- Yunanistan güneydoğu Avrupa'da, Balkan Yarımadası'nın güney ucunda yer alır. 132.000 kilometre kare yüzölçümü ile küçük ancak stratejik konuma sahip bir ülkedir. Doğuda Türkiye, kuzeyde Bulgaristan ve Makedonya Cumhuriyeti, kuzeybatıda Arnavutluk ile komşudur. Batısında İon Denizi, güneyinde Akdeniz, doğu ve güneydoğusunda Ege Denizi yer alır. İon Denizi ve Ege Denizi’nde 3000’den fazla, kayalıklar da dikkate alınırsa 9500 civarında adaya sahiptir. Halen bu adaların 140’a yakınında sürekli yerleşim bulunur.
- Yunanistan uzun bir tarihi geçmişe sahiptir. Yunanistan topraklarına ilk yerleşim M.Ö. 6000 yıllarında olmuş, Bronz Çağı boyunca üç ayrı uygarlık önem kazanmıştır. Bunlar; M.Ö. 3000 yıllarında Kykladlar, Merkezi Girit olan tüm Ege adalarını etkileyen Minos Krallığı ile M.Ö.1450 yılında kurulan merkezi Yunan anakarası olan Girit’e kadar tüm adaları etkileyen Mykenai Krallığı’dır. Ülke M.Ö. 1200 yılında karanlık döneme girmiş, M.Ö. 800 civarında şehir devletlerin ortaya çıkışı ile yeniden kültürel bir canlanma yaşanmış, Karadeniz, Suriye, Kuzey Afrika ve Batı Akdeniz’de Yunan kolonileri kurulmuştur. M.Ö. 490-479 arasındaki Pers Savaş’larının ardından 479-323 yılları arasında Klasik dönem yaşanmış, bu dönem boyunca tiyatro, edebiyat, felsefe ve diğer sanat alanlarında büyük gelişme sağlanmış, Aristotle, Sokrates, Plato gibi büyük filozoflar yetişmiştir. Ancak 432-404 yılları arasında Atina şehir devleti ve müttefikleri ile Sparta şehir devleti ve müttefikleri arasında I. ve II. Peloponnesian Savaşları yapılmış, M.Ö. 404 yılında Perslerin yardımıyla Sparta Atina’yı yenmiş, Sparta’nın Atina üzerindeki egemenliği M.Ö. 371 yılına kadar devam etmiştir.
- M.Ö. 338 yılında Atina Makedonya Krallığı’nın egemenliği altına girmiş, Büyük İskender döneminde Yunan dili ve kültürü fethedilen topraklara yayılmıştır. İskender’in ölümünden sonra Atina siyasi mücadelelerin ortasında kalmış, M.Ö. 146 yılında Roma İmparatorluğu'nun egemenliğine giren Yunanistan Roma İmparatorluğu’nun kültürel merkezi olmuştur. Roma İmparatorluğu'nun IV. yüzyılda bölünmesi ile uzun süre Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis - İstanbul tarafından yönetilmiş, eski önemini kaybetmiş, 1225-1456 yılları arasında bölgenin yönetiminde Kostantinapolis’i ele geçiren haçlı hanedanları rol oynamıştır. 1453 yılında Konstantinopolis’in Osmanlı İmparatorluğu tarafından alınmasından ardından Yunanistan toprakları 1456 yılına kadar bazı adalar dışında Osmanlı İmparatorluğu’nun eline geçmiş, 1687-1688 yılları arasında kısa bir süre Atina Venedik Cumhuriyeti’nin kontrolüne girmiştir.
- 1821 yılında Avrupa ülkelerinin etkisiyle Yunan Bağımsızlık Savaşı başlatılmıştır. 1827 yılında Osmanlı Mısır donanmasının Navarin’de İngiliz, Fransız, Rus donanması tarafından yenilmesinden sonra 1830 yılında imzalanan Londra Anlaşması ile Yunanistan bağımsız bir krallık olarak tanınmış, Atina ve Peloponnese-Mora Yarımadası’nı içeren küçük bir alanda Yunanistan Krallığı kurulmuştur. 1877-1878 Rus - Osmanlı Savaşı sonucu Tesalya, Orta Yunanistan; 1912-1913 Balkan Savaşı sonucu Epir, Makedonya (Selanik), Girit, Kuzeybatı Ege (Midilli, Sisam) Adaları; I. Dünya Savaşı sonucu Batı Trakya Yunanistan’ın eline geçmiştir. 1918 yılında İttilaf devletleri Türkiye'nin batısını Yunanistan’a vermek istemiş, bu doğrultuda Yunan ordusu 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’i ve Batı Anadolu topraklarını işgal etmiştir. Kurtuluş Savaşı ile 1922 yılında Yunan ordusu Türk topraklarından tümü ile çıkarılmıştır.
- Bu yenilgi sonrasında ülkede iç karışıklık çıkmış, 1923 yılında yapılan bir halk oylaması ile cumhuriyet ilan edilmiştir. 1936 yılında General Metaxus dikta rejimi kurmuş, 1940 yılında İtalyan istilası Yunan ordusu tarafından durdurulmuştur. 1941-1944 yılları arasında Almanya Yunanistan’ı işgal etmiştir. 1944 yılında işgal kuvvetleri ülkeden çekilmiş, ardından ülkede iç savaş çıkmış, komünist güçler ile yönetimdeki kral taraftarları arasındaki mücadeleden ABD’nin desteği ile kral taraftarları üstün gelmiştir. 1967-1974 yılları arasında askeri rejim dönemi yaşanmış, 1976 yılında Monarşi son erdirilerek cumhuriyet rejimi kabul edilmiştir. Ülke 1981 yılında AET-günümüzde AB- üyesi olmuştur.
- Halen Cumhuriyet’le yönetilen Yunanistan idari bakımdan 13 bölge ve 54 ile ayrılır. Aynoroz bölgesi özerktir. Anakara özelliklerine göre Atina ve Çevresi, Peloponnese- Mora; Merkez ve Batı Yunanistan; Kuzey Yunanistan olarak bölünebilir.
- Yunanistan'ın 2001 yılı verilerine göre nüfusu yaklaşık 11 milyondur. Halkın %93’ü Yunan, %5.5’i diğer etnik gruplardan oluşur. Türkiye'ye 1923 ve 1955 mübadeleleri sırasında önemli ölçüde Türk nüfus Yunanistan’dan gelmiş, Anadolu'dan giden Rumlar ise daha çok Batı Trakya ve Tesalya'ya yerleşmişlerdir. Ülkedeki etnik gruplar arasında Makedonlar, Tosk Arnavutları, Ulahlar, Pontuslu Rumlar, Arvanitika Arnavutları, Türkler, Pomaklar, Saidî Araplar, Farslar ve Afrikalılar yer alır. Nüfusun %98’i Ortodoks, %1.3’ü Müslüman ve %0.7’si diğerleridir.Yunanistan'da halkın gündelik yaşamında din çok önemli rol oynar. Seyahatiniz sırasında tüm yerleşim yerlerinde çok sayıda küçük şapelle karşılaşabilirsiniz. Ayrıca şehirlerarası yollarda, trafik kazasında ölen kişilerin anısına, yol kenarlarına konulan, içinde Meryem Ana ikonlarının yer aldığı minyatür şapeller görebilirsiniz.
- “1976'dan beri Yunanistan’ın resmi dili- Demotiki- Halk Yunancası’dır. Yunanca 3000 yıllık bir geçmişe sahiptir. Hint-Avrupa dil ailesine aittir. Antik Yunanca, Klasik Yunan uygarlığının dili olarak kullanılmıştır. Modern Yunanca Antik Yunanca'dan oldukça farklı olmakla beraber köken olarak ona dayanır. Yunanca dışında sınırlı düzeyde Arnavutça, Rumence, Pomakça, Makedonca, Türkçe ve Ulahça konuşulur”.
- Ülke topraklarının beşte dördü dağlık, diğer bölümleri ovalıktır. Ülke'nin en yüksek noktası 2917 metre ile Olimpos Dağı'dır. Bunu 2,457 metre ile Parnassos Dağı izler. Kıyıları girintili çıkıntılı olup yaklaşık 150-160 kilometre uzunluğundadır.
- Yunanistan ekonomisi tarıma dayanır. Topraklarının % 29’una yakın bir bölümü tarıma elverişlidir. Balıkçılık gelişmiştir. Ülke yeraltı madenleri bakımından çok zengin olmasına karşılık bunun ekonomiye katkısı sınırlıdır. Turizm, ülkenin en önemli gelir kaynaklarından biridir.
- Ülkede iklim kıyı bölgelerde, iç kesimlerde ve adalarda farklılık gösterir. Adalarda ve kıyılarda Akdeniz iklimi görülür. Dağlık bölgelerde ve iç kesimlerde karasal iklim söz konusudur. Ülkenin kuzeyinde kışlar soğuk, yazlar daha sıcak geçer. Yunanistan anakarasına gitmek için en uygun zaman nisan sonu, mayıs ve ekim aylarıdır. Haziran ekim arasındaki dönem kalabalık, pahalı ve en sıcak dönemdir.
- Yunanistan anakarasına; arabanızla; İstanbul veya son zamanlarda İzmir’den Atina’ya kalkan THY, Olympic Airlines, Pegasus Havayolu şirketleri ile havayolu ile; Kamil Koç otobüs şirketi ile Atina üzerinden; her akşam İstanbul’dan kalkan sabah Selanik şehrine ulaşan yataklı trenle veya Metro Turizm, Varan gibi otobüs şirketleri ile Selanik üzerinden gidebilir. Daha sonra seyahat etmeyi düşündüğünüz şehirleri otobüs, tren, araba veya bazı iç hatlarda Olympic Airlines ile seyahat ederek veya seyahat şirketlerinin düzenlediği tur programları ile gezebilirsiniz. Yunan adalarını ise gideceğiniz ada grubuna göre; Atina veya Selanik’ten uçak, Pire Limanı’ndan katamaran, feribot, özel gezi gemileri veya tur gemileri ile dolaşabilirsiniz.
- Yunanistan’a gitmeden önce vize almanız, pasaportunuzda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti damgası bulunmaması gerekir.
- Yunanistan anakarası güvenlidir. Ancak kalabalık bölgelerde dikkatli olmanızda yarar vardır.
- Yunanistan anakarasında müze, sit alanları, banka ve mağazaların çalışma saatleri, mevsimlere, günlere ve şehirlere göre değişebilir. Bu konuda turizm bürolarından yardım almak en iyi yöntemdir.
- Anakarada yemek açısından farklı seçenekler söz konusudur. Her bölgenin kendine özgü yemekleri bulunur. Adları Türk mezelerinin adlarına benzeyen, lezzet bakımından Türk mezelerinden farklı olmayan çok sayıda meze, her çeşit deniz ürünü Yunan mutfağının vazgeçilmezleridir. Sade- sketo, orta-metri veya çok şekerli-glykivastro yapılan Yunan Kahvesi (Türk kahvesi ile aynı), uzun bardaklarda getirilen sütlü veya sade buzlu kahve –café frappé, alkollü içeceklerden Çam reçinesi ile aroma eklenen sakız şarabı -Retsina ile sert rakıya benzeyen Uzo Yunanistan anakarasında en çok tüketilen içeceklerdir.
- Yemek yerleri bakımından da çok sayıda seçenek söz konusudur. Taverna-tabepna, pastane-zakharoplasteío, mezeci-mezedopoleío, mandıra-galaktopoleío, yerel şarapların fıçısından denendiği şarap evi- oinopoleío, geleneksel yunan lokantası- estiatório, cafe -kafeneía ve uzo ile mezelerin satıldığı ouzeri farklı fiyat ve çeşitleri ile yemek yiyebileceğiniz yerlerdir.
- Alışveriş yapmak isterseniz yerel motiflerle süslü kilimleri, Antik Yunan motiflerine sahip gümüş ve altın takıları, dekoratif seramikleri, müzelerde yer alan eserlerin reprodüksiyonlarını, Uzo, Retsina ve Yunanistan’a özgü diğer şarapları satın alabilirsiniz.
- Aşağıda Yunanistan anakarasında gezme olanağı bulduğum Atina, Pire, Metéora, Selanik ve Kavála ile ilgili kısa bilgiler verilmektedir:
ATİNA- ATHENS
- Atina; Yunanistan’ın güney doğusunda, Attika yarımadasında yer alır. Ülkenin başkenti ve en büyük şehridir. Ülke nüfusunun üçte biri Atina’da yaşar. Atina; denize yakın ancak deniz kıyısında olmayan, üç dağ arasında, yeşillik alanları oldukça sınırlı, estetik kaygısı olmadan eski yeni binaların bir arada bulunduğu, şehrin her köşesinden görülen özellikle gece ışıklar içinde muhteşem bir görüntüye sahip olan Akropolis-Acropolis ve Lykavittós Tepeleri ile gizemli, karmaşık trafiğe sahip, gürültülü, 24 saati dolu dolu yaşayan 4.5 milyon nüfusa sahip güzel bir şehirdir.
- Hava yolu ile Atina’ya giderseniz şehir merkezindeki Sýntagma Meydanı’na- Plateia Syntagmatos 3 numaralı hattı kullanarak metro ile; düzenli işleyen E95 numaralı otobüsle; diğerlerine göre pahalı olan taksi ile ulaşabilirsiniz. Ayrıca havaalanından Pire Limanı’na otobüsle gidebilirsiniz.
- Atina kısa sürede dolaşabileceğiniz, keşfedilmesi kolay bir şehirdir. Bunun için en iyi yol Sýntagma Meydanı civarında birbirine yakın mesafedeki tarihi mekanları yürüyerek dolaşmaktır. Ancak yürümekten hoşlanmıyorsanız şehri ve civarını keşfetmek için şehir turlarından; uygun fiyatlı, yolun kenarında gideceğiniz yeri söyleyerek durduracağınız veya içinde yolcu olsa bile aynı yöne gitmesi halinde sizi de alan, taksimetresinin çalıştığına dikkat etmeniz gereken taksilerden; Sýntagma Meydanı ile Plateía Omonoías- Omonoías Meydanı’ndan kalkan, yoğun saatlerde kalabalık olan, duraklara yakın gazete bayilerinden alacağınız biletle binebileceğiniz otobüs ve troleybüslerden yararlanabilirsiniz. Ayrıca şehirdeki geniş metro ağını kullanabilirsiniz.
- Atina’nın ana meydanını; etrafı otel, büro, elçilik binaları, cafe ve bankalarla çevrili, metro istasyonunun bulunduğu Sýntagma Meydanı- Anayasa Meydanı oluşturur. Meydanda 1834-1838 yılları arasında kraliyet sarayı olarak yapılan sarı renkli Parlamento Binası bulunur. Meydanda bulunan Meçhul Asker Anıtı’nın önünde her gün saat 11.00’de geleneksel kıyafetleri ile nöbet tutan Yunan Ulusal Muhafız Ordusu Askerleri’nin- Évzones- nöbet değişim töreni yapılır.Ayrıca her ayın son pazar günü aynı saatte tören tekrarlanır.
- Parlamento Binası’nın önünden geçen caddeden kuzeye doğru uzanan Eleftherios Venizelou Caddesi- Panepistimíou- boyunca yürüdüğünüzde St. Denis Roma Katolik Katedrali-Church of Ayios Dionysios, Yunan Akademisi, Atina Üniversitesi, Ulusal Kütüphane gibi tarihi binaları ve ünlü Attica Alışveriş Merkezi’ni görebilirsiniz.
- Bu güzel cadde; şehrin ulaşım hattının merkezi Plateía Omonoías- Omonoías Meydanı’na uzanır. Özellikle geceleri geçmişe göre daha az güvenli olan bu meydanın yakınında Ulusal Tiyatro ve Galeri, meydandan yukarı doğru devam eden 28 Oktovrıou Patissíon Caddesi üzerinde ise Ulusal Arkeoloji Müzesi yer alır. Pazartesi 10.30- 17.00, diğer günler 8.30-15.00 saatleri arasında açık olan bu müze sahip olduğu farklı dönemlere ait tarihi eserlerle Dünyanın en iyi müzelerinden biridir.
- Sýntagma Meydanı ile Omonoías Meydanı arasında yer alan Eleftherios Venizelou Caddesi’ne paralel uzanan diğer cadde ise Stadíou Caddesi’dir. Bu cadde üzerinde alışveriş merkezleri, iki küçük meydan ve Ulusal Tarih Müzesi bulunur.
- Parlamento Binası’nın yan tarafındaki Vasilíssis Sofías Caddesi’nden ilerlediğinizde bu cadde ile Koumpári Caddesi’nin köşesinde, M.Ö. III. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar farklı dönemlere ve uygarlıklara ait çok değerli tarihi eserlerin sergilendiği Benáki Müzesi’ni görebilirsiniz. Yunanlı bir zenginin topladığı ve devlete bağışladığı tarihi eserlerin, onun sahip olduğu XIX. yüzyıl yapımı neoklasik bir malikanede sergilendiği muhteşem müzede Anadolu’dan toplanmış çeşitli tarihi eserleri bulabilirsiniz. Müzenin önündeki caddeden ilerlediğinizde ise Lykavittós Tepesi’nin eteklerinde yer alan şehrin en lüks bölgesi Kolonáki Bölgesi’nin ana meydanına- Plateía Filikís Etairías ulaşırsınız. Bu meydan ve çevresindeki sokaklarda yer alan şık butiklerden alıveriş yapabilir. Şık cafelerin birinde oturarak etrafınızı seyredebilirsiniz. Ayrıca Dhoúka Sokağı’ndaki Kylad Sanatları Müzesi’ni- Museum of Cycladic Art- ziyaret edebilirsiniz.
- Şehri ve çevresini tepeden görmek isterseniz, Kolonáki bölgesinde yer alan, şehrin her yerinden görülen, etekleri yeşillik üst tarafı kıraç 277 metre yüksekliğindeki Lykavittós Tepesi’ne çıkabilirsiniz. Tepeye teleferikle veya araba ile ulaşabilirsiniz. Şehrin ve tüm çevresinin muhteşem görüntüsünü seyredebileceğiniz tepede, 1835 yılında yapılan küçük beyaz renkli Ayios Georgios Şapeli’ni, yazın konserler için kullanılan tiyatro’yu görebilirsiniz.
- 1840 yılında kurulan Ulusal Bahçeler ise Parlamento Binası’nın arka tarafı ile Parlamento Binası’nın yanından Vasilíssis Olgas Caddesi’ne kadar devam eden 16 hektarlık bir alan içinde yer alır. Ulusal Bahçeler’deki en önemli yapı bahçelerin güneyinde halen konferans merkezi olarak kullanılan Záppeion’dur. Ulusal Bahçelerin arka tarafındaki Iródou Attikoú Caddesi’nde ise Başkanlık Sarayı bulunur. Ancak güvenlik nedeniyle halen turistlerin bu alana girmesine izin verilmemektedir.
- Parlamento Binası önünden güneye devam eden Vasilíssis Amalías Caddesi ile Vasilíssis Olgas Caddesi’nin köşesinde 132 yılında inşa edilen Yunan ve Roma şehirlerini birbirlerinden ayıran Hadrian’s Arch- Hadrian Kapısı tüm ihtişamı ile karşınıza çıkar. Ulusal Bahçeler’in karşısındaki park alanı içinde de Zeus için yapılmış en büyük tapınak olan Olympian Zeus Tapınağı’nın kalıntılarını görebilirsiniz. 132 yılında tamamlanan tapınağın 108 sütunundan günümüze 17 metre yüksekliğinde 16 sütun kalmıştır. Tapınağın önünden geçen Vasilíssis Olgas Caddesi boyunca ilerlediğinizde Stadıou Meydanı’nda mermerden yapılan Dünyanın tek stadyumu Atina Stadyumu’nu-Panathinaikos Stadium görebilirsiniz. Arazi yapısı ile uyumlu bir şekilde inşa edilen bu dev stadyum M.Ö. 330 yılında yapılmış, yapıldığı tarihten bu yana defalarca yenilenmiştir.
- Hadrian Kapısı’nın tam karşısındaki Melina Mercury Heykeli’nin arkasındaki sokaktan veya Syntagma Meydanı önündeki Ermou Caddesi’nin ara sokaklarından ulaşabileceğiniz Akropolis’in kuzey eteklerindeki Pláka 24 saat hareketli, her türlü hediyelik eşya alışverişi yapabileceğiniz, hareketli yunanca şarkıların çalındığı, kapılarında buzuki çalan sanatçılar bulunan, tavernalarla ve cafelerle dolu, büyük bölümü trafiğe kapalı, küçük dar sokaklardan, bu sokaklarda yer alan iki katlı, küçük perforje balkonlu neoklasik evlerden oluşan şehrin en eski bölgesidir.
- Gecesi ve gündüzü bir başka güzel olan Pláka’da; ana cadde; bir tarafı Hadrian Kapısı’nı diğer tarafı Lysikrates Anıtı’nı gören sokağın başından, Thesíon Metro İstasyonu’na kadar kıvrılarak uzanan Adrianoú Caddesi’dir. Pláka Bölgesi’nde gezerken; sokağın yakınındaki Lysikrates Anıtı’nı ve XI. yüzyılda yapılmış Agía Aikateríni Kilisesi’ni, sokak aralarına dağılmış farklı yüzyıllarda yapılmış diğer kiliseleri, müzeleri, ana caddenin yakınında yer alan Roma dönemine ait kalıntıların yer aldığı 8.00- 19.00 saatleri arasında açık Roma Agorası’nı, Agora arazisi içinde M.Ö. I. yüzyılın ortalarında yapılan sekiz rüzgarı simgeleyen rölyef figürleri ile süslü sekizgen Rüzgar Kulesi’ni, Hadrian Kütüphanesi Kalıntıları’nı ve diğer tarihi eserleri görebilirsiniz.
- Roma Agorası’na yakın mesafede, ana girişi Adrianoú Caddesi üzerinde yer alan, Akropolis’ten de ulaşabileceğiniz, Antik Agora bulunur. Antik Atina’nın dini, siyasi, ticari ve günlük yaşantısının merkezi olan, 10 hektar alanı kaplayan, Antik Agora’da, halen müze olarak kullanılan iki katlı Attolos Stoası en büyük yapıdır. Farklı dönemlere ait patika yollarla birine bağlanan tarihi kalıntılarla dolu bu geniş alanda, Antik Yunan tapınağı Hephaisteion hala tüm görkemi ile tepede durmaktadır. Antik Agora’yı daha iyi anlayabilmek için girişte Agora planını almanızda veya meydandaki büyük planı dikkatle incelemenizde yarar vardır.
- Antik Agora’nın biraz ilerisinden; Ermou Caddesi’nden veya Mıtropelega Caddesi’nden ulaşabileceğiniz Monastiráki Meydanı, Monastiráki bölgesinin merkezidir. Meydan adını XVII. yüzyılda burada bulunan bir kiliseden almıştır. Pire’ye giden Monastiráki Metro İstasyonu’nun yer aldığı, Osmanlı döneminden kalan minaresiz bir cami bulunan bu meydan ve Piraeous Caddesi’ne kadar devam eden çevresindeki dar sokaklar; hediyelik eşya satan dükkanlar, yiyecek pazarı ve bit pazarı ile tanınır. Oldukça salaş bir görünüme sahip olan bu bölgede yankesicilere karşı dikkatli olmanızda yarar vardır.
- Syntagma Meydanı’nın tam karşısındaki McDonald köşesinden başlayan Monastiráki bölgesine uzanan, bir bölümü sadece yayalara açık Ermou Caddesi, şehrin en kalabalık alışveriş caddesidir. Dükkanlarla dolu bu caddenin ortasında XVII. yüzyıl yapımı Kapnikarea Kilisesi, Chapel of Ayia Varvara ve ona bağlanan diğer sokakta Atina Katedrali yer alır.
- Monastiráki Meydanı’nın kuzeybatısında, Ermou Caddesi ve Omónoia Meydanı’na kadar uzanan alışveriş caddesi Athinás ile kuşatılan Psyrrí; tavernalar, barlar, sanat galerileri, şarap evleri ve hediyelik eşya dükkanları ile oldukça salaş, eski, gece fazla güvenli olmayan bir bölgedir.
- Psyrrí Bölgesi’nin yanında Ermou Caddesi’nin sonunda yer alan Kerameikós; M.Ö. XII. yüzyıldan beri var olan geçmişte daha geniş bir alana yayılan antik mezarlık alanıdır. Kent surlarını, Kutsal Kapı ile Dipylon Kapıları’nın kalıntılarını görebileceğiniz bu alanda eski mezarlardan günümüze çok az sayıda kalmıştır. Mezarlıkta göreceğiniz mezar taşları ve heykellerin orijinalleri halen Arkeoloji ve Oberland Müzesi’nde sergilenmektedir.
- Atina’nın en görkemli yeri Acropolis- Akropolis’tir. İki farklı yerden girişi bulunan Akropolis’in ana girişine Hadrian Kapısı’ndan biraz yürüdükten sonra Dionysiou Areopagitou Caddesi üzerinden tepeye doğru tırmanan dik ve yorucu bir yolla ulaşabilirsiniz. Akropolis’te göreceğiniz ilk görkemli yapı M.Ö. 437- 432 yılları arasında yapılan Propylaia olarak bilinen anıtsal giriş kapısıdır. Kaygan, kalabalık ve dik merdivenlerle Akropolis’in ilk girişi Beule Kapısı’ndan sonra ulaşılan bu anıtsal kapının yanında; M.Ö.427-424 yıllarında yapılan Zafer Tanrıçası Athena’ya adanan küçük Athena Nike Tapınağı yer alır. Propylaia’dan sonra; restorasyon çalışmaları yıllardır devam eden, Tanrıça Athena’ya adanmış, 447-438 yılları arasında inşa edilen ancak dış süslemeleri ile yapımı M.Ö 431 yılına kadar süren muhteşem Parthenon karşınıza çıkar. Parthenon Arkaik Tapınaklarının kalıntıları üzerine, olduğundan büyük ve ihtişamlı görülmesi için farklı bir mimari teknik kullanılarak Athena Heykeli’ne ev sahipliği yapması için inşa edilmiştir. Ancak tapınak M.Ö. 480 yılında Persler tarafından yıkılmış, daha sonra kaliteli mermerler kullanılarak yeniden inşa edilmiş, VI. yüzyılda kiliseye, 1460 yılından sonra camiye dönüştürülmüş, deprem ve savaşlarla tahrip olmuş, tapınağı süsleyen heykellerin bir bölümü XIX. yüzyılın başında Londra’ya götürülmüştür. Halen bu eserler British Museum galerilerinde sergilenmektedir. Parthenon’un yan tarafında ise M.Ö 421-406 yılları arasında yapılan güney tarafında sütun yerine kadın heykelleri kullanılan Erekhtheion Tapınağı bulunur.
- Akropolis Tepesi’nin güney tarafındaki yamaçta ise; M.Ö IV. yüzyılda yapılan Dionysus Tiyatrosu ve Atina Festivali sırasında kullanılan M.Ö II. yüzyılda yapılan Herodes Atticus Odeon yer alır.
- Akropolis geçmiş ile bugünü bir arada görmenizi sağlayan muhteşem bir yerdir. Üç tapınağın bulunduğu tepenin her köşesinden; şehrin yeni bölümleri ile iç içe geçmiş şehirdeki tüm tarihi eserleri görebilir. Fotoğraf çekmekten yorgun düşebilirsiniz.
- Akropolis kalabalık ve çıkışı yorucu olduğundan seyahatiniz sırasında bu alanı sabah saatlerinde veya akşamüzeri gezmenizde yarar vardır. Oldukça pahallı olan müze giriş biletini ise üzerinde yazılı olan şehrin diğer önemli tarihi alanlarına da giriş olanağı sağladığından kesinlikle atmamanız gerekir.
- Ayrıca Akropolis’in içinden Antik Agoraya benzer şekilde buradan ana girişin dışında Akropolis’e ulaşabileceğinizi de unutmamalısınız. Akropolis’e yolu nedeniyle çıkmakta güçlük çekerseniz Akropolis’e gelen gezi otobüslerinin park ettiği alanın arkasında Akropolis’i aşağıdan tam karşıdan gören cafeden Akropolis manzaralı bir resim çekebilir. Tarihi mekana aşağıdan kısmen görebilirsiniz.
- Akropolis’i ziyaretiniz sırasında; Akropolis’e 300 metre uzaklıkta 25.ooo metre kare alana kurulu, 2009 yılında açılan, üç katlı, cephesi cam kaplı Akropolis Müzesi’ne uğramayı unutmamalısınız. Zira Arkaik dönemden Roma dönemine kadar 4000’den fazla eserin muhteşem bir düzenleme ile sergilendiği müzede tarihi heykellerin arasında dolaşmak, Erekhtheion Tapınağı’nın sütunlarını oluşturan kadın heykelleri yakından görmek son derece heyecan vericidir. En üst katındaki camlı bölümden Akropolis’i ve şehri dört farklı yönden görebileceğiniz müze binasının dış cephesinde, zaman zaman ışık gösterileri de düzenlenmektedir.
- Atina’nın çevresinde, Attika- Attica Yarımadası’nda; otobüs, taksi, metro, yerel şirketlerin düzenlediği günlük veya yarım günlük tur programları ile ulaşabileceğiniz çok sayıda tarihi mekan ve plaj alanı bulunur.
- Bunlardan; Pire’den Soúnio Burnu’na kadar olan sahil bölgesi Apollo Coast- Apollo Sahili olarak bilinir. Bu bölgede güzel plajlar ve balıkçı tavernaları yer alır. Soúnio ise denizi kucaklayan kayalık bir burunda, eski bir sit alanı üzerine M.Ö. 444 yılında inşa edilmiş, Poseidon Tapınağı’nın kalıntıları ile tanınmıştır.
- Atina’nın 10 kilometre kuzeybatısında ünlü manastır Monastery of Dafní ile Corinth Canal -Korint Kanalı yer alır. Korint Kanalı; Yunanistan’ın kuzeyini Peloponnese- Mora’dan ayırmak amacıyla 1882-1893 yılları arasında inşa edilmiş, 23 metre genişliğinde, 6.5 kilometre uzunluğunda, Corinth Golf- Korint Körfezi ile Saronischer Golf- Saronik Körfezi’ni birbirine bağlayan kanaldır. Ancak günümüzde önemini büyük ölçüde yitirmiştir.
PİRE- PIREAUS
- Pire; Atina’nın 10 kilometre güneybatısında, Atina ile birleşmiş, 250.000 nüfusa sahip, Yunanistan’ın ana limanı ve sanayi şehridir.
- Şehir M.Ö 450 yılında kurulmuş, Atina şehir devleti tarafından liman olarak kullanılmış, M.Ö. 86 yılında Roma İmparatorluğu döneminde tamamen yıkılmış, XIX. yüzyılda yeniden Yunanistan’ın egemenliği altına girmiş, 1834 yılında Atina’nın limanı olmuştur.
- Şehre; pazarlık yapmak koşuyla taksi; Thiserío, Monastiráki, Omonoia Meydanı’ndaki metro istasyonlarından 1 numaralı kırmızı metro hattı ; Omonoías Meydanı ve Syntagma Meydanı'ndan geçen yeşil renkli altı dakikada bir hareket eden ekspres 040 numaralı otobüsle gidebilirsiniz.
- Şehir üç limana sahiptir. Bunlardan metro istasyonuna 30 dakika yürüyüş mesafesinde, otobüs durağına daha yakın kuzeybatıda yer alan ana liman- Kentrikó Limáni- gezi gemileri başta olmak üzere büyük gemilerin, Girit ve bazı adalara giden feribotların yanaştığı limandır. Ana limanın bulunduğu bölgede bankalar, bilet satış ofisleri, restaurantlar, ana limana yakın mesafede şehrin alışveriş bölgesi, Şehir Meclisi Binası ve Tiyatro Binası yer alır.
- Şehrin ikinci büyük limanı Pasalimáni- Limáni Zéas-Zéa- adalara giden hydrofoil limanı olarak kullanılır. Mikrolimano’da ise balıkçı kayıkları bulunur. Pasalimáni ile Mikrolimano arasındaki sahil barlar, cafeler, kulüplerle dolu özellikle gece çok keyifli bir alandır. Ana limandan ara sokaklarla ulaşacağınız Pasalimáni yakınında Arkeoloji Müzesi ve müzenin yakınında Zéa Tiyatrosu’nun kalıntıları yer alır. Pire yürüyerek kısa sürede gezebileceğiniz bir şehirdir.
METÉORA
- Metéora; Kalabaka kasabası yakınında, 300 metre yüksekliğindeki kayaların üzerine birbirinden bağımsız olarak kurulmuş manastırlardan oluşan, Unesco’nun Dünya Kültür Miras Listesinde yer alan muhteşem bir yerdir.
- Manastırlar; inziva ve Ortodoksluk'u Osmanlı egemenliğinden koruma düşüncesi ile keşişler tarafından kurulmuştur. XI. yüzyıldan itibaren bölgeye gelen keşişler; önce kayaların içindeki mağaralarda yaşamış, XIV. yüzyılın ortalarından itibaren dev kayaların tepesindeki düzlüklere, düzlüklerin boyutu genişliğinde bugün dahi yapılması zor olan, gördüğünüz zaman nasıl yapıldığını anlamakta güçlük çekeceğiniz 23 manastır inşa etmişlerdir. Manastırlara ulaşım yüzyıllarca ipten yapılmış file asansörlerle sağlanmıştır. Bu asansörler günümüzde de manastırlar arası ulaşımda kullanılmaktadır.
- XIX. yüzyılda bu manastırlardan sadece 6’sı sağlam kalmış, manastırlara ulaşım amacıyla 1920’li yıllarda merdiven ve yol yapılmıştır. Ancak günümüzde de ulaşım oldukça yorucudur. Her biri bir kayanın üzerinde olan manastırlara kıvrımlı dik bir yoldan muhteşem bir manzara eşliğinde gidilebilmekte, belli bir noktadan sonra patika yollardan yürünerek veya dik merdivenler kullanılarak ziyarete açık olan manastıra ulaşılmaktadır. Kadınların verilen uzun etekleri giymeleri koşuluyla manastırları ziyaret etmelerine izin verilmekte, manastırların ziyaret saat ve günleri değişmektedir. Manastırlardan, diğer manastırlar ve dev kayaların altındaki bölge muhteşem görülmektedir.Metéora’nın en büyük manastırı halen müze olarak kullanılan Megálo Meteóro-Metamórphosis Manastırı’dır. Benzer şekilde Aghios Stefános Manastırı da müze olarak kullanılmaktadır. Bu manastırların yanında Varlaám- Barlaam; Roussánou; Aghıos Nikoláos Anapafsás ve Aghia Triás Manastır’ları bulunmaktadır.
SELANİK- THESSALONÍKI
- Selanik, Thermaikos Körfezi’nde yer alan yaklaşık bir milyon nüfusa sahip Yunanistan’ın ikinci büyük şehri, Makedonya bölgesinin idari merkezidir.
- Şehir, M.Ö. 315 yılında Makedonya Kralı tarafından bugünkü Thermi’de kurulmuştur. Selanik M.Ö. 168 yılında Roma İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiş, bu dönemde zenginleşmiş, 1205-1222 yılları arasında Şövalyelerin eline geçmiş, 1246-1423 yılları arasında tekrar Doğu Roma İmparatorluğu’nun, ardından 7 yıl boyunca Venedik Cumhuriyeti’nin, 1430 - 1912 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine girmiştir.
- XV. yüzyılda Anadolu’dan çok sayıda Türk şehre getirilmiş, 1492 yılında İspanya’dan ayrılmak zorunda kalan, Osmanlı topraklarına sığınan Sefarad Yahudileri’nin bir bölümü şehre yerleştirilmiştir. Jöntürk hareketinin geliştiği şehre, 1909 yılında II. Abdülhamit sürgün olarak gönderilmiş, 1912 yılında şehrin Yunanlıların eline geçmesi üzerine geri gönderilmiştir. 1917 yılında çıkan büyük yangında şehrin %80’i yok olmuş, 1923 nüfus mübadelesi sırasında Türkler Selanik’ten ayrılmış, onların yerine Anadolu’dan Rumlar gitmiştir. II. Dünya Savaşı sırasında Alman güçleri tarafından Sefarad Yahudileri Nazi toplama kamplarına gönderilerek öldürülmüşlerdir. Böylece şehrin nüfus yapısı tümü ile değişmiştir. Osmanlı döneminden kalan evler ve eserler 1917 Yangını’ndan, daha sonra bakımsızlıktan tahrip olduğundan halen şehirde bu döneme ait sınırlı sayıda eser bulunmaktadır.
- Selanik kısa sürede yürüyerek dolaşabileceğiniz özellikle sahili İzmir’in 20- 30 yıl önceki halini hatırlatan güzel bir şehirdir. Şehrin en güzel caddesini limandan Beyaz Kule’ye kadar uzanan, günün her saati dolu cafelerin yer aldığı Leatoros Nikis Caddesi oluşturur. Caddenin doğu sonunda yer alan şehrin simgesi Beyaz Kule 1430 yılında yapılmıştır. Pazartesi dışında 8.30-15.00 saatleri arasında açık olan, sergi alanı olarak kullanılan kulenin üst katından çevreyi seyredebilir. Güzel resimler çekebilirsiniz. Kulenin yanında deniz kenarındaki Büyük İskender’in Heykeli’ni; kulenin kara tarafındaki köşesinde ise Ulusal Tiyatro’yu görebilirsiniz. Ayrıca Ulusal Tiyatro’ya yakın mesafede bulunan Selanik ve Makedonya’daki birçok sit alanından çıkarılan değerli eserlerin sergilendiği Selanik Arkeoloji Müzesi’ni ziyaret edebilirsiniz.
- Şehrin en güzel meydanını kıyıdaki caddeye açılan Aristotelous Meydanı oluşturur. Her zaman kalabalık olan bu meydan bir cafede oturup şehre özgü tatlı ve tuzlu kurabiyeleri tadabileceğiniz keyifli bir yerdir.
- Sahildeki Leatoros Nikis Caddesi ile Egnatia Caddesi arasındaki caddeler şehrin bu bölümünü daha iyi keşfedebilmeniz için gezmeniz gereken caddelerdir. Bu caddelerden meydana bağlanan Mitropoleos Caddesi ile meydana yakın Tsimiski Caddesi alışveriş caddelerdir. Ermou Caddesi üzerinde bulunan VIII. yüzyılın ortalarında yapılan 1585 yılında cami 1912 yılında tekrar kiliseye çevrilen Agia Sophia Kilisesi; Beyaz Kule’ye yakın ara sokaklardaki Navarino Meydanı’nda yer alan Roma Sarayı Kalıntıları bu bölgede görmeniz gereken önemli tarihi eserlerden bazılarıdır.
- Aristotelous Meydanı’na bağlanan şehrin ana caddesi Egnatia Caddesi çok sayıda otel, mağaza, Roma, Bizans, Osmanlı dönemine ait eserleri görebileceğiniz, alt ve üst şehri birbirinden ayıran, batıdan doğuya doğru uzanan uzun bir caddedir. Cadde ve civarında görebileceğiniz önemli tarihi eserler arasında; caddenin yakınında alt şehir tarafında bulunan Kapalı Çarşı- Bezesten; Aristotelous Meydanı’ndan karaya doğru uzanan Odos Aristotelous Caddesi’nin cadde ile birleştiği bölgede bulunan Panayia Halkaion Kilisesi; Bay Hamamı; caddenin doğu tarafında yer alan Roma dönemine ait 303 yılında Pers Zaferi anısına yapılan üzerinde savaş sahnelerinin yer aldığı Arch of Galerius- Kamara- Zafer Takı, bunun kuzeyinde 305-311 yılları arasında Doğu Roma İmparatoru Galerius’un mozolesi olarak yapılan geçmişte cami ve kilise olarak kullanılan Rotanda sayılabilir.
- Egnatia Caddesi ile Yukarı Selanik’teki Agiou Dimitriou Caddesi arasındaki bölgede ise görebileceğiniz yerler arasında; Bay Hamamı’na yakın Antik Roma Agora Kalıntıları ve buna yakın mesafede Agiou Dimitriou Caddesi üzerinde Yunanistan’ın en büyük kiliselerinden biri, şehrin koruyucu azizi için yapılan orjinali Roma hamamı olan, farklı yüzyıllarda tahrip edilen, en son 1917 yangınından sonra yeniden inşa edilen Agios Dimitrios Kilisesi bulunur. Kilisenin üst tarafında kalan Kassandrou Caddesi ile yan tarafından yukarı doğru devam eden Agiou Nikolaou sokaklarında kültür merkezi olarak kullanılan Alazda Külliyesi bulunur. Agiou Dimitriou Caddesi üzerinde mutlaka görmeniz gereken yer ise; kiliseye yakın mesafede, caddenin doğu tarafında, Türkiye Başkonsolusluğu ile aynı bahçe içinde yer alan Atatürk’ün Evi’dir. Atatürk’ün doğduğu, çocukluğunun bir dönemini geçirdiği, belli dönemlerde kaldığı, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’nin bazı toplantılarının yapıldığı, bu üç katlı, bahçeli, pembe boyalı ev 10 kasım 1953 tarihinde müze olarak ziyarete açılmıştır. Evde sergilenen eşyalar İstanbul Dolmabahçe ve Topkapı Saraylarından seçilmiş, I.Balkan Savaşı’ndan sonra bir Yunan ailesinin oturduğu, zamanla tahrip olan evin tüm odaları eski biçimine en yakın şekilde düzenlenmiştir. Selanik’te bu küçük, Türkler açısından manevi değeri büyük evi gezerken duygularınıza hakim olmanız oldukça güçtür. Caddeyi doğusuna doğru devam ettiğinizde ise Selanik Üniversitesi’ne ulaşabilirsiniz.
- Şehrin ve körfezin görüntüsünü seyredebileceğiniz yer ise; eski evler arasından, kıvrımlı dar yollardan gidebileceğiniz, yukarı Selanik bölümünde yer alan, şehri tepeden seyreden Kastra- Kale’dir.
- Gece Yunan müziği eşliğinde güzel bir yemek yemek isterseniz Tsimiski ile Ermou Caddeleri arasında yer alan Ladadika çevresindeki sokaklarda bulunan tavernalardan birine uğramanız gerekir.
KAVÁLA
- Kavála, Doğu Makedonya ve Trakya bölgesinde aynı adı taşıyan ilin yönetim merkezi, 56.000 nüfuslu küçük bir şehirdir.
- M.Ö. VI. yüzyılda kurulmuş, 168 yılında Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olmuş, 1371-1912 arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliği altına girmiştir.1923 yılında Lozan Antlaşması uyarınca Yunanistan-Türkiye arasında başlatılan Nüfus Mübadelesi’nde Kapadokya’da yaşayan yaklaşık 25 bin kişi Kavála’ya gitmiş, Osmanlı döneminde Anadolu’dan Kavála’ya getirilen Müslümanlar ise Kapadokya ve Anadolu’nun diğer yerlerine yerleştirilmişlerdir.
- Kavála çok kısa süre içinde gezebileceğiniz küçük bir şehirdir. Şehrin ana meydanını limana yakın mesafede bulunan Plateia Eleftherias oluşturur. Liman bölgesi ve liman kenarındaki cafelerle dolu sahil yolu şehrin en güzel bölümüdür. Bu yolda yürürken dağın eteklerinde kurulmuş olan şehrin yeni bölümü ile eski bölümünü bir arada görebilirsiniz. Şehrin plaj bölgesini görmek için, denize yüzünüzü döndüğünüzde sahil yolu boyunca sağ tarafınızda kalan bölgeye yürümeniz gerekir. Plaj bölgesinde yüzebileceğiniz gibi cafeden birine oturup dinlenebilirsiniz.
- Eski şehir-Panagia bölgesini görmek için ise; denize yüzünüzü döndüğünüzde sahil yolu boyunca sol tarafınızda kalan buruna doğru yürümeniz gerekir. Kıyıdaki balıkçı tavernalarının arasından geçtikten sonra ulaşacağınız bu bölge dar kıvrımlı sokakları, küçük cumbalı evleri ile hala Osmanlı döneminin izlerini taşır. Bu bölgeye giderken ve şehrin farklı bölgelerinde gezerken karşınıza sürekli Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmış su kemerleri çıkar.
- Eski şehir bölgesinde görebileceğiniz önemli yapılardan biri 1800-1811 yılları arasında Mısır Valisi Kaválalı Mehmet Ali Paşa’nın yaptırdığı medrese, iki mescid, bir mektep ve bir imarethaneden oluşan Külliye’dir. Külliye Mısır hükümeti tarafından kiraya verilmiş, halen otel ve restaurant olarak kullanılmaktadır. Otelin içine girerek eski külliyeden kalanları görebilir. Limana ve şehre bakan güzel bir manzara eşliğinde bir kahve içebilir veya yemek yiyebilirsiniz. Otelden biraz yürüdükten sonra karşınıza çıkan meydanda Mısır valisi Kaválalı Mehmed Ali Paşa’nın at üzerindeki Heykeli hemen gözünüze çarpar. Burada bulunan Mehmed Ali Paşa’nın doğduğu ev, daha sonra onarılarak müze haline getirilmiştir. 1530 yılında İbrahim Paşa tarafından yaptırılan cami ise minaresi kaldırılarak, 1926 yılında Agios Nikolaos Kilisesi’ne dönüştürülmüştür.
- Oldukça yorucu dik yokuş sokaklardan, Halil Bey Cami’ni gördükten sonra eski evlerin arasından ulaşabileceğiniz Kavála Kalesi ise şehrin ve limanın manzarasını en güzel görebileceğiniz yerdir. Kavála’da denize girmek için şehrin içindeki plaj bölgesini veya feribot veya hızlı feribotla kısa sürede ulaşabileceğiniz temiz, güzel koylara sahip Taşoz Adası’nı tercih edebilirsiniz.
(~) Harita, http://www.greek-islands.us/map-greece/greece-map.gif adlı siteden alınmıştır.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------
[*] Bu yazı iki defa seyahat etme olanağı bulduğum Yunanistan anakarası ve adalara yaptığım seyahat sırasında gördüğüm yerler, rehberlerden edindiğim bilgiler ve aşağıda belirtilen kaynaklardan yararlanılarak üç bölüm halinde yazılmıştır:
- Atatürk Evi, Koç Vakfı Yayını.
-Athens, The City of Intellect and Democracy, Michael Toubis Publications S.A., 2006, ISBN 960-540-679-9.
-Berlitz, Yunanistan, Cep Rehberi, Dost Kitabevi, 2006, ISBN 975-298-235-2.
-Deniz İnceoğlu,”Kapadokya’nın Karşı Kıyıdaki Kardeş Şehri Kavala”, Hürriyet- Seyahat, 22.06.2009.
-Dk, Eyewitness Travel, Greece: Athens& The Mainland, 2007, Dorling Kindersley Lmt, London, A Penguin Company, 2007, ISBN, 978-1-40531-971-3 (Kitabı Ankara, İstanbul, İzmir ve Antalya’da bulunan Remzi Kitabevi’den, bu kitabevinin bulunmadığı yerlerde post@remzi.com.tr adresinden sipariş vererek satın alabilirsiniz).
-Demetrios Papastamos, The Acropolis, The Archeaeological Site And The Museum, Olympic Color.
-Greece, History, Archaeology, Tourism, Rekos lmt, ISBN 960-358-188-7.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Yunanistan
http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/Yunanistan
http://tr.wikipedia.org/wiki/Selanik
-Saffet Emre Tonguç, “Şehri Akropolis’ten Kuşbakışı Seyredin, Kahvenizi Kolonaki Meydanı’nda Yudumlayın”, Hürriyet – Seyahat, 29.12.2008.
-Serhat Öztürk, “Yaz Başında Selanik”, Hürriyet- Seyahat, 08.06. 2009.