır.
  • Şehrin tarihî bölgesinin ön tarafındaki cadde cafelerin yer aldığı, palmiyelerle süslü, limanın, koyun, marina, adalar ve Marjan Tepesi’nin görüldüğü çok güzel bir yürüyüş yoludur. Limanda seyahat acentaları, döviz büroları ve diğer binalar yer alır. Split Limanı’ndan isterseniz Adriyatik sahillerinin kuzey ve güneyine, İtalya’ya, Yunanistan’a feribotla gidebilirsiniz.
  • Sahil yolundan yürüyerek ulaşabileceğiniz Marjan Tepesi ise şehrin en güzel fotorağraflarını çekebileceğiniz bir yerdir. Marjan Tepesi çıkıldıkça manzaranın daha da güzelleştiği, şehrin eski ve yeni bölümünün, limanın, sahil yolunun, koyun, yarımadanın muhteşem manzarasının görülebildiği çok güzel bir tepelik alandır. Büyük bölümü park ve ormanlık alanla kaplı tepe ve yarımadaya, küçük kiliselerin yer aldığı durma noktalarında veya bazı yerlerde yol kenarına konulmuş oturma yerlerinde, dinlenerek yavaş yavaş çıkabilirsiniz.
  • Şehrin tarihî bölümü dışında farklı yerlerinde çok sayıda tarihi eser bulunmaktadır. Marjan tepesi ve yarımadasının kuzeyinde kalan şehrin Poljud Bölgesi’nde önemli sanat eserlerinin yer aldığı Franciscan Manastırı (Gospa od Poljuda) bunlardan biridir. Bu bölgede ayrıca 1979 Akdeniz Olimpiyatları’nın düzenlendiği ilginç mimarisi ile dikkati çeken stadyum ile havuzların bulunduğu bir bina topluluğu bulunmaktadır. Ayrıca Roma, erken hıristiyan ve ortaçağa ait eserlerin dönüşümlü olarak sergilendiği Zrinsko Frankopanska Caddesi’nde bulunan Arkeoloji Müzesi (Arheološki Muzej) şehre gelen turistiklerin uğradığı önemli yerlerinden biridir. Müzede Roma şehirleri Salona ve Narona’dan getirilen tarihi eserler dikkat çekicidir. Bu müzenin dışında Marjan Tepesi’nin güney eteklerinde deniz tarafındaki Meje bölgesinde Hırvatistan Arkeolojik Anıtlar Müzesi (Muzej Hrvatskih Arheoloskih) de bulunmaktadır.
  • Ferbotlarla ulaşılan Hvar Adası ile Brač Adası, Split şehrine 5 kilometre uzaklıkta bulunan Roma kalıntılarının yer aldığı Salona Split çevresinde mutlaka görmeniz gereken yerlerdir.

DUBROVNIK

  • Dubrovnik veya eski adıyla Ragusa, Dalmaçya Bölgesi’nin güneyinde, Karadağ (Montenegro) ve Bosna Hersek Devleti’nin topraklarının arasında yer alır. Hırvatistan’ı araba veya otobüsle seyahat etmeniz halinde Dubrovnik şehrine ulaşabilmeniz için Hırvatistan topraklarından, önce Bosna Hersek’in denize açıldığı tek yer olan Neum Şehri’ne, daha sonra tekrar Hırvatistan topraklarına geçmeniz gerekir.
  • Dubrovnik uzun bir tarihî geçmişe sahiptir. Arkeolojik bulgular bugünkü şehir alanında M.Ö XVI. yüzyılda yaşam olduğunu belirlemiştir. Bölgeye Hırvatların gelmesinden sonra şehir genişlemiş, şehir önce Bizans, ardından 1358 yılına kadar Venedik Cumhuriyeti’nin hakimiyeti altında kalmış, daha sonra Venedik Cumhuriyeti’nden bağımsız olmuştur. 1358-1526 yılları arasında Macar Krallığı’nın daha sonra Osmanlı Devleti’nin vergi karşılığı korumasını kabul etmiş, böylece hakimiyet alanını genişletmiştir. XVI. yüzyılda Dubrovnik Cumhuriyeti devlet olarak tanınmış, ancak deniz ticaret yollarının değişmesi, depremler ve yangın şehir devletin zenginliğini büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. 1808 yılında Napolyon cumhuriyet idaresini kaldırmış, Dubrovnik Devleti’nin toprakları Dalmaçya’nın diğer toprakları ile birleştirilmiştir. 1815 yılından sonra Avusturya’nın, 1918 yılından sonra Yugoslavya Krallığı’nın, 1945 yılında Yugoslavya Federal Cumhuriyeti’nin en son Hırvatistan Cumhuriyeti’nin bir parçası olmuştur.
  • Hırvatistan'ın, 1991'de Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nden ayrılışı sırasında çıkan iç savaşta, Sırp saldırıları nedeniyle şehirdeki tarihi eserler önemli ölçüde zarar görmüş ancak UNESCO'nun başlattığı restorasyon çalışmaları sonucunda 2005 yılında şehir eski görünümünü kavuşmuştur. Halen UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindedir.
  • Dubrovnik, Hırvatistan’ın en güzel şehridir. Şehre, Rijeka Dubrovačka’nın iki tarafını bağlayan şık görünümlü Dr. Franjo Tuđman Köprüsü’nden görülen muhteşem bir manzara eşliğinde girilmektedir. Bir bölümü yarımada üzerinde kurulu, geniş bir alana yayılan, yeşillikler içinde, her bölgesinden Adriyatik Denizi’nin farklı bir köşesine ulaşılan şehir, Gruž, Dubrava, Lapad, Pile ve Ploče bölgelerinden oluşmaktadır. Gruž bölgesi ticari ve gezi gemilerinin uğradığı yeni liman bölgesi ile yoğun bir trafiğe sahiptir. Karşısındaki büyük bölümü yeşilliklerle kaplı yarımadada, otel ve evlerin yer aldığı Lapad ile Dubrava bölgesini içermektedir. Şehrin diğer bölgeleri Pile ve Ploče bölgeleridir. Her iki bölge, eski şehre yakın mesafede olduğundan, şehir içi ulaşım gece geç saatler dışında önemli bir sorun olmamakla birlikte, otel ve pansiyon seçiminde öncelik vermeniz gereken bölgelerdir.
  • Şehrin en güzel bölümü Pile ile Ploče bölgelerinin arasında yer alan eski şehir bölümüdür. Surlarla çevrili eski şehrin ikisi kara tarafında, ikisi deniz tarafında dört kapısı bulunur.
  • Pile tarafındaki, Pile Kapısı’ndan (Gradska Vrata Pile) eski şehire girmeden önce sağ tarafta XIX. yüzyılda yapılmış Amerling Çeşmesi’ni, çeşmenin arka tarafında denizi seyredebileceğiniz bir terası ve Lovrijenac Kulesi’ni ( Tvrđava Lovrijenac) görebilirsiniz. Kule 37 metre yüksekliğindeki kaya üzerine inşa edilmiş, her dönem farklı amaçlar için kullanılmıştır. Günümüzde 10 Temmuz- 25 Ağustos tarihleri arasında, 1950 yılından bu yana yapılan, drama, müzik ve folklor festivaline (Yaz Festivali), eski şehrin diğer mekanları ile birlikte ev sahipliği yapmaktadır. Kulenin girişinde Latince "Dünyanın Bütün Altınları İçin Bile Özgürlük Feda Edilemez" yazısı yer almakta, bu yazı Dubrovnik Halkı’nın özgürlüğe düşkünlüğünü ifade etmektedir.
  • Eski şehri çevreleyen surlar XIII- XVII. yüzyıllar arasında yapılmıştır. Açık sarı renkteki bu taş suların kalınlığı bölgelere göre değişmektedir. Surların üzerinde kara tarafında, kuzeybatıda, XV. yüzyılda yapılmış yuvarlak anıtsal Minčeta Kulesi (Kula Minčeta), yine kara tarafında Lovrijenas Kulesi’ne bakan Bokar Kalesi (Utvrda Bokar ), deniz tarafında XV. yüzyılda Ploče Kapısı’nı (Vrata od Ploče ) ve limanı korumak için yapılan, üzerinde Dubrovnik şehrinin en güzel terası olan Revelin Kulesi (Tvrđava Revelin ), halen Denizcilik Müzesi olan XVI. yüzyılda limanın korunması için kurulan St. John Kulesi (Tvrđava Sv.Ivana) bulunmaktadır.
  • 1940 metre boyunca şehri çevreleyen şehir surlarının üzerine, üstünde şehrin koruyucu azizi St.Blaise’nin heykelinin bulunduğu Pile Kapısı’ndan şehre girdikten sonra veya deniz tarafındaki kapıların yakından çıkılabilir, küçük bir ücret karşılığında kiliseler, dar sokaklar, taş merdivenler, evler, saraylarla ve meydanlarla süslü eski şehri yüksekten tüm güzelliği ile seyredilebilirsiniz. Ayrıca her kaleden denizin, adaların, yeni şehrin farklı bölgelerinin, taştan yapılmış dev bir haç ve Napolyon tarafından yaptırılan bir kale bulunan 413 metre yüksekliğindeki, Srđ Dağı’nın muhteşem manzarasını dakikalarca izleyebilir. Her an fotoğraf çekmek istersiniz. Yürüyüş hızınıza, farklı noktalardaki dinlenme molalarınıza göre, şehir duvarları üzerindeki yürüyüş süresiniz değişse de en az iki saat sürer. Ancak bu iki saat süresince gördüğünüz manzaralar ömür boyu hafızanızdan silinmeyecek derin izler bırakır.
  • Eski şehrin ana caddesi, Placa veya Stradun Caddesi’dir. Cadde Pile Kapısı’ndan Luža Meydanı’na kadar uzanır. 292 metre uzunluğundaki caddenin üzerinde alt katlarında hediyelik eşya satan dükkanlar bulunan, 1667 Depremi’nden sonra inşa edilmiş şık Barok evler yer alır. Caddenin her iki tarafında da bir meydan bulunur.
  • Pile Kapısı tarafındaki meydanın tam ortasında kubbeli çatısı ile XV. yüzyılda yapılmış, yuvarlak, tüm çevresinde 16 küçük çeşme bulunan Büyük Onophrian Çeşmesi (Velika Onofrijeva Fontana) yer alır. Çeşmenin karşısında 1520 yılında yapılan St.Saviour Kilisesi, arkasında XIII ve XIV. yüzyıllarda yapılmış, St Claire Manastırı bulunur.
  • Stradun Caddesi üzerinde, çeşmeye yakın mesafede yer alan Franciscan Manastırı (Franjevački Samostan) mutlaka görmeniz gereken bir yerdir. Bu mekanda; antsal üstü kapalı kare şeklindeki kemerli yol ve duvarlardaki süslemeler, 1317 yılında açılan Avrupa’nın en eski eczanelerinden biri, el yazması eserlerle dolu kütüphane gezmeniz gereken yerlerdir.
  • Eski şehrin ikinci önemli caddesi; Stradun Caddesi’ne paralel olarak uzanan, Stradun Caddesi’nden dar ve dik basamaklarla çıkılan birbirine paralel 14 sokak tarafından kesilen, Prijeko Caddesi’dir. Bu cadde üzerinde yer alan evlerin altında resturantlar ve eğlence yerleri yer alır. Alttaki sokakların devamı olan caddenin üst tarafında yer alan basamaklı daha dik ara sokaklar ise kale duvarlarına kadar devam eder. Stradun Caddesi’nden Prijeko Caddesi’ne tırmanan ara sokaklardan Luža Meydanı’na yakın, Žudioska Sokağı, Dubrovnik Cumhuriyeti Döneminde, XV. yüzyılın sonu ile XVI. yüzyılın başında, İspanya’dan gelen eski Musevilerin, yaşadığı bir sokaktır. Bu sokakta bir sinagog bulunur.
  • Stradun Caddesi’nin limana yakın bölümde yer alan Luža Meydanı’nın ortasında, bağımsızlık ve özgürlük sembolü, ticaretin koruyucusu, elinde bir kılıç tutan şövalye heykeli Orlando Sütunu (Orlondov Stup) yer alır. Sütunun karşısındaki köşede Gotik mimarisinin örneği XVI. yüzyılda yapılmış avlusu ile dikkat çeken Sponza Sarayı (Plača Sponza) bulunur. Sarayda Dubrovnik’in tarihi arşivleri sergilenmektedir. Saat Kulesi’nin karşısında bulunan Barok tarzı St Blaise Kilisesi Crkva sv.Vlaha), XIV. yüzyılda yapılmış, 1667 Depremi ve yangından zarar görmüş, 1715 yılında yeniden inşa edilmiştir. İçinde şehrin koruyucu azizi St Blaise’in hazinelerinin yer aldığı kilisenin özellikle sunak bölümü son derece güzeldir. Şehrin koruyucu azizi için XV. yüzyıldan beri her yıl 3 Şubatta St. Blaise Festivali düzenlenmektedir. Altında güzel bir pasta yiyebileceğiniz City Cafe’nin bulunduğu tarihi Şehir Meclisi Binası, Küçük Onophrian Çeşmesi (Mala Onofrijeva Cesma ), XV. yüzyılda Gotik tarzda yapılan iki kere zarar gören, iki katlı Dubrovnik yönetim merkezi Rektör Sarayı (Knežev Dvor), muhteşem görüntüsü ile tepede duran 1713 yılında daha önceki katedrallerin yerine inşa edilen Romanesk Barok tarzı haç biçiminde dış yüzü azizlerin heykelleri ile süslü Dubrovnik Katedrali (Katadrale) Luža Meydanı’nın yakınında görmeniz gereken önemli eserlerdir.
  • Sponza Sarayı ile üzerinde, St Blaise’nin taş heykeli bulunan Ploče Kapısı arasında, Dominican Manastırı (Dominikanski Samostan) bulunur. Manastır geç dönem gotik tarzı dehlizleri, kemerleri ve müzesi ile ünlüdür.
  • Eski şehrin liman bölgesi eski şehrin en güzel köşelerinden biridir. Limanda, gemilerin onarıldığı Büyük Cephanelik- Askeri Depo, cephaneliğin doğusunda 1381 yılında yapılan Balık Pazarı Kapısı, batısında 1746 yılında yapılan Ponta Kapısı (Gate od Ponta), St. John Kulesi, yanında 1873 yılında inşa edilen romantik Porporela ve bir Dalgakıran bulunur. Limanda içerideki restaurantlara göre fiyatları biraz daha pahallı balık restaurantları yer alır. Ayrıca eski limanın hemen yakınında eski karantina binalarının alt tarafında rahatlıkla yüzebileceğiniz çakıl taşlı bir plaj alanı bulunur.
  • Liman gezi tekneleri ile doludur. Limandan yarım saatte bir kalkan teknelerle on dakikada botanik bahçeleri, gölü, çıplaklar plajı, manastır ve kulesi ile ünlü Lokrum Adası’na ulaşabilir. Şehrin kuzeyinde yedi adadan oluşan Elaphite Adaları’na gidebilirsiniz.
  • Eski şehri keşfetmek için en iyi yol Stradun Caddesi’ne açılan, kale duvarlarına yaklaştıkça dikleşen ve basamaklarla çıkılan sokakları gezmektir. Böylece her köşede karşınıza çıkacak, tarihin farklı dönemine şahitlik eden binaları, daha yakından görebilme olanağına kavuşursunuz. Büyük bölümü İtalyan mimarların eseri olan bu yapılar, eski şehri gezerken, kendinizi İtalya’da hissetmenize neden olur.
  • Ayrıca kaldığınız otelin resepsiyonuna başvurarak veya eski şehre yakın bölgede ofisleri bulunan Elite Travel (http://www.elite.hr), Adriatic Explore (http://adriatic-explore.com) veya Atlas Travel (http://www.atlas-croatia.com) şirketleri’ne giderek, bu şirketlerin düzenlediği Korčula Adası, Mljet Ulusal Parkı turlarına veya diğer ilginizi çeken turlara katılabilirsiniz. Dubrovnik konumu itibariyle Bosna Hersek ve Karadağ Devleti topraklarına yakın olduğundan aynı şirketlerle yanınıza pasaportunuzu alarak, Türk vatandaşlarından vize istemeyen Karadağ’ın Kotor ve Budva şehirlerine yapılan tura, Bosna Hersek’te Mostar, Neretva Nehri Deltası’na, Meryem Ananın görüldüğüne inanılan, Hıristiyanlar tarafından kutsal bir yer olarak kabul edilen Međugorje turuna veya diğer turlara katılabilirsiniz. Tur dışında yeni limandan kalkan feribotla Korčula Adası’na ve Split’e gidebilir. Otobüslerle istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.

--------------------------------------------------------

[*] Bu yazı 2008 yılında Hırvatistan’a yaptığım seyahat sırasındaki izlenimlerim, rehberimiz Reyhan Fevzioğlu Poşiç’in verdiği bilgiler ve aşağıda yer alan kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
-Croatia, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2006.
-Dk, Eyewitness Travel, Croatia, Dorling Kindersley Limited, London A Penguin Company, 2007 (Kitabı Ankara, İstanbul, Antalya ve İzmir’de bulunan Remzi Kitabevinden veya bu kitap evinin bulunmadığı yerlerde
posta@remzi.com.tr web adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz)
-Dubrovnik, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2007.
http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Hırvatistan_tarihi
-Lonely Planet, Western Balkans, Richard Plunkett, Vesna Maric, Jeanne Oliver, (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitapevi’nden, bu kitapevinin bulunmadığı yerlerde posta@remzi.com.tr
web adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz).

-Split, History, Culture, Art Heritage, Forum Zadar, 2007.
-The Croatian Adriatic, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2007
-Trogir, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2006.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Hırvatistan
-Zagreb, Turistička Naklada d.o.o, Zagreb, 2006.
www.ulkeler.net/hirvatistan.htm